MİLLİ EKONOMİ DOSYASI /// Şevket SAYILGAN : Türkiye’de büyüme, gelir dağılımı ve kalkınma

0 views
Skip to first unread message

Digi Security (İŞNET)

unread,
Dec 17, 2025, 1:46:13 AM (yesterday) Dec 17
to (122) - ATATÜRK MİLLİYETÇİLERİ, (122) - ÖZEL BÜRO (TÜRK BASINI İLETİŞİM LİSTESİ), (122) - TURAN ÇATLI MAIL GRUBU, (122) - TÜRK VE İSLAM ALEMİNİN LİDERİ TÜRKİYE, (122) ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (ÖZEL BÜRO), (122) ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (TÜRK SİYASET VE GÜVENLİK AKADEMİSİ), (122) ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (TÜRK STRATEJİ KURUMU), (122) TÜRKİYE İÇİN EL ELE MAIL GRUBU (122) TÜRKİYE İÇİN EL ELE MAIL GRUBU

Şevket SAYILGAN : Türkiye’de büyüme, gelir dağılımı ve kalkınma

03 Aralık 2025

Şevket SAYILGAN / Ekonomist

E-POSTA : sevket....@dunya.com

***

Büyüme: Rekor değil ama “yatırımla gelen” bir dö­nem.

Türkiye ekonomisi, son yıl­larda dalgalı bir büyüme sergi­lemiş; 2023–2024 döneminde ve 2025’in ilk çeyreklerinde kü­resel belirsizlikler, enflasyon ve dış borç baskısıyla karşılaşmıştı. Ancak 2025’in üçüncü çeyreğine dair harcama yöntemiyle hesap­lanan veriler, dikkat çekici bir yapısal değişimi ortaya koyuyor:

-Bu çeyrekte Gayrisafi Sabit Sermaye Oluşumu (yatırımlar) %11,7 artarak büyümenin en güç­lü kalemi hâline gelmiş durumda.

-Uzun yıllardır büyümenin çoğu iç talep (tüketim) üzerinden oldu; fakat bu sefer tüketimin katkısı göreli olarak daha zayıf.

-Bu durum, Türkiye açısın­dan “tüketim-dayalı büyüme → yatırım-kapasite artışı” yönün­de bir kırılmayı işaret ediyor: Ya­ni bu çeyrek büyümesi geleceğe yatırım yapan bir büyüme olarak okunabilir.


Bu gelişme, eğer sürdürülebi­lir olursa, Türkiye’nin orta-vade kalkınma potansiyelini artırabi­lir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli uyarılar var: Ya­tırım finansmanı kur ve enflas­yon riski altında; yatırım artışı yapısal dönüşüm olmadan tekil bir sıçrama olabilir.

Gelir dağılımı: Eşitsizlik hâlâ çok yüksek
Büyüme rakamları ne olursa olsun, önemli olan bu pastanın nasıl paylaşıldığı. Ne yazık ki son veriler, gelir dağılımında ciddi adaletsizlikler olduğunu gösteri­yor:

-2024 verilerine göre, Türki­ye’de Gini Katsayısı 0,413 olarak açıklandı; bu, bir önceki yıla göre 0,007 puan az — ancak hâlâ yük­sek bir eşitsizlik düzeyi.

-En yüksek gelire sahip %20 ’lik grup toplam gelirin yaklaşık %48–49,8’ini alırken; en düşük %20’lik dilim ise yalnızca %5,9– 6,3 pay alıyor.

-Ücretli çalışanlar (maaş/ ücret geliri) toplam gelir için­de %48–49 düzeyinde; bu, ücret­li emeğin hâlâ önemli olduğunu gösteriyor.

-Buna rağmen, en yüksek ge­lir grubu ile en düşük gelir grubu arasındaki uçurum (eşdeğer fert gelirleri açısından) çok yüksek: Türkiye’de gelir uçurumu hem gelir grubu hem bölge hem de ha­nehalkı yapısına göre derinleş­miş durumdadır.


Bu veriler ışığında şöyle dene­bilir:

Büyüme var; ama büyüme­den elde edilen gelir, toplu­mun geniş kesimlerine eşit da­ğılmıyor.

Yeni yatırımlar ekonomiyi bü­yütebilir; ama eğer gelir paylaşı­mı adil değilse, “kalkınma” ola­rak değil, “zenginleşme” olarak kalır.

Kalkınma: Kapasite artışı var-eşitsizlik sürüyor

“Kalkınma” kavramı yalnızca daha büyük bir ekonomi değil; aynı zamanda daha nitelikli bir üretim yapısı, daha yüksek refah, daha eşit paylaşım, bölgesel den­geler ve sürdürülebilirlik anla­mına gelmeli. Mevcut veriler ne gösteriyor?

Pozitif sinyaller

-Yatırım artışı (GSYH’ye %11,7 katkı) ekonomik kapasi­teyi artırabilir: Üretim altyapısı güçlenebilir.

-Eğer bu yatırım yapıları ve­rimlilik, teknoloji, enerji, sana­yi altyapısı gibi stratejik alanlar­da yoğunlaşırsa, Türkiye orta va­dede üretim-tabanlı kalkınmaya yaklaşabilir.

-“Yatırım temelli büyüme” aynı zamanda istihdam, üretim çeşitliliği ve dış rekabet gücünü artırabilir.

Uyarılar -Kalkınma ile büyüme arasındaki makas açık

-Gelir dağılımındaki eşitsiz­lik (Gini ~0,41), sermaye ve ge­lir paylaşımındaki uçurum hâlâ yüksek.

-En zengin %20’nin aldığı pay neredeyse ya­rı; en yoksul %20 ise çok küçük pay alıyor. Bu, sosyal adaletsizlik ve toplumsal gerilim po­tansiyeli doğuruyor.

-Bölgesel eşitsiz­lik, eğitim farkları, iş güvencesi, enflasyon ve asgari ücret farkla­rı; “kalkınmış Türkiye” idealini zorlaştırıyor.

-Yatırım artışı sürdürülebilir olmayabilir; kur, enflasyon, dış talep gibi dış faktörler riski yük­sek.

Mevcut büyüme yatırımla olsa bile, kalkınma vizyonu için ge­lir paylaşımı ve sosyal adalet reformu gerekli.

Neden büyüme-kalkınma ma­kası açılıyor?

Bu makasın açılmasının başlı­ca nedenleri:

-Gelir eşitsizliği yapısal. Gini katsayısı uzun yıllardır 0,40 ± sı­nırında; 2023–2024’te 0,413 ol­sa da bu yüksek bir eşitsizlik se­viyesi.

-En yüksek %20 payı çok yüksek. Zenginler toplam gelir­den neredeyse yarıyı alıyor.

-Ücret/maaş geliri çoğun­lukla asgari ücret seviyesinde ya da altında. Ortalama eşde­ğer fert gelirlerinin medyanı da­hi düşük — bu da “refah artışı”nı sınırlıyor.

-Sosyal transfer ve vergi politikası güçlendirici değil. Türkiye’de sosyal transferlerin ve vergilendirmenin gelir dağı­lımındaki düzeltici etkisi sınırlı kalıyor.

Bu yapısal sorunlar çözülme­den, yatırım bazlı büyüme “zen­ginleşme”yi değil, “zenginlerin zenginleşmesini” sağlama riski taşıyor.

Ne yapılmalı?: Kalkınma için politika önerileri

1.Gelir dağılımı reformu

-Vergi ve sosyal transfer sis­temi yeniden düzenlenmeli: Özellikle üst gelir gruplarına da­ha yüksek oranlı vergiler + alt ge­lir gruplarına sosyal destek.

-Asgari ücret ve taban ücret politikası, reel alım gücünü ko­ruyacak bağımsız bir mekanizma ile yönetilmeli.

2.Yatırımların kalite & sür­dürülebilirlik odaklı olması

-Makine-teçhizat, yenilene­bilir enerji, ileri teknoloji, ihra­cata dönük sanayi yatırımları ön­celik almalı.

-Bölgesel dengesizlikleri azal­tacak, istihdam yaratacak yatı­rımlar teşvik edilmeli.

3.Eğitim-istihdam–gelir uyumu

-Nitelikli işgücü, teknik ve mesleki eğitime yatırım yapıl­malı.

-İstihdam piyasasında gelir adaletsizliği giderilmeli.

4.Sosyal politikalar & güçlü sosyal güvence

lİşsizlik, sağlık, emeklilik, ço­cuk-destek, yoksulluk yardımları gibi sosyal politikalar etkinleşti­rilmeli.

-Gelir adaletsizliği azaltılma­lı, toplumsal güven tesis edilme­li.

Bu çeyrekte en çarpıcı so­nuç:

İşgücü ödemelerinin GSYH içindeki payı çeyreklik bazda düşmüştür.

Veriler:

-2025 2. Çeyrek: %38,4

-2025 3. Çeyrek: %35

-2024 3. Çeyrek: %35

Bu şu anlama gelir:

-İşgücü payı yıllık bazda artmamış

-Çeyreklik bazda düşmüş

-Nominal ücret artışı reel gelir artışı sağlamamış

-Milli gelir artışı çalışanla­ra yansımamış

-Büyümenin dağılımı emek lehine değil

Bu veri, büyümenin toplumda eşit paylaşılmadığını çok net gös­teriyor.

İşletme Kârları – Göreli Ar­tış

İşgücü payındaki düşüş ile bir­likte işletme kârlarının göreli olarak arttığı görülüyor.

Kârlılık sanayide düşük olsa da:

-hizmetlerde,

-ithalata dayalı ticarette,

-bazı ihracatçı sektörlerde


marjlar korunuyor.

Vergi gelirleri büyüme­ye yüksek katkı veriyor. Ama bu verimlilik değil, fiyat et­kisi.

2025 3Ç verilerinin anlamı: Türkiye yeni bir patikaya girdi mi?

Bu sorunun cevabı hem “evet” hem “hayır”.

-Evet, çünkü:

-Yatırım artışı çok güçlü

-Gelecek kapasiteyi artırıyor


Sanayide teknolojik dönüşüm fırsatı doğuyor

Hayır, çünkü:

-İşgücü payı düşüyor

-Net ihracat negatif

-Finansman koşulları zor

-Enflasyon yüksek

-Reel sektör maliyetleri artı­yor Yani yatırım artışı kalıcı hale gelmezse, bu çeyrek yalnızca ge­çici bir sıçrama olarak kalabilir.


2026’ya doğru beklentiler: Fırsatlar ve riskler

Fırsatlar

-2025 yatırım artışı 2026 sa­nayi üretimini artırabilir

-Savunma sanayii ve elekt­rik–elektronik yatırımları

-Enerji yatırımlarının devre­ye girmesi

-Üretim kapasitesinin geniş­lemesi

Riskler

-İşgücü payındaki düşüşün devam etmesi

-Enflasyon–kur baskısı

-İthalata bağımlı yatırım ma­liyetleri

-Zayıf ihracat

-Yüksek reel faiz

-Küresel durgunluk riski


Büyüme var, kalkınma soru işaretli

2025 üçüncü çeyreği Türkiye ekonomisi açısından iki mesaj veriyor:

1) Olumlu haber:

Türkiye yıllar sonra ilk kez yatırımla büyüdü. %11,7’lik yatırım artışı ekonomi için tarihsel önemde bir şanstır.

2) Olumsuz haber:

İşgücü-payındaki düşüş, bü­yümenin toplumun geniş kesim­lerine yansımadığını gösteriyor. %38,4 → %35 gerileme ciddi bir alarmdır.

3) Karma haber:

Sanayi ılımlı, hizmet­ler güçlü, net ihracat zayıf. Ekonomi canlı ama kırılgan.

Genel değerlendirme

2025 3. çeyrek büyümesi, Tür­kiye ekonomisinde:

-yapısal bir fırsat (yatırım artışı),

-sosyal bir zorluk (işgücü payı düşüşü),

-dış finansman riskleri (net ihracat negatif ),

-sektörel dengesizlikler (sa­nayi zayıf–hizmet güçlü)


barındıran karmaşık bir tablo sunuyor.

Bu nedenle bu çeyrek “simgesel” bir dönemeçtir. Eğer yatırım artışı 2026’da da devam ederse, Türkiye kal­kınma patikasına yaklaşabilir. Devam etmezse, bu çeyrek sade­ce bir istatistiksel sıçrama olarak kalır.

Son sözler: “ Toplumun gene­linin neler döndüğünden habe­ri yoktur, hatta haberi olmadı­ğından dahi habersizdir” Noam Chomsky

“İnsanların çoğu onu yapıyor diye yanlış yanlış olmaktan çık­maz” Tolstoy

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages