
İlay AKSOY : Kıbrıs için çember daralıyor !!!
27 Ekim 2025
E-POSTA : aksoy...@gmail.com
***
Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimlerini geride bıraktı.
Kıbrıs Türk Halkı, iddia edildiği gibi Rumlarla birleşip,
federasyona geçmek için değil, memnun olmadıkları mevcut
yönetimi değiştirmek için sağ ve sol sandıkta birleşip açık
arayla Sayın Tufan Erhürman’ı seçerek çok önemli fırsat verdi.
Ancak, seçim sonuçlarını herkes çok iyi okuması gerekiyor.
Nasıl, 2019 yılına ikinci İBB seçimlerindeki çıkan 800,000 oy
farkı Sayın İmamoğlu için değil de ortada yaşanan haksızlığa
tepki olarak verildiyse, Kıbrıs’ta da aradaki oy farkı devlet
yönetiminin değişmesi için değil, hükümet yönetimine karşı
memnuniyetsizlikten dolayı verildi.
Kıbrıs Türk Halkı, tıpkı Türkiye’deki seçmen gibi artık çok
yoruldu.
Somut icraat yerine hamaset, sorumsuzca alınan kararlar,
nesilden nesile çözülemeyen problemler geride derin yaralar ve
toplumda umutsuzluğu yerleştirdi.
İşte ortaya çıkan memnuniyetsizlik ve umutsuzluk tablosuna
karşı verilen tepki oylar, oportünist Batı’nın tam da istediği
kıvama getiriyor Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni.
Avrupa Birliği, Yunanistan, Kıbrıs Rum tarafı ve İsrail
medyası, seçim sonrası attıkları manşetlerine Kuzey Kıbrıs
için çok farklı planları olduğu artık çok daha şeffaf biçimde
ifade ediyorlar.
Sonuçlardan son derece memnun olup gerçek dışı "Türk halkı
federasyon istiyor” ve “Ada’nın birleşmesi artık kaçınılmaz,
müzakereler hemen başlayacaktır” yönünde bir çok haber servis
edildi.
Kuşkusuz ki, Kıbrıs adası tekrar tarihi bir dönüm
noktasındadır.
Kıbrıs Türkleri, haklı olarak Ada’da varlıklarını ve
topraklarını korumak zorundayken, Rum tarafı, arkasına
Amerika, İsrail, İngiltere ve Avrupa Birliğini de alarak son
derece küstahça adanın 9,251km² toprağının tamamen sahibi gibi
davranıyor.
Avrupa Birliği Konsey Başkanlığı, 1 Ocak 2026 tarihinden
itibaren 6 aylığına Kıbrıs Rum tarafı Cumhurbaşkanı Nikos
Christodoulides tarafından yönetilecektir.
Tartışmasız, Christodoulides Başkanlık döneminin en önemli
konusu, Kuzey Kıbrıs’ın varlığı, Türkiye’nin de Ada’da
bulunmasının meşruiyeti ve garantörlüğünü tartışır hale
getirmek olacaktır.
Kıbrıs adeta şu an bir çember içine alınıyor.
Bir yandan Gazze’yi yönetmek için getirilecek olan eski
İngiliz Başbakanı ve savaş suçlusu Tony Blair adanın tam
karşıda konumlanırken,
Diğer yandan Dipkarpaz’ın tam karşısında, Suriye’de kravatlı
cihatçılar, Alevileri katledip, kıyılara HTŞ'sı
konumlandırıyor.
Arada kalan Lübnan ise 18 yıl bekletilen Lübnan-Rum deniz
yetki alanlarını onaylayarak artık bölgede dev Amerikan,
İngiliz, İtalyan, Fransız ve İsrail şirketlerin
yararlanacağını bir sahaya dönüşüyor.
Tabii ki de Avrupa Birliği bu projenin gerçekleşmesi için çok
ciddi gayretler içinde.
Avrupa Birliğinin 1 Temmuz 2025 tarihli Kıbrıs Türklerinin
Finansal kalkınması için yapılan çalışmalar raporunda, 2006
ile 2024 yıllar arasında, Kuzey Kıbrıs’a 726,949,162.93 Euro
yardımda bulunduğunu belirtiyor.
Bu finansal desteklerin amacı ise Ada’da bulunan Türkler ve
Rumlar arasında ekonomik entegrasyon üzerinden siyasal
birleşmeyi sağlamak olduğunu da özellikle belirtiyor.
Raporun en çarpıcı bölümü ise 2006-2024 yıllar arasında Kayıp
İnsanlar komisyonuna 41.1milyon Euro ödenek ayırmış olmasıdır.
Avrupa Birliği, özellikle 1974 sonrası Kuzey Kıbrıs Türk
topraklarında kayıp olan 2002 kişinin bulunmasına çok önem
veriyor.
Şu ana kadar 1057 kişinin kalıntıları bulundu ve bu
kalıntılar, Amerika’ya gönderildikten sonra Bode
laboratuvarında 700 Rum, 200 Türk insanın DNA sonuçlarına göre
kimlikleri tespit edildi.
Dosyalar gizlik ilkesi nedeniyle şimdilik kamuoyuna açık
değil.
Ancak, Avrupa Birliğin, kalıntıların bulunması için ayırdığı
bu önemli bütçe, bize gösteriyor ki, yarın olası bir görüşme
sürecinde Ada’daki kalıntıların bulunduğu yerler, Rumlar
tarafından hak talep etmek için de kullanılacaktır.
Bu endişemi teyit edecek ilk girişim de geçen hafta
Avrupa Parlamento Üyesi ve aşırı sağ DİSİ Milletvekili
Michalis Hadjipantela’nın 1974 Harekatı sırasında kaybolan ve
hayatını kaybeden Kıbrıslı Rumlar için Avrupa Parlamentosu
binalarının birine anıt yapılması için vermiş önergenin kabul
edilmesinden görüyoruz.
Konuyla ilgili Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıs Türk Üyesi Sayın
Hakkı Müftüzade’nin Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) vermiş olduğu
demeçten çok açıkça anlaşılıyor ki ilerleyen süreçte
Türklerin, Ada’daki varlıklarını başta Avrupa Birliği
tarafından tamamen yok sayılacaktır.
O yüzden Sayın Erhürman çok kritik bir dönemde
Cumhurbaşkanlığı görevini üstlendi.
İlk sınavını Kıbrıs Türk Cumhuriyetine ve Türk halkına karşı
yapılması kararlaştırılan bu olağanüstü saygısız ve tahrik
edici anıtın yapılmasını engelleyebilirse geçecektir.