Ekümenopolis Filmi'ni seyredersen İstanbul ve Marmara Bölgesi'nin başına gelmiş olan felaketin boyutunu daha iyi anlarsın.
Doğasının, dokusunun tersine yapılan çarpık yapılarla İstanbul, sanırım 5 yıl sonra tamamen tanınmaz hale gelecek.
Keşke 90'lı yıllarda rahmetli Çelik Gülersoy İstanbul'un herhangi bir tarihi eserini Dünya Miras Kültürü konumuna aldırtabilseymiş.
O zaman UNESCO'nun baskısıyla belli bir oranda engellenebilirdi bu hoyratça yapılan işler.
İstanbul'un nüfusunun % 85'i senin türünden insanlar olmadığı için, yani doğuştan İstanbullu olmadıkları için Ümraniye'deki çayırlarını yokluğu onları rahatsız etmiyor. Hatta onlar yapılanları iyi buluyorlar, 'Ümraniye'ye geldiğimizde yollar çamurdu, şimdi ise asfalt yollar, Plazalar ve AVM'ler var' diyorlar.
İstanbul, halkıyla birlikte bir toplu intihar sürecinin içinde.
İpek böcekleri gibi harıl harıl hapsediyorlar kendilerini.
Tek fark...
..İpek böceğinin kozasından ipek elde edersin, İstanbul'un enkazından hurda.
Yazıklar olsun!