Süleyman YAĞIZ
Öfke nedir? “Bir hitabet sanatı” mıdır, yoksa, “ülke ve toplum olarak terörle mücadelede ilk yenmemiz gereken düşmanımız” mıdır? İki söz de aynı kişiye ait de onun için sordum… Evet, “öfke” nedir, bizim neyimiz olur?
Bir insan “öfke” için hem öyle, hem böyle der mi?.. Der!.. Hele hele bu kişi Tayyip Bey ise bal gibi de der… Çünkü Tayyip Bey’in dilinin endazesi, yâni ölçüsü-mölçüsü yoktur… Tutarlılığı da yoktur…
Bir gün bakarsınız, “Uzlaşı da neymiş!.. Kim uzlaşmış ki?!” der, başka bir gün de –ki, çok zaman geçmesine gerek yoktur- tam tersini söyler; “Türkiye’ye uzlaşı kültürünü biz getirdik” der…
(İşin aslı ise şudur: Tayyip Bey, uzlaşıyı hiç sevmez! Uzlaşı deyince, bilin ki, dediklerinin tasdik edilmesini anlamaktadır!.. İtiraz eden olursa, onu da hemen uzlaşmadan kaçmakla suçlar!)
***
Tayyip Bey, en çok da “öfke”yle ilgili olarak çok çelişkili şeyler söyler… Bakınız, şu sözler kendisine aittir:
“Medeni bir milletin üyeleri olarak toplumsal meselelerimizi, yine medeni bir dille konuşabilmeliyiz.
Etki alanı ve boyutları küçük de olsa bu düşmanlık dilini mahkûm etmeliyiz. Şiddetin dilini, öfkenin dilini tecrit etmeliyiz.”
Evet, bu sözler Tayyip Bey’e ait… Bunları, 2008 yılında söylüyor… Ama, “Öfke de bir hitabet sanatıdır” sözünden sonra söylüyor… İlginç tarafı da o zaten… Bakınız, aşağıdaki sözler de ona aittir… Bunları da 2010 Temmuzu’nda söylüyor:
"CHP, MHP, BDP, YARSAV, terör örgütü hepsi bir araya toplanmışlar, kime karşı, milletin anayasasına evet diyenlere karşı. Soruyorum size, bu ittifaktan Türkiye menfaat sağlayabilir mi?
Bunlar, memleketin hiçbir meselesinde bir araya gelmezler. Bunlar demokrasiden kaçar, özgürlükten kaçar, milletin yararına olacak ne varsa ondan kaçarlar.
Ama bugün, milletin ufkunu açacak, ülkenin vizyonunu güçlendirecek bu değişikliğe karşı çıkıyor, şerde ittifak ediyorlar."
***
Peki, bu sözlerin hem içeriğinde, hem de söyleniş tarzında öfke yok mu? Bu ifadeler, Tayyip Bey’in tecrit edilmesini istediği “öfkenin dili” değil mi? Bu sözler, medeni bir milletin medeni bir üyesi olarak Tayyip Bey’e yakışıyor mu?
Bu sözler, medeni bir dilin ifadesi olabilir mi? Medeni bir milletin hangi medeni üyesi; yargının gerçekten bağımsız olması için hukuk mücadelesi vermekten başka bir amacı olmayan YARSAV’ı terör örgütüyle irtibatlandırabilir?
Ayrıca bir DSP’li olarak soruyorum: CHP ve MHP’nin terör örgütü ile nasıl bir ilgisi olabilir ki, bu iki parti kime karşı hangi “şerde ittifak” yapabilir ki, bu denli ağır suçlanabiliyor?
(BDP ayrı… O da zaten çözüm için adres olarak terör örgütü PKK’yı gösteriyor. Dolayısıyla BDP adına bir şey diyemem.)
***
Tayyip Bey, hem öfke ve şiddet karşıtlığı yapmayı, hem de rakiplerini, muhataplarını öfkenin ve şiddetin diliyle suçlamayı adeta alışkanlık hâline getirdi!
O kadar ki, Dörtyol’da 4 polisimizin şehit edilmesi üzerine halkın sokağa dökülmesi ve bu sırada bazı olumsuzlukların meydana gelmesi olayını değerlendirirken de yine öfkesine hâkim olamadı!
Üstelik de, “Öfke gelir, göz kararır. Öfke gider, yüz kızarır” derken dahi öfkelendi! (Gerçi burada biraz yumuşuyor gibi yaptı ama, yine de genel havasını bozmamaya çalıştı!)
Tayyip Bey, “öfke”ye o kadar takmış ve takılmış ki, çıkmak isterken bile içinden çıkamıyor!.. Kazara güzel bir şey söylese dahi birden bir şeyler oluyor; o anda aklına ne geliyorsa, hemen kaşı gözü kabarıyor ve öfke moduna geçiyor!..
Düştüğü çelişkiyi anlayınca veya birisi kendisine hatırlatınca da bir sonraki konuşmasında öfke karşıtı olup çıkıyor; ama enteresandır, bunu da öfkeyle anlatıyor!.. Elinde değil, ne yapsın!..
Ben de bu yüzden, “Öfke bizim neyimiz olur?” sorusuna bir türlü yanıt bulamıyorum!..