Bedrettin Keleştemur
unread,Sep 24, 2025, 5:20:24 PM (17 hours ago) Sep 24Sign in to reply to author
Sign in to forward
You do not have permission to delete messages in this group
Either email addresses are anonymous for this group or you need the view member email addresses permission to view the original message
to turkiye-icin-el-ele, elazighaki...@hotmail.com, Bedrettin Keleştemur, Cumali Gezgin, Fatih Yılmaz, hasan...@hotmail.com, S. K. TURAL, mussar...@hotmail.com
GELİN DOSTLAR
Bedrettin KELEŞTİMUR
Gelin dostlar, Hazar'da buluşalım
Hazar'da, bir mavi sevdaya yürür
Son baharın, gül kokulu tadında
Sözler, deruni sözler kanat çırpar
Çırpınır Karadeniz, Akdeniz'i...
Bir rüzgâr, alır götürür cihana...
Sözler, damar damar sanata yürür
GÖRMEZ MİSİN?
Tarihin ışığında, sırları çözdüm
Ey merhametsiz insan, görmez misin?
Türkistan diye bir deryayı gezdim!
Derya da bir damlayı görmez misin?
GAZETECİ
Gazeteci, kâlem, kelâm, sohbet ehli!
Aydın hareketinin odağında!
Zihni, fikri, edebi yolculuk
Eleştirel düşüncenin çarmıhında!
Titreyen vicdanlara ses olur
Ekin tarlasının başındadır
Canhıraş bir yürekler tohumu atar
İbret tohumudur, ders tohumudur!
Gazeteci, asrın vakanüvisi
Taliminde gün be gün haberinin
Haber, yüreğimin albenisi
Ses getirir, haberin debisi!
Hafızalara kazınır boyası!
Haber hamalıdır, gazeteci…
Kamu ile sivil arasında köprü;
Tarih o köprülerde yazılır.
AHİRİ YÜKÜNDE TAŞIRSIN
Sorarlar, ‘yükünde ne var’ Ey Yolcu!
Her zaman çul ve çaput mu taşırsın,
Nefsin tuzaklarında mı yaşarsın?
Fenadan Bekâya her insan yolcu
Bil ki, ahiri yükünde taşırsın…
Gururla yükselir mi göğe başlar?
“Cehennem ateşi, insan ve taşlar
KAHRAMANLAR
Kahramanlar, hakka vuslatı bilir
Bâki âleme hasreti de bilir
Korkmaz zalimden, boyun eğmez zulme!
Deryada damla olmayı da bilir
Tevazu kanatlanır, Kaf Dağı’na,
Atlanır, zatıyla gönül bağına!
Yıldırımlar düşer küfrün ağına
Kahramanlar, aşkla sevdaya yürür
O sevda, vatanımdır, imanımdır hey!
AHİ EVRAN
Biz Ahi Evranlıyız, Ocaklıyız!
Ta, Türk Yurdu Horasan’dan yolumuz…
Kök salmış gönüllere, bucaklıyız
Çarşı, pazarda ahlaktır yolumuz!
Ahilik der, ‘kardeş kardeşe yar olur’
Birlikte her yer, bahar; gülzar olur
Huzuru adımlar, bahtiyar olur!
MÜ’MİN NAZARIYLA
Mü'min, nazarıyla uzağı görür
İlmi ferasetle tuzağı görür
Gören gözlerin, edeptir adımı;
Adımlar, pusudaki ağı görür
BAKMA YÜZÜME
Bakma yüzüme beni göremezsin
Yüreğimdeki ışık âlemi yakar
Sevgi yüzde değil, içte okunur
Aşk, rahmet olur, bulut bulut akar
SELÂM VERİN
Gün doğumunda, güne selâm verin
Gülen yüzlerle selâmete erin
Huzuru aşk ile sükûtla koru
Sabırla nefesleri gönle serin
SİHİRLİ BİR GÜN GİBİ
Sihirli bir gün gibi geldi, geçti
Nice umutlar toprağa döküldü
Bahar, soğuk rüzgârı aldı, geçti
Don düştü, sımsıcak düşlerime
Aman! Dizlerimin bağı çözüldü!
TOHUMU ATMA ZAMANI
Toprağa tohumu atma zamanı
Dua, yakarış, yürekte imanı
Bırakma elinden sakın insafı
Tohumun toprağa düştüğü anı,
Hidayete ersin, akıl izanı
ZANDA BİR YALANDIR
Yalana sarılı onca ifade
Sözünü, zan üzerinde gezdirir
Kul hakkı, nasıl iştahla yenirmiş!
Boğazında düğüm düğüm ziyade...
Kim bilir, hangi zalime amade?
ACISINA DOKUNARAK...
Acısına dokunarak yaşamak
Nasıl bir his, emektir bilir misin?
Çığlığına dayanılmaz dünya da,
Asıl, hayat raylarını döşemek!
Sular gibi mecrasında akmak...
Gönüllerde o kıvılcımı yakmak!
SÖZ VERMİŞTİN
Hani söz vermiştin bir dost diliyle
Sonbahar sıcaklığı kadar yakın
O hisler, buz mu tuttu gözlerinde?
Selâm göndermiştim gönül eliyle
Hani, nerde kaldı, ahilik yurdum
DUR YOLCU
Dur yolcu diyemezsin, gün doğacak!
Gün batacak birgün üzerimize
İyilerin kabrine ışık doğacak
Dileriz, rahmet yağsın üzerimize
KAHRAMANLARI YAZ!
Ey Oğul, kahramanları bil!
Onların yolları; infak, sebil
Vakarla, merhametle yürüdüler
Mazlum yüreklerde yaşar hep Habil!
Denktaş, Elçibey, Dudayev, Doktor Ahmet;
Aliya İzzet Beyler, gönüllerdesiz,
Onlarla sınırları güvende bil!
KEDER DÜŞTÜ!
Uykuların üstüne keder düştü!
Gözler bir büyük kâbusa açıldı
Akıllara gizemli soru düştü
Yandı yürekler kâbusa açıldı
Kar düştü, hey gidi vatan üşüdü!
Omuzlarda bin bir keder taşındı
Ağla matem et yanan yüreklere
Nereye dönsem makber, canlar düştü!
NEDAMET OLUR
Alın teri, gözyaşına karışsın,
Yol, yordam bil; kul hakkıyla barışsın
İyilikler, sevdanla bir yarışsın,
İşte, derde derman feraset olur
Aczin gafletle birleştiği yerde
Mazlumun yanan yüreği de orda
Bir düşün meydan kalır mı namerde?
Nasihat alana nedamet olur
İKİYÜZLÜ
İkiyüzlü, hayra çağırsan gelmez!
Sinsice hayır yoluna taş koyar
İyilikten kendine pay almaz
Fitne, fesat, dedikoduyla doyar!
Somurtan yüzüyle selâma gelmez
Aklınca, ifsatla beyinler boyar
İkiyüzlü gönüllerde yer bulmaz
KÂH SEHER VAKTİNİN
Kâh seher vaktinin esintisi
Kâh akşam vaktinin yorgunluğu
Bir minval etrafında döner zaman
Kâh zamanın sükûta erişi
Kâh için için çağlayışı
İçindeyiz meçhule giden yolun
YAĞMURLA GELEN
Yağmurla gelen sonbahar coşkusu
Serin rüzgârların ince nağmesi,
Bu toprağın vatan kokan türküsü,
Buram buram aşktır, bir büyük sevda...
Deli gönül derler, sevda adına...
Çorak gönüllere rahmet muştusu
KÖRDÜĞÜMLER
Eskisi gibi artık çağlamıyor
His yağmuru altında ağlamıyor
Çağrılarım, ağrılı yüreklerde
Sancılar, iki gönlü bağlamıyor
Neden, niçin bütün bu kördüğümler
Bir türlü çözülmüyor, çözülmüyor
ÜŞÜYORUM…
Üşüyorum bu şehirde artık ben
Suallerim bana geri dönüyor
Sönüyor lambaları sokakların
Perdeler çekilmiş, titrer yalnızlık
Ilık güne uyanmaktır yüreğim
Yorgunluğu üzerinde nefesler
Sessizce anıları solumakta..
Düşler yağmuru, gönlümü ıslatır