
İlay AKSOY : Yeni Dünya Düzeni’nin en önemli silahı
03 Kasım 2025
E-POSTA : aksoy...@gmail.com
***
Eski Mossad Direktörü
Yossi Cohen, katıldığı bir programda, 2024 yılında Mossad’ın
çağrı cihazlarını kullanarak Lübnan’da bulunan Hizbullah
militanlarına düzenlendiği operasyona değindi.
Cohen, Mossad’ın bu operasyonunda kullandığı çağrı cihazları
gibi, küçük ama dikkat çekmeyen cihazların aklımıza
gelebilecek her ülkede bulunduğunu ve istendiği takdirde
etkinleştirilebileceğini itiraf etti.
İki gün sonra bu kez de İsrail Başbakanı Netanyahu, katıldığı
bir toplantıda, salonda bulunanlara, “Bu odada cep telefonları
var mı? İşte elinizde tuttuğunuz her telefonun içinde
İsrail’in bir parçası vardır” diyerek İsrail’in dünyanın
üzerindeki kurmuş olduğu kontrol gücünün ne kadar geniş
olduğunu adeta ilan etti.
***
Her iki açıklamanın arka arkaya yapılması ve konuşmaların
sadece bu iki bölümünün kamuoyu ile hemen paylaşılması asla
tesadüf değildir.
İsrail, çok bilinçli ve açık bir şeklide artık sadece
Filistinlileri değil, teknoloji üzerinden tüm dünyayı da
resmen kontrol ettiğini söylüyor.
Bunu yapabilmesi için de sahipleri Siyonist olan en önemli
sosyal medya platformları Facebook, Instagram, Google ve Tik
Tok’u tamamen kendi kontrolüne geçirdi.
Şu an Tik Tok’un başında özellikle içerik ve nefret
söylemlerini kontrol eden eski İsrail askeri Erica Mendel var.
Yine Facebook, Instagram, Whatsapp gibi META'ya bağlı olan
plaformların da başına yine eski İsrail askeri Guy Rosen
bulunuyor.
Yeni dünya düzeninin en önemli silahı teknolojidir.
Teknoloji sayesinde, egemen devletlerin sınırları, paraları,
ülke politikaları ve nüfuslarına tanıdıkları özgürlük
sınırları artık seçilen hükümetlerin ellerinden alınıp
teknolojiye sahip olanların ellerine geçmesi ve tek merkezden
yönetilmesi isteniyor.
İşte Gazze soykırımının diğer amacı ise ne yazık ki tam da
budur.
***
Gazze’den çıkan görüntüler öyle bir dehşet vericiydi ki
insanları derinden sarstı ve protesto etmek, seslerini
duyurmak için gönüllü olarak bu teknoloji platformlarına
teslim oldular. Şiddet artıkça, daha fazla görüntüler
yayılmaya başladı, görüntüler çoğaldıkça etkileşim arttı,
katılım çoğaldı ve Facebook, Instagram ve Tik Tok üzerinden
paylaşım yapanlar fişlenerek artık yeni dünya düzeninin
otoriter yapısının kontrolü altına girdi.
Gazze’deki soykırım, sadece bölgeyi işgal etmek için
yapılmadı, zira Gazze çoktan İsrail tarafından işgal
edilmişti. İsrail, yıllarca Gazze halkının suyunu,
elektriğini, internetini, gıda giriş çıkışlarını, denizde
balık avlamak için açılabilecek mesafeyi bile kontrol altında
tutuyordu. Gazze zaten bir açık cezaeviydi. O yüzde 2G-3G
internet hızı bulunan Gazze’den servis edilen o dehşet verici
görüntülerin tümü İsrail devleti tarafından planlı ve
kontrollü olarak dünyaya servis edildi. Herkesin izlemesi
adeta dayatıldı. İsrail o görüntüleri servis ederek yüz
milyonlarca insanı tahrik etti, harekete geçmesini sağladı ve
böylelikle kendisinin kontrol ettiği iletişim platformlarında
paylaşımlar yaptırarak milyonları gözetim altına aldı.
Gazze’den çıkan görüntüler sayesinde artık siyasi şiddet
günlük hayatımızın bir parçası oldu, yani normalleşti!
***
“Yeni dünya düzeninde” normal bildiğimiz, dediğimiz her şey
son iki yıl içinde değiştirildi. Artık istenilen yeni düzende
hoş görü yok, empati yok, muhalefet yok, bunların yerine
egemen devletlerin üstünde de bulunan “küresel gözetim ve
fişleme” yöntemiyle tam otoriter teknoloji rejimi
yerleştiriliyor.
Dolayısıyla 7 Ekim, 2023 tarihi, sadece Filistinlilere karşı
soykırımın başlangıç tarihi değil, dünyanın da maruz
bırakıldığı siyasi şiddete ve günümüze kadar devam eden
psikolojik savaşın da başlangıcın tarihidir. Yani, yeni dünya
düzenin başlangıcıdır. İşte o yüzden Gazze’de yaşananlar
sadece Filistinlilere yönelik yapılmadı. Teknolojinin
erişebildiği dünyanın her köşesinde Gazze’ye tepki veren
insanların da şu an “Elektronik Nakba” sürecinde olduğunu da
anlamamız gerekiyor.
***
Amerika ve İsrail, sosyal medyayı tamamen kontrol altında
tutarak ülkelerin egemenlik sınırları, vatandaşlık kavramı,
insan hakları, uluslararası hukukun artık bağlayıcı tarafının
kalktığı bir düzene geçmemizi sağlıyor. En acı tarafı ise,
yeni dünya düzenin geçiş süreci gerçekleşmesi için en temel
insan haklarımızdan vazgeçmemizden başlıyor, bunu da Gazze
soykırımına en insani tepkileri vererek sağlıyor olmamızdır.