kafeler

3 views
Skip to first unread message

is haydar

unread,
Dec 11, 2012, 2:41:24 PM12/11/12
to yesilkoy...@googlegroups.com
Gördüğüm kadarıyla  İstasyon caddesinde  2 yeni  kafe  açılış  hazırlığında.
Sizce bu kadar kafe, bar  köyümüze fazla değil mi?
Buraya genellikle köyümüzde yaşamayan insanlar geliyor. Bu da araç yoğunluğunu arttırıyor.  Caddelerde park eden araçlar otobüsün geçişine engel olduğu gibi aracımızı park edecek yer bulamıyoruz.

yeliz bilen

unread,
Dec 12, 2012, 7:24:32 AM12/12/12
to yesilkoy...@googlegroups.com, yesilkoy...@googlegroups.com
Trafik sorunu sadece çarşıyı kafeleri etkileyen bir sorunda değil geçtiğimiz ctesi Cekmece caddesinde 15 dk bekleyip ara sokakları kullanmaya çalıştım ara sokaklar bile kitlenmis durumdaydı carsidaki park sorununda en büyük etkende vale hizmeti( bana göre degnekcinin adını değiştirdiler ) boş bulduğumuz yere bile park edemiyoruz hepsi bir yer ayırmış kendine ...

iPhone'umdan gönderildi

12 Ara 2012 tarihinde 14:03 saatinde, "is haydar" <hayd...@yahoo.com> şunları yazdı:

Gördüğüm kadarıyla  İstasyon caddesinde  2 yeni  kafe  açılış  hazırlığında.
Sizce bu kadar kafe, bar  köyümüze fazla değil mi?
Buraya genellikle köyümüzde yaşamayan insanlar geliyor. Bu da araç yoğunluğunu arttırıyor.  Caddelerde park eden araçlar otobüsün geçişine engel olduğu gibi aracımızı park edecek yer bulamıyoruz.

--
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "YESiLKOY" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için yesilkoy...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu grubu http://groups.google.com/group/yesilkoy_BAKIRKOY?hl=tr adresinde ziyaret edebilirsiniz.
 
 

Sefik Ozdem (Abacus Bilgi Yonetimi)

unread,
Dec 12, 2012, 7:16:03 AM12/12/12
to hayd...@yahoo.com, yesilkoy...@googlegroups.com

Haydar Bey,

İnci Pastanesi ya da İstiklal Caddesi evrim geçirirken Yeşilköy’de eskisi gibi olamayacak.

Hangi konak, köşk geriye kaldı ki İstasyon Caddesi eski haliyle kalsın!

 

Yeşilköy’de oturan Ermeni, Rum, Yahudi, Süryani ve Levantenler’i kaçıran zihniyet ve giderlerken sessizce seyreden bizler zaten treni çoktan kaçırdık.

 

Bu semte cumhuriyetten önce vapur seferi düzenleniyordu; şimdilerde ise yazları “beyaz donlu çoğunluk

pilaj”a sefer düzenliyor.

 

Şefik Özdem

(1966’dan beri Yeşilköy’lü)  

Sef...@garanti.com.tr

 

Cuma öğleden sonra İnci Pastanesinin önünden geçerken bir paravan gibi önünü kapatmış kamyonları görünce bir gariplik olduğunu anlamıştım. Kamyonların pozisyonu oradan geçen insanlardan bir şey saklanıldığını açık ediyordu. Kamyonları görmeden birkaç adım önce ise, vitrininde zararına satışlar yazan ya da çoktan kepenk kapatmış küçük dükkanları gördüğümde büyük AVM’lere karşı bu küçük dükkanların çoktan savaşı kaybettiklerini düşünüyordum.

Bunları düşünerek bir yere oturdum ve bilgisayarımı açtım. Açar açmaz da ilk karşılaştığım haber İnci Pastanesinin bugün, devam eden mahkeme kararı dahi beklemeksizin nasıl apar topar boşaltıldığını yazıyordu. İnsan demek ki yaşadığı, soluduğu yerle ilgili garipliği bilgiye sahip olmasa da seziyordu.

Birkaç saat sonra yeniden İnci Pastanesinin önüne gittiğimde sadece boşaltılmış değil neredeyse vandal bir şekilde yerle bir edilmiş bir mekana bakıyordum. Eski ahşap eşyalar, aynalar, cam raflar, her şey büyük bir acele ve öfkeyle, neredeyse intikam alır gibi, ortalığa saçılarak kamyonlara yükleniyordu.

Ben oraya geldiğimde boşaltma işleminin sonuna geliniyordu. Karşımda artık İnci Pastanesi değil, bir talan manzarası vardı.

Oysa çok değil, belki en fazla 10 yıl önce, Taksim’e sinemaları ve kitapçılarıyla tanışmak için gidip gelmeye başladığım zamanlardaki halini hatırlamaktan kendimi alamadım. 

Sonrasında Taksim’in sinemaları, tiyatroları ve kitapçılarının yanında, yaşımın büyümesiyle gece hayatıyla ve politikaya bulaşmamla birlikte aktivizm hayatıyla da tanıştım. O nedenle Taksim ve İstiklal caddesini sadece tek bir yönüyle değil, birçok yönüyle yaşama fırsatım oldu. Bu, Taksim’de yaşanan değişimi de çok boyutlu hissetmemi sağladı.

Geriye dönüp bu geçen 10 yıla baktığımda, adım adım maruz kaldığımız dönüşümün Taksim’i bir şehrin hareketli merkezinden bir cendere merkezine doğru evrilttiği apaçık ortada. Elbette tek bir yönden bakıldığında Taksim’de alışveriş yapılacak yerler, o yerlerin içinde kompleks sinemalar, büyük kitap dükkanları, eğlence merkezleri var. Fakat artık Taksim’in bir kimyası yok ve evet, artık gerçekten de tek boyutlu bir yer olmasına çeyrek kaldı.

Niyetim burada ezbere bir nostalji yapmak değil. Çünkü insanlar gibi mekanlar da, içinde yaşayan insanlarla birlikte dönüşür. Mesele ille de eski binaların durması da değil. Burada esas mesele Taksim’de yapılan dönüşümün orada yaşayan ve orayı yaşatan insanlara rağmen yapılması. Binalar kullanım alanları kalmadığı için değil, büyük sermayedarların kullanımı için yıkılıyor ya da dönüştürülüyor olması. Küçük dükkanların modası geçtiği için değil, büyük markalarla baş edemedikleri için kapanıyor olması. Taksim’deki fiziksel dönüşüm burada yaşayan ya da burayı yaşatan insanlar için değil, burada yaşamayan insanlar için yapılıyor olması. Kültürel mekanların ise meta değeri olduğu kadar yaşam alanı bulabiliyor olması.

Bu haliyle Taksim’deki bugünkü kazılar İstanbul’da yaşayanların bu mekanı kullanamamalarını sağlayacak bir planın uygulaması olarak hayatlarımızın ortasına darbeyi vuruyor. Aslında belki daha doğrusu küçük bir azınlığın yararlanabileceği bir alan haline getiriliyor. Zaten gezi parkının ziyan edilip üzerine topçu kışlasının yeniden inşa edilmesi ile ilgili yorum yapan başbakan da bunu açıkça söyledi; tabii ki burası herkesin elini kolunu sallayarak girdiği bir yer olmayacak.

Taksim çok yakında steril bir turizm merkezi olacak, yazılı olmayan ama herkesin kabulü olan kendiliğinden bir vize uygulamasının olduğu ve herkesin elini kolunu sallayarak giremediği bir makyaj harikası olacak. Bunu öngörmek için ne kahin olmaya ne de muhalif olmaya gerek yok. İstiklal caddesine çıkıp şöyle alıcı gözle bakan herkesin hemen fark edebileceği bir gelecek bu.

İnci Pastanesinin önünde dururken, insanın hayatının gözünün önünden geçmesi gibi yaşayanı olarak Taksim’in şahit olduğum 10 yıllık süreci gözümün önünden film şeridi gibi geçti ve bugünkü bu rantsal dönüşümün nasıl bir şiddet olduğunu yeniden iliklerime kadar hissettim.

Aynı zamanda bu şiddeti durduramamış olmanın sorumluluğunu ve acısını da hissettim.

Belki elimizden kayıp giden Taksim’e dair, bunu durduracak bir şey yapamadım ya da yapılanların yeteri kadar parçası olamadım ama bu yazı da bu kentsel dönüşüm şiddetine maruz kalanlardan biri olarak, benim tanıklığım olarak kayıtlara geçsin istedim.

--

Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "YESiLKOY" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu gruba kayıt göndermek için yesilkoy...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu grubu http://groups.google.com/group/yesilkoy_BAKIRKOY?hl=tr adresinde ziyaret edebilirsiniz.
 
 


This message and attachments are confidential and intended solely for the individual(s) stated in this
message. If you received this message although you are not the addressee, you are responsible to keep the
message confidential. The sender has no responsibility for the accuracy or correctness of the
information in the message and its attachments. Our company shall have no liability for any changes
or late receiving, loss of integrity and confidentiality, viruses and any damages caused in
anyway to your computer system.

Bu mesaj ve ekleri, mesajda gonderildigi belirtilen kisi/kisilere ozeldir ve gizlidir. Bu mesajin muhatabi
olmamaniza ragmen tarafiniza ulasmis olmasi halinde mesaj iceriginin gizliligi ve bu gizlilik yukumlulugune
uyulmasi zorunlulugu tarafiniz icin de soz konusudur. Mesaj ve eklerinde yer alan bilgilerin dogrulugu ve
guncelligi konusunda gonderenin ya da sirketimizin herhangi bir sorumlulugu bulunmamaktadir. Sirketimiz
mesajin ve bilgilerinin size degisiklige ugrayarak veya gec ulasmasindan, butunlugunun ve gizliliginin
korunamamasindan, virus icermesinden ve bilgisayar sisteminize verebilecegi herhangi bir zarardan
sorumlu tutulamaz.

is haydar

unread,
Dec 12, 2012, 2:28:44 PM12/12/12
to yesilkoy...@googlegroups.com
VALE  hizmetini  kafeler veriyor bildiğiniz gibi.  Demek ki  siz de  aynı  görüştesiniz.

--- On Wed, 12/12/12, yeliz bilen <yeliz_...@hotmail.com> wrote:

Mehmet Ali �rgen

unread,
Dec 12, 2012, 5:34:48 PM12/12/12
to yesilkoy...@googlegroups.com
Arabayla çarşıya inmek niye? Yürüyün...



12 Aralık 2012 21:28 tarihinde is haydar <hayd...@yahoo.com> yazdı:

Raffi Kara

unread,
Dec 12, 2012, 7:30:46 PM12/12/12
to yesilkoy...@googlegroups.com, hayd...@yahoo.com
:-(((

-- Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "YESiLKOY" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.Bu gruba kayıt göndermek için yesilkoy...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.Bu grubu http://groups.google.com/group/yesilkoy_BAKIRKOY?hl=tr adresinde ziyaret edebilirsiniz.  

bogacilter

unread,
Dec 18, 2012, 7:21:00 PM12/18/12
to yesilkoy...@googlegroups.com
Haydar bey,
Yazin yesilkoyde donlu, mangalcilarin istilasi yasanirken inanin kafeler devede kulak kaliyor. Vale konusuna gelince sizi rone parkdaki isparka davet ederim gelinde vale hizmetinin ispark elemanlari tarafindan nasil yapildigini birde siz gorun. Kafelere gelenler en azindan giyinik gelip ortaligi umumi helaya copluge cevirmeden donuyorlar. Ha birde kurtarilmis bolgeye cevrilen, belediye tesislerinden sahile inip cirit atan araclar, marinanin yanindaki kumsala park edenlerde son moda...Esasinda suclu yine semt sakinleri... Kis geldi malum, yaz kepazeligi nisana kadar askiya alindi. Durmak yok yesilkoye eziyete el birligiyle devam...Allah bu sahildeki kepazelige oy kaygisiyla goz yumanlara, hidayet versin...beni taniyan tanir o gelmesin bu gelmesin derdinde degilim gelsin insanca, orf adete uygun insanlara, cevreye saygili bir sekilde basim ustune! baskasinin hakkina tecavuzu mesru goren, buna demokrasi diyebilenlerin eseridir bu sahil rezaleti..
Selamlar
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages