DIŞ POLİTİKA DOSYASI /// İlay AKSOY : ABD, AB ve Almanya'nın akıl almaz yüzsüzlüğü !!!

2 views
Skip to first unread message

Digi Security (İŞNET)

unread,
Nov 29, 2025, 8:44:49 AM (4 days ago) Nov 29
to (122) - ATATÜRK MİLLİYETÇİLERİ, (122) - TURAN ÇATLI MAIL GRUBU, (122) - TÜRK VE İSLAM ALEMİNİN LİDERİ TÜRKİYE, (122) ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (ÖZEL BÜRO), (122) ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (TÜRK SİYASET VE GÜVENLİK AKADEMİSİ), (122) ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (TÜRK STRATEJİ KURUMU)

İlay AKSOY : ABD, AB ve Almanya'nın akıl almaz yüzsüzlüğü !!!

16 Kasım 2025

E-POSTA : aksoy...@gmail.com

***

Avrupa Birliği dendiğinde, esasında önce Almanya sonradan Fransa ve bir zamanlar İngiltere demekti.

Diğer 26 ülkenin üyeliği Amerika’nın Avrupa üzerinden daha derli toplu kontrol sağlaması ve kendisine bağlı iç içe geçmiş büyük bir ekonomik pazar da sağlamaktı.

Tabii, aynı zamanda Avrupa Birliği, Amerika için devasa askeri üs olarak da hizmet vermesi için bugünkü şekli sağlandı.

Amerika’nın sadece üye ülkelerinde şu an 31 askeri üssü var, ayrıca 19 farklı ülkelerdeki askeri üslerini de kullanıyor.

Bununla birlikte 84,000 Amerikan askerleri üye ülkelerde bulunuyor.

Diğer yandan, Avrupa ülkeleri ikinci dünya savaşından sonra savunmalarını Amerika’ya teslim ettikleri için etkin bir orduları da yoktur.

Avrupa esasında Amerika’nın bir sömürgesidir.

Avrupa Birliği ayni zamanda, demokratik bir yapı da değildir.

Halk tarafından seçilmemiş, Amerika'daki Siyonist lobiler tarafından atanmış, talimatlarını da yine küreselcilerden alan bir grup teknokratlar tarafından yönetilmektedir.

O yüzden Avrupa tarafından Türkiye’ye gelen herhangi teklif veya öneri, Amerika’nın bize diplomatik ve stratejik nedenlerden dolayı direkt söylemek istemediği ancak yapmamızı istediği bir “talimattır.”

İşte o “talimatlarından” birisi 14 Kasım tarihinde, Alman Başbakanı Friedrich Merz tarafından Türkiye'ye tebliğ edildi.

Merz, başkent Berlin’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ile yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında Türkiye’ye yönelik Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili akıl almaz bir teklifte bulundu.

Başbakan Merz, Hristodulidis’in adanın bölünmüşlüğünü aşmak için Almanya’nın Türkiye ile olan iyi ilişkilerini kullanmasını istediğini ve Türkiye’nin Avrupa Birliğine üye olması için önümüzdeki haftalarda "küçük adımlar" atmaya başlayacaklarını söyledi.

Yani, Almanya’nın ricası üzerine Kıbrıs Türkleri topraklarından, egemenliklerinden vazgeçecekmiş, Avrupa Birliği de bunun karşılığında “küçük adımlar” atacakmış öyle mi?

Amerika’nın bize direkt söyleyemediğini, Amerika’nın en büyük sömürgesi olan Almanya’nın söylemesini istedi.

Yüzsüzlüğün de bu kadarı da görünmemiştir gerçekten!

Nasıl...

Oysa biz Avrupa Birliği'nin “küçük adımlarını” yıllardır görüyoruz ve çok iyi biliyoruz.

Birliğe üye olmak için Türkiye, ilk başvurusunu 1987 yılında yaptı.

Avrupa, bizi 12 yıl beklettikten sonra 1999 yılında ancak bizim başvurumuzu uygun gördüğünü söyledi.

Ancak bu zaman diliminde üyeliğimizi gelecekte bile imkânsız hale getirmek için 1987 yılından itibaren PKK’yı besledi, büyüttü ve topraklarımızda güçlendirdi.

Ülkemizde beslediği teröristlerle iç güvenliğimizi tehdit etti, istikrarsızlık sağladı, OHAL ilan edilmesine neden oldu, Kuzey Irak’ta sağladığı lojistikle kampların kurulmasını ve örgütün güçlenmesinin önünü açtı ve en önemlisi bugün bize yüzsüzce “küçük adımlar” teklif eden Almanya, PKK’nın Avrupa’daki en güçlü diasporasının oluşmasının öncülüğünü yaptı.

Üyeliğimiz asla gerçekleşmemesi için "çift dikiş” politikası uyguladı ve 18 Mart, 2016 yılında, yine Türkiye’ye karşı “küçük adımlar” atma sözünü vererek kendisinin istemediği milyonlarca yabancıyı Türkiye’de kalması için "Geri Kabul Anlaşmasını” açıkladı.

Yeri gelmişken bu Geri Kabul Anlaşması bir imzalı protokol olmadığını sadece sözel bir manifestodan ibaret olduğunu da hatırlatmak istiyorum.

Yani, Geri Kabul Anlaşması, imzalı bir sözleşme değildir.

Bizi 38 yıl üye yaptırmayan Amerika ve Avrupalılar,

Şimdi tekrar “küçük adımlar” için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerindeki garantörlüğümüzden ve adadaki Türklerin egemenlik haklarından vazgeçmesini istiyor, neymiş Rum tarafı istedi diye!

Türkiye’nin bu saatten sonra bu akıl almaz teklife karşı yapması gereken tek bir hamlesi var, o da Avrupa Birliği üyelik başvurumuz geri çekip, tamamen süreci sonlandırmaktır.

Egemenliğimiz söz konusu olduğunda, Türkler “küçük adımlar” atmaz, DEV adımlar atar!

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages