Norşin'de Nakşibendi açılımı /Rıza Zelyut

290 views
Skip to first unread message

Barış BÖLÜKBAŞI

unread,
Aug 27, 2009, 7:27:46 PM8/27/09
to tobacco...@googlegroups.com









RIZA ZELYUT
NORŞİN'DE NAKŞİBENDİ AÇILIMI



Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e dikkat ediniz. Türk milletinin adını
şimdiye kadar anmamış ama etnik gruplara mavi boncuk dağıtmayı
sevmiştir. Kürt açılımı denilen işin de koçbaşısı gibi hareket
etmektedir. AKP'ye ve Başbakan Erdoğan'a yönelecek halk tepkisini
azaltmak için kendisini feda eden bir partili halinde çalışmaktadır.
Bu işi yaparken de Kürt gericileri ile sıkı işbirliği halinde hareket
etmektedir. Sayın Gül'ün Bitlis'in Güroymak İlçesi'ne giderek oraya
ilçenin eski adıyla Norşin diye hitap etmesi de bu işbirliğinin bir
göstergesedir. Çünkü Norşin; Kürt din adamlarının temel birkaç
medresesinden birisinin bulunduğu yerdir. Norşin, Bitlis, Muş, Van,
Ahlat ve Malazgirt'in bağlantı noktasında kurulmuştur. Burası; Kürt
Nakşibendilerinin merkezi sayılır.

NORŞİN ŞEYHLERİ
İşte TC Cumhurbaşkanı Gül, Güroymak'ta kasıtlı olarak durmuş; oraya bu
devletin verdiği yeni ismiyle değil, Kürt gericiliğinin simgesi olan
ismiyle hitap ederek bu işbirliğini açıkça ilan etmiştir.
Türkler arasında gelişen Nakşibendi tarikati Kürtler'de medreseler
aracılığıyla yayılmıştır. Kürt Nakşibendi şeylerinin en önemli gücü
medreselerdir; Norşin, Tillo, Menzil ve Hizan bilinen en önemli
Nakşibendi merkezleridir. Norşin ve Hizan Bitlis'te, Tillo Siirt'te;
Menzil ise Adıyaman'dadır. Bunların içinde en önemlisi medrese
Norşin'dir. Norşin'de yetişen tarikatçiler içinde en bilinen isim Said
Nursi veya diğer adıyla Said-i Kürdi'dir. Kürt Said diye de bilinen bu
kişiye Fethullahçılar ululama biçiminde Bediüzzaman Said Nursi
demektedirler. Norşin Medresesi'nin Hınıs, Okhin, Taşkesen, Cezni,
Zokayd Hazro, Çokhreş, Tillo, Kasrik ve Suriye Kamışlı'da kolları
vardır.
Buranın başına geçen tarikatçılar, Norşin Şeyhleri olarak bilinmektedirler.
Norşin Medresesi'de eski usul din eğitimi yapılmaktadır. Buradan
yetiştirilen çocuklar, bölgede şeyhlerin işine gelen bir din
anlayışını yayarlar. Medresenin Divanhane denilen kısmındaysa
dışarıdan ve yakın köylerden gelen kimseler ağırlanır. Divan'da şeyh
oturur, şeyhin oturduğu yer kutsaldır. Norşin'deki divanhanede gelen
müridler tek tek içeri alınır, şeyh gelenlerin dertlerini dinler,
onlar için dualar eder. Şeyhin elini tutmak, elini öpmek ve tövbe
etmek divanhanede yapılan eylemlerin başlıcalarıdır. Zaman içinde,
sözgelimi Menzil'de bu tövbe işlemi artmış, şeyhin elini öpmek yerini
zincir tutmaya bırakmıştır.
HALİDİ İSYANCILAR
Nakşibendiliğin Halidi kolundan olan Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti'ne
ikide bir isyan etmeye kalkıştılar. Bunların başında da Şeyh Sait
geliyor. Bugünkü Barzanilerle aynı tekkenin ürünü olan Şeyh Sait,
Kürtçü İslamcı bir anlayışla cumhuriyet rejimine silah çekmişti. Tam
da Türkiye Cumhuriyeti, İngilizler ile Musul konusunu masaya yatırmak
üzere iken... Aynı bölge; en sonunda PKK'yı üretmiş bulunuyor.
Nakşibendiler, cumhuriyet rejimi yerine şeriat peşinde koşturup
1925'te Rize'de, 1930'da Menemen'de, 1933'te Bursa'da, 1935'te Eruh'ta
ve Çorum İskilip'te ayaklanmaya kalkıştılar.
İSKENDERPAŞA DERGAHI
Silahla cumhuriyeti yıkamayacaklarını gören Türk Nakşibendiler,
yeraltına çekilip dergahlar biçiminde çalışmalar yürüttüler. Sonra da
camilerde yandaş edinerek yaygınlaştılar. Bu cami toplumunun
ünlülerinden birisi de İskenderpaşa Nakşibendi Topluluğu'dur. Burası
Türk siyasetine yön veren isimlerin yetiştirildiği alanlardan
birisidir. Turgut Özal'dan Recep Tayyip Erdoğan'a kadar pek çok
siyasetçi, bu cemaatin etiketini taşımaktadır. Bugün birçok bakanın da
Nakşibendi çizgisinden geldiği bilinmektedir. Kısacası, Nakşibendiler
siyaseti, siyaset Nakşibendileri beslemiştir. Nurculuk ve
Süleymancılık biçiminde dallanan Nakşilik; bugün Türkiye'yi yöneten
tek güç haline gelmiştir.
İşte bugün cumhuriyetin temel değerleriyle oynanıyor da Türk milleti
tepki gösteremiyorsa; sebebi budur: Milletin milli kimliği
aşındırılmış; onun yerine tarikat kardeşliği kimliği gibi gerici bir
kimlik yerleştirilmiştir. Hükümet de Cumhurbaşkanı Gül de artık bu
toplumun millet olmaktan çıktığını, ümmete dönüştüğünü sanıyor. Bu
yüzden Kürt Nakşilere, onların merkezinde, onların sembolü ile selam
uçuruluyor.
Norşin ittifakı budur, vesselam..








Barış Bölükbaşı
05434678685

Çok Kıymetli ve Nefis Mamüllerimizden Biri Olan Tütün Ziraat Usullerini Düzeltmek, Ekicilerimizi Aydınlatmak ve Korumak, Tütünlerimizi ve Sigaralarımızı Dünya Piyasalarına  Daha Çok Tanıtarak ihracatını Azami Hadde Çıkarmak Mevzuu, Daha Yakından Meşgul Olmaya Değer Mahiyettedir.

M. Kemal ATATÜRK
11 Kasım 1937

**************************************
ÖNEMLİ  UYARI

Lutfen bu maili (forward) iletirken, size gonderen kisinin mail adresini ve eger varsa altta birikmis tum mail adreslerini isaretleyip silin (Delete).

En fazla 3 - 4 saniyenizi alacaktir.

Ayrica, gondereceginiz arkadaslarinizin mail adreslerini To (kime) bolumune degil, Bcc: (Gizli kopya)'ya yazarak adresleri gorunmez olmasini saglayin.

Boylece size ve arkadaslariniza Viruslu maillerin gonderilmesini engellemis ve mail adresi toplayan spam'cilara aracilik etmemis olursunuz.

Bu bilgiyi arkadaslariniza gondermeyi unutmayin.
**************************************


GÜNAY ÖZTÜRK

unread,
Aug 28, 2009, 2:47:53 AM8/28/09
to Eksper Tütün
Sevgili Barış;
Rıza ZELYURT'a ait olan bu yazıda bazı yalanlar mevcut. Ben ve bir çok meslekdaşım doğuda özellikle de Norşinde çalışmışlardır ve sözkonusu yeri iyi bilirler. Cumhurbaşkanının Norşin Şeyhi ile ilişkisi nedir bilemem. Aralarındaki ilişkinin diğer siyasilerden çok farklı olacağınıda sanmam. Bu benim konum değil.
Ancak Bediüzaman Hazretlerinin Norşin Medreselerinden eğitim aldıkları yalan. Bediüzaman Hazretleri kısa kısa süreler zarfında beş altı medreseden eğitim almış ve bu medreseler kendisini teskin etmeyince de kendisi o zamana ait kaynak kitapları okuyarak yetişmiş ender bir alimdir. Hernekadar Said-i Kürdi diye lakaplandırılsa da asla bir kürt kimliğini temsil etmemiştir. Hatta Şeyh Sait isyanına karşı çıkmıştır. Bu noktada Rıza Zelyurt (bu şahıs kimse tanımam etmem) yalan yazmıştır.
Diğer bir noka; evet bir zamanlar Norşin,Tillo,Hizan ve Cizre gibi yerler medreseleri ile ilim yatağıydı. Şimdi ilim deyince bir çok kişinin aklına din gelmiştir. Asla, sadece din değil fen ilimleri (çağdaş tabirle pozitif bilim) de çok ileri düzeydeydi. Ozaman Medrese deniyordu; şimdi okul deniyor. Neden bu konular çarpıtılır, birza insaf ile bakmak gerekmezmi. Bu noktada da yalan yazılmıştır. Bu söz konusu medreseler de devrimler le birlikte diğer tüm medreseler gibi dışlanmıştır. Bunların sahip olduğu bilgi birikimi ve tecrübeler hiçe sayılmıştır.
Yine yukarıda bahsettiğim medreseleri (ki artık bunlar sadece din eğitimi veren dergah halini almıştı.) gidip gezdim ve oturup çaylarını içtim. Hiç birisi kesinlikle devlete karşı olmadığı gibi, PKK ve uzantılarının dinsiz bir çizgide olduklarını söylemişlerdir. İslamiyette kardeşler arası ayrılığın asla ve asla olamayacağını da bizzat beyan etmişlerdir. Bunları devlete olan sadakati kesin ve nettir. Bazı münferit medreseler ise PKK ya destek vermekte ise de dindar halk tarafından tepki ile karşılanmakta. Bu medreseleri karalamak ta ayrıca bir insafsızlıktır. Eleştirilebilir, ama neden ayrılıkçıymış gibi sunulur, çok mrek ettim.
Menzile gelince, sanki burası da Kürtlerin bir ayrılıkçı üssü haliymiş gibi sunulmakta. Ben Menzili hiç görmedim; görmeyide isterim. Ama şunu biliyorum ki; Menzile bağlı nekadar kürt varsa; bir okadar da Türk var. Türk ve Kürt kol kola Menzile koşmakta. Bunu ötekileştirmek neden?
 
Bu konuda daha bir çok şey yazabilirim. Ama ne çare, bir kere insanlarımız iki cepheye ayrılmış. Bu yazılar ayrlığı hergün körüklemekte. AYRILMAYALIM BEYLER....AYRILIK İYİ BİR ŞEY DEĞİL.
 

 

Date: Fri, 28 Aug 2009 02:27:46 +0300
Subject: {tobaccoexperts:12210} Norşin'de Nakşibendi açılımı /Rıza Zelyut
From: bbolu...@gmail.com
To: tobacco...@googlegroups.com

Barış BÖLÜKBAŞI

unread,
Aug 28, 2009, 8:22:33 PM8/28/09
to tobacco...@googlegroups.com
Günay abi
herşeyden önce bu vatanın evladıyız. Bu yaşıma kadar insan ayrımı yapmadım. Ne ırk ne de dini anlamda ayrımadım. Önemli olan vatana hizmetidir dedim insanlarımıza öyle de baktım. Eğer gerçekten dediğim gibi yaklaşmasaydım yakınlarım bilirler ve şimdi grup üyelerimizde duysunlar diyorum. Ayrıldığım eski eşim diyarbakırlı ve alevi idi. Yani benim için o kişinin insanlıgı ve vatana hizmeti önemli idi. Ama bunun yanı sıra geçen gün Kipa da maalesef farklı bir yaklaşımla karşılaştım.
 
Adamın birisi emekli cumhuriyet savcısıymış ve karslıymış. ne güzel ki memlekete bir şekilde hizmette bulunmuş ama aynı adam 2 gün önce burhaniye kipaya gelip alışveriş yaparken "Balıkesirin insanlarını sevmem bunlar 10 kuruş için .ötlerini satarlar" diyebilecek kadar aşağılık cümleler kurup insanları bölücülüğe de teşvik edebiliyor.
 
elbette güzel duygularımız bu vtan bölünmez bir bütündür içindeki vatandaşlarıyla birliktE: Ama okumuş ve vatan hizmeti yapmış olmasına rağmen bir emekli cumhuriyet savcısı böyle konusabiliyorsa daha ne diyecegimi bilemiyorum. Saygılarımla

28 Ağustos 2009 09:47 tarihinde GÜNAY ÖZTÜRK <egunay...@hotmail.com> yazdı:
--
(¯`v´¯)
`*.¸.*´
¸.•´¸.•*¨) ¸.•*¨)
BÖLÜKBAŞI™
(¸.•´ (¸.•´ .•´ ¸¸.•¨¯`•

Coşkun İştip

unread,
Aug 29, 2009, 7:37:32 PM8/29/09
to tobacco...@googlegroups.com
Sevgili Barış;Şifreli sözler
 
            İsteyen O zaman Dışişleri Bakanı olan Sayın Gül’ün, 2003 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile imzaladığı anlaşmanın maddelerini bir kez daha dikkatlice okusun.
O günden bu güne iktidar için, anlaşmanın tam bir “yol haritası” olduğu görülecektir.
            Gül-Powell Anlaşması ile çizilen “yol haritası” eksiksiz uygulanmaktadır. Son günlerde sözü edilen “demokratik açılım” söyleminin de ve o “açılım” ile neyin amaçlandığına dair ipuçları da o belgede vardır!
O belge TBMM’ye getiril(e)medi…
Şimdi terör örgütü lideri de bir “yol haritası” açıklayacakmış. 15 Ağustos günü açıklanacağı söylendi. Açıklama gelmedi. 19 Ağustos gününe ertelenmiş.
Neden acaba?..
Oysaki terör örgütü lideri, günler öncesinden “yol haritası” için tarih vermişti.  O tarihin açıklanması sonrasında iktidar, acele ile içeriğinin ne olduğu bilinmeyen bir “demokratik açılım” süreci başlatmıştı.
İktidar ipleri elden kaçırmama telaşı içine düşmüştü…
“Yol haritası” ile “demokratik açılım” söylemlerinin içeriği nedir? Kamuoyu henüz bilgi sahibi değil. Başbakan partisinin kuruluş yıldönümü resepsiyonunda, yılbaşından önce “demokratik açılım” konusunda neler yapılabileceğinin netleşeceğini ifade etti. “Yol haritası” ise Çarşamba günü servis edilecek!
Yılbaşına daha çok var. Ancak içerik hakkında ipuçları da ortaya çıkıyor.  İlk ipucu yer isimleri konusunda oldu.
Demek ki iktidar eski yer isimlerinin geri verilmesini düşünüyor.
Cumhurbaşkanı Gül’ün Güroymak ilçesi halkına “Norşin’liler” diye hitap etmesi ile süreç başlatıldı.  Bu sözden sonra ikinci adım Başbakan’dan geldi. Başbakan kendi doğduğu ilçe olan Güneysu için “Potamya” dedi…
Zaman Gazetesi Yazarı eski ülkücü Mümtazer Türköne’de eski yer isimlerine desteğini köşesinde açıkladı.
            “Norşin” ve “Potamya” bilinçli tercihlerdir.  Özellikle “Norşin” adeta şifreli bir sözcük olarak kullanılmıştır.
Çünkü Norşin (Cengiz Çandar’a göre Ermenicedir) nurun doğduğu yer anlamına gelmektedir. Bu adın verilmesi de bilinçlidir. Çünkü Nurculuğun lideri olan Said-i Nursi medrese eğitimini orada almıştır!
Bir bakıma nurculuk orada doğmuştur.
Atatürk için “deccal” diyen Said-i Nursi’nin, nurculuk hareketini başlattığı yer özel olarak seçilmiş ve “Norşin” de özel olarak ifade edilmiştir.
Nurculuğun en etkili cemaati olan Fetullah Gülen cemaatinin iktidar içindeki etkisi de dikkate alındığında “Norşin” söylemi daha bir anlam kazanmaktadır!
            Başbakan için geçen yıl her hangi birisi “Potamyalı” dese idi ne olurdu? Kesin Başbakanın hiddetine uğrardı. Tıpkı Rize’de ekonomik krizden bahseden başörtülü kadın gibi… Mersinli çiftçi gibi…
Şimdi kendisi doğduğu ilçe için “Potamya” diyor!
Güneysu ilçesinin Rumca adı öne çıkarılıyor.  Başbakan “demokratik açılım”  gayretleri ile Pontus’çuların ekmeğine yağ sürdüğünün acaba farkında mı?
            Güroymak’da Ermenice “Norşin”, Güneysu’da Rumca “Potamya”  sözcükleri bilinçli seçilmiş şifreli sözcüklerdir.
Bu söylemler ayrışmaya hizmet eder, kaynaşmaya değil. Tıpkı Başbakanın “Ben Türküm ama eşim Arap” demesi gibi…
“Alt kimlik”,” üst kimlik” tartışmaları bizi nerelere sürüklüyor?  Sanki bizi yönetenler, Almanya’da Lingen Akademisinde 15 Eylül 1988 günü konferans veren; Alman Doğu Enstitüsü’nün Müdürü Udo STEİNBACH’ı haklı çıkarmaktadır…
Atatürk’ü de haksız…


28 Ağustos 2009 09:47 tarihinde GÜNAY ÖZTÜRK <egunay...@hotmail.com> yazdı:
Sevgili Barış;
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages