Metecel
unread,Feb 2, 2008, 7:40:11 AM2/2/08Sign in to reply to author
Sign in to forward
You do not have permission to delete messages in this group
Either email addresses are anonymous for this group or you need the view member email addresses permission to view the original message
to Zileplatformu
DUTGUN OLAKH,
Sevgili Zileli hemşerilerim, dutgun olakh. Yani, İstanbul Türkçesi ile
tutkun olalım. Bu yazıyı yazmama vesile olan şey, dünkü Ziya Beyin
yazısıdır. Kendisini tanıdığım, iyi niyetini ve efendi kişiliğini
bildiğim Ziya Beyden böyle bir çıkış gelmesi beni gerçekten üzdü.
Ben ilk yazdığım, "Filler boğuşurken, çimenler eziliyor" yazısı ile,
sürekli olarak Hüseyin (Gülsün) Beyin önünü kesmek isterken, Zile'ye
zarar veren doktor milletvekilini eleştirmek istemiştim. Biz kendi
vekilimize niye sahip çıkmıyoruz? Aynı siyasi görüşü taşımasak bile.
Bunu en azından, tutkun olmak babından yapalım. Çünkü Zileli
tutkundur.
İsterseniz köyleri ile birlikte Zile'nin (etnik ve mezhep olarak iki
yönüyle olmak üzere,) sosyolojik yapısına bir göz atalım:
Zile merkez ilçede ve köylerinde ekser çoğunluk Sünni Türkmen
asıllılardır. Bunun haricinde Zile merkez ilçede ve köylerinde şu
etnik ve mezhep kökenli kardeşlerimiz yaşar;
1-Çerkezler: Abaza, Abzeg, Kabartay kollarından olmak üzere Kazıklı,
Zahledin, Hasanağa Bağlarpınarı ve Yeni Derbent (Bu köydeki Çerkezler
diğer şehirlere göç etmiştir ve köyde Çerkez yok gibidir.) gibi
köylerinde otururlar. 19. yüzyılın ikinci yarısında Çarlık Rusya
Orduları ile yaptıkları savaş sonucunda, Anadolu'nun diğer yerleri
gibi, Zile bölgesine de yerleştirilmişlerdir. Zile merkez ilçede de
belli bir Çerkez nüfusu vardır.
2-Kürtler: Alevi ve Sünni Kürt Köyleri olmak üzere iki guruptur.
Bunlar genellikle Çekerek istikametinde yerleşmiştir. Alevisi ile
sünnisi ile ilçemizdeki bütün Kürtler, devlete son derece bağlıdır.
1990'lı yılların başında, Ordu İli tarafından gelen bazı TİKKO'cular
ile, doğudan gelen bazı bölücü örgüt mensuplarının taban bulma ve
yerleşme çabaları netice vermemiştir.
3-Papaklılar: Çiçekpınarı (Yukarı Papaklı), Hatippınarı (Aşağı
Papaklı), Fatih, Süleymaniye, Turgutalp, Osmanpınarı gibi köylerde ve
Zile merkez ilçede yerleşmişlerdir. Aslen Azerbaycan Cumhuriyetine
bağlı olan, Nahcıvan Özerk Cumhuriyetinden gelmişlerdir. Şii
asıllıdırlar. Zile'de halen Şii mezhebine bağlı olanları bulunduğu
gibi (Hatippınarı ve Süleymaniye'nin bir kısmı gibi), genelde Sünni
mezhebine geçmişlerdir. Şii olanların dedesi Amasya'da oturur ve belli
aralıklarla Zile'ye gelir.
4-Aşiret Türkmenleri (Sıraçlar): Ağırlıklı kesimi Çekerek, az kısmı
Göynücek istikametindeki köylerde ve ilçe merkezinde otururlar.
Türkiye'de Amasya, Çorum, Yozgat, Sivas ve Tunceli'de daha az olmak
üzere, genellikle Tokat'ta bulunurlar. En yoğun oldukları bölge,
toplam 17 köy ile Zile'dir. Zile merkezde ise, Zile'nin Pazar, Fatih,
Çekerek, Şeyhahmet ve Göynücek Yolu çıkışlarında yoğunlaşmış olarak ve
ayrı bir grup yerleşim yeri olarak ikamet ederler. Genellikle toplum
içine karışmaktan hoşlanmazlar. Kapalı toplum yapılarını sürdürmeyi
tercih ederler. Kendilerine has örf ve adetleri ile giyim tarzları
vardır. "Sıraç" olarak hitap edilmekten hoşlanmazlar ve hakaret kabul
ederler. Genellikle normal Alevilerle dahi kız alış-verişi
yapmadıkları (son yıllarda bu kurala uymayanları bulunmaktadır), kendi
içlerinde kız alış-verişi yaptıkları, yüzyıllardır kapalı bir toplum
olarak yaşadıkları için, (bu sözümüz Zile'deki bazı milliyetçi
kesimleri üzebilir ama) etnik köken olarak Zile'deki en saf Türkler
olarak niteleyebiliriz. Çünkü menşeleri direk olarak Orta Asya'dır.
Alevi-Bektaşi geleneğine bağlıdırlar. Hıdırşeyh ve Ayşebacı olmak
üzere iki kola ayrılırlar. Zile'de oturan ve Ayşebacı kolunun
dedeliğini müşterek olarak yerine getiren Mehmet ve Hüseyin Kurt dahil
olmak üzere, Hıdırşeyh ve Ayşebacı kolları dedelerinin hepsi, Ahmet
Yesevi Hazretlerinin sulbünden gelirler. Ayşe Bacı kolunun ilk dedesi
ve Ayşe Bacının babası olan Veli Dede, Acısu Köyündendir.
5-Muhacirler: Zile'deki muhacirler iki kısımdır. Bir kısmı Doğu
muhaciridir. Bunlar Bildiş, Kağızman ve Aşağı Kirampa Köyleri ile
merkez ilçede ikamet ederler. Bir kısım ise Balkan muhaciridir ve
Balkan Harbi esnasında Zile'ye yerleşmişlerdir. Bunların köyde oturanı
yoktur. Balkan Muhacirleri Zile'de merkez ilçede, genellikle Vergi
Dairesi (Eski Altınyurt İlkokulu) ile Yazlık Aykut Sinemasının
arkasına düşen kesimde otururlar. Zile'de genellikle "Arnavut" olarak
bilinirler. "H" harfini genellikle telaffuz edemezler. Mesela
"hastane"ye "astane", "hepsi"ne "episi" derler. Çok iyi huylu,
çevreleri ile çok uyumlu ve geçimli, çalışkan, sakin ve sabırlı
karakterlidirler.
6-Romanlar (Çingeneler): Köylerde ikamet edenleri bulunmamakta ve
Zile'de ikamet etmektedirler. Bir kısmı Vergi Dairesi (Eski Altınyurt
İlkokulu) arkasında olmak üzere Hacı Mehmet Mahallesinde, bir kısmı
ise İstasyon Mahallesinde ikamet eder.
7-Diğer: Daha ziyade evlilik yolu ile olmak üzere, son yıllarda
Zile'ye gelip yerleşen çok az sayıda Laz ve Yörük bulunur.
Bütün bunların haricisinde, etnik kökenli olmamakla birlikte, Alevi
Türkmen asıllı 40 civarında köy bulunmaktadır. Evrenköy (Kızılcin)
gibi bazı yerlerde Sünnilerle karışık yaşarlar. Zile merkezde de
önemli bir Alevi ağırlığı bulunur. Genellikle Zile şehir merkezinin
kuzey-batısına düşen kısmında ikamet ederler.
Kaba taslak olarak çizmeye çalıştığım yukarıdaki tabloya bakılırsa,
Zile'de (Arap ve Süryani hariç) hemen hemen bütün etnik ve mezhep
kökenli vatandaşlarımızın olduğu görülür. Bu çeşitliliği, çok güzel ve
nadide bir halının motifleri olarak görmemiz gerekir. Yüzyıllardan
beri bütün bu vatandaşlar, barış ve huzur içinde yaşamıştır.
Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi, 12 Eylül öncesinde, Zile'de de
tansiyon zaman zaman yükselmiştir. Bunu kimse inkâr edemez. Ama hiçbir
zaman Çorum, Kahramanmaraş gibi hadiseler ilçemizde yaşanmamıştır.
Sadece gençler arasında münferit hadiseler yaşanmıştır ve yetişkinlere
sirayet etmiştir.
Bugün Zile, Aleviler olmadan, olamaz. Mesela, biz Hüseyin Gülbasar
olmadan, kendimizi Türkiye görsel medyasına nasıl tanıtırdık? Hüseyin
Gülbasar'sız bir Zile düşünebiliyor musunuz?
Bugün Zile Çerkezler olmadan da, olamaz. Mesela rahmetli Çerkez Rafet
(Yıldız) olmasaydı, Azimkâr olmasaydı, şehirlerarası ulaşımımız ne
olurdu acaba? Rahmetli Çerkez Rafet (Yıldız)'siz bir Zile
düşünebiliyor musunuz?
Bugün Zile, Romanlar (Çingeneler) olmadan da olamaz. Mesela bir
Karakaş olmasaydı, bizi düğünlerimizde kim eğlendirirdi? Bugün Karakaş
ve ekibi Zile'de bir ekoldür, bir efsanedir. Karakaş ve ekibi olmadan,
bir Zile düşünebiliyor musunuz?
Bugün Zile, Aşiretler (Sıraçlar) olmadan da, olamaz. Minibüs ile yolcu
taşımacılığı deyince benim aklıma ilk gelen Koca İbo'dur. Koca İbo
Zile'de bir efsanedir, bir ekoldür. Oğlu Hasan da onun yolundadır.
Ben, Koca İbo olmadan bir Zile düşünemiyorum.
Bunun örneklerini çoğaltmak mümkün ama yerimiz ve zamanımız kısıtlı.
Zile, bütün bu etnik ve mezhep zenginliği ile bir bütündür. Herkes
birbirini sever ve kardeşi sayar. Ben çocukluk yıllarımdan
hatırlıyorum, şimdiki Mevlana Lokantası'nın olduğu yerde, bir dükkân
vardı. Burada küp ve çömlek gibi pişmiş topraktan yapılmış malzemeler
satılırdı. Sahibi ise Leon Pürtü isminde, Ermeni asıllı bir
vatandaşımız idi. Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, 12 Eylül öncesinin
hararetli günlerinde, bu vatandaşımız İstanbul'a göç etti. Şu anda
çocukları halen İstanbul'dadır. Bu Leon Pürtü'nün oğlu, (ismi bende
mahfuz) bir Zileliyi İstanbul'da görmüş, Zile hasreti ile sarılıp,
ağlamıştır. Keşke bu Ermeni asıllı vatandaşımız da Zile'den gitmese
idi. Onlar da bizim bir zenginliğimiz idi. Bu yüzden, şu anda Zile'nin
bir parçası eksik durumdadır. Yani halıdaki bir motif eksiktir.
Sevgili Zile hemşerilerim; bizim binlerce yıllık geçmişe sahip
Zile'miz, mesela bir Turhal gibi son 50 yılda meydana gelmiş bir ilçe
değildir. Şeker Fabrikası kurulmasa idi, bugün Turhal ya büyükçe bir
köy, ya da orta ölçüde bir kasaba idi. Günümüzde Zile'nin iki misli
nüfusa sahiptir. Ne yazar? Bir geleneği yok, bir geçmişi yok, bir
kültürü yok. Bat gibi yemeği yok, Açık renkli pekmez gibi bir tatlısı
yok. Sezar gibi, topraklarında savaşmış bir imparatoru yok. Kozmopolit
bir ilçe. Zile'de bir kız, biraz kısacık giyip sokağa çıksa, millet o
kıza sanki uzaydan gelmiş bir UFO gibi bakar. Ama Turhal'da dönüp
kimse bakmaz. Zile böylesine geleneği, geçmişi, kültürü olan,
muhafazakâr bir Anadolu şehridir.
Lütfen Zile'mizin kıymetini bilelim.
(Ziya Bey gibi düşünen hemşerilerime sesleniyorum) Her Zilelinin
kıymetini bilelim. Hangi etnik kökenden, hangi mezhepten, hangi siyasi
görüşten, hangi sosyal kesimden, hangi meslekten olursa olsun.
Biz önce içimizde bir birlik olursak, tutkun olursak, bizi kimse
tutamaz.
Zile Sevdalısı Mete.