Değerli History Studies okurları;
History Studies’in 16. Cildinin 3. sayısını siz değerli okuyucularımızla buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz. Her sayısında farklı dönemlere, coğrafyalara ve tarih disiplinine ait çalışmalara
yer veren History Studies, tarihin geniş yelpazesini kapsayan bir akademik platform haline gelmiş
bulunmaktadır. Alanında önemli birikimlere sahip uzmanların katkılarıyla hazırladığımız bu sayımızda;
Dr. Serdar Özbilen’in kaleminden, “Pentarşik Diplomasinin Geç Tunç Çağı Akdeniz Havzası’ndaki Örneği: Amarna Çağı” başlıklı çalışma, MÖ 1550-1200 yıllarında Akdeniz Havzasında büyük ve küçük krallıklar arasında diplomasi ağını ortaya koyması açısından
oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu dönemde mütekabiliyet ilkesine dayalı pentarşik ağın en belirleyici özelliği şüphesiz ticaret ve diplomatik evliliklerdir. Asur, Babil, Hitit ve Mitanni kralları kızlarını Mısır haremine göndermiş, karşılığında ise bol
miktarda altın talep etmişlerdir. Küçük krallıklar ise daha çok bu hizmet ağının sürdürülmesini sağlamışlardır. Çalışmada arkeolojik kaynaklar ve yazılı belgeler ışığında diplomatik ilişkilerin kökeni irdelenerek, Amarna Çağının diplomasideki yeri ortaya konulmaya
çalışılmıştır. Bu yönüyle de Antik Diplomasi alanında yapılacak çalışmalara önemli katkı sunmaktadır.
Dr. Gülşah Kaya, “19. Yüzyıl Sonlarında İstanbul’un Ticari Durumu (Amerikan Konsolosluk Raporlarına Göre)” başlıklı makalesinde, Amerikan Başkonsolosluğu’nun İstanbul’daki ticari duruma
hem hâkim olabilmek adına hem de buradaki ticaretini geliştirmek için hazırlamış olduğu üçer aylık raporlar temel veri kaynağı alınarak İstanbul’un 19. yüzyıl sonlarındaki ticari durumu hakkında kapsamlı bilgiler aktarmaktadır. Konsoloslar tarafından hazırlanan
bu raporlar bölgenin zirai durumu, yıllık mahsulü, insanlarının tüketimleri ve gereksinimleri, yer altı ve yer üstü zenginlikleri hakkında ayrıntılı bilgiler ihtiva etmektedir. Bu yönüyle çalışmada Amerikan konsolosluk raporlarının kullanılması objektif bir
bakış açısının oluşması açısından da son derece önemlidir.
Prof. Dr. Ali Açıkel ve Şule Sema Alkoç’un “Osmanlı’da Erkek Giyiminde Kürk Kullanımı ve Kürk Çeşitleri: Tokat Örneği (1771-1830)” adlı makalesi, Şer'iyye Sicillerinden faydalanılarak hazırlanmış bir yerel tarih çalışmasıdır. İnsanlığın ilk dönemlerinde
avcı toplum düzeninin bir sonucu olarak avlanan hayvanın derisinden imal edilen ilk giysi tasarımı olarak karşımıza çıkan kürk kullanımı zaman içerisinde süsü, değeri ve statüyü gösteren kıyafetlerden biri haline gelmiştir. Bu nedenle çalışmada 1771-1830 yılları
arası Tokat Şer'iyye Sicillerindeki miras kayıtları incelenerek erkeklerin kullanmış oldukları kürk çeşitleri ve kürklerin kaplandıkları kumaş çeşitleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu yönüyle makale, Osmanlı sosyal, kültürel ve ekonomik tarihi için olduğu
kadar yerel tarih çalışmaları açısından da örnek teşkil etmektedir.
Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Çekiç’in “Haçlı İdeasında Tanrı Tasavvuru ve Haçlı Seferlerine Tesiri” adlı
makalesi, Haçlı düşüncesinde Tanrı tasavvurunun nasıl ve ne şekilde ele alındığını incelemektedir.
Çalışmada Haçlı kaynaklarının yöntemsel analizi yapılarak Haçlı düşüncesindeki Tanrı tasavvuru ve
yansımaları aktarılmaya çalışılmıştır. Özellikle Haçlıların Tanrı’yı kendilerini harekete geçirici bir
mevkide konumlandırarak ne şekilde Tanrı Devleti’ne dönüştüklerini ortaya koyması açısından önemli bir çalışmadır.
Doç. Dr. Nursel Aslantürk, “Hitit Mimarisinde Émakzi(Ḭa)-, Émazki(Ḭa)-, Émakkizzi(Ḭa)- Yapısı
Üzerine Bir Değerlendirme” başlıklı makalesinde, makziḭa- yapısının geçtiği Hitit çiviyazılı metinlerin
transliterasyon, çevirileri ve filolojik değerlendirmelerini yaparak gerek mimari yapısı ve özellikleri gerekse işlevi ve konumunu ortaya koymaktadır. Bu yapının bir tapınak oluşumu olduğu, adının geçtiği Hitit çiviyazılı metinlerin incelenmesiyle Eski
Hitit Döneminde kullanılmaya başlandığı, daha sonra ise Yeni Hitit /İmparatorluk Döneminde bu özelliğini koruduğu ortaya konulmuştur. Bu yönüyle çalışma, Hitit İmparatorluğu'nun sosyo-kültürel, ekonomik ve dini yapısını anlamak için oldukça önemli ipuçları
sunar.
Dr. Öğr. Üyesi Nesrin Hangül’ün, “1935 Genel Nüfus Sayımına Göre Çankırı’nın Demografik Yapısı ve Özellikleri” adlı makalesi, 1935 sayımına göre Çankırı vilayetinin sosyo-ekonomik durumunu ortaya koyması açısından değerli bir yerel tarih çalışmasıdır.
Bu çalışmada elde edilen veriler hem Türkiye ortalaması hem de 1927 nüfus sayımı verileri ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.
Murat Hanar ve Doç. Dr. Murat Serdar’ın “Medicili Bir Papa: X. Leo” başlıklı çalışması, Medici ailesinin Avrupa'daki siyasi ve dini etkisini gözler önüne sermesi açısından son derece önemlidir. X. Leo’nun papalık döneminde sanata ve kültüre verdiği destek,
Rönesans sanatçıları için önemli fırsatlar yaratmış ve kültürel mirası zenginleştirmiştir. Ayrıca uyguladığı reform ve politika stratejileri, Katolik Kilisesi'nin iç reform süreçlerini ve dönemindeki dini politikaları yansıttığı gibi dönemdeki uluslararası
ilişkileri ve diplomatik stratejileri, siyasi dinamiklerini anlamak için kritik bir bağlam sunan değerli bir çalışmadır.
Kübra Kabakcıoğlu ve Prof. Dr. Songül Çolak’ın “Teoriden Pratiğe Osmanlıda Okült Uygulamalara
Örnekler” adlı çalışmasında, büyü faaliyetleri içerisinde sosyal probleme dönüşen ve kullanılan
yöntemler itibariyle sıra dışı sayılabilecek büyücülük eylemleri örnek olaylar üzerinden ele alınmıştır. Bu nedenle makale, hem toplumun inanç ve kültürel yapısını hem de siyasi ve sosyal dinamikleri anlamak açısından büyük bir öneme sahiptir. Ayrıca,
söz konusu okült ritüeller ve uygulamalar, Osmanlı'daki çeşitli dini ve mistik akımların etkileşimlerini ortaya koyarak, dönemin dini çeşitliliğini ve mezhepler arası ilişkileri aydınlatıcı mahiyettedir.
Tüm bu makaleler, yazarlarının özel gayret ve emekleri ile ortaya çıkmış; titiz bir editoryal
öninceleme, alan editörü önincelemesi ve çift kör hakemlik süreçlerini içeren kapsamlı bir değerlendirme sürecinden geçirilerek şekillenmiş hem ilk başvuru hem de yayınlanmadan hemen önce güvenilir benzerlik tespit yazılımları ile taranmıştır.
Bu sayının hazırlanmasında emeği geçen başta yazarlar ve değerli hakemler olmak üzere
herkese şükranlarımızı sunarız.