Hâkîlere bahÅŸ eyleyerek hâk-i siyâhıÂ
Dûşunda beyaz bir bulutun göklere âzim.
Bir dalgacığın ömrü kadar zaîl-ü hâlîÂ
Bir lâne-i âvârede bir ömr-i hayâlî…
-----------------------------------------------
İnsanlığın varoluşundan beri ab-ı hayat olarak ölümsüzlüğün sırrı çözülmeye çalışılsa da, zaman içerisinde bu durum daha uzun yaşamanın yöntemlerini araştırmak olarak süregelmiştir. Genç gezegenimiz dünyanın 4,5 milyarlık yaşına bakarsak, insanoğlunun 10 yıl daha uzun yaşamak için harcadığı onca emeğin ne kadar gerekli olduğu tartışılır. Ondandır ki, yüz sene daha yaşamayacağız diye ağlamak, yüz sene önce yaşamadığımıza ağlamak kadar deliliktir bence… Ölümü hayatın bir sonu değil, bir etabı olarak görmektir doğru olan; zira ölüm yaşamın zıttı değil, doğumun zıttıdır.
Ölüm tüm kültür ve toplumlarda her zaman farklı olarak yorumlanmıştır. Geride kalanlarda genellikle büyük bir acı duygusunu barındırsa da, bazen ayrılık ve hüzne, kimi zaman da bir ömür boyu sürecek ıstıraplı bir bekleyiÅŸe sebep olur. Her ölüm acıdır. Ölen kiÅŸi anne, baba, eÅŸ ya da çok yakın bir arkadaÅŸ olduÄŸunda hissedilen duygular birbirlerinden farklı olsa da, bir annenin bir evladını kaybetmesinin; hele hele kelebek ömrü kadar dahi yaÅŸama fırsatı olmayan minik bebeklerin arkalarında bıraktıkları acının tarifi olamaz.Â