SİVİL İTAATSİZLİĞE DAVET !!!
Saat sabahın 5 i.
Televizyon başında haber izliyoruz. 20, 21 yaşında gencecik kardeşlerimiz, herkesin gözü önünde şehrin orta yerine dek sokulmuş roket atarlarla açılan ateş sonucu şehit ediliyorlar. Sınır karakollarımıza saldırılıyor, ilk ateş anında şehitler veriyoruz. Bir ayda onlarca şehidimiz var.
Recep, Latin Amerika seyahatini sürdürüyor.
TV kanallarında çok üstün zekaya sahip olduklarından bir an bile kuşku duymadığımız aşırı aydınlık profesörlerimiz, 27 Mayıs’ın darbe olup, olmadığını tartışmaktalar.
Emperyalizmin Ortadoğu’daki saldırı üssü Siyonist İsrail’in tehditlerini kulak arkası ederek, sırf iç siyaset malzemesi olsun diye Gazze’ye sözde insani yardım gemileri göndermeye kalkmak ve bu gemilerde görev alan insanların yaşamlarını tehlikeye atmak hangi akla, mantığa, vicdana sığar ?
İnsanın aklına, Recep’in bu işlerden haberdar olduğu gelmiyor değil hani.
Saat 00.30, İskenderun Deniz ikmal komutanlığı vuruluyor. Saat 03.30, Yahudiler yardım gemilerine saldırıyor, 2 kişiyi öldürüyor, 30 kişiyi yaralıyorlar.
Recep, Şili’de. TV’lerde 27 Mayıs tartışmaları sürüyor.
Recep iktidarı, sınırlarımızın güvenliğini TSK den alıp, özel sınır güvenlik gücüne devreden yasayı Resmi Gazete’de yayımlıyor, yürürlüğe koyuyor.
Recep iktidarı, TSK nin güçsüz, korunmasız duruma düştüğünü, düşürüldüğünü ilan etmekte hiç vakit yitirmiyor. Recep iktidarının başı Recep, kendi silahlı güvenlik gücünü kuruyor. “Şimdilik” kaydı ile 50 bin kişiden oluşacağı ve teknoloji harikası silahlarla donatılacağı söylenen sivil sınır güvenlik gücünün, iç işleri bakanlığına bağlı ve (Soros’çu) sivil toplum kuruluşları, iş adamları, bazı siyasi partilerin katılımı ile oluşturulacak bir komisyon tarafından yönetileceği bildiriliyor.
Şimdilik kaydıyla 50 bin kişilik, tepeden tırnağa abd silahlarıyla donatılmış bir özel güç.
8 yıldan beri ülkemizde sektör haline gelmiş, en az 200 bin kişiyi barındıran özel güvenlik şirketleri. Sayısı 250 bin kişiyi aşan ve baştan ayağa askeri silahlarla donatılmış, büyük çoğunluğu Fethullah Gülen’in müridi olan emniyet mensupları.
abd’ nin Irak’tan kaçarken Türkiye’mizin Doğu ve G. Doğu bölgelerine yerleştireceği tam techizatlı 65 bin askerini ve bugüne dek Irak’ta kullanılmakta olan tüm savaş malzemelerini, mühimmat ve silahlarını da üzerine koyduğunuzda, 600 bin kişilik bir ordu ile karşı karşıya kalıyorsunuz.
Recep, sınırlarımızdan Türk Ordusunu çekmeye ve yerine bir başka gücü yerleştirmeye çalışırken ne yaptığının bilincinde aslında. Zamanlamaya baktığınızda, bu işin vardırılmak istendiği yerin “ İÇ SAVAŞ” olduğunu açıkça görüyorsunuz.
Zırva… diyeceksiniz.
Recep iktidarının Başbakanı Recep, bugüne dek tam 37 yerde yaptığı konuşmalarda “ BOP’ un eş başkanı olduğunu” hiç çekinmeden dile getirmişti. Nedir BOP; Ortadoğu, Avrasya ve Kuzey Afrika’yı içine alan bölgede tam 27 ülkenin bölünüp, parçalanıp, haritadan silinmesini içeren proje değil mi ?
Bu projenin eş başkanı Recep, görevini hakkıyla yerine getirmektedir. Benim ülkemin ve halkımın Başbakanı olduğunu iddia eden Recep, hayatının baharında bu ülke ve insanları için şehit olan gençlerimizden, en az bebek katili kadar sorumludur.
Bu işin hakkından bir tek şekilde gelinir arkadaşlar.
Sayın Genelkurmay Başkanı Başbuğ’a, Türk milletinin TSK’nin arkasında ve gerek görülürse sivil güçler olarak teröristlerle çatışmaya hazır olduğu… mesajı verilmeli. Sayın Başbuğ’un Türk Milletini tatmin edecek bir açıklama yapması istenmeli.
Milletçe “ sivil itaatsizlik hareketi başlatılmalı, Recep iktidarı, erken seçime zorlanmalıdır.
Geç kalınması halinde, korkarım yukarıda yazdıklarım gerçekleşecektir.
Necmettin Tanju SÜAR.
PKK, İLK KEZ “MASUM”
Değerli Uğur Mumcu yıllar önce yazmıştı.
Kahraman Maraş katliamı öncesi İskenderun limanına yanaşan gemilerden indirilen konteynerler, bir süre bekletildikten sonra TIR lara yüklenerek Kahraman Maraş’ a doğru yola çıkarılmış. Jandarmaya yapılan bir ihbar sonrası durdurulan kamyonun taşıdığı kargo kontrol edilince, o sıralar TSK nin elinde bile bulunmayan silahlar ele geçirilmiş. Günümüze dek bu olaydan ötürü tek tutuklanan, TIR ŞOFÖRÜ.
Mumcu’ nun araştırması, bu gece yaşadığımız olayların aydınlatılmasında yardımcı olacak bazı soruların yanıtını daha 1979 yılında veriyor.
İskenderun limanına indirilen konteynerlerin liman kayıtlarında yer almadığı görülüyor. Oysa malzeme, İskenderun’da armatörlük yapan Yahudi asıllı bir iş adamının adına gönderilmiş ve bu şahıs adına TIR lara yüklenip, Kahraman Maraş’a doğru yola çıkarılmış.
Sonrası malum !
Dün gece ve sabaha karşı yaşanılan olayların bağlantısına gelince…
Her iki saldırının da zamanlaması ilginç. Yahudi Başbakan Netanyahu, Obama ile görüşecek. Eli kulağında.
İsrail, abd gerginliği sürüyor, Netanyahu, sadece abd’ye değil, adeta dünya kamuoyuna meydan okuyor.
“Bu ne cesaret…” demeyin.
Yahudi toplumunun bu denli azgınlaşmasının ardında, dünya sermayesinin Yahudi sermayesiyle olan kaçınılmaz ortaklığı yatıyor. Türkiye’deki Eczacıbaşı, Koç, Alaton… aileleri gibi. TÜSİAD, TOBB, MÜSİAD üyesi iş adamları gibi.
20 – 21 yaşında, yaşamının baharında gençlerimiz bu insanların doymak bilmez kursaklarını doldurmak için can vermekteler. İşte bu yüzden “ Askerlik, yan gelip yatma yeri değildir…” sözü, Ata sözü literatürüne girdi.
İskenderun’da armatörlük yapan Yahudi asıllı iş adamı da bunlardan biriydi.
Recep, yine alışılagelmiş yurt dışı gezilerinden birindeydi. Daha önceden belirlenmiş ( iç kamuoyuna dönük ) Filistin’e insani yardım gemilerinin yola çıkışı, bu yurt dışı gezisi ile aynı tarihe denk geldi. Tesadüf yani. Gemilere saldırı düzenlendiği gün, İskenderun’da Deniz İkmal Grup Komutanlığı da saldırıya uğradı. Tesadüf yani.
Recep, bu saldırılara rağmen turistik gezisini kesmeye ve yurda dönmeye gerek duymadı. Yarın geleceği söyleniyor. Hayırlısı, ne diyelim.
İskenderun’da askeri bir tesise ağır silahlarla saldırı düzenlemek, öyle her babayiğidin harcı değil. Hele PKK nın hiç değil.
Sınır güvenliğimizin TSK den alınıp, özel birimlere devredilmesi, bir hafta içinde 12 askerimizin şehit edilmesi ve her seferinde Recep’in ÇOK MEŞGUL olması tesadüf değil.
Bu işin arkasında CIA ve MOSSAD birlikteliği olduğunu söylemek, Recep’in olacakları önceden bildiğini yazmak, Nostradamus olmayı gerektirmez.
Türkiye, iç savaşa sürüklenmek isteniyor.
Üstelik, ülkemizin yönetimine çöreklenmiş Türkiye düşmanlarının, Atatürk düşmanlarının eliyle. Türk Ordusu, Türk hukuku, TC Anayasası, Türk Milleti yok sayılarak.
Ankara’nın göbeğinde, Meclis’e yürüme mesafesinde bir abd – CIA örgüt evi var. Bu işlerin merkezi orası. Olur ya, Recep yurda döndüğünde bu merkeze uğrar da yıllardan beri abd’den bir türlü alamadığı istihbarat ve saldırı bilgilerini almak adına bu merkezi bir ziyaret eder… diye düşünüyorum.
Aksi halde, kendi geleceği için kuşkudayım.