KANDİL GECELERİNİ KUTLAMA

0 views
Skip to first unread message

huzurvadisi huzurvadisi

unread,
Jun 14, 2011, 7:00:31 AM6/14/11
to Tevhidi_Makaleler, huzurv...@gmail.com
KANDİL GECELERİNİ KUTLAMA
GELENEĞİNİN ŞER'Î DAYANAKLARI
Doç. Dr. Mustafa DÖNMEZ
Giriş :

http://www.yaratilisgayesi.com/haberler/111-kandil-gecelerini-kutlama-geleneginin-seri-dayanaklari-doc-dr-mustafa-donmez.html

Günümüz İslam dünyasında ve özellikle de ülkemizde, kutlanagelen
Mevlit, Regaib, Miraç, Berat gibi bazı kandil geceleri bulunmaktadır.
Araştırmamızda sözkonusu kandil gecelerini kutlama geleneğinin şer'i
dayanakları tespit edilmeğe çalışılmıştır. Ayrıca konuyla ilgili
olarak İslam alimlerinin görüşleri belirtilmiş ve bu geceleri
kutlamanın meşrû olup olmadığı hususunda tatminkar bir sonuca
varılmaya çalışılmıştır. Cenab-ı Hâk'dan niyazımız, bu çalışmamızın
müslümanlar için faydalı olması dileğidir.


1. Mevlit Kandili :

İsminden de anlaşıldığı üzere Peygamber (s.a.v.)'in doğduğu gece olup,
Rabi'u'l-Evvel ayının on ikinci gecesine rastlamaktadır. Ancak hz.
Peygamberin bu gecede doğduğu konusunda ihtilaf olduğu bilinmektedir.
[i] Ayrıca bu gecenin ne fazileti ve ne de kutlanması konusunda hiç
bir rivayet sabit olmamıştır. Kaldıki ne Peygamberimiz (s.a.v.) ne
ashabı ve ne de selef-i salihin bu geceyi kutlamış değildir.

Dolayısıyla ilim adamları bu geceyi özel olarak ihya etmeyi ve de
mevlit okumayı dinde ihdas edilmiş bir bid'at saymışlardır.[ii] Ayrıca
okunan mevlidin de bid'atlerden sayıldığı ilim ehlince bilinen bir
husustur.[iii] Nitekim ilk mevlit okuma adeti Mısırda Rafizî olan
Fâtimiler tarafından ihdas edilmiş ve günümüze kadar mevlit ve diğer
kandillerde değişik dillerde okunagelmiştir. Bazı İslam alimleri bu
kutlama geleneği, hırstiyanların, İsa (a.s.)'ın doğum yılını kutlama
adet ve kültüründen Müslümanlara intikal etmiş olabileceğini
söylemektedirler[iv] ki, bu makul bir tespit olarak görünmektedir.



Rabi'u'l-Evvel ayındaki kutlamalar konusunda Sünnet ve Bid'atler
eserinin müellifi şu ifadelere yer verir : '' Bu ay, özel olarak
namaz, zikir, ibadet, infak ve sadaka için ayrılan bir ay olmadığı
gibi, Peygamber (s.a.v.) efendimiz kanalıyla İslamın mübarek olduğunu
bildirdiği Cuma ve bayram günlerinden biri de değildir. Peygamber
(s.a.v.) efendimiz bu ayda doğmuş ve aynı zamanda bu ayda vefat
etmiştir. Öyleyse doğumuna neden sevinirler de ölümüne üzülmezler? Bu
durumda doğumunu kutlamak ve bu maksadla törenler düzenleşek, hoş
olmayan bir bid'at ve ne yazık ki bir dalalettir. Bu kutlama ne dine
uygun ve ne de akla yatkın bir davranıştır. Çünkü bunda hayır ve
bereket olsaydı, elbette dört halife, sahabe, tabiin ve tebe-i tabiin,
mezhep imamları ve onlara tabi olanlar gaflet içinde olmazlar ve bunu
kutlarlardı.''



2. Regaip Kandili :

a. Regaip Gecesi ve İhya Edilmesinin Fazileti :

Bu geceyi ihya etmek maksadıyla Recep ayının ilk perşembe gününün
akşamı yani cuma gecesine Regaip denilmektedir.[v] O günün oruç
tutulması, akşamla yatsı arası kılınan on iki rek'atlık namazın ve bu
gecenin fazileti hakkında gelen rivayet şudur:

Enes b. Mâlik (r.a.) Allah Rasulu (s.a.v.)'in şöyle dediğini
rivayet eder:

(Recep ayında orucun faziletini zikrettikten sonra,
devamla) "O ayda bulunan ilk cuma gecesinden gafil olmayın. Çünkü o,
meleklerin regaip diye isimlendirdikleri bir gecedir. Kim recep ayının
ilk perşembe gününü oruc tutar ve o günü, akşamla yatsı arası on iki
rekat namaz kılarsa, (namazın keyfiyetini açıkladıktan sonra) Allah
Teâla o kimsenin günahlarını bağışlar."[vi]

İmam İbnu'l-Cevzî bu hadis hakkında şunları söyler :

"Bu hadis Allah Rasulu (s.a.v.) üzerine uydurmadır. Ali b.
Abdillah b. Cahdami, bu rivayetiyle ilim ehli tarafından itham edilip
yalancı sayılmıştır. Hocamız hafız Abdulvahhab'ı şöyle derken işittim:
Bu hadisin ravileri mechûldür. Ravilerle ilgili bütün kitaplarda
onları aradım ve bulamadım."[vii]

İbnu'l-Cevzî sözüne şöyle devam eder :

"Bu hadisi uyduran kimse bid'atında[viii] çok aşırı
gitmiştir. Çünkü bu namazı kılan kimse önce gündüz oruç tutacaktır.
Belkide o günün gündüzü çok sıcaktır, oruçlu olunca da akşam namazına
kadar haliyle yemek yeme imkanı bulamıyacaktır akşam namazından sonra,
bu namaz için uzun tesbihat sebebiyle kıyamda ve secdede duracak
neticede gayet eziyet çekmiş olacaktır. Ben doğrusu, ramazan ve
teravih namazlarına nazaran insanların bu namaz için, nasıl
izdihamlaştıklarını gıpta ettim. Öyleki, bu namaz halk indinde diğer
namazlardan daha büyük ve değerlidir. Çünkü bu namazda genelde diğer
beş vakit namaza gelmeyenler hazır bulunuyor.[ix]

Hâfız Ebu'l-Hattâb ise şunu söyler :

"Regaip namazını uydurmakla ittiham edilen kimse Ali b.
Abdillah b. Cahdamî'dir. Mechûl olan raviler üzerine uydurmuştur ki,
bunlar kitablarda mevcut değildir.[x]

Hâfız el-İrakî şöyle der :

"Sözkonusu hadisi eserinde nakleden, Rezin adında bir
yazardır ve hadis uydurmadır."[xi]



b. Regaip Namazının Tarihi :

İmam et-Tartuşî şu sözünü ekler:

"Receb ayındaki regaip namazı, Beytü'l-Makdis'de bizim
bulunduğumuz yerde ancak h. 480 senesinde ihdas (uydurulmuş)
edilmiştir. Bundan önce bu namazı ne gördük ve ne de duyduk."[xii]

İmam İbn teymiye de bu kutlamanın h.IV. asırdan sonra başladığını,
gündüzün oruç tutulması, gecenin de regaip diye isimlendirilen namazın
kılınmasıyla ilgili rivayetin, hadis ulemasının ittifakıyla uydurma
olduğunu ifade etmektedir.[xiii]

Bu gecede mevlit okuma geleneği bu namaza nisbeten yeni sayılıp daha
sonra uygulanmaya başlanmıştır.



3. Miraç Kandili :

Cenab-ı Hakk'ın bir ihsanı olarak, Peygamber (s.a.v.)'in Recep ayının
yirmi yedinci gecesinde semalara yükselmesi veya çıkması (urûç)
mucizesidir.[xiv] Dolayısıyla bu geceye Miraç gecesi denilmiştir. Hz.
Perygamber'in Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya kadar götürülme
(İsra) mucizesi Kur'an-ı Kerim'de zikredilmiştir.[xv] Semalara çıkması
olayı (miraç) ise, muteber sahih hadis kaynaklarımızda anlatılmıştır.
Ancak bu Miraç gecesini özel olarak ihya etme konusunda her hangi bir
delil bulunmamaktadır.

Sünnet ve Bid'atler kitabının yazarı Muhammed Abdüsselam, Recep
ayındaki bid'atler bölümünde şunları zikreder :

"Miraç hadisesini okumak, recep ayının yirmi yedinci
gecesi kutlamada bulunmak bid'attir. Bazı kimselerin o geceye mahsus
zikir ve namazların varlığından sözetmesi, Recep, Şaban ve Ramazan
aylarında okunacak dualardan bahsetmesi, tamamen uydurma, iftira ve
bid'atelerden ibarettir. Eğer bunda bir hayır olsaydı, öncekiler
bizleri bu yarışta geride bırakırlardı. Miraç gecesinin hangi gece
olduğuna bir kanıt mevcut değildir. Hatta bu olayın hangi ayda olduğu
da belli değildir."[xvi]

İmam İbn Teymiyye'de Recep ayının yirmi yedinci gecesi ile ilgili
olarak kılınan namaz hakkında şöyle der:

"Muteber alimlerin belirttiği gibi, İslam alimlerin
ittifakıyla bu, (namaz) meşruu değildir. Bu ancak cahil ve bid'atçı
kimselerden südur eder."[xvii]

Bu gecede de mevlit okumak adet halini almıştır. Böylelikle bir
bid'ata diğer bir bid'at eklenmiş olunmaktadır.



4. Berât Kandili :

a. Berât Kandili ve İhya Edilmesinin Fazileti:

Berât kandili ise Şaban, ayının on beşinci gecesine denilmektedir.
[xviii] Bu gecenin faziletiyle ilgili bazı rivayetler gelmiştir. Örnek
olarak bir kaçını zikredelim.

Hz. Ali (r.a.)'dan Allah Rasûlü (s.a.v.) şunu demiştir :

"Şaban ayının ortasında olan gece olunca, gecesini ihya
ediniz, gündüzünü de oruçlu geçiriniz."[xix]

Diğer bir rivayet ise şöyledir : Ebû Musâ el-Eş'arî (r.h.)'dan Nebi
(s.a.v.) şöyle demiştir :

"Şaban'ın ortasında bulunan gecede Allah Teâla mahlukatına
nazar eder. Müşrik ile cimri müstesna olmak üzere bütün mahlukatını
affeder."[xx]

Yine başka bir rivayette de şöyledir:

Hz Aişe (r.a.)'dan Nebî (s.a.v.) şöyle demiştir:

"Bu gecede Adem oğlundan her doğacak ve ölecek olan
yazılır. Ve yine bu gecede onların amelleri yükselir ve rızıkları
iner."[xxi]

Ancak bu rivayetler veya zikrettiğimiz rivayetlerden hiç birisi sahih
değildir. İlk rivayet Hz. Ali'nin rivayetidir.

Hâfız el-Buseyrî şöyle der:

"Bu rivayetin senedinde İbn Ebî Sebure vardır. Asıl ismi,
Ebu Bekr b. Abdillah b. Muhammed b. Ebî Sebure'dir. İmam Ahmed b.
Hanbel ve Yahya b. Ma'in, bu adamın hadis uyduran bir kimse olduğunu
söylediler."[xxii]

İkinci rivayete gelince, Ebu Mûsa el-Eş'arî'nindir. Hâfız
el-Buseyrî derki :

"Ebû Musâ'ya ait hadisin senedi zayıftır. Bu da Abdullah
b. Lehi'a'nın zayıf oluşundandır. Birde Velîd b. Müslim'in tedlis
yapması söz konusudur."[xxiii]

Diğer rivayette Hz. Aişe'ninkidir. Onun, Ebû Mûsâ el-Eş'arî'nın
rivayetine benzer başka bir hadisi daha vardır. İmam Beyhakî, her iki
rivayeti de Da'vât'ul-Kebîr isimli eserinde tahriç ettikten sonra
şöyle der :

"Bu hadisin isnadında ve öncekinde de mechûl olan kimseler
vardır. Diğeri birine eklenince rivayet biraz kuvvet
kazanmaktadır."[xxiv]

Bid'at ile ilgili eserinde bu rivayetleri serdeden Ebu Şâme akabinde
şunu söyler:

"Bu rivayetlerde hususî bir namazın beyanı yoktur. Ancak
bu gecenin faziletini belirtmektedir. Geceyi ihya etmek ise, bütün
senenin gecelerinde olduğu gibi müstehabtır. Mahzúr ve münker olan
şey ; bazı geceleri hususi bir keyfiyette hususi bir namazla tahsis
etmek, cuma, bayram ve teravih gibi ve bunu da İslam'ın şiarından olan
mezkur ibadetler gibi izhar etmektir."[xxv]



b. Berât Kandilinde Kılınan Namaz :

Allâme Ali b. İbrahim bu namaz hakkında şöyle der:

"Şaban ayının ortasında geceleyin kılmak üzere ihdas
edilen (uydurulan) onar defa ihlas suresi okumak suretiyle cemaatle
kılınan, cuma ve bayramlardan daha fazla önem verilen yüz rek'atlık
elfiye namazına gelince; hakkında ancak ya zayıf ya da uydurma haber
ve rivayet gelmiştir. Kût'ül-Kulüb ve İhyâu Ülûmi'd-Dîn yazarlarının
zikretmesine veya Sa'lebi tefsirinin bunun kadir gecesi olduğunu
söylemesine aldanma"[xxvi].

Hâfız el-İrakî ise şöyle der :

"Şabanın onbeşinci gecesine ait olduğu söylenen namazın
aslı yoktur."[xxvii]

İbnu'l-Cevzî'de: "Şüphesiz bu hadis uydurma" demektedir.
[xxviii]

İmam İbn Teymiye de buna benzer açıklamalarda bulunmuştur.
[xxix]



c. Bu Namazın Çıkış Tarihi :

İmam et-Tartuşî bunu şöyle anlatır :

"Bana Ebû Muhammed el-Makdisî haber vererek dedi ki : Bu
namaz, bizde ilk olarak 448 h. senesinin evvelinde ortaya çıkmıştır.
Nablus şehrinden İbn Ebi'l-Hamrâ adıyla tanınan birisi Beytü'l-
Makdis'e geldi. Güzel tilaveti vardı, kalktı ve Mescid-i Aksâ'da
Şaban ayının yarısında (15'inde) bulunan gecede namaz kıldı, arkadan
ona birisi uydu ondan sonra bir başkası, daha sonra bir diğeri
eklendi, neticede namazı bitirinceye kadar kalabalık bir cemaat
oluştu. Gelecek sene yine geldi ve arkasında bir çok insan bu namazı
kıldı. Mescidde bu yayıldı. Böylelikle Mescid-i Aksâ'da ve insanların
evlerinde bu namaz intişar etti. Daha sonra bir sünnetmiş gibi
günümüze kadar bu namaz devam edegeldi."[xxx]

İmam İbn Teymiye de bu namazın çıkış tarihi ve kutlamalar konusunda
bilgi verirken bunların h. IV asırdan sonra ortaya çıktığını belirtir.
[xxxi]

Günümüzde bile bu gecenin ihyası için, camilerde mevlit okunmak,
salavat ve dualar yapılmak suretiyle kutlama geleneği bilinçsiz bir
şekilde devam ettirilmektedir.



5. Kadir Gecesi :

Ramazan ayının en faziletli gecesidir. Bunun nedeni Kur'an ayetlerinin
ilk defa vahyedilmeğe başladığı gecedir.[i] Fazileti konusunda Kur'an
ve Sünnetten bir çok deliller sabit olmuştur. Bu geceyi ihya etmeyi
teşvik eden hadislerle, Peygamber (s.a.v.) ve Ashabının bu geceyi ne
şekilde ihya ettikleri konusundaki rivayetlerin hadis mecmualarında
yer aldığı şüphesizdir. Nitekim on dört asırdan beri Müslümanlar bu
geceyi ihya ede gelmişlerdir. Ancak buradaki sorun, Kadir gecesini
ihya etme keyfiyeti ile ilgilidir. Zira dini bilgilerden mahrum olan
bir çok müslüman, bu geceyi sünnete uygun bir şekilde ihya etmediği ve
ibadetlerine bir çok bidatler karıştırdığı görülmektedir. (Örneğin;
camilerde mevlit okumalar, bir sesle getirilen salavatlar, koro
halinde ilahiler, spor hareketlerini andıracak şekilde huşudan uzak
hızlıca kılınan teravihler, kollektif hatimler, bin defa kelime-i
tevhid tesbihini çekmeler, v.s...). Dolayısıyla bu geceyi ihya
maksadıyla yapılan ve salih zannedilen bir çok amel, ne yazık ki
faydasız ve boş bir gayretin ürünü olmaktan öteye gitmemektedir.
Binâenaleyh Müslümanların ibadetlerdeki yanlış uygulamalarının
düzeltilmesi için ciddi bir şekilde bilinçlendirilmelerine ihtiyaç
vardır. Bu nedenle halkın uyarılması konusunda ilim adamları ve din
görevlerine önemli vazifeler düşmektedir.



Sonuç :

İslam tarihinde bin yıla yakın bir geçmişi olan kandil gecelerini
kutlama geleneğinin şer'i dayanakları ve konuyla ilgili olarak
ulemânın görüşleri araştırılmış, söz konusu geceler içerisinde Kadir
gecesini ve bu gecenin ihya edilmesiyle ilgili deliller arzedilmiştir.
Şaban ayının onbeşinci gecesiyle ilgili rivayetler ise, birbirini
takviye ederek bu gecenin faziletine delalet etmiş olsalar bile,
bunlarda hususi bir namazın beyanı olmadığına işaret edilmiştir.
Kandil diye addedilen diğer gecelere gelince, ne fazileti ve ne de
ihyâ edilmeleri konusunda muteber hadis kaynaklarımızda sabit olmuş
her hangi bir delilin bulunmadığı da belirtilmiştir. Ayrıca Hz.
Peygamber (s.a.v.), Sahabe, Tabiin ve Tebe-i tabiin dönemlerinde, bu
tür kutlamaların olmadığını belirterek, cehaletin yayıldığı, dini
duyarlılığın kaybolduğu ve çeşitli bid'atlerin zuhur ettiği devirlerde
bu geceleri kutlama adetinin ortaya çıktığı vurgulanmış, tarih olarak
ta bunun, h. V. asrın ortalarında başladığı tespit edilmiştir.

Muhtemelen okuyuculardan bazıları, müslümanların manevi gıdalarının
tıkandığı endişesiyle bu çalışmayı hoş karşılamayacaklardır. Kaygıları
yerinde olmakla birlikte, bu kardeşlerimize Peygamber (s.a.v.)'in Hz.
Aişe (r.a.)'dan gelen sahih bir hadisi şerifin hatırlatılması yaralı
olacaktır :

"Kim, bizim üzerinde bulunmadığımız bir ameli işlerse, o
amel merduttur."[ii] Binaenaleyh, sahih delillere dayanmayan herhangi
bir amel manevi gıda değildir.

Öyleyse bir amelin meşrûluğu, veya sahih oluşu, hz. Peygamberin
sünnetine uygunluk arzetmesiyle ölçülür. Eğer İslamın uygulanışı
insanların geleneklerine bırakılmış olsaydı, karşımıza bir çok keyfi
uygulamalar ortaya çıkardı. Dolayısıyla Abdullah b. Mesud'un ''Sünneti
seniyyeye uygun az amel, bidatla karışmış çok amelden daha
hayırlıdır'' [iii] sözü, amellerin sünnete uygun olmasının gerekliliği
konusunda yapılmış önemli bir vurgudur.

Cenab-ı Hak cümlemize hakkı hak bilip ona tabi olmayı, batılı da
batıl bilip ondan kaçınmayı nasip eylesin, bizleri kendi rızasına
uygun ameller işlemeyi muvaffak ve müyesser kılsın.



Allah'ın selamı, rahmet ve bereketi, Rasûlü'nün yoluna tabi olanlar
üzerine olsun....



Dipnotlar :

i Bkz. İbn Teymiye, İktidau's-Sırâti'l-Müstakîm, Lahor, 1397/1977, s.
294-295.

ii Bkz. İbn Teymiye, age., s. 294-295.

iii Bkz. Hayrettin Karman, İslamın Işığnda Günün Meseleleri, Kalem
yay., İst., 1980, s.121.

iv Bkz. İbn Teymiye, age., s. 294.

V Muhammed Abdüsselam, Dua ve zikirlerle ilgili Sünnet ve Bid'atler,
İkbal Kitabevi, Konya, 2000., s. 136.

v Bkz. Abdullah Yeğin, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Büyük Lügat,
Derya yay. İst., 1978, II/1276.

vi Ebu Şâme, el-Bâisu 'ala İnkâri'l-Bida'i ve'l-Havâdis, Mekke,
1401/1981., s. 39-40.

vii İbnü'l-Cevzî, el-Mevdu'ât, Kahire, 1407/1987, II/125-126.

viii Dini istilah'da bid'at : İbadet maksadıyla dinde aslı olmayan
veya aslı olupta ona benzeyen bir uygulamayı ihdas ederek dine
sokmaktır.

ix İbnü'l-Cevzî, age., II/127.

x Ebu Şâme, age.,, s. 40.

xi Muhammed Abdüsselam, age., s. 137.

xii et-Tartuşî, el-Havâdisu ve'l-Bida'u, Beyrut, ts., s. 133.

xiii Bkz. İbn Teymiye, age., s. 293.

xiv Bkz. Abdullah Yeğin, age., II/983.

xv Bkz. İsra suresi, 1.

xvi Muhammed Abdüsselam, age., s. 140.

xvii İbn Teymiye, age., s. 293.

xviii Bkz. Abdullah Yeğin, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Büyük
Lügat, Derya yay. İst., 1978, I/163.

xix Bkz. İbn Mace, İkametü's-Salat , 191, thk. Muhammed Fuâd
Abdulbaki, Mısır, 1972; el-Beyhakî, Fedâilu'l-Evkât, Beyrut, ts., s.
24; İbnu'l-Cevzî, el-İlelu'l-Mutenâhiye fi'l-Ehâdisi'l-Vâhiye, thk.
İrşadu'l-Hak el-Eserî, Lahor, 1399/1979, II/71.

xx Bkz. el-Buseyrî, Misbâhu'z-Zucâce fi Zevâid-i İbn Mâce, Beyrut,
ts., II /10.

xxi Bkz. Ebu Şâme, el-Bâisu 'alâ İnkari'l-Bida'i ve'l-Havâdis, s. 35.

xxii el-Buseyrî, age, II/10.

xxiii el-Buseyrî, age, II/10.

xxiv el-Beyhâkî, ed-Da'vatu'l-Kebîr, (el yazma).

xxv Ebu Şâme, el-Bâisu 'alâ İnkari'l-Bida'i ve'l-Havâdis, s. 35.

xxvi Muhammed Tâhir b. 'Ali, Tezkiratu'l-Mevduât, s.45.

xxvii Muhammed Abdüsselam, age., s. 141.

xxviii İbnü'l-Cevzî, el-Mevdu'at, II/127.

xxix Bkz. İbn Teymiye, İktidau's-Sırâti'l-Müstakîm, s. 302.

xxx et-Tartuşî, el-Havâdisu ve'l-Bida'u, s. 132.

xxxi Bkz. İbn Teymiye, İktidau's-Sırâti'l-Müstakîm, s. 293.

xxxii Bkz. Abdullah Yeğin, age., I/843.

xxxiii Bkz. Sahihu Müslim, Ekdiye, 18, thk. Muhammed Fuâd Abdulbakî,
Kahire, 1412/1991; İbn Mace, Mukaddime,
2.

xxxiv Bkz. Dârimî, Mukadddime, 22, Dâru'l-Kutubi'l-'İlmiyye, Beyrut,
ts.

http://www.yaratilisgayesi.com/haberler/111-kandil-gecelerini-kutlama-geleneginin-seri-dayanaklari-doc-dr-mustafa-donmez.html
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages