
İlay AKSOY : ABD, AB ve Almanya'nın akıl almaz yüzsüzlüğü !!!
16 Kasım 2025
E-POSTA : aksoy...@gmail.com
***
Avrupa Birliği
dendiğinde, esasında önce Almanya sonradan Fransa ve bir
zamanlar İngiltere demekti.
Diğer 26 ülkenin üyeliği Amerika’nın Avrupa üzerinden daha
derli toplu kontrol sağlaması ve kendisine bağlı iç içe geçmiş
büyük bir ekonomik pazar da sağlamaktı.
Tabii, aynı zamanda Avrupa Birliği, Amerika için devasa askeri
üs olarak da hizmet vermesi için bugünkü şekli sağlandı.
Amerika’nın sadece üye ülkelerinde şu an 31 askeri üssü var,
ayrıca 19 farklı ülkelerdeki askeri üslerini de kullanıyor.
Bununla birlikte 84,000 Amerikan askerleri üye ülkelerde
bulunuyor.
Diğer yandan, Avrupa ülkeleri ikinci dünya savaşından sonra
savunmalarını Amerika’ya teslim ettikleri için etkin bir
orduları da yoktur.
Avrupa esasında Amerika’nın bir sömürgesidir.
Avrupa Birliği ayni zamanda, demokratik bir yapı da değildir.
Halk tarafından seçilmemiş, Amerika'daki Siyonist lobiler
tarafından atanmış, talimatlarını da yine küreselcilerden alan
bir grup teknokratlar tarafından yönetilmektedir.
O yüzden Avrupa tarafından Türkiye’ye gelen herhangi teklif
veya öneri, Amerika’nın bize diplomatik ve stratejik
nedenlerden dolayı direkt söylemek istemediği ancak yapmamızı
istediği bir “talimattır.”
İşte o “talimatlarından” birisi 14 Kasım tarihinde, Alman
Başbakanı Friedrich Merz tarafından Türkiye'ye tebliğ edildi.
Merz, başkent Berlin’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi
Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ile yaptığı görüşmenin
ardından düzenlenen basın toplantısında Türkiye’ye yönelik
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili akıl almaz bir
teklifte bulundu.
Başbakan Merz, Hristodulidis’in adanın bölünmüşlüğünü aşmak
için Almanya’nın Türkiye ile olan iyi ilişkilerini
kullanmasını istediğini ve Türkiye’nin Avrupa Birliğine üye
olması için önümüzdeki haftalarda "küçük adımlar" atmaya
başlayacaklarını söyledi.
Yani, Almanya’nın ricası üzerine Kıbrıs Türkleri
topraklarından, egemenliklerinden vazgeçecekmiş, Avrupa
Birliği de bunun karşılığında “küçük adımlar” atacakmış öyle
mi?
Amerika’nın bize direkt söyleyemediğini, Amerika’nın en büyük
sömürgesi olan Almanya’nın söylemesini istedi.
Yüzsüzlüğün de bu kadarı da görünmemiştir gerçekten!
Nasıl...
Oysa biz Avrupa Birliği'nin “küçük adımlarını” yıllardır
görüyoruz ve çok iyi biliyoruz.
Birliğe üye olmak için Türkiye, ilk başvurusunu 1987 yılında
yaptı.
Avrupa, bizi 12 yıl beklettikten sonra 1999 yılında ancak
bizim başvurumuzu uygun gördüğünü söyledi.
Ancak bu zaman diliminde üyeliğimizi gelecekte bile imkânsız
hale getirmek için 1987 yılından itibaren PKK’yı besledi,
büyüttü ve topraklarımızda güçlendirdi.
Ülkemizde beslediği teröristlerle iç güvenliğimizi tehdit
etti, istikrarsızlık sağladı, OHAL ilan edilmesine neden oldu,
Kuzey Irak’ta sağladığı lojistikle kampların kurulmasını ve
örgütün güçlenmesinin önünü açtı ve en önemlisi bugün bize
yüzsüzce “küçük adımlar” teklif eden Almanya, PKK’nın
Avrupa’daki en güçlü diasporasının oluşmasının öncülüğünü
yaptı.
Üyeliğimiz asla gerçekleşmemesi için "çift dikiş” politikası
uyguladı ve 18 Mart, 2016 yılında, yine Türkiye’ye karşı
“küçük adımlar” atma sözünü vererek kendisinin istemediği
milyonlarca yabancıyı Türkiye’de kalması için "Geri Kabul
Anlaşmasını” açıkladı.
Yeri gelmişken bu Geri Kabul Anlaşması bir imzalı protokol
olmadığını sadece sözel bir manifestodan ibaret olduğunu da
hatırlatmak istiyorum.
Yani, Geri Kabul Anlaşması, imzalı bir sözleşme değildir.
Bizi 38 yıl üye yaptırmayan Amerika ve Avrupalılar,
Şimdi tekrar “küçük adımlar” için Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti üzerindeki garantörlüğümüzden ve adadaki Türklerin
egemenlik haklarından vazgeçmesini istiyor, neymiş Rum tarafı
istedi diye!
Türkiye’nin bu saatten sonra bu akıl almaz teklife karşı
yapması gereken tek bir hamlesi var, o da Avrupa Birliği
üyelik başvurumuz geri çekip, tamamen süreci sonlandırmaktır.
Egemenliğimiz söz konusu olduğunda, Türkler “küçük adımlar”
atmaz, DEV adımlar atar!