Bazı yazılarımda, bizlerden bahsederken yaptığım eleştiri ve
çıkışlar, bir grup okuyucumu rahatsız ediyor, biliyorum. Ama gerçekten milletimi
ve halkımı seviyorum, kalkıp sizleri gaza getirip, olmadık şeylerle, abartmak
istemiyorum. Mesela, dünyada kaç ülkede, haftada bir kansere çare bulunduğu
yolunda haber yapılır? Hem de, araştırma denilen şeyle ilişkimiz olmamasına
karşılık. Bu tür haberlerin asparagas olduğu, daha üç gün geçmeden ortaya çıkar.
Yayınlanan tüm zayıflama programlarına bakın; hareket etmeden kilo kaybettiren
uyduruk kaydırık ilaç ve aletler. Amerika’da ne kadar modası geçmiş bu tür
kandırmaca varsa şimdi bizim kapımızda.
Ama ülkedeki moda, organik ve
sağlıklı beslenmeye olan düşkünlük. Yalandan kim ölmüş. En büyük yalancıyı,
ülkenin başına geçirmiş halkın, yalana verdiği değer, ortada değil mi? Kıllı ve
sakallı gençliğim, Araplaşmış ülkemin en güzel sembolü. Dedim ya, gerçekle
milletçe yüzleşmeye yüreğimiz dayanmıyor diye. Bakın, medeni uygar Batı
ülkelerine, bizdeki gibi ve kıllı gençler var mı?
Sevgili okurum, geçen
hafta sonu, ABD’de yaşayan diasporadaki Türkler, hem Beyaz Saray önünde sessiz
çığlık, hem de Pensilvania’da Erdoğan ile Gülen’i, mahkûm kılıkları içinde
gösteren afişlerle, protesto etti. Sanki dışarıdaki Türkler, ABD yönetimine
Türkiye’de yarattıkları felaketin sorumlusu olduklarını her gösteride hatırlatır
gibiydi. Artık, Türkiye’de, arapsaçına döndürdükleri durumun sorumluluğunu,
kimseye atabilecek pozisyonda da değiller. Aslında bu çabalar sonuç vermiyor da
değil hani.
En son gelişme, Ankara’da görev yapmış eski Amerikalı
büyükelçilerden Eric Edelman’ın, ABD Kongresi için hazırladığı rapor.
Hatırlarsanız, Edelman daha önce de Türk iç politikası konusunda bir rapora daha
adını yazmıştı. Aralık ayında, tam da ayakkabı kutusu skandalları ardından
yayınlanan raporun adı, “Türklerin davranışlarının kökeni, Orta Doğu’daki Türk
dış politikasını anlamak.” Özellikle Erdoğan’ın serveti konusunda Washington’a
telgraf çeken bir Amerikan büyükelçisinin bu yolsuzluk skandalları ardından yeni
raporu ortaya atması da ilginç.
Partilerüstü Politika Merkezi’nde, dört
araştırmacı doçent ile birlikte hazırlanan raporda Edelman, Türk dış
politikasının mezhep savaşları üzerine kurulduğunu ve AKP iktidarının İslamcılık
kavgası verdiğini vurguluyor. Hemen hemen bu köşede sıkça dile getirilen her şey
raporda var. Raporun Erdoğan’a yönelik değerlendirmesi ilginç. Başbakanı,
“huysuz, asabi, günü gününe uymayan, sebatsız, kararsız, çapraşık” diye
tanımlıyor. Onlar da anlamış bizimkini desenize. Rapor AKP iktidarının bölgedeki
dış politikasının, istikrarsız ve güvenilmez, ABD politikalarına da zarar
verdiğine dikkat çekiyor. Raporun orijinalini
(http://bipartisanpolicy.org/projects/turkey-initiative) sitesinde
bulabilirsiniz.
Bu ve bunun gibi raporlar yüzünden, Amerikan basını,
Türkiye’de bir baskı rejimi olduğu ve Erdoğan’ın demokrasi ve özgürlük
söylemlerinin doğru olmadığını her gün yazıyor. Sadece bunu değil, Türkiye’deki
iktidar üyelerinin bulaştığı yolsuzluk konuları da günlük haberler arasında.
Ekonomi üzerine yapılan uyarıları hükümet, bizi kıskanıyorlar lafları ile
geçiştiriyor. Bu durum Türkiye’ye akacak Amerikan sermayesini etkiliyor,
etkileyecektir de. Sadece sermayeyi mi?
Mesela Türkiye’ye giden Amerikalı
turist sayısında son iki yıl içindeki sayı, sıfıra yakın. Açın bakın Turizm
Bakanlığı rakamlarına. Türkiye’ye yalnızca Avrupa’nın ve Orta Doğu’nun çulsuz
turistleri paket programlar için geliyor. Ayrıca hani dünya birincisi ilan
ettiğimiz kısa adı THY olan Türk Hava Yolları var ya, Amerika’dan bu hava
yoluna, Türklerle birlikte Araplar, Afrikalılar ve ne kadar çulsuz ülke
vatandaşı varsa onlar biniyor. Geçen sefer gelirken, yanımda bağdaş kuran Orta
Doğulu, yemek sırasında ayak parmaklarının arasını kurcalıyordu.
Ayrıca
geçen yıl Amerika’ya tüm hava yolları gidiş geliş olarak 750 dolar civarı ücret
alırken, bizimkiler, 1600 dolar gibi bir abartıya çıkmıştı. Bu kadar yıldır,
böyle çıkıp, böyle batan çok hava yolu şirketi gördüm. İnşallah bizimki de
onlardan biri olmaz. Zira hızlı çıkanlar hızlı iniyor günümüz ekonomilerinde.