KURBAN BAYRAMI…

4 views
Skip to first unread message

Bedrettin Keleştemur

unread,
Jun 12, 2024, 5:05:54 PMJun 12
to elazighaki...@hotmail.com, turkiye-icin-el-ele, Ali Coşkun, agın dernek, Fethi Ahmet POLAT, tekay tek, MEHMET Osmaniye A K S O Y, ali canpolat, Güzide Hande Altay, Bedrettin Keleştemur, Beşir Ayvazoğlu, Cumali Gezgin, Cumali, cengizergul, Yakup Deliömeroğlu, Yeni Vezin Dergisi, Yüzakı Dergisi, Emin Giray, Fatih Yılmaz, hasan...@hotmail.com, Ismail OZMEL, ismail.kapan, Nadir İlhan, Rüstem Kadri SEPTİOĞLU, S. K. TURAL, mussar...@hotmail.com, Vehbi Nazırlı, mu...@elbeton.com.tr, özcan yalçın, rkamur...@gmail.com, rbagci, Ünzile, yenisesdergisi, turangaz...@gmail.com, ted...@gmail.com, T.Edebiyatı
KURBAN BAYRAMI…
Bedrettin KELEŞTİMUR
Kurban, ihlasla sevgi de itaat. Özünde, sözünde bir akıl, yürek
olmaya; hamd ile şükür ibadet;
Çorak gönüllere rahmet yağmuru… Harputlu/ Elâzığlı, gönül insanıdır.
Hayata, erdemli bir bakışı vardır.
Tarihimiz boyunca, “acıları gözyaşıyla yıkadık, geldik, İsmail’i
teslimiyetle. Gördük, dünya kahrını adım adım… Şükründe, İbrahim’i
hamiyetle. Bayram sofrasına gönül adadık. Vuslat gününe erdik
afiyetle…
Kurban Bayramı heyecanı, “Arefe Günü…” başlar.
O deruni heyecanla, “Araf’tan iner gibi geldik mi/ günahlardan döner
gibi geldik mi/ Hakkı her dem anar gibi geldik mi, Dönmesin yolumuz
artık hevaya!”
Bayram günlerinin coşkulu bir edası/ kulaklarda çınlayan ulvi bir
sedasına şahit oluyoruz.
Bayram, “uzakları yakına taşır!” İçerisinde yaşadığım şehrim/ veya
memleketim, ‘artık tek yürektir’
Gönüller bayram ederler/ bayramlaşırlar.
Bayram, insanımızın sevenlerine kavuşmasıdır. Bir ve beraber olma
şuurunun ihyasıdır/ toplumda inşasıdır.
Bayram, ‘ahde vefadır’ Güzel söz ile selâm ve kelâm ile sadakattir.
Bayram, ‘rahmet sofrasıdır’ O sofranın etrafında birlikte halka
olmaktır. Erdemli bir duruşu/ tavrı sergilemektir.
Bayram, hak katından en büyük hediyedir. O hediye de, ahde vefa,
sadakat, hakka teslimiyet, paylaşma/ veya üleşme, irfan kültürü
vardır. Öyle bir kültür ki, toplum/ veya cemiyet içerisinde kini,
nefreti tamamen silip atar. Bir bakıma toplumu bir olma şuuru
etrafında tekrar reset eder.
Bayram, insanımız gönülden el sıkışır. Bayramın o uhrevi havasında,
‘şeytan köşeye sıkışır’ Öyle ki, rahmani hisler/ duygular, fikirler,
düşünceler ön plandadır.
Hac Suresi 37. Ayette şöyle buyrulur; “Onların etleri ve kanları asla
Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten
sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size
doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik
edenleri müjdele.”
Şunu ifade etmek isterim. Çocukluk yıllarımıza/ gençlik yıllarımıza
doğru yolculuk yapıyorum. Çocukluğumuzda, “Bayram sabahları en tatlı
rüyamızdı!” İçtenlikle ifade etmeliyim, ‘hala o rüyalara uyanmak
isterim’ O kutsi saflarda, ‘bir çocuk olmak isterim!’
Bayram, ‘sulhun/ barışın/ huzurun/ sevincin öznesidir’ Bayram Sabahı,
‘sevgi, merhamet, şefkat şelalelerinin gönül gözelerinden çağladığını
hissedersiniz’
Dün olduğu gibi günümüzde de, “Baba, anne, kardeşler, torunlar!” bir
arada, en güzel elbiselerini giymişler. Aile atmosferi içerisinde,
‘sevgi, saygı, güven dolu bakışlar’ uhrevi bir havayı sizlerle
birlikte soluklarsınız. ‘eller öpülür, güzel sözlerle/ hediyelerle
gönüller tatlanır’ Bütün canlar, bir sofra etrafında kenetlenerek
toplanır. Nesillerin asırlarca devam eden toyu gibidir. ‘sofra,
sohbet, gül ikramı gibidir’ Aile içerisinde, cemiyet içerisinde
ikramlar, ‘bir hoş sedaya dönüşür’
Nezih sohbetlerle bizlerin yetişmesinde emektar rahmetli Babamız,
“Hacı Hayri’den gazel okur…” Rahmetli anamız, ‘manilerle hayata
dokunurlardı’
Bayram günlerimiz, ‘biraz daha tebessüm’ hissemize sevgi nimetinin
düşmesi ne evlâ bir şey…
Her ailede, ‘soylu bir merasim’ üzerimize bayram rahmetiyle inşallah,
‘huzura çıkan yoldayız’
Kurban Bayramını, Hac edası ile birlikte tefekkür ederim. Mutlaka her
aileden/ akraba içerisinden, ‘Hac edasını ifa eden yakınlarınız
vardır’ O uhrevi anı şöyle tasvir edebilirim;
“Yüzler döner Mevla’ya;
Baş açık, yalın ayak!
Dünya döner Mahşere;
Bir sel akar Kâbe’ye...
Kalp döner âleme;
Kandil kandil nur yağar!
Seda döner, Tevhide;
“Allahümme Lebbeyk...” der...
Âdem döner, Arafat’a;
Arafat ’da, Cennet kokusu!
Sema döner, duaya; Dua, Resul muştusu!
Dua döner, huşuya;
Muhammed (as) Sancağında...
Eller döner, Huda'ya;
Sahabe duruşunda!
Saflar döner, ihramda;
Kıyamda bütün yüzler
Renkler döner; Nur Yüze…
Nuru düşer, Işığa! ...
Fani, döner, Ebede;
Ebed de, Ayne’l yakin…”
Yerkürenin dört bir yanından, uzak ve yakın mesafelerden, sıcak ve
soğuk iklimlerinden, insanların akın ettiklerini düşünürüm. Renkler
ayrı, diller ayrı; bir şey var ki, ‘kalpler bir…’ İman ve İslam Atlası
Üzerinde; şu kâinatta, birlik şuurunu kökleştirmeliyiz.
O şuurla, Allah Resul’ünün ‘veda hutbesini…’ defalarca okumalıyız.
Sadece okumakla kalmayıp, o deruni havayı hayatımızda teneffüs
etmeliyiz. Allah Resul’ü, ‘Veda Hutbesinde’ buyuruyorlar;
"Ey müminler! "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça
yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allah'ın kitabı Kur an-ı Kerim
ve Peygamberinin sünnetidir.”
“Bizler bidat bilmeyen saf ve temiz Müslümanlarız!” şuuru etrafında
birleşmeliyiz.
Hac ibadetinin ve Kurban Bayramının bizlere en önemli kazanımları
etrafında biraz düşünelim?
İslâm âleminin, dünyanın doğusundan, batısından, kuzeyinden,
güneyinden velhasıl
Her tarafından akarak, Kâbe’ye yönelmeleri! Bu yönelişte, bütün
Müslümanların tanışıp görüşmeleri gibi ulvi bir gaye vardır. Bütün
dertlerin tek dert haline getirilmesi sımsıcak vakarlı duruşun
gönüllerde yakılan yangın vardır. İslâm düşmanlarına karşı ortak bir
tavrın alınması gibi tarihi bir veraset vardır. İslâm ülkeleri
arasında her bakımdan kalıcı işbirliği anlaşmalarının yapılması
vardır. ‘varlığı birleyen yüzlerin’ ortak, hoş sedası vardır. O
sedayı, 1,5 milyar Müslüman’ın, aynı kalbi, hasbi, hüsnü kabul
görebileceğiniz bir yürekle, ‘saf duruşuna’ bağlayabiliriz.
Hac ibadeti ile birlikte idrak ettiğimiz, ‘kurban’ kavramı üzerinde
biraz olsun durmak istiyorum.
Kurban sözlükte; “bir ülkü uğruna feda edilen (şey) veya kendini feda
eden” buradaki fedakârlığın zirvesinde, ‘Hazreti İsmail’in akıllara
durgunluk verecek ferasetini ‘fedakârlığını’ görüyoruz.
Bu bir, ‘rıza makamıdır’ İnsanlık uğruna, onun geleceği için, teslimiyettir.
Çanakkale’nin boy aynası, tevhit kelamının ruhani boyası, Akif;
“Hani asker? Hani kalbinde yatan Şahı şehit
Ah o kurbanı zafer nerde bugün? Nerde o iyd.”
Akif, asrımız insanına seslenirler;
“Ey millet, Uyan! Cehline kurban gidiyorsun!
İslam’da batsın diye tutmuş yediyorsun”
Cehalet, en büyük düşmanımız!
Cehaletin tapınağı nerede biliyor musunuz, ?
İnsanın, ‘ben egosunu’ taşıdığı heva ve nefsinde! O nefis, taht için
hakir ve kapris olur bazen; dünyanın geçici mal ve arzularına köle
olur bazen...’ Böyle bir düşmanı, Haccın manevi havasında,
ihramın verdiği edep içerisinde, ‘taşlıyoruz’ değil mi? O anda tek
niyazımız, Haktan, ‘sabır dilemek’ oluyor! Hac ibadeti/ veya Kurban
ibadeti, ‘hem mali ve hem de bedeni’ bir ibadettir. İslam, ‘her
güçlüğe karşı kolaylıkları’ beraberinde getirmiştir. Burada, bir mali
kenetlenme söz konusu oluyor; Bir diğer taraftan da, ‘sağlıklı bir
hayatın’ sürekli tevazu gösteren bir yüzü! O nurani yüze yöneliyoruz.
Dualarımız ve yakarışlarımızla titreyerek, gözyaşları arasında!
KURBAN BAYRAMI.docx
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages