Başkanlık, idam cezası ile birlikte gelir
mi?..
15 Temmuz hain darbe girişiminin ardında değişen siyaset iklimi ile
birlikte gündemimize idam cezasının geri getirilmesi de girdi. R.Erdoğan, en son
yaptığı açıklamalarının birinde görüşünü, "şimdi idam diyorlar bu haklı bir
taleptir. Batı ne derse desin beni ilgilendirmiyor. Ben milletime bakarım. Bunun
kararını parlamento verir. Benim milletim parlamentoya çağrısını yapıyor idam
diyor. Bana gelirse ben onaylarım" diye tekrarladı.
MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli de bir grup
toplantısında, "idam talebi çok sık dillendirilmektedir. AKP hazırsa biz de
varız. Gereğini gönül huzuruyla yaparız" demişti. Bahçeli, Binali Yıldırım ile
Kemal Kılıçdaroğlu'nun katılımıyla gerçekleşen 3'lü zirvede -konunun açılması
üzerine- destek vereceklerini yinelemişti.
Bu tartışmaya niye daldım?..
Doktor Devlet Bahçeli, R.Erdoğan'a başkanlık
sistemine geçmesi için açık destek attıktan sonra tabandan büyük tepki aldı.
Kulağımıza gelen bazı bilgilere göre, başkanlık divanından da homurtular
yükselmeye başladı. Şimdilik, genel merkez makam katı civarından ancak
duyulabilen bu homurtular "başkanlık divanında revizyon olacak" sopasıyla
bastırılmaya çalışılıyor. Doktor Bahçeli, tepkileri minimize edebilmek adına 2
ileri 1 geri yapıyor. Olağanüstü kurultay sürecinde olduğu gibi saray MHP'deki
gelişmeleri dikkatle yakından takip ediyor. Dünkü yazımızda tek satırla
geçmiştim; sarayın anayasa paketinde başkanlık sistemini kamufle edecek ve
Bahçeli'nin desteğinde elini güçlendirecek bir formül üzerinde çalıştığını...
Bilmek için kâhin olmak gerekmiyor; saray ve AKP tüm hesaplarını referandum ve
ilk genel seçimde MHP'yi yutmak üzere yapıyor.
İdam cezasının geri getirilmesi... Ve bunun anayasa
değişiklik paketine/referandum sürecine dahil edilmesi. Sarayda konuşulan
senaryo, siyasi kulislerde de dillendirilmeye başlandı. Sarayın üst düzey
kaynakları idam cezasının geri getirilmesi konusunda ikili özel görüşmelerde
mutabakatın sağlandığını iddia ediyor. Terör suçları, cinayet ve tecavüz
suçlarını da kapsayacak bir şekilde düzenlemeden bahsediliyor.
İdam cezası kademeli olarak 2000-2004 yılları
arasında anayasa ve hukuk mevzuatımızın tümünden çıkarıldı. Son noktayı AB
süreci bahanesi ile R. Erdoğan koymuştu. Şimdi düşünün!.. Başkanlık sistemi
paketine idam cezasının konulduğunu ve tüm propagandanın "teröristler,
vatan hainleri, küçük yaşta çocuklara tecavüz edip öldürenler asılmasın mı"
üzerine kurgulandığını... En azından, zinanın AKP iktidarında suç olmaktan
çıkarıldığını unuttuğumuzu göz önüne alırsak, söyleyecek pek bir şey
bulamıyorum!..
Saray kulislerinde, Doktor Devlet Bahçeli'yi
rahatlatacak yan formüller üzerinde de duruluyor. Peşinen söyleyelim; Erdoğan'ın
istediği, Başbakan Binali Yıldırım'ın da ifade ettiği gibi yarım falan değil tam
başkanlık modeli. Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere dar bölge
seçim sistemi üzerinde de yoğun bir çalışma var. Ancak, işlerin Gölbaşı'nda
hesaplandığı üzere yolunda gitmemesi gibi bir risk var ve bu açıktan göründü.
Sarayda ve siyasi kulislerde konuşulanlara göre, Devlet Bahçeli'yi
rahatlatabilmek adına seçim barajı yüzde 7'ye düşürülebilir. Paket, partili
Cumhurbaşkanlığına kadar indirilebilinir. Ancak bu yine de zayıf bir seçenek
olarak duruyor. Çünkü; tam başkanlık, R.Erdoğan'ın asla ve kata vazgeçilemez ve
hatta ertelenemezi. İdam cezasının geri getirilmesi şu anda en sihirli formül
olarak duruyor!..
Sarayda referandum sonrası için yapılan başka
hazırlıklar da var. Geçen yazılarımda "kısmi FETÖ affı"na değinmiştim. Güvenilir
kaynakların verdiği bilgiye göre, farklı bir af projesinin üstünde de
çalışılıyor; cezası 6-8 yıl kalanlar için, terör suçlarına bulaşmamış olmak
kaydıyla. Sınırları bütünüyle çizilmemiş ve daha tam olarak olgunlaşmamış proje
olarak kulis notlarımıza ekleyelim.
***
Hukukçuların neredeyse büyük çoğunluğu idam
cezasının geri getirilmesinin çok güç olduğunu ve bunun için anayasa değişikliği
yapmanın da zor olduğunu söylüyor. Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, "bunu
yaptığımız zaman, Avrupa içerisinde tekrar idam cezasını getirmiş olan bir ülke
durumuna düşeriz. Ceza hukukunun anayasa hükmü ile de bağdaşmayan, sadece bizim
anayasamızda değil, ceza hukukunun temel ilkesine aykırı bir iş yaparız, böyle
bir anlayış hukuk devleti ile bağdaşamaz" diyor. Hikmet Sami Türk düşüncesini
savunurken şunu da ekliyor;
"Temel hak ve özgürlüklerle ilgili halk oylaması
yapılamaz, yapılmaması gerekir, bu yazılı olmayan kuraldır."
Burası Türkiye!.. Yazılı anayasanın askıya alındığı
bir Türkiye!.. Ve o anayasaya aykırı olarak uygulanan fiili durumu hukuki sürece
bağlamaya çalışan iktidar ve tırnak içinde muhalefet partisinin kesişen çıkar
yolları.
Bir tarafta idam cezasının geri getirilmesi diğer
tarafta af projeleri... "Bu ne yaman çelişki" demeyin!.. Eğer gevşek federasyona
geçişte taşıyıcı anne rolü üstlenmek istemiyorsanız!.. Şu soruları sorup samimi
cevaplar verin;
Atatürk statlarının adlarının "Arena" olarak
değiştirilmesi sadece bir tesadüf müydü?.. Roma döneminde gladyatörlerin
dövüşlerini izleyen ve çılgınca tezahürat eden halk gibi, imparatorun baş
parmağını aşağıya çevirmesini mi bekleyeceğiz?.. Biz, bu muyuz?..
Kaynak: Başkanlık, idam cezası ile birlikte gelir
mi?.. - Ahmet TAKAN
-----------
BİNLERCE KİŞİ AYNI SLOGANI
ATIYOR, VARIZ…- ORTAK EYLEM BİRLİĞİ
Atatürk İlke ve Devrimlerinin,
laik, demokratik rejimin bekçisiyiz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesi ve
milleti ile bölünmez birlik ve bütünlüğünün teminatıyız.
Türkiye Cumhuriyeti;
gerici ve bölücülerin oyuncağı olmayacaktır.
Her zamankinden daha çok sayıda
ve daha güçlüyüz.
BİZ VARIZ