SİVRİHİSAR TARİHİ

1.012 görüntüleme
İlk okunmamış mesaja atla

gunay...@gmail.com

okunmadı,
2 Şub 2008 11:45:592.02.2008
alıcı sivrihisar
İLKÇAĞLARDAN İTİBAREN
SİVRİHİSAR TARİHİ VE
BAZI TARİHİ ESERLER














1985 - 1986

TARİH ANA BİLİM DALI























ÖNSÖZ








Mezuniyet tezimi alırken ilk aklıma gelen konu doğduğum,
büyüdüğüm yer ve memleketim olan Eskişehir iline bağlı Sivrihisar
ilçesi tarihi oldu Hem merakım, hem de güzel ilçemiz hakkında yeni
şeyler öğrenmek , benim bu konuyu almama neden oldu. Bu konuyu ele
almamın bir diğer sebebi de insanın önce kendi çevresini , daha sonra
başka yerleri tanıması gerektiği inancını taşımamdır.

SİVRİHİSAR; çok eski zamanlarda görkemli ve muhteşem medeniyet yaşamış
daha sonraki tarihlerde de pek çok tarihi olaylara sahne olmuştur.
Topraklarının verimliliği hem eski tarihlerde hem de günümüzde işlek
yollar üzerinde olması sebebiyle bir çok kavimlerin
uğrak yeri olmuştur. Buraya gelen kavimler Sivrihisar'a birçok tarihi
eser bırakmıştır.

Böylesine eski tarihlerden günümüze gelen Sivrihisar'ın tarihini
araştırırken birçok güçlüklerle karşılaştım.Bu güçlüklerin en önemlisi
Sivrihisar tarihi hakkında yazılan veya
günümüze kadar gelen tarihi kaynakların yetersizliğiydi. İkincisi ise,
araştırma konusu üzerinde tecrübesizliğim oldu. Bütün bu güçlüklere
kaşı elimden geldiğince her türlü imkanlarımı en iyi biçimde
kullanarak tezimi yazmaya çalıştım.




ESER SAHİBİ YAZAN




Nurettin SEZER Necmi GÜNAY
HAZİRAN 1986 KASIM 2006
DİYARBAKIR ŞIRNAK















İÇİNDEKİLER





1. GİRİŞ
2. SİVRİHİSAR ADININ ETİMİNOLİJİSİ
3. TARİHÇESİ
4. SELÇUKLULAR DEVRİNDE SİVRİHİSAR
5. OSMANLILAR DEVRİNDE SİVRİHİSAR
6. KURTULUŞ SAVAŞINDA SİVRİHİSAR
a) Anadolu işgaline bir bakış
b) Sivrihisar Yunanlılar tarafından işgal ediliyor.
7. SİVRİHİSAR İLÇESİNDEKİ TARİHİ ESERLER
a) Sivrihisar Kalesi
b) Alemşah Kümbeti
c) Ulu camii
d) Kurşunlu Camii (Cami-i Beyda)
e) Yenice Mahalle Camii
f) Aziz Mahmut Hüdai Camii
g) Bayram Musalla
h) Elmalı camii
i) Sanat kulesi


8. DİPNOTLAR


















I.GİRİŞ


Sivrihisar'ın ne zaman veya kimler tarafından kurulduğu ve
buraya ilk gelen kavimin kimler olduğu kesin olarak bilinememektedir.
Ancak etiler zamanında , Sivrihisar'a Sallpa denilmekteydi. Yunan ve
Roma devirlerinde Spalya denilmiştir. Klasik devirde Abrustula adıyla
bilinmekteydi. 220 göç yılında ise, Sivrihisar'a Amuriye (Mamuriye)
adı verilmiştir. Daha önce Sivrihisar yakınlarında Amuriye şehri
vardı . Ancak bu şehrin savunulması zor durumda olması nedeniyle harap
dilmiş ve halkı (ahalisi) Sivrihisar'a göç ederek buranın adını kendi
şehirlerinin adıyla söylemişlerdir. Bizanslılar devrinde
Justinianopolis adını almıştır. Bizans'ın en kuvvetli imparatoru olan
Jüstinyen (527-565) adını verdiği şehre önem vererek imar
faaliyetlerini sürdürmesi ve şehri bir Hıristiyanlık mekezi haline
getirmiştir. Dini yönden önce piskoposlk, sonra metropolislik
derecesine yükseldi.

Selçukluların 1073'de Ankara'yı almalarından sonra1073 sonu
1074 başı arasında Sivrihisar alınmıştır. Önemli mevkiye sahip olması
ve savunulma yönünden kolay olması nedeniyle Selçuklular tarafından
iskan edilerek uç beyliğinin merkezi olmuştur. Bu zamanlarda dağların
Granit kayalardan oluşması nedeniyle Karahisar denilmiştir. Ancak
burada savaşa hazırlık yapılması nedeniyle Seferihisar adı
verilmiştir. Sivrihisar 1289 yılında Osmanlı beyliği idaresi altına
çirmiş. Bir müddet sonra Osman bey Sivrihisar'la birlikte bütün
Eskişehir ve havalisinin idaresini kardeşi Gündüz Bey'e vermiştir.
Osmanlılar zamanında da Sivrihisar adı kullanılmış ve şehir önemini
korumuştur.

Günümüzde SİVRİHİSAR; Eskişehir iline bağlı bir ilçedir.
Doğusunu Ankara, Güneyini Konya ve Afyon il sınırları, Batısını
Çifteler, Mahmudiye ve kuzeyini ise Mihallıçcık ilçeleri sınırlar. En
önemli dağları ilçenin kendi adı ile anılan Sivrihisar
Dağlarıdır.

Kaymaz kasabasına kadar bu dağ sırasının en yüksek noktası
ilçeden 7 km. doğuda bulunan ve 1690 m.yükseklikte olan Çal tepesidir.
Yazıcıoğlu tepesi 1100 m. Karasivri 1250, Arayıt (Eryiğit) dağının
Hasan baba tepesi 1300 m. dir. Gavur tepesi 1050 m.dir.

Sivrihisar 'da ilçe merkezinde , lodos ve karayel rüzgarları
hakimdir. Sakarya Porsuk nehirleri yakınından geçmektedir. Sakarya
nehrinin kolları Zor suyu , Göksu ve Düden suları Sivrihisar hudutları
içinde doğar ve yine Sivrihisar hudutları içinde Sakarya nehrine
dökülür.

Sivrihisar 4043 km'lik bir alan ve çevresiyle beraber 114.580
kişilik bir nüfusuyla Eskişehir'in en büyük ilçesi özelliğindedir.
14610 nufusuyla yine Eskişehir'in en kalabalık ilçesidir. (1985)
sayımına göre.

Sivrihisar ahalisinin geçim kaynağı küçük ve büyük baş
hayvancılık, çiftçilik ve küçük esnaflıktır. Ayrıca Sivrihisar da
bağcılık ve üzümcülükte gelişmiştir. Ermenilerden kalan bağlar vardır.
Bu bağlar günümüzde Gavur Bağları adıyla bilinmektedir.

Sivrihisar 'da Yunus Emre, Nasrettin hoca, Hızır Bey ve Sinan
Paşa gibi ünlü şahsiyetler yetişmiştir.

Sivrihisar Kurtuluş savaşında da büyük fedakarlıklar göstermiş,
Türk Hava Kurumun'dan ve Kızılay'dan ödül almıştır. Ayrıca, Kurtuluş
savaşında yaptığı yardımlarla Kuva-i Milliye'ye ilk uçağı alma
şerefine erişmiştir.
II. SİVRİHİSAR ADININ ETİMİNOLOJİSİ



Sivrihisar'a Hititler zamanında Sallpa denilmiştir. Daha
sonraları Yunan ve Roma devirlerinde Spalya , klasik devirde de
Abrustula adıyla tarihe geçmiştir. 220 göç yılında Sivrihisar
yakınındaki Amuriye ya da Mamuriye adıyla bilinen bir şehir vardı.
Ancak bu şehrin savunulması güç olduğundan, Şehir halkı Sivrihisar'a
göç etmiş ve şehrin
ismi
Sivrihisar'a verilmiştir. Böylece 220 göç yılında Sivrihisar'ın adı
Amuriye olmuştur. Bizanslıların ilk devrilerinde justinianopolis adı
verilmiş 6.yy.'da Bizans imparatoru Sivrihisar' a kendi adı olan
Jüstinyen'i vermiştir. 1073'de Selçukluların eline geçen Sivrihisar
dağlarının renginin siyah olması ve dağlarında bir Hisar'ın olması
nedeniyle Karahisar adını almıştır. Daha sonra Seferlerin
Sivrihisar'da düzenlenmesi nedeniyle kara sözcüğü kalkarak yerini
Sefer-i Hisar-a bırakmış ve Seferihisar olarak anılmıştır. Daha sonra
çevresindeki dağ tepelerin sivri oluşu nedeniyle SİVRİHİSAR adını
almıştır. (1)



III. TARİHÇESİ





Sivrihisar'ın antik doğu, batı ve güney yollarının bir kavşak
noktasında bulunması ve savunulması kolay bir mevkiye sahip olması
bakımından tarihte büyük önem kazanmıştır. Bu sebepten Sivrihisar VII.
Yüzyılda Frig'liler zamanında iskan edilmiştir. Ancak çevresinde
bulunan Pessinus, Gordion, Jerma ve Mideion gibi büyük Frig
şehirlerinin bulunması ve bu şehirlerin tesirinden kurtulamıyarak
büyüyüp gelişememiştir. (2)

Fakat Roma'lılar devrinde Sivrihisar'ın askeri önemi
anlaşıldığından büyük önem verilmiştir. Bu devirde Sivrihisar'a
kaleler yapılmış, ( ya da eski kaleler onarılarak
sağlamlaştırılmıştır. Gerekli yerlere yeni kaleler takviye
edilmiştir.)Su yolları yapılarak ahalinin ve Sivrihisar'da bulunan
Roma askerlerinin su sıkıntısı çekmemesi sağlanmıştır. Ayrıca
Sivrihisar'a yeni yeni kavimler getirilerek buraya İskan
arttırılmıştır. Bu tarihlerde şehrin adı Spalya olmuştur. (3)

Bizans İmparatorluğunun ilk zamanlarından başlayarak şehir gelişmeye
başlamıştır.
Etrafında bulunan şehirler önemini yitirdiğinden kaybolmaya
başlamıştır. Bu nedenle Sivrihisar hem genişlemiş hem de nüfusu
artmıştır. Bu zamanda kaleler Pessinus'tan getirilen mermerlerle
tekrar onarılmış ve kullanılır hale getirilmiştir. (4)

Sivrihisar, ünlü Bizans İmparotoru Jüstinyen (527-565)
kendi adını verdiği Sivrihisar'a büyük önem vermiştir. Jüstinyen ,
Sivrihisar'da imar faaliyetlerini sürdürmüş ve şehri bir Hristiyanlık
merkezi haline getirmiştir. 800'den itibaren , yüksek kaleleri ile
zapt ve istilası mümkün olmayan bir şehir haline getirmiştir.
İstihkamının kuvvetli olması, muntazam yolların kavşağında bulunması
Sivrihisar'ın önemini daha da arttırmıştır. Bu nedenle Bizans
İmparatorluğunun en mühim merkezlerinden biri durumuna gelmiştir. Dini
yönden ilk önce Piskoposluk ünvanını almış , daha sonra Metrepolislik
derecesine yükselmiştir. (5 )
IV. SELÇUKLULAR DEVRİNDE SİVRİHİSAR

Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in Rey şehrine
yerleşmesinden sonra Anadolu'nun fethi önem kazanmıştır. Çünkü daha
önce buralara Oğuz Beyleri gelmişler ve Bizanslılardan bir kısım şehir
ve kaleleri almışlardı. Fakat Anadolu'nun fethi için girişilen esas
akınlar Tuğrul Bey zamanında olmuştur. Tuğrul Bey Anadolu'nun fethi
işini Selçuklu Prenslerinden İbrahim YİNAL ile Kutalmış Beylere
havale etmişti. Böylece Anadolu fethi başlamıştır. Daha sonra İbrahim
YİNAL'la Kutalmış'ın Bizanslıları büyük bir bozguna uğratmasından
sonra Tuğrul Bey'de Anadolu seferine çıkmıştır.(6)

İşte Selçukluların Anadolu içlerine kadar ilerlemeleri
ve bu sırada Sivrihisarı'da ellerine geçirdikleri anlaşılmaktadır.
Tuğrul Bey Anadolu'nun bir çok yerini zaptetmiş , ancak kendisi
çekildikten sonra yerli halkın tekrar zapt edilen yerleri almasından
sonra durumu değerlendirmek üzere kurultayını toplamıştır. Kurultayda
Anadolu'da Türk istikrarının orduyla beraber 300000 Türkmen ailesiyle
birlikte zaptedilen yerlere yerleştirilmiştir. Bu Türkmen ailelerinin
büyük bir kısmıda Anadolu içlerinde bulunan Eskişehir , Sivrihisar ,
Polatlı ve Haymana'ya yerleştirilmişlerdir.Böylece Anadolu ve
Sivrihisar artık Türk nüfusu altına girmiştir. Daha sonra 1070
(1071)'de Bizans İmparatoru Romanus Diojeni Malazgirt mevkiinde yenen
ünlü Türk hükümdarı Alparslan Türk aşiretlerinin akın akın Anadolu'ya
yerleşmelerini temin etmiştir. Ayrıca Malazgirt zaferi Türk ve Dünya
Tarihi bakımından da çok büyük değer taşır. Türk tarihi bakımından
önemi; Anadolu'nun Türklerin ikinci vatanı olmasını temin etmiştir. Ve
Anadolu'da Türkler tarihini açmıştır. 1070 yılında Alparslan'ın
Kayseri'yi zapt etmesinden 2 veya 3 yıl sonra da Sivrihisar'ı ele
geçirdiğini görüyoruz. (7)

1074 ' de Selçukluların Sivrihisar'ı ele geçirmelerinden
sonra, önemli mevkiye sahip olması nedeniyle , hemen Selçuklular
tarafından iskan edilerek Uç Beyliğinin merkezi haline getirilmiştir.
Selçuklular Sivrihisar'ın adına Karahisar demişlerdir. Şehirde birçok
han , hamam , camii , medrese gibi eserler yapmışlardır. Bunların bir
kısmı günümüze kadar gelmiştir. (8)


V. OSMANLI İMPARATORLUĞU DEVRİNDE SİVRİHİSAR

Sivrihisar, 1289 yılında Osmanlı hakimiyetine
girmiştir. Bir müddet sonra Osman Bey Sivrihisar'la birlikte bütün
Eskişehir ve havalisinin idaresini kardeşi Gündüz Bey'e vermiştir.
Ancak Gündüz Bey Sivrisar'a pek önem vermemiş ve Sivrihisar kalesi
eşkıya barınağı haline gelmiştir. Daha sonra Sivrihisar ve kalesi
Orhan Gazi zamanında tekrar önem kazanmıştır. (9) Sivrihisar kalesi
onarılmış ve kullanılır hale getirilmiştir. Osmanlıların seferlerinin
bir kısmı Sivrihisar'da başladığını görüyoruz. Bu nedenle Selçuklular
zamanında burayı Karahisar denilmiştir. Fakat Osmanlılar Karahisar
ismini kullanmıyarak Seferihisar demişlerdir.

Yıldırım Beyazıt'la Kadı Burhanettin arasında Çorum
ovasında yapılan savaşta Burhanettin arasında galip gelip
müttefikleri olan Moğollar Kadı Burhanettinin emri ile İskilip ,
Ankara ve Sivrihisar'ı yağma etmek istemişlerse de , Sivrihisar
halkının kaleye sığınmaları ve yanlarına eşyalarının büyük kısmını
almaları nedeniyle bu Moğol yağmasından kurtulmuşlardır. Yıldırım
Beyazıt'ın 1402 Ankara savaşından yenik çıkması ve Timurleng'in eline
esir düşmesi nedeniyle Sivrihasır'ı Karamanoğlu eline geçirmiştir.(10)
Sivrihasır'ı elde eden Karamanoğlu daha sonra Bursa'yı yağma etmek
istemiş , fakat Bursa'nın Subaşısı Hacı İvaz Paşa Karamanoğluna
Bursa'yı teslim etmemiş , tam aksine şiddetle karşı koymuştur. Çelebi
Sultan Mehmet , kardeşi Musa Çelebi'yi yakalamak için Rumeli'ye
geçmişti. Ancak Mehmet Çelebi bu olayları haber alınca hemen Karaman'a
gelmiş ve Karamanoğlunu yenerek Sivrihisar'la birlikte , Akşehir ,
Seydişehir , Çamardıhisar'ıda Karamanoğlundan almıştır.

II. Murat devrinde ise , Karamanoğlu İbrahim Bey
harekete geçerek Akşehir, Emirdağ ve Sivrihisar'ı yağma etmek
istemiş , ancak Sivrihisar ahalisi kaleye sığınmıştır. Karamanoğlu
İbrahim Bey'de eli boş olarak geri çekilmek zorunda kalmıştır.Fatih
Sultan Mehmet Osmanlı tahtına ikinci kez geçtiği yılların başında,
Edirne'de İstanbul fethinin planlarını hazırlamakla meşgul iken Arap
alimlerinden birisi geliyor Fatih Sultan Mehmet, Arap aliminin
geldiğini duyunca, kendisi ile görüşüyor ve Edirne'de yanında bulunan
alimlerle onu konuşturuyor. Ancak Arap aliminin sorduğu sorulara bizim
alimlerimiz cevap veremiyorlar. Bu Arap aliminin karşısına çıkacak
kimse kalmıyor.Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet çok müteessir oluyor.
Kendisine "Sivrihisar'da genç bir müderris var, o sizi memnun
edecektir. Onu çağıralım ." derler. Bunun üzerine Sivrihisar'a adam
gönderilerek Hızır Bey'i Edirne'ye getirirler. Hızır Bey o zaman 40-45
yaşlarında idi. Arap alimi Hızır Bey'i ufak tefek ve genç bir alimin
kendisiyle münazaraya getirildiğini bildiğinden, onun yanına girmesini
istememiş ve küçük görmüştür. Hızır Bey Sipahi kıyafetini giyerek ,
huzura böyle girmişti. Arap alimi ile tanışıp konuşuyorlar. Fatih
Sultan Mehmet'inde bulunduğu büyük bir toplantıda Arap alimi Hızır
Bey'e birçok sorular soruyor. Hızır Bey'de hepsine yeterli cevabı
veriyor ve sonunda Arap alimi susuyor.Hızır Bey'de ona 18 soru
soruyor, Arap alimi hiçbirisine cevap veremiyor. Bunun üzerine Arap
alimi , onu küçük gördüğü ve kötü davranışlarından ötürü Hızır Bey'den
özür diliyor ve "Hakikaten bu zat alimdir."diye tasdik ediyor.Fatih
Sultan Mehmet Hızır Bey'in bu başarısından o kadar sevinç duyuyor
ki, hemen kalkıp arkasındaki en kıymetli kürkünü çıkarıp, bizzat Hızır
Bey'e giydirıyor.İşte Hızır Bey'le Fatih bu mecliste
tanışıyorlar.Fatih Sultan Mehmet Hızır Bey'i Bursa'da ki Sultaniye
Medresesi Müderrisliğine tayin ettiriyor. Hızır Bey Bursa'da bir çok
talebe yetiştiriyor. İstanbul alındıktan sonra Fatih Sultan Mehmet
Hızır Bey'i İstanbul'a ilk kadı ve Şehremini ve en büyük idare amiri
yapmıştır. Hızır Bey sadece kadı değildi. Bütün şehir işlerini
kolaylıkla yapıyordu. O kadar doğruydu ki bu sayede en zor ve güç
işleri kolaylıkla halletmiştir. (11 )

II. Selim devrinde ise , Sivrihisar ile Ankara'da
Eşkiyalık yapan Şeyh Hüsemin adlı bir kişi ile çatışmalar oluyor. Bu
eşkıya tüm Sivrihisar halkını tehdit etmiş ve bir çok Müslüman
Sivrihisar'lıyı öldürmüştür. Sivrihisar kalesini tahrip etmiş yöre
halkını tehdit etmiştir. Bunun üzerine kuvvet gönderilmiş, yapılan
muharebede Şeyh Hüsamin yenilerek esir edilmiş ve Şer'i mahkemede idam
edilmiştir. II. Selim Sivrihisar kadılığına bir ferman göndererek ,
kutlamış ve Şeyh Hüsamin ne kadar eşyası ve malı varsa defter
tutulmasını ve gönderdiği adamına verilmesini ferman etmiştir.(976 )
( 12 )

IV. Murat Sivrihisar kadısı Abdülvahap'a ferman
göndererek yolları yaptırmasını emretmiş. Ancak Sivrihisar kadısı bazı
bahaneler bularak yolları yaptırmak istememiştir. Bunun üzerine
IV.Murat Sivrihisar kadısı Abdülvahap'ı idam ettirmiştir.
Abdülvahap, ,Aziz Mahmut Hüdayin'in torunu ve Sivrihisar'lıdır.
Sivrihisar'da II.Süleyman devrinde yine eşkıya türemiştir.Bunun
üzerine Anadolu müfettişi Vezir Hüseyin Paşa bu işle
görevlendirilmiştir. Vezir Üsküdar'dan hareket ederek Kütahya'ya
gelmiş Kütahya'dan aldığı yardımcı kuvvetlerle Muslu çayı üzerinden
Sivrihisar'a gelmiş.Ancak eşkiyayı bulamamıştır. Vezir bir müddet
beklemiş, tam yola çıkacağı sırada Pörtek Türkmen'lerinden olduğu
sanılan eşkıya adamlarıyla beraber Sivrihisar yakınlarında
gözükmüştür. Durumu değerlendiren vezir hiçbir şeyden haberi yokmuş
gibi eşkiyayı pusuya düşürmeyi planlamıştır. Vezir'in planı tam
uygulanmış ve eşkıya adamlarıyla beraber etkisiz hale getirilerek idam
edilmiştir.

Osmanlıların bundan sonraki yıllarında Sivrihisar
önemini kaybetmiştir. Eşkiyaların barınağı haline gelen Sivrihisar
kalesi yıkılmıştır. Artık Sivrihisar ahalisi de yavaş yavaş gçö etmiş
ve şehir içindeki nüfusu azalmıştır. II.Süleyman devrinden sonra pek
kaynak bulunamamıştır. Ve Sivrihisar'da tarihi bir olay olmamıştır.
Ancak Sivrihisar Kurtuluş savaşımızda tekrar önemini kazanarak bir kez
daha adını duyurmuştur.

VI. KURTULUŞ SAVAŞINDA SİVRİHİSAR


a-Anadolu işgaline bir bakış:

I.Dünya savaşında Türk ordusu birçok cephelerde maddi
gücünden çok üstün ve sayıca
Daima üstün düşmanları ile kahramanca dövüşmelerine ve hatta savaşı
kazanmamıza rağmen,müttefiklerimizin yenilmiş olmaları nedeniyle,
bizim için çok ağır şartlar taşıyan Mondros Mütarekesini imzalayarak
savaşa son verdik.

Anlaşma nedeniyle , savaşın galibi olan büyük devletler,
karadan ve denizden, yüzyıllardır yurdumuz olan Anadolu'ya işgale
başladılar. Türk'ten gayri unsurlarla birlikte padişah ve
saraylardakilerde düşmana sığındılar. Anadolu'nun ta içlerine kadar
mümessiller göndererek ordumuzun elindeki malzemeleri almaya
başladılar.Avrupa Devletlerince "Hasta Adam" olarak bilinen Osmanlı
İmparatorluğu'nun artık öldüğü sanılarak Türk'ün öz yurdu olan Anadolu
paylaşılmaya ve işgale başlandı. Bir vakitler ; Aden'den Macaristan'a,
Kırım'dan Cezayir'e kadar hükmeden Türk Devleti ; şimdi Anavatanı dahi
koruyamıyacak duruma düşmüştü. Türk Devleti üzerinde ölüm ifade eden
kara bulutlar görünmeye başladı.Ama büyük Türk Devleti esir olarak
yaşamaya alışmamıştı.Tarih boyunca dünyaya devlet nizamını , devlet
kurmayı öğreten büyük Türk Milleti kendisine asırlarca hizmet eden
milletlerin esaretine giremezdi.Onları , evinin eşiğinde yok etmek
üzere görmeye tahammül edemezdi.Taa asırlar önce Oğuz Atasının "Ey
Türk! titre ve kendine dön!..."sözlerine kulak verip hiçbir ölçüye
bakmadan en kutsal kudreti olan Feragat ve Fedakarlığına güvenerek
vatanı ve bağımsızlığını kurtarmak için ayaklandı.Şimdi artık
Anadolu'nun dört bir yanından bu amaç için silah sesleri gelmekteydi.

15 MAYIS 1919'da İzmir'e çıkan Yunanlılar, Anadolu içlerine
doğru ilerlemeye başlayınca; evvela Milli Kuvvetler tarafından
karşılandı. Sonra da yer yer bu karşı koyma genişleyerek umumi bir hal
aldı. Yunanlılar bu şekilde ilerleyerek 26 EKİM 1920 tarihine kadar
Bursa-Uşak hattına kadar Batı Anadolu'yu istila ettiler.

Ankara'da henüz T.B.M.M. yeni kurulduğu bir devrede
Yunanlıların bu ileri harekatı büyük bir buhrana yol açtı. Düşmana
karşı koyacak olan bir ordunun en kısa zamanda teşkili ihtiyacı
görüldü. Yunan düşmanı 6 OCAK 1921'de İnönü'deki Albay İsmet(İnönü)
Paşa komutasındaki mevzilerimize saldırdı. Dört gün süren çok çetin
bir savaştan sonra Yunanlılar mağlup olarak geri çekilmek zorunda
kaldılar. 21 MART 1921'de ikinci defa İnönü'ye saldırdılar. Bu defada
ağır mağlubiyete uğrayan Yunanlılar barış hattına çekilmek zorunda
kaldılar. Böylece batıda milli ordunun kurulduğunu ve bir müdafaa
savaşını yapacak kudrete geldiğini herkes gibi gafil Yunanda anladı.
Yunanlılar milli bir orduyu taarruz ordusu haline
getirmemek için hemen yok etmek istediler. 10 TEMMUZ 1921'de bütün
varlığıyla tekrar ileri harekete geçtiler. Ağırlık merkezleriyle
Döğer-Seyitgazi istikametindeki yaptıkları kuşatma ile savaş durumu
aleyhimize dönmüştü. Bunun üzerine ordumuz ilk önce Eskişehir-
Seyitgazi hattına çekildi. Yunanlılar aynı planlı taarruzlarına devam
edince ordumuza yeni bir mevzi bulmak ve yeni bir düzen vermek
amacıyla , düşmanla süratle muharebe teması kesildi. Ve büyük bir
düzen içinde Sakarya gerisine çekilerek Yunan ordusu kuşatmasından
kurtuldu. Böylece Yunanlılar amaçlarına ulaşamamışlardır.

Bilindiği gibi ; bunları Sakarya Meydan Muharebesi , 26-30
Ağustos Büyük Taarruz Başkomutanlık Meydan Muharebesi izlemiştir.


b. Sivrihisar Yunanlılar Tarafından İşgal ediliyor :

Ordumuz Sakarya'ya doğru çekilme kararı almıştı. Bundan
dolayı Yunan birlikleri önlerindeki baş şehir ve kasabalarla birlikte
köyleri de işgal etmeye başlamışlardı. Ordumuzun geri çekilmesi
nedeniyle Sivrihisar ve köyleri de Yunan birliklerince işgal edilmek
istenmiştir.

Ancak, Sivrihisar'lılar önce Yunanlılara karşı koymuşlar.
Ancak yeterli cephane ve kuvvetlerinin olmaması nedeniyle karşı koyan
kuvvet Sivrihisar dağlarına çekilmek zorunda kalmış. Neticede
Sivrihisar 12 Ağustos 1921 , Kurban Bayramının birinci günü
Yunanlılarca işgal edilmiştir. İşgal olayı o zamanı yaşayanların
ifadesine göre ;(12)

Düşman öncü kuvvetleri Musallah önüne geldiler. Kaza
ileri gelenlerinden ordumuz hakkında bilgi almak istedikleri sırada,
Sakarya istikametine çekilmekte olan birliklerimizin artçıları asıl
ordumuzun tehlikeli bir duruma düşmesini istemediklerinden ve
Sivrihisar'lı sivil halkı tehlikeye atmamak için çatışmayı bırakarak
geri çekildiler. Ama gafil Yunan süvarileri buna kızarak ve korkarak ,
Sivrihisar kaza eşrafından , Hekimin Osman, Selim Hoca ve halktan
birkaç kişiyi rehin alarak gittiler. Daha sonra bu kişileri serbest
bıraktılar. Serbest bıraktıkları kişilere " Biz sizin iyiliğinizi
istiyoruz, size kötü davranmak istemiyoruz , işte sizi serbest
bırakmakla bunu ispatlıyoruz" demişlerdir. Çok kısa bir zaman sonra
Yunan Kolordusu geldi Düşman Kaza'yı işgal ettikten sonra kolordu
karargahını ve hastanesini Sivrihisar'a yerleştirmek istediler.
Ordumuzla Ankara'ya giden Belediye Başkanına Vekalet etmekte olan
Hekim'in Osman'dan bu amaca uygun yerler istemişlerdir. Ancak Belediye
Başkanı Vekili Hekimin Osman , Yunanlılara yardım etmek istememiş.
Bunun üzerine Yunan komutanı sivil halka ateş açılması için emir
veririm diye tehdit etmesinden korkan Hekimin Osman mecburen onların
isteklerini yerine getirmiştir. Sivrihisar'da bulunan Tenekeli mektup
ve kazanın okulları hastane, Bicerli Hasan Bey'in evinide karargah
binası olarak kullanmışlardır. Bu sıralarda Yunan askerinin yağma ve
talana giriştikleri görüldü. Bunun üzerine halk yunan askerine
direnmiş gerekirse bu uğurda canlarını bile esirgemeyeceklerini
göstermiş ve dağlardan silah seslerinin gelmesi üzerine , karşılıklı
temaslar yapılmıştır. Temaslar sonunda , sokaklara çıkarılan iki sivil
Türk ile iki Yunan devriyesi , askerlerin yağma ve talan etmelerini
önlemiş , alınan malları geri sahiplerine iade etmişlerdir. Düşman
kuvvetleri Sivrihisar'a uğrayarak gerekli talimatı aldıktan sonra
taburlar halinde Ankara'ya doğru geçiyorlar ve her geçtiği yeri harabe
haline çeviriyorlardı. Sivrihisar köylerinden olsun diğer yerlerden
olsun para ve altın almak için insanlık dışı işkenceler yapıyorlardı.

Ahali bunu kendisine yediremiyor , ancak silahı ve askeri
kuvveti olmadığından elinden de bir şey gelmiyordu. Fakat yine boş
durmayıp , Sivrihisar'ın işgali sırasında dağlara çekilen bir avuç
evlatlarını arayıp , onlardan yardım bekliyorlardı. Ama nafile ,
dağlara çekilen kuvveti bir türlü bulamıyorlardı. Çaresiz gafil Yunan
süvarilerine istemeyirekte olsa boyun eğiyorlardı. Yunanlılar ilk
başta ordusu için gerekli yiyecek ve içecekleri parayla alıyordu.
Ancak , daha sonra yiyecek ve içecekler için verdiği paraları türlü
bahaneler uydurarak zorbaca ve barbarca yollardan almaya
başlamışlardır. Zaten esaret nedir bilmeyen Büyük Türk Milleti bu
durumu hiç hazmedememiş, karşı koymuştur. Ama neticede yüzlerce şehit
vermiştir. Yunan askerlerine saklayamadıkları malları vermek zorunda
kalmışlardır. (14)

Sivrihisar işgalinin 33. günü yani 14 EYLÜL 1921'de düşman
mevzilerinden sızarak dağlara çekilen 8 ila 10 Sivrihisar'lı ile
birlikte 60 ile 70 civarındaki akıncı süvarileri Ada tepe mevkiinden
Sivrihisar merkezine 2-3 km. mesafede bulunan gavur bağlarına kadar
gelmişlerdi. Bağlarda üzüm toplamakta olan halk , bunları görünce
kaçmaya başlamış , ancak Sivrihisar'lıları tanıyarak bu sefer Türk
kuvvetlerinin yanına koşmuşlardır. Akıncılar Sivrihisar merkezindeki
düşman kuvvetleri hakkında bilgi almışlar, halka acele evlerine
dönmelerini istemişlerdir. Akıncıların yanında bulunan 8-10
Sivrihisar'lı , halktan alınan bilgiler doğrultusunda Akıncılar ile
birlikte güneyden ve Şinşırak kayasından düşmanı çevirme hareketine
koyuldular. Düşman nöbetçilerini avlamaya başladılar. Bir Yunan
devriyesinin bunları görmesiyle saldırı başlamıştır. Saldırıya
uğradığını anlayan düşman, ağır ve makineli silahlarla karşı koymaya
çalışmış. Fakat bir avuç Türk'ün Kaza'dan içeri girmesini
engelleyememiştir. Sivrihisar sokaklarında amansızbir çatışma
başlamış , Türk akıncı kuvvetlerine yaşlısıyla , genciyle , kadınıyla,
kızıyla Sivrihisar haklıda yardım etmiştir. Yunan askerleri ne
olduğunu anlayamamışlar, fakat sayıca üstün olduklarından yinede karşı
koymuşlardır. Gün boyunca çatışma devam etmiş akşama doğru, akıncı
kuvvetleri üstünlüğü ele geçirmiş ve düşmanı kaçmaya zorlamıştır.Ancak
düşmana çevreden yardımcı kuvvetler yardıma gelmiştir. Bir ara
üstünlük Yunanlıların eline geçmişse de sonunda bir çok zayiat
vererek , ağırlıkların bir kısmıyla hastalarının çoğu yaralıların bir
çoğunu bırakarak Sivrihisar yakınlarındaki Dürmek köyüne
çekilmişlerdir. Yunanlılar Sivrihisar'da yaşayan Ermeni azınlığın
yardımları sayesinde ağırlıklarının önemli kısmını kurtarmışlardır.
Eğer Ermeniler Yunanlılar'a yardım etmeseydi, belki de Türk
Milletinin bu kadar uğraşması gerekmeyecekti. Onlar sayesinde
Anadolu'nun içlerine kadar gelmişlerdir. Halbuki Türk Milleti onları
yani Ermenileri bazı azınlıkları içinde barındırmış, onları korumuş ve
gözetmiştir. Onlar yüzyıllarca atalarımızın ekmeğinin kırıntısıyla
geçinmişler ve atalarımızın üzengesini öpmüşlerdi. Kurtuluş
savaşımızda ise her yerde olduğu gibi Sivrihisar'da da düşmandan yana
olmuşlar ve Yunanlıların katliamına yardımcı olmuşlardır.

Yunanlılar Sivrihisar'dan kaçarken Türk esirlerini de
götürmek istemişler (Türk esirleri Sivrihisar Şubesinde
tutuluyorlardı) Akıncı kuvvetlerin arkadan takip ettiğini anlayınca
buna fırsat bulamamış tek çareyi şubeyi yakmakla bulmuşlar. Bir kısım
esirlerimiz yangında ölmüş , fakat çoğunluğu Akıncılar ve Sivrihisar
halkı tarafından kurtarılmıştır.Yunanlılarla Akıncılar arasında çıkan
silahlı çatışmada , çok sayıda Yunan askeri öldürülmüş, Sivrihisar
halkından da bir çok kişi ölmüştür. Halktan ölenlerin ellerinde bıçak,
kazma, kürek, ve balta gibi silahlar bulunmuştur. İşte gafil Yunanın
gücünün böyle çaresiz kişileri öldürmesi nasıl barbar olduklarını bir
kez daha göstermiştir. Ayrıca ölenlerinin çoğunun yaşlı ve oluştuğu da
göze çarpan bir diğer özelliktir.Buna karşılık asıl çatışmaya giren
Türk Akıncı Müfrezesinden ise bir kişi şehit olmuştur. Bu şehidimiz
çok sayıda düşman öldürmüş siper ettiği kulübenin nazpalından giren
bir kurşunla alnından vurularak şehit olmuştur. Vurulduğu yerde bir
kalbur fişek kovanı bulunması kahramanca savaştığının bir delilidir.
Şehidimiz nur içinde yatsın.

Çatışma bitip Yunan askerleri kaçtıktan sonra müfreze
komutanı Sivrihisar ileri gelenlerini toplayarak "bizim görevimiz
bitmiştir. Düşman tekrar gelecektir, onun için ne kadar gebereği varsa
kaybedin". Demiştir. Sivrihisar halkı Yunan gebereklerini çeşitli
yerlere gömerek kaybettiler. Bu bir günlük kurtuluş sevincinden sonra
Akıncıların Sivrihisar'dan ayrılmalarından sonra Yunanlılar pür hiddet
Sivrihisar'ı tekrar işgale koyuldu. Bir avuç Türk'ten yediği darbe
düşmanı çılgına çevirdi. Bunun neticesi olarak "Kemal Çet" (Mustafa
Kemal Paşa ), buradan çıktı diye kazayı topa tutarak yakmak
istemiştir. Ancak nedense yakmaktan vazgeçmiştir. Yunan Komutanının
Sivrihisar'ı yakmaması kesin olarak bilinememekte beraber, o günü
yaşayanların dediğine göre bazı görüşler öne sürülmektedir. Birincisi
düşman belli bir süre kalmış, daha sonra kaçarken yakmak fırsatını
bulamamış, ikincisi Sivrihisar'ı Yunan komutanı sevdiği eğer
Sivrihisar ellerinde kalırsa buraya yerleşmek istediği, üçüncüsü ise ,
Sivrihisar'da kilisenin olması nedeniyle buranın bir Bizans Köyü
olduğunu sanarak yakmak istememesi, yani buranın Bizanslılardan
kaldığını sanması yıkma fikrinden caydığını kabul edenler vardır.Tabi
bunların hepsi hilafi hakikattir. Kaynaklara göre birinci görüş daha
ağır basmaktadır.

Yunan birliklerinin işgali sırasında Sivrihisar'da pek çok
zulüm yapmış, yağma , talan,hırsızlık ve çeşitli işkencelerde korkunç
derecede olmuş , bağlar bahçeler ve ekinler tahrip edilmiştir. (15)

Akıncı Müfrezesinin Sivrihisar'dan ayrılması ve Yunan
işgalinin tekrar başlaması üzerine halk tedirginleşmiştir. Ama çok
soğukkanlı bir biçimde düşmana davranıyor.Bir yandan da çevre
köylerden yardım topluyorlardı.Ancak Sivrihisar'ı kurtarmak için
ordunun geleceği haberinin duyulması Yunanlıları telaşa düşürmüş ,
Sivrihisar'lıları ise sevince boğmuştur. Sakarya meydan muharebesinin
Türk ordusunun kesin zaferiyle sonuçlanması zaten Yunanlıları büyük
bir hüsrana uğratmıştır.Eğer bir de Sivrihisar elden giderse
Anadolu'nun belki de işgali şimdiden Türklerin lehine sonuçlanacağını
düşünen Yunan komutanı, Sivrihisar'daki Yunan birliklerine yardımcı
kuvvet bulma yoluna gitmişti.Ancak telgraf haberleşmesini daha önce
Sivrihisar'lı bir grup kesmişti. Tek çare adamla haber yollamaktı.
Yardım gönderilmesi için gönderilen adamlardan is hiçbir haber
alınamamıştır. Bu nedenle Yunan komutanı Sivrihisar'ı kendi
kuvvetleriyle savunmak zorunda kaldı. Sakarya savaşının galibi
Türk'ler is 18 EYLÜL 1921'de Sivrihisar üzerine yürümeye başladı. Daha
önce Sivrihisar'ı bir günlükte olsa kurtaran Akıncı müfreze
komutanından Sivrihisar hakkında bilgi alındı. Elde edinilen bilgiler
doğrultusunda saldırı başladı. Yunan komutanı umutsuzca Sivrihisar'ı
savunuyordu. Çünkü Sakarya galibi Türk kuvvetleri büyük bir moralle ve
kahramanca ilerliyorlardı. Ayrıca Sivrihisar haklıda evlerde sokakta
geçen Yunan askeri ya bıçakla ya da kızgın yağ ve su dökerek haklamaya
koyulmuştu. Hem Türk kuvvetlerinin hem de Sivrihisar'lı kahraman
halkın gayretleriyle , Sivrihisar 20 EYLÜL 1921'de Yunanlıların
elinden alındı. Ve bir daha da Türk'ten başkası Sivrihisar'a adımını
dahi atamadı.

20 EYLÜL 1921'de kurtulan Sivrihisar, eski devirlerde
olduğu gibi Kurtuluş savaşımızın son harbinde yine önemli rol
oynamıştır. Mustafa Kemal Atatürk , Başkomutan Meydan Muharebesi'nin
bazı planlarını bizzat Sivrihisar'a gelerek Sivrihisar'da
hazırlamıştır. Başkomutanlık savaşında yardımcı kuvvetlerin bir kısmı
Sivrihisar'da konaklamışlar. 27 AĞUSTOS'ta Sivrihisar'dan ayrılarak
asıl ordumuza katılmışlardır. Bu konaklama sırasında Sivrihisar halkı
yiyecek ekmeğine kadar neyi varsa ordumuzun askerine vermiştir.
Dişinden tırnağından arttırdığı neyi varsa Türk ordusunun kahraman
askerine göndermiştir.

Sivrihisar halkı Kurtuluş savaşında bir çok
fedakarlıklar göstermiştir. Fedakarlıkların bir kısmı şunlardır.
Anadolu'da 1335 yılında ilk uçağı Sivrihisar almış ve ordumuza hediye
etmiştir. Sivrihisar halkı Kuva-yi Milliye'ye bir çok evladını asker
olarak vermiş, Sivrihisar ve köylerinde savaşabilecek ne kadar kişi
varsa Kuva-yi Milliye'ye katılmışlardır. Maddi yönden de bir çok
fedakarlık yapmıştır.Kadınlarımızın verdiği ziynet eşyası dışında,
Maraş Müdafai Hukuk Cemiyetine 50.000 lira ve diğer müfrezelerin her
türlü eksikliklerini elinden geldiğince karşılamış, nakit olarak 5
milyon 877 bin kuruş para ile 500 adette mavzer tüfeği ile 43 adet
reis takımı da ordumuza verilmiştir. Bundan başka Yozgat'ta bulunan
Sivrihisar hastanesinin İnönü savaşı nedeniyle Sivrihisar'da bulunması
nedeniyle 2500 tam techizatlı yatak takımı verilmiştir. Kızılay'a bir
çok eşya verildiği gibi 10 bin lirada nakit para verilmiştir. (16)

Yunan işgalinde ellerinden geldiğince ziynet eşyasıyla
her türlü yiyecek ve mallarını saklayarak , gizli yollardan Türk
ordusuna göndermiştir. Yunanlılara sadece canlarını kurtarabilmek için
gözle görülen mallarını vermişlerdir. Aslında onları da vermek
istememişler, fakat Yunanlıların hunharca ve vahşice saldırıları
nedeniyle mecburiyet karşısında vermişlerdir. Malları vermemek için
bir çok şehit verilmiştir.

Sakarya zaferini takiben ordunun yiyecek ve
içeceklerini yaşlı ana ve babalar sırtlarında taşıyarak yine
fedakarlıklarını yapmışlardır. Çünkü ilçede eli silah tutan herkes
Milli ordumuzun saflarında savaşmak üzere yerlerini almışlardı.
Ordumuzun savaş esnasında zayıflayan hayvanlarını besleyerek son ve
kesin zaferimiz olan büyük zafere yani 30 AĞUSTOS
Başkumandanlık ,Meydan ,muharebesine göndermişlerdir.


VII. SİVRİHİSAR İLÇESİNDEKİ TARİHİ ESERLER



a. Sivrihisar Kalesi :

Frigya'lılardan sonra imzasına başlanan kale önceleri
Roma çağında iki tepenin arasına bir sur çekilmekle başlanmıştır.Fakat
Bizans İmparatorluğu çağında askeri bir merkez olması nedeniyle surlar
yükseltilmiş ve çevresi de genişletilmiştir.Selçuklu çağında önemini
koruyan kale, Osmanlı İmparatorluğu çağında birkaç defa harap halde
iken onarılmıştır, ancak sonraları su teminindeki zorluklardan dolayı
ve eski yolların barınağı olması nedeniyle Osmanlılara son zamanlarda
kale tahrip edilmiştir.Kaleden günümüze sadece bir yığın taş
kalmıştır.Şimdi ise kalede araştırma yapılması nedeniyle, kalenin
gezilip görülmesi bir süre yasaklanmıştır. ( 18 )

b. Alemşah Kümbeti :


Battal oğlu Melik Şah Bey'in şehit edilmiş kardeşi için Sultan
Şah için 728 yılında yapılmıştır. Mezar kümbet şeklinde inşa
edilmiştir. Kümbet iki katlıdır. Alt katı mezar odası ve üst katı
mescittir. Piramit şeklinde bir çatısı vardır. Çatı hariç bina
Ballıhisar(Pessinus) harabelerinden getirilmiş mermerle yapılmıştır.
Selçuklu sanat anlayışıyla yapılmış. Süslemeli kapısı, cephe duvarına
nispeten simetrik değildir. Kapı kenarının üzerinde şu kitabe vardır.
(Türkçesi)


Bu imareyi büyük Emir Ümeranın meliki mehali ve mekarimi
sahibi hayır ve hasanat babası Melik Şah Bey yaptırdı Çalap tefikini
daim etsin ve cennet yolunu kolaylaştırsın. Bunu rahmeti ilahiyeye
nahil sait ve gençlik çağında zulümle şehit edilen kardeşi Sultan Şah
Binikira Baltu için yaptırdı. Allah şfuü mağfiret etsin ve bunları
cennetin ortasına iskan etsin . Yazan vecihülhatıptır. (sene 728) (19)

c.Ulu cami :

(Emineddin-i Mikail Camii ) Daha önceleri kervansaray iken
673 yılında E.Mikail tarafından camiye çevrilmiştir.Anadolu'nun en
büyük ahşap direkli camilerinden biridir.1985 m2'lik bir mekana
sahiptir.Düz olan çatısını 67 adet ağaç sütun taşımaktadır.Camiye
çevrildiğine dair kitabesi : (Türkçesi) Bumescidi Abdullah oğlu Mikail
Naibi saltanatlığı zamanında yaptırdı. Allah akibetini güzel
etsin.Sene 673 (20 )

d.Kurşunlu Camii ( Camii Beyda )

Sivrihisar'ın batısında kurşunlu çeşmesiyle bitişiktir.
Camiye demir kapıdan girilir. Ve iki taraflıdır. İki kubbelidir , cami
müstakildir. 200 m2'dir. Kubbelerin üzeri kurşun kaplıdır. Bu cami 858
göç yılında Şeyh baba Yusuf tarafından yaptırılmıştır. Bu caminin
yerinde ilk önce 744 göç yılında Hoca Osman oğlu Hoca İbrahim
tarafından yaptırılmış bir mescit mevcuttur. Rivayete göre; Şeyh Baba
Yusuf'a bir gece rüyasında Şeyhi : bu mescidi yık yeniden yap
demiştir. Bu nedenle Şeyh Baba Yusuf mescidi yıktırıp yerine Kurşunlu
Camii yaptırmıştır.

Balaban Camii : Caminin kitabesi yoktur.Camiyi ,
Sivrihisar'lı Balaban Bey Osmanlı hümarasinden olup Sofya'yı fetheden
askerin kumandanıdır. 740 göç yılında yaptırılmıştır. Camii ahşap olup
mimari bir değeri yoktur. (21 )

e. Yenice Mahalle Camii :

Sivrihisar'ın fethindeki gazilerden binbaşı rütbesindeki
Ali dede tarafından yaptırılmıştır.Cami Yenice Mahallede ve
kubbesizdir. 830 göç yılında yaptırılmış, Sivrihisar'ın en eski
camilerinden biridir. (22 )

f . Aziz Mahmut Hüdayi Camii :

Bu cami içindedir. Çark cami veya çarşı cami denildiği
gibi Suk camide denilir.Kubbeli ve 500 m2'dir.1043 göç yılında Aziz
Mahmut Hüdayi tarafından yaptırılmış ve kitabesi yoktur. Haraba yüz
tuttuğundan kaymakam Mahmut Bey tarafından onarılmıştır. (23 )

Hazinedar ve Hoşkadan Camileri : Emineddin-i Mikail'in
hazinedarı olan Nicibüddin Mustafa tarafından yaptırılmıştır.
Sivrihisar'lıdır. Hazinedar ve Hoşkadan camileri Selçuklu mimarisine
göre yapılmıştır. Hoşkadan camii , Hazinedar'ın karısı Hoşkadem
hatunun adına yapılmıştır. Hazinedar caminin yanındadır. Kubbelidir ve
mimarisi de vardır. Cami ve minarenin kitabeleri alınmıştır. Her iki
camide Hazinedar Nicibüddin Mustafa tarafından 673 göç yılında
yapılmış, Hoşkadem mimarisi Sivrihisar'ın en eski ve ilk minaresidir.
(24 )

g. Bayram Musalla :
Çok geniştir. Evvelce bayram ve Cuma namazları burada
kılınırdı. Eminiddin Mikail , Hazinedar Necibüddin Mustafa'yı
görevlendirerek Ulu cami için buraya temel atmışsa da cami
yapılamamış ve musalla olarak kalmıştır. 1201 göç yılında Hacı Hamza
oğlu Hüseyin Ağa tarafından tamir edilmiştir. 1981 yılında da
Sivrihisar belediyesince bakıma alınmış ve tekrar tamir ettirilmiştir.
1982 yılında ise Sivrihisar Diyanet İşlerinin ve Sivrihisar'lı halkın
yardımıyla yanına Musalla adıyla bir cami ve şadırvan yaptırılmıştır.
(25)

h. Elmalı Camii ( Hacı Eskici ) :

1250 göç yılında yaptırılmıştır. Karabesk
mahallesindedir. :Kubbelidir. Eskicilik yapan fakat zengin bir zat
tarafından yaptırılmıştır. Bundan dolayı bu camiye Hacı Eskici Camii
denir. (26 )

i. Saat Kulesi :

1311 göç yılında Mahmut Bey Sivrihisar'a kaymakam
olarak gelmiştir. 1316 yılında saat kulesini yaptırmıştır. Günümüzde
saat kulesinin üzerine Türkiye Cumhuriyetinin büyük kurucusu Mustafa
Kemal ATATÜRK'ün portresi ve Sivrihisar'ın en güzel çekici
eserlerinden biridir. (27 )
Tümünü yanıtla
Yazarı yanıtla
Yönlendir
0 yeni ileti