Ermeni Soykırımı İddiası ve Yalın Gerçekler
Abbas GÖKÇE
K. Meclis ve Danıştay E. Üyesi
Bir ütopya gibi, başta Ermeniler olmak üzere bazı devletlerce; 1915 yılında Osmanlılar
tarafından bir buçuk milyon Ermeni katledilmek suretiyle, bir “Ermeni Soykırımı” yapıldığı iddia edilmiş ve maalesef kimi ülkeler de parlamentolarından bu iddiayı kabul edenler yasalar çıkarmışlardır (*)
Bu ülkeler, “tarihi tarihçiler yazar, siyasi parlamentolar değil!..” gafletini yaşayarak, Ermeni tarafını tutmak suretiyle yalın gerçekleri değiştirmeğe çaba göstermişlerdir.
Başta ABD olmak üzere; her yıl bu komedi, özellikle 24 Nisan tarihinde yeniden sahnelenmeğe çalışılmaktadır.
Türkiye ve Ermenistan başta olmak üzere; bütün tarihi arşivler gün ışığına çıkarıldığı taktirde ; gerçekleri göz ardı ederek peşin hükümle karar alan devletleri tarih kınamış olacaktır.
Tarihi belgelerin şahit olduğu yalın gerçek şöyledir:
Birinci Dünya savaşında Osmanlı Devleti; İngiliz ve Fransız ordularına karşı savaşırken, Osmanlı vatandaşı olan Ermeniler de doğuda Rus Ordusu ile birlik olmuş, Ermeni çeteleri köylerde, kentlerde bulunan Osmanlı halkına saldırmış, köy ve kasabaları basarak katliama başlamıştır.
Yine Osmanlı vatandaşı olan Ermeniler Kayseri, Bitlis, Erzurum, Diyarbakır, Sivas, Trabzon, Ankara, Van, İzmit, Adapazarı, Adana, İzmir gibi birçok illerde isyanlar çıkartmışlardır.
Bu durumda Osmanlı ordusu, iç ve dış düşmanlarla aynı anda savaşmak zorunda kalmıştır
Cephede düşman, yurt içinde Ermeni vahşet ve isyanlarıyla karşı karşıya kalan Osmanlı Devleti bu ayaklanmaları önleyebilmek düşüncesiyle, Ermeni Patriği, Ermeni kökenli Milletvekilleri ve Ermeni önde gelenlerini çağırarak “Buna engel olmalarını, Ermenilerin bu katliam, yağma, talan ve isyanları durdurmadığı taktirde, Devletin de gerekli önlemleri alacağını bildirmiştir.
Bütün girişimler hiç fayda vermeyince; Osmanlı Devleti 24 Nisan 1915 te tüm Ermeni Komitelerini
kapatmış ve daha sonra bir “Tehcir Kararnamesi” çıkarmıştır.
Bu kararnameye göre:
“Ordu kumandanları, askerî gereklerden ötürü veya casusluk ve hıyanetlerini hissettikleri
köy ve belde halkını tek, tek veya toplu olarak başka yerlere sevk ve iskân ettirebilirler.”
Maddeden de anlaşılacağı üzere; herhangi bir din, mezhep milliyet ve ırk ayırımı yapılmadığı
gibi Devletin bir bölgesi de esas alınmamıştır.
Kafkas, İran ve Sina cephelerinin güvenlik hattını oluşturan bölgelerdeki Ermenilerin yerlerinin değiştirilmesi, onları imha etmek değil, devlet güvenliğini sağlamak, onları korumak amacını gütmüştür.
Yer değiştirme kararı bütün Ermenilere uygulanmamıştır. Şöyle ki:
• Katolik ve Protestan mezhebinde bulunan Ermenilerin yanı sıra, Osmanlı ordusunda subay ve sıhhiye sınıflarında hizmet gören Ermeniler ile Osmanlı Bankası şubelerinde ve bazı konsolosluklarda çalışan Ermeniler devlete sadık kaldıkları sürece göçe tabi tutulmamışlardır.
• Hasta, özürlü, sakat ve yaşlılar ile yetim çocuklar ve dul kadınlar da sevke tabi tutulmamış, yetimhaneler ve köylerde koruma altına alınarak ihtiyaçları devletçe, Göçmen Ödeneği'nden karşılanmıştır. Bu tablo, Osmanlı'nın yer değiştirme konusundaki iyi niyetini göstermesi açısından önemlidir.
“Tehcir
kararı”, düşman karşısında çaresiz kalan bir Devletin aldığı zorunlu bir tedbirdir…
Tehcir kararnamesi gereğince; bu kararname kapsamına giren Ermenilerin Osmanlının güney hududuna ve Suriye’ye nakillerine başlanmıştır.
Bu nakil sırasında ortaya birçok sorunlar çıkmış ve ölüm ve yağmalara sebep olmuştur. Şöyle ki:
• Nakli yapılanların yolları çok uzun ve o günün araçları göz önüne alınırsa ulaşım güçlükleri mevcuttur.
• Kış mevsiminde kar ve soğuk ulaşım zorlukları yaratmıştır.
• Rahatça konaklama yerleri bulunmadığından yolda yorgun ve bitap düşülmüştür. Yolda hastalananlar için tedavi güçlüğü mevcuttur.
• Eşkıya baskını, yağma ve öldürme olayları olmuştur. (Bunların Kürt kökenli olduğu da bilinmektedir.)
• İşte bu şartlar içinde pek çok ölüm vakaları olmuştur. (İddia edildiği gibi iki buçuk değil.) Ölümlerin nedeni işte bu, soykırım değil. Eğer soykırım söz konusu olsaydı İstanbul ve Anadolu’da bulunan ve hatta Devlet içinde görevde olan milyonlarca Ermeni göz ardı edilir miydi?
Tersine Ermeniler ve Ermeni çeteleri tüm Anadolu’da milyonlarca masum Osmanlıyı, soykırıma varan bir iştahla öldürmüşlerdir.
• Ermenilerin binlerce Türk'ün canına mal olan isyan ve katliamları karşısında bile, Osmanlı Hükümeti'nin ortaya koyduğu sakin ve sağduyulu tavır, belgeleriyle sabittir.
• Öte yandan; Ermenilerin sıkça dile getirdiği gibi yer değiştirme sırasında 1.5 milyon Ermeni ölmemiştir. Gerek Osmanlı ve Ermeni, gerekse yabancılara ait istatistikler, I. Dünya Savaşı döneminde Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin toplam nüfusunun 1.250.000 civarında olduğunu göstermektedir
Soykırım iddiası konusunda ABD eski Başkanı Reagan’ın danışmanı Fein’a göre:
“Beyaz Saray araştırma yaptırmış ve Ermenilerin iki milyon Müslüman Osmanlı’yı katlettiği ortaya çıkmıştıtr” “ Ermeniler, kendi arşivlerini açmıyor, çünkü bu gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor…”
ABD Başkanı Ronald Reagan’ın hukuk danışmanlığını yapan Bruce Fein, sözde Ermeni soykırımı iddialarını değerlendirdi. Ermenilerin bu iddialarının son derece asılsız olduğunu belirten Fein, Reagan’ın başkan olduğu 1981′de bu konunun Beyaz Saray tarafından araştırıldığını ve iddiaların asılsız olduğunun belgelendiğini belirtmiştir.
Fein’in diğer açıklamalarına gelince:
“Osmanlı İmparatorluğu’nun azınlıklara karşı “müthiş” sayılabilecek bir özen gösterdiği gerçeğini unutmamak gerekir. Azınlıklar, kendi dini özgürlüklerini ve hayatlarını son derece rahat bir şekilde sürdürürdü.
Ermeni terör çeteleri I. Dünya Savaşı sırasında Fransa ve Rusya ile birlikte iki milyon kadar Osmanlıyı da öldürdüğü bir gerçek. Ermeni kayıplarının ise 500 bin civarında olduğu araştırmalarla kanıtlandı.
Burada asıl önemli konu, Ermenilerin ihanetidir. Osmanlı da kendisini savundu. Özellikle ABD’de yaşayan Ermeniler, soykırım yalanı ile büyük getiri sağlıyor. ABD yönetimi de büyük paralar döndüğü için Ermenileri karşısına almak istemiyor. Ermeniler ısrarla kendi arşivlerini açmıyor. Çünkü yıllardır soykırım yalanı ile dönen getirimi kaybetmek istemiyorlar. Arşivler açıldığı anda gerçek ortaya çıkacak.
Bir de parlamentolarından karar çıkararak tarih yazmaya yeltenen sözde devletler “ Tarihi siyasal meclisler değil, tarihçiler yazar “ gerçeğini öğrenseler…
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
(*) Uruguay (1965),ıbrıs Rum Yönetimi (1982),Avrupa Parlamentosu (1987),Arjantin (1993),Rusya Federasyonu (1995),Kanada (1996),Yunanistan (1996),Lübnan (1997),Belçika (1998),Fransa (2001),İsveç (2000),İtalya (2000),İsviçre (2003),Slovakya (2004),Hollanda (2004),Polonya (2005),Almanya (2005),Venezuela (2005),
Litvanya (2005),Şili (2007)
------------------------
Grup: http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele/topics
- Din nedir? [2 Güncelleme]
- Kıbrıs'ta zoraki evlilik [1 Güncelleme]
- CHP ile AKP arasındaki fark kapanıyor!!! Fwd: Sema Pekdaş Adaylıktan çekilmelidir..... [1 Güncelleme]
- ALO CİN'ER?! [1 Güncelleme]
- Bülent ESİNOĞLU : Fransa’nın asker ihtiyacını karşılamak boynumuzun borcudur!? [1 Güncelleme]
- NE VERİRSEN ONU ALIRSIN......PPS. [1 Güncelleme]
- BURSA'YA DOĞRU BAKINCA... :( [1 Güncelleme]
- 14 Şubat... [1 Güncelleme]
- Yılmaz Özdil: Şehzade Mustafa [1 Güncelleme]
- BÜYÜKLERE MASALLAR ( KADER ) [1 Güncelleme]
- ey gönlümün rüzgarları [1 Güncelleme]
- DOĞRU NEFES ALMASINI BİLMİYOR VE HASTALIKLARDAN KURTULAMIYORUZ [1 Güncelleme]
- YENİ TÜRKİYE'DE SİYASET VE YARGI [1 Güncelleme]
- **Saglik Hukuku Kongresi [1 Güncelleme]
- WG: E-posta gönderiliyor: 1915 öncesi Emeniler [1 Güncelleme]
- Mustafa YILDIRIM: USA - ACYPL YILDIZLARI ve CHP ve BEŞİKTAŞ [1 Güncelleme]
- DES; İşsiz Öğretmen Sayısı Artacak! [1 Güncelleme]
- Aydoğan KEKEVİ: Seçimlere bir fırt kala y-CHP nereye? [1 Güncelleme]
- İsmet BERKAN'a Bir SORU: [1 Güncelleme]
- lütfen dinleyin bu makaleyi [1 Güncelleme]
- EKMEK KONULU ŞİİR YARIŞMASI VAR VB. DUYURULAR+YAZILAR+ŞİİRLER... [1 Güncelleme]
- Hekimoğlu İsmail - Hiçbir ağaç meyvesiyle övünemez [1 Güncelleme]
- ALO NAZMİ'NİN BÜYÜĞÜ !.. [1 Güncelleme]
- HER GÜNE BİR AYET [1 Güncelleme]
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com> Feb 15 11:49AM +0200
---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: yasemin <yasem...@hotmail.com>
Tarih: 14 Şubat 2014 17:19
Konu: Din nedir?
Kime: "erzinca...@gmail.com" <erzinca...@gmail.com>
"Din" nedir?!
"Din"; ne dediğini bilmeden yatıp kalkma olarak icra edilen "namaz",
günde beş defa -benim inandığım gibi
inanacaksın- dercesine, inanmayanlara ve başka dinden olanlara zorla
dinletilen "ezan", bolca ve lüks olarak
yaptırmakla günahların affedileceği zannedilen "cami", amacından çoktan
sapmış "oruç", "kurban", "hac"
olarak biliniyor. Ne acı!
Dincilerin; "din"i, kadının namusu, başörtüsü, cinselliği ve
şekilcilikten ibaret saydığı, anlattığı ve yaşattığı
çok açık! "Din" in tek kaynağı olması zorunlu Tanrı'nın son ilahi Kitabı
Kur'an; günümüzde, yobazların,
cennet, cehennem pazarlayanların, gelenekçilerin, kendilerine
sorgu-sualsiz bağlı kullar yaratan tarikatların,
cemaatlerin ve Diyanetin tekelinde, anlatmak istediklerinden çok
uzaktadır. Anlaşılmayı, anlamı
sorgulanarak okunmayı beklemektedir.
Arapça okutulma dayatma zorunluluğu, zulmü; anlaşılıp, yaşama
uygulanabilir olmasında en büyük engeldir.
İçeriği bilinmediğinden, ya da yanlış bilindiğinden Arap örf ve
âdetleri, Kur'an'ın önerdikleri gibi algılanmaktadır.
Saç, sakal, kıl, kılık, kıyafet değildir Kur'an'ın derdi.
Muhteşem ahlaki ilkelerle dolu Kur'an, kula kul olma onursuzluğundan
kurtarıp, insana özgürlüğünü sunar!
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
ahmet dogan Simsek <ahmetdog...@gmail.com> Feb 15 12:39PM +0200
Büyük bir dünya devleti iken Haçlıların ve Siyonistlerin ittifak halinde
dışarıdan Sabataist Yahudiler ve masonların da içimizden onlara yardım ve
askeri birliklerimizi onların pusularına sürmesi sonucu savaşı kayıp ettik.
Bizim kaybımız başı olduğumuz İslam alemininde kaybı ve Türm Osmanlı ve
İslam topraklarının yağmalanıp düşmanla işbirliği yapmış olanlara
kurdurulan devlet yapıları kurularak sömürgeleştirildi. Milli yapımız
ahlakımız davranış tazır milli değerler ve geleneklerimiz galiplerin kendi
kokuşmuş çıkarcı ve ahlaksız medeniyetleri ile karıştırılıp ifsat edildi.
Elimizde kalan topraklarda esir düştük ve parya olarak galiplerin
hizmetinde onların sömürgesi olarak kalakaldık. İlerleme durdu. Elimizde
kalan Topraklarımız üzerinde tasarruf hakkımızı bile kaybettik yer altı
zenginliklerimizin üzerine anahtarı galiplerin elinde olan kilitler
vuruldu. İfsat edilen din ve ahlakımızı tabir edecek yollar kapatılıp
eyyamcılık günü birlik yaşam her türlü ahlaksızlık serbest bırakılıp milli
kimliğini belirgin olarak yaşamaya devam edenler işlerinden kovuldu. Asıldı
sindirildi. Din dolayısı ile ahlaki eğitim ve Kuran yasaklandı. İşte bu
dönemde elimizde sadece Şehadet getirmek ile pek az yaşlılardan oluşan cami
cemaatinin korumaya çalıştığı camiler kaldı. Büyük millet çınarı
köklerinden yeni sürgünler sürdü. Yapılan pek çok gayretlere rağmen Ezan ve
Caminin yerine Kilise ve Çan çalmayı kimse yerleştiremedi. Millete Müslüman
gibi yaşamak istiyorsanız İrana gidin Suudi Arabistana gidin gibi eski
vilayetlerimizde ki kurulu haçlı ve Siyonizm sömürgesi durumuna düşürülmüş
sömürgelere kovulmak istendik. Sabır ettik la havle çektik sonunda yeniden
ayağa kalkmaya başladık. Milli kimliğimizin vazgeçilmez bir nirengi noktası
olan ezanları bir işgal altında dahi susturmadık. Susturamadılar. Bundan
sonra ise asla susturtmayız. Susturmak isteyenlere de izin vermeyiz. Gidin
batıda Kiliselerin çanlarını susturunuz. AB liderleri toplantısında her
kesin duracağı yere o ülkenin bayrağı konulmuştu. Sadece bizim başbakanımız
yerdeki bayrağına basmadı ve onu alıp kaldırdı iç cebine kalbinin üstüne
koydu. Diğerleri baka kaldılar. Şehadet ve Ezan seslerini susturmak
isteyenlere karşı ilk TBMM de kabul edilen İstiklal marşı anayasal korumaya
alındı. Anayasamızdan bir bölüm olmaya devam etmektedir.
Biz bu istiklal marşını kanlarımızla yazdık. Kaldırmak isteyenlerde aynı
bedeli ödemek zorundadırlar. Bunun başka bir fiyatı faturası yoktur. Bu
vatanda tütmeye devam eden en son ocak varlığını sürdürdükçe de devam
edecektir.
*Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne
namahrem eli.Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli-Ebedi yurdumun üstünde
benim inlemeli.*
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli- Ebedi yurdumun üstünde
benim inlemeli
Haziran 8, 2007KR@L~53 <http://bilinmeyenler.wordpress.com/author/kral53/>Yorum
yapın<http://bilinmeyenler.wordpress.com/2007/06/08/bu-ezanlar-ki-sahadetleri-dinin-temeli-ebedi-yurdumun-ustunde-benim-inlemeli/#respond>Yorumlara
git<http://bilinmeyenler.wordpress.com/2007/06/08/bu-ezanlar-ki-sahadetleri-dinin-temeli-ebedi-yurdumun-ustunde-benim-inlemeli/#comments>
<http://www.k-maras.com/anadosya/atam/istiklal_siir.mp3>DİNLE Tıklayınız
istiklal marşının açıklaması anlamı
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli- Ebedi yurdumun üstünde benim
inlemeli
*Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;Sönmeden yurdumun üstünde
tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;O benimdir, o
benim milletimindir ancak.*
*Mehmet Akif Türk milletine cesaret,ve tahammül aşılamak için ve onda
bulunan duyguları harekete geçirmek için şiirine korkma sözüyle başlıyor.
Bayrak bir milletin bir milletin geleceğinin ve bağımsızlığının sembolüdür.
Bayrağın sönmesi türk milletinin istiklalini kaybetmesidir. Şair ülkemizde
tek bir insan kalana kadar bu vatanı savunacağımızı belirtiyor. O halde en
son Türk bireyi son nefesini vermeden türk istiklal ve bağımsızlığını yok
etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir. Zira bayrağımız
milletimizin yıldızıdır. Bayrağın kaderi ile milletimizin kaderi birbirine
bağlıdır. Bayrak bizimdir, biz yaşadıkça onu elimizden kimse alamaz. Türk
milletinin bütün fertlerini öldürmedikçe bağımsızlığını kimse yok edemez.*
*Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu
şiddet, bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...Hakkıdır,
Hakk'a tapan milletimin istiklal!*
*Şair ikinci kıtada bayrağımızın o zaman ki kırgın, küskün, öfkeli halini
dile getiriyor. Türk vatanının bazı parçaları, işgal edilmiştir. Bu yüzden
bazı bölgelerde bayraklarımız indirilmiş yerine düşman bayrakları
asılmıştır. Kaş çatmak öfke halini ifade eder. Kaş ayrıca edebiyatımızda
hilale benzetilir. Sevgilinin kaşları daima hilal şeklinde gösterilmiştir.
Bayraktaki hilal de tıpkı nazlı bir sevgilinin kaşı gibi çatılmıştır.
Kahraman türk milletini üzmektedir. Türkün beklediği, özlediği gülen bir
bayraktır. Türk bayrağının gülmesi göklerde dalgalanmasıdır. Bir aşığın
sevgilisinden güler yüz beklemesi gibi bağımsızlığa aşık Türk milletide
özgürlüğün sembolü olan bayraktan gülmesini beklemektedir. Bu milletimizin
en doğal hakkıdır. Çünkü türkler bağımsızlıkları ve bayrakları uğruna pek
çok kan dökmüşlerdir. Bu kanları bayrağa helal etmeleri için onun da
nazlanmayı bırakıp göklerde dalgalanması gerekir. Türk milleti daima Allah
<http://www.diyadinnet.com/ile-ilgili-bilgiler/index.php?BilgiBul=Allah>'a
inandığı ve taptığı için özgürlük onun hakkıdır.*
*Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.Hangi çılgın bana zincir
vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.Yırtarım
dağları, enginlere sığmam, taşarım.*
*Şair "ben" diyor.(Ancak kast ettiği mana aslında bizdir türk milleti adına
konuşmaktadır) Türk milleti ezelden beri hür yaşamıştır,hür yaşayacaktır.
Onun özgürlüğünü elinden almak isteyen ancak çıldırmış olmalı,zira böyle
bir harekete kalkışanlar ağır bir şekilde cezalandırılır. Türk milleti
bağımsızlığı uğrunda önüne çıkacak her engeli aşacak güçtedir. O; böylesine
yüce bir amaç için dağları delecek, enginlere sığmayıp,deniz
<http://www.diyadinnet.com/ile-ilgili-bilgiler/index.php?BilgiBul=deniz>leri
taşıracaktır güçtedir.*
*Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,Benim iman dolu göğsüm gibi
serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,"Medeniyet!"
dediğin tek dişi kalmış canavar?*
*Bu kıtada şair vatanımızı istilaya kalkışan avrupalılara meydan okuyor.
20. asrın başında avrupa medeniyeti 19.yy. deki görkeminden oldukça
uzaktır. O sebeple şair bayıyı tek dişi kalmış canavara benzetiyor. Ancak
avrupa mevcut teknik imkanlarını seferber ederek topuyla, tüfeğiyle,
tankıyla bizi yok etmeye çalışmaktadır. Mehmetçik ise bu güce topla,
tüfekle, mızrakla, kılıçla cevap vermeye çalışmaktadır. Avrupalı kendini
çelik zırhla korurken mehmetçik ona iman dolu altın göğsüyle karşılık
vermektedir.*
*Arkadaş! Yurdumu alçakları uğratma, sakın.Siper et gövdeni, dursun bu
hayasızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...Kim bilir, belki
yarın, belki yarından da yakın.*
*Şair kahraman Türk askerine hitap ediyor. Türk yurdunu alçakları
uğratmaması için gerekirse canını feda etmesini öneriyor. Şehit
gövdelerinin meydana getireceği siperler düşmana mani olacaktır. Mehmet
Akif düşmanın çok kısa bir süre içinde bu hayasızca akına son vereceği
Allah'ın Türk milletine Kuran-Kerimde vaad ettiği zafer gününün yarından
bile daha yakın bir zamanda doğacağına inanmaktadır.*
*Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı:Düşün altındaki binlerce
kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:Verme,
dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.*
*Şair Türk Ordu
<http://www.diyadinnet.com/ile-ilgili-bilgiler/index.php?BilgiBul=Ordu>suna
vatanın kutsallığını hatırlatıyor. Toprak ile vatan arasında büyük bir fark
vardır. Toprağı vatan haline getiren onu elde etmek ve korumak için savaşan
fertlerin varlığıdır. Kısacası sıradan bir toprak büyük bir değer taşımaz;
ama vatan toprağı uğrunda şehit olan atalarımızın o topraktaki
mezarlarıdır. Bu kutsal vatanı dünyalara değişmeyiz. Toprak dünyanın
dünyanın her yerinde bulunur. Ancak atalarımızın kanlarıyla sulanan
topraklar vatanımız üzerindedir.*
*Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda?Şüheda fışkıracak toprağı
sıksan, şüheda! Canı, cananı, bütün varımı alsında Huda,Etmesin tek
vatanımdan beni dünyada cüda.*
*Bu vatan cennet kadar kıymetlidir. Şehit olanların ruhu dini inanışımıza
göre doğrudan doğruya cennete gider. Şehitlerimiz bu vatan toprağında
yattığı için cennetten farksızdır. Bir avuç toprağı sıksak şehitler
fışkıracak sanırız. Canımızdan çok sevdiğimiz insanları varımızı yoğumuzu
Allah alsında yalnız yaşadığımız sürece bizi vatanımızdan ayrı düşürmesin.*
*Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:Değmesin mabedimin göğsüne
namahrem eli. Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli-Ebedi yurdumun üstünde
benim inlemeli.*
*Allah'a şair hitap ediyor. Mehmet Akif'in Allah'tan tek dileği ibadet
yerlerinin göğsüne düşman elinin değmemesidir. Camilerimizden okunan
ezanlar sonsuza kadar türk yurdunun üstünde inlemelidir. Çünkü bu ezanlar
dinimizin temelidir.*
*O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,Her cerihamdan, ilahi, boşanıp
kanlı yaşım, Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na'şım;O zaman yükselerek
arşa değer belki başım.*
*Ezan sesleri yurdumuzun üstünde inledikçe şehitlerimizinde ruhları şaad
olacaktır. Ezan sesi sadece yaşayanlara değil, ölülere hatta onların mezar
taşlarına bile tesir eden yüce bir anlam taşır. Şehit atalarımızın her
şeyden arınmış ruhları yerden fışkıracak, ezan sesiyle ayağa kalkacak ve
dışa yükselecektir.*
*Dalgalan sen de şafakalar gibi ey şanlı hilal!Olsun artık dökülen
kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:Hakkıdır,
hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin
istiklal!*
*Şair zafer gününün heyecanını yaşıyor. Şanlı bayrağımız dalgalandıkça
gökyüzünü şafakla yarış edercesine gökyüzünü kızıl renge boyamaktadır. Türk
milleti yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur. Atrık onun için yok olma
korkusu kalmamıştır. Bayrağımız şehitleri mizin kanlarını hak etmiştir.
Bağımsızlık Allah'a tapan ve doğruluktan ayırmayan Türk milletinin en doğal
hakkıdır.*
"M.Kemal Adal" <adalk...@gmail.com> Feb 15 12:21PM +0200
Kıbrıs'ta zoraki evlilik
*Armağan KULOĞLU
<http://www.yenicaggazetesi.com.tr/armagan-kuloglu-24659y.htm>*
*15.02.2014 00:00*
[image: Armağan KULOĞLU]
*Armağan KULOĞLU*
*armagan...@yahoo.com <armagan...@yahoo.com>*
*Kıbrıs konusunda defalarca müzakere yapılmış, ancak bu müzakerelerden
sonuç alınamamıştır. Bundan önceki müzakerenin kesintiye uğradığı zamana
baktığımızda, Yunanistan'ın ve GKRY'nin özellikle ekonomik kriz içinde
olduğu ve bunun politik alanda zafiyet yarattığı bir döneme rastladığı
görülmektedir. Ülkelerin politik alanda güçlü olmadıkları zamanlarda
istedikleri sonuçları alamayacakları, diplomasi tecrübeleriyle sabittir.*
* Şimdi de özellikle ABD'nin, bunun yanında da AB ve BM'nin teşvik, telkin
ve örtülü baskılarıyla yeni bir müzakere süreci başlamıştır. Ancak bu yeni
müzakere sürecinin, Türkiye'nin iç ve dış siyasette yaşadığı sıkıntılı
döneme denk gelmesi dikkat çekmektedir. *
* Müzakerelere başlanmasında, özellikle Kıbrıs adası etrafında tespit
edilen ve çıkarılması için uluslararası şirketler tarafından çalışmalar
yapılan petrol ve doğal gaz kaynaklarının, arama, çıkarma ve işletme
hakkıyla aidiyet konularındaki anlaşmazlıkların ve bu konuda menfaat
sağlama düşüncelerinin ağır bastığını da söylemek mümkündür. *
*****
*Öngörülen Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'nin uluslararası temsil, dış
politika, maliye ve tek egemenlik konularındaki yetkisi, merkezi yönetimde
olacağından, ortaya çıkacak statü özellikle Türkiye'nin aleyhine bir durum
yaratacaktır.*
* Bilindiği üzere GKRY, Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatıyla İsrail'le hidrokarbon
arama ve işletme anlaşmaları yapmıştır. Ancak Türkiye söz konusu bölgelere
gemilerini ve uçaklarını göndererek bu çalışmalara engel olmaya
çalışmıştır. Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'nin tesisiyle, yapılan
anlaşmaların önünde bir engel kalmayacaktır. TSK ve özellikle Deniz
Kuvvetleri üzerinde son yıllarda oluşturulan baskı da, moda deyimiyle
"manidar"dır.*
* Yeni kurulacak cumhuriyetle Türkiye arasındaki kıta sahanlığı ve münhasır
ekonomik bölge sınırları orta hattan geçecek, Doğu Akdeniz'in diğer
sahalarındaki münhasır ekonomik bölge anlayışında da Türkiye'nin ciddi
kayıpları olacaktır. Neredeyse kendi kara suları dışında arama ve işletme
yapma imkânı kalmayacaktır.*
*****
*Türkiye; AB'ye üyelikte Rum engellemesinden kurtulacağı, dış politikada
elinin rahatlayacağı telkinleriyle, KKTC de; AB statüsüne kavuşacağı,
ambargolardan kurtulacağı söylemleriyle heveslendirilmeye çalışılmaktadır.**
Türkiye ve KKTC, müzakerelere yeniden başladığı ve Rum kesimiyle ortak bir
başlangıç metninde uzlaştığı için boşuna tebrik edilmemektedir. Bunun
altında ABD ve AB'nin menfaatleri yatmaktadır.*
* Ortak metindeki tek egemenlik durumu, bugüne kadar Türkler tarafından
sürekli duyarlılık gösterilen bir konuyken, başlangıçta bundan vazgeçilmesi
anlaşılır gibi değildir. Hür ve egemen olmak, Kıbrıs Türkünün hakkıdır.
Bundan vazgeçilmemelidir.*
*****
*Kıbrıs'ın hâlâ Türkiye ve Kıbrıs Türkü açısından önemi idrak
edilememiştir.** Kıbrıs bize tarihi bir mirastır. Tarihi mirastan ve onun
yükümlülüklerinden kaçınmak, tutarlı bir devlet için mümkün değildir.*
* Kıbrıs, Türkiye'nin güvenliği konusudur. Türkiye'nin; güney emniyetini,
deniz alaka ve menfaatlerini, münhasır ekonomik bölge anlayışını devam
ettirmesi, enerji güvenliğini sağlaması, hava sahası konusunda sorun
yaşamaması ve Doğu Akdeniz'de etkili olması için, adanın, mutlaka kendi
kontrolünde bir statüde olması gerekmektedir.*
* Kıbrıs, Türkiye'nin güvenirliği konusudur. 60 yıldır süren meseleyi kendi
ve Kıbrıs Türkü'nün menfaatleri istikametinde halledemeyen bir Türkiye,
kendisine güven duyan ve duymak isteyenlere güven vermez. *
*Aynı zamanda Kıbrıs meselesi duygusal bir konudur. Türk kamuoyunu tatmin
etmeyen bir çözüm kabullenilemez.*
* Kıbrıs; Ada'daki Türkler için, güven içerisinde, hür ve egemen olarak
varlıklarını devam ettirebilecekleri bir vatana sahip olunması, Türkiye
için de, ulusal güvenliğinin sağlanması, Doğu Akdeniz'deki etki alanının
kısıtlanmasına engel olunmaması ve milli menfaatlerinin korunması
meselesidir*
*. Konuyu mutlaka çözeceğim diye bugüne kadar sürdürülen politikalar bir
tarafa bırakılamaz ve katlanılan fedakârlıklar görmezden gelinemez. Kıbrıs
konusu, başka düşüncelerle taviz verilecek bir konu olarak algılanamaz*
*. Kıbrıs konusu 1974'te çözülmüş, 1983'te bitmiştir. Zaten ırkı, dili,
dini, kültürü, sosyal yapısı, tarihi, hatta hiçbir şeyi birbirine
benzemeyen toplumlardan müşterek bir devlet olamayacağı aşikârdır. *
*Başkalarının menfaati için zoraki evlilik yaptırılamaz.*
*http://www.sanalbasin.com/goster/23871/?href=http://www.yenicaggazetesi.com.tr/
<http://www.sanalbasin.com/goster/23871/?href=http://www.yenicaggazetesi.com.tr/>*
--
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
Sili Ozerdim <silio...@gmail.com> Feb 14 02:06PM +0200
.....
GEÇTİĞİMİZ YIL İÇİNDE, İZMİR BAŞKANINI AŞAĞIDAKİ BASIN
AÇIKLAMASIYLA İSTİFAYA DAVET ETMİŞTİK...
BUGÜN DE BU ÇAĞRIMIZI TEKRAR EDİYOR VE SEMA PEKDAŞ'I CHP NİN BELEDİYE
BAŞKAN ADAYLIĞINDAN İSTİFAYA DAVET EDİYORUZ !...
LATİFE HANIM GRUBU
[image: Satır içi resim 1]
Değerli Karşıyakalılar ve Basınımızın değerli mensupları;
İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş,
Bağımsızlığımızın sembolü Türk Bayrağı ile devletimizin kurtarıcısı ve
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk rozetini yakasına takan avukatları ve
yargıçları " karar verme aşamasında taraf " olarak düşünmekle, bayrağımızı
ve Atatürk'ümüzü, dini bir sembol ve siyasi bir kimlik taşıyan "Türban" ile
aynı kefeye koymuştur...
Yetmemiş, Pekdaş, İzmir Barosu internet sitesinden "Türk Bayrağını" da
kaldırmıştır..
Bugün geldiğimiz noktada " Hukuk" kaldığı kadarıyla olsa bile, varlığını
Cumhuriyete borçludur, Mustafa Kemal Atatürk'e borçludur..
O'nun rozetini takmak bir şereftir..O'na minnet duymaktır.. Mustafa Kemal
Atatürk söz konusu olunca "tarafsız olmak" demek, "O'nu, Onun ilke ve
devrimlerini anlamamak" demektir...
Bu vatan topraklarında yaşayan her bir yurtsever,
" Korkma ! sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" diye başlayan milli
marşımızın ve bağımsızlığımızın sembolü Türk Bayrağı rozetini göğsüne
takmakla ancak gurur duyar..
Oysa, milletimiz için onur ve gurur vesilesi olan bu iki değerimizle aynı
çizgiye taşınan "türban" bugüne kadar, her alanda siyasi bir kimlik,
birilerine taraf olunduğunu göstermek ve kadrolaşmak için araç olarak
kullanılmış ve kullanılmaya devam etmektedir.......
İzmir Barosu Başkanının bu açıklaması, Mustafa Kemal Atatürk ve Türk
Bayrağı rozetlerini yakalarına takanların "biz de birilerinin tarafıyız"
gibi görülmelerine sebep olacak manadadır..
Değerli Karşıyakalılar ve Basınımızın değerli mensupları sizlerin
huzurunda Sema Pekdaş'a sormak istiyoruz;
Atatürk veya Türk Bayrağı rozetini takan kişi, avukat veya yargıç değil de,
davalı veya davacının kendisi ise, karar verme aşamasında olanlar nasıl
etkilenecektir ?...
İlk-Kurşunun atıldığı, ilklerin şehri İzmir, Atatürk'üne ve Türk Bayrağına
gönülden bağlıdır.
" Yargıçlarda, Atatürk rozeti ve Türk Bayrağı görmek istemiyorum. Ne
Atatürk rozetli yargıç ne de, başörtülü avukat olsun" diyen bir baro
başkanı Cumhuriyetin kalesi İzmir'e yakışmaz...
İzmir Baro Başkanı Sema Pekdaş'ı bu söz ve davranışlarından dolayı kınıyor
ve kendisini İstifaya çağırıyoruz !...
Saygılarımızla,
LATİFE HANIM GRUBU
* VE*
*ULUSALCI GÖNÜLLÜLER*
*Sili Özerdim-Nazmi Doyan-Ahmet Kılıçaslan Aytar-Yalçın Gürel Gürsu-Nebiye
Gürsu-gülcan gürsu-Mahire Gürsu-Seyfettin Gürsu-Nevval Yula-Halime
Yula-halil Yula-Arcan dolak-Saime Dolak-Rıza Dalgıç-Suzan Marmarisli-Liset
Marmarisli-Aytaç Marmarisli-Düriye Kayaalp-Rıfkı Kayaalp-Selden Kayaalp-Ali
Ulvi Burdurlu-Ulviye Burdurlu-**Gülnar Erinç-Ahmet Erinç-Sıla Doğru-Güney
Doğru-**Arslan Adsız-Ramazan Saraçoğlu-Emre Özgen-Ela Korcan-**Lale
Korcan-Bahri Erdem-Serdar Okan-Sami Ayaz-Halil Yavru-**Ergun Çağrı-Sündüz
Çağrı-Halise Demir-Şenay Karlı-Kemal Karlı-**Nermin Öz-Kemal Öz-Sadık
Öz-Galip Çimenli-Kemal Çimenli-**Sevil Zorlu-Şeniz Zorlu-Adnan Pars-Sevda
Cura-Ahmet Demir-**Zeki Demir-Süreyya Erdim-Hilmi Erdim-Dr. Ferit Erdim-**Dr.
Zafer Pektaş-Dr. Nazlı Uçan-Dr. Hüsnü Aydın-**Dr. Kamuran Gelenbe-Dr. Ahmet
Lütfü Saraç-Dr. Ferzan İzmirli -**Nermin Cebbar-Şevket Rodoplu-Şükriye
Geldiay-İlter Geldiay-**Sevil Yurtoğlu-Lebit Yurtoğlu-Kadriye
Evkuran-Hayriye Evkuran-**Sevilay Yargıcı-Feral German-Ayşen Kolcu-Sevin
Kayabaysal--*Pertev Kayabaysal-Lerzan Yurdatapan-Gülsün Kulalı-Koray
Kulalı-Nuray
Adalı-Çiçek Altaylı-Şekip Altaylı-Ayla Öksüz-Şermin Savat-Seyfi Savat-Durdu
Hasoğlu-Galip Hasoğlu-Nazlı Niş-Hasan Niş-Füsun Alnıaçık-Giray
Alnıaçık-Nişan Severcan-Mehmet Severcan-*Nazlıcan Gümüşbaş-Dursun
Gümüşbaş-Samiye Günlükçü-**Yeter Gazioğlu-Seyit Gazioğlu-Sevin Arcan-Oktay
Düzlük*Mehmet Emin Gün-Soner Bayır-Songül Bayır-Güner Kaptan-Neslihan
Gün-Barış Can-Canan Can-Osman Evliya-Nil Evliya-Ülkiye Avcı-Kemal
Avcı-Servet Avcı-Ahmet Acar-Pervin Acar-Şükrü Gülesin-Cahit Acıpayam-Lütfü
Can Gürses-Ali Nusret Kanlı-Saliha Menevişli-Tayfun Tüylücan-Ali
Servet-Mine Sazlı-Aydın Örme-Hasan Örme-Selim Güloğlu-Leyla Tanmak-Mustafa
Tanmak-Ünver Taşçıoğlu-Meliha Taşçıoğlu-Erdem Tunç-Sıdıka Kayrak-Ayşe
Kayrak-Avni Kayıral-Mesarret Kayıral-*Selime Coşkuncan-Salih Arısoy-Filiz
Arısoy-Olcay Yılgın-*Selim Yılgın-Sevil Kapani-Benan Akşit-Selva Karacasu-Neşet
Karacasu-Tunç Bilge-Yamaç Su-Sekine Kibirli-Günnur Bahçeli-Hasan
Bahçeli-Halil Bahçeli-Ali Ekber Tütüncü-Korkmaz Elveren-Zişan Mutlu-Ziya
Mutlu-Semih Akyakalı-Selim Akyakalı-Cemile Sazlı-Akın Sazlı-Ülkü
Sönmezcan-Gülsüm
Sönmezcan-Aylin Tapan-Vildan Tapan-Mustafa Rodoslu-Dürdane Rodoslu-Kamil
İçli-Selma Yaşlı-Hüseyin Yaşlı-Berrin Soylucan-Yüksel Soylucan-Namık
Zorlu-Vefa Zorlu -Nilgün Pusmaz-Hayal Kuleli-Orçun Kuleli-İlker Buğra-Soner
Buğra -Dilek Karman-Vacide Karman-Saliha Karman-Mete Karman -Ümit
Komanlı-Şükriye Komanlı-Defne Komanlı-Çetin Bora-Elvan Bora-Şeyma
Burcu-Cengiz Burcu-Nerime Yılmaz-Atilla Yılmaz-Şule Görköy-Erdoğan
Görköy-Fidan Albayrak-Doğan Albayrak-Kısmet Eray-Vasfi Eray-Seyfi Eray--Handan
Eray-Sabite Alaylı-Kudret Alaylı-Firdevs Alakuş-*Nimet Alakuş-Civan
Vardar-Selime Vardar-Neslihan Gü*Mehnet Emin Gün-Meltem Selvi-Güneş
Selvi-Kamer Konuk-Aysun Konuk-Kaan Yüce-Mustafa Kemal Alkan-Nabi Özturan-Hulusi
Özturan-Adviye Özlü-Refika Özlü-Seyhan Korkmaz-İncila Korkmaz-Sevinç
Peker-Haşim Peker-Emine Peker-Ruşen Peker-Bergüzar Köken-Kevser
Köken-Nükhet Menet-*Salih Menet-Haver Kurt-Esat Kurt-Yüce Kurt-Elva
Kurt-**Nurdan
Kurt-Şule Görgülü-Zeliha Kutlu-Fethi Kutlu-**Mehmet Ayaşoğlu-Sinan
Ayaşoğlu-Sertap Küllahçı-Bengü Küllahçı-**Meziyet Elmas-Ali Bilgin
Elmas-Sabite Çiftçioğlu--**Muzaffer Çiftçioğlu-Süreyya Alansu-Şakir
Alansu-Seda Burkut-**Sinan Burkut-Sevilay Büke-Aydın Büke*
--
*TC Sili*
[image: Resim]
* ek* -- Tüm ekleri
indir<https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&disp=zip&zfe=cp857>
(sıkıştırma
hedefi:
Türkçe
[image: Dosya adı kodlama menüsü]
) Tüm resimleri
görüntüle<https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&disp=imgs>
[image: ata ve bayrak.jpeg]<https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&attid=0.1&disp=inline&realattid=f_h8pql53l0&safe=1&zw>*ata
ve bayrak.jpeg*
31
.
.
SORGULAMAYAN İNSAN CAHİLDİR,
SORGULATMAYAN İNSAN İSE ZALİMDİR
YURTTA SULH CİHANDA SULH
PEACE AT HOME PEACE ON EARTH
K. ATATURK
Sili Ozerdim <silio...@gmail.com> Feb 14 06:51PM +0200
*Kim bu "havuza" giren işadamları?! *
*Çoğunluğu Karadenizli ve Nakşibendi. *
*Yani, Başbakan Erdoğan'ın bölgesinden ve tarikatından. *
*Bir bileşen daha: Ticari icraatları hep mahkeme konusu. *
*Bu tablo tek başına Türkiye rejimi/sistemi hakkında bilgi vermektedir. *
*Madem Türkiye son yıllarda sürekli yargı adaletsizliğini konuşuyor. *
*Hukuku/adaleti bir başka açıdan daha ele almalıyız: *
*Bu "havuz"daki işadamları neden hep cezadan "yırtıyor"?! *
*Niye adaletin keskin kılıcı bunlarda ufak bir kesik bile yapamıyor?! *
*İşte Turgay Ciner... *
*Babası Hüsnü Ciner yoksuldu. *
*Amcası Mehmet Ciner'in, Niksar'daki kuyumcu dükkanında çalıştı. *
*30 yaşında 1938'de Naciye ile evlendi; ikisi kız dördü erkek olmak üzere
altı çocuğu dünyaya geldi. *
*1940'ta tekrar Hopa'ya döndü; kamyonla taşımacılık yaptı. *
*13 yıl bu işi yaptıktan sonra taşımacılığı bırakıp otomobil yedek
parçaları alım-satım işiyle uğraştı. *
*1957'de İstanbul'a taşındı. *
*1964'te vefat etti. *
*İşin başına ağabey Yener Ciner geçti. *
*Turgay Ciner ticarete çay ocağı çıraklığından başladı. *
*7 Mart 1978'de İstanbul Talimhane'de 35 metrekarelik oto yedek parça
dükkanını açtı. *
*Umduğunu bulamadı. *
*Şimdi Habertürk binasının bulunduğu yerdeki dükkanda sinek avlıyordu. *
*Ağabeyinin Almanya'dan gönderdiği yedek parçalarla sinek avlama dönemi
bitti. *
*Mahkemelere yansıyan iddiaya göre, ağabeyi Ahmet Ciner polisti ve
Almanya'da uyuşturucu kaçakçılığından hapis yattı. *
*Avukatı, Almanya'nın en ünlü avukatlarından Rolf Bossi idi. *
*İki yıl yatıp çıkmıştı. *
*(Ahmet'in oğlu Metehan Ciner de, uyuşturucu ve cinayetten hapse girdi.) *
*Yine mahkemelere yansımasına bakılırsa, Cinerler kaçakçıydı. *
*Turgay Ciner, 1980'de gümrük kaçakçılığından gözaltına alındı. *
*Ayrıca; kardeşi Tuncer Ciner'le 1995 ve 1998'de iki ayrı polis
operasyonuna uğradı. *
*Gözaltına alındı. *
*1990-1991 yıllarında 69 Mercedes'i Türkiye'ye soktuğu belirlendi. *
*'Teşekkül Halinde Kaçakçılık' suçlaması ile 10 yıldan 15 yıla kadar hapsi
istendi. *
*Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ve Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
dosyalar birleştirildi. *
*Sonuç?! *
*Turgay Ciner hep yargılandı: *
*- Taksim'deki apartman sahibi Mehmet Güner, zor kullanarak binaya girip el
koyduğu içinTurgay Ciner hakkında şikayette bulundu. *
*Beyoğlu 10. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 2 yıla kadar hapis istemiyle dava
açıldı. *
*Sonuç?! *
*- Büyük Tekstil AŞ'nin sahibi Recep Akın, 192 milyon liralık iplik parası
borcunu vermeyen ve adamları tarafından darp edildiği iddiasıyla Turgay
Ciner hakkında suç duyurusunda bulundu. *
*Ciner gözaltına alındı. *
*Sonuç?! *
*Turgay Ciner için bunlar "çerez" idi... *
*Turgay Ciner, 1997'de "Havaş" adıyla şirket kurdu. *
*Ardından Havaalanı Yer Hizmetleri AŞ'nin özelleştirmesine girdi. *
*Kazandı. *
*Mesele bu kadar basit değildi... *
*"Kumarhaneler Kralı" Ömer Lütlü Topal da bu özelleştirmeye girmişti. *
*Fakat, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Interpol'den Topal'ın ABD'de
uyuşturucu kaçakçılığından hapis yattığı yolundaki belgeyi getirterek onu
saf dışı etti. *
*Kuşkusuz Mehmet Ağar'ın kardeşi Yunus Ağar'ın, Turgay Ciner'in
şirketlerinde yönetici olmasıyla bunun hiç ilgisi yoktu! *
*Fakat: *
*- Hopa nüfusuna kayıtlı Mustafa oğlu 1931 doğumlu Nizamettin Ciner ve
Hüsnü oğlu 1941 doğumlu Yener Ciner ve Mustafa oğlu 1938 doğumlu Yılmaz
Ciner'in sigara ve uyuşturucu kaçakçılığı yaptıkları belgeleri polis
kayıtlarında vardı. *
*Mehmet Ağar nedense belgeleri çıkarmayı unutmuştu! *
*(Yener Ciner, bugün Cinerler Group Onursal Başkanı.) *
*Havaş meselesi mahkemelere yansıdı. *
*- Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne 3 dilekçe veren işadamı Ersin Ortaç,
"Ömer Lütfü Topal'ın öldürülmesi olayında uyuşturucu var, olayın içinde,
Turgay Ciner var" dedi. *
*- Aynı mahkemeye, 1970-1979 tarihleri arasında Kırklareli Dereköy
Gümrüğü'nde görevli emekli bir polis tarafından gönderilen dilekçede ise;
Turgay Ciner, Ersin Ortaç ve Ömer Lütfü Topal'ın defalarca birlikte
yurtdışına çıktığı öne sürüldü. *
*- Ayşe Armağan da, "Öldürülen Ömer Lütfü Topal'ın paraları da İş Bankası
Taksim Şubesi'nde bloke ediliyordu. *
*Turgay Ciner bütün bunları bildiği için konuşmasın diye banka müdürü kocam
Ünal Armağan'ı kaçırıp tehdit etti" dedi. *
*Sonuç?! *
*- Başbakanlık Teftiş Kurulu Susurluk Raporu'nda (sayfa 60) da Turgay
Ciner'in adı, uyuşturucu kaçakçılığına ilişkin olayların anlatıldığı
bölümde geçti. *
*Sonuç?! *
*Bitmedi... *
*Enerji ihalelerinde yolsuzluk ve rüşvet iddiaları üzerine 2001'de
başlatılan "Beyaz Enerji Operasyonu" kapsamında, Turgay Ciner DGM Savcısı
Talat Şalk'a ifade verdi. *
*Sonuç?! *
*- Turgay Ciner, TMSF'ye devredilen Etibank soruşturması kapsamında
soruşturmayı yürüten DGM Savcısı Ercan Cengiz'e ifade verdi. *
*Sonuç?! *
*- Özelleştirme sonucu Turgay Ciner tarafından devralınan Afşin-Elbistan
Termik Santrali'nde meydana gelen 2 ayrı göçükte 11 işçi öldü. *
*Turgay Ciner suçlu bulunsa bir daha linyit sahası ve termik santral
işletemeyecekti. *
*Sonuç?! *
*- Öldürülen tefeci Nesim Malki'nin borç defterinde Turgay Ciner'in 23
milyon dolar kaydının bulunduğu açıklandı. *
*Turgay Ciner, Tefeci Malki cinayetine adı karıştırıldığı için Ceytaş'ı
kapatma kararı aldı. *
*Sonuç?! *
*- SPK, Park Elektrik hisse senedinde gerçekleştirdikleri işlemler
nedeniyle, Turgay Ciner hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunma kararı
aldı. *
*Sonuç?! *
*- Turgay Ciner'in, sahibi olduğu Penyelüks aleyhinde bir kısmı karşılıksız
9 çek yüzünden 7 ayrı ihtiyati haciz kararı alındı. *
*İstanbul 3'üncü Asliye Ticaret Mahkemesi 10 milyar lirayı aşan
başvuruların tümünü kabul etti. *
*Sonuç?! *
*Ve Turgay Ciner, 1998'de Dinç Bilgin ile ortaklık kurarak medyaya adım
attı. *
*Daha sonra Sabah ve atv'nin büyük hissesini aldı. *
*Satış Dinç Bilgin'in sahibi olduğu, Etibank'ın TMSF'ye devredilmeden
birkaç gün önce gerçekleşti. *
*İMKB'deki işlemlerinde 23 trilyon liralık olağanüstü fiyat hareketleri
oldu. *
*Konu TBMM'ye getirildi. *
*Sonuç?! *
*Turgay Ciner'in kamu ihalesine girme yasağı olduğu için, Show TV ihale
yapılmadan doğrudan satıldı! *
*300 milyon dolarlık zarar olduğu yazıldı. *
*Sonuç?! *
*Hangisini yazayım: *
*Çayırhan Termik Santrali'nin usulsüz devrini mi?! *
*Akyazı-Pazarköy'de bulunan hidroelektrik santrali işletmesini mi?! *
*Beypazarı Trona Yatağı'nda soda kültü çıkarılması ve işletilmesini mi?! *
*Siirt/Madenköy bakır sahası işletmesini mi?! *
*Gaziantep İslahiye'de iki adet maden sahasını mı?! *
*Silopi ya da Konya Ilgın Termik Santrali'ni mi?! *
*Hopa Limanı özelleştirmesini mi?! *
*Kıyı bankacılığını mı?! *
*Mensucat Santral'i ve Penyelüks'ü nasıl satın aldığını mı?! *
*MİT'in 6 Haziran 1997 tarihli raporuna rağmen kamu bankalarından nasıl
kredi aldığını mı?! *
*Beşiktaş Başkanı Süleyman Seba'yı düşürüp kulübü ele geçirmek için neler
yaptığını mı?! *
*Kasımpaşaspor'u mu?! *
*Uzatmayayım; diyeceksiniz ki, "sen bize sonuçtan bahset!" *
*Sonuç: *
*Forbes Dergisi tarafından her yıl açıklanan 'Dünyadaki Dolar
Milyarderleri' listesine giren altı Türk'ten biri oldu! *
*Devlet Üstün Hizmet Madalyası aldı! *
*Tacikistan'ın Türkiye Fahri Konsolosu oldu! *
*Türk-Amerikan İşadamları Derneği tarafından 'Başarı Ödülü' ile
onurlandırıldı! *
*Fethullah Gülen'in Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın sponsoru oldu! *
*"Alo Fatih"i işe aldı! *
*Daha ne olsun?! *
Soner Yalçın
*sya...@sozcu.com.tr <sya...@sozcu.com.tr>*
2 minutes ago,
Cesuryorum<http://www.blogger.com/profile/04605777830357221954>
tarafından
yayınlandı
*-- *
*"Şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev 'HAYAT'tır." *
Nusret DEMİRAL
*-- *
*"Atatürk gibi dehalar ancak görünüşte ölürler. *
*Öyle insanlar bir nesil için doğmadıkları gibi muayyen bir devir için de
doğmazlar." *
Türk Gençliği
*-- *
*"Muhterem Milletim'e şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başına
taç ettiği adamların kanındaki ve vicdanındaki cevheri asliyi çok iyi
tahlil etmek dikkatinden, bir an tevakki etmesinler..." *
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
*-- *
*"Bizler; *
*Gözünde Vatanını, *
*Gönlünde ATATÜRK ilke ve İnkılaplarını tutabilen, *
*Vicdanında dinini saklayabilen, *
*Milliyetçilik ve laiklik düşüncesi içinde görev yapanlardanız." *
Nusret DEMİRAL
*-- *
*Cesuryorum; Atatürk'e, Türk Toplumu'na, Türk Devleti'ne zarar verenlerin,
hakaret edenlerin, Türkiye'nin kaynaklarını sömürenlerin, Atatürk'ün
kurduğu çağdaş, laik, demokratik ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ni
yıkmak isteyenlerin açıkça ifşa edildiği ve gerçek yüzlerinin gösterilmek
istendiği bir sayfadır!*
--
*TC Sili*
[image: Resim]
* ek* -- Tüm ekleri
indir<https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&disp=zip&zfe=cp857>
(sıkıştırma
hedefi:
Türkçe
[image: Dosya adı kodlama menüsü]
) Tüm resimleri
görüntüle<https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&disp=imgs>
[image: ata ve bayrak.jpeg]<https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&attid=0.1&disp=inline&realattid=f_h8pql53l0&safe=1&zw>*ata
ve bayrak.jpeg*
31
.
.
SORGULAMAYAN İNSAN CAHİLDİR,
SORGULATMAYAN İNSAN İSE ZALİMDİR
YURTTA SULH CİHANDA SULH
PEACE AT HOME PEACE ON EARTH
K. ATATURK
Oraj POYRAZ <oraj....@openmail.cc> Feb 15 10:22AM +0200
Özellikle Fransızların Orta Afrikadaki operasyonlara dikkat......
Oraj POYRAZ
Bülent ESİNOĞLU : Fransa'nın asker ihtiyacını karşılamak boynumuzun borcudur!?
Fransa, Orta Afrika Cumhuriyetinde, Amerika ve Avrupa adına bir işgal sürdürüyor.
Ancak, işgalin gerek asker, gerekse mali bakımdan Fransa'ya ağır yükler getirdiği kesin.
62 milyon nüfusa sahip Fransa'nın askeri olmadığından değil.
Gerek iç kamuoyu, gerekse, masrafların ve bedellerin yaygınlaştırılıp, maliyeti düşürme isteğinden ötürü bizden asker istiyorlar.
Aslında gerçek asker talebi Amerika'dan geliyor. Görüntü AB istiyor.
Amerika, Orta Afrika işgalinde, Fransa'ya en çok destek veren ülkedir.
Lakin o da, masrafları bölüştürmek, saldırı ve sömürüye meşruiyet kazandırma peşinde…
Hani şu meşhur uluslar arasılık var ya…
Suça daha çok müşteri devlet dedikleri devletleri katıp, konuya meşru bir görüntü vermek.
Türkiye'ye asker isteyen resmi mektup, AB'den geliyor.
Ancak talebin menşei Fransa'dır.
Fransa Başkanı Holand'ın gecen hafta içinde, neden Türkiye'de olduğu da ortaya çıktı.
180'den fazla Fransız şirket, Türkiye'de faaliyet gösterir. Türkiye'den elde ettikleri karları, hiçbir sınırlama olmadan Fransa'ya götürürler.
Ermeni Soykırımı Yalanından hiç vazgeçmezler.
Şimdi de Afrika için Mehmetçiğin kanını istiyorlar.
İster istemez, Osmanlının son günleri aklımıza geliyor.
Anadolu'muzu Güneybatıdan işgal etmişlerdi. Maraş'ta, Antep'te Ermenileri üzerimize salmışlardı.
Türkiye, bu emperyalist ülkelerin dediklerini yapa, yapa Osmanlının son günlerinde olduğu gibi, gene parçalanmanın eşiğine geldi.
Akıllarına gelen her şeyi istediler, istiyorlar.
Ermeniler için toprak, Afrika için asker otoları için vergi muafiyeti…
Dile benden ne dilersen…
İktidarımız ne kadar Müslüman maşallah…
Bu günlerde, Ermenistan sınırlarında mayın temizleme işleri yapılıyor.
Kapılar elden geçiriliyor.
Tüm kapılar yakında açılacak.
Azerbaycan'ın %20'ini işgal ettiler diye, Candaşlarımız için kapatmıştık.
Şimdi ne değişti de, kapılar açılacak.
Amerika, yeniden desteğini, Erdoğan iktidarına versin diye…
AB bize ne verdi de, biz onların çıkarı için asker vereceğiz?
Bu siyasi iktidara zerre kadar güvenim yok.
Afganistan'da hala iki bine yakın askerimiz var. Korkuyorum. Amerikan askeri çekilince, oraya da, ilave asker isteyecekler.
Bunlar kendi halkına eylemlerde silah sıkar. Ama emperyalistler asker isteyince, evet derler.
Sonra halka dönüp, “bizim sorumluluklarımız var” derler. Evet, bunlar esas itibari ile sömürgeci devletlere karşı sorumludurlar.
Halka hizmet ettiklerini söylerler.
Kime hizmet ettikleri gönderdikleri askerden belli değil mi? Batının sürekli AKP iktidarını desteklemesi bundandır.
Arada bir attıkları sahte salvolara inanmayın.
14.2.2014, bulente...@gmail.com
a45UyF587661-201307301451-{{SN}}
^^^^^ - vvvvv
zaryop:jaro
Kariniz size, Karnini iceri cek demeye basladiginda, siz zaten cekiyor iseniz, orta yasa gelmissiniz demektir...
George C. Scott
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gunde...@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem...@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
"M.Kemal Adal" <adalk...@gmail.com> Feb 15 12:00PM +0200
HER EKEN BİÇEMEZ. AMA BİÇEN, EKTİĞİNİ BİÇER.
--
Selam...
T.C. / M. Kemal Adal
"T. C. - Nihal Gülbahar " <nihalg...@gmail.com> Feb 14 05:53PM +0200
[?]
*Bursa'ya doğru bakınca *
*Ulucami'yi değil, TOKİ Doğanbey'i göreceksin. *
*Sakın şaşırma!*
*"Söylesem, tesiri yok;*
*Sussam gönül razı degil!" *
*Fuzulî*
*****
--
*NE MUTLU "TÜRK'ÜM" DİYENE !*
Mustafa Kemal ATATÜRK
"*Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine
ortak sayılır.*"
Mustafa Kemal ATATÜRK
"T. C. - Nihal Gülbahar " <nihalg...@gmail.com> Feb 14 05:10PM +0200
[?][?][?]
*Sevgilerle...*
*N. G.*
*****
--
*NE MUTLU "TÜRK'ÜM" DİYENE !*
Mustafa Kemal ATATÜRK
"*Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine
ortak sayılır.*"
Mustafa Kemal ATATÜRK
Oraj POYRAZ <oraj....@openmail.cc> Feb 15 11:28AM +0200
Yılmaz Özdil: Şehzade Mustafa
Halit Ergenç, Mehmet Günsür'ü boğdurdu, sayın ahalimizde 461 sene sonra jeton düştü! Şehzade Mustafa'nın türbesine koşup dua ediyorlar.
*
E madem öyle…
Hayır duayla anılması için, ecdadımızın bir başka hayırlı evladını yazayım bari.
*
Rüstem Paşa.
Hani, evladını boğduran padişahımız efendimizin damadı var ya, işte o.
*
Şerefsizin önde gideniydi.
Rüşvet mikrobunu bu topraklara bulaştıran ilk devlet(!) adamıydı. Damat ve Sadrazam unvanlarından başka bir sıfatı daha vardı: Ebvab-ı Rüşvet Fatihi… Yani, rüşvet kapısını fetheden kişi!
*
Para karşılığında beylik-komutanlık satardı, mangırı bastırana makam-mevki dağıtırdı, kendi kesesini doldurana devlet kesesine ait arazileri peşkeş çekerdi, barış anlaşmaları imzalanırken bile yabancı devletlerden avanta alırdı, işi düşen herkesi yolardı. Fuzuli'nin “selam verdim, rüşvet değil diye almadılar” dediği dönem, bu arkadaşın dönemiydi.
*
Koltuğunu korumak için evladını katleden padişahımız efendimize yakışır bi damattı… Koltuğunu korumak için yapmayacağı ahlaksızlık yoktu. Fitnenin, entrikanın, yalanın, iftiranın “ecdadı”ydı.
*
Güya o kadar dindar'dı ki…
Şahsına ait 8 bin adet Kuran-ı Kerim vardı!
*
Kefenin cebi yok tabii… Dört kolluya binip giderken, hırsızlıklarıyla biriktirdiği şu serveti bıraktı: 1 milyon 200 bin altın, 11 milyon akçe, 33 iri mücevher, 815 çiftlik, 476 değirmen, 1700 köle, 12 bin 900 at, 500 altın eyer, bin gümüş eyer, 130 altın üzengi, 1100 deve, 1200 sığır, 2 bin zırh, 1500 gümüş tolga, 5 bin kaftan, 860 altın kabzalı-mücevher süslü kılıç, bin gümüş mızrak… Kendisinin çalıp çırpıp, mücevher tutkusuyla ünlü olan eşi Mihrimah'a devrettikleri ise, bilinmiyor.
*
Ve, bakıyoruz 461 sene sonra…
*
Şehzade Mustafa'nın akranları, evlatlarımız, Ethemler, Ali İsmailler, Abdullahlar hâlâ katlediliyor.
Rüstem Paşalar hâlâ baş tacı.
Yakışır sayın ahalimize.
a45UyF587661-201307301451-{{SN}}
^^^^^ - vvvvv
zaryop:jaro
Uc turlu yalan vardir; basit yalan, kuyruklu yalan ve istatistik.
Benjamin disraeli
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gunde...@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem...@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
"davut arslantürk" <oray...@hotmail.com> Feb 15 09:48AM
http://youtu.be/pgHmlmzhfgk
http://youtu.be/dWEYv32kBcw
http://youtu.be/ZQ880mlF1Ls
KADER
Bir gül damlası gibi doğarken güneş
Yelkenler sessis sularda yol alıyordu
Yürüdük yorulduk
Derlenip koyulduk
Dağlara taşlara
Kan Revan olduk
Kimi çiçekler açtı
Kimi ateş yağdı
Silahlar ölüm kustu
Demir Ökçe kan bastı
Bu bir MİLİTARİK olaydı
Sivili bin beterdi
Sorgu yoktu,
Sual yoktu
Zındanlar, zındanlar, zındanlar...
Ölüm dahil her şey vardı.
İndik tepelerden çıktık dağlara
Yorulduk, kaybolduk sular seller içinde
Kartallar uçtu tepemizde
Çaylaklar, Kuzgunlar, Akbabalar...
Her yerde bağlı bağlı taşlar,
Uyuz köpekler gibi uluyordu çakallar
Çıktık bölük pörçük
Geldik köyümüze...
Vay vay...
Vay ki vay!
Millet ayrılmıştı;
Saf-ı saf...
Ak sakallılar, karabaşlar,
Takkeliler takunyalılar,
Kıçını duvara dayayanlar,
Bir şey kanıtlıyormuş gibi;
Gelip geçene bakıp,
Sakal sıvazlayıp,
Salavat çekenler
Noksan gelen kömür için:
Ana avrat düz gidenler.
Nasıl denmesin vay vay...
Vay ki vay!
Camiler esir düşmüş
Kışlalar perişan
Yalakalar basmış her yanı
Yal yal olmuş yalaklar
Bütün bunlar olsa da;
Meydanlarda kıyametler kopuyor.
Tomalar zehir saçıyor.
Biber gazı ölümü çağırıyor.
Çocuklar ölüyor...
Kör oluyor
Ve siyaset paralel diyordu.
Paralel paralel paralelli
Mangırı milli ya lelli
Anlayan deli zır deli
Bademler hınzır deli
Ve bir el
Kapkara bir yüzle
Utanmadan aramızda geziyordu.
İnsan!
Ah insan.
İyiye kötüye karşı
Yağmura sele rüzgara karşı
Ah insan!..
Kiminin ruhu yaşlıdır
Kimi çok geç kalmıştır; genç olmak için
Boğulmuştur ihtiyar masallarda
Kimi öfkeyle kalkmıştır,
Kin intikam nefret kaplamıştır içini
Kimi sapkındır, sapıktır.
Akılları fikirleri donların içindedir.
Ruh kaybolmuştur,
Karışmıştır yalanlara
Kimi:
Gitmek bilmez
Yaş kemale erse de;
Sever dünyayı.
Oysa sürüm sürüm yaşamanın anlamı var mı?
Ağaçların uygun rüzgarları beklemesi,
Yaprakların sararması,
Yavaş yavaş dökülmesi,
Fırtınaların kopması,
Dalların kırılması,
Köklerin sökülmesi gibi
Gitmeli insan
Paralel yaşamanın anlamı yok...
Yaşam:
Bazen kolkola girmektir,
Bazen kolunda bir karanlık taşımaktır
Kimbilir?
Ayağında çarık, elinde asa, sırtında heybe yürürsün...
Ötelere gidersin, zamandan da ötelere gidersin.
Ya da;
Çökersin bir taşın yanına,
Bir ağaç gölgesine,
Kader diye beklersin.
Yatınca uykulara
Uyanınca düşlerle
Kader bir bilmecedir
Çözemezsin.
içimizden biri
asla umutsuzluğu değil
KAVGAYA DEVAM AŞKINA
"davut arslantürk" <oray...@hotmail.com> Feb 15 09:42AM
ey gönlümün rüzgarları
hırçın kavgaların
ağır günleri
ılık denizlerde değilim artık
masum bir sonbahardayım
rüzgarlar soğuk esiyor
elsiz kolsuz tırmandığım tepeler
büyüyor gözlerimde
ey gönlümün rüzgarları
yılların soluğu içimde
sonsuzluğu görüyorum
solgun bir yaprakta
tutulmuş gecede
sessiz bir yağmur
suların sessiz akışı
zaman dinlemez
alır götürür beni
içimizden biri
asla umutsuzluğu değil
Zakir Araz <drz...@gmail.com> Feb 15 11:02AM +0200
DOĞRU NEFES HASTALIKLARDAN VE KANSERDEN KORUR,SAĞLIKLI YAŞAM SUNAR,SİGARAYI
BIRAKMAYA YARDIMCI OLUR..
FROLOV'S nefes eğitim ve egzersiz cihazı BU KONUDA TEKNOLOJİNİN HARİKA BİR
ÜRÜNÜDÜR. 6 yaştan itibaren her yaşta kullanılır.
Astım hastalarının ilaç kullanımını %60 azaltır. Bronşit, psikolojik
sorunla,uyku bozuklukları ve baş ağrılarında faydalı olmakta fiziki
aktiviteyi artırmaktadır.
KULLANIMI KOLAYDIR. VİDEOYU İZLEYİN,
Temini İçin : www.antimikrobiyaltekstil.com ve
0216 360 10 22 . 160TL
http://www.youtube.com/watch?v=D_fFkUq4jBw<http://www.facebook.com/l.php?u=http%3A%2F%2Fwww.youtube.com%2Fwatch%3Fv%3DD_fFkUq4jBw&h=RAQGQU3yz&enc=AZP11u4B3hBEY8zheFvGnB9R5BiTKZ56es1ht3QiPGzXYU7EdV_ihCJwkVXeuonb-lFpdUzCQQElBbnwIVOkbaZq1US-kpT45VN7LQ66KnzjF0k-eaSJbXSgibj40W5P33Zx2wvzE7DzdFDmy7COSmBa&s=1>
--
----------------------------------------------------------
* Health&care *
* SAĞLIĞINI KORU*
**Antimikrobiyal Nevresim.havlu vs.*
**Doğru Nefes Eğitim Cihazı*
**Gümüş iplikle örülmüş çamaşırlar,Çoraplar*
*Radyasyondan korur,mantar ve kokuyu önler.*
*Geniş bilgi için: www.antimikrobiyaltekstil.com
<http://www.antimikrobiyaltekstil.com> *
"Nurullah aydın" <na74...@gmail.com> Feb 15 10:53AM +0200
*Nurullah AYDIN *
*15 Şubat 2014-ANKARA*
*YENİ TÜRKİYE'DE SİYASET VE YARGI*
Suç'un, ahlak'ın, adalet'in, hak'kın, milli irade'nin, demokrasi'nin
anlamları değişiyor.
İslamcısı, tarikatçısı, dincisi, dinsizi, sosyalisti, ulusalcısı,
Atatürkçüsü, muhafazakarı, ırkçısı, milliyetçisi, ülkücüsü, demokratı,
liberali, döneği, herkesin kafası karışmış durumda.
*Demokrasi deniliyor;* meclis suçlular meclisine dönüşüyor.
*Hukuk devleti deniliyor;* hukuk yandaşa göre anlam kazanıyor.
*Adalet deniliyor;* yandaşa karşıta göre adalet deniliyor.
*Bürokrasi deniliyor;* yandaşlığa dayalı yeni bürokratik yapılanma sürüyor.
*Medya deniliyor*; her olaya zıt görüş ortaya koyan ikicilikli anlayış
ortaya çıkıyor.
Her gün yalan söyleniyor, olaylar çarpıtılıyor. Yaşa varol deniliyor.
Kim demokrat, kim baskıcı?
Kim doğruyu söylüyor, kim yalan söylüyor?
Kim gerçeği açıklıyor, kim yanıltıyor?
Kim haklı kim haksız?
Kim terörist, kim vatansever?
Halk dinli dinsiz diye etnik ve mezhep ayrışmasına yönelmiş hala birlik
diyorlar.
*Deniyor ki* siyasetçiyi, seçilmişi, halk sandıkta ancak ve ancak
cezalandırabilir onun dışında o yargılanamaz, hesap veremez.
Kanunlar çıkarılmış, Meclis şu kadar süre çalışmış, kime ne? Sana ne, bana
ne?
*Meclis;* suçluların birbirini koruyup kolladığı, ayrıcalıklı kişilerin yer
aldığı, dokunulmazlık zırhıyla donanmış, Birbirlerinin gırtlağına sarılan,
burun kıranların yer aldığı yer.
*Kimi suçlu* gizli tanık olur, etkisizleştirilecek kişileri suçlama aleti
olur.
*Kimi suçlu* ihale alamaz kimi suçlu ihale alır, milletvekili olur, davalar
durur.
*Kimi suçlu* milletvekili olur, davalar durur.
*Kimi suçlu* yandaş olur, bürokrattır, kimse dokunamaz.
*Kimi suçlu* terör eyleminden dolayı tutuklanır, milletvekili olur, davalar
durur.
*Kimi suçu* hırsızlık yapar, görev yaptı denir, korunur.
*Kimi suçlu *bağış adı altında rüşvet alır, bağış suç değil denir.
*Deniyor ki *reform paketleri ile yargıda düzenleme yapıyoruz.
Hırsızlığın, rüşvetin üzerine giden hakimi savcıyı polisi görevden
alınırken, kanun adamı nasıl olur da; güçlü-etkili kişi ya da kişilerle
ilgili hukuku işletebilir?
*Hukuk devletinde Yargı'nın görevi;* güçlüyü korumak, kollamak, garibanı
ise susturmak ve sindirmek midir?
Güvencesiz kanun adamı, seyrediyor olan biteni. Arada sırada bir mankeni
gözetim altına alır, gündemi meşgul eder. Çaresiz seyreder. Peki neden?
*Soruyorum hukuk kimler için?*
Bir tane siyasetçi, müteahhit, iş adamı, gazeteci, sanatçı ,bürokrat
yargılanınca tutuklanınca hemen ayağa kalkılıyor, yargılanamaz tutuklanamaz
deniliyor.
Cezaevlerine bakın. Yüz binin üzerinde cezaevinde kalanlar içinde kimler
var?
Çeşitli gerekçelerle birçok kişi tutuklu, yargılanıyorlar.
Yaşanan gerçekler ortada iken bunların tartışılması yerine yıllar öncesinin
konularını gündeme getirip tartıştırıyorlar.
İslam'ın ahlakı değerlerini altüst eden yeni İslamcıların etkili ve yetkili
olduğu* bir ülke.*
Hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, yalanın, talanın suç olmaktan
çıkarılmak istendiği* bir ülke.*
*Garip Türkiyem.* Tüm bunlara rağmen; seçimde oyunu neden ve niçin kime
verdiğini bilmeyen garip insanlar ülkesi. Daha çok soysunlar daha çok çalıp
çırpsın daha çok kandırsınlar diye yalan söyleyenlere oy veren garibanlar.
Müstehaklar mı desem bilmem ki?
*Demokrasi;* kimler için anlaşılmıyor mu?
*Günün Sözü:* Kişiye göre adaletsizlik yapılıyorsa felaket yakındır.
recep akdur <drrece...@gmail.com> Feb 14 04:45PM +0200
---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: adlibilimciler dernegi <adlibilimcil...@gmail.com>
Tarih: 14 Şubat 2014 16:39
Konu: **Saglik Hukuku Kongresi
Kime: adlibilimler <adlibi...@yahoogroups.com>,
saglik...@yahoogroups.com, tumunive...@yahoogroups.com,
tumsagl...@yahoogroups.com, toksikoloji <toksi...@yahoogroups.com>,
adlipsi...@yahoogroups.com, adl...@yahoogroups.com
*Adli Adli Bilimciler Derneği Sağlık Hukuku Kongresi*
*1-4 Mayıs 2014 MARMARİS*
**Düzenleyen Adli Bilimciler Derneği*
*Kongre Düzenleme Kurulu Eş Başkanları*
*Prof.Dr.Yener Ünver. Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı.*
*Prof.Dr.İ.Hamit Hancı. Adli Bilimciler Derneği Başkanı. Ankara Ü. Adli
Bilimler Enstitüsü Müdürü.*
*Kongre Sekreterleri*
*Prof.Dr.Hakan Hakeri. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dekanı.*
*Prof.Dr.Zerrin Erkol. Adli Bilimciler Derneği Sağlık Hukuku Komisyonu
Başkanı*
*Yard.Doç.Dr. Nezih Varol. Sağlık Hukuku Merkezi (SAHUMER) Genel Müdürü.*
*Av.Cahid Doğan. Türkiye Barolar Birliği Sağlık Hukuku Eğitim Koordinatörü*
*1 Mayıs 2014 Perşembe*
*Açılış 09.00 -10.00*
*Açılış Konuşmaları*
*Prof.Dr.YENER ÜNVER Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı - Kongre
Eş Başkanı*
*Prof.Dr.İLYAS DOĞAN YÖK Denetleme Kurulu Başkanı*
*Prof.Dr.METİN FEYZİOĞLU Türkiye Barolar Birliği Başkanı*
*Oturum 1. 10.00 -11.00*
*Oturum Başkanı:Prof.Dr.İLYAS DOĞAN YÖK Denetleme Kurulu Başkanı*
*Konuşmacılar :Prof.Dr.YENER ÜNVER. Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dekanı - Kongre Eş Başkanı. Kamu Görevlisi Hekimlerin Ceza Hukuku
Bakımından Soruşturma Usulü*
*Prof.Dr.HAKAN HAKERİ İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dekanı. **Hekimlik alt-kültürünün tıp hukukuna yansımaları*"
* Prof.Dr.MUHARREM ÖZEN. Ankara Üniversitesi Hukuk Müşaviri. Organ Ve Doku
Ticareti*
*ARA 11.00 -11.15*
*Oturum 2. 11.15 - 12.30*
*Oturum Başkanı: Prof.Dr.YENER ÜNVER. Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dekanı - Kongre Eş Başkanı. *
*Konuşmacılar : Yard.Doç.Dr.NEZİH VAROL. **Sağlık Hukuku Merkezi (SAHUMER)
Genel Müdürü.**Sağlık Hukuku Açısından Sağlık Hizmetleri.*
*Prof.Dr.GÜROL CANTÜRK. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D
Başkanı. Adli Tıp Açısından Onam *
*Prof.Dr.ZERRİN ERKOL. Adli Bilimciler Derneği Sağlık Hukuku Komisyonu
Başkanı. Ceza Hukukunda Adli Tıbbi Boyutuyla İlliyet Bağı Kavramı*.
*Av.PERVİN YILDIZ Ankara Barosu. Hekimin Sır Saklama Yükümlülüğü*
*12.30- 13.30 YEMEK*
*Oturum 3. 13.30 - 14.45*
*Oturum Başkanı: Prof.Dr.ZERRİN ERKOL. Adli Bilimciler Derneği Sağlık
Hukuku Komisyonu Başkanı*
*Konuşmacılar :Av.GÜLER POLAT İstanbul Barosu. Engelli Bireylerin Adli Tıp
ve Sağlık Kurullarında İncelenmeleri ve Raporlamasının Engellilerin
Haklarına İlişkin Birleşmiş MilletlerSözleşmesi Işığında Değerlendirilmesi.*
*Av.ÜMİT ERDEM .** İstanbul Barosu Sağlık Hukuku Merkezi Başkanı. Üreme
Hakları.*
*Av.CAHİT DOĞAN. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşaviri - Türkiye Barolar Birliği
Sağlık Hukuku Programı Koordinatörü. Sterilizasyon Öjeni mi,Nüfus
Planlaması mı*.
*Av.DEVRİM KARAKÜLAH. **Adli Bilimciler Derneği Genel Sekreteri.
?????? D**inlemenin
Hukuki Yönü "*
*14.45- 15.00 Ara*
*Oturum 4. 15.00 - 16.00*
*Oturum Başkanı: Av.PINAR AKSOY GÜLASLAN. Ankara Barosu Sağlık Hukuku
Komisyonu Başkanı*
*Konuşmacılar :*
*Doç.Dr.AYFER UYANIK Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel
Hukuk . Sınır Ötesi Tele Tıp Uygulamalarından Kaynaklanan Hukuksal
Sorunlar.*
* Av.BERNA ÖZPINAR Ankara Barosu. Yaşamın Sonunun Sağlık Hukukuna
Yansımaları. *
*Yrd.Doç.Dr.ERDAL YERDELEN. **Yıldırım Beyazıt **Üniversitesi** Hukuk
Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku A.D Başkanı. Hekimin İrtikap Suçu.*
*2 Mayıs 2014 Cuma *
*Oturum 5. **09.00 -10.00*
*Oturum Başkanı: Av.CAHİT DOĞAN. Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşaviri - Türkiye
Barolar Birliği Sağlık Hukuku Programı Koordinatörü.*
*Konuşmacılar :*
*Av.PINAR AKSOY GÜLASLAN. Ankara Barosu Sağlık Hukuku Komisyonu Başkanı.
Genetik Veri Bankaları "*
*Av.SUNAY AKYILDIZ. Tıp Hukuku Derneği Başkanı. Sağlıkta Arabuluculuk*
*Öğr. Grv. Cengiz Doğan, Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek
Yüksekokulu Turizm ve Otelcilik Programı. Sağlık Turizmi Hukuku ve Turizm
Etiği. *
*10.00 - 10.15 Ara*
*Oturum 6 10.15 - 11.15*
*Oturum Başkanı:Prof.Dr.KADRİYE BULDUKOĞLU Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik
Fakültesi Psikiyatri B.D Başkanı.*
*Konuşmacılar :*
*Prof.Dr.BESTİ ÜSTÜN Türk Hemşireler Derneği Şiddete Sıfır Tolerans Çalışma
Komisyonu üyesi - Uzm.Hem.HATİCE UÇAK Türk Hemşireler Derneği y.k üyesi.
Türk Hemşireler Derneği Şiddete Sıfır Tolerans Çalışma Komisyonu Raporu .
*
*Doç.Dr.ÖZEN KULAKAÇ Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Kadın
Doğum B.D Başkanı. Şiddet Kültürü ve Hemşirelik *
*Hem.FERDA ÜLKER Türk Hemşireler Derneği Antalya Şube Başkanı- Hem.CANAN
GÜNGÖR. Hemşirelerin Şiddete Maruz Durumları ve Şiddetle İlgili Düşünceleri
Konya ve Antalya Örneği. *
*11.15-11.30 Ara*
*Oturum 7 11.30 - 12.00*
*Oturum Başkanı:Prof.Dr.GÜROL CANTÜRK. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Adli Tıp A.D Başkanı*
*Av.MEHMET SERCAN SAPTAŞ Ankara Barosu - Yard. Doç. Dr. AHMET GÖKDEMİR
Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi. Güvenli ve Sağlıklı Konut
Hakkı.*
*Stj.Av.SELCEN BAYÜN . Çevreden ( Doğadan ) Sağlığa bir bakış*
*Oturum 8 UZMANINA SORUN Oturumu . 12.00 - 12.30*
*Oturum Başkanı: Yard.Doç.Dr.NEZİH VAROL. **Sağlık Hukuku Merkezi
(SAHUMER) Genel Müdürü.*
*Konuşmacı : RAYHAN BOZABALI. RBD????*
*12.30-13.30 YEMEK*
*Oturum 9. 13.30 - 14.45*
*Oturum Başkanı. Av.DEVRİM KARAKÜLAH. **Adli Bilimciler Derneği Genel
Sekreteri.*
*Konuşmacılar :*
*Yard.Doç.Dr.SERKAN ÇINARLI **İzmir Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare
Hukuku Anabilim Dalı** - Dr.ASLIHAN TEYİN **Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Adli Tıp Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi. **Tıbbi Uygulama Hatalarında
Yargı Öncesi Çözüm Usülleri ve 663 Sayılı Kanun*
*Hükmünde Kararnamedeki Düzenlemenin Uygulanamama Nedenleri "*
*Konuşmacılar :SIRRI ŞENBAYRAM - ALPER TEKER- MEHMET SÜRÜCÜ - HAKKI
EROL - M.FARUK OZAN . BURDUR İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ . Burdur İlinde Çalışan
Tüm Diş Hekimlerinin Hasta Hakları
Konusundaki Bilgilerinin Değerlendirilmesi.*
*Dr.FATMA KORAL. Adli Tıp Kurumu. Tanısal Histeroskopi İşlemine Bağlı
Karbondioksit Embolisi .*
*Dr.FATİH SEZER. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D Doğumsal
Kol Felci : Olgu Sunumu*
*Oturum 10 Poster Oturumu . 14.45- 15.30*
*Oturum Başkanı:Yrd.Doç.Dr.ERDAL YERDELEN. Yıldırım Beyazıt **Üniversitesi**
Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku A.D Başkanı. *
*2 Mayıs 2014 Cuma *
*SAĞLIK HUKUKUNDA SİGORTA KURSU (Opsiyonel/Katılım Belgeli)*
*09.00 -12.00 ve 13.30- 14.45*
*Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası*
*Hastane Sorumluluk Sigortası*
*Tamamlayıcı Sigorta Uygulaması*
*Sağlık Sigortası Uygulamaları*
*Risk Belirlemesi*
*Prim Karşılığı Zarar*
*Maliyet Hesabı*
*Kritik Sigortalar*
*Özürlü ve Maluliyet Hesaplaması*
*Sorumluluk Sigortaları*
*3 Mayıs 2014 Cumartesi*
*Oturum 11. 09.00 - 10.30*
*Oturum Başkanı:Hem.FERDA ÜLKER Türk Hemşireler Derneği Antalya Şube
Başkanı*
*Hem.MERAL DÖLEK. Medical Park. Acil Hemşireliği Derneği Başkanı. Acil
Hemşiresinin Yasal Sorumluluğu*
*Doç.Dr.FATMA CEBECİ Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi cerrahi
hastalıkları hemşireliği a.d Hemşirelik Uygulama Alanlarında Malpraktis
Örnekleri . sözel*
*Doç.Dr.EMİNE EFE - Hem.FERDA ÜLKER- Uzm.Hem.EMİNE
İLASLAN - Uzm.Hem.MÜNEVVER ERKUL*
*Hemşirelerin Uygulama Alanlarında Karşılaştıkları Şiddet Durumları. sözel*
*Hem.SONGÜL PİŞKİN. İlaç Uygulama Hataları ve Önlemede Hemşirenin
Sorumluluğu sözel*
*10.30- 10.45 ARA*
*10.45- 11.30*
*Oturum 12. Doç.Dr.ÖZEN KULAKAÇ Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi
Kadın Doğum B.D Başkanı*
*Dr.EMRAH DURAL. Adli Bilimler Enstitüsü. Sildenafil** Düzeylerinin,
Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon Hasta PlazmalarındaKromatografik
YöntemLe Belirlenmesi
ve "Bitkisel Kökenli" Ürünlerde İllegal Varlığının Araştırılması.*
*Kim.YÜCEL DENER Sağlık Bakanlığı TİTCK Daire Başkanı . Tükürükten
Uyutucu,Uyuşturucu Analizleri.*
*Prof.Dr.GÜROL CANTÜRK - Dr.SÜNDÜZ ADIYAMAN -* *Dr.EMRAH EMİRAL*
*" Fenilketonüri-Tıbbi Malpraktis İddiası: Olgu Sunumu "*
*11.30-11.45 ARA*
*11.45-12.30 Oturum 12. Uzmanına Sorun*
*Oturum Başkanı:Prof.Dr.MUHARREM ÖZEN. Ankara Üniversitesi Hukuk Müşaviri*
*Uzman: Prof.Dr.YENER ÜNVER Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı -
Kongre Eş Başkanı*
*12.30-13.30 YEMEK ARASI*
*13.30 Sosyal Program*
*Yat ve/veya Köy Turu (Opsiyonel)*
*4 Mayıs 2014 Pazar *
*Günübirlik RODOS GEZİSİ (Opsiyonel)*
*Saatlere uyulması hususunda hassasiyet ricasıyla*
*Düzenleme ve Bilimsel kurul*
*Prof.Dr.İlyas Doğan YÖK Denetleme Kurulu Başkanı- Gazi Üniversitesi Hukuk
Fakültesi*
*Prof.Dr.Metin Feyzioğlu. Türkiye Barolar Birliği Başkanı*
*Prof.Dr.Erkan İbiş. Ankara Üniversitesi Rektörü*
*Prof.Dr.Hakkı Gökbel. Selçuk Üniversitesi Rektörü*
*Prof.Dr.Murat Doğan**. **Erciyes Üniversitesi Rektör Yardımcısı. Erciyes
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı.*
*Prof.Dr.Mithat Kıyak. Okan **Üniversitesi** Rektör Yardımcısı *
*Prof. Dr. Arzu Oğuz. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı.
Karşılaştırmalı Hukuk ABD Başkanı, FİSAUM Müdürü*
*Prof.Dr.**Çiğdem Kırca. **TOBB ETÜ Hukuk Fakültesi Dekanı.*
*Prof.Dr.**Çağlar Özer. **Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı.*
*Prof.Dr.Sacit Adalı. Anayasa Mahkemesi Önceki Üyesi - Turgut Özal
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı.*
*Prof.Dr. Kamil Kumanlıoğlu. Ege **Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı.*
*Prof.Dr. Dilek Özcengiz. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı.*
*Prof.Dr.Enver Bozkurt. Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı.*
*Prof.Dr.Şengül Hablemitoğlu**. **Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Fakültesi Dekanı.*
*Prof.Dr.Şakir Musayev. Azerbaycan Adli Tıp Kurumu Başkanı*
*Prof.Dr.Nilgün Sarp. KKTC Lefke Avrupa Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Fakültesi Dekanı.*
*Prof. Dr. Ali Şafak Balı Afyon Kocatepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dekanı*
*Prof.Dr. Osman Hayran Yeditepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Dekanı*
*Prof.Dr.Haydar Sur. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Dekanı*
*Prof.Dr.Adalat Hasanov. Azerbaycan Adli Tıp Kurumu*
*Prof.Dr.Murat Dikmengil. Düzce Üniv Tıp Fakültesi - Trakya **Üniversitesi
Tıp Fakültesi Önceki Dekanı.*
*Prof.Dr.Nevzat Artık. Ankara Üniversitesi Gıda Enstitüsü Müdürü.*
*Prof.Dr.Mehmet Ali Kılıçarslan. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesi Dekan Yardımcısı*
*Prof.Dr. Yalçın Özkan. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Eczacılık Bilimleri
Merkezi ve Farmasötik Teknoloji A.D Başkanı*
*Prof.Dr. Göknur Aktay İnönü Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Önceki Dekanı
- Türk Eczacılar Birliği Eczacılık Akademisi Adli Eczacılık Birim
Koordinatörü -Türk Farmakoloji Derneği Klinik Toksikoloji Çalışma Grubu*
*Prof.Dr. Tevfik Özlü . ** Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi
Başhekimi. Türk Toraks Derneği Genişletilmiş Yönetim Kurulu Üyesi-
Karadeniz Teknik Üniversitesi Hasta Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi
(HAHUM) Müdürü.- Hasta Hakları ve Sağlıklı Yaşam Derneği (HAKSAY) Kurucu
Üyesi ve Önceki Başkanı.*
*Alb.Prof.Dr.Yavuz Sinan Aydıntuğ. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Diş
Hekimliği Bilimleri Merkezi*
*Prof.Dr.Erdem Özkara Dokuzeylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D
Başkanı - Dokuzeylül Üniversitesi Sağlık Hukuku Uygulama ve Araştırma
Merkezi (SAHUM) Müdürü*
*Prof. Dr. Cemil Kaya İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan
Yardımcısı, İdare Hukuku Öğretim Üyesi*
*Prof.Dr. Ayşegül Demirhan Erdemir. **Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp
Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı - **Türk Tıp Tarihi Kurumu Başkanı -
Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Derneği Başkanı - Uluslararası Biyoetik Derneği,
Asya Biyoetik Derneği üyesi. ISTAM (International Association for the
Study of Traditional Asian Medicine) Derneği'nin konsey üyesi ve
Uluslararası İslam Tıp Tarihi ve Uluslararası Tıp Tarihi Dernekleri'nin
Türkiye Milli Temsilcisi.*
*Prof.Dr.İsmail Balık. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon
Hastalıkları A.D Başkanı*
*Prof.Dr. Lale Karabıyık. Klinik Toksikoloji Derneği Y.K Üyesi - Gazi
**Üniversitesi
Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon A.D Anesteziyoloji Yoğun Bakım
Bilim Dalı Başkanı*
*Prof.Dr.Gürol Cantürk. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D
Başkanı*
*Prof.Dr.Nezih Kök Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D Başkanı-
Tıp Hukuku Derneği Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi.- Erzincan Hukuk Fakültesi
Önceki Dekanı*
*Prof.Dr.Nesrin Çobanoğlu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Etiği A.D
Başkanı*
*Prof.Dr.Saadet Ülker. Türk Hemşireler Derneği Genel Başkanı.*
*Prof.Dr.Recep Akdur. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı A.D
Başkanı- TÜMÖD Başkan Yardımcısı.*
*Prof.Dr.Osman Celbiş. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A.D
Başkanı*
*Prof.Dr. Refia Palabıyıkoğlu. Ufuk Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı*
*Prof.Dr.Kadriye Buldukoğlu. Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi
Psikiyatri A.D Başkanı.*
*Prof.Dr. Kadircan Keskinbora **Göz Hastalıkları ve Tıp Tarihi ve Etiği
Uzmanı.* *Bahçeşehir Ü. Tıp Fakültesi*
Prof.Dr.Ünal Kuzgun. TODBİD (Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği
sağlık Hukuku Kurulu Başkanı
*Prof.Dr. Bahar Boydak. Ege Üniversitesi Fakültesi İç Hastalıkları A.D -
Acil Tıp A.D Önceki Başkanı*
*Prof. Dr. Muharrem Özen. **Ankara Üniversitesi Hukuk Müşaviri. - Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi.*
*Prof.Dr.Nevzat Alkan. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli
Tıp A.D -Adli Bilimciler Derneği*
*Prof. Dr. Havva Karagöz. **Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi*
*Prof.Dr.Pervin Somer. Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi*
*Prof. Dr. Yusuf Büyükay. Fatih Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk
Bölümü Öğretim Üyesi.*
*Prof. Dr. Recep Akcan, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medenî Usûl ve
İcra- İflâs Hukuku Öğretim Üyesi*
*Doç.Dr. Yalçın Büyük. Adli Tıp Kurumu Başkanı.*
*Doç.Dr. Fatih Yağmur.
"Dogan Kekevi" <dog.k...@t-online.de> Feb 14 01:20PM +0100
Sayın TARCAN’ın dün paylaştığım yazısında eksik olan „ÖNEMLİ bir NOT“la
birliklte yazıyı bir kez daha paylaşıyorum..
Aydoğan Kekevi
-----Ursprüngliche Nachricht-----
Von: Haluk TARCAN [mailto:haluk...@haluktarcan.com]
Gesendet: 14 Şubat 2014 Cuma 02:24
An: Haluk TARCAN
Betreff: E-posta gönderiliyor: 1915 öncesi Emeniler
Bir önce gönderdiğim yazını sonunda çıkmamış olan bu önemli not ile yazıyı
yeniden gönderiyorum iy geceler halûk Tarcan
1701/1'den 1922'ye kadar Ermeni Sorunu
Saygılarla
Halûk Tarcan
ERMENİ İDDİALARI TARAFSIZ HUKUK VE ADALET KARŞISINDA DAİMA MAHKÛM OLMUŞTUR
Tarih sırasına göre Ermeni sorununun doğuşu ve iki hukukî mağlubiyetinin
çok kısa özeti:
1. 1701/1702… 14. Lui, Orta Asya’nın limanları sayılan Adana, Mersin ve
İskenderun’a sahip olmak için burada yaşayan değişik mezheplerdeki
Ermenilerin katolikleştirilmesi ve ileride bir küçük Ermenistan kurulması
projesini başlatır.
2. 1779… Ruslar’ın himayesinde bir Ararat Prensliği projesi (Türk
Tarihinde Ermeniler, 9 Eylül Üniversitesi Yayını, İzmir 1983)
3. 1780… Katolik Ermeniler tarafından Zeytun suikastı: Ermenilerin
vergilerini ödemeleri için gelen Maraş Valisi Ömer Paşa’nın öldürülmesi…İlk
silâh patlamıştır. Zeytun isyanları: 1782-1808….Bu isyanlar, 1922’ye kadar
tekrarlanmıştır.
(Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası - Osmanlı ve Sovyet Belgeleriyle Ermeni
Mezalimi, H.K.Türközü, TKAE Ank.1982)
4. 1876… Patrik Nerses İngiliz Büyükelçisi Henri Elliot’a Batı’nın ilgisini
çekmek üzere her an isyana hazır olduklarını bildirir.
5. 1878… Ayastefanos… Ruslar Yeşilköy’e kadar gelirler; Ermeni sorunu
uluslararası platforma taşınır.
6. 1890-1908… Ülke çapında ilk organize isyanlar... Van; isyan,
katliam ve yıkım… Sasun isyanları, vb..
• 1895,28 Temmuz… İngiliz Büyükelçisi Londra’ya bildirir: Ermenilerin,
Batı’nın ilgisini çekmek için, Türkleri katliam yapmaya sevkedecek geniş
çapta isyan, yıkım kararı aldıklarını bildirir. (Foreign Office 424/426
s.205/206-K.Gürün)
• 22 şehirde isyan edip yıkım, yağma, öldürmeler… 29 Eylül 1895’ten 3
Aralık 1895’e kadar sürer.
7. 1914… Ermeni çetelerinin artık Batı’nın dikkatini çekmek için değil,
Doğrudan yerel ve toplu öldürmeye girişmeleri ile Türk Soykırımı fiilen
başlar
• 1915 Rus-Osmanlı savaşının başlamasıyla Rus ordusundaki 150 bin Ermeni
askeri yıkma, yakma, ırza geçme ve katletmeye devam eder
• 22 Nisan 1915… Türk Soykırımı hâline dönüşen bu Ermeni komitacılarının
cinayetlerine dayanamayan Osmanlı Hükûmeti tutuklama kararı alır
Durum, Hukuksal değerdeki belgelerle tüm dünyaya anlatılacaktır
• Patrik Eçmiadzin tutuklama kararını ABD Başkanı Wilson’a “Ermeni
Soykırımı başladı” diye bildirir (USNA, M53/43, 876.4016/591 s.651-K.Gürün)
• ABD Büyükelçisi ise, esas suçlular, tutuklanmış olanlardır diye
Washington’a telgraf gönderir
• Devamında zorunlu göç kararı alınacaktır
Ermeniler, 1915 yılı öncesinden asla söz etmezler ve bütün dünyayı 24 Nisan
1915 kararını, “hiçbir şeyden haberi olmayan masum Ermenilere uygulanacak
Soykırım kararı” diyerek aldatırlar.
8. Ermeni terörü Rus kuvvetlerinin ilerlemesi ile Türk kıyımı hâlinde devam
eder.
9. 1917… Rus İhtilâli ile Rus ordusunun kontrolünden çıkan Ermeni
Komitacıları geniş çapta kıyım yaparlar.
10. Osmanlı ordusunun kendini toparlaması ve geri çekilen Ruslar’dan kalan
yerleri geri almaya başlaması üzerine sonlarının geldiğini anlayan Ermeni
komitacıları Osmanlı ordusunun önünden kaçarken katliamlara vahşice devam
ederler, bu cinayetler 1922 İzmir’in alınışına kadar devam eder
11. Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda İngilizler uluslararası bir
mahkemede Osmanlı İmpratorluğu’nu soykırımı ile mahkûm etmek istediler.
İstanbul’un İngilizler tarafından işgalinde İngiliz hukukçuları, Patrik
Zaven efendi ile işbirliği yaparak soykırımı zanlılarını Malta adasına
sürdüler
• 110 bin belgeyi içeren Osmanlı arşivlerini didik didik aradılar
• Sonuçta, İmparatorluğun Ermeni Soykırımı kararı almış olduğuyla
ilgili bir tek belge bile asla ortaya çıkmadı ve Ermenilerin iddialarının
İkinci elden ve söylenti seviyesinde kalıp hukukî hiçbir değeri olmadığını,
1921 tarihli bir rapor ile Londra’ya bildirdiler
• Malta sürgünleri yurda döndüler
Ermeni komitacılarının ORLY Hava Meydanı’nda yaptıkları suikast nedeniyle
SEVR şehrinde 1985’te açılan davada SEVR mahkemesi
• Ermenileri, büyük tarihçileri Ternon, Challiand ve Carzou
tarafından öne sürülen iddiaların
• İkinci elden ve söylenti seviyesinde kalıp, hukukî
değeri olmadığı kanaatına vararak
• Türklerin Soykırımı kararı almamış olduklarına hükmetmiş,
• Ermeni teröristleri 5 - 7yıl vb.. hapse mahkûm etmişlerdir.
Sonuç: Ermenilerin tarafsız adalet karşısındaki iddialarının söylenti ve
ikinci derecede kalan iddialar olması nedeniyle
• Hukuk karşısında ikinci,
• dava sonucu olarak ilk mağlubiyetleridir.
Türkler soykırımı kararı almamışlardır... Bu karar Ermeni iddialarının
Hukuken mahkûm edilmesidir.
Not .”Ermeniler” kelimesi bir deyim olarak kullanılmışlardır. İmparatolukta
sadakatleri ve çalışkanlıklarıyla tanınmış, Osmanlı Kültürüne sanat ve
zenaatlarıyla katkıda bulunmuş Millet-i Sadıka sıfatını almışlar aralarında
vezir, Büyükelçi, konsolos, geneldirektör saviyesine kadar yükselmiş olan
Ermeni halkının tümü demek değildir. Komitacılar ile Dış kuvvetlerle
işbirliği yapmış ve eli silâhlı olarak isyan etmiş kıyım, yıkım yapmış
kişiler söz konusudur.,
Bu davada başta
• Büyükelçi Kâmuran Gürün’ün Ermeni Dosyası, Süreyya Yücel – Şinasi
Orel’in Talât Paşa’nın Telgrafları, Bilâl Şimşir’in Ermeni Sorununun
Tarihsel Özeti, Prof.E. Feigl’ın Bir Terör Efsanesi başvurulan yayınları
oluşturur.
• Prof. M.Soysal, Pof. Sina Akşin, Prof. H. Köni, Prof. Avedis
Hacınlıyan, Prof. Türkkay Ataöv dinlenmişlerdir.
• Okunacak çok önemli bir öteki eser Şükrü Server Aya’nın, “Soykırım
Tacirleri Ve Gerçekler” kitabıdır - Derin Yayınları 2009. Bu kitapta Ermeni
iddiaları sadece Batı kaynaklarına dayanılarak çürütülmüştür.
Halûk Tarcan (CNRS-Paris)
"Dogan Kekevi" <dog.k...@t-online.de> Feb 14 01:28PM +0100
MUSTAFA YILDIRIM
USA - ACYPL YILDIZLARI ve CHP ve BEŞİKTAŞ..
Kemal Kılıçdaroğlu, 2014 belediye başkan adaylarını seçerken gençleri öne
çıkardığını belirtiyor; ama belki de o gençlerin bazıları yola çoktan mı
çıkmışlardır.
“Ortağın Çocukları” kitabının 2010 basımından bir bölümü sabrınıza sığınarak
özetliyorum:
II. Dünya Savaşı’nın ardından ABD, bir yandan Marshall Fonu aracılığıyla
parasal destek oluştururken öte yandan ordusunun bir bölümünü Avrupa’da
bırakmış ve daha sonra NATO ile ortak cepheyi sağlamlaştırmıştı. Siyasal
ortamı da boş bırakmak istemeyen ABD, yalnızca kirli operasyonlarla
gelişmeleri denetim altında tutmakla yetinemezdi; ülkelerin yönetimine aday
olabilecek gençlerle ilişki kurulmalıydı. 1966’da her ülkede kabul görecek
bir adla ACYPL (Amerikan Genç Siyasal Liderler Konseyi) kuruldu ve
çalışmalarına NATO yan kuruluşu Atlantik Konseyi bürosunda başladı.
ABD Dışişleri bu örgütle ilişkisini, “Her yıl Yurttaşlar Değişim Bürosu ile
ACYPL program önceliklerini saptar ve uygun görülen 20-25 projenin
[ülkelerde girişimin] uygulanmasını düzenler. Bakanlık ve ACYPL’nin
çıkarları arasındaki denge özel karakter taşır” diyerek açıklıyor ve
ekliyor:
“ACYPL 90’dan fazla ülkeyle değişim programları gerçekleştirdi; birkaç bin
üyeli bir dünya çapında şebeke kurdu; üyelerin büyük bölümü ABD’de ve
dünyanın öteki ülkelerinde etkili konumlara geldiler.”
Her yıl 100’e yakın kişiyi ABD’ye ve hedef ülkelere taşıyan ACYPL, ABD
Dışişleriyle birlikte ülkelerde kendilerine “dost ve ömür boyu üye” kabul
edilen kişilerden oluşan öbekler oluşturdu. Örgütün çalışmalarına katılan
ABD vatandaşlarından 100’e yakını da eyaletlerde, devlette, siyasal
partilerde, Başkanlık özel bürolarında önemli görevlere geldiler; Kongre’ye
seçildiler, üçü bakan, ikisi büyükelçi ve yedisi vali oldu. ACYPL ömür boyu
üyeleri öteki ülkelerde de devlet üst yönetimlerine, bakanlıklara,
başbakanlıklara yükseldiler.
İdeal adaylar Amerika’da
Sivil Örümcek Ağı resmi merkez kuruluşu NED ile çalışan ARI Derneği de
gençliği örgütlemede Türkiye temsilcisi oldu ve ACYPL için seçilmiş ekipleri
Amerikalılara tanıtmak için Washington’a götürdü. İlk ekipte ARI Derneği
yöneticileri Filiz Katman, Aytuğ Atahan, Sarp Tiryakioğlu “Escort olarak"
görevliydiler. Seçilen beş kişi medya-siyaset temsilcisiydi: CNN Türk
muhabiri Ayşen Atasir, AKP İstanbul yöneticisi İsmail Kaan, DYP Afyon İl
Başkanı Gültekin Uysal, Leiden Üniversitesi öğrencisi Hayim Behar. Kısa
sürede ekipler ekipleri izledi. Götürülenlerden bazıları:
Ayça Akpek: SHP [Sosyal Demokrat Halk Partisi]
Murat Yalçıntaş: İTO [İstanbul Ticaret Odası.]
Zeynep Karahan Uslu: AKP Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı ve İstanbul
Milletvekili.[i]
Burhan Kayatürk: Kimlik Mağazaları yöneticisi, AKP Ankara Milletvekili.
Özlem Gürses Tatar: Gazeteci, TV programcısı.
Çağrı Erhan: Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATAUM)
yöneticisi.[ii]
Ümit Ertuğ Kumcuoğlu: Chase Manhattan Bank Temsilcisi, Kıraça Holding ve ARI
Derneği yöneticisi.[iii]/[iv]
Amerika’ya “geleceği parlak” siyasi denilerek götürülenlerden en başarılısı
o zamanlar genç bir avukat olan Murat Hazinedar, CHP yöneticisiydi. Mustafa
Sarıgül’le birlikte CHP’den disiplin kararıyla uzaklaştırıldı. Sarıgül’ün
danışmanı oldu ve Sarıgül’ün Türkiye Değişim Partisi kurucuları arasına
katıldı.
İlişkilerini iyi değerlendiren Murat Hazinedar, ARI Derneği ile birlikte
ACYPL üyesi Amerikalıları 2010’da Ordu kentine getirdi; onları Vali Orhan
Düzgün ve çeşitli kuruluşlarla tanıştırdı.[v] (Ortağın Çocukları, 3. Basım,
s. 136-140’dan)
Murat Hazinedar sonunda muradına erdi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nca CHP’nin
kalesi olarak görülen Beşiktaş ilçesinin Belediye Başkan adaylığına atandı.
Murat Hazinedar’ın yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, F tipi TUSCON’la
okyanusu aşıyor “onlara laikliği anlattım” diye geçiştiriyor. CHP Yerel
Yönetimler sorumlusu Gökhan Günaydın Washington’da F tipi Rumi Forum’a
giderek CHP’yi tanıtmaya çalışıyor…
Ayni dönemde Hazinedar’ın eski başkanı Mustafa Sarıgül, Faruk Loğoğlu ve
Richard William Murphy ile yemek masasında liderliğini pekiştiriyordu.
Her adım doğru atılıyor. CHP vekili ve parti yöneticisi Loğoğlu, Türkiye’den
“ümit vaat eden” genç lider adaylarını belirleyen örgütün seçici
kurulundaydı. Murphy de istihbaratçıların, şirket temsilcilerinin, devlet
adamlarının, akademisyenlerin kuruluşu CFR’nin patronlarındandır .
Anımsanacaktır ki CFR, ABD dış politikasını belirleyen en güçlü örgüttür.
(CFR ve Cumhurbaşkanı, RP ilişkileri için bkz. Sivil Örümceğin Ağında)
CHP’de “Turuncu Devrim yaptık” diyen yüce yönetici Gürsel Tekin, 13 Eylül
2013’te CHP’ye getirilen ACYPL üyesi Amerikalılara birer CHP altın rozeti
takmıştı.
Ordu’dan Beşiktaş’a getirilen ACYPL üyesi belediye başkan adayının bahtı
açık ve sonraki aşama ülke liderliğidir. Zaten bu devirde onca yerli-yabancı
emek boşa gidemez! Gürsel Tekin, Eylül 2013’te CHP’ye getirilen ACYPL üyesi
Amerikalılara birer CHP altın rozeti takmıştı.
Aslına bakarsanız Amerikan önderleriyle fotoğraf çektirenler ülkemizde hep
pirim yapmıştı ve şimdi de öyle!
Şimdi, yandaşların gönlü hoş olsun diye kitaplarda yazdıklarımı inkâr etmek
mi gerekiyor?!
11.2.2014
_____
[i] Zeynep Karahan Uslu, ACYPL ‘Uluslararası Seçkin Üyeler’ listesine girdi.
[ii]Çağrı Erhan, 2007’de DP Ankara milletvekili adayı oldu.
[iii] Ü. Ertuğ Kumcuoğlu, eski bürokrat, büyükelçi ve cumhurbaşkanı
danışmanı, DSP ve MHP Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu’nun oğludur.
[iv] ACYPL konuklarından Burhan Kayatürk, Özlem Gürses, Murat Hazinedar,
Ayça Akpek ve ARI’dan Ahmet Şavkın ve ARI Yöneticisi Ural Aküzüm ve Cüneyt
Yüksel (AKP MV), o günlerde Washington’a Cumhurbaşkanı olarak ilk kez gelen
Abdullah ‘Cumhur’ Gül ile de görüştüler.
[v] Murat Hazinedar, Kemal Kılıçdaroğlu ekibi 2010’da CHP’ye egemen olunca
“CHP’de bir lider değişimi” olduğunu ve kendisin de CHP’ye çağrılması
gerektiğini ileri sürdü. Hazinedar ve ARI tarafından Ordu’ya getirilen ACYPL
üyeleri için bkz. Ortağın Çocukları, 3. Basım. NED çekirdek örgütü CIPE ile
yürütülen işadamları değişim programını da desteklemiş ve 14 işadamı Mayıs
2010’da Amerika’nın yolunu tutmuştu. CIPE için bkz. Sivil Örümceğin Ağında
DES Genel Merkezi <des.gen...@gmail.com> Feb 14 02:44PM +0200
*İşsiz Öğretmen Sayısı Artacak!*
*Dershanelerin kapanmasıyla birlikte buralarda çalışan 50 bin civarındaki
öğretmenle birlikte, yıllardır atanmayı bekleyen 300 bin işsiz öğretmen
adayının Milli Eğitim Bakanlığınca istihdam edilebilmesinin biran önce
formüle edilmesi gerektiğini söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES)
Genel Başkanı Gürkan Avcı, "Hâlihazırda atanmayı bekleyen ve işsiz kalacak
olan öğretmen sayımız 350 bin civarında ve bu sayıya her yıl 50 bin yeni
mezun katılıyor. Türkiye, İzlanda'nın nüfusundan daha fazla olan işsiz
öğretmen sorununu pratik ve nesnel formüllerle çözmesi gerekiyor" dedi.*
*225 BİN EMEKLİLİĞİ GELMİŞ ÖĞRETMEN VAR!*
*DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, "Emekliliği hak etmiş 225 bin civarındaki
öğretmenimizin özlük ve mali haklarında yapılacak birtakım destekleyici
düzenlemelerle, emekli maaşlarında sağlanacak iyileştirmelerle emekli
olmaya teşvik edilebilir. Bu sayede hali hazırdaki 300 bin atanamayan
öğretmenimizle birlikte dershanelerin kapanmasıyla işsiz kalacak 50 bin
civarındaki öğretmenimize istihdam alanı açılmış olur" dedi. *
*ÖĞRETMENLER EMEKLİ OLMAK İSTEMİYOR!*
*Öğretmenlerin ek göstergelerinin düşük olması ve emekli olduklarında
ellerine geçen maaşın yarı yarıya azalması nedeniyle emekli olmak
istemediklerini dile getiren Gürkan Avcı, "Son yıllarda özellikle ekonomik
nedenlerle toplam öğretmen sayısının 100'de biri ancak emekli oluyor.
Emekliliği gelmiş öğretmenlerimiz mutlu emeklilik hayatına
kavuşturulmalıdır" dedi.*
*ÖĞRETMENLERİN EK GÖSTERGESİ 3600 OLMALIDIR*
*Yeni atanan öğretmen ile emekliye ayrılan öğretmen sayıları arasında
yıllar geçtikçe oransal bir çarpıklık oluşmaya başladığına dikkat çeken
Avcı, Bunun nedeni öğretmenlerin emekli olduğunda maaşların azalmasından
kaynaklanmaktadır. Bu sorun ve sıkıntının çözümü öğretmenlerin ek
göstergelerinin 3600'e yükseltilmesidir" değerlendirmesini yaptı.*
*ÖZEL OKUL ORANI YÜZDE 10'A YÜKSELTİLMELİ*
*Resmi ağızlar tarafından yapılan açıklamalara göre Milli Eğitim
Bakanlığı'nın 120 bin öğretmen açığı bulunduğunu söyleyen Avcı, sözlerini
şöyle sürdürdü: Özellikle ihtiyaç duyulmayan alanlarla ilgili kimi eğitim
fakültelerinin kontenjanları azaltılmalı, kimileri ise kapatılarak, ihtiyaç
duyulan alanlara yönlendirilmelidir. Gençlerimizin işsizliğe, umutsuzluğa
mahkûm edilmemesi için hızla adımlar atılmaya başlanmalıdır. Atanmayı
bekleyen öğretmen adaylarının istihdamını sağlayacak diğer alternatif bir
formülde; halen yüzde 3'lerde seyreden özel okulculuğun hükümetçe daha
fazla desteklenerek yüzde 10 seviyelerine yükseltilmesi ve atanamayan
öğretmenlerin buralarda istirhamının sağlanması yoluyla olacağı gerektiğine
inanıyoruz.*
"Dogan Kekevi" <dog.k...@t-online.de> Feb 14 10:59PM +0100
Aydoğan KEKEVİ
Seçimlere bir fırt kala..
ya da
y-CHP nereye?!
Belediye seçimlerine şunun şurasında bir fırtlık zaman kaldı.
Ama “Ana Muhalefet“teki aday kargaşası sürüyor.
Bunda tabii ki “biatçı” olmamanın; “her önüne konulana parmak kaldırmama”nın
etkisi de büyük.
Ama sadece bu mu?
* * *
Ara sıra yazdığım yazılardan beni tanıyan dostlar bilirler “parti”
“particilik” gibi bir kaygım yoktur.
Bu nedenle ne doğrudan bir partiyi över ne de yererim.
Bu, partili olmamamdan; partilerin iç işleyişlerini, neyi neden
yaptıklarını, hangi kararı neden aldıklarını bilemememden, dolayısıyla da
uzaktan gazel okuyup haksızlık yapmaktan çekinmemden kaynaklanan ilkesel bir
tutumdur..
Onun için sizden bu yazıyı parti veya CHP karşıtı bir yazı olmaktan öte
genel anlamda “Cumhuriyeti Kuran İrade”nin partisindeki “Mustafa Kemal’
karşıtlığı”na; “haksızlığa” ve “tutarsızlığa isyan” olarak
değerlendirmenizi rica ediyorum...
* * *
Yazıyı da önceki gün yazdım bu arada “boş vermek”le “boş vermemek”arasında
gidip geldim.
Sonunda bunu, yani “eleştiri” yap(a)mazsak şu 11 yıllık AKP iktidarı
süresince yaşadığımız o “iktidar biatçıları”ndan ne farkımız kalacak?”
düşüncesi ağır bastı.
* * * * *
Önümüzdeki “Belediye Seçimleri” öncesindeki y-CHP’de yaşanan Sn.Nasuh
Mahruki olayı da dahil şu son “aday kaosu” türünden olayları; ve de yine
y-CHP’nin son 11 yıldır Türkiye’de yaşananlara, gelişmelere dönüşümlere
fazla kontra olmayan; “light” muhalefetini; ve buna paralel yeni
“üyeler”ini; “Yönetim kurulları”ndaki ve özellikle “Merkez Yönetim
Kurulu”ndaki değişiklikleri vb. kavrayabilmek, daha iyi “değerlendirebilmek”
ancak onu yine aynı şekilde “11 yıllık gelişmelere fazla kontra olmayan bir
düşünce ve varsayım zemini” üzerine oturtmadan anlayabilmek yorumlayabilmek
mümkün değil.
Evet“mantik akıl ve realite dışı” olarak gördüğümüz bu gelişmeleri, 11
yıldır yaşananları muhalif cepheden bakarak başka türlü kavrayabilmek
imkansız.
Bu da ancak yine aynı kriterlerle; aynı göz ve aynı “BOP” gözlüğüyle bakıp
değerlendirebilmekle mümkün...
* * *
Durum; CHP’deki “yenileşme”yle birlikte başlayan, taa başından beri
yaşananlar; kargşa; yapılan hatalar dizisi bize böylesi bir kargaşanın
ancak “Bilinçli bir kaos” mümkün olabileceğini gösteriyor..
Çünkü y-CHP’de yaşananlar ülkeyi AKP iktidarından ve AKP zihniyetinden kendi
kuruluş ilke ve ülküsü doğrultusunda, kuruluş iradesine bağlı kalarak, kendi
öz gücüne güvenerek aydınlığa kavuşturmayı amaçlayan bir partinin sorumlu
davranışını çağrıştırmıyor.
Bugün artık sadece parti veya kurum olarak değil, ülke olarak da; aklın
mantığın ve realitenin sıfırlandığı; “olağandışılığın” ve akıldışılığın
eğemen olduğu; her türlü etik kaygısından çok uzak bir nokta da
bulunduğumuzu düşünüyorum..
Yani onlara en çok ihtiyacımızın olduğu bir noktada..
* * *
Her sorumlu yurttaşın üzülerek gördüğü, içi yanarak kabullendiği bu noktada
insan ister istemez “Acaba gök katından bir yerlerden bunlara söz verildi;
bunlar da o yerlere söz mü verdiler?” diye düşünmeden ve sormadan edemiyor;
bunlara “Yeterki siz Atatürkçü aday sayısını sınırlı tutun, ağırlığınız
şimdiye kadar (11 yıldır) olanları yıkmak değil, özünü korumaktan,
aşırılıklarını yontmaktan, biraz da tamirattan yana olanlardan oluşsun,
gerisine karışmayın” denmiş olabilir mi?..
Evet acaba bunlar da bunun verdiği güven, rahatlık ve kaygusuzluk içinde
olduklarından mı bu kadar sere serpe “Fransız”ca davranıyorlar?....
Çünkü “Bu kadar çarşafa dolandırmak ancak kasıtla mümkündür.”
Aydoğan KEKEVİ 11/14.02.14
"T. C. - Nihal Gülbahar " <nihalg...@gmail.com> Feb 15 03:06AM +0200
[?][?][?]
*Hem de anlayacağı dilden!*
[image: Gömülü resim için kalıcı bağlantı]
--
*NE MUTLU "TÜRK'ÜM" DİYENE !*
Mustafa Kemal ATATÜRK
"*Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine
ortak sayılır.*"
Mustafa Kemal ATATÜRK
ihtiyar genc <gen...@hotmail.com> Feb 15 08:05AM
http://www.seslimakale.com/sibel-eraslan-uzun-adam-hey-video_0fe2ca73f.html
"KERİM ÖZBEKLER" <kerimoz...@gmail.com> Feb 15 04:58AM +0200
EKMEK KONULU 17.ŞİİR YARIŞMASI BAŞLADI VB. DUYURULAR...
KERİM ÖZBEKLER
GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR
16 ŞUBAT 2014 PAZAR GÜNÜ, SAAT.10.30'DA;HUNAT HATUN MEDRESESİ, TENNURİ
CADDESİ-KAYSERİ ADRESİNDE, TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ KAYSERİ ŞUBESİ VE
KAYSERİ BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ'NİN İŞ BİRLİĞİ İLE 3.KEZ OKUR YAZAR OKULU
AÇILACAKTIR. BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ'NİN KATKILARI İLE YÜRÜTÜLECEK OLAN
PROĞRAM, MAYIS SONUNA KADAR DEVAM EDECEKTİR. PAZAR GÜNÜ AÇILIŞI YAPILACAK
OLAN PROĞRAM'IN DEVAMI CUMARTESİ GÜNLERİ, SAAT.10.00'DA
GERÇEKLEŞTİRİLECEKTİR.
GENÇLERİN-ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÖPRENCİLERİ İLE
ÖĞRETMENLERİN ÜCRETSİZ OLARAK SÜRDÜRÜLECEK BU PROĞRAMA İŞTİRAK ETMELERİ
İSTENMEKTEDİR, DERSLERE İŞTİRAK EDECEK KİŞİLERE. DERS VERECEK
ÖĞRETMENLERİN+EĞİTİCİLERİN+YAZARLARIN KİTAPLARI ÜCRETSİZ OLARAK
VERİLECEKTİR-DAĞITILACAKTIR, AÇILIŞ PROĞRAMI İSE AŞAĞIDA Kİ ŞEKİLDE
UYGULANACAKTIR;
1. TYB Kayseri Şube Başkanı Ahmet İlhan'ın konuşması,
2. Büyükşehir Belediyesi Kültür ve sosyal İşler Daire Başkanı Oktay
Durukan'ın konuşması,
3. Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Atabey Kılıç'ın ilk
yönlendirme dersini vermesi,
4. Kursiyerlere sonraki hafta ders verecek olan yazarın kitabının verilmesi.
İLGİLENENLERE, ÖNEMLE DUYURULUR.
1-2 MART 2014 TARİHLERİNDE;ISPARTA BELEDİYESİ KÜLTÜR SİNEMASI-ISPARTA
ADRESİNDE, ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI EDEBİYAT VE SANAT BULUŞMASI ETKİNLİĞİ
YAPILACAKTIR. ÇUKUROVA EDEBİYATÇILAR DERNEĞİ (ÇED)-KAYSERİ ŞAİR YAZAR VE
EDEBİYATÇILAR DERNEĞİ (KAYSEDER)-BATI TRAKYA TÜRKLERİ ARAŞTIRMA DERNEĞİ
(BATTAM)-BURSA AŞIKLAR ŞAİRLER DERNEĞİ (AYŞAD)-ANKARA BİRLEŞEN YÜREKLER
DERNEĞİ-SİVAS YAZARLAR VE ŞAİRLER DERNEĞİ (SİYŞAD)-TÜRKMENELİ VAKFI-YOZGAT
ŞAİRLER YAZARLAR DERNEĞİ (YOŞAYBİR-DER)-ISPARTA ZEKİCE KÜLTÜR SANAT
EVİ-ANTALYA AVRASYA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERNEĞİ (ASKED) SAHİL KİTAP
YAYINLARI VE ANTALYA SANAT DERGİSİ YÖNETİCİLERİ-ÜYELERİ BU ETKİNLİKTE YER
ALACAKLARDIR. ETKİNLİK ISPARTA BELEDİYESİ KÜLTÜR VE SOSYAL İŞLER MÜDÜRLÜĞÜ
TEL.0-246-2116143 ISPARTA TARAFINDAN ORGANİZE EDİLMİŞTİR, İLGİLENENLERE
ÖNEMLE DUYURULUR.
9 MART 2014 PAZAR GÜNÜ, SAAT.14.00-17.00 ARASINDA;KAYSERİ İL ÖZEL İDARESİ
TİYATRO SALONU-GÜLTEPE MAHALLESİ, MUSTAFA KEMAL PAŞA BULVARI, ÖZÜM SOKAK,
NO.18 MELİKGAZİ-KAYSERİ TEL.0-352-2355618 ADRESİNDE, GÜRHAN OLCAYTÜRKAN
ŞİİR DİNLETİSİ YAPILACAKTIR. BU ETKİNLİĞİ İSTEYEN HERKES ÜCRETSİZ OLARAK
İZLEYEBİLİR, ÖNCEDEN İRTİBAT KURMAK İSTEYENLER AŞAĞIDA Kİ TELEFON
NUMARASINI KULLANABİLİRLER:METİN ÖZÇİMEN-TEL.0-505-8170599, İLGİLENENLERE
ÖNEMLE DUYURULUR.
***************************************************************************************
EKMEK ÖDÜLLÜ 17.ŞİİR YARIŞMASI'NDA 11 ŞAİRE ÖDÜL VERİLECEK...(SON KATILIM
TARİHİ.13 NİSAN 2014.PAZAR)
KERİM ÖZBEKLER
GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleyip, tescillediği ve Osmaniye
Ozanlar Şairler Yazarlar Derneği Yöneticileri tarafından organize edilen
17.geleneksel ekmek ödüllü şiir yarışması başladı. Yarışmaya katılmak için
yapılan açıklama, aşağıda ki şekildedir;
YARIŞMAYA KATILMA KOŞULLARI;
1. Şiirin konusu serbesttir. Yarışmaya en fazla 3 şiir gönderebilirsiniz.
2. Yarışmaya kendi yazmış olduğunuz şiir veya şiirlerinizle
katılabilirsiniz.(Kendinize ait olmayan bir şiirle katılmanızın
belirlenmesi durumunda) dereceye girseniz bile, olayın anlaşılması
durumunda koşullara uyulmaması nedeniyle ödülünüz iptal edilir.
3- Yarışmamız;Şiir okuma değil, şiir yazabilme olarak anlaşılmalıdır.
4 -Şiirlerinizin altına gerçek isminizi değil;Kullanacağınız Rumuz ile
birlikte yaşınızı da belirtmelisiniz. Ayrı bir kağıtta ise;Şiir veya
şiirlerinizin ismi-isimleri, RUMUZ'unuz, gerçek adınız ve soyadınız, açık
adresiniz, telefon numaranız, varsa elektronik posta adresinizi belirtmeniz
gerekmektedir. Her katılımcı birden fazla şiirle katılıyorsa katıldığı tüm
şiirlerinde de aynı rumuzu kullanması gerekmektedir.
5. Yarışmaya göndereceğiniz şiirlerde herhangi bir siyasi parti lideri veya
siyasi içerikli bir düşünceyi destekleyici görüşler olmamalıdır. (Böylesi
şiirler ön eleme sonunda yarışma dışı bırakılır)
6-Şiirlerinizi elden getirebileceğiniz gibi, posta ile de
gönderebilirsiniz. (Posta ile göndermelerde gecikmeler veya elimize
ulaşmamış olmasından organizasyonumuz sorumlu değildir. Ancak; posta
gönderileri sonunda rumuzunuzu belirterek telefonla arayarak gönderinizin
bize ulaşıp ulaşmadığını sorup öğrenebilirsiniz)
7.Yarışmamıza göndereceğiniz şiirlerin 13 Nisan 2014 Pazar günü,
saat.19.00'a kadar elimize ulaşmış olması gerekmektedir.
8.Yarışma sonuçlarımız;25 Nisan 2014 Cuma günü, saat: 17.3o'da Osmaniye İl
Merkezindeki;Kıbrıs Şehidi Albay Halil İbrahim Karaoğlanoğlu Parkı, Şiir
Meydanı'nda düzenlenecek törende açıklanacak ve ödüller sahiplerine
verilecektir.
9-Yarışmamızın ödül törenine katılmak istemeleri durumunda;
Organizasyonumuzla yapılacak olan görüşmeler sonunda, yol-konaklama ve
diğer giderlerinin masrafları (kabul edilmemesi) durumunda giderler
katılımcıların kendileri tarafından yapılacaktır. Organizasyonumuzla
yapılan görüşmeler sonunda;Giderleri benimsenen yarışmacılarımızın;
Osmaniye'ye geliş-dönüşleri, konaklama ve yemek ihtiyaçları tarafımızdan
karşılanacak, bu giderler için para harcaması yapmayacaklardır.
10- Yarışmaya il dışından katılıp ta ödül törenine gelemeyenlerden ilk 11
dereceye girenlerin ödülleri programın gerçekleştirilmesinin ardından, 10
gün içerisinde verdikleri adrese kargo ile gönderilecektir.
11-Yarışmaya katılım koşullarına uymayanlar, eksik veya aksaklık bilgileri
bulunanlar sonradan hak sahibi olamayacakları gibi; Osmaniye İl ve
ilçelerinden katılanlar (30 gün) içinde ödüllerini gelip almadıkları
durumunda hak iddia edemeyeceklerdir. Osmaniye'nin komşu illeri dışındaki
diğer illerde oturanlara organizasyonumuz kargo ile ödüllerini göndermekle
sorumludur.
12-E-posta adresimize Şiirlerin gönderilmesi, Yarışma koşullarımıza göre
kabul edilmez.
13-Yarışmamıza katılabilmek için herhangi bir 'katılım ücreti'
istenmemektedir.
YARIŞMAYA BAŞVURU ADRESİ;
Mustafa BARDAK
OSMANİYE OZANLAR ŞAİRLER YAZARLAR DERNEĞİ (OŞYAD)
Ekmek Ödüllü 17.Şiir Yarışması
Alibeyli Mahallesi, Musa Şahin Bulvarı, Şehit Bekir Evirgen Sokak, No.3
kat.2
80010 OSMANİYE
TEL.0-535-7113607 VEYA 0-545-5013316 VEYA 0-543-5908080
E POSTALAR;
mustaf...@maynet.com
mustafab...@hotmail.com
***************************************************************************************
Değerli Arkadaşlar,
Başkan yardımcısı olduğum LOBISAV örgütlenmemizi, yurt dışındaki Türk
derneklerini de kapsayacak şekilde Turkish Diaspora Council (Türk
Diasporası Konseyi) adı altında Washington ve Ankara bazlı bir şemsiye
organizasyonuna yönelttik. ABD ve Avrupa'dan dernekler de bu tarafsız,
milli dava şemşiye organizasyonun altında toplanmaya başladılar. Siz de
tanıdığınız organizasyonların aramıza katılmasına aracı olursanız, memnun
oluruz.Lobisav.org'daki imza kampanyasına katılan dostlarımızın isimlerini,
yeni web sitemiz www.turkishdiasporacouncil.org a taşıdık. Diğer
çalışmalarımızı da yeni adresimizden inceleyebilirsiniz. İlk etapta, Ermeni
baskı gruplarına karşı hazırladığımız sivil nota imza kampanyamıza katılımı
artırmaya çalışıyoruz. Internet kullanmayan aile bireylerinizin isimlerini
de kendi e-posta adresinizden tek tek yazarak gönderebilirsiniz.ABD'de daha
bu ay yeni bir ihanet örgütü kurulmuştur. New York merkezli "Anatolian
Dispora Derneği" sözde 'soykırımın' tanınması(!), tazminatın verilmesi(!)
ve bu konunun (ABD ve Türkiye dahil tüm dünyada) eğitim müfredatlarına
girmesi için kurulduğunu ve 2015'e hazırlandığını açıkladı! Anadolu ve
Türk isimlerini kullanmasına rağmen, bu kuruluşun Ermeni Diasporasının
himayesinde olduğu açıktır. Onurlu tarihimizin karalanmasına asla izin
vermeyeceğimiz gibi, savaş döneminde Ermenilerin ülkemizi parçalamak için
Ruslarla bir olduğunu, yüzbinlerce vatandaşımızı da katlettiğini gözardı
ettirmeyiz. Amaçları soykırımı Türkiye'ye kabul ettirmek, özür diletmek ve
tazminat koparmakmış!...
2015 Nisan'ına çok az bir süre kalmış olmasına rağmen, geçmişte
kaybettiğimiz propaganda savaşını önümüzdeki bir yıl içinde
kazanabilecağimiz bir lobicilik savaşı ile bertaraf etmek, hep birlikte
çalışırsak mutlaka mümkündür. Sizlerin önerilerinizi duymak hem beni hem
de Genel Başkanımız Ercüment Kılıç'ı (aynı zamanda Washington'daki ATAA'nın
geçmiş başkanıdır) mutlu edecektir.
Mesajımızı çevrenizde yayar, tanıdığınız derneklerin birliğimize
katılmasına yardımcı olursanız daha çabuk büyürüz.
FATMA SARIKAYA
Kimden: <t...@turkishdiasporacouncil.org>
Tarih: January 27, 2014 at 12:03:31 PM GMT+2
Kime: "Fatma Sarikaya" <sarik...@yahoo.com>
Konu: Ermenilere İLK SİVİL NOTA
Ermeni meselesinde haklılığımıza inanıyorsanız.
Bu milli davaya yardım adına siz de katılır mısınız?
E-mail listelerinizle lütfen paylaşır mısınız?
Teşekkür ederiz.
Dünyanın önemli tarihçilerinden Amerikalı Prof. Justin McCarthy: "Siz
Türkler kibar ve hassas insarsınız. Haklı olduğunuz halde saldırılar
karşısında hala sessiz durabiliyorsunuz."
LÜTFEN TIKLAYINIZ VE KATILINIZ
http://lobisav.org/kampanya.asp
17 bin kişiyi aştık. Şu ana kadar 500'e yakın Türk akademisyeni ve profesör
desteklediler.
2015 ve sözde soykırımının 100. yıldönümü Ermenilerin büyük girişimlerde
olacakları yıldır.
Sivilller olarak 98 yıllık sessizliğimize son vermek, ölü toprağını
üzerimizden atmak zorundayız.
Bu mesajı lütfen listelerinize dağıtır mısınız?
Mesajımızın duyulmasına yardımcı olur musunuz?
www.turkishdiasporacouncil.org
***************************************************************************************
Eller Bize Neler Etti Sor Öğren
Çağıran el, sallandı gel,gel diye
Silahlı el, yollandı öl,öl diye
Bir el başka eli vurdurur niye
-.......Eller bize neler etti, sor öğren
-.......Dikkatli ol gerçekleri gör öğren
Çalışkan el, nasırlımı nasırlı
Dümende el, kusurlumu kusurlu
Hesaplar bir başka elde küsürlü
-.......Eller bize neler etti sor öğren
-.......Dikkatli ol gerçekleri gör öğren
Başka bir el, asla vaz geçmez bizden
Bir el, çok şey ister, ve alır sizden
Bir el, girer çıkmaz hiç cebimizden
-.......Eller bize neler etti sor öğren
-.......Dikkatli ol gerçekleri gör öğren
Bir el, vurur başımıza durmadan
Bir el, girer içimize sormadan
Bir el, çıkar karşımıza yılmadan
-.......Eller bize neler etti sor öğren
-.......Dikkatli ol gerçekleri gör öğren
Bir el, oyar gözümüzü mil ile
Bir el, keser sözümüzü dil ile
Satın alır para ile mal ile
-.......Eller bize neler etti sor öğren
-.......Dikkatli ol gerçekleri gör öğren
Bir el, illettir takılır peşlere
Bir el, oyalar bizleri boş yere
Bir el, vurulan silledir başlara
-.......Eller bize neler etti sor öğren
-.......Dikkatli ol gerçekleri gör öğren
Bir el, gördüğünü kapar bırakmaz
Bir el, diğerine tapar bırakmaz
Bir el, bizi maşa yapar bırakmaz
-.......Eller bize neler etti sor öğren
-.......Dikkatli ol gerçekleri gör öğren
Yusuf Değirmenci
www.antoloji.com/yusuf-degirmenci-2/siirleri/
***************************************************************************************
Fransa'nın asker ihtiyacını karşılamak boynumuzun borcudur!?
Bülent ESİNOĞLU
bulente...@gmail.com
Fransa, Orta Afrika Cumhuriyetinde, Amerika ve Avrupa adına bir işgal
sürdürüyor.
Ancak, işgalin gerek asker, gerekse mali bakımdan Fransa'ya ağır yükler
getirdiği kesin.
62 milyon nüfusa sahip Fransa'nın askeri olmadığından değil.
Gerek iç kamuoyu, gerekse, masrafların ve bedellerin yaygınlaştırılıp,
maliyeti düşürme isteğinden ötürü bizden asker istiyorlar.
Aslında gerçek asker talebi Amerika'dan geliyor. Görüntü AB istiyor.
Amerika, Orta Afrika işgalinde, Fransa'ya en çok destek veren ülkedir.
Lakin o da, masrafları bölüştürmek, saldırı ve sömürüye meşruiyet
kazandırma peşinde...
Hani şu meşhur uluslar arasılık var ya...
Suça daha çok müşteri devlet dedikleri devletleri katıp, konuya meşru bir
görüntü vermek.
Türkiye'ye asker isteyen resmi mektup, AB'den geliyor.
Ancak talebin menşei Fransa'dır.
Fransa Başkanı Holand'ın gecen hafta içinde, neden Türkiye'de olduğu da
ortaya çıktı.
180'den fazla Fransız şirket, Türkiye'de faaliyet gösterir. Türkiye'den
elde ettikleri karları, hiçbir sınırlama olmadan Fransa'ya götürürler.
Ermeni Soykırımı Yalanından hiç vazgeçmezler.
Şimdi de Afrika için Mehmetçiğin kanını istiyorlar.
İster istemez, Osmanlının son günleri aklımıza geliyor.
Anadolu'muzu Güneybatıdan işgal etmişlerdi. Maraş'ta, Antep'te Ermenileri
üzerimize salmışlardı.
Türkiye, bu emperyalist ülkelerin dediklerini yapa, yapa Osmanlının son
günlerinde olduğu gibi, gene parçalanmanın eşiğine geldi.
Akıllarına gelen her şeyi istediler, istiyorlar.
Ermeniler için toprak, Afrika için asker otoları için vergi muafiyeti...
Dile benden ne dilersen...
İktidarımız ne kadar Müslüman maşallah...
Bu günlerde, Ermenistan sınırlarında mayın temizleme işleri yapılıyor.
Kapılar elden geçiriliyor.
Tüm kapılar yakında açılacak.
Azerbaycan'ın %20'ini işgal ettiler diye, Candaşlarımız için kapatmıştık.
Şimdi ne değişti de, kapılar açılacak.
Amerika, yeniden desteğini, Erdoğan iktidarına versin diye...
AB bize ne verdi de, biz onların çıkarı için asker vereceğiz?
Bu siyasi iktidara zerre kadar güvenim yok.
Afganistan'da hala iki bine yakın askerimiz var. Korkuyorum. Amerikan
askeri çekilince, oraya da, ilave asker isteyecekler.
Bunlar kendi halkına eylemlerde silah sıkar. Ama emperyalistler asker
isteyince, evet derler.
Sonra halka dönüp, "bizim sorumluluklarımız var" derler. Evet, bunlar esas
itibari ile sömürgeci devletlere karşı sorumludurlar.
Halka hizmet ettiklerini söylerler.
Kime hizmet ettikleri gönderdikleri askerden belli değil mi? Batının
sürekli AKP iktidarını desteklemesi bundandır.
Arada bir attıkları sahte salvolara inanmayın.(14 Şubat 2014.Cuma)
***************************************************************************************
CHP İZMİR'DE ADAY KRİZİ...
Prof.Dr.Tülay ÖZÜERMAN
tulay.o...@gmail.com
Operasyon geçirerek, Y-CHP diye anılan parti hala Atatürkçü, laik çizgide
ısrarlı olanların umudu. Çünkü devletin biçimini belirleyen Cumhuriyet'in
tüm nitelikleri dönüştürülüyor, devletin hukuki niteliği yasa marifeti ile
yok ediliyor, devlet içinde yeni bir devlet kuruluyor. Rejimde köklü bir
dönüşüm yaşanıyor, her gün farklı tartışma başlığı ile oyalanırken,
devletin temel taşlarından hangilerinin söküldüğünü, gedikleri gördükçe
fark ediyoruz. Hızlı ilerleyen bu dönüşüm
"Celal Çelik" <celal...@gmail.com> Feb 15 10:35AM +0200
*Hekimoğlu İsmail - Hiçbir ağaç meyvesiyle övünemez *
Hekimoğlu İsmail
aile-sağlik Yazarlar<http://www.zaman.com.tr/columnistMenuDetail.action?sectionId=6>
Hekimoğlu
İsmail<http://www.zaman.com.tr/columnistDetail_getNewsById.action?columnistId=1036>
Hiçbir ağaç meyvesiyle övünemez
Âdem aleyhisselamdan günümüze kadar insanlar iki kısma ayrılmıştır; canının
istediği gibi yaşayanlar, Allah'ın istediği gibi yaşayanlar.
Enaniyeti yüksek insanlar canının istediği gibi yaşayanların içindedir.
İslamiyet'in dertlerinden biri budur. Enaniyet sahibi şahıs farklı ve üstün
olmak adına birtakım davranışlarda bulunur. Kendi fikirlerini yüceltir.
Onlar İslamiyet'e uygunmuş gibi yaşamaya başlar. Kendi oluşturduğu
İslamiyet harici sistemi, İslamiyet olarak kabullenir. Ortaya garip bir
yaşayış çıkar. E hani neyi, nereden, ne zaman öğrendin? Sorsan İslamiyet'i
yaşıyor. Dışarıdan bakan da der ki, işte şu bir Müslüman'dır. Yani kendine
de yazık etti, İslamiyet'e de.
Evinde bir kitaptan birkaç sayfa okur, bütün kitabı öğrendiğini sanır. Bu
bilgiyle, her duyduğunu kafasına göre yalan yanlış yorumlamaya başlar.
Dışarı çıkar. Arkadaşlarına bir nutuk çeker. Bu nutukla gururunda haklı
olduğunu gösterir.
Kimisinin enaniyeti öyle kabarmıştır ki, bir bileni dinlemek dahi onlara
zor gelir. Bir de şu izzeti nefs lafı var. İzzet-i nefsime dokunuyor,
diyorlar. Berbat olan nefsi izzetli yaptılar.
İnsanlar birçok fırsatı enaniyetten kaçırıyor. Bir makine mühendisini vaaz
dinlemeye çağırdım. Gelmek istemedi. Sebebini sordum. Vaizden öğreneceğim
hiçbir şey yok, dedi. Bu enaniyet sahibi şahıs, vaaz edenin karşısında
oturup onu dinlemek istemedi.
Hatta, o beni dinlesin, dedi. Böylece cehaleti devam ederken gururu da
arttı. Görülüyor ki enaniyet, insanı İslamiyet'i öğrenmekten büyük ölçüde
alıkoyuyor. Tabii İslamiyet'i yaşayabilmenin şartı onu öğrenmektir.
Ben bilirim, ben yaparım, ben başarırım… Bu iddialar firavunluğa kadar
gider. Ben başardım demek yok. Allah nasip etti, oldu denilecek. Yoksa
enaniyeti onun şükrünü engeller. Ben çalışıp kazandım diyenin aklı
noksandır. Çalışma kuvvetini de, rızkı da veren Allah'tır. İnsanın,
Allah'ın verdiği kabiliyetleri kendinden bilmesi Allah ile alakasını
kesmesi demektir. Hiçbir ağaç meyvesiyle övünemez. Çünkü onun kuru
dallarına yemyeşil yaprakları ve lezzetli meyveleri veren Allah'tır.
Benim hiçbir şeye ihtiyacım yok, demek de tehlikelidir. Çünkü bu,
acziyetini unutmaktır. Kulluk edebilmenin en önemli şartlarından biri
acizliğinin farkında olmaktır. Yoksa enaniyeti onu dua etmekten de
alıkoyar. Niye dua etsin? Hiçbir şeye ihtiyacı yok ki!
“İstediğim gibi yaşarım” diyor. Olur mu öyle şey? Kâinatta hiçbir şey
başıboş değil. Her şey birbiriyle irtibatlı. Evet, insanlar hangi yolda
yürüyeceklerine kendileri karar verirler fakat “istediğim gibi yaşarım”
demek kader inancına ters düşer.
Anne-babalar çocuklarına, benim gibi yaşayacaksın, dememeli. Tehlikeli.
İslamiyet Allah'a ve Resulü'ne tâbi olmayı emreder. Gururlu insan buna
yanaşmaz. Kendisi başına buyruk yaşadığı gibi çocukları da ona uysun ister.
Hâlbuki şöyle demeli; Peygamberimiz gibi yaşamaya gayret edeceğiz.
Akıl yorum yaparken vicdan akla sınır çizer. Helal dairede kalmak
zorundasın der. Vicdanı körelmiş insanlarda akıl hâkim olur. Enaniyet
sahipleri kendi akıllarını yüceltirler, vicdanlarını köreltirler.
Böyle olunca akıllarına eseni yaparlar. Hâlbuki aklı da noksan. Ben bilirim
derken cehaletini anlamaz. Benim kimseye ihtiyacım yok derken bir tek kan
damarının tıkanmasıyla düşeceğini, bir tek sinirin kopmasıyla çıldıracağını
anlamaz. Canının istediği gibi yaşar. Canının istediği gibi yaşayanların
akıbetleri hepimizin gözünün önündedir.
"Erdal Akalın" <e.aka...@gmail.com> Feb 15 09:05AM +0200
hamza selcuk <hamza...@gmail.com> Feb 15 08:52AM +0200
--
Rahmeti sonsuz, merhameti sınırsız Allah'ın adıyla
O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün
kılmak için Resûlünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir.
Tevbe suresi 33
Sayın "TÜRKİYE İÇİN EL ELE MAİL GRUBU" grubu üyesi.
grubumuzla ilgili şikayetleriniz ve tavsiyeleriniz grup yönetimine " erzinca...@gmail.com " adresimize bildirin,
Grubumuzda yayınlanan iletilerin yasalar karşısında tüm sorumluluğu yazarına ve iletinin üzerinde değişiklik yapıp yayınlayan üyeye ait olacaktır, İletilerin mutlaka konu başlıklarını yazınız. İletilerinizde Başka bir grubun tanıtımı, url adresleri yada benzeri ibareler bulunması halinde o iletiler yayınlanmayacaktır.. önemle duyurulur. saygılarımızla
---
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "TÜRKİYE İÇİN EL ELE MAİL GRUBU" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için Turkiye-i...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu grubu http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele adresinde ziyaret edebilirsiniz.
Hocalı Soykırımı - Ermeni Vahşeti
Abbas GÖKÇE
Hocalı soykırımı, Rus askerlerinin desteğiyle 25–26 Şubat 1992’de Hocalı’ya saldıran Ermeni kuvvetlerince gerçekleştirilmiştir.
Soykırımı gerçekleştiren kuvvetlerden birisinin başında da bu gün Ermeni Cumhurbaşkanı olan Serkisyan bulunuyordu.
Dağlık Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisinde kurulu bulunan ve Hankendi ile Ağdam’ı biri birine bağlayan, 7000 nüfuslu Hocalı kasabasının, bir hava alanına sahip olması, demiryolunun buradan geçmesi nedenleriyle Ermeni güçleri için stratejik bir önem taşımaktaydı.
İşte bu nedenlerle Ermeni güçleri; 1992 yılının 25 Şubatı 26 Şubat'a bağlayan gecede bölgedeki bir Rus Alayının da desteği ile Hocalı kasabasındaki Azeri Türklere yönelik, tarihe kendileri için, bir yüz karası olarak geçen Hocalı soykırımını gerçekleştirmiştir.
Bu olaylar sırasında orada yaklaşık 3.000 Azeri bulunmaktaydı. Resmi bildirilerde bunlardan; 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 sakin öldürülmüş, 487 kişi ağır yaralanmış ve rehin alınan 1275 kişiden 150 si de kaybolmuştur.
Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başlarının kesildiği, hamile kadınların karınlarının deşildiği ve çocukların cesetlerinin parçalanmış olduğu tespit edilmiştir
Resmi açıklamalar bir yana; gerçekte bu vahşet içindeki ölü sayısının 1.300 kişi olduğu sonradan anlaşılmaktadır. Resmi rakamın dışındakiler savaşanlar değil; kadın, çocuk ve yaşlılar dahil olmak üzere halktan olan kişilerdir.
Katliamın
ilk gecesinde sekiz aile bütün fertleriyle birlikte öldürülmüş, 700’den fazla
çocuk; anne ya da babasını kaybetmiştir. Yaralılar sayısı da 1.000’in
üzerindedir.
Hocalı katliamı anlatılamaz bir
vahşettir. Ermeni silahlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar,
ihtiyarlar karlı dağlardaki tipi altında Agdam’a gitmeyi başardıklarında
çoğunun ayakları donmuş ve bazılarınınki kangrenden olup, kesilmiştir.
İhtiyar
dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri
param parça edilmiş, bebeklerin kafa
derileri yüzülmüştü.
Maalesef bu hazin katliam ve
soykırıma seyirci kalan BM ve Batılı
devletler, Ermenilerin yaptıkları katliamlara ve işgal hareketlerine ciddi bir
tepki göstermemişlerdir. Oysa Hocalı soykırımı oluş biçimi ve sonuçları
bakımından tüm uluslararası hukuki anlaşmaların kapsamında bulunmaktaydı.
Hocalı’da soykırıma maruz kalanlar Müslüman ve Türk olmasalardı; soykırım
nidaları ile bütün dünya ayağa kalkardı.
Baksanıza 1915 te Ermenilerin Türklere karşı girişmiş olduğu soykırımı tersine çevirerek Türkiye’nin soykırım yaptığı yaveleri, Batı âleminin olaylara nasıl dürbünün tersiyle baktığını ortaya koymuyor mu?
Öyle bir hale getirdiler ki bu gün dünyanın her yerinde bulunan her Ermeni, azılı bir Türk düşmanı kesildi. Haçlı Seferlerinde 0lduğu gibi; Batı Dünyası, Türk ve Müslüman olduğumuz için; bütün dünya ülkelerini Türklerin Ermenilere soykırım yaptı yalanına inandırmak ve bu konuda gülünç yasalar çıkarttırmak için akla, hayale gelemeyecek kadar çirkin faaliyetler içinde bulunmaktadırlar.
Ve maalesef Türk ve Müslüman karşıtı olan bazı sözde devletlere de bu konuda tarihi, “tarihçiler yazar” gerçeğini göz ardı ederek parlamentolarından hakka, hukuka, adalete ve hukuk mantığına sığmayan komik yasalar çıkarttırdılar
Son olarak bu gülünç oyunlardan biri de, 570 parlamenter sayısı bulunan Fransız Milli Meclisinde oynandı, 36 oyla komik bir yasaya imza attılar bunlar utanmadan... Ve bu acayiplik, Fransız Anayasa Komisyonun şiddetle karşı çıkmasına rağmen maalesef, Sarkozy’nin seçim malzemesi olan bu utanç belgesi Fransız Senatosunda da kabul olundu.
Fransız senatosunca da kabul edilen komik yasaya göre; “Türkler tarafından , Ermenilere soykırım yapılmadı “ demek yasak, buna uymayanlara bir yıl hapis ve ayrıca 45000 Euro para cezası verilir.
Eşitlik, özgürlük, kardeşlik gibi yüce ilkeler uğruna koskoca bir Fransız İhtilâli’ni gerçekleştiren Fransa’nın düşmekte olduğu bu zavallı, aciz, çirkin ve iğrenç duruma bakar mısınız?..
Gerçek olay şudur:
1914 – 1918 Birinci Dünya savaşında; Rus ordusu topraklarımıza girmiş, Osmanlı Ordusu, Doğu
Cephesinde Ruslarla, amansız bir savaş içinde bulunmaktadır.
Osmanlı Vatandaşı olan yerli Ermeniler, Rusya’dan sevk edilen Ermeni Çeteleri ile birlikte
ordumuzu arkadan vurmaya başlamış ve Van, Bitlis gibi doğu illerimizi ele geçirerek korkunç bir
Müslüman, Türk katliamına girişmişlerdir.
Düşmanın yalnız cephede değil içte de olması ve Osmanlı’yı can evinden acımasızca vurmaya
devam etmesi üzerine; korunmanın güçlüğü ve çaresizliğini anlayıp, aciz kalan Osmanlı Hükümeti;
mecburi olarak, 1915 yılında bir “ Tehcir Kararnamesi “ kabul etmiştir.
Zorunlu göç anlamına gelen bu kararnameyle; savaş bölgesi ve bu bölgeye yakın yörelerde
yaşayan Ermenileri zorunlu olarak; o tarihlerde Osmanlı toprağı olan Irak ve Suriye’ye göç
ettirilmişlerdir. Kafileler halinde, Irak ve Suriye’ye sürülen bu Ermeniler; o günün şartları içinde, zorunlu olar çok sıkıntılı, tehlike dolu ve uzun bir yolculuğa çıkartılmışlardı. Bu bir tarihi bir gerçek…
Bu uzun yolculuk esnasında; yollarda çok sıkıntılar yaşandığı, eşkıya saldırılarına
uğradıkları, yağmalandıkları, açlık, susuzluk ve hastalık gibi sebeplerle çok kayıplar verildiği de
inkâr edilemez.
Osmanlıya hıyanetle onu içten içe vuran Ermeni çeteleri karşısında; Osmanlı çeteleri ile Osmanlı
halkı da onlarla kıyasıya savaşmış olduğu ve her iki taraftan sayılamayacak kadar çok telefat verildiği de açık bir gerçek!..
Ermenilerin doğu Anadolu ve köylerinde yaptıkları mezalim… Yakma, yıkma anlatılır gibi değil!... Yürekler acısı!..
Bu gün hâlâ Kars, Sarıkamış, Iğdır, Van, Bitlis yörelerinde bulunan toplu mezarlar ve o
mezarlardan çıkarılıp da Türk ve Müslüman olduğu anlaşılan iskelet ve kemikler üzerindeki
incelemeler bu vahşeti bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştur.
Şu bir gerçektir ki; karşılıklı savaşım ve göç sırasında ölenler dışında hiçbir Ermeni’nin; Ermeni olduğu için keyfi ve kasten katledilmiş olması ve hele, hele soykırım asla söz konusu olamaz.
Sağlam mantık sahibi olan bir kimsenin bu olgu ve şartlar içinde bir “ Ermeni Soykırımı “ nı kabul etmesi asla mümkün değildir.
Zira eğer bir Ermeni soykırımı olsaydı, O zaman Ermenilerin en çok bulunduğu başkent
İstanbul’, Ege ile, Anadolu’nun dört bir tarafında oturan milyonlarca Ermeni’den tek kişi bile kalır mıydı?.. Sağlam bir mantık bunu böyle algılar!.. Çarpık mantık değil!..
Aslında, 1915 tarihinde, Osmanlıların değil de, Ermenilerin iç ihaneti ve dış baskılar sebebiyle, Türklere soykırım yaptıkları, arşivlerde bulunan tarihi belgelerle sabittir.
Bu cümleden olarak, ABD eski Başkanı Reagan’ın danışmanı olan Bruce Fein: “Beyaz Saray’da araştırmalar yapmış ve Ermenilerin 2 milyon Müslüman Osmanlı’yı katlettiğini ortaya çıkarmıştır.
O günlerde bu konudaki beyanatında; “Ermeniler, kendi arşivlerini açmıyor, çünkü bu gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyorlar…” dedi.
ABD Başkanı Ronald Reagan’ın hukuk danışmanlığını yapan Bruce Fein, sözde
Ermeni soykırımı iddialarını değerlendirirken Ermenilerin bu iddialarının son derece
asılsız olduğunu, Reagan’ın başkan olduğu 1981 yılında bu konunun Beyaz Saray tarafından araştırıldığını ve iddiaların gerçek dışı olduğunun belgelendiğini söyledi.
Ayrıca Fein Ermeni soykırımı konusunda açıklamalarında şunları da belirtmiştir:
“Özellikle ABD’de yaşayan Ermeniler, soykırım yalanı ile büyük getiri sağlıyorlar. ABD yönetimi
de büyük paralar döndüğü için Ermenileri karşısına almak istemiyor. Ermeniler, bütün ısrarlara rağmen kendi arşivlerini açmıyor. Çünkü yıllardır soykırım yalanı ile dönen getirimi kaybetmek istemiyorlar. Arşivler açıldığı anda gerçek ortaya çıkacaktır.”
“Osmanlı İmparatorluğu’nun azınlıklara karşı “müthiş” sayılabilecek bir özen gösterdiği
gerçeğini unutmamak gerekir. Orada azınlıklar, kendi dini özgürlüklerini ve hayatlarını son
derece rahat bir şekilde sürdürmüşlerdir.”
“Buna rağmen, Ermeni terör çeteleri 1 Dünya Savaşı sırasında gerçekten Fransa ve Rusya
ile birlikte Osmanlılara saldırmış ve toplam olarak 2 milyon civarında Türk’ü katletmiştir.”
“O tarihlerde Ermeni kayıplarının ise ancak 500 bin civarında olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır. Burada asıl önemli konu, Ermenilerin ihanetidir; Bu saldırı ve ihanetlerin karşısında Osmanlı da kendisini savunmuştur
Görünen odur ki: gerçekten Osmanlılar değil de; Ermeniler iç ihanet ve dış baskılar sebebiyle
Türklere soykırım yapmışlardır. Bunu tarihi belge ve gerçekler de açıkça ortaya gün ışığına çıkarmıştır.
Bu durumda Batı Aleminin; vahşet, intikam, katliam ve gerçek bir soykırım olan “ Hocalı Soykırımı “ nı kabul etmesi düşünülebilir mi?..
Bu soykırım ancak Türklerin yüreğini yakan büyük bir yaradır.
Hocalı Soykırımı ve Ermeni Vahşeti
Bu ne vahşet Yarabbi!.. Yasta bütün oba, dağ;
Bir gecede mahvoldu o güzelim Karabağ!..
Bir yanda Rus Alayı desteğiyle Ermeni;
Bir yanda silâhsız, Azerbaycan Türkleri!..
Geceyle daldı düşman, Azeri, sivil halka;
Ölüm, feryat, inilti yayıldı dalga, dalga!..
Tarih daha yazmadı böyle vahşet, barbarlık;
Çoluk, çocuk demeden katledildi her varlık!..
Karınları deşilmiş nice kadın, gebeler,
Ve gözleri oyulmuş genç, ihtiyar, bebeler!..
Şahit buna ülkenin bütün dağı, taşları;
Karabağ’ı kaplamış kesik şehit başları!..
Kanlar içinde ölmüş, kucağında yavrusu;
Bir kadın ve de çıplak;zordu bakmak doğrusu!..
Bir ihtiyar yatıyor, kan içinde sakalı;
Ötesinde bir genç var; ağzı, burnu tıkalı!..
İki büklüm yatıyor yerde bir koca nine;
Daha nice cesetler, sarılmış birbirine!..
Yanmış, yıkılmış evler; içi cesetle dolu;
Topluca katletmenin bu da kahpe bir yolu!..
Bir ceset var ortada; iki gözü oyulmuş;
Yanında başka ceset kafatası soyulmuş!.
Avrupa niye suskun, nerde insan hakları?..
Amerika görmüyor soykırım, yasakları!..
Aymazlığın nedeni Müslüman, Türk olmamız,
Tarihlerde onlardan daha büyük olmamız!..
Gerçekler işte böyle; bu barbarlık, bu dehşet;
Bunu tarih yazacak; bu soykırım, bu vahşet!..
Bu kara leke onların hep alnında duracak
Türk Milleti onlardan bir gün hesap soracak!..
Abbas GÖKÇE
- YAŞADIĞIM ŞEHİRDE HER OY MÜCEVHER DEĞERİNDE [1 Güncelleme]
- Hâlis Kulluğun Özü [1 Güncelleme]
- Güneşe Açılan Aynalar Basın Bülteni [1 Güncelleme]
- Melih Aşık: Balyoz kumpası [1 Güncelleme]
- Özdemir İnce : Actopus Dei [1 Güncelleme]
- DÜNYA ÇOCUKLARINDAN PORTRELER... [1 Güncelleme]
- YAŞLANDIKÇA... [1 Güncelleme]
- Yılmaz Özdil: Fener Alayı [1 Güncelleme]
- Özkan EKENEL'den [1 Güncelleme]
- ...FRANSIZ TARİHÇİ DAVA AÇTI... [1 Güncelleme]
- İZMİRLİLER'İN SESİ BİR TÜRLÜ CHP YÖNETİMİNE ULAŞAMIYOR?! [1 Güncelleme]
- [OzgurGundem] Fwd: BENİM İZMİR'İM BU DURUMA MI DÜŞECEKTİ? [1 Güncelleme]
- VI. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi Sonuç Bildirgesi [1 Güncelleme]
- Erdoğan’dan çok konuşulacak açıklamalar ve "ASKERE SIZDILAR." şikayeti.. [1 Güncelleme]
- MEVLANA & THE MYSTERY SAYINGS OF RETARTED GIRL - Written By Can AKIN [1 Güncelleme]
- İNTERNET SANSÜRÜ BU GECE 00.00'DA SONRA BAŞLIYOR...! [1 Güncelleme]
- FW: [1 Güncelleme]
- [TÜRKİYE:29009] Turkiye-i...@googlegroups.com adlı grubun özeti - 14 Konu konuda 14 İleti ileti [2 Güncelleme]
- Vehb bin Münebbih’ten günümüze mesaj yüklü misaller [1 Güncelleme]
- TÜRKİYE'MİZİ BEKLEYEN EN YAKIN VE EN BÜYÜK TEHLİKE. [1 Güncelleme]
- HER GÜNE BİR AYET [1 Güncelleme]
- OYUNUN ADI SİYASET [1 Güncelleme]
- HAFTANIN HİKAYESi : Ağlatan Hikaye – Küçük Kız.. [1 Güncelleme]
- [TÜRKİYE:28927] Turkiye-icin-el-ele ABD'DE YENI BIR TURKIYE RAPORU DAHA Savas SUZAL YENICAG wwwçkarsınoktaçcom [1 Güncelleme]
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com> Feb 19 11:33AM +0200
---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: Muammer YILDIZTAŞI <myild...@hotmail.com>
Tarih: 18 Şubat 2014 23:30
Konu: YAŞADIĞIM ŞEHİRDE HER OY MÜCEVHER DEĞERİNDE
Kime:
Her mısrasına amin diyerek bu makaleyi maksadına eriştirir misiniz?
*Muammer YILDIZTAŞI **myildiztasi@ hotmail.com.*<myildiztasi@%20hotmail.com.>
*ALLAH'IM*
Beni yoktan var eden sensin.
Kendi ruhundan bana bir ruh üfleyerek beni eşrefi mahlukatın en şereflisi
yapan sensin.
Ne olur senin rızanı kazanma adına, hakkı savunma adına beni güçlü kıl.
Dilimi gerçekleri söylemekten alıkoyma.
Beynimin cesurca kararlar almasını sağla.
Yüreğimi coşkulu ve korkusuz kıl.
Kalemimin doğruları, yalnızca doğruları yazmasına yardımcı ol, Allah'ım.
Çünkü yaşadığım yüzyılda haktan görünen ama doymak bilmeyen nefislerini
tatmin edebilmek adına sürekli halkı sömüren mümin görüntülü münafıklarla
doldu her tarafım.
*Allah'ım* insanlara *merhamet *ver, *akıl* ver, *izan* ver.
Ölürken yanlarında kabre taşıyamayacakları edinimler uğruna tozu dumana
katanları, makam ve şöhret uğruna inançlarını askıya alanları sen ıslah
eyle *Allah'ım.*
Sürekli havası indirilen yumuşak balonlar gibi elden ele dolaşan ve
dolaştığı her elde farklı şekillere giren şekilsizlerin, dünyamızdaki
sayılarını azalt *Allah'ım.*
*Allah'ım* yalnızca sana dua edileceğini ve yalnızca senden yardım
dileneceğini biliyorum.
İnsanlığın yararına, yaşadığım çağın hayrına ellerimi sana açtım, içimdeki
rahatsızlıkları seninle paylaşmak istiyorum. Çünkü adına milenyum denilen
bu çağda, güçlü kıldığın kulların nefislerine yenik düşüyorlar. Kendilerine
eksiklerini anlatanları adeta tehdit ediyorlar.
Onlara dünyada geçici olarak verdiğin ve kesinlikle hayra kullanmalarını
tavsiye ettiğin güçlerini Firavunsu bir şekilde kullanıyorlar, onları bu
acımasız girdaptan kurtar *Allah'ım.*
Çevreme bakıyorum; midemi bulandıran ve her biri fotomontaj gibi görünen,
zoraki sırıtan çehrelerden müteşekkil suni fotoğraf kareleri var her
yanımda. İnsanlar mana aleminden hızla uzaklaşıyorlar. Geçici dünya
menfaatleri için en yakınlarını dahi alçakça jurnalliyorlar.
*Gerçek dostluklar, makam ve güce yenik düşerken,*
* Ruhlarda yaşanan erozyonlar sonucunda meydana gelen ahlaki çöküntüler,
her geçen gün zirveleri zorlarken, *
*Ailede bile aile bireylerini bir arada tutan manevi muhteviyatlar yerini
hızla materyalist düşüncelere terk ederken ve bu materyalist düşüncelerin
her geçen gün insanlar üzerindeki hakimiyeti daha da artarken,*
* Dünyada hem dürüst hem de doğru yaşamak isteyenlerin her geçen gün
yaşamları daha da zorlaşıyor. Her geçen gün hayat mücadeleleri daha
da zorlaşan bu insanların tümüne Yardım et Allah'ım.*
Devletin şifrelerini çözmek uğruna senin rızanı kazanmaktan uzaklaşan,
kravatlı, lacivert takım elbiseli, parlak kösele ayakkabılar giyen,
saygıdeğer görüntülü bazı kulların var ki; onlar ne senden korkuyorlar, ne
de kendi ruhundan ruh üfleyerek yarattığın kullara saygı duyuyorlar.
Güçlerinin paralarının, makamlarının kudretinden yanlarına gidilmiyor.
İnsanların yüreğine korku salmayı kendilerine misyon edinmiş bu zavallı
insan müsveddelerini de ıslah eyle *Allah'ım. *
İçimize kapandık. Caddelere sokaklara çıkamaz olduk. Çünkü ne zaman üç beş
kişinin arasına girip bir iki kelam ettiysek hep üzüldük *Allah'ım*.
Doğru bildiğimiz ve cesurca söylediğimiz tüm sözler kartopu misali dağdan
yuvarlanarak kirlenen dev kar kütlelerine dönüştürüldü. Yaşadığım
şehirde *Dedikodu,
iftira yalan dolan* kol geziyor. İnsanları karalayarak merdiven atlama
hastalığı aldı başını gidiyor.
Birde sen nasıl bunu söylersin, sen nasıl bunu yazarsın bak ağzına acı
biber sürdürürüm yada sürerim diyen zehir zemberekçiler var, onları bu
anlamsız hasletlerinden en kısa zamanda arındır *Allah'ım.*
Görürsün yarın başa gelirsem sana neler yaparım diyenler, bugünden geleceği
şekillendirenler, yaşadıkları şehirlerde yalnızca kendi planlarının
işleyeceğini zanneden zavallı divaneler, nedense tüm planların üst
planlayıcısını birden unutuveriyorlar. Onlara asıl planlayıcının onları
yaratan en büyük güç olduğunu arada bir hatırlat *Allah'ım.*
Ben birileri gibi beddua etmiyorum. Yalnızca halimi sana arz ediyorum
*Allah'ım.
*
Yazdıklarım yüreğimden kopup gelen duygularım. Senden başka hiç kimseden
korkmuyorum *Allah'ım.* Ölünceye kadar hak bildiklerimi savunmaktan asla
geri durmayacağım, insanlarla dostluklar kurmakta artık çok daha seçici
olacağım.
Her insana kolayca ulaşabileceği bir yürek sunmayacağım. Önce dostluğu hak
etmeli benimle dostluk kuracak olanlar. Sonrada senin sevgine, lütfuna
mazhar olmalı *Allah'ım.*
Sana sığınıyorum, yanlış yolda olanları sana havale ediyorum. Kibir
dağlarına dönüşen nefisleri sen ıslah eyle *Allah'ım. *
Geçici güçlerini faydasız bir şekilde savaştırarak ülkeyi zor günlere
sokanları büyük akıl tutulmalarından kurtar *Allah'ım.*
Vatanımızı her türlü tehlikelerden koru. *Ezansız, bayraksız,
şuursuz*yaşatma bizleri *Allah'ım.
*
Sevgi kardeşlik ve birlik duygularıyla yücelt bu aziz Milleti, ne olur
bizleri rahmetinden ve merhametinden mahrum eyleme *Allah'ım. *
.
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
"Celal Çelik" <celal...@gmail.com> Feb 19 11:26AM +0200
Hâlis Kulluğun Özü
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
*“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”
*(Zâriyât,
56)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
*“Bir adam, doğduğu günden, yaşlanıp öldüğü güne kadar Allah rızâsı için ve
tâat niyetiyle alnını yerden kaldırmayıp gayret etse, o adam yine de
(Alâh’ın kendisine lûtfetmiş olduğu nîmetlerin şükründen âciz kaldığı
düşüncesiyle) kıyâmet günü amellerini az görür.” *(Ahmed, IV, 185)
--
"Grup Yönetici " <erzinca...@gmail.com> Feb 19 11:25AM +0200
---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: Ela Torun <basint...@hayatyayinlari.com>
Tarih: 19 Şubat 2014 10:43
Konu: Güneşe Açılan Aynalar Basın Bülteni
Kime: erzinca...@gmail.com
İÇ DÜNYANIZA AYNA TUTACAK SIRADIŞI BİR ROMAN
*Hastalarının dertlerine derman olmak, duygularının ellerinden tutarak
düştükleri çaresizliklerden kurtarmak için çabalayan bir psikologun,
dinlediği bir radyo programı ile hayatının sıra dışı değişimine şahit
olacaksınız.*
*Psikolog Zafer Akıncı ve Dr. Hakan Yalman'nın sundukları radyo
programından esinlenerek kaleme aldıkları Güneşe Açılan Aynalar, adlı
romanı edebiyatseverlerin beğenisine sunuldu. İç dünyalarında kendilerini
kaybetmiş ve intiharın eşiğinde olan insanların hayata bakış açılarını konu
alan kitabın okurları, insanların dertlerine derman bulmalarında ki huzuru,
kendi iç huzurları gibi hissedecek. Son dönemde edebiyat alanında
yayınladığı eserlerle kitapseverlerin takdirlerini toplayan Hayat
Yayınları'ndan çıkan Güneşe Açılan Aynalar romanı, akıcı üslübu ve sıra
dışı içeriğiyle okurlarını kendilerini ve hayatı sorgulamaya davet ediyor.
Güneşe Açılan Aynalar adlı romandan kısa bir alıntı; "Neden sadece ben?
Belki tek değilim. Ama hiç bitmeyen bu anlamlandırma isteğini kaç kişi
böylesine derinden hissediyor? İnsanların mutsuz, huzursuz olması, korkması
için onca neden varken, niçin hiçbiri de göremiyor bunu? Televizyonun
aldatıcı dünyasında, yalandan oluşmuş bir dünyanın içinde yaşamayı
gerçekten istiyor olabilirler mi? Gerçekten bu kadar kör olabilirler mi? Ya
da sadece umursamaz mı davranıyorlar? Böylesine kolay mı umursamaz
davranmak? Her gün, her gün hep aynı hayatı anlamsızca, sonu hiçbir yere
varmayarak yeniden yeniden yaşamak? Aynı filmi sürekli baştan izlemek?
Sabah kalktığımda bütün bir günün nasıl geçeceğini biliyorum; hiçbir
değişiklik olmadan uyumak, uyanmak, aynı koşuşturmacanın içinde sürekli
aynı eylemleri yeniden ve yeniden, usanarak ya da usanmayarak yapmak..."
Kitap Hakkında Yazar: Zafer Akıncı, Hakan Yalman Yayın Evi: Hayat Yayınları
Dili: Türkçe Tür: Edebiyat 318 Sayfa - 15 TL - 2014 * *Ela
Torun* | Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu *Hayat Yayıncılık İletişim
Yapım Eğitim Hizmetleri ve Tic. Ltd. Şti.*
Nişancı Mahallesi Davutağa Caddesi No:26/1 34050 Eyüp-İstanbul Tel: +90
(212) 613 11 00 Cep: (530) 290 99 65 Faks: +90 (212) 613 11 55
--
Türkiye için el ele mail grubumuz
*https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele
<https://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele> *
Gruba e-posta gönderme adresi *turkiye-i...@googlegroups.com
<turkiye-i...@googlegroups.com> *
Erzincan Kemaliye Egin Grubum
http://groups.google.com.tr/group/erzincan-kemaliye-egin-grubu
Gruba e-posta gönder : erzincan-kemal...@googlegroups.com
Grub Admin M.İlaldı 0532 7269362 erzinca...@gmail.com
Tüm dost ve arkadaşlarımı twitter sayfama bekliyorum :
https://twitter.com/#!/MiLALDi
Facebook Sayfamda Sizleride Bekliyorum.Teşekkür ederim.
http://www.facebook.com/profile.php?id=1561718148
Oraj POYRAZ <oraj....@openmail.cc> Feb 19 10:37AM +0200
Melih Aşık: Balyoz kumpası
"Türkiye'deki уolsuzluklar ve demokrasiye aykırı davranışlar NATO'yu da etkiler… Türkiye bir NATO üyesidir" gibi satırlar okuduk.
Türk ordusu darma duman edildiği halde ne ABD basını, ne de yönetiminden bu davanın NATO'уu etkileуeceğine ilişkin tek satır duymаdık.
ABD, Balyoz sürecini desteklemektedir.
Washington; Kıbrıs, Egе, Ermenistаn, PKK gibi konulаrdа TSK'nin ulusal bir ağırlık koymasından şikaуetçidir.
Balyоz bir ABD – Cеmaat – AKP ortak kumpasıdır.
Tablеti okuyalım!
Serter, tаbletler için şimdiуe kadar üç kez alım іhalesі açıldığını… Aynı teknik özelliklere sahip tabletlerde her ihаlede farklı fiyat ödendiğini…
HSYK
Yenі HSYK yasası ile birlikte ülkede yargının tarafsızlık ve bağımsızlığı tamamen sоna ermiş olacak…
AKP paralel yaрılar arasında bile ayrımсılık yаpıyor!
Cemaat kötü paralel yaрı…
KCK ve PKK iyi pаrаlel уapı…
HAİN
Takımın tek antrenman sаhаsı, "Gençlik Geliştirme Merkezi" inşa edileceği gerekçesiyle Muğla İl Gençlik ve Sрor Hizmetleri Müdürlüğü tarafından kimseye haber verilmeden kapatılmıştı…
Fethiyeѕporlu futbolcular iki ay kadar önсe sahaya fоrmalarında "YÜCE ATATÜRK" yazısıyla çıkmışlardı…
TV
Kemal Kılıçdaroğlu dün grupta internete düşen vе Başbakan Erdoğan ile Fatіh Saraç araѕında geçen "Sarıgül sansürü" konuşmаsını dinletti.
NTV, CNN başta olmak üzere hаber kanalları bu konuşmayı nakletmedi…
Melih Aşık: Balyoz kumpası
Aуakkabı kutularındaki 4,5 milyon doları ilgili уerlere dağıtmadan yakalanan Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, kaçma şüphesі yok diуe salıvеrildiği gibi kendisine yurtdışına çıkmа yasağı bile konulmadı.
Anсak Balyoz mahkûmları, bazıları yurtdışında geliр teslim olduğu halde heр tutuklu kaldılar.
Balyoz mahkûmlarına her daim özel bir hukuk dаhа dоğrusu hukuksuzluk uygulandı.
Çünkü bu özel bir dаvа…
Son birkаç hаftаdа Newyork Times, Waѕhington Post gibi gazetelerde yayımlanan Tayyip Erdoğan'la ilgili yazılarda
"Türkiye'deki уolsuzluklar ve demokrasiye aykırı davranışlar NATO'yu da etkiler… Türkiye bir NATO üyesidir" gibi satırlar okuduk.
Oysa Balyoz ѕürecinde…
Türk ordusu darma duman edildiği halde ne ABD basını, ne de yönetiminden bu davanın NATO'уu etkileуeceğine ilişkin tek satır duymаdık.
Açıkçası…
ABD, Balyoz sürecini desteklemektedir.
Balyoz süreсinin amacı Türk оrdusunu cezalandırmak, etisizleştirmektir.
Washington; Kıbrıs, Egе, Ermenistаn, PKK gibi konulаrdа TSK'nin ulusal bir ağırlık koymasından şikaуetçidir.
TSK'уi (hatta CHP'yi) gayri milli çözümlere engel olmaması için devreden çıkаrmıştır.
AKP, Balyоz'da yеnidеn yargılamaya gideсeği izlenimi vermesine rağmen şimdi yаn çizmektedir.
Çünkü dediğimiz gіbі; bu büyük kumpasın ardında ABD vardır ve neyin ne olaсağına onlar karar verecektir.
AKP'nіn yeniden yargılama teranesi, taraftar kazanmak için bir manevraydı.
Balyоz bir ABD – Cеmaat – AKP ortak kumpasıdır.
Teşhisi dоğru koуalım…
Tablеti okuyalım!
Başbakan Tayyіp Erdoğаn öncеki gün Ankara'da düzenlenen "Tablet Dağıtım Töreni"nde öğrеncilеrе tаblet dağıttı.
Aynı anda Van, Rizе, Samsun, Antalуa, İzmir ve Edіrne'de de уapılan törenlere video kоnferansla katıldı.
Tabletlerini alan öğrеncilеr haliyle çok mutlu oldular.
CHP milletvekili Prof.Nur Serter'e göre tablet ѕahibi olan öğrеncilеrin en azından bіr bölümünün yakında hayal kırıklığı yaşamaları büyük ihtimal"Çünkü" diyor, "şimdiуe kadar dağıtılan tabletlerin önemli bölümü sorunlu çıktı.
Kimilеri bir çalışıp bіr bozuluyor, kimileri bazan şarj оluyоr bazan olmuyor"
Serter, tаbletler için şimdiуe kadar üç kez alım іhalesі açıldığını… Aynı teknik özelliklere sahip tabletlerde her ihаlede farklı fiyat ödendiğini…
Fiyatın birinci ihalede 722 lіra 80 kuruş, ikinci ihalede 381 lira 32 kuruş, üçüncü ihalede de 605 lirа 92 kuruş olduğunu söyledikten sonrа bazı ciddi іddіalarda daha bulunuyоr.
Örneğin…
- SENTİM BİLİŞİM A.Ş'nin іhale şartnamеsinе göre gecikme için günlük 100 bin lira ceza ödemeѕi gerekiyordu.
Bu parayı ödemediği gibi ikinci ihaleden men еdilmеsi gerekirken edіlmemіştіr.
- 41 ilin alan аğı altyapı ihalesini alan DATA TEKNİK firmаsı işе çoktаn bаşlаmаsı gerekirken hâlâ başlamamıştır.
Prof.Nur Serter еkliyor: Data Teknіk firmasının Egemen Bаğış'ın sеçim çalışmalarını yürüttüğü, aralarında organik bir bağ olduğu, Sentim Bilişim A.Ş'nin Hüseуin Çelik tarafından desteklendiği уolunda güçlü ѕöylentiler mevcuttur…
HSYK
Yenі HSYK yasası ile birlikte ülkede yargının tarafsızlık ve bağımsızlığı tamamen sоna ermiş olacak…
AKP'li рolis, AKP'li savcı, AKP'li yargıç eliyle muhaliflere göz açtırmayan bir yenі düzen kurulacak.
Hırsızlık ve yolѕuzluklar yasal engellerden kurtulacak…
Paralel yapıyı tasfiуe edіyoruz diye tek parti diktası kuruluyor.
Yaklaşan karanlığı іyі görelim.
* * *
Başbakan ѕık sık "17 Aralık darbesi", diyor.
Neden mi?
İktidar çevrelerinin yolsuzluklarına уıllarca göz yuman Cemaat yargısının aniden hukuka uygun davranmaѕı Erdoğan'a darbe olmuştur.
Üstеlik bu davranışın ardında ABD'yi görmektedir.
Yolsuzluk dosуaları niуe taksit tаksit açıklanıyor?
Kamuoyunu iktidarın yоlsuzluklarına alıştırmak іçіn…
* * *
AKP paralel yaрılar arasında bile ayrımсılık yаpıyor!
Cemaat kötü paralel yaрı…
KCK ve PKK iyi pаrаlel уapı…
Akif Kökçe
HAİN
Düşmе potasının hemen üzerinde yer alan 1.lig еkiplеrindеn Fethiуespor geçtiğimiz hafta Şanlıurfasрor'u deplаsmаndа 1 – 0 yenerek hayatі önemde üç puan aldı.
Hoсadan futbolculara, yöneticilerden taraftara herkes ѕon derece mutlu ve keyifliydi kі…
O keyif ve mutluluk yerini bіr anda şaşkınlık vе öfkeye bıraktı.
Takımın tek antrenman sаhаsı, "Gençlik Geliştirme Merkezi" inşa edileceği gerekçesiyle Muğla İl Gençlik ve Sрor Hizmetleri Müdürlüğü tarafından kimseye haber verilmeden kapatılmıştı…
Sebebini herkes az çоk tahmin edebilir…
Fethiyeѕporlu futbolcular iki ay kadar önсe sahaya fоrmalarında "YÜCE ATATÜRK" yazısıyla çıkmışlardı…
TV
Kemal Kılıçdaroğlu dün grupta internete düşen vе Başbakan Erdoğan ile Fatіh Saraç araѕında geçen "Sarıgül sansürü" konuşmаsını dinletti.
NTV, CNN başta olmak üzere hаber kanalları bu konuşmayı nakletmedi…
Halkın hаber аlmа hakkı, medyаnın iktidar korkusuna yenildi…
Demokrаsi de aynı ѕebepten yenik düşüyor.
a45UyF587661-201307301451-{{SN}}
^^^^^ - vvvvv
zaryop:jaro
Is paraya geldi mi, herkez ayni dindendir.
Voltaire. Fransiz filozof
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gunde...@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem...@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
Oraj POYRAZ <oraj....@openmail.cc> Feb 19 10:49AM +0200
Özdemir İnce : Actopus Dei
AKP dışarıdan bir siyasal parti ama içerden hem Opus Dei hem de Actopus Dei olan bir gizli örgüt.
AKP'yi bu gizli örgüt yönetiyor ve bu gizli örgüt AKP'nin standart kadrolarına da kapalı.
İkisinin de ortak düşmanı Cumhuriyet ve onun yapıp ürettiği yapılardı: Laik cumhuriyetti, laik hukuktu, laik eğitim ve öğretimdi, laik medeni kanun (vatandaşlık yasası) idi.
Burada durup, Fethullah Gülen'in 28 Şubat döneminde televizyonlarda yayınlanan "Mülkiye, Adliye ve Zaptiyeyi (Emniyeti) ele geçireceksiniz" talimatını anımsayalım.
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yerleştirdikleri ajanlar artık uygun rütbelere de gelmişlerdi.
Benim tahminime göre, Cemaat'in kadrolarına muhtaç olan ve bundan dolayı da eksiklik ve aşağılık duygusu hisseden AKP tarikatı, ortaklık ilişkisinin belli bir noktasından sonra, kendi kadrolarını yetiştirmek istedi ve İmam-Hatipleri kendi kadro okulları olarak düzenlemeye başladı.
İkincisi: Cemaat finans kapital alanında küresel bir güç haline gelmişti.
AKP'nin kendi gücünü yaratması gerekiyordu.
Bu nedenle inşaat ve müteahhitlik alanlarında çalışmalara ayrıcalık tanıdılar.
Üçüncüsü: AKP tarikatından daha deneyimli ve donanımlı olan Cemaat, tam anlamıyla gizli örgüt mantığıyla, ilerde kullanılmak üzere, şantaj malzemesi hazırlıyordu.
İsterdi ama RTErdoğan, Cemaat'in mülkiye, adliye ve zabtiyeden sonra AKP örgütünü ve TBMM'deki milletvekili çoğunluğunu ele geçirmesinden korkmaya başladı.
Öte yandan, hiçbir şey üretmeyen, sıcak paraya ve borca dayalı ekonomi de çıkmaza girmişti.
Özdemir İnce : Actopus Dei
Dünkü yazımdan bir cümle anımsayalım: İngiliz araştırmacı Michael Walsh, "Bu örgüte, Opus Dei (Tanrının işi) değil Actopus Dei (Tanrının ahtapotu) denilmelidir" diyordu.
Fethullah Cemaati tam anlamıyla bir Opus Dei midir, bunu araştırmak komplo teorisi uzmanlarının işi.
Bence aralarında çok önemli benzerlikler var.
Ancak, Fethullah Cemaati sanki bir adım ilerde.
İktidarı resmen paylaşmak istiyor.
Peki, Actopus Dei değil mi?
Hem Opus Dei hem de Actopus Dei.
Ben böyle anlıyorum.
***
Ama, AKP de aynı zamanda hem Opus Dei hem de Actopus Dei.
Ben böyle anlıyorum.
Anladığım için de "AKP tarikatı hükümeti" diye yazdım.
AKP dışarıdan bir siyasal parti ama içerden hem Opus Dei hem de Actopus Dei olan bir gizli örgüt.
AKP'yi bu gizli örgüt yönetiyor ve bu gizli örgüt AKP'nin standart kadrolarına da kapalı.
(Okuma tavsiyesi: Uğur Mumcu, Rabıta, um:ag Yayınları; Işık Kansu, Rabıtanın Zabıtası, um:ag Yayınları).
İki tarafın Opus Dei'leri ile Actopus Dei'leri 1970'lerin başından itibaren birbirlerini tanıyor ve kolluyorlardı.
Belki de Milli Görüş hareketi ile Fethullah Cemaati o tarihlerde işbirliği yapmışlar, siyasal kadroyu Milli Görüş, kadro hareketini Fethullah Cemaati üstlenmişti.
Aslına bakarsanız Fethullah Cemaati "Altın Nesil" ideali ile kadro hareketinde odaklanmıştı.
İşbölümü zaten iki hareketin doğasında mevcuttu.
Tam anlamıyla bir ortakyaşarlık (symbiosis) durumu.
Peki, ortakyaşarlık ya da sembiyotik durum nedir?
Canlı türleri arasında, bütün tarafların yararına işleyen bir bağlaşıklık, birliktelik veya ortaklık.
AKP ile Cemaat arasında bir ortakyaşarlık (sembiyotik) ilişki vardır.
Bu ilişki takır tukur bir mekanik ilişki değil, tam anlamıyla bir biyolojik ilişkidir, yani iki canlı varlığın iç içe geçmiş hayati ilişkisidir.
Herhangi bir şekilde biri zarar görürse ikincisi de zarar görür.
Peki, bu ilişki neden sona erdi, ortakyaşam ilişkisi sona erince taraflar üzerindeki ilişkisi ne olur?
İki satır yukarda söyledim: İkisi de zarar görür!
***
Ortakyaşarlık ilişkisinde bir tarafın yaptığından ikincisinin habersiz olması mümkün değil.
Bu nedenle, Başbakan'ın "paralel" adını verdiği yapıdan haberleri olmadığını ileri sürmesi bir tevatür ve safsata, gerçekdışı.
İkisinin de ortak düşmanı Cumhuriyet ve onun yapıp ürettiği yapılardı: Laik cumhuriyetti, laik hukuktu, laik eğitim ve öğretimdi, laik medeni kanun (vatandaşlık yasası) idi.
Anayasa'nın ilk dört maddesi ve Devrim Yasaları'nı koruma altına alan Anayasa'nın 174.maddesi idi.
Burada durup, Fethullah Gülen'in 28 Şubat döneminde televizyonlarda yayınlanan "Mülkiye, Adliye ve Zaptiyeyi (Emniyeti) ele geçireceksiniz" talimatını anımsayalım.
Fethullah Gülen, bu talimatı müritlerine büyük bir olasılıkla 1970'lerde vermişti.
Sembiyotik ortağı AKP tarikatı, bu ele geçirme operasyonlarında sembiyotik ortaklarına yardımcı oldu.
Yardımcı oldu; çünkü Cemaat'in damarlarında dolaşan kan AKP'nin de damarlarında dolaşıyordu.
Bu ortakyaşar iki organizmanın dışarıdan katkı aldığını düşünmememiz için hiçbir neden ve engel yok.
Akıl hocaları ve ortakyaşar iki ortak, amaçlarına ulaşmak için karşılarında tek bir engel bulunduğunu biliyorlardı.
Üstüne üstlük
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yerleştirdikleri ajanlar artık uygun rütbelere de gelmişlerdi.
Operasyonun vadesi geldiğine karar verdiklerinde bütün hazırlıkları tamamlamışlardı ve bir emirle TSK'ya karşı operasyon başladı.
TSK'ya karşı başlatılan kumpas operasyonlarından AKP tarikatının habersiz olduğu, operasyonları Cemaat'in tek başına yürüttüğü iddiası, ortakyaşarlığın doğası (fıtratı) gereği, kuyruklu bir yalandır.
***
Peki, neden bozuştular?
Bu bozuşmanın nedenlerini iki tarafın en yetkili ağızları açıklamadan bilemeyiz.
Benim tahminime göre, Cemaat'in kadrolarına muhtaç olan ve bundan dolayı da eksiklik ve aşağılık duygusu hisseden AKP tarikatı, ortaklık ilişkisinin belli bir noktasından sonra, kendi kadrolarını yetiştirmek istedi ve İmam-Hatipleri kendi kadro okulları olarak düzenlemeye başladı.
İmam-Hatipleri düzenlemek yetmezdi, bu nedenle Cemaat okullarının ve dershanelerinin üretim çalışmalarının engellenmesi gerekiyordu.
Bu bir!
İkincisi: Cemaat finans kapital alanında küresel bir güç haline gelmişti.
AKP'nin kendi gücünü yaratması gerekiyordu.
Bu nedenle inşaat ve müteahhitlik alanlarında çalışmalara ayrıcalık tanıdılar.
Hedef TÜSİAD'ın geleneksel ve TUSKON'un küresel sermayesi dışında bir birikim yaratmaktı.
Salma salacakları bir sermayenin oluşması gerekiyordu.
Bu sermaye biriktikten sonra kendi paylarını alacaklardı.
Bir iktidar düşünün ki (yapılan yayınlara ve eleştirilere göre) önce iş yapacağı işadamını yaratıyor, sonra bunlara ihale vererek sistematik yolsuzluk yapıyor.
AKP'nin en önemli kurucularından Abdüllatif Şener'in sık sık "Alacakları avanta olmasa bunlar bir metre duble yok yapmazlar" dediğini anımsayalım.
Üçüncüsü: AKP tarikatından daha deneyimli ve donanımlı olan Cemaat, tam anlamıyla gizli örgüt mantığıyla, ilerde kullanılmak üzere, şantaj malzemesi hazırlıyordu.
Zaten TSK'ya karşı kurulan kumpasta gereken deneyimi kazanmıştı.
***
TSK'nın nakavt edilmesinden sonra iki taraf da karşı taraftan kuşkulanmaya başladı.
Cemaat, "Nikâhı senin omzuna, bacakları benim omzuma" ilişkisinin böyle sürüp gitmesini isterdi.
İsterdi ama RTErdoğan, Cemaat'in mülkiye, adliye ve zabtiyeden sonra AKP örgütünü ve TBMM'deki milletvekili çoğunluğunu ele geçirmesinden korkmaya başladı.
Ne zaman korkmaya başladı, bunu ben bilemem.
Ancak tahmin ettiğim şu: RTErdoğan'ın genel olarak bütün dış politikası, özel olarak Arap dünyası politikası ve daha özel olarak Suriye politikası iflas etmişti.
Geleneksel siyasetten uzaklaşarak her şeyi yüzlerine gözlerine bulaştırmışlardı.
Öte yandan, hiçbir şey üretmeyen, sıcak paraya ve borca dayalı ekonomi de çıkmaza girmişti.
Kurtuluş yoktu.
Ellerinde tek bir şans vardı, öküzü öldürüp ortaklığa son vermek, hukuki skandalların, ekonomik açmazların, siyasal bozgunların faturasını Fethullah Cemaati'ne ödetmek.
Bu nedenle "Ya bismillah!" deyip dershaneler bohçasını açtılar.
AYDINLIK
a45UyF587661-201307301451-{{SN}}
^^^^^ - vvvvv
zaryop:jaro
Buyuk olaylar kolay unutulsa bile, sevdiginle gecen kucuk anlar unutulmazmis.
Anlamli sozler
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gunde...@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem...@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
"T. C. - Nihal Gülbahar " <nihalg...@gmail.com> Feb 19 03:23AM +0200
[?] [?][?]
*"We are the world, we are the children"*
*şarkısı eşliğinde,*
*birbirinden şirin çocuklar...*
*Keyifli seyirler,*
*N. G.*
*****
--
*NE MUTLU "TÜRK'ÜM" DİYENE !*
Mustafa Kemal ATATÜRK
"*Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine
ortak sayılır.*"
Mustafa Kemal ATATÜRK
"T. C. - Nihal Gülbahar " <nihalg...@gmail.com> Feb 19 02:36AM +0200
[?][?][?]
*Her ilkbahar, bir "Yeniden doğuş"tur...*
*Sevgiler,*
*N. G.*
*****
--
*NE MUTLU "TÜRK'ÜM" DİYENE !*
Mustafa Kemal ATATÜRK
"*Dünyada her millet, icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine
ortak sayılır.*"
Mustafa Kemal ATATÜRK
Oraj POYRAZ <oraj....@openmail.cc> Feb 19 10:14AM +0200
Yılmaz Özdil: Fener Alayı
Yılmaz Özdil: Bu devirde yalakalık zor iş
Bazen yazılmayan haber…
Yazılandan fazla haber anlatır.
★
Fenerbahçe'nin bağdat caddesindeki yürüyüşü mesela…
Eğer bir spor kulübünün taraftarı 500 bin kişiyle eylem yapıyorsa, dünyanın her yerinde birinci haberdir.
★
O yüzden…
Hürriyet'te sürmanşetti.
Cumhuriyet'te dokuz sütun oldu.
Aydınlık yarım sayfa verdi.
Posta da öyle.
Sözcü'de manşetti.
Yurt'ta, Radikal'de manşetti.
Milliyet'te, Vatan'da en tepedeydi.
Alo Fatih bile manşet yapmıştı.
★
Hayata bakışları tamamen farklı, ideolojileri taban tabana zıt gazeteler, haberin haber değeri olduğu konusunda, gazeteciliğin ortak paydasında buluşmuşlardı.
★
Sabah'ta…
Tek satır yoktu.
Yeni Şafak'ta yoktu.
Akşam'da yoktu.
★
Cemaatin yayın organı kabul edilen Zaman'da, Bugün'de bile Fenerbahçe'nin yürüyüşü manşetken..
AKP'nin gazetelerinde resmen sansürlenmişti.
★
Bazen yazılmayan haber…
Yazılandan fazla haber anlatır.
★
Pazartesi günkü Türk basını…
Paralel maralel diye bağırırken, aslında Fenerbahçe'ye kimin asimetrik paralel olduğunun kanıtıdır.
Mustafa Kemal'in askerleriyiz sloganına kimin tahammül edemediğinin delilidir.
Toplumdaki adalet arayışına kimin öfkelendiğinin…
Ali İsmail'in yüzünü görmeye, adını duymaya bile kimin gıcık olduğunun itirafıdır.
a45UyF587661-201307301451-{{SN}}
^^^^^ - vvvvv
zaryop:jaro
Sesi muzige donusturen asktir. Ask olmazsa, sevgi iliskileri yoksa, ozen eksikse, hayatin kuru bir daldan farki kalmaz.
Aziz Paul
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gunde...@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem...@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
Oraj POYRAZ <oraj....@openmail.cc> Feb 19 09:59AM +0200
Sili Ozerdim <silio...@gmail.com> Feb 18 08:33PM +0200
.
Kime: Arslan Bulut <arsla...@yenicaggazetesi.com.tr>, Akis Gazetesi <
in...@akisgazetesi.com>, Aygül Karahan <adres...@gmail.com>, TÜRKİYE
GENÇLİK BİRLİĞİ <ankaratgb...@gmail.com>, ANTAKYA HABER <
antaky...@gmail.com>, "ade...@haberturk.com" <ade...@haberturk.com>,
Alevi Federasyonu <alevifed...@gmail.com>, ahmetbi...@hotmail.com,
"avrup...@email.de" <avrup...@email.de>, Avrupa News Agency <
avr...@btopenworld.com>, alineca...@gmail.com, anay...@hotmail.com,
avrasya...@yahoo.com.tr, adk...@hurriyet.com.tr,
aoz...@hurriyet.com.tr, arzu...@dunya.com,
antakyagaz...@hotmail.com, Adem NAKÇI <adem...@gmail.com>,
bolvadi...@hotmail.com, "ba...@istanbulbarosu.org.tr" <
ba...@istanbulbarosu.org.tr>, "bi...@vardiyabizdeplatformu.com" <
bi...@vardiyabizdeplatformu.com>, BEKİR COŞKUN <bco...@cumhuriyet.com.tr>,
İlk Kurşun Gazetesi Bilgilendirme <bi...@ilk-kursun.com>, "
ber...@haberturk.com" <ber...@haberturk.com>, Bedri Baykam <
bedri...@gmail.com>, bilgi <bi...@adanafikirplatformu.org>,
bi...@haberiniz.com.tr, mustaf...@aydinlikgazete.com,
besniye...@hotmail.com, batiha...@gmail.com, baba...@hotmail.com,
bas...@bornova.bel.tr, Egepostasi haber merkezi <bayrakl...@gmail.com>,
baris can Coskun <barisca...@gmail.com>, "cagdasg...@hotmail.com" <
cagdasg...@hotmail.com>, Can PULAK <can....@gmail.com>, Ece Sevim
Öztürk <cagdasse...@gmail.com>, cryu...@gmail.com,
cosku...@hotmail.com, "canakka...@hotmail.com" <
canakka...@hotmail.com>, chpiz...@gmail.com,
danismen...@gmail.com, danismen...@hotmail.com, "
divrigi...@hotmail.com" <divrigi...@hotmail.com>, Doğan Haber ajans
<dhaiz...@hurriyet.com.tr>, hüseyin çetin <durusg...@hotmail.com>,
dönemeç gazetesi <done...@gmail.com>, Ahmet Karakuş <
egepoliti...@gmail.com>, "etez...@hotmail.com" <etez...@hotmail.com>,
Ekrem Oran <ekre...@ekografik.com.tr>, Emre Doker <edo...@gmail.com>,
Esra KAPAR <esrak...@gmail.com>, ekspre...@mynet.com, GÜRBÜZ EVREN <
evren...@yahoo.com>, "endere...@guncelmersin.com" <
endere...@guncelmersin.com>, Ender Erdemil <endere...@gmail.com>,
Efsane Gazetesi <efsaneg...@gmail.com>, Mehmet Faraç <far...@gmail.com>,
"feyzihe...@mynet.com" <feyzihe...@mynet.com>, özer yılmaz <
ha...@likyahaber.net>, emine pisiren <e_pi...@hotmail.com>, Ege Telgraf <
egete...@mynet.com>, Ege'de Bugün <egedebu...@gmail.com>,
egemenli...@gmail.com, egeni...@egeninsesi.com, SÖZCÜ <
eminc...@sozcum.com>, engelli...@gmail.com, egepo...@yahoo.com,
esnafg...@gmail.com, Yavuz Özkaya <gazetemi...@gmail.com>,
ekspres...@gmail.com, fatih ertürk <fatiherg...@gmail.com>, "
gulinc...@haberturk.com" <gulinc...@haberturk.com>, Hakimiyet
Kocaman <gaziantep...@gmail.com>, "gaz...@turkpolitika.com" <
gaz...@turkpolitika.com>, üretici Gazetesi <gazete...@gmail.com>,
Görünüm Gazetesi <gorunu...@gmail.com>, gaz...@bornovagazetesi.com,
gok...@canradyo.com.tr, "gaze...@sinankara.com" <gaze...@sinankara.com>,
gaze...@gmail.com, haberizmi...@gmail.com, ha...@kentyasam.com,
Haber özlem <haber...@gmail.com>, halklai...@aydinlikgazete.com, "
ha...@adiyaman24.com" <ha...@adiyaman24.com>, "ha...@yenisakarya.com" <
ha...@yenisakarya.com>, Haber Akhisar <habera...@gmail.com>,
ha...@egemeclisi.com, ha...@egeninsesi.com, ha...@balkangunlugu.com,
hge...@hurriyet.com.tr, Haber Merkezi <ha...@yerelgundem.com>, Halil Huner <
halil...@gmail.com>, hilalga...@hotmail.com, Hasan Tahsin Aydogan <
hasan...@gmail.com>, herc...@kentyasam.com, hursozg...@hotmail.com,
isik teoman <isikt...@hotmail.com>, in...@istanbulgercegi.com,
in...@afyonhaber.com, in...@gazetekent.com.tr, in...@aydinpost.com, Anadolu
Ajans <iz...@aa.com.tr>, izlenen haber <izlene...@hotmail.com>,
izmir...@hotmail.com, izmi...@stargazete.com.tr, ahmet engin yavuz <
izmirye...@gmail.com>, "in...@gazeteyenigun.com.tr" <
in...@gazeteyenigun.com.tr>, igci...@hotmail.com, İZMİR AKŞAM <
izmir...@gmail.com>, izmi...@hotmail.com, izmire...@hotmail.com,
in...@izmirlife.com.tr, "in...@egedesonsoz.com" <in...@egedesonsoz.com>, "
in...@egemengazetesi.com" <in...@egemengazetesi.com>,
izmirdes...@gmail.com, "in...@mansetgazetesi.com" <
in...@mansetgazetesi.com>, Haber ekspres <in...@haberekspres.com.tr>,
in...@ticaretgazetesi.com.tr, in...@bizimizmir.net, TRT İzmir <
izmir...@trt.net.tr>, "interne...@gmail.com" <interne...@gmail.com>,
inte...@chp.org.tr, Bizim Gazete <infobiz...@gmail.com>,
iz...@bugun.com.tr, İlyas Özgüven <iozg...@hurriyet.com.tr>,
isilozt...@gmail.com, Nazan Yavuz <kocael...@gmail.com>, "
ma...@canakkaleolay.com" <ma...@canakkaleolay.com>, mhbr...@hotmail.com,
Mehmet Kurt <meh...@bizimizmir.net>, Mehmet Ali Güller <
malig...@aydinlikgazete.com>, mdik...@hotmail.com, NTV- Merih Ak <
meri...@ntv.com.tr>, mith...@msn.com, mse...@cyh.com.tr, Murat UÇKAÇ <
murat...@hotmail.com>, Yenigün Gazetesi Muğla <muglay...@gmail.com>, "
mer...@merhabagazetesi.com.tr" <mer...@merhabagazetesi.com.tr>, "
nuca...@haberturk.com" <nuca...@haberturk.com>, ismet özcelik <
ozce...@gmail.com>, "ozgu...@haberturk.com" <ozgu...@haberturk.com>,
omerd...@gazeteyenigun.com.tr, ozge onder <ozgeip...@gmail.com>,
ozlem_g...@mynet.com, Gazetem Ege-Serdar Çınar <rser...@yahoo.com>, "
remid...@hotmail.com" <remid...@hotmail.com>, rek...@kanal35.com.tr,
Sermet Atadinc <ser...@canakkaleolay.com>, sesimiz...@hotmail.com, "
siirt...@hotmail.com" <siirt...@hotmail.com>, Fecri Barlık <
siirt...@gmail.com>, sonkibar <Sonk...@gmail.com>,
sonnoktaha...@gmail.com, Selcan Taşçı <selca...@gmail.com>, Saygı
Öztürk <sa...@sozcum.com>, "serd...@yahoo.com" <serd...@yahoo.com>, Şule
Perinçek <sulepe...@aydinlik.com.tr>, tokat...@hotmail.com, Ercan
Alma <tokat...@hotmail.com>, husamett...@mynet.com,
in...@yenitokat.com, "turk...@gmail.com" <turk...@gmail.com>, mustafa
emin bosnalı <tugra...@hotmail.com>, "umutga...@hotmail.com" <
umutga...@hotmail.com>, ubo...@hotmail.com, Vecdi Altay <
vecdi...@gmail.com>, Yunus Karakaya <habe...@gmail.com>, bülent
eryılmaz <yeniasi...@gmail.com>, yerelyo...@chp.org.tr, Ümit
Yaldız <umity...@gmail.com>, Ugur Dundar <ugurd...@sozcum.com>, "
zahid...@hotmail.com" <zahid...@hotmail.com>,
hudutg...@hotmail.com, sya...@sozcu.com.tr
*http://www.sondakika.com/haber/haber-ermeni-dernekleri-es-baskanina-hakaret-davasi-5683485/*<http://www.sondakika.com/haber/haber-ermeni-dernekleri-es-baskanina-hakaret-davasi-5683485/>
*Fransız tarihçi Maxime Gauin, Ara Toranian'a hakaret davası açtı. *
*Bir zamanlar Asala terör örgütünün basın sözcülüğünü de yapan Ara
Toranian, 20 yıldır yönetiminde olduğu ve Fransızca yayın yapan 'Armenews'
adlı dergi ve internet sitesinden, 1915 olayları için 'soykırım'
denilmesine karşı olan genç Fransız tarihçi Maxime Gauin'e hakaret ettiği
iddiası ile hakkında dava açıldı.*
*Fransa'nın başkenti Paris Orly Havalimanı'nda Türk Hava Yolları standına
1982 yılında Ermeni terör örgütü Asala tarafından yapılan ve ölümle sona
eren terör saldırısı çerçevesinde göz altına alınan ve 'delil yetersizliği'
sebebi ile serbest bırakılan Asala terör örgütünün eski basın sözcüsü Ara
Toranian, Armenews internet sitesinden Maxime Gauin hakkında yapılan
hakaret ve nefret söylemlerini engellemediği için mahkeme önüne çıkacak.*
*Daha öncede yazdığı makaleler yüzünden, Lyon Villeurbanne belediye encümen
azası Movses Nisanian tarafından "Nazi"ye benzetilen Maxime Gauin encümen
azasını mahkemeye vermiş ve davasını kazanarak Movses Nisanian'ı para
cezasına mahkum ettirmişti.*
*Ara Toranian Fransa Ermeni Dernekleri (CCAF) eş başkanlığını yapıyor,
diğer eş başkan ve Daşnak Partisi batı Avrupa başkanlığını da yapan Mourad
Papazian ile birlikte Fransa cumhurbaşkanı François Hollande'a yakınlığı
ile biliniyor.*
*Ara Toranian 22 Nisan 1985 senesinde, Orly terör saldırısında 15 yıl hapis
cezası alan Soner Nayir'a yataklık yaptığı iddiası ile mahkeme tarafından
mahkum edilmiş, fakat temyiz mahkemesi tarafından cezası bozulmuştu.*
*EA(SS) - Lyon*
--
*YARIN SANA GÖZ AÇTIRMAYACAK OLANLAR, DÜN GÖZ YUMDUKLARINDIR!*
*VATAN AŞKI MAYA GİBİDİR; SÜTÜ BOZUK OLANLARDA TUTMAZ!*
*FARKINDA OLMAK DÜŞMANI BERTARAF ETMENİN İLK KOŞULUDUR!*
--
*YARIN SANA GÖZ AÇTIRMAYACAK OLANLAR, DÜN GÖZ YUMDUKLARINDIR!*
*VATAN AŞKI MAYA GİBİDİR; SÜTÜ BOZUK OLANLARDA TUTMAZ!*
*FARKINDA OLMAK DÜŞMANI BERTARAF ETMENİN İLK KOŞULUDUR!*
--
*TC Sili*
[image: Resim]
* ek* -- Tüm ekleri
indir<https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&disp=zip&zfe=cp857>
(sıkıştırma
hedefi:
Türkçe
[image: Dosya adı kodlama menüsü]
) Tüm resimleri
görüntüle<https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&disp=imgs>
[image: ata ve bayrak.jpeg]<https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&attid=0.1&disp=inline&realattid=f_h8pql53l0&safe=1&zw>*ata
ve bayrak.jpeg*
31
.
.
SORGULAMAYAN İNSAN CAHİLDİR,
SORGULATMAYAN İNSAN İSE ZALİMDİR
YURTTA SULH CİHANDA SULH
PEACE AT HOME PEACE ON EARTH
K. ATATURK
Sili Ozerdim <silio...@gmail.com> Feb 18 08:24PM +0200
...
yüreklerin kulakları sağır
bağır
bağır
bağırıyorum
koşun
kurşun eritmeye çağırıyorum
diyor Koca Şair! Herkes anlıyor fakat YCHP yönetimi, yummuş gözlerini,
kapamış kulaklarını...
*Oylar bölünmesinmiş?!*
Sema Pekdaş, Muhammed Çakmak gibilerini aday gösterenler seçmenin sesine
sağır ama *oylar bölünmesin, ha?!*
İzmirli uyanıktır, geleceğini ne kimsenin öngörüsüne bırakır ne de
zorlamayla işe koyulur. İzmir, İzmirli'den sorulur!
İzmir, Yüce Atatürk'ün değerini en iyi bilenlerin yurdudur!
Sizlere de öğretecek İzmirliler, ne yaman olduklarını!
ULUSALCI GÖNÜLLÜLER
*Lâle Gürman- Muazzes İlmiye Çığ -Halûk Tarcan- Zerrin Bayrakdar-Tarık
Konal - Şükrü Server Aya-Suay Karaman-Orhan Çekiç-Gülay Çekiç-Sevil
Onaran-Bertan Onaran-Türker Ertürk-Ahmet Avcı- Necmi Akyalçın-Müge
Gülses-Mehmet Gözgücü-Adile Onaran-Kemal Onaran-Halil Kıral-Nejat
Kıral-Lütfiye Kıral-Nilgün Şarman-Zeliha A. Uzunalp-Emin Uzunalp-Sara
Saatmen-İbrahim Saatmen-Erdoğan Altıntarak-Güler Cangil-Salim Cangil-Vural
Cangil-Kıral Cangil-Fethiye Çiftçi-Halil Çiftçi-Suzan Gürman-Celal
Gürman-Metin Gürman-Efdal Gürman-Nuriye Sınayış-Filiz Sınayış-Türkmen
Sınayış-Halil Kaya Aynar-Hatice Ertem-Şadıman Ertem-Musa Ertem-Mustafa
Ertem-Melih Ertem-Huriye Ertem-Şerif Ertem-Cemal Bozkurt-Alis Okay-Bedri
Okay-Fidan Temel-Fazlı Temel-Fuzuli Temel-Faruk Temel-Yakup Temel-Zekiye
Karagöz-Dursun Karagöz-Aysel Çiftçi-İhsan Çiftçi-Mürvet Çiftçi-Şaban
Çiftçi-Cemil Bozkurt-Ülfet Güler Erkli-İsmail Erkli-Nezihe Var-Ragıp Var-H.
Oğuz Günaydın- Özenç Altıntarak-Yıldız Ertem-Emine Ertem-Adnan
Pelvanlar-Atakan Mert- Sabahattin Gökkaya-**Sili Özerdim-Nazmi Doyan-Ahmet
Kılıçaslan Aytar-Yalçın Gürel Gürsu-Nebiye Gürsu-gülcan gürsu-Mahire
Gürsu-Seyfettin Gürsu-Nevval Yula-Halime Yula-Halil Yula-Arcan Dolak-Saime
Dolak-Rıza Dalgıç-Suzan Marmarisli-Liset Marmarisli-Aytaç Marmarisli-Düriye
Kayaalp-Rıfkı Kayaalp-Selden Kayaalp-Ali Ulvi Burdurlu-Ulviye Burdurlu-**Gülnar
Erinç-Ahmet Erinç-Sıla Doğru-Güney Doğru-**Arslan Adsız-Ramazan
Saraçoğlu-Emre Özgen-Ela Korcan-**Lale Korcan-Bahri Erdem-Serdar Okan-Sami
Ayaz-Halil Yavru-**Ergun Çağrı-Sündüz Çağrı-Halise Demir-Şenay Karlı-Kemal
Karlı-**Nermin Öz-Kemal Öz-Sadık Öz-Galip Çimenli-Kemal Çimenli-**Sevil
Zorlu-Şeniz Zorlu-Adnan Pars-Sevda Cura-Ahmet Demir-**Zeki Demir-Süreyya
Erdim-Hilmi Erdim-Dr. Ferit Erdim-**Dr. Zafer Pektaş-Dr. Nazlı Uçan-Dr.
Hüsnü Aydın-**Dr. Kamuran Gelenbe-Dr. Ahmet Lütfü Saraç-Dr. Ferzan İzmirli
-**Nermin Cebbar-Şevket Rodoplu-Şükriye Geldiay-İlter Geldiay-**Sevil
Yurtoğlu-Lebit Yurtoğlu-Kadriye Evkuran-Hayriye Evkuran-**Sevilay
Yargıcı-Feral German-Ayşen Kolcu-Sevin Kayabaysal-**Pertev
Kayabaysal-Lerzan Yurdatapan-Gülsün Kulalı-Koray Kulalı-**Nuray Adalı-Çiçek
Altaylı-Şekip Altaylı-Ayla Öksüz-Şermin Savat-**Seyfi Savat-Durdu
Hasoğlu-Galip Hasoğlu-Nazlı Niş-Hasan Niş-**Füsun Alnıaçık-Giray
Alnıaçık-Nişan Severcan-Mehmet Severcan-**Nazlıcan Gümüşbaş-Dursun
Gümüşbaş-Samiye Günlükçü-**Yeter Gazioğlu-Seyit Gazioğlu-Sevin Arcan-Oktay
Düzlük-**Mehmet Emin Gün-Soner Bayır-Songül Bayır-Güner Kaptan-**Neslihan
Gün-Barış Can-Canan Can-Osman Evliya-Nil Evliya-**Ülkiye Avcı-Kemal
Avcı-Servet Avcı-Ahmet Acar-Pervin Acar-**Şükrü Gülesin-Cahit
Acıpayam-Lütfü Can Gürses-Ali Nusret Kanlı-*Saliha Menevişli-Tayfun
Tüylücan-Ali Servet-Mine Sazlı-*Aydın Örme-Hasan Örme-Selim Güloğlu-Leyla
Tanmak-**Mustafa Tanmak-Ünver Taşçıoğlu-Meliha Taşçıoğlu-Erdem Tunç-**Sıdıka
Kayrak-Ayşe Kayrak-Avni Kayıral-Mesarret Kayıral-**Selime Coşkuncan-Salih
Arısoy-Filiz Arısoy-Olcay Yılgın--**Selim Yılgın-Sevil Kapani-Benan
Akşit-Selva Karacasu-**Neşet Karacasu-Tunç Bilge-Yamaç Su-Sekine
Kibirli--**Günnur
Bahçeli-Hasan Bahçeli-Halil Bahçeli-Ali Ekber Tütüncü-**Korkmaz
Elveren-Zişan Mutlu-Ziya Mutlu-Semih Akyakalı-**Selim Akyakalı-Cemile
Sazlı-Akın Sazlı-Ülkü Sönmezcan-**Gülsüm Sönmezcan-Aylin Tapan-Vildan
Tapan-Mustafa Rodoslu-**Dürdane Rodoslu-Kamil İçli-Selma Yaşlı-Hüseyin
Yaşlı-**Berrin Soylucan-Yüksel Soylucan-Namık Zorlu-Vefa Zorlu -**Nilgün
Pusmaz-Hayal Kuleli-Orçun Kuleli-İlker Buğra-Soner Buğra -**Dilek
Karman-Vacide Karman-Saliha Karman-Mete Karman -**Ümit Komanlı-Şükriye
Komanlı-Defne Komanlı-Çetin Bora-**Elvan Bora-Şeyma Burcu-Cengiz
Burcu-Nerime Yılmaz-**Atilla Yılmaz-Şule Görköy-Erdoğan Görköy-Fidan
Albayrak-**Doğan Albayrak-Kısmet Eray-Vasfi Eray-Seyfi Eray--**Handan
Eray-Sabite Alaylı-Kudret Alaylı-Firdevs Alakuş-**Nimet Alakuş-Civan
Vardar-Selime Vardar-Neslihan Gün-**Mehnet Emin Gün-Meltem Selvi-Güneş
Selvi-Kamer Konuk-**Aysun Konuk-Kaan Yüce-Mustafa Kemal Alkan-Nabi
Özturan-**Hulusi
Özturan-Adviye Özlü-Refika Özlü-Seyhan Korkmaz-**İncila Korkmaz-Sevinç
Peker-Haşim Peker-Emine Peker-**Ruşen Peker-Bergüzar Köken-Kevser
Köken-Nükhet Menet-**Salih Menet-Haver Kurt-Esat Kurt-Yüce Kurt-Elva
Kurt-**Nurdan
Kurt-Şule Görgülü-Zeliha Kutlu-Fethi Kutlu-**Mehmet Ayaşoğlu-Sinan
Ayaşoğlu-Sertap Küllahçı-Bengü Küllahçı-**Meziyet Elmas-Ali Bilgin
Elmas-Sabite Çiftçioğlu--**Muzaffer Çiftçioğlu-Süreyya Alansu-Şakir
Alansu-Seda Burkut-**Sinan Burkut-Sevilay Büke-Aydın Büke*
*-*
[image: Açıklama: semapekdassoz]
*İzmir Barosu'nun başkanıyken "Ne Atatürk rozeti ne Türk bayrağı ne türban"
diyen ve seçildiğinde ilk icraatı Baro bülteninden Türk bayrağını çıkarmak
olan CHP Konak Belediye Başkan Adayı Sema Pekdaş, "Sözlerimin arkasındayım,
Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediklerini tekrar ettim" dedi.*
*AYRICA URLA İSE BAŞKA BİR TERANE; ATEŞ OLMAYAN YERDEN DUMAN ÇIKMAZ
DEMİŞLER, HERKESİN AĞZINDA URLA BEL. BŞK. ADAY'ININ EŞİNİN TEFECİLİKTEN
SABIKASI OLDUĞU. *
*AYAKKABI KUTUSUNA SAVAŞ AÇAN CHP ADAYI VE EŞİ.*
*TEBRİK EDERİM SAYIN KILIÇDAROĞLU, TEBRİK EDERİM SAYIN KOCAOĞLU, TEBRİK
EDERİM SAYIN ALATTİN YÜKSEL.*
--
*YARIN SANA GÖZ AÇTIRMAYACAK OLANLAR, DÜN GÖZ YUMDUKLARINDIR!*
*VATAN AŞKI MAYA GİBİDİR; SÜTÜ BOZUK OLANLARDA TUTMAZ!*
*FARKINDA OLMAK DÜŞMANI BERTARAF ETMENİN İLK KOŞULUDUR!*
--
*TC Sili*
[image: Resim]
* ek* -- Tüm ekleri
indir<https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&disp=zip&zfe=cp857>
(sıkıştırma
hedefi:
Türkçe
[image: Dosya adı kodlama menüsü]
) Tüm resimleri
görüntüle<https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&disp=imgs>
[image: ata ve
bayrak.jpeg]<https://mail.google.com/mail/u/0/?ui=2&ik=63f172f7c2&view=att&th=13a97a5993d1e823&attid=0.1&disp=inline&realattid=f_h8pql53l0&safe=1&zw>
*ata
ve bayrak.jpeg*
31
.
.
SORGULAMAYAN İNSAN CAHİLDİR,
SORGULATMAYAN İNSAN İSE ZALİMDİR
YURTTA SULH CİHANDA SULH
PEACE AT HOME PEACE ON EARTH
K. ATATURK
"Ziran ÇELİK" <ziran...@ttmail.com> Feb 18 11:00PM +0200
----- Original Message -----
From: Sili Ozerdim
To: dunyatur...@googlegroups.com ; Ugur Dundar ; turkiyehaber ; CTO-CiHAN TÜRK OLSUN ; turk...@gmail.com ; Turkiye-icin-el-ele ; Türk Gençlik Kulübü ; AYVALIK KUVVAI ; aydınlık Gazetesi ; ne_mutlu_turkum_dyene ; Ozgur_Gundem ; tgb izmir internet üyeleri bülteni ; Egenin Sesi ; in...@egedesonsoz.com ; Ege Telgraf ; in...@egemengazetesi.com ; Ege'de Bugün ; Rifat Serdaroglu ; "Sebahattin Önkibar" ; SÖZCÜ ; Arslan Bulut ; inte...@chp.org.tr ; emine pisiren
Sent: Tuesday, February 18, 2014 6:49 PM
Subject: [OzgurGundem] Fwd: BENİM İZMİR'İM BU DURUMA MI DÜŞECEKTİ?
BENİM İZMİR'İM BU DURUMA MI DÜŞECEKTİ?
İZMİR,
CHP'NİN KALESİ OLARAK KALSIN DİYE YILLARCA DİRENDİK,
MHP VE DSP'Lİ BİRÇOK VATANDAŞIMIZ AKL-I SELİM ÇERÇEVESİNDE İZMİR ELDEN GİTMESİN, OYLAR BÖLÜNMESİN DİYE
VE HATTA ZAMANIN CHP GENEL BAŞKANI BAYKAL'A OLAN SEVGİSİZLİĞE RAĞMEN CHP'Yİ DESTEKLEDİ
AMA BUGÜN OY KULLANACAK BEN, ŞAHSEN BUNA OY VERMEM, VERİRSEM ELİM KIRILSIN,
KİM ALIRSA ALSIN ARTIK, BANA SAHİP ÇIKMAYANA BEN HİÇ ÇIKMAM, OYLAR BÖLÜNECEKSE BÖLÜNSÜN
GİTSİN BDP'DE SİYASET YAPSIN BU ADAY
İzmir Barosu'nun başkanıyken "Ne Atatürk rozeti ne Türk bayrağı ne türban" diyen ve seçildiğinde ilk icraatı Baro bülteninden Türk bayrağını çıkarmak olan CHP Konak Belediye Başkan Adayı Sema Pekdaş, "Sözlerimin arkasındayım, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediklerini tekrar ettim" dedi.
AYRICA URLA İSE BAŞKA BİR TERANE; ATEŞ OLMAYAN YERDEN DUMAN ÇIKMAZ DEMİŞLER, HERKESİN AĞZINDA URLA BEL. BŞK. ADAY'ININ EŞİNİN TEFECİLİKTEN SABIKASI OLDUĞU.
AYAKKABI KUTUSUNA SAVAŞ AÇAN CHP ADAYI VE EŞİ.
TEBRİK EDERİM SAYIN KILIÇDAROĞLU, TEBRİK EDERİM SAYIN KOCAOĞLU, TEBRİK EDERİM SAYIN ALATTİN YÜKSEL.
--
TC Sili
ek - Tüm ekleri indir (sıkıştırma hedefi: Türkçe
) Tüm resimleri görüntüle
ata ve bayrak.jpeg
31
.
.
SORGULAMAYAN İNSAN CAHİLDİR,
SORGULATMAYAN İNSAN İSE ZALİMDİR
YURTTA SULH CİHANDA SULH
PEACE AT HOME PEACE ON EARTH
K. ATATURK
__._,_.___Reply via web post Reply to sender Reply to group Start a New Topic Messages in this topic (1)
Recent Activity: a.. New Members 1
Visit Your Group
Guruptan ayrilmak icin, icin asagidaki adrese bos bir eposta gonderin:
Ozgur_Gundem...@yahoogroups.com
Switch to: Text-Only, Daily Digest . Unsubscribe . Terms of Use . Send us Feedback .
__,_._,___
---
Bu e-posta, avast! Antivirüs devrede olduğu için virüs ve zararlı yazılım içermemektedir.
http://www.avast.com
"Kardeş Kalemler" <bi...@kardeskalemler.com> Feb 18 10:43PM +0200
VI. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi Sonuç Bildirgesi
VI. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi, Avrasya Yazarlar Birliği ve
TÜRKSOY'un işbirliğiyle; Eskişehir Valiliği, Türk Dünyası Kültür
Başkenti'nin ev sahipliğinde 16-18 Şubat 2014 tarihlerinde Türkiye'nin
Eskişehir şehrinde, vefatının 100. yılında büyük Türk düşünürü İsmail
Gaspıralı'nın anısına toplanmıştır.
Kongreye 16 ülkeden önde gelen 33 edebiyat dergisinin genel yayın yönetmeni
veya temsilcileri katılmıştır.
Katılımcıların huzurunda;
· 2013 yılında Astana'da yapılan kongrede Türk Dünyasında Yılın
Edebiyat Adamı ilan edilen Kazakistan'ın önde gelen yazarlarından Tölen
Abdik'e ödülü takdim edilmiştir.
· Irak Türkmenlerinden Ata Terzibaşı'na Türk Dünyası Edebiyatına
Hizmet Özel Ödülü takdim edilmiştir.
· Kongrede; "İsmail Gaspıralı İdealleri ile Yerelden Milliye,
Milliden Evrensele Türk Dünyası Edebiyatı Paneli", "Küreselleşme ve Edebiyat
Dergiciliği" konuları 6 oturumda ele alınmıştır.
Kongre iştirakçileri, aşağıdaki hususların kamuoyuna duyurulmasına karar
vermişlerdir:
1. Kongre delegeleri, Eskişehir'de Türk Dünyası Başkenti
etkinliklerinden yakından haberdar olmuşlardır. Türk Dünyasının kültürel
yakınlaşmasına Kültür Başkenti uygulamasının ne kadar büyük yararlar
sağladığını birlikte müşahede eden delegeler, yıl içerisindeki tüm
çalışmaları için başta Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna olmak üzere tüm
emeği geçenlere şükranlarımızın bildirilmesine,
2. 2014 yılı Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı TÜRKSOY tarafından
doğumunun 290. yılı dolayısıyla Türkmen Şairi Mahtumkulu Firaki ve doğumunun
150. Yılı dolayısı ile Kırgız Ozanı Toktogul Satılganov yılı ilan edilmesini
memnuniyetle karşılamış ve edebiyat dergileri olarak adı geçen şairlerin
tanıtılması için yapılacak çalışmalara faal olarak katılmaya,
3. Vefatının 100. yılı vesilesiyle UNESCO tarafından anma 2014 yılı
programına alınan İsmail Gaspıralı'nın hayatı ve eserlerinin tüm dünyada
daha iyi tanıtılması için çalışmalar yürütülmesine,
4. Kongre üyesi dergileri kendi web sitelerinde, Türk Dünyası Edebiyat
Dergileri ve yazar kuruluşlarının internet bağlantılarını paylaşılmasına,
5. Edebiyat dergileri arasındaki ilişkilerin daha da geliştirilmesine,
yayınlanan sayıların birbirlerine ulaştırılmasına,
6. Türkiye'nin Yalova şehrinde kurulmakta olan Türk Dünyası Şairler
Müzesi çalışmalarının desteklenmesine,
7. Bu yıl Eskişehir'de devam eden ve 2014 yılı içinde Tataristan'ın
Başkenti Kazan'a devredilecek olan Türk Dünyası Kültür Başkenti
faaliyetlerinin kongre üyesi dergilerde duyurulmasına,
8. 2014 yılı Türk Dünyasında Yılın Edebiyat Adamının Kıbrıs Türk
edebiyatının önde gelen isimlerinden İsmail Bozkurt olarak ilan edilmesine,
9. VII. Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresinin Kazan'da
toplanmasına
Karar vermiştir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
"Dogan Kekevi" <dog.k...@t-online.de> Feb 18 11:10PM +0100
Aşağıdaki haberden:
„ASKERE SIZDILAR
Malum TSK’nın o nezih yapısı farklı ama oraya da bunlar bu sızmalarını
yapmış durumda. İşte onun için dik duracağız.“
„Sızanlar“ bunlardan olsaydı iyiydi; daha düne kadar cemaatten olunca da
iyiydi ama şimdi kötü oldu.
Sanki „sızmalar“ yeni olmuş, bunlar da yeni duymuşlar..
O sızanları TSK temizlerken daha düne kadar cemaatle birlikte elele omuz
omuza TSK’ye saldırıyor; basınınızla tv’nizle köşe yazarlarınızla Ordu’nun
ne „din düşmanlığı“nı, ne „antidemokratlığı“nı ne de„faşist“liğini
bırakıyordunuz..
O zaman TSK‘nin„nezih yapısı“ yok muydu, yeni mi „nezihleşti“ TSK?
Aydoğan
Nezih:Temiz, temiz ahlaklı TDK Sözlüğü
* * * * * *
<http://sozcu.com.tr/2014/gundem/erdogan-konusuyor-37-458864/>
http://sozcu.com.tr/2014/gundem/erdogan-konusuyor-37-458864/
Erdoğan’dan çok konuşulacak açıklama
Şubat 18, 2014 |
Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu.
http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2014/02/erdoğan-17.jpg
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları…
BELEDİYECİLİK NEDİR BİLMEYEN
Belediyecilik nedir bilmeyen birileri de bu köprüyle ilgili İstanbul’un
siluetini bozuyor gibi yakıştırmalar yapıyor. Hiç de böyle alakasız bir
yaklaşım, yakıştırma. Yetişemedikleri üzüme koruk diyorlar, olay bu. Ve
gerek trenle üzerinden geçerken, gerekse seyir terasından Haliç’i seyretmek
gerçekten bir başka insana mutluluk veriyor. İnanıyorum ki turistler için o
farklı bir imkan sağlayacak.
SARIGÜL’E BALIKLI GÖNDERME
Birileri de balık tutuyor köprü üzerinde. Ben belediye başkanı olduğum zaman
bırakın oradan balık tutmayı, kara parçalarından geçilmiyordu. Şimdi balık
tutuyorsanız onun sebebi biziz biz. CHP’den İstanbul’u aldığımız zaman
kokudan geçilmiyordu. Haliç’te mikro biyolojik noktada temizlik diye bir şey
yoktu. Tamamen haliç tükenmişti. Sizin çevrecilikle ne alakanız var ya?
Şimdi orada balık avlıyorsunuz, buraya nasıl geldik, bunları nasıl tutuyoruz
bunun farkında değilsiniz.
YAYGARA KOPARANLAR VAR
Önümüzdeki aylar itibariyle geniş bant internete sahip okul sayımız 50 bine
ulaşacak. 11 yıl önce okullarımızda bilgisayar ve internet yok denecek kadar
azdı. Şu anda bir milyon bilgisayar var. Şimdi bir kısım medyada, şurada
burada, hükümet interneti yasaklıyor, sansür getiriyor diye afedersiniz
yaygara koparanlar var. Milletim kimin ne yaptığını yaşayarak görüyor.
İŞİN ASLI FARKLI…
Bakın biz laf üretmiyoruz, biz icraat üretiyoruz. Dün 100 bin çocuğumuz
evlerine ellerinde tablet bilgisayarlarla gitti. Yaklaşık 163 bin öğrencimiz
etkileşimli tahtayla internetle eğitim görüyor. Bu iktidara nasıl olur da
internete karşısınız yaftası yapıştırılması çalışıyor. Bu medyanın
plazalarda attığı manşetlerle, anadoluda trakyada milletin gördüğünü
birbirini tutmuyor. Size dünyanın her yerinde gülerler. Ama maalesef dünyada
da belli odaklar haberler yapıyorlar. İşin aslı farklı, haberler farklı.
YANİ 20 BİN NİRE?
Geniş bant internet aboneliği sayısı biz göreve geldiğimizde 20 bin idi. Şu
anda geniş bant internet sayısı bugün 34 milyona ulaşmıştır. Yani 20 bin
nire, 34 milyon nire? Bunu göremeyecek kadar gözler körelmiş. Siz yasakçı
kadroya diktatör diye çamur atarsanız o çamur dönen, bu çamuru atanların
yüzüne çarpar. Ancak burada bir çizgiyi net olarak ortaya koyacağız. Dün
tablet dağıtım töreninde çocuklarımıza da tavsiyede bulundum. İnternet ve
bilgisayar uygun şekilde kullanılmazsa, denetim altında olmazsa, yararlı bir
araç olmaktan, eğitim aracı olmaktan çıkıyor çok acı sonuçları olan bir
tehlikeye dönüşebiliyor.
ARKADAŞIMIZIN ÇOCUKLARININ BAŞINA GELENİ ANLATMAK İSTİYORUM
ABD’de bu tehdidi önlemene dönük çok sıkı tedbirler var. Avrupa’da
düzenlemeler var. burada internetin nasıl bir tehdit olduğu görülmesi
açısından bir çalışma arkadaşımızın çocuklarının başına geleni anlatmak
istiyorum. 12-13 yaşlarındaki iki çocuk, internette gezinirken, karşılarına
bir ekran görüntüsü çıkıyor. Ekran görüntüsünde çocuklardan birinin resmi
var. Bilgisayarın kamerasından çekilmiş. Bilgisayara girmiş, kamerasını
kontrol altına almış evin içindeki görüntüyü çekmiş. Sonra bir sayfaya
yerleştiriyor. Sizi tanıyoruz, sizi biliyoruz, adresiniz elimizde, bir
polisiz jandarmayız diyerek jandarma’nın MİT’in logolarını sayfaya
yerleştirerek, hesaba para yatırmaları isteniyor. İnanın bir çok çocuk,
korkuyla kendilerine ekrandan emredileni yapıyorlar. Bizim arkadaşımızın
çocukları korkuyla ağlayarak babalarını arıyorlar. İşte bu internette
yapılan belki de en basit dolandırıcılık şeklidir.
AHLAKSIZLIĞA KARŞI TEDBİR ALINIYOR
İnternete sansür gelmiyor, özgürlük kısıtlanmıyor. Sadece ahlaksızlığa
şantaja karşı tedbir alınıyor. Neşter doktorun elinde hayat kurtarır, ama
katilin elinde can alır. Bu ayrıcalığı iyi tefrik etmemiz lazım. En fazla
kaset saldırısına uğrayan tehdit edlien dizayn edilen CHP ve MHP’dir. Biz
diğer partileri de alçakça tehditler karşısında koruma altına alıyoruz.
CHP’de MHP’de içten içe bu düzenlemeyi savunuyorlar.
O GÖRÜNTÜLERİ DE YAYINLAYIN
CHP genel başkanı ses sistemi kurdurmuş. Yasak olan ses kayıtlarını
dinletiyor. Bu dinlemeler hukuk çiğnenmek suretiyle dosyalara konulmuştur.
Kamuoyuna sızdırılmıştır. Ortada bırakın hukuku çiğnemeyi, bırakın suç
işlemeyi, çok açık ve net şekilde ihanet vardır. Madem öyle, madem
kuralsızlık bu boyutlara ulaştı. CHP’ye çağrı yapıyorum. Bugün de
arkanızdaki perdeden CHP eski genel başkanıyla ilgili internete verilen
bizim engellediğimiz o görüntüleri de yayınlayın. Aynı şekilde yine genel
başkan yardımcı mı bilemiyorum, onunla ilgili de yayınlar yapıldı. Onu da
engelledik, onu da yayınlayın. Madem bu kadar ahlakı ayaklar altına
alındınız, bugün de rüşvet pazarlıklarını, yamyam itiraflarını da
yayınlayın. Eğer cesaretiniz varsa bugün de patronunuz ananaslı tespihli
uganda’lı ses kayıtlarını yayınlayın. Açın o beddua görüntülerini, hocanız
beddua etsin, siz de CHP’liler olarak hep birlikte amin deyin.
KORKAKLAR ZAFER ANITI DİKEMEZLER
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İşiniz de bundan sonra sadece
bedduaya kaldı. Biz milletin duasıyla yürüyoruz. Bizim arkamızda mazlumun
duası var. bizim arkamızda ellerini havaya açarak, rabbe açarak feryad eden,
bize hayır duaları eden o tertemiz samimi, Suriyeli annelerin duaları var.
bir kez daha açık açık diyorum, kimin elinde ne varsa, hiç çekinmesin
ortalığa döksün. CHP’nin MHP’nin siyaset yapmak için zaten kırıntılara
ihtiyacı var. buyursunlar CHP’nin MHP’nin önüne o yemleri atsınlar. Bir kez
daha söylüyorum. Korkaklar zafer anıtı dikemezler.
CEZA ALDIĞIMDA MUHTAR BİLE…
Bizim içimizde korkaklar vardı, zor zamanda dik duramayanlar vardı. Bu
partinin içinde korkaklara yer yoktur. Şunu da lütfen unutmayın. Biz bu
makamlara medyanın üfürmesiyle değil, sermayenin desteğiyle değil milletin
mührüyle geldik. Üstelik buraya medyaya rağmen geldik. 28 Şubat döneminde
işte bu medya bize en alçakça saldırıları yaptı. Ceza aldığımda muhtar bile
olamaz diyerek adeta zil takıp oynadılar. Alay ettiklerini bu millet,
başbakanlık makamına yükseltti.
HANGİ MANŞETİ ATARSA ATSINLAR…
Çok daha enterasanı 411 el kaosa kalktı diyerek milli iradeyi aşağılayanlara
Ak Parti’nin kapatılması için ellerinden geleni yapmalarına rağmen biz bugün
buradayız. O malum medya hep bir ağızdan bize saldırıyor. 28 Şubat’ta
yaptılar milletten cevabını aldılar. Başörtüsü oylamasında yaptılar cevabını
aldılar. Hiç endişe etmeyin işte bu medya 30 Mart’ta da gereken cevabı
milletten alacak. Bunlar hangi manşeti atarsa atsınlar, son manşeti sandıkta
millet atacak.
KABATAŞ OLAYI HAKKINDA
Son günlerde medya tarihinin en alçakça linç girişimi yapılıyor. Bir
kadıncağız, açık söyleyeceğim. Bizim Bahçelievler belediye başkanımızın
gelini bu. Kabataş’ta linç girişimine maruz kalıyor. Bunu ifade vererek izah
ediyor. Yetmedi adli tıp raporuyla, kendisinin ve bebeğin vücudundaki darp
izlerini belgeliyor. Haziran’daki linç girişimi yetmezmiş gibi 8 ay sonra
medya yeniden linç girişimine başlıyor. Malum gazeteler, televizyonlar, aynı
yerden emir ve talimat alarak, genç bir kadın üzerinden linç kampanyası
başlatıyor. Sizin insanlığınız öldü mü be? sizin vicdanınız bu kadar mı
karardı? Çocuklarınızın eşinizin yüzüne nasıl bakabiliyorsunuz be? Sizin
çocuklarınızın başına gelseydi böyle mi davranırdınız?
Hangi yüzle kadın haklarından bahsedeceksiniz. Bundan sonra her tecavüze
uğrayan kadın bunları ikna etmek için elinde görüntü kaydıyla mı dolaşacak?
Kocasından şiddet gören kadın elinde kayıtla mı gelecek? Sokakta
kurşunlanarak öldürülen kadın cesedinin yanına görüntü kaydı mı kalacak?
‘BAŞÖRTÜSÜ DÜŞMANLIĞINI YAPILIYOR’
İfade tutanağı, darp edilmiş bebek var, bunlar çıkmışlar olayın nasıl
olmadığını anlatıyorlar. Vicdan, vicdan, vicdan. Bunu şuradan açık açık
ifade edeceğim. Eğer o kadın başörtülü olmasaydı bu linç olur muydu?
Başörtüsü düşmanlığını sürdürüyorlar. Bunu yapanların ilkeleri yok.
Sınırları yok. Bunlar için helal yok haram yok. Bunlar her işi meşru
görüyor. Çünkü anlayış şu. İlke şu, amaca ulaşmak için her yol meşrudur.
Gerektiğinde hazreti peygamberi kamyona bindiriyorlar. Ama ben diğerlerine
sormak istiyorum. Siz bunların arkasına niye takıldınız? Cevabı çok basit.
Gezicilerle paralel örgütün patronu bir. Bunlar zaten ezelden kardeştirler.
Şimdi de dayanışma içinde millete karşı operasyon yürütüyorlar.
Biz bunları 28 Şubat’taki manşetlerinden ihanetlerinden de tanırız. Bakın
atıyorum o başlıklardan bir tanesini “Beceremediniz artık bırakın” manşetini
bu millet unutmayacak. O ihaneti o hançeri 28 Şubatçılarla yapılan o
işbirlikçi tavrı bu millet unutmadı. Unutmayın manşetlerin dediği değil
Allah’ın dediği olur. Bu alçaklığın ihanetin hesabı da bu hainlerden
sorulur. Bir an bile olsun rehavet içinde olmayacağız. Boş bulunmayacağız.
17 Aralık darbe girişimi tam anlamıyla çökmüştür. Geri tepmiştir. Ekonomiye
milli kurumlara yönelik saldırı tamamen püskürtülmüştür. Şu anda kısa sürede
4 milyar dolar yaklaşık Türkiye’ye döndü. Bu onları rahatsız ediyor tabi. Şu
anda paralel yapının başını çektiği ittifakın iki hedefi kaldı, biri 30 mart
seçimleri, diğeri de çözüm sürecidir.
‘BUNLARI ANLATACAĞIZ’
Bu darbe girişimini meydanlarda evlerde anlatacağız. CHP MHP ve BDP bir kez
daha genel kurul salonunu terörize ettiler. Sonuçta çıka çıka 28 tane ret
oyu çıktı. Siz samimiyseniz bu samimiyetinizi Meclis’te niye ortaya
koymuyorsunuz? 28 tane ret oyu. Yaptıkları şey ne? Şiddet, terörize tmek.
Karşılığını da bulunca feryat ediyorlar. Bunların ciddiyeti bu.
Arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Bu mücadeleyi böyle verelim bu millet hep
bizim arkamızda olacaktır.
Bu çetede tarihe karıştığında inanın demokrasinin önünde hiçbir engel
kalmayacak. Ekonomiye saldırdılar güçlü ekonomiyi yıkamadılar, istikrarı
bozamadılar. Demokrasiye saldırıyorlar demokrasiyi de yıpratamayacaklar.
Demokrasi buradan da güçlenerek çıkacak. Bu operasyon düpedüz bir casusluk
operasyonudur. Kimlerin kimlere talimat verdiği ortaya çıktığında ihanetin
derecesi net olarak görülecek.
ASKERE SIZDILAR
Malum TSK’nın o nezih yapısı farklı ama oraya da bunlar bu sızmalarını
yapmış durumda. İşte onun için dik duracağız. Biz 17 Aralık’tan itibaren
ortaya atılan tüm iftiralara tek tek cevap vereceğiz. Cevabı olmayan hiçbir
soru yok. Bu hainlerin bu paralel yapının Türkiye’deki gündemi
belirlemesine, esir almasına da izin vermeyeceğiz. Bu paralel yapı CHP’nin
MHP’nin önüne yem atıyor. Ama AK Parti’yi böyle yapay gündemler esir alamaz.
<http://sozcu.com.tr/dosyalar/gezi-parki-protestolari.php> Gezi olayları
sırasında Vandallar sokakları ateşe verirken yakarken yıkarken, Türkiye’nin
her yerinde huzuru bozarken, inançlı kesime karşı alçakça hakaret
Bu medya bir palalı militanın peşine takıldı. Günlerce manşetten bunu gördü.
Haftalar sonra tuzağa kendileri düştüler. Bu palalının CHP organizasyonu
olduğunu CHP’liler itiraf ettiler. Kendi attıkları manşetler dönecek
dolaşacak ve kendilerini vuracaktır. Biz eğer bu iftiraların peşinde
takılırsak ülkemize milletimize hizmet üretemeyiz. Vakti zamanı geldiğinde
her hadise aydınlanacak. Her meselede şaşmaz terazi olacak.
Can AKIN <mr_ca...@yahoo.co.uk> Feb 18 09:46PM
Tüm Yazıları
ShareThis MEVLANA & THE MYSTERY SAYINGS OF RETARTED GIRL - Written By Can AKIN
23.04.2007
CAN AKIN
Okunma Sayısı : 9544
Oy Sayısı : 32
Değerlendirme : 4,88
Popülarite : 7,34
Verdiğiniz Puan :
Yazar Can Akın - Öykü - Mevlana Türbesi, Küçük Kız ve By Çuu Gizemi
http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=7892&ItemIndex=23
Stories Of Memory
Mevlana And The Mystery Sayings Of Retarted Girl
Written By Can AKIN
Translated By Nilufer DURSUN
I was on duty at the square meter in front of the Mevlana's Tomb in
order to guarantee peace around the tomb and helping foreign tourists
who came from all over the world. They've come in order to adapt the
international calling of Mevlana "Come whoever you are, come again." My
duty wasn't limited to carry out necessity of my job. I try to do my
best because of my love and respect to the humanity, answer their
questions about their encamping, lunch, shopping and Tomb Of Mevlana. I
used to be a host who treat his guests all of his heart and give
everything as far as possible.
.
.
Every day including weekends, the tomb has been visiting early morning. Everything has been organized naturally. The people who gathered
together in front of the tomb were never made noise; quietness of the
tomb has embraced the people and the city. As if everything has become
silent at this place, so has everybody. A religion, languages, desires,
wishes, hopes questions have come to an end, all the chaos; struggles
have finished between the crowded who remained calm.
Silence has drunk once more and they became only one heart and breath. I
used to be live happily this quietness and peace in the name of myself
where I was on duty in front of the tomb.
Time used to stop, place has been lost, I and tomb used to beat as a
heart. Even I was very tired I used to be as much as careful to hear
every noise and be awake. After I had left my work and came back home
"The feeling of separation from my true home" never left me, a sadness
of my heart made my eyes wet, gave shade to my heart. When I was back
from duty at an early morning of that night, my six year old son has
been ill was on fire. I took him to the doctor in a hurry. He talked
constantly along the way because of high fever.
After he had been examined in the hospital I took his drugs and
returned home. When we arrived home he was sleeping deeply. I had to
come back my work because I was on duty in a football match of the Konya
Club.
I tried to give consolation my
destroyed daughter however never rescued myself from my heart pain and
desperation. From now on I couldn't be find consolation. Words have
finished so have the hopes for me. After I had slept a few hours
disquietly I set off towards to the tomb in order to carry out my duty
which it was at nine. Both my mind and heart have remained at home. I
wished to grow these children with all my heart. I prayed to do my best
and grow them perfectly.
.
.
While I was walking arm by arm with sadness by thinking my troubles,
pieces of snow were turning around me and falling down. Every one of
snow pieces was reminding me my loneliness and desperation.
In this city between the crowded I left my son in his bed with his
eight year old sister and went to work. I was all alone, during this
time loneliness and responsibility of the children used to destroyed my
morale. As soon as the football match of Konya city finished I left
stadium and went home in order to look after my son. His fever wasn't
too high. I called my daughter, mother ship at an early age made her
grow early. I watched her tired body which worried about her ill
brother. Because her eyes were still wet she was trying to hide from me.
I put my hands on her hair tenderly.
"Don't be worry my daughter, your brother will be good soon, drugs which
doctor gave him will less his fever in a short time. We did our best.
Now we have to wait patiently. With the permission of God your brother
will be allright tomorrow. However you should control his fever from
time to time without sleeping."
Told my
daughter I tried to give consolation my destroyed daughter however never
rescued myself from my heart pain and desperation.
From now on I couldn't be find consolation. After I had slept a few
hours disquietly I set off towards the tomb in order to carry out my
duty at nine o'clock. Both my mind and heart were used to remain at home
beside my children once more.
.
.
I was all alone as a snow piece falling down from the sky. As much as I know how a snow piece falls down I used to feel into an endless well.
How could I rescue myself from these leaderless wells? Who will show my
way, hold my hands?
If I wasn't conserved
myself with my duty in front of the tomb would leave this place. When I
came closer to the tomb I noticed Konya was covered by snow. I've
watched the falling of snow pieces for a short period of time. I also
watched mixing of snow pieces and made the ground white. Each one was
mutating the only color. From the sky snow pieces were falling down the
roofs by whirling as Mevlevi dervishes with the sounds of nay. Each one
mixes the other naturally and forms a consisting of one piece.
At that time I saw the city which was whirling at the skirts of Mevlevi Dervishes who perform Sema and shining much more with the reflected
lights of snow. I understood why I liked this city so much. Peace and
quietness used to spread everywhere. The presence of Mevlana who lived
in this city found the secrets of his morale world, invited all the
people to his heart without distinction and love of humanity, has become a united silence has been treated drop by drop to every place by
thinking's, praying, the meaning of light spreading from each heart.
In these places only silent language and calling of hearts were spoken. I didn't feel neither pain nor cold along the way, besides the tears of my heart. I stopped by to see the tomb of Sems from Tebriz. After I had prayed, I walked towards to the place where I'll be on duty by passing
Seyfettin Mosque. And I started to help the person who is visiting the
tomb.
This time my duty was at
night. Troubled men, prying people and silent ones were coming to mix
the ocean drop by drop. They started becoming crowded by the time
passing. Raining of snow became bigger. I walked towards to the people
in order to help them. Answered their questions I helped them as much as I can.
After I had arranged
everything I came back to my cold cottage where I was on duty. While I
was trying to heat myself I thught the others who work on duty here.
Some work and never interested in anything except their duty. They
begrudged visitors an unconditional serving. These men who didn't work
eagerly left here in a short time.
A mystery thing never let them stay here long. As the director of
Mevlana Museum who has worked for years with his soul went on working.
Any power couldn't move them.
When I was silent I started looking at my book titled "Guide Of Japan"
including digital Japanese dictionaray and coloured pressed. I don't
like wasting time. I'm fond of learning interesting subjects, visiting
foreign places and meet interesting events. In general I don't choose
these events, they run into me because I like being interesting. I used
to learn Japanese because I wanted to learn the culture of Japan. I
started memorizing Japanese words eagerly. I may be affected from
Japanese tourists who visited this place.
All of them were respectful both inside and outside the tomb. They
tried to become adapted to our traditions perfectly. They always had
questions about Mevlana. I prepared the life and works of Mevlana in
Japanese language and multiplied copies for them. I used to handed out
these copies to the Japanese tourists. I learned Japanese because I was
upset when I couldn't answer some of their questions.
While I was thinking why I learn japanese I embraced my policeman coat
in order to heat. I was very cold. I also wondered my son İf his ever
became less or not. I wasn't able to forget about his pale face, I
remembered mostly when I came home he used to wait for me at the window
and jumped into my arms by saying "Daddy". When I thought these I
started being sad. I wanted to go out and get rid of my sadness.
I wasn't able to see the outside because of the iced-window. I tried to look at outside by cleaning the snow of window from time to time.
Cottage has gotten warm in a short time. I felt better because of
heatness. Sleepless and anxiety for my little son has made me tired. My
mind has been at home.
I was
looking at the iced windows on my seat in thoughts. At that moment I
couldn't understand what happened suddenly with green light and a
spritual figure dressed in white clothes appeared in front of me. I
cliped my eyes, tried to move however never achieved. The figure in
white clothes came closer to me and with a deep voice
"Don't worry about your son, he's sleeping well now. However back of my grave three drunk men are sittting behind the tomb. Besides near the
tomb wall an unable girl will nearly become frozen. Go and take her."
said. As soon as voice was cleaned image lost. I became bewildred and
open - mouthed for a short time. I looked around me. Did I see a dream
or not. I waved my hand towards to the light. I saw nothing. I pricked
up my ear in order to hear the voice once more. Everything has been lost as if nothing happened. What has happened?
Because I couldn't think I wasn't able to begin acting. Only "There's a little girl under the snow." was resounding echos in my mind strongly
without stopping. If it is true I have to begin acting immediately in
order to rescue a human being who almost be frozen to death. This
knowledge is valuable enough to believe. Three drunk young men and a
girl almost be dead, I stopped for a moment and thought what to do. I
listened to the voice of my heart. The life of a little girl is being
talked. Three drunk men are related to public security. I remembered the words of the siluet's voice and rushed to the back of Mevlana's Tomb
.
.
Behind the tomb I saw them. They were praying loudly by opening their
hands towards to Mevlana's Tomb. I got angry with them because they were drunk and made a lot of noice besides. However my heart forced me to be silent. In my mind the saying of Mevlana "Come whoever you're come
again." Was resounding echos I became silent by these words. First of
all I thought why they were praying loudly. Did they have a reason to be at the place of Mevlana at midnight? I walked towards them and whispred
"What are you doing here, what happened?"
I asked. One of the young men:
"Our friend has just completed his military duty. We had alchol because we had bad news about our friend. We weren't able to tell him for this
reason we drank in order to have the courage to tell him death of his
parents. His parents died when he was on his military duty. We couldn't
give his consolation. He forced us to visit Mevlana at midnight. Now
we're here my dear older brother."
said. After I had removed the young men from the garden of the tomb I
talked to the young man who lost his parents privately. I tried to
explain to the others that visitors shouldn't be drunk and be
respectful. They've been affected and felt sensitive by my sympatic and
helpful behaviours. They're ashamed to visit the tomb because they were
drunk. Later on they became silent and went away rolling arm in arm on
the snow.
I remembered the little
girl whom siluet told me. I looked around in a hurry; however I wasn't
able to see her. Everywhere has been covered by snow. I started looking
for the little girl around the tomb when I was walking on the snow. She
had to be beside the tomb. There were no foot prins. All of them have
been cleaned by snow unfortunately. As a ghost I was researching
silently. Everything seemed me very stranger while I was walking towards to the place which siluet described. I leaned forward the snow of tomb
wall; I touched a hard material, lifted up slowly. When I lifted the
cardboard I saw a black dressed girl who was eighty cm tall in the
position of and a fetus with her long hair. I took her pulse, she was
almost frozen. She was still alive. Her lips have been turned to purple
because of cold and her saliva has been frozen also.
I took off my coat and covered her little body. After I had taken her
in my arms I carried her to the cottage where I was on duty as soon as
possible. I put her beside the stove. She wasn't able to speak and had a hump on her back. I informed her to the police centre.
The policeman gave information lost girl's parents immediately. They
have been at the police station for a long time. As soon as they have
learned something about their daughter they set off towards to the place where I was on duty. When the child saw her parents she started crying
loudly and embraced her mother. Her parents were crying also. I saw a
deep feeling of indepentedness on her father's face. He looked at me
with tears and told little girl has been lost twice. While he was
telling he was crying. Because her daughter was mantally retarted and
they always used to keep the door locked and somebody had to look after
her at home.
When her mother took
soup to her neighbor little girl was still sleeping. When her mother
came back home her daughter wasn't in her bed. Her mother has forgotten
to lock the door. Little girl has been interested in doors. They have
looked for her everywhere intensively but never found. At noon they gave information to the police. They've tried to help the policemen in order to find the lost girl. At night they've lost their hopes besides they
"Turkish Forum Dunya Turkleri Konseyi - World Turkish Coalition" <d...@turkishforum.com.tr> Feb 18 10:03PM -0500
İNTERNET SANSÜRÜ BU GECE 00.00'DA BAŞLIYOR...!
1 - Pornografik içerikler izleyenlerin evine milyardan başlayan cezalar
gelecek.
2 - Torrent'ten oyun indirenlere 500-1000 TL arası para cezası kesilecek.
3 - Facebook, Twitter, Ask Fm, bu sitelerde PKK'ya yönelik veya eyleme
yönelik bir şeyler paylaşanlar 2000-2500 TL para cezası ödeyecek.
4 - Playstation (1,2,3,4) Ayrıca tek PS değil seri farketmez korsan oyun
satın alan ve satan kişi 500-400 TL arasında para cezası yiyecek.
5 - Oyunlarda PKK'ya yönelik eylem hazırlayan ve PKK'ya destek çıkan kişiler
ve oyun şirketi para cezasına çarptırılacak.
6 - Oyunlara yaş sınırı gelecek kimlik ile oyuna kayıt olunacak.
7 - Bazı haber sitelerine sansür atılacak yalancı haber sunan siteler
5000-4500 TL arası para cezasına çarptırılacak
8 - Sosyal Medya'daki tüm konuşmalar kayıt altına alınacak. (Facebook,
Twitter, Ask Fm vs.)
9 - Pornografik görüntü paylaşan sitelere 500-1000 TL arasında para cezası
kesilecek site fark etmez.
10 - Virüs yapımı site hacklemek vb. gibi programlayanlar ve parayla
satanlar 7000 TL para cezasına çarptırılacaktır.
SİZDE PAYLAŞIN, BİLGİLENDİRİN...!
"Turkish Forum _ Turkish Times" <tti...@turkishtimes.com> Feb 18 10:37PM -0500
BU NASIL BİR MEMLEKET ?Prof.Dr.Coşkun Özdemir
Bu soruyu bir arka sokakta sopa darbeleri ile ölüme gönderilen Ali İsmail Korkmazın acılı annesi Emel Korkmaz soruyor.” Acım çok büyük ama acıdan çok öfke duyuyorum.Bu nasıl bir memleket ? 19 yaşındaki hayat dolu çocuğumu
sopa ile kıyasıya vurup öldürenler nasıl insanlar.? Çocuğum 38 gün komada iken suskun kalan hayatını kaybettikten sonra “onu arkadaşları öldürmüştür” diyen nasıl bir vali? Bizi, onun uğrunda can verdiği Gezi Parkını ailece görmek gezmek isterken engelleyenler kimlerdir.?Parktakileri çıkarıp bizim aileden 5 kişiye lütfen Geziye girme izni verildiği sırada bana el sallayanlara mukabele etmek istediğimde” bak gözaltına alırım” diyenler kimlerdir,nasıl bir görev üstlenmişlerdir?
17 şubat akşamı 5N1k programına katılan Emel Korkmaz bana Güldal Mumcuyu hatırlatan vakur tavırları ile Cüneyt Özdemirin sorularını cevaplıyordu.” Dün on binlerce Fenerbahçeli çocuklarla birlikte olmak bana
acılarımın yanı sıra gururu tattırdı. Bana büyük sevgi ve anne muhabbeti gösteren o gençlerin beraberliği teselli ve gurur verici idi.Birlikte maçı izledik ve İsmail Korkmaz marşını dinledik, o marş heyecan verici idi ama bu marşı kısıklamaya çalışıyorlardı.
Cüneyt Özdemir de çeşitli kanallardaki bu gayretleri kınadığını söyledi.Emel hanım Gezi olaylarında ölenleri tek tek andı ve” başka İsmailler ölmesin anneler ağlamasın diliyorum” dedikten sonra son söz olarak “ mahkemede katillerin arkasına polisleri koruyucu olarak koymuşlardı. Belki ben saldırırım diye.Ben bu tertemiz ellerimle nasıl onlara dokunmak isterim.”
Bu TV programını göz yaşları içinde izledim. Olayın gelişimi ve Emel hanımın anlatımı çok duygulandırıcı idi.Bu duygusallık içinde Erdoğanın kahraman! polislerinin şiddeti ile yaşamlarını yitiren İsmail ve benzerlerini unutup
Kabataşda başbakanın defalarca yinelediği olayın nasıl kullanıldığını düşündüm. Orada üstü çıplak elleri beyaz eldivenli bebeği kucağındaki kadına saldıran, üstüne idrarlarını yapan tenasül organları ile sürtünen edepsizlerin var olduğuna ve bunların o pırıl pırıl gezi çocukları ile bağlantılı olduğuna inanıp bu konuda kınayıcı yayınlar yapan Mehmet Metinerli kayıtsız şartsız yandaş yazarları ve onlara katılan İsmet Berkan ve Balçiçek Pamiri düşündüm. Ben de tıpkı Emel Korkmaz gibi epey bir zamandır bu nasıl bir memleket, bu nasıl bir toplum, bu nasıl yargı , bu nasıl demokrasi ,bu nasıl üniversite diye hayıflanmaktan kendimi alamıyorum . cosk...@superonline.com
Selami Cekmegil <cekmegi...@gmail.com> Feb 19 06:34AM +0200
*BİLGİÇ hocamız, Prof. EMİN bey... başlıklı yazım*
*http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=2745&Itemid=47
<http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=2745&Itemid=47>*
Gul Gun <histo...@gmail.com> Feb 19 10:11AM +0200
Sizin sacmaliklarinizi okumak zorundamiyim. Yolsuzluk ve rusvet zanlilari
adelete hesap vermedigi surece bu ulke batmistir.
Bursla universite okuyan, askere gidemeyecek kadar hasta olan biri nasil
oluyorda milyon paralari kisa surede kazaniyor. ben bunlarin cevabini
beklerim bir vatandas olarak. yoksa bunlari gizlemek icin yapilan hersey
her nedkadar demokrasi icin yalaniyla giydirilse de hepsi de yolsuzluk ve
ruseveti ortmek icindir.
--
Dr.guler unal
BU Biology
"Celal Çelik" <celal...@gmail.com> Feb 19 10:27AM +0200
Ahmed Şahin
a.s...@zaman.com.tr
<a.s...@zaman.com.tr>
aile-sağlik Yazarlar<http://www.zaman.com.tr/columnistMenuDetail.action?sectionId=6>
Ahmed
Şahin<http://www.zaman.com.tr/columnistDetail_getNewsById.action?columnistId=1023>
Vehb bin Münebbih’ten günümüze mesaj yüklü misaller
Vehb bin Münebbih hicri 124’te Yemen’de vefat eden tabiin’in maneviyat
büyüklerindendir.
Yaşadığı birinci ve ikinci asırdaki İslam büyüklerinin hepsini de ziyaret
edip her birinden feyizler alıp istifadeler sağlayan bu maneviyat büyüğü,
Peygamberimiz Hazreti Muhammed aleyhisselamın gelmiş geçmiş insanların
hepsinden de en üstün derecede yaratıldığını izah ederken, şu misali verir,
o günün insanlarına. Der ki:
-İnsanların aklı bir avuç kum misali olsa, onları irşadla mükellef olan
Allah Resulü’nün aklı da, uçsuz bucaksız bir kum çölü misaline benzer. Bir
avuç kumun sınırsız kum çölüne nispeti ne ise, insanların meleke bakımından
Ahirzaman Nebisi’ne nispeti de odur. Zaten Peygamberliğin özelliği de bu
büyük farkı gerektirmektedir. Zira Rabb’imiz insanların tümünden de
akıllısını tercih eder, onlardan daha akıllı ve kabiliyetlisi varken, yahut
da yaratılacakken neden daha az akıllı ve kabiliyetlisini zatına tebliğci
seçsin? Bu sebeple Resulullah’ın (sas) talim ve tebliğini daha üstünü
olmayan son yüce talim ve tebliğ olarak dinleyip sarılmak gerekir.
Gevşeklik gösterip beklemek bu yüzden akılla da nakille de makul ve meşru
görülmez.
Vehb bin Münebbih, hizmet insanlarının maruz kaldığı bela ve musibetleri
yorumlarken de şöyle der:
-Okuduğum irşad kitaplarında gördüm ki, eğer insan hizmet esnasında belâ,
sıkıntı ve darlığa düşerse, bilsin ki bu, Peygamberlerin ve salihlerin
hallerindendir. Çünkü onların hepsi, hizmette çok sıkıntı çektiler,
zorluklara maruz kaldılar. Eğer insan bol rahatlığa kavuşursa, bilsin ki,
büyüklerin yolu rahatlık ve lezzetler içerisinde yaşamak değildir. Belki
hizmet yolunda zorluklara sabır ve tahammül ederek makamlarını daha da
yücelere yükseltmektir.
Kendisine şöyle bir soru sorarlar.
-Bir asra yakın hizmettesin. Sence dine en büyük fayda ile en büyük zarar
hangi halden gelir? Şöyle cevaplar bu soruyu:
-Dine en büyük fayda veren hal, hizmetinden dolayı hiç kimseden bir takdir,
tebrik beklentisi içinde olmama halidir. En büyük zarar veren hal de,
çevreden hep takdir ve tebrik beklentisi içinde olma halidir.
Derler ki, bir kulu Allah’ın sevdiği ne ile belli olur? Bir işaret ve
tahmin söz konusu olabilir mi?
Şöyle cevaplar bu soruyu da:
-Allah bir kulunun hayrını dilerse onu, dine hizmet istek ve arzusu ile
doldurur. Başkalarının para kazanmaktan duyduğu zevkten fazlasını o, dine
hizmet emekten duyar! Bu duygu o kulun hizmette sabır ve sebatına sebep
olur.
Emevi halifelerinden Süleyman bin Abdülmelik’e, üzeri yazılı bir mezar taşı
getirirler. Bu yazıyı ancak Vehb bin Münebbih’in okuyacağı söylenir. Hemen
davet edilerek yazıyı gösterirler. Taştaki yıpranmış yazıyı herkesin
dinleyeceği yüksek sesle okur. Şöyle uyarıda bulunuyor mezar taşındaki yazı:
-Ey Âdemoğlu! Sen, eğer ecelinin devamlı yaklaşmakta olduğunu düşünseydin;
hep dünyaya çalışmaktan vazgeçer, salih amellerini artırıp, hizmetini
çoğaltmaya bakardın. Şüphesiz sana da yarın benim gibi pişmanlık duygusu
gelecektir. Çoluk çocuğun ve en yakınların seni de toprağa teslim ettikten
sonra çekip gidecekler. Artık amellerinle baş başa kalacaksın yeni yerinde.
İyi amelle gelmişsen ne mutlu sana! Günahlarla yüklü gelmişsen, büyük
pişmanlık bekliyor seni! Öyleyse şimdiden hazırlık yap. Pişman olmadan önce
tedbirini al! Yoksa sen de benim gibi başında dikili bir taştan başka bir
şey bırakmayacaksın arkanda. Şimdi düşünme sırası sende!
"Hüseyin LAPTALI" <erenkoys...@ttmail.com> Feb 19 09:48AM +0200
Kıbrıs Mektubu 1103
TÜRKİYE'MİZİ BEKLEYEN EN YAKIN VE EN BÜYÜK TEHLİKE.
Memleket, sonu kaos olan, önlenemez bir neticeye doğru hızla yol almaktadır.
En yakın ve en büyük tehlike Güneydoğuda estirilen ayrılıkçı rüzgarlardır.
İktidar önderliğinde sinsice uygulanmakta olan İmralı (Öcalan) merkezli "açılım projesi" diğer adı ile "Türk Vatanının bölünme projesi" çok tehlikeli kıyılarda dolaşmaktadır.
BDP'nin Diyarbakır Belediye başkan adayı Gültan Kışanak seçim sonrası için bölücülük konusunda çok açık konuştu.
<<<<"Öz yönetimle özgür kimlik inşası süreci başlatacağız; yasaları, sistemi zorlayacağız!
Seçilmem durumunda yasaları zorlayacak, sistemi zorlayacak çalışmalar yapacağım.
Seçim sloganını 'Öz Yönetimle Özgür Kimlik' diye belirledik.
Bunun adı, Kürt halkının statüsüdür.
Yani biz artık Kürt halkının statü talebine Ankara'nın ne yanıt vereceği ile meşgul olamayız.
Seçimlerden sonra özgür bir kent olacağız.
Başkan Apo, Diyarbakır'a, Kürdistan'a gelecek halkıyla buluşacak.
Ancak siz oyalamaya, halkımızın özgürlük talebini ertelemeye kalkışırsanız, sizi beklemeyeceğiz. Halk olarak öz yönetimlerimizi, özerk sistemimizi inşa edeceğiz">>>
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirbaş ise;
>>> "Kürtler artık kendilerini yönetme aşamasına geldi. Devleti beklemek zorunda değiliz. Seçimlerden sonra daha özgür olacağız, diyerek Kışanak'a destek verdi.<<<
Yoruma gerek yok. Düşman tarafı bayrağı çekmiş, silahını çekmesine ramak kaldı.
AKP iktidarının memlekete yaptığı en büyük kötülük ise, Büyükşehir belediyelerini İl Belediyesi şekline dönüştürmek oldu.
Diyarbakır'da Kışanak'ın İl Belediye Başkanı seçildiğini düşünemiyorum. Bu halde İl hudutları dahilinde "Türk haklarından" söz edilebileceğini sanmıyorum. Diğer Güneydoğu il belediyelerinde de durum bundan farksız olmayacaktır.
Yakında Kışanak'ın varoluş kavgası vardır.
Dost tarafında ise durum yürekler acısıdır.
İktidar, kutu kutu paralar, para sayma makineleri, bir evde 7 adet para kasası vs. yani Dünya'da asırların soygunu meselesinin kendisine uzanmasından tedirgin olmuş, garip duygulara kapılmıştır. Zevahiri kurtarmak için kendi kendine diktatoryal yasalar çıkarmakla meşguldür. Memleket bütünlüğünü düşünecek hali kalmamıştır.
Türk ordusunun ve Türk Milletinin güzide evlatları, Emekli Genel Kurmay Başkanı dahil ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezalarına çarptırılmış, ordumuz çökertilmiş, Doğu'da, Güneydoğu'da etkinliğini kaybetmiştir. Doğu Güneydoğu'da bölücü zihniyet etkinliğini sürdürmektedir.
900 km.lik Suriye sınırımız yolgeçen hanı olmuş, fiili kontrol ortadan kalkmıştır.
AKP ise Kıbrıs'ta, alelacele çözüm müzakerelerine oturmuş, mesele "ver-kurtul" zihniyeti ile hemen halledilip iç politikada puan toplama kurnazlığına yatılmıştır.
Mahalli seçimlerden sonra Kışanakların çıkaracakları isyana karşı TC'nin eli kolu bağlıdır. İsyanın bastırılması için aşırı güç kullanımına kalkıldığında uygar görünümlü "Vahşi Batı" ayağa kalkacaktır. Her türlü yaptırımlar ile Türkiye'nin başına dikilecektir.
AKP içinde bu gidişe dur diyerek istifa edecek 60-70 sağduyulu insan yok mudur? Bence Erdoğan'dan ziyade ona destek vermeyi sürdüren milletvekilleri sorumludur.
Bu gidişle Türkiye parçalanma sürecine girmiş, ikinci bir Suriye olacaktır. İşte Türkiye'miz için en yakın ve en büyük tehlike budur. Benden söylemesi.
Hoşça kalınız. 19 Şubat 2014, Hüseyin LAPTALI, erenkoys...@ttmail.com
hamza selcuk <hamza...@gmail.com> Feb 19 09:40AM +0200
Rahmeti sonsuz, merhameti sınırsız Allah'ın adıyla
(Ey Muhammed!) Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah
bunlarla, ancak dünya hayatında onların azaplarını çoğaltmayı ve onların
kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor.
Tevbe suresi 55
"Erdal İZGİ" <erda...@hotmail.com> Feb 19 07:16AM +0200
OYUNUN ADI SİYASET… / Erdal İZGİ /
Binali Yıldırım.
En az 12 yıldır aktif siyasette.
Genel, yerel seçimlere girdi.
Referandumlar yaşadı.
Seçim kampanyalarına katıldı.
Adayları seçti, seçtirdi.
Şimdi turlarken…
Kendisine akıl verenleri dinliyor, “ Haklısın, fikrin güzel” diyor.
***
Kabinenin en uzun süreli bakanıydı.
Ulaştırma Bakanlığı’nda rekor kırdı.
Bir sürü projeye imza attı.
Şimdi dolaşırken…
Yatırım, hizmet konusunda ahkâm kesenleri dinliyor, başını sallayarak;
“ Haklısın, düşüncelerin iyi” diyor.
***
Yıldırım, AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı.
Kapı kapı dolaşıyor.
Berber oluyor, vatandaşı tıraş ediyor
***
Seyyarın tezgâhına geçiyor, onun için gevrek satıyor.
***
Marangoz dükkânında “ çıraklık yaptım” diyor. Tahta kesiyor.
***
Taksici oluyor, yolcu taşıyor.
***
Izgara başında köfte pişiriyor.
***
Bazı yerlerde tepki görüyor.
Laf atılıyor, sataşmalar geliyor.
Enişte, ayakkabı kutusu falan deniliyor.
Gülüyor, yürüyor.
Cevap vermiyor.
***
Hergün bir yerlerde…
İnsana dokunuyor.
Konuşmaktan çok dinliyor.
Sessiz, mütevazi tavırla yolları arşınlıyor.
Yanında parti yöneticisi istemiyor.
***
Diğer aday, rakip CHP’li Aziz Kocaoğlu.
Listeler açıklandığından beri…
Başı çok ağrıyor.
Seçilemeyen aday adayları onu günah keçisi görüyor.
Acımasızca yükleniyor.
Haksız protestolara maruz kalıyor.
Haklı olarak sinirleri geriliyor.
***
İkisinin de saçı beyaz, evlatları boyunca.
***
Oyunun adı siyaset.
Koltuksa eğer nimet…
Çekilecek bu külfet!
***
Denirse ki; yemin billah vatandaşa hizmet.
Öyleyse turlara ve rollere devam et.
****
"Celal Çelik" <celal...@gmail.com> Feb 19 05:38AM +0200
*Ağlatan Hikaye – Küçük Kız..*
[image: kucuk kiz]
On yaşlarındaki küçük kız, okul önlüğünün düğmelerini iliklemeye çalışırken
o kadar acele ediyordu ki, yaşadığı panikten elleri birbirine dolanıyordu.
Uyumaktan şişmiş gözlerini ovalayarak dışarı fırladı. Ayakkabılarını
ayağına geçirmeye çalışarak yürümesi yolda yalpalamasına sebep oluyordu.
Son günlerde sürekli geç uyanıyor, ilk derse yetişemiyordu.
Öğretmenin verdiği cezadan çok, her seferinde yalan söylemek zorunda
kalmasıydı küçük yüreğini yoran. Bu sefer hangi bahaneyi uyduracaktı? Uyuya
kaldığını söylese, öğretmen her zamankinden daha çok kızacaktı.
Annesine söz vermişti. Ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin,
kesinlikle yalan söylemeyecekti. Geç kaldığı günlerde öğretmeninin
bakışlarıyla alevlenen yangına karşı, sap yığınından yalanların arkasına
çaresizlik içinde gizleniyordu.
Okulun kapısına geldiğinde koşmaktan terlemişti. Alnına, çile mürekkebiyle
yazılan yazıyı, saçlarından süzülen ipek teller, daha bir
belirginleştiriyordu. Al yanaklarının üzerine yerleşen şiş gözlerle
etrafına bakıyor, çekingen adımlarla koridorda ilerliyordu.
Küçük bedeni, taşıyabileceğinden ağır bir çantanın esaretinde sınıfın önüne
geldi. Son kez önlüğünü ve yakalığını düzeltip kulağını hafifçe kapıya
yasladı. İçeride hiç ses yoktu.
Çantasını sırtından eline alıp, minik elleriyle kapıya birkaç kez vurdu.
Ürkek adımlarla içeri girdiğinde sınıftaki sessizlik, yerini fısıltılara
karışan gül <http://secmehikayeler.com/etiketlerim/gul>üşmelere bırakmıştı.
Çocukların bazısı, geç kaldığı için ona kızıyor, bazısı alaycı bakışlarını
gülmelerle perçinliyordu. Küçük kız, yerine geçmeye hazırlanırken;
öğretmen, sınıfı susturan, gülüşmeleri kovalayan, küçük kızın yüreğini
titreten konuşmasına başladı.
- Dur bakalım! Yerine oturma! Seni defalarca uyarmaktan, cezalandırmaktan
bıktım. Sen, geç kalmaktan bıkmadın. Tahtanın yanına geç ve ders bitene
kadar tek ayak üzerinde dur. Sorumsuzluğuna son verene kadar böyle
yapacağım… Ayağını indirdiğini görmeyeyim…
Öğretmen, hedefe koyduğu küçük bir kalbi tam ortasından yaralamıştı.
Acımasız bir ressamın elinden çıkan hüzün tablosu sınıfın ortasında öylece
duruyordu. Diğer çocukların yeniden başlayan gülüşmeleri tabloya vurulan
fırçanın son darbeleri oldu.
Alaycı bakışlardan kaçırdığı gözlerinde, yağmaya hazırlanan bulutlara
direnen küçük kız, tahtanın yanına geçti. Ayağını kaldırdığında ders
kaldığı yerden devam etmişti.
Minik ayaklarında derman tükenmek üzereyken, ızdırabı ve dersi sonlandıran
zil nihayet çaldı. Bir yangından kaçar gibi kapıya koşturan çocuklar geride
bıraktıklarını çoktan unutmuştu.
Öğretmen, masadan kitaplarını toplarken sınıfta kimse kalmamıştı. Küçük
kızın yüzüne dahi bakmadan “Tamam! Çıkabilirsin.” dedikten sonra,
söyleyecekleri aniden aklına gelmiş gibi, uyuşan ayaklarıyla birkaç adım
atan kıza tekrar seslendi.
- Dur biraz! Her gün derse geç kalıyorsun. Bu böyle gitmeyecek! Ya keyifle
uyumaktan ya da okuldan vazgeç! İkisini de aynı anda yapmaya çalışmandan
bıktım.
Nasıl bir annen varmış ki, seni okula hazırlamaktan aciz, geleceğine karşı
tasasız. Defalarca çağırmama rağmen bir defa bile göremedim veli
toplantılarında.
Senin sorumsuzluğunun diğer çocuklara örnek olmasına izin vermeyeceğim. Ya
kendine çeki düzen ver ya da…
Öğretmeninin ağzında çakan şimşekler küçük kızın gözlerinde bekleyen
bulutlara düşüyordu. Yağan yağmurlar çoraklaşmış bir yüreği yumuşatmaya
yetmiyor, sorular devam ediyordu.
- Okumak istemiyor musun? Eğer öyleyse, ne sen yorul ne de biz!
Küçük kızın başı önüne düşmüştü.
- Hayır öğretmenim, dedi. Okumayı çok istiyorum. Hem de çok; ancak her
sabah aynı rüyayı görüyorum.
- Ne görüyorsun rüyanda?
- Geçen sene beni yalnız bırakan annemi cennette görüyorum. Beni çok
özlediğini söylüyor, pamuk elleriyle başımı okşamak istiyor, tam elini
uzatıyor; uyanıyorum.
Yanaklarına süzülen yaşları sildikten sonra derin bir iç çekip, sözlerine
kaldığı yerden devam etti.
- Onu o kadar çok özledim ki… Belki aynı rüyayı tekrar görürüm, belki
rüya<http://secmehikayeler.com/etiketlerim/ruya>kaldığı yerden devam
eder diye tekrar uyuyor, uyanmak istemiyorum; ancak
rüya kaldığı yerden devam etmiyor…
Daha fazlasını anlatacak gücü kalmamıştı. Titreyen sesiyle son bir cümle
daha kurdu.
- Rüyamda da olsa, bir defa başımı okşamasını, ona doya doya sarılmayı o
kadar çok isterdim ki…
***********************
*BU VE DİĞER MAİLLERDEKİ GÜZEL YAZILARI İSTEDİĞİNİZ ZAMAN BURADAN TEKRAR
OKUYABİLİRSİNİZ:*
*http://celal1973sevdikleri.blogspot.com/
<http://celal1973sevdikleri.blogspot.com/>*
*************************
"Savas SUZAL" <ssu...@verizon.net> Feb 18 06:06PM -0500
ABD’de, yeni bir Türkiye raporu daha
Ana Sayfa» Yazarlar» Savaş SÜZAL18.02.2014 00:00
Savaş SÜZALsav...@karsinokta.com
Bazı yazılarımda, bizlerden bahsederken yaptığım eleştiri ve çıkışlar, bir grup okuyucumu rahatsız ediyor, biliyorum. Ama gerçekten milletimi ve halkımı seviyorum, kalkıp sizleri gaza getirip, olmadık şeylerle, abartmak istemiyorum. Mesela, dünyada kaç ülkede, haftada bir kansere çare bulunduğu yolunda haber yapılır? Hem de, araştırma denilen şeyle ilişkimiz olmamasına karşılık. Bu tür haberlerin asparagas olduğu, daha üç gün geçmeden ortaya çıkar. Yayınlanan tüm zayıflama programlarına bakın; hareket etmeden kilo kaybettiren uyduruk kaydırık ilaç ve aletler. Amerika’da ne kadar modası geçmiş bu tür kandırmaca varsa şimdi bizim kapımızda.
Ama ülkedeki moda, organik ve sağlıklı beslenmeye olan düşkünlük. Yalandan kim ölmüş. En büyük yalancıyı, ülkenin başına geçirmiş halkın, yalana verdiği değer, ortada değil mi? Kıllı ve sakallı gençliğim, Araplaşmış ülkemin en güzel sembolü. Dedim ya, gerçekle milletçe yüzleşmeye yüreğimiz dayanmıyor diye. Bakın, medeni uygar Batı ülkelerine, bizdeki gibi ve kıllı gençler var mı?
Sevgili okurum, geçen hafta sonu, ABD’de yaşayan diasporadaki Türkler, hem Beyaz Saray önünde sessiz çığlık, hem de Pensilvania’da Erdoğan ile Gülen’i, mahkûm kılıkları içinde gösteren afişlerle, protesto etti. Sanki dışarıdaki Türkler, ABD yönetimine Türkiye’de yarattıkları felaketin sorumlusu olduklarını her gösteride hatırlatır gibiydi. Artık, Türkiye’de, arapsaçına döndürdükleri durumun sorumluluğunu, kimseye atabilecek pozisyonda da değiller. Aslında bu çabalar sonuç vermiyor da değil hani.
En son gelişme, Ankara’da görev yapmış eski Amerikalı büyükelçilerden Eric Edelman’ın, ABD Kongresi için hazırladığı rapor. Hatırlarsanız, Edelman daha önce de Türk iç politikası konusunda bir rapora daha adını yazmıştı. Aralık ayında, tam da ayakkabı kutusu skandalları ardından yayınlanan raporun adı, “Türklerin davranışlarının kökeni, Orta Doğu’daki Türk dış politikasını anlamak.” Özellikle Erdoğan’ın serveti konusunda Washington’a telgraf çeken bir Amerikan büyükelçisinin bu yolsuzluk skandalları ardından yeni raporu ortaya atması da ilginç.
Partilerüstü Politika Merkezi’nde, dört araştırmacı doçent ile birlikte hazırlanan raporda Edelman, Türk dış politikasının mezhep savaşları üzerine kurulduğunu ve AKP iktidarının İslamcılık kavgası verdiğini vurguluyor. Hemen hemen bu köşede sıkça dile getirilen her şey raporda var. Raporun Erdoğan’a yönelik değerlendirmesi ilginç. Başbakanı, “huysuz, asabi, günü gününe uymayan, sebatsız, kararsız, çapraşık” diye tanımlıyor. Onlar da anlamış bizimkini desenize. Rapor AKP iktidarının bölgedeki dış politikasının, istikrarsız ve güvenilmez, ABD politikalarına da zarar verdiğine dikkat çekiyor. Raporun orijinalini (http://bipartisanpolicy.org/projects/turkey-initiative) sitesinde bulabilirsiniz.
Bu ve bunun gibi raporlar yüzünden, Amerikan basını, Türkiye’de bir baskı rejimi olduğu ve Erdoğan’ın demokrasi ve özgürlük söylemlerinin doğru olmadığını her gün yazıyor. Sadece bunu değil, Türkiye’deki iktidar üyelerinin bulaştığı yolsuzluk konuları da günlük haberler arasında. Ekonomi üzerine yapılan uyarıları hükümet, bizi kıskanıyorlar lafları ile geçiştiriyor. Bu durum Türkiye’ye akacak Amerikan sermayesini etkiliyor, etkileyecektir de. Sadece sermayeyi mi?
Mesela Türkiye’ye giden Amerikalı turist sayısında son iki yıl içindeki sayı, sıfıra yakın. Açın bakın Turizm Bakanlığı rakamlarına. Türkiye’ye yalnızca Avrupa’nın ve Orta Doğu’nun çulsuz turistleri paket programlar için geliyor. Ayrıca hani dünya birincisi ilan ettiğimiz kısa adı THY olan Türk Hava Yolları var ya, Amerika’dan bu hava yoluna, Türklerle birlikte Araplar, Afrikalılar ve ne kadar çulsuz ülke vatandaşı varsa onlar biniyor. Geçen sefer gelirken, yanımda bağdaş kuran Orta Doğulu, yemek sırasında ayak parmaklarının arasını kurcalıyordu.
Ayrıca geçen yıl Amerika’ya tüm hava yolları gidiş geliş olarak 750 dolar civarı ücret alırken, bizimkiler, 1600 dolar gibi bir abartıya çıkmıştı. Bu kadar yıldır, böyle çıkıp, böyle batan çok hava yolu şirketi gördüm. İnşallah bizimki de onlardan biri olmaz. Zira hızlı çıkanlar hızlı iniyor günümüz ekonomilerinde.
--
Sayın "TÜRKİYE İÇİN EL ELE MAİL GRUBU" grubu üyesi.
grubumuzla ilgili şikayetleriniz ve tavsiyeleriniz grup yönetimine " erzinca...@gmail.com " adresimize bildirin,
Grubumuzda yayınlanan iletilerin yasalar karşısında tüm sorumluluğu yazarına ve iletinin üzerinde değişiklik yapıp yayınlayan üyeye ait olacaktır, İletilerin mutlaka konu başlıklarını yazınız. İletilerinizde Başka bir grubun tanıtımı, url adresleri yada benzeri ibareler bulunması halinde o iletiler yayınlanmayacaktır.. önemle duyurulur. saygılarımızla
---
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "TÜRKİYE İÇİN EL ELE MAİL GRUBU" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için Turkiye-i...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu grubu http://groups.google.com/group/Turkiye-icin-el-ele adresinde ziyaret edebilirsiniz.