Kurnazlık zekayı kovarken...
Z. Livaneli
VATAN GAZETESİ
05.07.2009
Oldum olası zekaya hayranlık duyarım, kurnazlıktan ise nefret ederim.
Çoğu insan zekayla kurnazlığı birbirine karıştırır. Önlerine çıkan kurnaz insanları zeki sanırlar. Oysa bu iki özelliğin birbiriyle hiç ilgisi yoktur.
Mesela Albert Einstein zekidir.
Al Capone ise kurnazdır.
Zeki insanlar kurnaz olmaya gerek duymadıkları için hayatlarını tuhaf bir safiyet içinde geçirme yolunu seçerler.
Picasso’nun gözlerine bakın. İçinde çakan zeka kıvılcımlarını hemen görebilirsiniz.
Ama bu büyük sanatçı kurnaz değildir. Ömrünün son yıllarındaki resimlerinde bir çocuk saflığını yakalamak için gecesini gündüzüne katmıştır.
Yaşadığı hayatın bedelini, korkunç bir tempoda çalışarak ödemiştir.
Matisse de öyledir, Van Gogh da, Gaugin de...
Bill Gates zekidir, George Bush ise kurnaz.
Bu işlerdeki ayırt edici ölçüyü “yaratıcılık” olarak adlandırmakta bir sakınca var mı acaba?
Zeki insanlar ortaya orijinal bir düşünce, bir resim, bir şirket, bir gazete, bir kitap, bir formül koyarlar.
En azından yaşamlarını belli ilkelere göre düzenleyerek bir model oluştururlar.
Kurnazlar ise ortaya çıkan bu değerlerden azami derecede yararlanmak için çeşitli hileler peşinde koşarlar.
Onlar için çalışmak, emek vermek, kafa patlatmak hamallıktır.
Mesele kurnaz olmakta ve pastayı kapıp kaçmaktadır.
Ne yazık ki günümüzde zeki insanlar giderek azalıyor ve yerini kurnazlar alıyor.
Hem bu iş sadece ticaret alanıyla sınırlı değil. Sanat da bundan nasibini alıyor, akademik hayat da...
Başkalarının düşüncelerini çalanlar, gelip geçici bir makam için siyasi düşüncelerini terk edenler, iktidar sahiplerine yağ çekenler, bir eser üzerinde çalışacaklarına bunu nasıl pazarlayacağına kafa yoranlar hep bu kategoriye girer.
Ahlaki ilkeler zayıflarken, toplum kurnazların peşine takılır.
Kurnazlığın bir zehir olduğunu bilmeden.
...
Live.com'u deneyin - hızlı ve kişiselleştirilmiş giriş sayfanızla istediğiniz her şey tek bir yerde.