Türkler'in Şamanizm'den İslamiyete
geçişi yüzyıllar öncesine dayansa da günümüzde Şamanizm'den kalan birçok adet ve
gelenekleri bulunuyor.
İşte onlardan
birkaçı:
Su dökerek uğurlama:
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad2.jpg?part=0.2)
Gidenin arkasından su dökmek
eski Türkler'deki su kültünün doğurduğu bir adettir.
Mum yakma, çaput bağlama:
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad3.jpg?part=0.3)
Câmi avlularında mum yakılması, ağaçlara bez ve çaput
bağlanması da Şamanizm döneminden günümüze aktarılan
geleneklerdir.
Tahtaya Vurmak:
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad4.jpg?part=0.4)
Yine, istenmeyen bir olay
duyulduğunda tahtaya el ile tokmak gibi üç kere vurulması da, kötülükten
korunmak, kötü ruhların duymasını önlemek amacına yönelik eski bir Şaman
inanışıdır.
Bazısı Amerikalılar'a da geçmiş adetlerdir. Geçerken Kuzey Buz
Denizi'ndeki Bering Boğazını kullanmış olsa gerektir. Zira Amerikalılar da
"knock on the wood" deyip 3 defa tahtaya vururlar.
Kurşun
Dökme:
Kurşun Dökme de Şaman geleneklerinden kalan bir âdettir.
Şamanlar bu ritüele “Kut Dökme” anlamına gelen “Kut Kuyma”
adını vermişlerdi.
İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkisini ortadan
kaldırmaya yönelik olarak çok eski dönemlerde uygulanan sihir kökenli bir
ritüeldi.
Kırmızı
kurdela:
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad12.jpg?part=0.6)
Loğusa kadınların
başına bağlanan kırmızı kurdela Şaman döneminden günümüze kadar gelmiş bir
adettir.
Bu kurdelanın anneyi ve yeni doğan çocuğu, Albız denen
şeytana karşı koruduğuna inanılır.
Alevilikte mezarın başına bağlanan kırmızı kurdelanın da
ölüye kötü ruhların musallat olmasını engellediğine
inanılır.
Ay:
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad8.jpg?part=0.7)
Anadolu'da yeni ayın
görünmesi sırasında yere diz çökerek niyaz edilmekte, gökyüzüne, aya ve toprağa
bakarak dilekte bulunulmaktadır.
Yeni ayın yeni umutlara ve yeni başlangıçlara vesile
olacağı düşünülür.
Bu olgu da Türklerin eski Göktanrı inancından
kaynaklanmaktadır.
40
Sayısı:
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad9.jpg?part=0.8)
Eski Türk inanışına göre ruh
fizikî bedeni 40 gün sonra terk etmektedir. Türk destanlarında kırk sayısı çok
yer alır ve kırk yiğitler, kırk kızlar epeyce geçer.
Manas destanında olduğu gibi, Dede Korkut hikâyelerinde
kırk yiğitler görülmektedir.
Kırgız türeyiş efsânesinde de, Sağan Han’ın bir kızı ve
otuz dokuz hizmetçisi ile kırk kız bir gölün kenarına giderek sudan gebe
kalmışlardı.
Oğuz’un verdiği şölende, diktirdiği sırıkların boyu kırk
kulaç uzunluğunda idi.
Hikâyelerde ve masallarda kırk gün ve kırk gece düğünler,
kırk haremiler, kırk satır ve kırk katır çok geçer.
Bazı ejderhalar vardır ki onlar yenilmez ve ölmezler, ancak
bunların tılsımları bozulursa ölürler. Bu gibi ejderhaların kırk günlük bir uyku
zamanı vardır. İşte bu zamanda ejderhanın yanına gidilir, üzerinden kırk tâne
kıl koparılır, ateşe atılarak yakılırsa ejderha da ölür.
40 sayısı da
totemcilik döneminden kalma bir inanıştır. Semâvî dinler dâhil tüm dinlerde 40
sembolizmasının görülmesi dinlerin evrim süreci konusunda fikir vermektedir.
İslâmiyet'te ölümün
ardından 40 gün geçtikten sonra Kur'an ve Mevlit okutma âdetlerinin,
Musa'nın Tanrı'nın
buyruklarını Tur dağında 40 gün 40 gecede almasının,
eski Mısır’da
firavunun ölümünden kırk gün sonra cennete gidebilmek için bir boğa ile mücadele
etmek zorunda kalmasının,
Hıristiyanlar'ın
paskalyaya 40 gün oruç tutarak hazırlanmasının,
Ayasofya kilisesinin
zemin katında 40 sütununun ve kubbesinde de 40 penceresi olmasının kökeninde
Şaman veya totem gelenekleri bulunmaktadır.
Mezartaşı:
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad11.jpg?part=0.10)
Şaman âyin sırasında yardımcı ruhlarını kullanmaktadır.
Ölülerin, âilenin vefat etmiş büyüklerinin, eski
Şamanlar'ın ruhlarının, ormanın, suyun ve yerin yardımcı ruhlarının da Şaman'a
yardım ettiği kabûl edilir.
Ölen büyüklerin ruhlarının çoğalması sonucu bu ruhların en
kıdemlisinin ruhların başına geçeceğine ve bunun da diğerlerinin yardımı ile
Şaman'a yol göstereceğine inanılır.
Kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar Şaman'a gökyüzüne
yapacağı yolculukta yardımcı olmaktadırlar.
Toplumda ulu kabûl edilen kişilerin ölümünden sonra
ruhlarından medet ummak mezarları kutsamış ve bu yerler medet umulan yerler
hâline gelmişlerdir.
Günümüzde mezar, türbe, yatır ve benzeri yerlerin ziyareti
ve bunlardan medet umulması da bu inanç
sisteminin devamı olarak ortaya çıkmıştır.
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad13.jpg?part=0.11)
Eski Türkler’de mezarları
gizleme geleneği yoktur, aksine özellikle büyüklerin özel mezarları yapılıp,
üzerlerine bir yapı (bark) yapılmış, barkın iç duvarları ölünün yaşarken
katıldığı savaş sahnelerini gösteren resimlerle süslenmiştir.
Ayrıca mezarın veya mezar yapısının üstüne Balballar
dikilmiş, sıradan kişilerin mezarlarına da, belirli olması için tümsek biçimi
verilmiştir.
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad14.jpg?part=0.12)
Arap dünyasında mezar taşı
yoktur. Ölünün toprakla bütünleşmesi ve zaman içinde kaybolması istenir.
Kutsanması günahtır.
Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın san'at eseri hâline
getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da
görülmektedir.
Dilek tutma:
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad15.jpg?part=0.13)
Göktanrı inancında kanlı
kurbanlardan başka bir de kansız kurbanlar vardır.
Saçı, yalma, yani ağaçlara veya kamın davuluna bağlanan
paçavralar, ateşe yağ atma, tözlerin ağızlarını yağlama ve kımız serpme gibi
törenler bu kansız kurbanlardır.
Köpek
uluması:
![](https://ci3.googleusercontent.com/proxy/SkxjlUb_RtqUfW8uW31ef5uggyPEmtRwF_yEdbSNlgA2N7tmHaYr4MsusiciqBnr865-EDhd2g=s0-d-e1-ft#http://img5.mynet.com/ha6/a/ad16.jpg)
Şamanizm'de köpek ruhun yaklaştığını uzaktan acı
ulumayla haber verebilmektedir.
Sıradan bir kişi bu ruhu görürse bu onun pek yakında
öleceğine işaret sayılır. Anadolu’da günümüzde köpek uluması uğursuz
sayılmaktadır.
Köpeklerin bâzı olayları önceden algıladıklarına ve bunu
uluyarak anlattıklarına inanılır.
İçki:
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad17.jpg?part=0.14)
Şamanlar (kamlar), Tanrı ve
koruyucu ruhlar için arak (rakı) saçı saçarlar, bu kansız kurban sayılır.
Eski Türk kültüründe içki içilmesi yaygın bir gelenektir.
Özellikle düğünlerde ve mutlu günlerde müzik eşliğinde içki içilmesi geleneği
vardır.
Kubbe:
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad18.jpg?part=0.15)
Ayrıca, cami mimarisine
kattığımız "kubbe" gök tanrı dini'nden taşıdığımız bir
durumdur.
Nazar:
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad19.jpg?part=0.16)
Anadolu’da halk arasında
“nazar” olgusu çok yaygın bir inançtır.
Bâzı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bunların
bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük yaptığına
inanılır.
Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu”, “deve boncuğu”,
“göz boncuğu” v.s. takılır. Nazar olgusu da eski Türk
inançlarındandır.
Halı Kilim Desenleri:
Şaman'ın üzerine giydiği giysiye yılan, akrep, çiyan,
kunduz gibi yabanî ve zararlı hayvan şekilleri çizilerek onların kaçırılacağına
inanılırdı.
Bugün Anadolu’da Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim
gibi örgüler Şaman giysilerinin izleri taşımaktadır.
Müzik:
![](https://groups.google.com/group/turkcutavir/attach/c888910da2b4236e/ad21.jpg?part=0.18)
Şamanlar âyinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır.
Müziksiz bir âyin düşünülemez.
Oysa İslam dininde Kur'an dışındaki dinî eserlerin müzikle
okunması günahtır.
Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu’da Hz. Muhammed'in,
Hz. Ali’nin hayatları müzikle okunmaktadır.
Mevlit ve İlâhiler sâdece Anadolu’da uygulanan müzikli
anlatımlardır.
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++