
Arslan BULUT : Öcalan, yine ‘Sevr Modeli’ istedi !!!
29 Kasım 2025
E-POSTA : arsla...@yenicaggazetesi.com.tr
***
İmralı’ya giden komisyon
üyelerinden DEM Partili Gülistan Koçyiğit, PKK'ya yakın
Mezopotamya Ajansı’na konuştu ve Abdullah Öcalan ile yapılan
görüşmenin içeriği hakkında bilgi verdi. Oysa “Görüşmenin
tutanakları 10 yıl boyunca kapalı tutulacak” deniliyordu! Yani
Koçyiğit, içerik hakkında bilgi vererek 10 yılık yasağı bir
ölçüde çiğnemiş oldu. Bu durumda, görüşme içeriğinin
gizliliği, fiilen ortadan kalktı. Öyleyse, devletin ajansının
da görüşme içeriğini yayınlaması gerekir! PKK bilecek ama Türk
kamuoyu bilmeyecek; böyle garip bir uygulama olur mu?
***
Koçyiğit, “Suriye konusu görüşmenin ana eksenini
oluşturuyordu. Suriye bağlamında da şunu çok açık ve net bir
şekilde söyledi: ‘Bugün bir Şara yönetimi var. Eğer gerçekten
demokratikleşme olmazsa en nihayetinde bu da bir diktatörlüğe
gidecektir' diye ifade etti. O anlamıyla olmazsa olmaz diye
ifade ettiği en temel şeylerden birisinin yerel demokrasi
olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.
Demokrasi, toplumun örgütlenmesi, komün, meclis, kendi sivil
toplumunu oluşturması, Suriye bağlamında örneğin Bayırbucak
Türkmenleri, Kürtler, Çerkez topluluklar için söylediği gibi
herkesin kendi topluluğunu, komününü, meclisini, sivil
toplumunu inşa etmesi ve bu şekilde de kendi öz varlığıyla
sisteme katılması gerektiğine değindi. Cümle cümle değil ama
kaba haliyle böyle ifade ettiğini söyleyebilirim.” dedi.
***
Gülistan Koçyiğit’in PKK ajansına yaptığı açıklamaya göre
Öcalan’ın 2013’teki BDP heyetiyle görüşürken yaptığı
açıklamalar ile son heyete yaptığı açıklamalar arasında
temelde en küçük bir değişiklik yok!
Şöyle ki, konuyu 21 Ocak 2019’da “Suriye’nin kuzeyinde kurulan
şeytan tuzağı” Yeniçağ’ın sürmanşetinden incelemiştim...
Abdullah Öcalan, İmralı'da, 3 Nisan 2013’te Barış ve Demokrasi
Partisi'nden gelen heyetle konuşurken, “Yeni oluşacak
Suriye'de, bizimkiler başat rol oynayacaklar. Orada özerk
bölgeler olur, Kürtler, Aleviler hatta Araplar için de özerk
bölgeler olacak gibi. İsviçre gibi özerk bölgeler.” demişti.
Nitekim bu yönetim modeli, PYD/YPG işgali altındaki bölgede
uygulanmaya başlanmıştı.
Tayyip Erdoğan da, 8 Ocak 2019'da New York Times gazetesinde
“Türkiye'nin Suriye'de barışı sağlamak için bir planı var”
başlıklı bir makale yayınlamıştı.
Erdoğan, bu makalede Suriye modelini şöyle açıklamıştı:
“Türkiye'nin gözetiminde, şu anda YPG veya DEAŞ terör
örgütlerinin kontrolünde olan Suriye toprakları, halk
tarafından seçimle belirlenen yerel meclisler tarafından idare
edilecektir.
Suriye'nin kuzeyinde, nüfusunun çoğunluğu Kürt olan yerlerde
kurulacak yerel meclislerde Kürt toplumunun temsilcileri
çoğunluğu oluşturacak; ancak diğer tüm kesimlerin adil bir
şekilde siyasi temsil hakkından faydalanmaları sağlanacaktır.”
***
ABD derin devletine hizmet eden Uluslararası Kriz Grubu da 5
Eylül 2018’de “Suriye'nin Kuzey Doğusunu Stabilize Etme
Anlaşması” başlıklı bir rapor yayınlamıştı. Raporda şöyle
denilmişti:
“YPG/PYD'nin siyasi hedefleri, Abdullah Öcalan'ın geliştirdiği
'demokratik konfederalizm' kavramı etrafında şekilleniyor.
Demokratik konfederalizm, Türkiye, Irak, İran ve Suriye'nin
devlet sınırları içinde Kürtlerin ve diğer dini ve etnik
toplulukların haklarını güvence altına alabilecekleri araçları
sağladıkları, savunma haklarını ve kapasitesini de içeren
yüksek derecede yerel özyönetimin sağlandığı derin bir ademi
merkeziyetçilik biçimi olarak anlaşılmaktadır. YPG/PYD de bunu
savunuyor.”
***
Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı Mehmet Uçum ise 24 Ağustos
2015'te, Habertürk'ten Balçiçek İlter'e şöyle demişti:
“Yeni siyasal perspektif; ademi merkeziyetçi, yerelden
temellenerek merkeze yükselen başkanlık ve 'yerelden merkeze
kadar örülen meclisler sistemi' ile halk-devlet ilişkisini
yeniden yapılandıran ve halkın devlet üzerindeki etkisini
artıran, böylelikle üniter yapıyı da güçlendiren bir içeriğe
sahiptir.”
***
Bu model, yeni değildir: Bizzat Atatürk, Nutuk'ta anlatıyor:
“Sevr'de, 'Fırat'ın doğusunda ve Ermenistan, Irak ve Suriye
arasında kalan bölge için İtilâf Devletleri temsilcilerinden
kurulacak bir komisyon özerk bir yönetim şekli
hazırlayacaktır.' deniliyordu.
Lozan'da, elbette bu talepler söz konusu ettirilmemiştir.”
***
Lozan'da söz konusu bile ettirilmeyen özerk yönetim şekli,
şimdi hem Irak, hem Suriye hem de Türkiye için söz konusu
ediliyor! Hem de görünürde PKK tarafından!
PKK “Lozan öncesine dönülmeli”, Öcalan da “Lozan bitti’ derken
“Fırat’ın doğusunda”, “özerk yönetim modeli” istiyor.
“Terörsüz Türkiye” denilen projenin esası da işte budur.