Necati Doğru : Türk Ordusu Kore'ye gidişinin faturasını ödüyor!

22 views
Skip to first unread message

TÜRKÇÜ TAVIR

unread,
Aug 4, 2011, 4:15:53 AM8/4/11
to turkcutavir
Türk Ordusu Kore'ye gidişinin faturasını ödüyor! PDF Yazdır e-Posta

 

 

Çok eskilerde (60 yıl önce 1951’de) kalmış bir hikaye gibi görülebilir. Bu olup bitenler; “Türk Ordusu’na Kore’ye gidişinin faturasını uzatmak” diye açıklanabilir.

Şüphelenmeliyiz.

Kuşku yükseltmeliyiz.

Bu süreç, “Ordusuz Türkiye yaratma”  stratejisine benziyor ve “Kore Savaşı çıktığında ordusu güçlü bir Türkiye’ye ihtiyaç vardı fakat bugün Türkiye’nin kendi toprakları içinde bir bölünme-kopma-ayrılma-kardeş kavgası patladığında ordusuz Türkiye, en iyi Türkiye’dir” formülüne razı olmadır. Bu formülün(!) adını da “değişime uymayan gider” koyup  değişimci züppeliklere sığınmadır.

 

Züppeler sevinç içindeler.

Mutluluktan göbek atıyorlar.

Yüksek Askeri Şura toplanıyor.

Bizi (halkı) oyalamasalar.

Şu general şuraya kaydırıldı.

Şu general buraya terfi ettirildi.

Şu komutan 1 günlüğüne Kara Kuvvetleri’ne getirildi ve böylece yasanın şekil şartına (kitabına) uydurularak istifa edenin yerine yeni Genel Kurmay Başkan’ı yapıldı türünden “laik lacivertten ılımlı yeşile dönmüş haki renkli haberlerle” halkı uyutmasalar.

 

Xxx

 

Askeri Şura, sonuçları irdelese.

Nedenleri sayıp tek tek sıralasa.

Bir ciddi analiz yapsa.

Türk Ordusu’nun bugünkü duruma gelmesini herkesin anlayacağı bir lisanla anlatsa…  ABD’nin koruma ve kollamasına alınmış Kuzey Irak’ın Kandil Dağı’ndaki PKK  merkezine gidip terörü kaynağında yok etmek yolunda elinin kolunun bağlanmış olmasının da bir açıklamasını dile getirse…

Heronlar çalışmadı, helikopterler kalkmadı, Genel Kurmay’ın ışıkları gece hiç yanmadı,  Aktütün’de, Hantepe’de, Dağlıca’da erler bilerek ölüme gönderildi, TSK , sırf iktidar yıpransın diye şehit cenazesi töreni ordusuna dönüştürüldü iddialarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını, belgelerini koyarak, cevaplasa…

Üç seçim döneminde halktan en yüksek oyları almış İktidar partisi AKP’nin kurucularından ve Meclis Başkanlığı (devlet protokolünde Cumhurbaşkanı’ndan sonra 2 numara) da yapmış Bülent Arınç’ın “İyi ki bu komutanlarla savaşa girmemişiz, bunların savaşacak hali yokmuş” diye verdiği hükmün doğruysa neden doğru olduğunu, yanlışsa bu siyasetçiyi kimin niçin böyle konuşturduğunu netleştirse…

 

Xxx

 

Yüksek Askeri Şura toplanıyor.

Toplantı propagandaya dönmesin.

Bizi atama haberlerine boğmasın.

4 komutan niçin istifa etti? 423 subay neden tutuklu? Türk Ordusunun yönetimi; istifa edenler ve istifa etmeyip rutbeye koşanlar diye ikiye mi bölündü? Bu süreç“Ordusuz Türkiye yaratma” ve savaşmadan Türkiye’yi teslim alma stratejisinin son halkası mıdır?

Askeri Şura, bunları analiz etse.

Bu analizi yapmak için de belki 60 yıl önce 1951 yılında Türk askerinin ABD ordusunun yanında Kore Savaşı’na sürüldüğü günlere gidilme ihtiyacı doğabilir. 60 yıl önce Türk askeri, bir Asya milletinin bağımsızlığına karşı ABD komutası altında Kore’de savaşa gönderildiğinde “ordusu güçlü Türkiye” övülüyordu.  Bugün kendi topraklarında kardeş kavgası patlama riski bulunan Türkiye’nin ordusunda “istifa edenler ve terfi edenler” bölünmesi yaşanıyor.

Yüksek Askeri Şura, anlatmalı.

TSK’da yaşanan değişim nedir?

Kore’ye gidişin faturası mıdır?

Şura’ya bir dip not bilgisi vereyim: 1980 yılında (31 yıl önce) darbe yaptığında Kenan Evren’in uçağına binerek, güçlü orduya yağlama yazısı yazanlar şimdi; “eskiden muhtura veriyorlardı şimdi istifa veriyorlar” diye değişim züppesi olmuş  yazılar döktürüyorlar.

Askeri Şura’dan analiz beklerim.

 
 
 
 
 
                                    TÜRKÇÜ TAVIR
                                Yazışma Topluluğu
                                              Yönetimi

http://www.youtube.com/watch?v=XqCYyCt598A

ahmet say

unread,
Aug 4, 2011, 6:05:37 AM8/4/11
to turkc...@googlegroups.com
        Teşekkür ederim. İyi ki bu yazıyı ilettiniz. Son derece güzel bir yazı!
        (AHMET SAY)

04 Ağustos 2011 11:15 tarihinde TÜRKÇÜ TAVIR <turkcut...@gmail.com> yazdı:
--
Lütfen, TÜRKÇÜ TAVIR'a ileti gönderirken Türkçe dilbilgisi ve yazım kurallarına özen gösterin.
 
 
---TÜRKÇÜ TAVIR Yazışma Topluluğu---
ÇİZGİSİ NET, TAVRI MERT
 
Yazışma Topluluğumuza üye olmak için :
turkcutavi...@googlegroups.com adresine boş bir ileti gönderin.
Yazışma Topluluğumuzdaki üyelerle paylaşımda bulunmak için : turkc...@googlegroups.com adresine ileti gönderin.
Üyeliğinizi sonlandırmak için :
turkcutavir...@googlegroups.com adresine boş bir ileti gönderin.
 
Yazışma Topluluğumuzun bilgibağ adresi :
http://groups.google.com.tr/group/turkcutavir
 
Bugün;
Her yer ERGENEKON,
her yer SAMSUN'dur!

ahmet atan

unread,
Aug 4, 2011, 6:20:57 AM8/4/11
to turkc...@googlegroups.com

KÜLTÜREL SADAKAT

 

Kültürel sadakat, kültürel kimliğe bağlı kalmayı gerektirir.

Kültürel kimliğe bağlı olarak yaşamak, bireyi ve bireylerin meydana getirdiği toplumu onurlu ve istikrarlı kılar.

Kültür, insanların bir arada, manevi ve maddi değerleri ile birlikte yaşayış biçimidir.

Toplumun yaşayış tarzı olan kültürel kimliği, ahlaki yasalar belirler.

Ahlaki yasaların temelini “inanç” belirler.

Ahlaki ilkeler, bir arada yaşayan insanların neyi, nerede, nereye kadar, nasıl yapacaklarına kural koyar ve uygulanmasını ister.

Ahlaki ilkeler, kültürel kimliği belirlerken; hiç kimseye sınırsız sorumsuz hareket ve davranış serbestliği vermez.

Bu ahlaki ilkeler, toplumsal olduğu kadar bireysel kültürü de tanımlar. Ve herkesten bu ilkelere sadakat ister.

İnanç temeline dayalı, ahlaki ilkelerin yönlendirdiği bu yaşama biçimine kültürel sadakat denir.

Kültür, bireysel ve bireylerin oluşturduğu toplumun en yüksek değerleridir. O halde sadakat da o derece yüksek olmalıdır.

Yüksek sadakat, kültürel kimliğe güç katar.

Yüksek sadakat, toplumun sahip olduğu manevi ve maddi değerlere bağlılığında “zigzag yapmadan” dosdoğru yürümesidir.

Kültürel sadakat, zigzag yapmadan dosdoğru yürümektir.

Kültürel sadakati bilmek önemlidir. Ondan daha önemlisi kültürel sadakate inanmaktır. Ondan daha önemlisi kültürel sadakati yaşamaktır. Ondan daha önemlisi kültürel sadakate içtenlikle inanarak, samimiyetle yaşamaktır. Bu ise Yunusça erdemli yaşamanın göstergesidir.

Kim Yunus Emre gibi bilir, inanır ve yaşar ise; Yunus Emre gibi olur.

Yunus Emre’yi sevmek önemlidir. Yunus Emre gibi olmak daha önemlidir.

Yunus Emre, Mevlana gibi kamil insanlar, Kültürel kimliğimizin simge şahsiyetlerindendir.  Kültürel kimliğimizin ne olduğunu bilmek; bu sembol şahsiyetleri öğrenmek ve anlamaktan geçer. Yunus Emre, Mevlana gibiler, aynı zamanda kültürel kimliğe sadakatin simgesi şahsiyetlerdir. Çünkü bu sembol şahsiyetler kültürel kimliğin ne olduğu sorularının cevaplarını varlıklarında barındıran aynı zamanda medeniyete çığır açan model insanlardır.

Bu model insanların var olduğu yerde kültür vardır. Kültürel kimlik vardır. Kültürel sadakat vardır. Bu sembol şahsiyetler yoksa Kültür de yoktur, kültürel kimlik de yoktur. Kültürel sadakat de yoktur.

Kültür kavramının içini dolduran bu model insanlardır. Bunların olmadığı yer boştur, boşluktur.

Yokluk varlığın, boşluk doluluğun karşıtıdır. Yokluk ve boşluk dahi varlığın yansımalarıdır.

Kültürel sadakatin karşıtı, kültürel ihanet olarak değerlendirilebilir.

Kültürel sadakat, toplumun hangi şartlar altında olursa olsun kendi birikimlerine önem vererek sahip çıkmasıdır.

Yerküre yaşayanları her geçen gün biraz daha fazla birbirleri ile iletişim ve buna paralel olarak etkileşim içindendirler. Kültürel sadakat içerisinde olmayan toplum bireyleri, başka kültürlerle temas içine girdiklerinde, kendi kültürlerini ya da geleneksel kültür değerlerini bütün olmasa da bir bölümünü yitirmeleri, kültürel sadakatsizlik ya da kültürel ihanet olarak nitelendirilebilir.

Kültürel sadakati zedeleyen en önemli virüs yabancı kültürlere özentidir. Buna dikkat etmek gerekir. Yabancı kültürlere özenerek, İnsanın kendi kültürüne yabancılaşması, tümden farklı bir değerler ve normlar sistemi içine girdiği zaman, bağlandığı veya yaşadığı yolunu kaybetmişlik, şaşkınlık, yönsüzlük duygusu kronik kültür şokuna sokarak toplumu sersemleştirebilir. İnsanlar, Sarhoşçasına günü birlik yaşamaya başlar. Kültürel sadakatsizliğin verdiği pişmanlıktan dolayı, “Öz’e dönüşü ertelediği için” telef olur gider.  

Sahip olduğumuz kültürel kimlik, şerefle sadakati gerektiren güzel değerlere sahiptir.

Cihanşümul bir kültürün mensupları olarak, sadakat içinde yaşamak tüm insanlığa davranış dili ile değişmez güzeli tebliğ etmek anlamına gelecektir.

Prof. Ahmet ATAN

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages