
Sadi ÖZGÜL : İsrail İstihbaratı İle Tehlikeli İttifak : Google & Microsoft
26 Mayıs 2025
Dijital Dünyanın Karanlık Perdesi Yeteri Kadar Aralanıyor mu?
Gizemli Satın Alma:
İsrail’in Google Hamlesi
Dijital evrenin en büyük sırlarından biri, milyarlarca
kullanıcının verilerinin kimlerin elinde olduğudur. Google’ın
32 milyar dolarlık şaşırtıcı Wiz satın alımı, sır perdesini
aralamaya çalışanlar için yeni kapı araladı. İsrail’in seçkin
askeri istihbarat birimi Unit 8200’den doğan şirket, sadece
teknoloji firması değil; küresel casusluk ve gözetim ağının
merkezinde yer alan güç odağı.
Google’ın iddialarının ardında, kullanıcı verilerinin nasıl
bir gözetim ve kontrol mekanizmasına dönüştüğü sorusu karanlık
gölge gibi duruyor.
Unit 8200: Teknolojiyle Örülmüş Küresel Casusluk Ağı
Unit 8200, İsrail’in en gizli ve etkili istihbarat birimi
olarak, teknoloji dünyasında adeta efsane. Bu birimin eski
mensupları tarafından kurulan şirketler, sadece siber saldırı
araçları üretmekle kalmıyor; aynı zamanda dünya çapında siyasi
muhaliflerin, gazetecilerin ve insan hakları savunucularının
izlenmesinde kullanılan Pegasus gibi casus yazılımların
mimarları. Bu yazılımlar, devletlerin elinde birer baskı ve
kontrol aracı haline gelirken, kullanıcıların mahremiyeti
tamamen yok sayılıyor. Dahası, ABD ve AB vatandaşlarının
iletişim verilerinin bile bu ağda dolaştığı ortaya çıktıysa,
Türk vatandaşlarının iletişim verilerinin vay haline!
Filistin Üzerinde Dijital Hapishane: Gözetim ve Baskının Yeni
Yüzü
Unit 8200, Filistinlilere yönelik uygulanan dijital baskının
kalbinde yer alırken, yüz tanıma sistemleri, telefon
dinlemeleri ve kişisel verilerin toplanmasıyla oluşturulan
devasa veri tabanları, sıradan insanların hayatlarını
cehenneme çeviriyor. Bu veriler, şantaj ve istihbarat amaçlı
kullanılarak sivillerin kontrol altına alınmasını sağlıyor.
Gazze’de yapay zeka destekli “öldürme listeleri”
oluşturulması, insanlık dışı teknolojik soykırımın kanıtı
niteliğinde. Bu tür sistemler, sadece askeri operasyonları
kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda masum insanların
hayatlarını hedef alıyor.
Microsoft ve İsrail: Teknoloji Devi ile Askeri İttifakın
Karanlık Yüzü
Microsoft’un İsrail ile olan bağları, yüzlerce eski askeri
istihbarat mensubunu bünyesinde barındırmasıyla bilinirken .
Wiz şirketi, İsrail ordusunun Filistinlilere yönelik nüfus
kontrolü ve hareket kısıtlaması sistemlerinin dijital
altyapısını sağlıyor. Yapay zeka ve büyük veri
teknolojileriyle geliştirilen sistemleri, insan hakları
ihlallerinin dijital mimarları olarak karşımıza çıkıyor.
Microsoft’un İsrail’deki yatırımları ve satın aldığı
şirketler, karanlık iş birliğinin ekonomik ve teknolojik
temelini oluşturuyor.
Gazze’ye Yardımda Yüz Tanıma Tuzağı: İnsan Hakları ve Etik
Kriz
ABD ve İsrail’in Gazze’ye insani yardımın yüz tanıma
teknolojisiyle sınırlandırılması planı, yardımın
tarafsızlığına ağır darbe indiriyor. Yardımın sadece belirli
bir kesime ulaşması ve dağıtımın İsrail kontrolündeki sınırlı
merkezlerden yapılması, Filistinlilerin zorunlu yer
değiştirmesine ve yardımın siyasi kontrol aracı silahı haline
gelmesine yol açmaktadır. Uluslararası yardım kuruluşlarının
reddettiği plan, geçmişte yaşanan insan hakları ihlallerine
benzer etik sorunları gündeme getiriyor.
Dijital Casusluk ve İnsanlık Suçları: Yeni Tehdit
Google ve Microsoft gibi teknoloji devlerinin, uzun zamandır
İsrail’in askeri istihbarat birimleriyle kurduğu derin bağlar,
dijital güvenlik kavramını kökten sarsarken, milyarlarca
kullanıcının verilerinin, geçmişi şüphelerle dolu istihbarat
biriminin kontrolüne bırakılması, küresel çapta yeni tehdit
oluşturuyor. Filistinlilere yönelik sistematik gözetim ve
baskı, sadece bölgesel değil, uluslararası insan hakları
açısından da büyük kriz olduğu için teknoloji şirketlerinin
etik sorumlulukları ve devletlerle olan ilişkileri yeniden
sorgulanmalıdır.
Sonuç: Dijital Dünyada
Uyanış ve Mücadele Zamanı
İsrail’in askeri istihbarat birimi Unit 8200 kökenli
şirketlerin, dünya çapında milyarlarca kullanıcının
verilerini koruma görevini üstlenmesi, karmaşık ve sinsi
planın parçası olarak görülmeli. Ulusal ve toplumsal
güvenlik açısından büyük tehdit oluştururken, Türk
halkının bireysel ve ulusal güvenliğini zedeleyecek bu tür
dijital casusluk ve baskı mekanizmalarına karşı
bilinçlenmek, sorgulamak ve harekete geçmek zorunludur.
Sözde insanlığa hizmet ettiği masalları anlatan teknoloji
devlerinin ardındaki gerçek güç ilişkileri ortaya
çıkarılmalı, halkın hakları ve özgürlükleri korunmalıdır.
Dijital çağda özgürlük ve güvenlik, ancak şeffaflık ve
hesap verebilirlikle sağlanabileceği için de tüm karanlık
ittifaklara karşı durmak ve herkesi bilinçlendirme
bireysel hem de toplumsal sorumluluktur.
Sadi ÖZGÜL