TOPLUM BİLİMİ DOSYASI /// Sadi ÖZGÜL : Esra Erol Aynasından; Çürüyen Toplumun Normalleştirilmesi

1 view
Skip to first unread message

Digi Security (İŞNET)

unread,
Dec 17, 2025, 1:45:38 AM (yesterday) Dec 17
to (122) - ATATÜRK MİLLİYETÇİLERİ, (122) - TURAN ÇATLI MAIL GRUBU, (122) - TÜRK VE İSLAM ALEMİNİN LİDERİ TÜRKİYE, (122) ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (ÖZEL BÜRO), (122) ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (TÜRK SİYASET VE GÜVENLİK AKADEMİSİ), (122) ÖZEL BÜRO MAIL GRUBU (TÜRK STRATEJİ KURUMU), (122) TÜRKİYE İÇİN EL ELE MAIL GRUBU (122) TÜRKİYE İÇİN EL ELE MAIL GRUBU

Sadi ÖZGÜL : Esra Erol Aynasından; Çürüyen Toplumun Normalleştirilmesi

9 Aralık 2025

***

Çürüme Tablosuna Sessiz Kalmak Hepimizi İçine Çekerek Geleceğimizi Karanlığa Gömecektir…

Televizyon ekranlarında her gün sergilenenler aslında çok daha derin çürümüşlüğün semptomu olduğunu görmezden gelmek, artık imkansız hale geldi. Aile kurumunun kutsallığına vurgu yapan, toplumsal değerleri yücelten yayıncılık anlayışının yerini, reyting uğruna her türlü ahlaki sınırın çiğnendiği hokkabazlıklar aldı.

Böyle programlar, sadece bireysel hikayeleri değil, aynı zamanda toplumun nasıl adım adım erozyona uğradığını gözler önüne seriyor. Ancak erozyon, sadece ekranlarda gördüğümüzden ibaret değil; çok daha karanlık, çok daha hesaplı planın parçası olabilir mi?

Aile Kurumu: Yıkımın Başlangıç Noktası

Toplumun temel taşı olan aile, programlarda adeta savaş alanına dönüştürülüyor. Eşler arası ihanetler, çocukların istismarı, akıl almaz entrikalar… Tüm bunlar, gerçek hayat hikayeleri adı altında servis edilirken, aile kavramının içini boşaltan, güveni sarsan ve gelecek nesillerin zihninde onarılmaz yaralar açan propaganda yürütülüyor. Süreç bireysel trajedilerle sınırlı kalmıyor; toplumsal dokuyu derinden sarsarak, aidiyet duygusunu ve karşılıklı saygıyı yok ediyor. Zira toplumun çöküşü, her zaman en zayıf halkasından, yani aileden başlar.

Gayri Ahlakilik Paradoksu: Erkekliğin İtibarsızlaştırılması

Programlarda sıkça dile getirilen ahlaki olmayan ithamlar ve erkeklerin içine düşürüldüğü aciz durum, sadece hakaret olmanın ötesinde, erkeklik algısını hedef alan sistematik itibarsızlaştırma çabası olarak okunabilir. Kendi eşinin ihanetine sessiz kalan, hatta kabullenen erkek figürleri, toplumun geleneksel değer yargılarını altüst ediyor. Durum, erkeklerin toplumsal rollerini sorgulatırken, kadın-erkek ilişkilerindeki dengeyi bozuyor. Zira toplumda erkeklik onuru ayaklar altına alınırsa, o toplumun geleceği de karanlığa gömülür.

Medyanın Karanlık Yüzü: Reyting Uğruna Ahlaksızlık

Programların “kurgu” olduğu iddiaları, sadece algı ve zihinlere operasyon olmaktan öte, ciddi gerçeği işaret ediyor. Reyting uğruna her türlü ahlaksızlığın normalleştirildiği, hatta teşvik edildiği medya düzeni, toplumu zehirleyen en büyük unsurlardan biri. İnsanların en mahrem sırlarının, en acı dramlarının ekranlarda sergilenmesi, sadece izleyiciyi değil, toplumun genel ahlakını yozlaştırırken, medyanın dördüncü kuvvet olma özelliğini yitirerek, manipülasyon aracına dönüştüğünü gösteriyor.

RTÜK’ün Sessizliği: Devletin Sorumluluğu Nerede?

Tüm ahlaki çöküş ve toplumsal yozlaşma karşısında, devletin denetleyici kurumu olan RTÜK’ün sessizliği, düşündürücü. Toplumun değerlerini korumakla yükümlü olan kurumun, tür yayınlara göz yumması, akıllara ihmal mi, yoksa daha büyük planın parçası mı sorusunu getiriyor. Zira devletin, kendi toplumunun ahlaki değerlerini korumaktan aciz kalması, devletin geleceği açısından ciddi tehdit oluşturur.

Başörtüsü ve Ahlak Tartışması: İkiyüzlülüğün Resmi

Programlarda özellikle başörtülü kadınların karıştığı skandalların sıkça gündeme gelmesi, başörtüsü ve ahlak arasındaki ilişkiyi sorgulatan ikiyüzlülük tablosu çiziyor. Dini sembollerin, ahlaki değerlerden bağımsız şekilde kullanılması, toplumda derin kafa karışıklığına yol açıyor. Durum, sadece dini değerleri değil, toplumsal güveni sarsıyor. Zira toplumda semboller ve değerler arasındaki bağ koparsa, o toplumun kimliği de kaybolur.

Ekonomik Çıkmazlar ve Toplumsal Gerilim

Tüm ahlaki çöküşün ve toplumsal yozlaşmanın ardında, ekonomik sıkıntıların önemli rol oynadığı göz ardı edilemez. Yoksulluk, işsizlik ve gelecek kaygısı, insanları çaresizliğe sürükleyerek, ahlaki değerlerden ödün vermesi toplumsal gerilimi artırırken, suç oranlarını yükseltiyor. Zira toplumda ekonomik adalet sağlanamazsa toplumda huzur ve refah olmaz geleceğimizi ve milli güvenliğimizi ipotek altına alıyor.

Gizli Operasyonlar ve Büyük Oyun

Tüm yaşananlar, sadece tesadüflerden ibaret mi, yoksa daha büyük planın parçası mı? Toplumun ahlaki değerlerini hedef alan, aile kurumunu yıpratan ve milli kimliği zayıflatan tür yayınlar, acaba kimlerin işine yarıyor?

Süreç, akıllara toplum mühendisliği adı altında yürütülen gizli operasyonları ve büyük oyunları getiriyor. Zira toplumun çöküşü, her zaman en zayıf halkasından, yani ahlaki değerlerinden başlar.

Harekete Geçme Zamanı

Karanlık tablo karşısında, sessiz kalmak, durumu kabullenmek anlamına gelir. Bilinçli farkındalık, gidişatı durdurmanın ilk adımıdır. Toplumun her kesiminden bireylerin, tür yayınlara karşı durması, bu tür skandalların normalleştirilmemesi için medyanın sorumluluğunun sorgulaması ve devletin denetleyici rolünü hatırlatması gerekiyor. Zira toplumun geleceği, kendi ellerindedir.

Unutmayalım ki, ekranlarda gördüğümüz her şey, bize sunulan birer illüzyon olabilir. Gerçekler, her zaman görünenin ardında saklıdır. İllüzyon perdesini aralamak, gerçekleri görmek ve harekete geçmek, hepimizin sorumluluğudur. Aksi takdirde, çürümüşlük, hepimizi içine çekecek ve geleceğimizi karanlığa gömecektir.

SADİ ÖZGÜL

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages