Tarih Boyunca Türklerde Haberleşme

69 views
Skip to first unread message

Yilmaz Karahan

unread,
Nov 18, 2014, 3:55:34 AM11/18/14
to

TARİH BOYUNCA TÜRKLERDE HABERLEŞME

İnsanlık tarihi kadar eski olan haberleşme faaliyetleri, çağlar boyunca değişik aşamalardan geçerek ve sürekli gelişerek bu günkü yapısına kavuşmuştur. Posta ve haberleşme insanlığın göçebe yaşayıştan yerleşik topluma geçmesinde olduğu kadar medeniyetlerin gelişmesinde de önemli bir rol oynamıştır. Aynı zamanda milletlerin var olmalarını, iç ve dış tehditlere karşı savunma mekanizmalarını zamanında oluşturmalarını sağlayan en önemli hizmet alanlarından biridir.

Türkler 6. Yüzyıldan itibaren yerleşik uygarlıklarını fars dilinde Türk ili anlamına gelen Türkistan’da geliştirdiler. Göktürklerden beri yollar ve ulaştırma bilinen konulardı. Bu dönemin yollarını çok gelişmiş sanmak elbette söz konusu değildir. Genellikle doğanın gelip gitmeye izin verdiği, ama askeri nedenlerle düzeltilen, arabaların gidip gelebildiği yollar kullanılıyordu. Geleneksel İpek Yolu bu gibi yollar Türkler tarafından biliniyordu.

Bu yollar üzerinde bir posta örgütünün çalıştığını biliyoruz. “Ulak” sistemi daha 7. Yüzyılda gezginlerin dikkatini çekmişti. 11. Yüzyılda kullanılan ve atlı haberci anlamına gelen “Eşkinci” sözü, 15. Yüzyıla kadar “Ulak” sözü ile birlikte Anadolu’da kullanılan ve atlı postacı anlamına gelen “Çapar” deyişi hep Orta Asya (Türkistan) kökenlidir. “Arkış” sözü de kervan, haberci ve mektup anlamlarında kullanılmıştır.

Türk tarihi incelendiğinde posta ve haberleşme alanında farklı araçlardan yararlanıldığını görmekteyiz. Mesela, Büyük Hun İmparatorluğundan Osmanlı İmparatorluğuna kadar bütün Türk devletlerinde gündüzleri bayrakla, geceleri davullarla ve borularla askeri haberleşme sağlanmış, “karguy” adı verilen ateş kuleleri kullanılmıştır. Türk Ulakları dörtnala, hızlı giden atlarıyla Kağanlarının mektuplarını komşu devlet hükümdarlarına götürürken kurultay davetiyelerini Türk Beylerine iletmişlerdir. Memlük ve Eyyubiler zamanında askeri amaçların dışında ticari amaçla da güvercinle haberleşmeden faydalanılmış, daha sonra kurulan Büyük Selçuk İmparatorluğu’nda ise güvercinlerin yanı sıra ulak, çapar ve peyk adı verilen resmi posta görevlileri ile berid teşkilatı geliştirilmiştir.

Türkistan’dan Batı Anadolu’ya kadar olan geniş bir alanı kontrolleri altına alan Selçukluların haberleşme olmadan bu ülkeyi yönetebileceklerini sanmak mümkün değildir. Daha önceki Türk devletlerinde kullanılan devlet haberleşme sistemi olan berid örgütü “Ulak” adı verilen atlı postayla yaya habercilerden oluşuyordu. Berid sistemi Büyük Selçuklu İmparatorluğu zamanında görülmez. Berid divanı kaldırılmıştır. Berid örgütü alışılageldiği biçimiyle artık yoktur, ama hükümet kontrolü tekke ve medrese gibi aslında yönetimin dışında kalan kuruluşlara kadar uzanmıştır. Selçuklu İmparatorluğunun Anadolu’da 14. Yüzyıl başına kadar süren dönemi göz önüne alınırsa yolların ve konaklanma yerlerinin de düzenli olduğu görülür. Her 30–40 kilometrede “uzaktan bakılınca bir kale, içlerine girildiği zaman bir yolun konak menzilinde kervan kafilelerinin her türlü gereksinimlerini karşılayacak” kervansaraylar yapılmıştı.

Yakın zamana kadar haberleşme sözcüğü, batı dillerindeki communication karşılığı olarak kullanılıyordu. Bugün bu yabancı sözcüğün Türkçesine iletişim demek eğilimindeyiz. İletişim sözcüğüyle anlatmak istediğimiz ileti (mesaj) alışverişidir. Bu noktada iletinin ne olduğunu, ne anlama geldiğini de açıklamamız gereklidir. İletinin sözel ve görsel olabileceğini, yani dün yazılan bir kitabın, yapılan bir konuşmanın, bugün çekilen bir filmin, yarın yapılacak bir heykelin ve bir resmin ileti olduğunu düşünüyoruz. Bu çerçeve içinde iletişim geniş kapsamlı bir terim olarak ortaya çıkmaktadır ve bu geniş kapsamı içine haberleşme de girmektedir. Haberleşme ise en kısa deyişle haber alışverişidir.

Auguste Comte “öngörmek ve gereğini yapmak için bilmek gerekir” diyor. Bilmek içinde haber almak gerekir. Bu, insanların çok eski zamanlardan beri duyduğu önemli bir gereksinimdir. İnsan, çevresinde olan biteni görerek, duyarak, kısacası duyularıyla algılar.

Haberleşme, insanlık tarihinin ilk dönemlerinden beri geçerli olmuştur. Önceleri yaşamını sürdüre bilmek için doğa ve öteki insanlarla ilişki kuran, haberleşmeye gereksinme duyan insan, toplumsal yaşam gelişip karmaşıklaştıkça başlangıçtakinden pek farklı olamayan nedenlerle, ama artık karmaşık hale gelen haberleşmeyi kullanmaya devam etmiştir.

Konuşarak duygu ve düşüncelerini karşısındakine aktaran insanoğlu, tarih boyunca haberleşme ihtiyacını gidermek için çeşitli yollar aramıştır. Görsel işaretlerden ateş, duman, ışık, ayna, akustik işaretlerden; boru ve ıslık çalma buna örnek olarak gösterilebilir.

Makalenin devamı: http://www.yenidenergenekon.com/819-tarih-boyunca-turklerde-haberlesme/

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages