SERBEST ŞİİR DİYE BİR ŞEY YOKTUR / Sefa KOYUNCU

2 views
Skip to first unread message

mavizaman

unread,
Jan 30, 2011, 5:25:55 AM1/30/11
to KEAG (Kuantum Edebiyatı Araştırma Grubu), ÜÇÜNCÜ YENİ ŞİİRİ, ÜÇÜNCÜ YENİ ŞİİRİ, avrupalit...@googlegroups.com, ucuncu-y...@googlegroups.com, sefa-k...@googlegroups.com

Serbest şiir diye bir şey yoktur! - Sefa Koyuncu



Nobel Edebiyat ödüllü ünlü İngiliz Şairi T.S. Eliot ve Murat Belge`den Üçüncü Yeni`nin, `Şiir ölçülü-kafiyelidir" tezine destek. Eliot: Serbest şiir diye bir şey yoktur; bu kuruntu ortadan kalkmalı…||Birinci ve İkinci Yeni edebiyat akımlarının başlattığı serbest nazma tepki olarak, şiirde ölçü ve kafiyeyi savunan Üçüncü Yeni edebiyat akımına, dünyaca ünlü, Nobel ödüllü İngiliz edebiyatçı T.S. Eliot`dan* güçlü bir destek var. Üçüncü Yeni, Eliot`ın, "Serbest şiir diye bir şey yoktur ve bu kuruntunun ortadan kalkma zamanı çoktan gelmiştir" cümlesinin de yer aldığı "Serbest Şiir Üzerine Düşünceler" başlıklı yazısını Türkçe`ye kazandıran, Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü başkanı Prof.Dr. Murat Belge`ye de, bu önemli desteğinden dolayı teşekkür ediyor. Nobel edebiyat ödüllü Thomas Stearns Eliot`ın, serbest şiir konusundaki düşünceleri şöyle:||Serbest şiirin var olduğu kabul ediliyor. Serbest şiirin bir akım olduğu kabul ediliyor; belirli teorilerden meydana geldiği ve bir teorisyen grup ya da gruplarının, vezinlere saldırıları eğer başarıya ulaşırsa, şiiri devrimci ya da ahlâksız yapacakları kabul ediliyor. Serbest şiir diye bir şey yoktur ve bu kuruntunun ortadan kalkma zamanı çoktan gelmiştir.||Bir sanat nazariyesi yerleştiği zaman genellikle göze görünen şey, milyonluk reklâmla üç paralık sanat kazanıldığıdır. Bu malları satan teori yanlış olabilir, karışık ve aydınlatma yeteneğinden yoksun olabilir ya da başlangıçtan beri hiç var olmayabilir. Millik bir devrim olmuş ve birkaç sanat eseri ortaya çıkarmıştır; oysa bu devrimci teoriler kuyruklarına yapışmasa sanat eserleri belki daha bile iyi olacaklardı. Modern toplumda bu gibi devrimlerden kaçınılamaz. Bir sanatçı, belki hiç düşünmeden, çevresini saran ikinci sınıf adamlarınkinden özünde ayrı olması bakımından yeni diyebileceğimiz ve kendinden önce gelen büyük sanatçılardan özünden başka her şeyiyle değişik bir yöntem bulabilir. Yenilik ihmale uğrar; ihmal saldırıya yol açar; ve saldırıya bir teori gerektir. İdealist bir toplumda insan `iyi yeni`nin iyi `eski`den doğal bir şekilde, polemik ya da teori gerekmeden gelişeceğini düşünebilir; böylesi, canlı bir geleneğe sahip bir toplum olurdu. Miskin bir toplumda -ve gerçek toplumlar böyledir- gelenek her zaman batıl inanca dönüşür ve yeniliğin sert etkisine ihtiyaç duyulur. İnançlarıyla sınırlanabilen ve polemikleriyle daralabilen sanatçı ve akımı için böylesi kötüdür; ama sanatçı yaşlılığında, kavgaya girişmese hiçbir şeyin başarılamamış olacağını düşünerek, yanılgılarından dolayı kendini avutabilir.||Serbest şiir, gerçek şiir değil||Serbest şiirin polemik gibi bir bahanesi bile yoktur; bir özgürlüğün savaş narasıdır bu, ama sanatta özgürlük olamaz. Ve iyi olan serbest şiir «serbest»ten başka her şey olduğuna göre, başka bir ad altında savunulması daha yerindedir. Serbest şiirin belirli çeşitleri muhtevanın seçimi ya da içeriği ele alma yöntemiyle desteklenebilir. Birçok serbest nazım yazarının böyle yenilikler getirdiğini ve materyallerini seçme ve ele alma yolunda yaptıkları yeniliklerin -kendi zihinlerinde değilse bile okurlarınınkinde- şekilde yenilikle karıştığını biliyorum. Ama burada amacım, materyalleri kullanmakla ilgili bir nazariye olan hayâlcilikten söz açmak değil. Sadece, hayâlin de içine katıldığı şiir şeklini ele almak istiyorum. Serbest şiir gerçek bir şiir şekli olsaydı olumlu bir tanımlaması yapılırdı. Oysa ben bunu ancak olumsuz kelimelerle tanımlayabiliyorum: (l) kalıp yokluğu, (2) uyak yokluğu, (3) ölçü yokluğu.||`Ölçüsüz şiir düşünemiyorum`||Bu niteliklerin üçüncüsü kolayca bir yana atılabilir. Hiçbir ölçüye uymayan bir mısranın ne biçim bir şey olabileceğini düşünemiyorum. Şiir sütunlarını bugünlerde genellikle serbest şiire ayıran popüler Amerikan dergilerinde çıkan şiir mısralarında bile ölçü bulunuyor. Herhangi bir mısrada hece sayıları ve vurgular bulunur. Basit ölçüler belli bir bileşimin tekrarlanmasından meydana gelir; meselâ, bir uzun bir kısa, ya da bir kısa bir uzun hece ikilililerinin beş kere tekrarlanması gibi. Gelgelelim, bir tek mısraın içinde herhangi bir tekrarlama yapılmasının hiçbir sebebi yoktur; değişik kalıplara (pes, tef`ile) bölünebilen mısralar niçin olmasın? Ölçünün açıklanması böyle bir mısraı nasıl anlaşılır duruma getirir? Başka mısralarda geçen öğeleri ayırmakla ve bunu yapmanın tek amacı başka yerde aynı etkiyi oluşturmaktır. Ama belirli etkilerin tekrarlanması kalıpla ilgili bir mesele.||Ölçünün açıklanması bize pek az şey söylüyor. Değişmez bir ölçü tekniği herhalde bize çok şey kazandırmaz; meselâ, Swinburne`ün ölçüsündeki bilgi dolu karmaşıklıklar. Swinburne`ün trüklerini (gösterilerini) anlayıp, bilgisini değerlendirdikten sonra etkisine pek kapılmıyoruz. İngiliz kulağına yabancı gelen ölçünün beklenmedik niteliğine alıştıktan ve bunu öğrendikten sonra insan Swinburne`ün şiirinde bulunmayan şeyleri aramaktan vazgeçiyor; yani, başka söyleyişlerle, mısraları, hiçbir zaman oluşturululamayacak olan bir musikiye sahip; açıklanamaz. Swinburne, tekniğini kullanmakta iyice usta olmuştu ve bu da epeyi önemli bir şeydir, ama ustalığını ölçüyü zamanında istediği gibi kullanacak derecede ilerletmemişti, oysa hepsinden önemlisi budur. Swinburne`ün ölçülerinde İngiliz şiiri için umut verici bir şey varsa bile, bu, Swinburne`ün getirdiği noktanın çok daha ilerilerinde yatmaktadır. Ama dilimizde şimdiye kadar yazılan en ilginç şiir, ya çok basit bir nazım şeklini alıp ondan habire uzaklaşarak, ya da hiçbir şekli almayıp bunu habire basit bir nazım şekline yaklaştırarak yazılmıştır. Yerleşiklikle akış arasındaki bu karşıtlık, tekdüzelilikten bu göze görünmeyen kaçınma, şiirin canıdır.||Her şiirin ölçüsü olmalı||On yedinci yüzyılın başında, özellikle, kimi bakımlardan Shakespeare`den daha kurnaz bir teknik ustası olan John Webster`in şiirinde, insan düzenlilikten bu sürekli kaçınmayı ve düzenliliğe bu sürekli yaklaşmayı görebiliyor. Webster, Shakespeare`den çok daha serbest bir şairdir, ve kusurunun ihmalden doğmadığı, en yüksek gerilim anlarında nazmının bu serbestliğe erişmesinden belli olur. Dikkatsiz olduğunu göz ardı etmiyorum ama dikkatsizlikten gelen düzensizlikle bilinçli düzensizliği ayırt etmek çok kolay.||Dolayısıyla, şöyle bir formül yapabiliriz: en «serbest» şiirin bile arkasında bir ölçünün hortlağı dolaşmalıdır; biz uyuklamaya başlayınca ortaya çıkmalı, biz uyanınca kaçmalıdır. Ya da başka bir söyleyişle, serbestlik, ancak arka planda yapay bir sınırlılık varsa gerçek serbestlik olabilir.||Modern şairlerin kafiyesiz şiir imkânlarını kullanmaktaki hizmetlerini küçümsemek istemiyorum. Bir akımıın gücünü, bir teorinin yararlılığını tanıtlıyorlar. Ne Blake`in ne de Arnold`un tek başlarına yapamayacakları şey, çağımızda yapılıyor, İngilizce`de kabul edilen tek kafiyesiz şiir «Açık Hece»dir. İngiliz kulağı bu namın musikisi karşısında daha hassas ve bu ölçüde aynı seslerin tekrarlanmasına daha az bağımlıdır (ya da öyleydi). Kafiye kullanmaya karşı savaş açılmış değil. Ama belki de kafiyenin üzerine fazlasıyla düşmek modern kulağı duygusuzlaştırmıştır. Kafiyenin inkâr edilmesi bir kolaylık sağlamaz; tersine, dilin kullanışını güçleştirir. Kafiyenin rahatlık veren yankısı ortadan kaldırılınca, kelime seçiminde, cümle kuruluşunda, düzendeki başarı ve başarısızlıklar daha kolay görünür. Kafiye kalkınca, şair düzyazı standardlarıyla karşı karşıya kalır. Kafiye kalkınca, kelimeden, şimdiye kadar düzyazı alanında kimsenin haberi olmaksızın şakıyan göksel musiki yükselir. Ve kafiye yasaklanınca, nice uydurma şairlerin küçüklüğü besbelli oluverdi.||Kafiye önemini yitirmeyecek||Ve bu kafiyeden kurtulma aynı zamanda kafiyenin kurtuluşu da olabilir. Kötü şiire destek olmak gibi güç bir işten kurtulunca, en çok gerekli olduğu yerde daha etkili olarak kullanılabilir. Kafiyesiz bir şiirde özel bir etki için kafiyeyi; bir etki birikimini, ansızın bir ruh hali değişimini belirtmek için.||Ama eski şekil kafiyeli şiir elbette yerini yitirmeyecektir. Beyit şeklinin Dryden ve Pope`un sağladıkları keskinliğinden bir şey eksilmediğini anlamamız için, dehâların en enderi olan bir Taşlamacı`nın gelmesini bekliyoruz. Soneye gelince, ondan hiç emin değilim. Ama karışık şiir kalıplarının çürümesi serbest şiirin ilerlemesiyle orantılı değildir. Bu çok daha önceden başlamıştı. Ancak birçok insanın aynı problemlerle uğraştığı, benzer bir toplumda, Yunan korosunu, Elizabeth çağı liriğini, Trubadur şarkısını söyleyen toplumlarda bu şiir şekilleri gelişerek etkili olurlar. Serbest şiire gelince, bunun kalıp ya da kafiye yokluğuyla tanımlanamadığını, çünkü başka şiir çeşitlerinde de bunların bulunmadığını görüyoruz; ölçü yokluğuyla da tanımlanamıyor, çünkü en kötü şiirde bile ölçü vardır...||T.S. ELIOT||Türkçesi : Murat Belge||Not: Murat Belge`nin bu tercümesini herkesin daha kolay anlayabilmesi için kullandığı uydurukça kelimelerden Koşuk (şiir, nazım), Kuram (teori, nazariye), Ülküsel (idealist), Gerekseme (ihtiyaç), Gereç (materyal, malzeme), İmgecilik(hayâlcilik), Saltık (mutlak, değişmez), Uyak (kafiye), Dize (mısra) olarak değiştirilmiş, yaratmak, Allaha mahsus olduğu için, bu kelimenin yerine de `oluşturmak` yazılmıştır.||Faydalanılan kaynak:||http://www.siirakademisi.com/dunyagoster.asp?sairid=42||*Thomas Stearns Eliot (1888-1965 )||Thomas Stearns Eliot 1888 yılında St. Louis`de doğdu. Amerika doğumlu İngiliz şair, oyun yazarı, edebiyat eleştirmeni. Harward Üniversitesinde öğrenciyken çağdaş Amerikan eleştirmenlerinden George Santayana ve Irving Babbitt tarafından etkilenmiştir. 1914 yılında T.S. Eliot İngiltere`ye taşınmış, 1927`de İngiliz uyruğuna geçmiştir. 1. ve 2. dünya savaşları arasındaki dönemde çağdaş şiiri ve 20 yy kültürünü büyük ölçüde etkilemiştir. Ezra pound, sembolist Fransız şairleri ve Dante `den büyük ölçüde etkilenmiş, Harvard`da Hint felsefesi okumuş, felsefe konusunda tez vermiş, bütün bunlar şiirini çok etkilemiştir.||llk dönemlerini Kutsal Orman`da (1920) topladı. 1923`te yayıladığı Çorak Ülke adlı şiir derlemesiyle ün kazandı ve bu kitap onu, Ezra Poud ile birlikte Amerikan-İngiliz Yeni Edebiyat okulunun ustalarından biri durumuna getirdi. 1948`de Nobel Edebiyat Ödülünü aldı. Eliot, şiir, tiyatro eserleri ve eleştirmeleriyle çağının en önemli edebiyat adamı olmuştur. Modern İngiliz şiirinde W.B.Yeats ve Esra Pound ile başlayan yenileşme sürecini izleyerek sürdürmüştür. Şiirlerinde uygar dünyanın problemler karmaşası içindeki konumunu, yaşlı gezegenimizin umutla umutsuzluk arasındaki durumunu işlemektedir. En önemli kitapları ise: Çorak Ülke, Prufrock, Kokteyl Parti, Dört Kuartet`tir.||KAYNAK:||http://www.habernews.com/haber.asp?haberid=11157||--||--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~||ÜÇÜNCÜ YENİ: ÖLÇÜLÜ ŞİİR, KURALLI NESİR...||Ziyaret edebileceğiniz ve tartışma başlatabileceğiniz grup ana sayfalarımız:||http://groups.google.com/group/KEAG/topics||http://groups.google.com/group/ucuncu-yeni-siiri/topics||http://groups.google.com/group/ucuncu-yeni-nesri/topics||http://groups.google.com/group/anti-monna-rosa/topics||http://groups.google.com.tr/group/sual-cevap/topics||http://www.mavizaman.com / E-posta: mavi...@gmail.com Kaynak:SanatAlemi

KAYNAK: Tüm gazeteler-önbellek linki:



--
ÜÇÜNCÜ YENİ BİLİM, DİL, EDEBİYAT, SANAT VE KÜLTÜR HAREKETİ
Kurucu: Sefa Koyuncu-Yöneticiler: Afet Kırat-Harika Ufuk-Kadir Çetin-Cemile Melek Şirin- Sultan Gül-Ahmet İdiz
3.YENİ SİTELERİ
http://www.mavizaman.com http://www.habernews.com
3.YENİ GRUPLARI
http://sites.google.com/site/3yenigruplari/
3.YENİ FACEBOOK GRUBU
http://www.facebook.com/home.php?#!/profile.php?ref=profile&id=1395936343
3.YENİ RADYO
http://ucuncuyeni.blogcu.com/radyo-ucuncu-yeni_29492401.html
3.YENİ ŞİİR-FORUM SİTESİ:
http://ucuncuyeni.forumotion.net/forum.htm
Türk-İslâm medeniyetine bağlı isen, nesri kurallı, şiiri ölçülü yaz!
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages