TERÖR DOSYASI : Terör ve Siyaset Açısından, İkiYaka Dağlarında Çarçele'nin Anlamı Nedir ?

401 views
Skip to first unread message

Özel Büro (Digi.Security.Isnet)

unread,
Nov 10, 2015, 8:37:18 PM11/10/15
to MAIL GRUBU - ADD ANADOLU HAREKETİ, MAIL GRUBU - AY YILDIZ, MAIL GRUBU - CAN DOSTUM, MAIL GRUBU - DİP DALGASI (270 ÜYELİ), MAIL GRUBU - HABER POSTA, MAIL GRUBU - KUVVA-I MİLLİYE, MAIL GRUBU - MİLLİYETÇİ TEPKİ, MAIL GRUBU - ÖZGÜR GÜNDEM, MAIL GRUBU - TÜRKİYEYİZ BİZ, ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (DÜŞÜNCE FIRTINASI), ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (GOOGLEGROUPS), ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (SİYASET MEYDANI), ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (TURAN ÇATLI), ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (VATAN VE EMEK), ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (YAHOOGROUPS), ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (YİSRATÜRK MAIL GRUBU), ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (YNE MUTLU TÜRKÜM MAIL GRUBU), ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (YTÜRKİYE İÇİN ELELE MAIL GRUBU), ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU WORDPRESS (STRATEJİ BLOGU)

Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın son yıllarda yaptığı en büyük operasyon...

Terör ve Siyaset Açısından, İkiYaka Dağlarında Çarçele'nin Anlamı Nedir?

Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı ve Özel Harekat Birliklerinin İKİYAKA/Çarçele’de yaptığı ve 116 teröristin öldürüldüğü operasyon bölgesini size tanıtmak istiyorum çünkü bizim de anılarımız var o bölgede…

Bu bölge neresidir?

 

İşte Hakkari-Şemdinli hattındaki İKİYAKA/ÇARÇELE’nin coğrafik konumu:

 

http://www.bilgeturksam.com/images/upload/1_%281%29.png 

 

Teröristlerin Çarçele dedikleri bu zorlu bölgesi Dağlıca-Aktütün hattında yer alır.

 

İster Çarçella’dan inin, isterseniz Konur’dan çıkın Gevaruk yaylasına doğru, varacağınız yer Eşşek Kapısı’dır.

http://www.bilgeturksam.com/images/upload/2_.png

Resimde, ayakta duran vatan evladının hemen arkasında bir kar şeridi aşağı doğru uzanıyor, gördünüz mü?  İşte orası, Eşek Kapısı’na giden yoldur, patikadır.

Bu ünlü Kapı; Çarçella’nın batısında, Aktütün karakolumuzun kuzeyinde, Dağlıca’nın ise hemen güneyinde yer alır. Kapğı ile karakollar arasında  yukarıda bir Allah, yerde ise askerden başka kimse yoktur, yalnız karakollar, yalnız askerler ve yalnız dağlar.

Eşek Kapısı’ndan çıkıp, Gevaruk yaylasını geçip, uzaktan baktığınızda Çarçele’ye, dört parmak gibidir.

 

http://www.bilgeturksam.com/images/upload/3_.jpg 

 

Irak kuzeyindeki Hakurk ana ininden çıkan teröristler önce Hacıbey Çayı kenarındaki Nahal Tepe’ye gelir[1], hani şu Osman Öcalan denilen katilin Derecik saldırısını idare ettiği tepe[2].

Bu tepede Çarçele ya da Çarçella, teröristlere uzaktan gösterilir, bir elin dört parmağı yumularak işaret edilir. Bu işaret dört parmak demektir, dört parmak ise Çarçella demektir, Türkiye demektir.

Ele geçirilen teröristlerin sorgulardan öğrendik biz de tüm bunları, yoksa nereden bileceksiniz ki dört parmağın Çarçella olduğunu. İmralı’da yatan hainin lafına göre, aynı zamanda Çarçele, bir parça özgür vatan Şemdinli”, demektir.

 

Bu duyan ve Çarçella’yı uzaktan gören teröristleri bir heyecan alır, hepsi birbirine bu işareti yapar ve böylece Çarçella, Hakurk’tan başlayarak adım adım dağlara yayılır ve hafızalarına kazınır. Artık iş, oraya gitmeye kalır, gitmek için can atmaya kalır, Çarçella’ya çıkmaya kalır, orada yatmak ve şiir yazmaya kalır...

 

http://www.bilgeturksam.com/images/upload/4_.png 

 

Aslında bu bir aldatmacadır çünkü Çarçella öyle bir günde gidilecek yer değildir, kolay varılacak yer de değildir. İsterseniz birlikte hesap edelim. Çarçela’ya Hakurk’tan gitmek için iki yol vardır; biri güvenli Irak yolu, diğeri güvensiz Türkiye yolu.

Mecbur kalıp güvensiz yoldan gitmek gerekirse, önce Hacıbey Çayı’nı geçmek, Karakoç- Gasto’ya varıp dinlenmek gerekir ki, bu bir günlük yoldur. Öyle ya terörist de olsa, vahşi dağlı da olsa, yaratık da olsa, bu anlattıklarımız neticede insandır, yorulur ve dinlemesi gerekir.

 

Oradan çıkıp Karadağları aşıp, Silo yaylasına varıp yeniden dinlenmek gerekir ki, bu da bir günlük yoldur, etti iki gün.

Silo’dan çıkıp Akpınar Dağı’na, oradan Gülle Tepe üzerinden Çarçella’ya çıkmak gerekir ki, bu da en az iki gün, etti mi dört gün.

Demek ki Hakurk-Çarçella arası, katırı tepseniz en az dört gündür, dört günlük tehlikeli bir yoldur, görülme riski vardır, çatışma riski vardır.

 

Diyelim ki güvenli yolu tercih ettiler ve Irak üzerinden Çarçella’ya çıkmaya karar verdiler. Bu yoldan gitmek için, Hacıbey Çayı’nın peşi sıra Irak-Türkiye hududunu takip edeceksiniz.

Hakurk- Gelyaraş-Kanyaraş-Yeşilova hattı en az iki gün çeker, fazla oyalanmadan iki günde varılır çünkü güvenli yoldur, üstelik onları hem Barzani korur hem de ABD’li ağabeyleri.

Yeşilova-Anadağ’dan yola çıkıp Basyan’a varış ise, o da bir gün. Belki daha az çeker ama Basyan’da mola vermeleri gerek, çünkü orada yoldaşları var. Selam vermek gerek, en önemlisi çay içmek gerek çünkü çaya dayanamazlar.

 

Hatta Şemdinli çayında bir duş almaları gerek, ne de olsa “Şehit Uzman Çavuş Mehmet Çağlar Eşi Elif Bölük Öğretmenin dediği gibi Pistir onlar, ara sıra da olsa, su gerek, üstelik moral açısından da iyidir bu. Etti mi üç gün.

Basyan, Meşelik-Ayranlı-Eşek Kapısı, bu da bir gün eder, nasıl olsa yol boş, Meşelik boş, Ayranlı boş. Etti mi dört gün. Bir gece Eşek Kapısı’nda mola, orası da güvenli, köy yok, karakol yok.

Beşinci günün gecesi ya da altıncı günün gündüzü Çarçella’ya varırlar.

 

Çarçella bu, teröristlerin efsanesi, şiirlerin yakıldığı yer, varsa eğer hayallerin kurulduğu yer. İşte bu zorlu yolu teröristlere sevdirmek için Çarçella efsanesi yaratılmıştır, aslında böyle bir efsane yoktur.

1993 yazında General Osman Pamukoğlu, İkiyaka denilen bu bölgeye bir operasyon yaptı. Biz de Şemdinli Tabur Komutanı olarak katıldık bu harekâta. Biz görmedik ama anlatılanlardan, nerdeyse bir terör şehri ortaya çıkarılmış olduğunu öğrendik.

 

Bir şehirde ne varsa orada da varmış; revir, okul, futbol sahası, voleybol sahası, yatakhaneler, yemekhaneler, sinema, tiyatro, bir terör şehri işte, ne arasanız var.

Daha fazla detay istemeyiniz çünkü biz o noktada değil, Eşek Kapısı’ndaydık, görmedik bu şehri ama bildik ve duyduk. Çarçele zaten bu harekât sonrasında ne menem bir şey olduğunu da gösterdi bize; teröristlerin efsane ini.

 

Peki, Çarçella’nın başka ne özelliği vardır?

 

http://www.bilgeturksam.com/images/upload/5_.png 

Her şeyden önce teröristlerin, Türkiye’ye en güvenli giriş yoludur ama zorludur. Bu nedenle efsaneleştirilerek teröristler gaza getirilmiş, katırın bile çıkmakta zorlanacağı bu yolu, bu katır ötesi terörist ayaklar tırmanmak durumunda kalmıştır.

Teröristten katır olur mu derseniz? Normalde olmaz, olmaması gerek ama İmralı haini derse ki bir parça özgür vatan, Hakurk sorumlusu Osman Öcalan derse ki bir parça özgür toprak, siz de iyisinden bir terörist iseniz, elbette katır olacaksınız, tırmanacaksınız, elbette katırdan beter tırmanacaksınız, başka çıkış yolu var mı ki onlar için! 

Çarçella, Hakurk’taki teröristleri, gece demeden gündüz demeden yürüterek, Türkiye’ye getirebilmek için bir yoldur. Bu bir yönü ama asıl mesele Çarçele’nin bulunduğu yerde gizlidir.

 

Çarçele; Yüksekova-Çukurca, Hakkari-Şemdinli ortasında bir noktada yer alır. Güvenlidir çünkü sağı boş, solu boştur, karakol yoktur, köy kalmamıştır. Çok güvenli bir yerdir.

 

http://www.bilgeturksam.com/images/upload/6_%281%29.png 

 

Bölge arazisine hakimdir; yüksektedir, savunma imkanı verir, ortadadır, dört ilçeye geçiş kolaylığı sağlar. Üstelik büyük terörist guruplar için ideal toplanma bölgesidir; toplantı yapmak için, eylem planı hazırlamak için ya da eyleme geçmek için.  Bembo’dan bir gömlek hatta iki gömlek üstündür.

 

Biz nasıl tanıştık Çarçele ile anlatacağız ve söyleyeceklerimiz sizi şaşırtacaktır…

Biz iki kere tırmandık Çarçele Dağı’na; biri 92’de, diğeri ise 93’teki İkiyaka operasyonunda.

 

O sıralar yeni gelmişiz Şemdinli’ye, üç beş eşkıyaya hesap sormak peşindeyiz, dolaşıyoruz fır fır, bulmak için teröristleri. Yine o sıralar 30 Ağustos Alan çatışması henüz yaşanmamış ve biz hala, Özal’ın deyimiyle, “üç buçuk eşkıya” lafına takılıp kalmışız. Sanıyoruz ki bölgede “üç buçuk eşkıya” var ve biz de bunlarla hesaplaşmak için dolaşıyoruz.

Bir gün Aktütün’e gittik, yanımızda beş kahraman hudut timiyle beraber. Herhalde Şemdinli’ye gelir gelmez ilk yaptığımız bu iş oldu, iyi de oldu; tabur komutanı emrinde hareketli timler teşkil etmek, bu timlerle müstakil operasyon yapmak inisiyatif kazandırıyor komutana.

 

İyi ki yapmışız, bu timlerin ayak basmadığı yer kalmadı ve biz ayak bastığımız için, teröristler Şemdinli’de ayak basacak yer bulamadı.

 

http://www.bilgeturksam.com/images/upload/7_.png 

 

O zamanlar Konur vadisi yaylaya çıkardı, Gevaruk yaylasına, Çarçele’nin hemen aşağısında. Bakmayınız Çarçele dediğimize, biz, köylüler Çarçele der bu dağa, teröristler ise Çarçella, tıpkı “PEKAKA” dediğimiz örgüte “PEKEKE” denilmesi gibi bir şey. O zamanlar koyun vardı, kuzu vardı. O zamanlar insanlar devletine güveniyor ve bu güvenle yaylalarına çıkıyordu. Vadiye geldiğimizde de köylünün yayla vaktiydi ve biz, birlikte çıkalım istedik.

 

Hatırlıyorum da gündüz çıktık biz Gevaruk’a, sabah erkenden başladık yürümeye, tırmanmaya. Korkumuz yok, çıksın istiyoruz teröristler karşımıza, çıksın da hesaplaşalım istiyoruz.

Şimdi ki aklımız olsaydı hiç gündüz tırmanışa geçer miydik! Tedbirliydik, önde korucular, yanda korucu ve askerler, çevremiz emniyette, tüm köylüyle beraber çıktık yola. Tırman tırman yol bitmiyor ama sonunda bitirdik, bir akşamüstü Gevaruk’ta konaklamaya geçtik.

Çadırlar kuruldu, koyunlar kuzular yayladı, ateşler yakıldı, etler pişirildi. Güya biz terörist avındayız ama kimseyi görmedik ve duymadık. Sonradan köylülerin demesi, teröristler oradaymış ama bize acımış olsa gerek, bir şey yapmamışlar, dokunmamışlar bize. Duyunca bu dedikoduyu, güldük geçtik tabii ki.

 

Geveruk bir yayla, güzel bir yayla, koyun ve kuzunun otlaması için bir cennet. Her yer dağ, yüksek, yaz da olsa soğuk. Tabii bir göl var, görmenizi dilerim, çok güzel.

http://www.bilgeturksam.com/images/upload/8_.jpg

Terörist tehdidi olmasa, bir turizm köşesi olacak çarpıcı bir özellikleri var. Su var, dağ var, yeşillik var, serinlik var, hakimde bir yer, görüş var, insana erişilmezlik hissi veriyor. Koyun var kuzu var, açın bir et mangal, hormon yok, Avrupalı ithal inek yok, taze kuzular, taze et, buz gibi su, daha ne olsun.

 

Bu düşümüz gerçek olsa, açsalar bir “kendin pişir kendin ye” istasyonu, Kerem kazanır, Fatih kazanır, köylü kazanır, vadi cennete döner cennete. Cennette terör olur mu ki!

Bu dağlardaki yüksekliği özgürlük duygusu veriyor insana, doğal olarak. Doğal olarak çünkü ne arayan var ne soran, ne kira derdi ne borç, ne kan davası ne toprak, özgürlük, vahşi bir özgürlük.

Çarçella gibi, Beyaz Dağ gibi, Hisar gibi, Kardağ gibi yükseklere çıktığımızda, inanınız bir huzur kaplıyor içimizi. Neden mi? Tabur merkezinde değiliz, bir sorun çıktığında bize soran yok, bizden çare arayan yok. Aldınız maaş, maaş yetti yetmedi derdi yok, kim sizi bulup da soracak ya da sizden, olmayan bir şeyi isteyecek o dağlarda?

İnanınız, can sıkıldığında, sorunlar içinde boğulduğumuzda, çözemediğimiz ev sorunları ile karşı karşıya geldiğimizde, yaşamdan velhasıl bunaldığımızda, bir gün için de olsa, inanınız hep dağa çıkardık biz.

Hele ki, kulakları çınlasın Tevfik albay, alay komutanı, olmadık işlerle bizi uğraştırmaya kalktığında doğru dağa giderdik biz, kaçmak için, beş tim de var ya, bize özel, kimseden kuvvet talebimiz de yok, doğru dağa. Dağ demek, sorunlardan geçici de olsa, kurtulmanın yolu demek. Dağ demek, geçici de olsa, özgürlük, serbestlik, hesap vermemek ya da vermekten kaçmak, içsel bunalımları hafifletmek, hatta atlatmak, velhasıl bu dağlar, özellikle terör çıktıktan sonra, kurtuluşun adı oldu, özgürlüğün adı oldu.

 

http://www.bilgeturksam.com/images/upload/9_%283%29.jpg 

 

Elbet bizim sıraladıklarımız iyi şeyler, iyi niyetli şeyler, hafta sonu pikniğe gitmek gibi şeyler ama bu teröristleri yönetenler yok mu, bu yönetenler, aldı bu dağların özgürlüğünü, insanları dağa çıkarmak ve öldürmek için kullandı, işte bu çok acı.

Bakın ne diyor İmralı’da yatan hain, bilmeyenler dinlesin;

 

“Apo adamlarına talimat verirken; Kürdistan’da her aileden başıboş dolaşan çocuk var. Kızlı erkekli, her aileden iki üç tanesini kaparsanız yüz binlerce insan eder. O kadar da zor değil, zaten aile reisleri bunları beslemekten acizdir. Çoğu, oğlunu ve kızını gönüllü verir, öyle dövünüp sızlanmazlar. Sonra o gençler de sevinerek yanımıza gelirler. Evlerinde çoğu huzursuz, aile içinde( aile denilebilirse eğer) eğreti duruyorlar. Gençlik bunalımlarını en yoğun biçimde yaşıyorlar. Kolundan tuttunuz mu kolayca koparıp getirirsiniz. Biraz da ilk geldiklerinde ortamı güzelleştirdiniz mi, evlerinden ayrıldıklarına sevineceklerdir[3]...”

Dağ işte böyle bir şey, biz biliyoruz, bizim gibi terörle mücadele edenler de biliyor bu dağları ama ülkemizi yönetenler ne dağı biliyor ne dağlıyı, yazık. O gece çadırda uyuduk biz, asker korucu nöbette. Zaten ilk ve son oldu bu yaylaya çıkışımız, köylülerle birlikte. Son oldu yaylamız ve yaylada birlikte yediğimiz bir lokma ekmek, sıcak ekmek, bir lokma taze et.

Sonrasında zaten ateş var, kan var, acı var, gözyaşı var…Çünkü sonrasında öyle acı olaylar yaşandı ki Şemdinli’de, bırakın yaylaya çıkmayı, çoğu kimse evinden dışarı çıkamaz oldu...

Temiz bir uyku sonrası, sabahın ilk ışıklarında önce araziye çıktık. Kolaçan ettik, dolaştık. İlk kez o zaman ve orada “Eşek Kapısı”nı gördük. Muhteşemdi. İlk anda mayın döşemek aklımıza geldi ama yapmadık. Yapmadık çünkü korunmayan engel, engel değildir. Bu kuş uçmaz kervan geçmez dağlarda mayın döşemek, akıl karı da değil üstelik. Siz döşersiniz, ama sizden sonra gelen bir askeriniz basar, dağ başı bu, yol yok, iz yok, uyarıcı levha yok, dikkatli olmak gerek.

Bugün bile mutluyuz Eşek Kapısı’na gitmiş olmaktan, Eşek Kapısı’nı görmüş olmaktan. Şemdinli’ye tayini çıkan bir asker, bir karakol komutanı, bölük komutanı, tabur komutanı, bir özel harekât polisi Eşek Kapısı’nı görmediyse eğer, “ben Şemdinli’de görev yaptım” demesin hiç.

Böylesi yerler zaten çok az Şemdinli’de; bir Eşek Kapısı ve Çarçele, bir Silo Yaylası ve Balkayalar, bir Mezargediği, huduttur bunlar, huduttadır. Birleştirin bu üç noktayı, bir üçgen çıkar. Bu üçgenin köşeleri arazinin düğüm noktalarıdır. Buraları kontrol eden, Şemdinli’yi kontrol eder. Görmelisiniz bu kapıyı, yolunuz düşerse eğer.

 

http://www.bilgeturksam.com/images/upload/10_.jpg 

 

O ne heybet! O ne kayalık! Bıçakla kesilmiş gibi iki kaya duvar, arası geçiş yolu olan Eşek Kapısı. Bu kapı, aşağı inerseniz Felemez’in köyüne yani Ayranlı’ya, yukarı çıkarsanız eğer Çarçele’ye açılır. Çarçele’ye, bu hudut hattında, başkaca bir geçiş yolu da yoktur.

 

http://www.bilgeturksam.com/images/upload/11_.jpg 

 

İşte ilki bu oldu Çarçele seferimizin. Bu seferden sonra 30 Ağustos Alan çatışmasını, 13 Eylül Aktütün ve 27 Eylül Derecik çatışmalarını yaşadık.

 

Bu olaylardan bölgede kalan düşünce şu oldu; teröristler üç buçuk eşkıya değil, o yıllarda yüzlerce, binlerceydi.

 

Teröristlerde çakaralmaz silahlar değil, zamanın en seri, en etkili silahları vardı. Belki de en önemlisi, teröristler saldırıyordu, köy-karakol, asker-sivil demeden acımasızca saldırıyordu.

Tabii bölgeye yayılan bu düşünceler, büyük korkuya yol açtı. Köylü yaylaya çıkamaz, köyden şehre gelemez oldu. Koyun gitti, kuzu gitti. Kimi köyler kışlık erzakını bile köye taşıyamaz oldu.

Savcı, kaymakam makam odalarından, siviller evlerinden, asker nerdeyse kışlasından çıkamaz duruma düştü. Tehdidin büyüklüğü, tedbirleri artırdı. Fazla tedbir hareket serbestisini kısıtladı. Sanırım o zamanlar biz, Turgut Özakman’ın deyimiyle “Çılgın Türk” olduk.

 

Rahmetli Eşref Bitlis’in emriyle 16 kişilik timler kurduk. Bu timleri dağlara saldık. Ardından koruculardan benzer timler kurduk. Asker-korucu timleri yapıp onları da dağlara saldık.

 

http://www.bilgeturksam.com/images/upload/12_.jpg 

 

Arazide kurduğumuz hakimiyet bölgedeki insanlarımıza güven verdi, korkuyu yenip çıktılar dışarı. Alan kontrolü denilen bu faaliyetlerimizde, en büyük desteği de korucularımızdan gördük.

Biz korucuları hep sevdik, hala da severiz, hiç bir şey değiştiremez bunu. Çünkü bu sevgi can pazarında doğdu, büyüdü, gelişti, makam koltuklarında değil, dağlarda, er meydanında. Bunu onlar da bilir, biz de söyleriz. Nedense bilmem, onlar söylemez sevdiğini.

 

Aslında gerek yok söylemelerine, çünkü anlarsınız. Nasıl mı? Hep gözlerinize bakarlar. Onların gözlerine dikkatlice bakarsanız eğer, size yürekten bağlandığını görürsünüz.

Saygıda hiç kusur etmezler. Verdiğiniz görev tehlikelidir, uzun sürelidir, olsun, asla sızlanmazlar. Mazeret söylemezler. Tehlike başladığında ya sizin önünüzdedir ya yanınızda, yalnız bırakmazlar.

 

Ama sizden bir istekleri vardır: Ne söz verdiyseniz tutacaksınız. “Bir öyle bir böyle” olmayacaksınız. Bir tehlike sonrası zora, dara düşerse onları terk etmeyeceksiniz. Tek istekleri bu; “mert olacaksınız mert, dönek değil!”

 

Erdal Sarızeybek


[1] Hacıbey çayı, Şemdinli güneyinde Irak- Türkiye hududunu çizen çayın adıdır.

[2] Şemdinli’de Sınırı Aşmak, anı, Derecik çatışması, Erdal Sarızeybek, Pozitif Yayınları, 2005.

[3] Ersever, Üçgendeki tezgah, s.168.

BİLGETÜRK

[publicize twitter]

[publicize facebook]

[category terör]

[tags TERÖR DOSYASI, Terör, Siyaset, İkiYaka Dağları, Çarçele]

image001.jpg
image010.jpg
image011.jpg
image012.jpg
image002.png
image003.png
image004.jpg
image005.png
image006.png
image007.png
image008.png
image009.jpg
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages