Bu soruların cevabı çocukluk döneminde edindiğimiz kaygılı bağlanma stilinde olabilir. Eğer sen de kendi içinde bu soruları cevaplamaya çalışıyor veya partnerinde bu konular hakkında bir endişe hissediyorsan, şimdiki yazımız işine yarayabilir.
Bir çocuğun bu bağlanma stiline sahip olması halinde, onlara bakanlar tarafından bırakılma endişeleri olabilir. Ebeveyni onun yanından ayrılıp onu bakıcıya bıraktığında, anne babasının bir daha dönmeyeceğini düşünebilir.
Kaygılı bağlanma stilinde kişiler yakın ilişkiler ararlar. Reddedilme, terk edilme korkuları onları partnerlerinin davranışlarını sürekli bir sonuca bağlamaya veya kendilerini gözlemlemeden direkt onlara uyum sağlamaya itebilir.
Bağlanma stilinizi öğrenmenin, güçlü ve zayıf yönlerini yönetmek adına önemli olduğunu artık biliyoruz. Kaygılı bağlanma stilinin kişi için en ideali olmadığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte onun getirdiği bazı özelliklerin, hayatın farklı alanlarında olumlu dönebileceğini söylemek de mümkündür.
Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler, ister istemez kötü bir şey olup olmadığını kontrol etme ihtiyacı hissederler. Yapılan bir araştırma, bu stile sahip kişilerin oluşabilecek tehditlere karşı diğerlerini uyarma olasılıklarının daha fazla olduğunu söylüyor.
Kaygılı bağlanma stili olan kişiler, ilişkilerine çok özen gösterirler, bir problem olması ihtimalinde de partnerlerinden vazgeçme olasılığının diğer kişilere göre daha düşük olabildiği söylenebilir.
Kaygılı bağlanma stilinde olan bireyler, arkadaşlık ilişkilerinde de yakınlığı önemserler. Yeni biri ile tanışmak onlar için heyecan vericidir ve bu nedenle insanlara sıcak bir şekilde yaklaşırlar.
Özelliklerini gösterdiğin bağlanma stilini daha iyi yönetmenin ve daha güvenli bağlanma deneyimlediğin ilişkiler kurmanın elbette ki bazı yolları vardır. Kendinde kaygılı bağlanma ile ilgili özellikleri gözlemleyip bunu adlandırman, iyi bir ilk adım olabilir.
Duygularını ifade ederken zorlanmayan tutarlı bir partnerinin olması, bu konuda senin de tecrübe kazanmanda ve olayların nasıl ilerleyeceğini gözlemlemende yardımcı olabilir. Güvenli bağlanma stilinde olan biri, flört ile ilgili önyargıların ve belki de terk edilme duygun varsa bunu aşmanda yardımcı olabilir. Ayrıca flört şiddeti hakkında bilinçlenerek kendini koruyabilirsin.
Verdiğimiz örnek cümlelerin güvenli bağlanma stiline sahip bir partnerde etkili olabileceğini, kaçıngan bağlanma stiline sahip bir partnerde ise tetikleyici olabileceğini bilmelisin. Karşı taraf ile kuracağın iletişimde onun da bağlanma stilini bilmen, olaylara nasıl tepki vereceğini anlamana yardımcı olur.
Bağlanma stilimizin çocuklukta oluştuğunu ve yetişkinlikte de kurduğumuz ilişkilerde etkisini gösterdiğini biliyoruz. Böyle bir durumda ise bu davranışların cinsel hayatımıza da yansıdığını söylemek eminiz ki şaşırtıcı olmayacaktır.
Evet! Bulunduğun bağlanma stilini değiştirmen mümkün. Güvenli bağlanan bir partner ile yaşayacağın ilişki, duygusal olarak yakınlığı, sakinliği ve istikrarı sağladığın zaman değişim kendiliğinden oluşabilir.
Aşık olduğunda zamanının çoğunu partnerin ile geçirmek isteyebilirsin. Bu durum, ileri gittiği zaman ise partnerimizde tersine bir etki doğurabilir ve ilişkinize zarar verebilir. Kaygılı bağlanma stiline sahip olan bireyler bebekliğinde ağlayıp öfkelenebilirken bu durum yetişkinlikte şu şekilde karşımıza çıkabilir:
Kaygılı bağlanma stilindeki bireylerin partnerleri ile çok fazla yakın temasta bulunmak istemeleri ve onlardan haber alamadıklarında bir tehdidin var olduğunu düşünmeleri olasıdır. Bu hissin sonucunda karşı tarafın bundan rahatsız olması mümkündür. Ek olarak öz şefkatleri ve kendilerine olan güvenleri de düşük olabilir. Bu durumda partnerleri ile iletişim kurmalı, kendi davranışları ve geçmişleri üzerine düşünmeleri, aşmakta zorlanacakları bir durumda da bir uzman ile görüşmekten çekinmemeliler.
Kaygılı bağlanma tıpkı diğer bağlanma stilleri gibi bebeklik döneminde oluşabilir. Ebeveynler, çocukların yanında bulunurken daha sonra fiziksel veya duygusal olarak yanlarında bulunmayabilir. Çocuklar, ebeveynleri geldiğinde onlara tekrar sarılsa da gidişleri çocuklar üzerinde güvensizlik yaratmıştır. Yaşanan güvensiz bir ilişki ise bu bağlanma stilinin özelliklerinin gösterilmesine neden olabilir.
Kaygılı bağlanma stiline sahip bireylerin reddedilme ve terk edilme korkularının olduğunu belirtmiştik. Bununla birlikte kendi tecrübe ettikleri istikrarsız ilişkiler de bu duyguyu pekiştirebilir. Bu noktada kaygılı bağlananların, güvenli bağlanan biri ile birlikte sağlıklı bir ilişkiyi gözlemlemesi bu noktada aklının netleşmesini sağlayabilir. Ek olarak, kaygılı bağlanın da tutumları ve edineceği yeni davranışlar üzerine düşünmesi, üstesinden gelmekte zorlandığı konuda partneri ve/veya bir uzmanla görüşmesi uzun vadeli çözüme ulaşmasına yardımcı olacaktır.
Temiz bitişleri olan, estetik olsa da mutlaka her zaman fonksiyonel mobilyalar seçmelisiniz. İskandinav stili açık renklerde, Japon stili koyu tonlarda ve daha elegan formlar kullanır. Siz ikisini karıştırın; ahşabın farklı tonlarını kullanmaktan herkes genelde korkar, çekinmeyin. Hem yuvarlak hatlı hem de daha düz ve keskin hatlı mobilyaları kullanın ki daha derinlikli bir sonuç ortaya çıksın.
Japandi ilk bakışta minimalizm olarak değerlendirilebilir. Mümkün olduğunca insana alan bırakan, neredeyse boş salonlar, odalar yaratmak üzerinde durabilir. İskandinav stilinde de aynısı geçerli. Bu anlamda bakış açıları ortak diyebiliriz. Bir şey satın almadan önce eşyanın kalitesini, eşyanın adedinden yukarıda tutun.
İç mimaride sonuca baktığınızda güzel bir bütünlük görmek istiyorsanız kontrast yaratmayı atlamamalısınız. Malzemelerde, formlarda, renklerde... Japandi stilindeki öne çıkan renkler aynı zamanda İskandinav stilinin de gözdesi. Açık griler, açık pembeler, uçuş uçuş maviler, pastel yeşiller. Ama Japon stilinden de koyu tonları, antrasit griyi, indigo renklerini ve hatta siyahı alabilirsiniz yanına bu renklerin.
Japon yaşam stilindeki mobilyalar alçaktır, yerde oturarak yemek yemek, yerde oturarak çalışmak gündelik hayatlarının bir parçası. O yüzden yüksek mobilyalar yerine ayaksız büfeler, daha alçak kanepeler, hatta mutfak dolaplarında üst raf olmadan yalnızca tezgah alanını ve alt dolapları kullanmak da bu stile ait denebilir. Bu sadelik yaratan görüntü İskandinav stiline de zaten çok yakın.
Parizyen giyim stili, bir yaşam tarzının temelini oluşturan bakış açısıyla şekillenen kombinleri içerir. Yani burada asıl konu bir kıyafet kombini oluşturmak değildir. Konu hakkında, hayata karşı sergilenen Parizyen davranış tutumları doğrultusunda bu fikrin kıyafetlere yansıması gibi bir yorum yapılabilir. Fikrin temelinde ise doğallık, yalınlık ve rahatlık bulunur. Dolayısıyla giyim tarzına yansıtılması da aynı ölçüde doğallıkla gerçekleşir.
Parizyen giyim tarzı yaratabilmek için bazı parçaları gardırobunuzdan eksik etmemeniz gerekir. Örneğin ressam şapkası bu stilin en bilinen sembollerinden biridir. Abartısız bir şıklık yakalayabilmek için kullanılabilecek ideal aksesuarlardan olduğu da söylenebilir. Günlük stilin özelleştirildiği Parizyen tarzda basic tişörtler de önemli bir yer tutar. Tek renkli düz tişörtlerin yanında sade ve az çizgili modelleri de kullanabilirsiniz. Ceket olarak ise vücuda tam oturan salaş modelleri tercih edebilirsiniz.
Bildiğiniz tüm bunlar ve diğer alıntı oluşturucular, birçok hatayla aynı açık kaynak kodunu kullanıyorlar, bu da çoğu zaman aynı sonuçları, aynı hatalar vb. ile ürettikleri anlamına geliyor. Ve bu nedenle, tüm bu tür hizmetler, referansların yüksek kalitesini garanti etmeyen 8.000'e kadar alıntı stiline sahiptir.
İskandinav stil, sade, işlevsel ve doğal unsurları içeren bir iç mekan tasarım tarzını ifade eder. Bu tasarım, minimalist bir yaklaşımı benimser ve nötral tonlardaki renk paleti ile tanınır.Bu yazımızda; hygge, lagom, sisu ve friluftsliv gibi kavramların, İskandinav stilini nasıl biçimlendirdiğini inceliyoruz.
Düzensiz bağlanma stiline sahip insanlar, yakın ilişki kurmaya isteklidirler ancak aynı zamanda kendilerini incinmekten korumak için duvarlar örmeye yatkındırlar. Özellikle çocukluk döneminde istismar, ihmal ve travmalar sonucunda gelişebilir. Bu bağlanma stili korku, güvensizlik ve iç çatışma ile karakterizedir.
Kendinizde veya romantik partnerinizde güvensiz bir bağlanma stili fark ederseniz, yaşam boyunca aynı tutumlara, beklentilere veya davranış kalıplarına katlanmak zorunda olmadığınızı bilmek önemlidir. Bir yetişkin olarak daha güvenli bir bağlanma stili geliştirmek mümkündür. Bağlanma stilleri yakınlık ve duygusal yakınlığı nasıl algıladığımız ve bunlarla nasıl başa çıktığımız, duyguları ve ihtiyaçlarını iletme ve partnerlerinin duygu ve ihtiyaçlarını dinleme ve anlama becerisi, çatışmaya yanıt verme biçimlerimiz ve partner ve ilişkileri hakkındaki beklentilerimizle ilişkilidir. Araştırmalar, farklı terapi ekollerinin geçmiş duygusal deneyimleri keşfetmede ve bu deneyimlerin yetişkinlik dönemindeki ilişkilere etkilerini anlamlandırmada, ilişkiye dair rasyonel olmayan beklenti ve tutumların değiştirilmesinde, baş etme becerilerinin geliştirilmesine yardımcı olarak güvensiz bağlanma stillerinin büyük ölçüde daha güvenli bağlanma örüntülerine dönüşmesinde etkili olduğunu göstermektedir.
df19127ead