huzurvadisi huzurvadisi
unread,Jun 24, 2011, 6:50:01 AM6/24/11Sign in to reply to author
Sign in to forward
You do not have permission to delete messages in this group
Either email addresses are anonymous for this group or you need the view member email addresses permission to view the original message
to Tevhidi_Makaleler, huzurv...@gmail.com
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...
Muhakkak ki hamd Allah'adır. O'na hamdeder, O'ndan yardım ve
bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve kötü amellerimizden
Allah'a sığınırız. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak
yoktur. Kimi de saptırırsa ona hidayet verecek yoktur. Şehadet ederim
ki, Allah'tan başka ilah yoktur; O tektir ve ortağı yoktur. Ve şehadet
ederim ki Muhammed O'nun kulu ve rasulüdür. Allah O'na, ailesine ve
ashabına salât ve çokça selam eylesin.
Bundan sonra; Allah'tan tam bir takva ile ve hakkıyla korkun ey
Allah'ın kulları! Çünkü takva ile nimetler artar ve belalar
uzaklaşır.
Ey müslümanlar!
Allah; yaratıkların kaderlerini ve ömürlerini belirlemiş,
yapacaklarını ve sonuçlarını yazmış, kazançlarını ve mallarını
paylaştırmıştır. Hangisinin güzel amel işleyeceğini imtihan etmek için
hayatı ve ölümü yaratmıştır. Allah'ın kazâsına ve kaderine iman etmek,
imanın rükunlarından biridir. Yeryüzünde gerçekleşen her hareket ve
sükunet ancak Allah'ın dilemesi ve iradesiyledir. Kainatta olan her
şey, Allah'ın takdiri ve yaratmasıyla vardır.
Dünya sıkıntılarla ve kederlerle doludur. Zorluklarla ve korkularla
birlikte yaratılmıştır. Sıcak ve soğuk gibi engeller ve sıkıntılarla
kişi mutlaka karşılaşır. (Andolsun ki, sizi biraz korku, biraz açlık,
mallardan, canlardan ve ürünlerden yana eksiltmekle imtihan edeceğiz;
sabredenleri müjdele.) Musibetler, samimi olanla yalancının ortaya
çıktığı imtihanlardır. (İnsanlar, "inandık" dedikleri halde imtihan
edilmeden terkedileceklerini mi sanıyorlar?)
Nefis ancak sınamayla arınır. Musibetler gerçek adamları ortaya
çıkarır. İbnu'l Cevzi şöyle der: Selametinin ve afiyetinin musibetsiz
bir şekilde devam etmesini isteyen, mükellefiyeti anlamamış ve
teslimiyeti kavrayamamıştır. Mümin olsun ya da kafir olsun her nefis
mutlaka acıyı tadacaktır. Hayat, meşakkatler ve tehlikeler üzerine
kurulmuştur. Kimse imtihan edilmekten ve acılardan bütünüyle
kurtulmayı ümid etmesin. Kişi ömrünü, nimetlerin değişmesi ve
musibetlerin karşılanması ile geçirir. Adem aleyhisselam'a melekler
secde eder. Bir süre sonra cennetten çıkarılır.
İmtihan, isteklerin ve dileklerin tersinin gerçekleşmesinden başka bir
şey değildir. Herkes mutlaka imtihanın acısını tadar. fakat
bazılarının imtihanı az, bazılarının çok olur. Mümin, kendisine azap
edilmesi için değil, arınması için imtihan edilir. Mutluluk anında
fitnelerle, sıkıntı anında musibetlerle sınanır. (Belki dönerler diye
onları hem iyilikle hem de kötülükle imtihan ettik.) İstenmeyen şey,
sevilen bir şeyi birlikte getirebilir. İstenen şey de sevilmeyen bir
şeyi birlikte getirebilir. Sevindirici şeyler tarafından sana zarar
gelmeyeceğini sanma! Zarar verici şeyler tarafından da sana
sevindirici şeylerin gelmesinden ümidini kesme! (Bazan hoşlanmadığınız
bir şey sizin için hayırlı olur. Sevdiğiniz bir şey de hakkınızda kötü
olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.)
Nefsini, başına gelmeden önce musibetlere karşı alıştır ki,
gerçekleşince etkisi hafif olsun. Musibet karşısında kaygılanma!
Belâların Allah katında belirli bir süresi vardır. Kızgınlıkla
konuşma! Belki dilin söylediği bir kelime, insanı helak eder. Sağlam
mümin, büyük olaylar karşısında dahi kararlılık gösterir. Kalbi
değişmez ve dili şikayetçi olmaz. Sıkıntıların, şikayetçi olmadan
geçmesi için, mükafatını hatırlatarak ve olayı basite indirgeyerek
nefsine musibeti hafiflet. Akıllı kimseler, felaketler ile birlikte
düşmanların alayına da uğramamak için musibetlere karşı tahammül
göstermeye devam ederler. Düşman, musibete uğradığını görünce sevinir
ve mutlu olur. Sıkıntıları ve acıları gizlemek, seçkin insanların
özelliklerindendir.
Belanın ateşine sabret. Çünkü çok çabuk yokolur. İşin sonu, birkaç gün
sabretmektir. Helak olanlar, ancak dayanıklılığı kaybettikleri için
helak olmuşlardır. Sabredenler ise, sevabın en hayırlısıyla
mükafatlandırılırlar. (Elbette sabırlı davrananlara yapmakta
olduklarının en güzeliyle mükafatlarını vereceğiz.) Ecirleri kat
kattır. Onlar, sabretmeleri ile iki kez, hatta hesapsız ecir
kazanırlar. Allah onlarla beraberdir. Zafer ve kurtuluş, sabırlarıyla
bağlantılıdır.
Ey imtihana tabi tutulan kimse! Rabbin ancak, sana vermek için
alıkoymuştur. Bağışlanman için seni imtihan eder. Arınman için seni
sınar. Nimetlerle imtihan eder ve musibetlerle nimetlendirir. Vaktini,
senin için garanti olan rızkını düşünerek geçirme! Ömrün olduğu
müddetçe rızkın gelecektir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: (Yeryüzünde
yürüyüp de rızkı Allah'a ait olmayan hiçbir canlı yoktur.) Hikmeti
gereği yollarından birini sana kapatsa, sana ondan daha faydalı bir
yolu rahmeti gereği açar. İmtihan olunmayla, hayırlı insanların değeri
yükselir. İyilerin ecri artar. Sa'd b. Ebi Vakkâs şöyle der: "Ey
Allah'ın Rasulü! İnsanlardan hangilerinin imtihanı daha şiddetlidir?"
dedim. Şöyle buyurdu: "Peygamberler, sonra salihler, sonra üstünlük
sırasına göre devam eder. Kişi, dini ölçüsünce imtihana tabi tutulur.
Dininde sağlamlık varsa musibeti artırılır. Dininde zayıflık varsa
musibeti hafifletilir. Mümin, yeryüzünde hiçbir günahı olmadan
yürüyene kadar musibete uğramaya devam eder." Bu hadisi, Buhari
rivayet eder.
İmtihan yolu zor bir geçittir. Adem, o yolda yoruldu. Halil (İbrahim),
ateşe atıldı. İsmail, kurban edilmek üzere yatırıldı. Yunus, balığın
karnına atıldı. Hastalık Eyyub'un belini büktü. Yusuf, düşük bir
fiyata satıldı. Yalanla kuyuya atıldı. Zulümle hapse atıldı.
Peygamberimiz Muhammed, çeşitli eziyetlerle karşı karşıya kaldı. Sen
de, imtihan edilme yolunda yürümektesin.
Dünya hiç kimse için, her türlü problemden arınmış olmadı. Kimse ondan
elde etmek istediğini elde edemedi. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurur: "Allah kimin hayrını dilerse ona musibet verir." Bu
hadisi, Buhari rivayet eder. İlim ehlinden bazıları şöyle der:
"Allah'ın cennet için yarattığı kimsenin başına sürekli sıkıntı gelir.
Gerçekte musibet, dinde olan musibettir. Bunun dışındaki musibetler,
derecelerin artırılmasına ve günahların silinmesine sebep olan bir
afiyettir. Allah'a yaklaştırmayan her nimet bir beladır. Musibete
uğrayan kimse, sevaptan mahrum olan kimsedir."
Düyadan elde edemediğin şeylere üzülme. İnsanlar dünyada, ona
verdikleri önem nisbetince azap edilirler. Dünya ile sevinmek, üzerine
üzülmek gereken şeyin ta kendisidir. Dünyanın; acıları lezzetlerinden,
hüzünleri sevinçlerinden doğar. Ebu'd Derdâ şöyle der: "Dünyanın,
Allah'ın yanında ne kadar değersiz olduğunun bir delili de, Allah'a
ancak dünyada isyan edilmesidir. Allah katındakine de ancak, dünyayı
terketmekle ulaşılır."
Eksiklerini tamamlama, hatalarından dönme ve Alemlerin Rabbi'nin
kapısında durup yalvarma gibi yapamadığın ve sana daha çok fayda
sağlayacak şeylerle uğraş!
Başına gelen belanın çabucak yokolacağını anlarsan sıkıntın
kolaylaşır. Felaketin sıkıntısı olmasaydı, rahatlık vakti aranmazdı.
İnsanların elinden beklentini kes ki, onların en zengini olasın.
Ümitsizliğe kapılma, terkedilirsin. Allah'ın nimetlerinin çokluğunu
hatırla! Takdir edilmiş kadere razı olarak üzüntüyü defet. Gece ne
kadar uzasa da sabah mutlaka olacaktır. Üzüntünün sonu, kurtuluşun
başlangıcıdır. Hayat, bir hal üzere sürüp gitmez. Bilakis, her olaydan
sonra başka bir olay vardır. Her zorluk mutlaka kolaylaşacaktır.
Ümitsizliğe kapılma! Zorluklar üst üste gelse de hiçbir zaman bir
zorluk iki kolaylığa galip gelmeyecektir. Allah'a boyun eğ ki,
kurtulasın! Allah'a sımsıkı sarılan bir kimse sabır bardağından
içerse, ona mutlaka bir çıkış yolu açılır.
Yakub aleyhisselam bir oğlunu kaybedince ve uzun süre haber alamayınca
kurtuluşundan ümidini kesmedi. diğer oğlu da alınınca, el-Vâhid el-
Ehad'tan beklentisini kesmedi. Bilakis "Umarım ki Allah, onların
hepsini birlikte bana getirir" dedi.
Hamd, sadece Rabbimizedir. Derdimizi de O'na şikayet ederiz. Çıkış
yolları ve kapılar yüzüne kapanınca, sıkıntının kalkmasını ve belanın
uzaklaştırılmasını ancak Allah'tan dile! gece karanlığı koyulaşıp
herşeyi bir elbise gibi örttüğünde, gecenin o karanlığında yüzünü
semaya çevir ve yalvarmak için ellerini aç. Kerim olan Allah'tan,
sıkıntını gidermesini ve işini kolaylaştırmasını iste. Dua, samimi bir
kalp ve kuvvetli bir istek ile olursa istenilen reddedilmez. ((Onlar
mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren
ve (başındaki) sıkıntıyı gideren mi?)
Herşeye gücü yeten Allah'a tevekkül et! Alçakgönüllülükle ve boyun
eğerek O'na sığın ki, sana çıkış kapısı açsın. Fudayl b. Iyad şöyle
der: "İnsanlardan beklentini kessen ve onlardan hiçbir şey istemesen,
Mevla'n sana her istediğini verir."
İbrahim, Hacer'i ve oğlu İsmail'i, hiçbir yeşillik ve su bulunmayan
bir vadiye bıraktı. Sonra İsmail, ehline namazı ve zekatı emreden bir
peygamber oldu. İşini Allah'a havale eden, Allah'ın imtihanını
kazanır. Zü'nnûn'un (Yunus aleyhisselam'ın) duasını çokça yap:
"(Allah'ım!) Senden başka ilah yoktur. Seni her türlü noksanlıktan
tenzih ederim. Muhakkak ki ben nefsine zulmedenlerdenim." Alimler der
ki: Bu dua ile dua eden sıkıntı sahibi bir kimsenin, Allah mutlaka
sıkıntısını giderir.
İbnu'l Kayyım şöyle der: Tecrübe edilmiştir ki, yedi kere "Rabbim!
Başıma bu belâ gelip çattı. Sen merhametlilerin en merhametlisisin"
derse, Allah onun sıkıntısını giderir. Korunmanı Allah'a bırak!
Ümidini O'na bağla! İşini Rahim olan Allah'a havale et ve O'ndan
kurtuluş dile! İnsanlardan beklentini kes! Secde anı gibi, gecenin son
vakti gibi duanın kabul edildiği vakitleri gözet. İmtihanının süresini
uzun bulup çok dua etmekten sakın rahatsız olma! Çünkü sen, musibet
ile imtihan edilmektesin. Sabır ve dua ile ibadet etmektesin.
Allah'ın rahmetinden ümidini kesme! Musibet uzun sürse bile kurtuluşun
yakındır. Her kapıyı açan Allah'tan iste! O, Kerim'dir. (Eğer Allah
sana bir zarar dokundurursa onu yine O'ndan başka giderecek yoktur.)
O, dilediğini yapandır. Zekeriya aleyhisselam'ın yaşı çok ilerler.
Sonra, kendisine insanların en üstünlerinden ve peygamberlerden biri
bağışlanır. Hanımı, "Olacak şey değil! Ben bir kocakarı, bu kocam da
bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım?" dediği halde, İbrahim bir
oğlan çocuğu ile müjdelenir.
Rızkın daralırsa, çokça tevbe ve istiğfar et! Çünkü hatalar cezayı
gerektirir. Duanın kabul olduğuna dair bir eser göremezsen, durumunu
gözden geçir. Belki tevben samimi değildi, onu düzelt. Sonra tekrar
duaya yönel! Cömert kimseden daha eli açık ve daha iyi biri yoktur.
İhtiyaç sahiplerini araştır. Çünkü sadaka, belayı uzaklaştırır ve
defeder. Sıkıntı senden giderilince de çokça hamd-ü sena et!
Bil ki, selamete aldanmak belaların en büyüğüdür. Çünkü ceza
geciktirilebilir. Akıllı kimse, akıbetlerin farkına varan ve daima;
Allah'ın takdirini, yaratmasını ve idare etmesini anlayan kimsedir.
Allah'ın imtihanına ve hükmüne sabret! O'nun emrine teslim ol!
Kovulmuş Şeytan'dan Allah'a sığınırım: (De ki: "Allah'ın bizim için
yazdığından başkası asla bize isabet etmez. O, bizim mevlâmızdır. Onun
için müminler yalnız Allah'a güvenip dayanmalıdır.)
Allah beni ve sizi mübarek eylesin...
İhsanı için Allah'a hamdolsun. Başarılı kılması ve nimetlendirmesi
nedeniyle O'na şükürler olsun. Allah'dan başka ilah olmadığına şehadet
ederim. O, tektir ve ortağı yoktur. Şehadet ederim ki; efendimiz,
nebimiz Muhammed O'nun kulu ve rasulüdür. Allah; O'na, ailesine ve
ashabına salât ve çokça selam eylesin.
Bundan sonra; ey müslümanlar! Durumlar bir hal üzere kalmaz. Mutlu
kimse, devamlı takvalı davranandır. Zengin olursa, takva onu süsler.
Fakir olursa, gönlünü zengin kılar. Musibete uğrarsa, takva onu
toparlar. Herhalükarda takvalı davran! Ancak onunla; darlıkta bolluk,
hastalıkta afiyet ve fakirlikte zenginlik görürsün.Takdir edileni
uzaklaştırmak için bir hile yoktur. Takdir edilmeyeni elde etmek için
de bir hile yoktur. Haline razı olmak ve tevekkül etmek, takdir
edilene destek olur.
Allah, dilemede ve yönetmede tektir. O'nun kulu idaresi, kulun kendini
idaresinden daha hayırlıdır. Kula, onun kendisine merhametli
olmasından daha çok merhametlidir. Davud b. Süleyman rahimehullah
şöyle der: Üç şey, müminin takvasına delâlet eder: Elde edemediği şey
için güzelce tevekkül etmesi, elde ettiği şeye güzelce razı olması ve
kaçırdığı şeye güzelce sabretmesi. Allah'ın dilemesine razı olan,
takdir edilen başına geldiğinde övgüye ve teşekküre layık olur. Takdir
edilenle hoşnut olur. Değilse, takdir edilen başına gelince
kötülenmeye layık olur. Takdir edilenle hoşnut olmaz. Bununla beraber,
senin için takdir edilenden kaçış yoktur.
Hikmet sahibi insanlardan birine "Zenginlik nedir?" diye sorulur.
Şöyle der: "Temenni ettiğin şeyin az olması ve sana yetecek kadarına
razı olmandır." Şureyh rahimehullah şöyle der: "Kul, bir musibete
uğrarsa kendisi için üç nimet vardır: Musibet dininde olmamıştır,
olduğundan daha büyük olmamıştır ve -sabrederse- Allah onu sabırla
rızıklandırmıştır.
Sonra, ey Allah'ın kulları; Allah'ın yarattıklarının en hayırlısı
Muhammed b. Abdullah'a salât ve selamda bulunun. Şüphesiz Allah size
bunu emretmiştir...