Kuran Mucizeleri Nelerdir-1

2 views
Skip to first unread message

Celal Çelik

unread,
Oct 20, 2025, 9:47:38 AM (2 days ago) Oct 20
to Efkan Cordanoğlu, turk-ve-islam-aleminin-lide...@googlegroups.com, islamipa...@googlegroups.com, yeni...@googlegroups.com

Cenabı Allah razı olsun Sevgili Hacı Efkan Hocam 

Sevgilerimle...
Celâl ÇELİK

Cep telefonumdan gönderdim...
   

19 Eki 2025 Paz 22:21 tarihinde Efkan Cordanoğlu <corda...@gmail.com> şunu yazdı:
Kuran Mucizeleri Nelerdir
Mûcize, peygamberlerden sâdır olan olağanüstü hâdiselerdir. Mûcize, peygamberlerin peygamberliğinin ilâhî teyidi ve delîlidir. Bir benzerini gösterme konusunda insanları acze düşüren ilâhî kaynaklı olağanüstü olaylardır.

KUR’ÂN’I TEFEKKÜR 

Kur’ân-ı Kerim, Son Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in kıyâmete kadar bâkî mûcizesidir. Önceki semâvî kitaplar tahrife uğramışken, Kur’ân ilâhî sıyânet ile muhafaza edilmiştir.

Kur’ân’ın Muhafaza Edilişi ve Eşsiz Belâgati

Peygamber Efendimiz’in gönderildiği toplumun fârik husûsiyeti, şiir ve edebiyattı. Fuarlar düzenlenirdi. En beliğ kabul edilen şiirler, Kâbe duvarına asılırdı. Aslında bu; lisânın, Kur’ân-ı Kerîm’e hizmet edebilecek seviyede gelişmesi için bir sevk-i ilâhî idi.

Kur’ân-ı Kerim gelince; o devrin şairleri, belâgatli hatipleri sükûta büründüler.

Çünkü Kur’ân-ı Kerim meydan okudu;

Kur’ân’ın Meydan Okuması ve İnsanlığın Âcizliği

«Madem Kur’ân’a beşer kelâmı diyorsunuz, siz de bir benzerini getirin bakalım!» meâlinde muârızlarını sıkıştırdı:

“Yahut «Onu kendisi uydurdu!» mu diyorlar? Hayır, onlar îmân etmezler. (İnanmadıkları için iftira ediyorlar.) Eğer doğru iseler onun benzeri bir söz getirsinler.” (et-Tûr, 33-34)

Daha sonra Cenâb-ı Hak, yardımlaşmaya da izin vererek, on sûreye tenzil etti:

“Yoksa; «Onu (Kur’ân’ı) kendisi uydurdu!» mu diyorlar? De ki: «Eğer doğru iseniz Allah’tan başka çağırabildiklerinizi (yardıma) çağırın da siz de uydurulmuş ona eşit on sûre getirin.»” (Hûd, 13)

Yine bu meydan okumaya hiçbir cevap çıkmadı. Daha sonra Cenâb-ı Hak, bir sûreye indirerek davetini tekrarladı:

“Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız; haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah’tan gayrı şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın.” (el-Bakara, 23)

“Yoksa onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: «Eğer sizler doğru iseniz Allah’tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin.»” (Yûnus, 38)

Nihayet belâgatin altın çağını yaşadığı bir devirde, kimse bu meydan okumaya cevap veremeyince, Cenâb-ı Hak, bütün insan ve cin toplulukları bir araya gelse de bundan âciz olacaklarını kıyâmete kadar ilân buyurdu:

“De ki: Andolsun, bu Kur’ân’ın bir benzerini ortaya koymak üzere ins ü cin bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler.” (el-İsrâ, 88)

Böylece fuarlar sona erdi. Kâbe duvarında asılı şiirler indirildi. Çünkü Hakk’ın kelâmı gelmiş ve herkesi kendisine hayran etmişti.

Kur’ân’ın Mûcizevî Özellikleri

Kur’ân-ı Kerim; muhteşem ilâhî diksiyonuyla; nazmındaki müstesnâ letâfet ve azametiyle; mânâlarındaki uçsuz bucaksız derinlik ve zenginlikle; mükemmel belâgat ve fasâhatiyle; muhtevâsındaki insan ve toplumun ferdî, ailevî, içtimâî, iktisâdî ve siyasî bütün dertlerine şifâ ve derman oluşuyla; gaybdan verdiği haberlerle ve kıyâmete kadar insanoğlunun emekleye emekleye bulduğu kevnî, ilmî hakikatleri asırlar önce ifade etmesiyle mûcizeler mûcizesi bir hârikadır.

Kur’ân-ı Kerim, kâinâtın ve insanın yaratılış gayesini kavramayı sağlar. Kundak ile kefen arasındaki hayatı tanzim eder. İnsanı, dünyada vicdan huzuruna, âhirette ise ebedî saâdete hazırlayan kanun ve kaideler manzûmesidir.

Kur’ân-ı Kerim; beşerin kıyâmete kadar taşıyabileceği kemâlâtı, hakikati ve esrârı ihtivâ eder.

Kâinat ve hâdisâtın kalp aynasında temâşâsında da aynı idrak ve şuur farkı görülür. Çünkü kalp aynasının günah ve haram paslarından ne derecede arınmış; îman, takvâ ve ihlâs cilâlarıyla ne kadar mücellâ hâle gelmiş olduğu; elbette ki, ondaki tecellîlere aksedecektir.

Kalbin Takvâsı ve Kur’ân’dan İstifade

Kur’ân’ın bir adı da «Zikir»dir. İnsan, ruhlar âleminde Rabbine verdiği sözü unutur, yeniden Rabbine döneceğini unutur, âhireti unutur, yaratılış gayesini, merhameti, vicdanı ve ahlâkı unutur. Zikir, hatırlatmadır.

İnsan, yaratılışının şifresi ve hayatının kılavuzu olan Kur’ân’ı okudukça, insâniyetini hatırlar, «mebde ve meâd»ı, yani bu âlemin niçin yaratıldığını ve nereye doğru aktığını tefekkür eder, yarını ve yarına ne hazırladığını tedebbür etmeye başlar.

Mü’min; Kur’ân-ı Kerîm’in âyetlerini de kalbinin takvâsı nisbetinde tefekkür edebilir. Aynı rahle başına oturan müteaddit şahıslardan her biri, Kur’ân’ın mânâ ummânından farklı derecelerde istifâde edebilir.

Ancak kalbinde kilit olanlar Kur’ân’dan istifâde edemezler. Âyet-i kerîmede buyurulur:

Onlar Kur’ân’ı (inceden inceye) düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?” (Muhammed, 24)

Kur’ân-ı Kerim; dâimâ insanı tefekküre, akletmeye, ilâhî azameti ve âkıbeti düşünmeye davet eder:

AKLETMEZ MİSİNİZ? 

“Akletmez misiniz?”

“Düşünüp ibret almaz mısınız?”

“Görmez misiniz?”

“Tefekkür etmez misiniz?”

Tefekkürün ne büyük bir îmân anahtarı olduğunu şu âyet-i kerîmeler de ifade eder. Kıyâmette feryat edenlere şu iki husus hatırlatılır:

“Size;

Düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi?

Hem size uyarıcı da gelmişti.” (Fâtır, 37)

Cehennem Ehlinin İtirafı

Cehennem ehli de şu itirafta bulunurlar:

“Şayet (uyarıcılara) kulak vermiş veya (tefekkürle) aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık!” (el-Mülk, 10)

Cihan dershânesinde temâşâ edilen tecellîleri, Kur’ân-ı Kerim; temsiller, tasvirler hâlinde, sır ve hikmetlerine temas ederek anlatır:

“Muhakkak ki Biz, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli çeşitli şekillerde anlattık.” (el-İsrâ, 89)

Böylece Kur’ân okuyan ve cihan dershânesine tefekkür nazarıyla bakan insan kalbinde, kıvam ve derinliğine göre tefekkür meydana gelir; böylece «mârifetullâh»a pencereler açılmış olur.

Kur’ân’ı tefekkür ile tilâvet ettiğimizde; îmânımızı kuvvetlendiren, yakînimizi artıran bir ilâhî inâyetle daha karşılaşırız:

On dört asır evvel, Kur’ân’ın belâgati içinde ifade edilmiş, kevnî hakikatler.

KAYNAK:https://www.islamveihsan.com/kuran-mucizeleri-nelerdir-bilimsel.html#1a


--
.
İstediğiniz zaman akıllı telefonunuzdan veya bilgisayarınızdan,
 
http://groups.google.com/group/turkbilgi
 
adresine tıklayarak kaçırdığınız yahut okumayı ertelediğiniz yazıları tekrar okuyabilirsiniz...
 
*****
 
Eğer sevdiklerinizin de bu mailleri almasını isterseniz, onlara şunu yapmalarını öneriniz =
 
TÜRK BİLGİ E-Mail GRUBU'na abone olmak için: turkbilgi...@googlegroups.com 'a boş bir mail atınız.
 
 
.
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "Türk Bilgi E-Mail Grubu" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için turkbilgi+...@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu tartışmayı görüntülemek için https://groups.google.com/d/msgid/turkbilgi/CAG1UzmOYGnLwC%3DP%2BtLhXDhQjsb5J3OVY_-GK5Tnn%2Bk6Guwq9kw%40mail.gmail.com adresini ziyaret edin.
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages