Sevgili Tiyatro Dünyası Okuyucuları,
Sözümona Tuncay Özinel'in Ömer Faruk Kurhan'a yanıt
yazıyormuş gibi tüm bir grupa yazdığı ve anladığım kadarıyla herhangi
bir grup yöneticisi tarafından okunmadan dolaşıma sokulan şantajcı
köpek
Tuncay Özinel'in sözümona Caddebostan Kültür
Merkezi ile ilgili olan ama sıkıştığı anda her Irkçı
aşağılık köpek gibi hemen din ya da etnik köken karşıtı bir söyleme
dönen mailini kınamak için tüm ırkçıları kınamak ve aynı zamanda google
grupların denetimsizliğini kınamak için Tuncay Özinel'e tam yedi kez
şantajcı köpek şantajcı şantajcı şantajcı şantajcı
şantajcı şantajcı şantajcı köpek diyorum. (Sekizinci şantajcı
köpek de Tatlıcı Tombak'tan bonustur)
Bir halk sanatçısı olduğunu iddia eden (zavallı gerçek
halk sanatçıları Muammer Karaca'lar, Ulvi Uraz'lar, ) şantajcı Tuncay
Özinel şimdi Yüzleşme adlı oyunu ile ilgili sözümona bir gerçek varmış gibi (!)
tartışmayı başka bir yere çekmeye çalışıyor.
Şu hassas dönemde toplumun dengeleriyle oynayarak, çok
tehlikeli birşey yapıyor.
Beni korkutacağını, sindireceğini,
susturacağını sanıyor.
Oysa ben ne yazık ki, özellikle son dönemde
düşmanlarımla düşmanlarımın dilinde savaşmayı, dostlarımla
dostlarımın dilinde sevişöeyi çok iyi öğrendim.(Bunu bana kazandıran
Barbaros Şansal'a teşekkürler)
Yüzleşme'nin oynandığı dönemde bir ödül jürisindeydim ve
oyunda oynayan genç oyuncuların ödül alması için ne kadar çaba harcadığımı
o dönem jüride olan arkadaşlarım bilir.
Tuncay Özinel, benden provda oyunu izlememi
istemişti. Sadece yapıcı eleştirilerimi dile getirdim.Savaş karşıtı bir canlı
bomba sahnesinin prova aşamasında yeniden düşünülmesini ve barış öneren bir
oyuna yaraşmadığını önerdim ve politik duruşum nedeniyle bu oyununun
yanında olamayacağımı bildirdim. Bunun da kökenimle hiçbir ilgisi yok,
politik duruşum ve sözgelimi daha geçen hafta imzaladığım Barış
İçin Sanatçı Girişimi ile yakından ilgisi var..Bir canlı bombanın Filistinli,
İsrailli, Türk, Kürt, Lübnanlı, İranlı, Iraklı, Amerikan, Rus, Bosnalı,
kimseyi öldürmesini kabul edemem.
Şimdi sanki benim hayattaki vazifem toplu satış
yapmakmış gibi, hem de o dönem ödül almış, ya da ödüle aday olmuş
oyuncuları şahit göstererek, şantaj yapması kendisini solcudan sanan bu
Kadıköylüye yakışmıyor.
18 kasım eyleminin Kadıköy'e yaraşmayan bu
kişilerin suratına tükürme eylemine dönüşmesi gerekip
gerekmediğini düşünüyorum açıkçası.
Kusura bakmasın ama kendisi meslektaşım olamaz ama bana
karşı şahit gösterdiği yetenekli kişiler, meslektaşlarımdır.
Birkaç mail öncesinde kendisinde Çehov
parıltısı gören genç yazar, Özinel,
AYRICA BÜTÜN BUNLARIN CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ
PROTESTOSUYLA NE ALAKASI VAR?
......
Tuncay Özinel ne yazık ki 24 saat içinde 24 yalan
söylemektedir..
Bu maili görenler benim nasıl böyle bir söylem içine
girdiğimi görüp, beni kınayabilirler, ancak topluma açık bir grubu denetimsizce
istismar ederek, insanların kökenleri, dinleri, dillerine küfür edenlere,
açık açık şantaj yapanlara, sanki bir bildikleri varmış da, kamuoyundan
saklıyorlarmış gibi ortalığı bulandıranlara ben ŞANTAJCI
KÖPEK demenin az bile olduğunu düşünüyorum.
Kaldı ki, köpek, çok sevdiğim bir hayvan.
Ama tek kusuru iradesi dışında insanların üzerine
saldırtılabilir olmasıdır.
Tuncay Özinel, utanmadan AKM yandığında ağladığını
söylüyor! Kadıköy'deki minik Süreyya operasına çok sevinmiş.
Yani, toplumun bilinçaltına, AKM'den vazgeç, Süreyya ile idare et'i
yerleştirebiliyor.
Bir de utanmadan, Kadıköy'deki 6 tane tiyatro salonunu
halkevlerine benzetiyorlar. Oradan genç sanatçı yetişiyormuş.
Lütfen halkevlerine saygısızlık etmeyiniz. Barış Manço'da,
genç sanatçıların önünü nasıl tıkadığınız herkesin malumudur.
Süreyya Operası ve Kadıköy'deki 6 salon tabi ki çok
önemlidir ama halkevlerinin ve AKM'nin yeri apayrıdır.
......
Tuncay Özinel, bu yazılanlardan, Ömer Faruk Kurhan'a
googlegroups üzerinde yazdığı mailinde CKM olayından yeni haberi olduğunu
söylüyor. Oysa 9 Kasım Pazartesi, beni telefonla aramıştır.
Kendisini bir büyüğüm gibi görerek
CKM sorununu anlattım. Beni aradığında,zaten başkanla görüşmüştü.
Bana CKM için açık açık söylediklerini yazarsam, bu
kez devlet yardımı almak için kağıt üzerinde göstermelik 25 oyun
sergilediği Barış Manço'ya sığınamama tehlikesi doğacaktır. Hadi bari bu
kez ben söylemeyerek, şantajcı köpek olma riskini üzerime
!
Farkındaysanız yalanlarla dolu mailinde hiçbirşey
bilmediğini iddia eden Özinel, " Leyla'nın Evi" projesi'nin tüm
detaylarından haberdar olduğu gibi, protestoda CKM'nin
maketinin yakılacağını bile biliyor.
Tek bilmediği şey ise, Selami Öztürk ile Caddebostan
Kültür Merkezi konusunun defalarca konuşulduğu.
Ayrıca CKM'de ayrımcılığa uğrayan tek grup
Tiyatrokare değildir, başkanın bilgisinde olan en az on grup
var.
Kaldı ki konu, sadece Caddebostan değil....
Konu, belediyelerin şeffaf bir politika gütmemesidir.
CKM yönetimi, sezon başında sadece yeni oyunları
ağırlayacağını söylediğinde, bunu saygıyla karşıladık. Ancak on gün sonra
karşımıza bambaşka bir uygulama çıktı.
CKM yönetimi, 5 yıl için, merkezin Aysa Prodüksiyon
Tiyatrosu'na tahsis edildiğini söylerse , bunu da saygıyla karşılarız. Yap işlet
devret modeli diye bir model var. Örneğin Büyükçekmece'de gayet şeffaf bir
biçimde uygulanıyor. , CKM, Aysa'ya kiralanır, Aysa da burayı dilediği gibi
işletebilir. Bu da bir yoldur.
Ya da Küçükçekmece, Zeytinburnu modeli vardır. Bu
durumda bir kurul oyunları izler, dilediği oyunu seçer, dilemediğini seçmez. Hiç
kimse bu kurula neden benim oyunumu almadın diyemez çünkü sözkonusu kurul
oyunları sübvanse ederek, halka düşük bilet fiystıyla
sunar.
Kaldı ki CKM yönetimi, işi Zülfü livaneli'nin metnini
okuma koşulu koymaya yani sansür uygulamaya götürecek kadar
ilerletmiştir.
İşin acı tarafı, demokratik bir protesto eylemini
kışkırtarak, başka bir yöne çeken, hedef şaşırtan ve bütün bunları tiyatro
uğruna yaptığını söyleyen kişilerin varlığıyla tiyatromuz yerinde
saymaktadır.
On yılda Kadıköy'e altı tiyatro binası armağan eden
Selami Öztürk, bir protestodan gerekli mesajı alabilecek erişkinliğe
sahip bir kişidir. Kültür müdürü, basın danışmanını görevlendirerek
sorunları çözebliir ya da görmezden gelmeye devam edebilir. Kendisinin
Tuncay Özinel'in sözcülüğüne ihtiyacı olduğunu hiç
sanmıyorum.