Emperyalistlere
bel bağlamış bir Kürtçünün Kürtlerin toplumsal evrimi üstüne
1933’te yaptığı bir çözümleme tezi
Mikro Kürtçü Mesud Fânî Bilgili
(*),önce Fransız mandasını savunur.
150’likler Listesi ile Türkiye’den kovulan bir Kürt olarak 1933
yılında yazmış olduğu “ Kürt milleti ve toplumsal evrimi”
doktora tezini tarihsel bir yüzleşme olarak taktim etmiş.
Aslında bu tez sürgünde yazılmış Kürtçülüğün sorgulanmasıdır.
Bu tezi Adana’da yaşamakta olan babasına da gönderir.
Ve der ki:
-Baba, ayrılıkla geçen şu 10 yılın
fırtınasını biliyorum. Birçoğumuzun derisini kırıştırdı.
İliğimizi kuruttu fakat onun bende yaptığı etki büsbütün
başka.
-Genç yaşta yakalandığım bu yaman inkılâp poyrazında bahar
mevsimi tomurcukları açmaya yarayan sabah rüzgârlarının
yumuşaklığını buldum ve kudretin bu gür ve feyizli nefesi
içinde yeniden hayata doğdum.
•Mustafa Kemal’i, Lozan’ı, Türk-Kürt ve Kürt-Ermeni ilişkisini,
emperyalizmin kıskacındaki Kürtçülüğü analiz ettiği bu tezde;
• Mustafa Kemal hakkında düşüncesi:
-Bu metanetli insan, düşmanları
parçaladıktan sonra tarihin hasta adamına can verdi.
-Baştan aşağı enerji ve yenilikle dolu bir Türkiye, bir
memleket yarattı.
•Sevr ve Lozan antlaşmalarını karşılaştırır:
-Sevr Antlaşması Türkiye’yi bütün millî
malvarlığından mahrum ederek ölüm ve idama mahkûm ediyordu.
-Diğeri ki Lozan, ona bütün uygar devletler gibi eşit bir
mevki vererek geniş yetkinliğiyle yeni bir Türkiye doğuşunu
selamlıyordu.
•Kürtlerle ilgili analizi:
-Kürtler etnik açıdan yeterli derecede
incelenmemişlerdir.
-Bununla birlikte bu halkın çoğunluğu hiç itiraz kabul
etmeyecek surette Türk ırkına mensupturlar.
-Bu iki halkın âdet ve seciyeleri, karakterleri hayret
verici bir birlik arz etmektedir.
• Kürtlerin durumuyla ilgili Mesud Fânî şu yargıya varır:
-Türkiye’nin parçalanması Kürtlerin de
taksimi sonucunu doğurmuştu. Halihazırda çeşitli devletlerin
egemenliği altında yaşıyorlar, çoğu Türkiye’dedir.
-Ve Türklerle beraber bir Cumhuriyet teşkil ediyorlar ki bu
Cumhuriyet de bu iki millet arasında hiçbir fark gözetmez.
- Onun için diyebiliriz ki bir Kürt belki bir gün bu
memlekette bir Reis-i Cumhur da olabilir.
- İran’da, Suriye’de ve daha bazı yerlerde yaşayan Kürtlerin
ise geleceği tamamen meçhuldü.
• Kürt ayaklanmaları ve Ermenilerle işbirliği hakkındaki
tespitleri:
-Son Kürt harekâtı harici ellerin
etkisiyle beraber hükümetin esaslı ıslahat faaliyetlerine
karşı Kürt kavminin geçici hareketinden başka bir şey
değildir. (1927-1930 arasındaki Ağrı ayaklanmalarını
kastediyor)
-Bunu Kürtlerin Türklerden ayrılması şeklinde
değerlendirmemelidir.
-Ateş sönmüştür. Yabancı entrikaları bu Kürt hareketinden
yararlanmak ve Hoybun adı altında Kürt-Ermeni teşkilatı
yaparak buna milli bir maske takmak istediler...
• Kürtlerin gelecekleriyle ilgili inancı :
-Türklerin istikbâline bağlıdır.
Türkler ayakta ve berhayat kaldıkça Kürtler şimdiye kadar
yaşadıkları gibi bundan böyle de Türklerin kanatları
altında sükûnetle yaşayabilirler.
-Türkiye’den ayrılmak Kürtleri köle yapar.
-Kürtler hakkında İngilizlerin samimiyetine inanmıyorum. Le
Temps gazetesinin dediği gibi “ o iki asırdan beri Şark’ta
fırtına ekip felaket toplamaktadır….”
•Bağımsız Kürdistan’a inancı var mıdır Mesud Fânî’nin?
-Bağımsız bir Kürdistan yaratmak
fikrine gelince bu, diplomatların bir hayal ürününden,
alelade bir siyaset oyunundan ibarettir ki buna inanmak için
çok saf olmak lazım gelir. -Türkiye’den başka bağımsızlığını
kurtarabilmiş bir memleket var mı?
-Tuna ile Okyanus adaları ortasındaki Kürt dindaşlarının
feci vaziyetini görüyoruz. Bu hâlde bağımsız Kürdistan kurma
olasılığına nasıl inanılır?
•Şair de yazan Mesud Fânî Bilgili. “Hikâyemiz” şiirinin sonunda
şöyle der:
“Kusurlarım / Hatalarım / Üzgün bir kalp / Suçlu bir zihin /
Parçalanmış bir hayat / Hatalarım yüzünden / En büyük
hatalarım…”
•Son noktada:
-Kürtlere “uyanık olun” çağrısı yapar.
-Neye, kime karşı uyanık olacaktır Kürtler?
-Kürtleri Türklerden ayırmaya kalkanlara karşı.
(*) Mesud Fânî Bilgili : Süleymaniye’den Adana’ya gelerek
Kadirli’de yerleşen Fânîzâde ailesinin beş oğlundan biridir.
Aile tanınmıştır, zengindir. Hukuk eğitimi alır.
O günlerde sancak olan Cebelibereket (Osmaniye)’nin
Mutasarrıfıdır.
“Can Bey” takma adıyla ağabeyi Ali İlmî’nin çıkardığı Ferdâ
gazetesinde makaleler yazar.
Kuva-yı Milliye’yi “bela”, Kemalistleri “ akılsız”, İttihatçı
“süprüntüleri” olarak tanımlayan, Mustafa Kemal’in milliyetçilik
anlayışını “milli kantariye, milli attariye, milli bakiye, milli
bilmem ne” diye küçümseyen gazetedir bu.
Fransız uçakları ile köylere, cephelere hatta cephe gerisine
dağıtılan, yaydığı zehir Adana ile sınırlı kalmayan gazete.
Bu gazetede Fransız mandasını savunur. Türkler ona göre “medeni
Fransa” boyunduruğunda uygar bir yaşam sürecektir.
Mustafa Kemal Paşa’nın, Heyeti Temsiliye ( Temsilciler
Kurulu)’nin daha 1919’da Anadolu içlerine sokulmasını
yasakladığı gazetedir bu (Nutuk: 422).
Tıpkı iki ağabeyi; Ali İlmî ve Zeynelabidin gibi Yüzellilik
listeye girenlerdendir. Türkiye Cumhuriyeti Yönetimi’nce “hain”
olarak görmüş ve 1927 yılında vatandaşlıktan da çıkarılmıştır.
Kürt Milleti ve Toplumsal Evrimi başlıklı doktora tezini 1933
yılında Paris’te bastırır.
(DERLEMEDİR)
Not: Bu yazı Şaduman Halıcı’nın Mesud Fânî Bilgili Kürt Milleti
Ve Toplumsal Evrimi yazısından derlenmiştir.