AVRUPA BİRLİĞİ (AB) DOSYASI /// İlay AKSOY : Avrupa Birliği’nin karanlık yüzü

4 views
Skip to first unread message

Digi Security (İŞNET)

unread,
Nov 29, 2025, 8:44:54 AM (4 days ago) Nov 29
to (122) - ATATÜRK MİLLİYETÇİLERİ, (122) - TURAN ÇATLI MAIL GRUBU, (122) - TÜRK VE İSLAM ALEMİNİN LİDERİ TÜRKİYE, (122) ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (ÖZEL BÜRO), (122) ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (TÜRK SİYASET VE GÜVENLİK AKADEMİSİ), (122) ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (TÜRK STRATEJİ KURUMU)

İlay AKSOY : Avrupa Birliği’nin karanlık yüzü

20 Ekim 2025

E-POSTA : aksoy...@gmail.com

***

Bugünlerde yine iktidar ve ana muhalefet partisi, Avrupa Birliği üyelik kartını tekrar çıkarmaya başladı.

AKP ve CHP adeta, kim daha fazla Avrupa Birliği’ne yararlanabilir yarışına girmiş durumda.

Bir şekilde, Avrupa’nın güvenliği, istikrarı ve vatandaşlarının korunması mevcut İktidarın ve muhalefetin sanki ana görevleriymiş gibi bir davranış içindeler.

Ancak bir gerçek var ki, Avrupa Birliği’nin söyledikleri ve yaptıkları arasında çok büyük farklar var.
Biz Avrupa Birliği’ne girmeden, gerek finansman sağladığı kamu projelerinde veya fonladığı sivil toplum örgütlerin aracılığıyla ülkemizin her köşesine girmeyi başaran Avrupa Birliği’ni ne kadar tanıyoruz?

Avrupa Birliği, bize yıllarca anlatıldığı gibi bir mucize ekonomik birlik mi, yoksa tüm üye ülkelerin dahil olduğu Amerika’nın güzel ambalajladığı, çok katmanlı dış politikasına hizmet edecek sömürgesi mi?
Avrupa Birliği’ni anlamak için bazı gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor.

Birincisi, Avrupa Birliği demokratik bir yapı değil, demokrasiyi de kesinlikle temsil etmiyor.
Tam tersi otokratik, dikta yönetim biçimi vardır.

Yönetim düzeninden başlarsak, halk tarafından seçilmemiş teknokratlardan oluşan kadrolar, 27 üye ülke ile birlikte yarım milyarlık Avrupa nüfusu üzerine hüküm sağlamaya çalışıyor.
Bugün Gazze’de de aynı yönetim şekli kurulmaya çalışılıyor.

Gerek görüldüğü durumlarda, Avrupa Birliği Başkanı, Avrupa Birliği parlamentosunu, konseyini ve 27 üye ülkenin liderlerini yok sayıp bireysel çok önemli kararlar alabiliyor.

Örneğin, bunu en son Temmuz ayında, Avrupa Birliği Başkanı Ursula Von der Leyen’in Amerika Başkanı Donald Trump ile tüm kurullarından bağımsız olarak yapmış olduğunu 750 milyar dolarlık enerji ve 600 milyar dolar da ek yatırım anlaşmasından görebiliyoruz.

Bu kadar büyük bütçeler içeren anlaşma üye ülkelerin vatandaşlarının vergileri ile finansal edilecek olmasına rağmen onların onayı veya oylamasıyla yapılmadı.

İkincisi, Avrupa Birliği, kendisini Avrupa’daki tüm ülkelerin üzerinde olan bir üst devlet olarak konumlandırıyor.

Bünyesinde bulunan 27 üye ülkeyi de bu büyük devletin eyaletleri olarak görüyor.
Bu yüzdendir ki özellikle bireysel ulus devlet kimliklerinden ziyade ortak Avrupa Birliği kimliği inşaa edilmek isteniyor.

Avrupa Birliğini yöneten teknokratlar, ulus devletleri kesinlikle istemiyor.

Macaristan veya Slovakya ile temel anlaşmazlığı da budur zaten.

Tek bayrak, tek para birimi, tek merkez bankası, ulus devletlerinin üstünde bir hukuk sistemi, tek çipli kimlik kartları ve şimdi de tek ordu altında Avrupa’yı tek merkezden yönetmek istiyorlar.

Bunların arasında belki de tek para birimine ve merkez bankasına geçilmesi en üstünde durulması gereken konudur, çünkü birliğe üye olan 27 ülkenin nüfusu, yani yarım milyar insanın tüm varlıları tek merkezde toplanması ve kontrol edilmesi söz konusudur.

Üçüncüsü, Avrupa Birliği, bir ekonomik birlikten ziyade, Amerika’nın dış politikalarını yürürlüğe koyan bir yapı haline gelmiştir.

Bunun en somut örnekleri, Ukrayna ve Suriye savaşlarıdır.

Birliğin dış politikası ve izaha muhtaç olan koşulsuz Zelensky, YPG ve HTŞ desteği, Avrupalılara enflasyon, sanayisizleşme ve milyonlarca kontrolsüz göç olarak geri dönmüştür.

Dördüncüsü, Avrupa Birliği’nin özünde demokratik olmadığını da özellikle medyaya ve gazetecilere uyguladığı sansürlerden görebiliyoruz.

Örneğin, dört ay önce Ukrayna savaşı hakkında yazdıklarını onaylamadıkları için konsey, oy birliği ile 27 gazeteci hakkında yaptırım ve soruşturma başlatmıştı.

Aynı zamanda, birlik, özellikle Ukrayna savaşı ile ilgili hangi bilgiler propaganda sayıldığını ve hangi ifadeler kullanıp, kullanılmamasına dair bir genelgesi yayınlamıştı.

Bu uygulama uluslararası yasaya dayanarak yapılmamış olması, Avrupa Birliği’nin hızlıca dikta yönetim biçimine evrildiğini de gösteriyor.

Beşincisi, Avrupa Birliği kurmuş olduğu sayısız sivil toplum örgütleri üzerinden iş birliği yaptıkları ülkelerin içinde rahatça hareket edip istihbarat çalışmalarını yürütme imkanlarını da yakalıyorlar.
Bu çalışmalar sayesinde ülkelerin iç dinamiklerine de müdahale etme imkanı yaratıyor.

Örneğin 2022 yılında, Mahsa Amini’nin ölümünden sonra, İran’a karşı CIA destekli ayaklanmalar hemen bir çok ülkede, Avrupa Birliği destekli kadın derneklerinin organize ettiği protestolardan görmüş olduk.
Türkiye’de de İran Konsolosluğu önünde kadınlar saçlarını keserek, Türkiye’nin İran ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmesi için bu tür dernekler tarafından çağrılarda bulunup, eylemler yapılmıştı.

Ve son olarak Avrupa Birliği’nin belki de en karanlık tarafı ise, ülkelerde kurmuş olduğu iletişim ağları sayesinde ülkelerin iç dinamiklerine direkt müdahale etme girişiminde bulunmak istemesidir.

Türkiye bunu FETÖ operasyonlarında çok yakından gördü, zira o dönemde sayısız Avrupa Birliği’ne yakın olan dernekler kapatıldı ve bir çok kişi casusluktan yargılandı.

Aynı zamanda, çok kısa bir süre önce Romanya ve Gürcistan’da gerçekleşen seçimlerinde direkt olarak müdahale ettiği kanıtlamıştır.

Dolayısıyla, Avrupa Birliği güzellemesi yaparken bize anlatılanları değil, anlatılmayanları dikkate almamız gerekiyor çünkü esas karanlık yüzü burada saklıdır!..

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages