Su Hijyeni

401 views
Skip to first unread message

Admin

unread,
May 14, 2006, 6:22:47 AM5/14/06
to Temizlik
Suyun önemi
Hava, su, ısı, ışık ve besin maddeleri canlıların yaşaması
için gerekli temel unsurlardır. Bu unsurların başında oksijen ve
su gelmektedir. Canlı organizmayı oluşturan hücrelerin yaşam
faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için suya gereksinimleri vardır.
Su yaşam için en zorunlu maddelerden birisidir. Susuzluğa dayanmak
oldukça zordur. İnsan gıda almadan yalnız su içerek yaklaşık 5
hafta hayatını sürdürebildiği, halde susuzluğa ancak 7-12 gün
dayanır. Henüz hayatın başlangıcında olan üç aylık bir
fötusun %95'i sudur. İnsan organizmasının %62-67'si, hayvan
organizmasının %60- 70'i sudan ibarettir. İnsan organizmasındaki
suyun 2/3'ü hücre içerisinde, geriye kalan kısmı ise dokular
arası sıvıda ve kanda bulunur. Kimyasal formülü H2O'dur,
ağırlıkça %11,1 Hidrojen ve %88,9 Oksijenden meydana gelir. Su
molekülünde iki hidrojen atomunun aynı tarafta bulunması pozitif
yüklü olmasına neden olur, oksijen atomu da negatif yüklüdür.
Periyodik cetvelde oksijene benzer diğer maddelerin dihidrürlerinden
farklıdır. Atmosferik basınç ve oda sıcaklığında (25°C) daha
ağır moleküller (H2S, H2Se ) gaz halindeyken, H2O sıvı halde
bulunur. 100°C'ye çıkarıldığında gazlaşır. Su daha yoğundur,
dielektrik sabiti ve yüzey gerilimi yüksektir. Donma noktası ise
düşük olup, donduğunda daha az yoğun haldedir. Saf su renksiz,
kokusuz ve tatsız bir sıvıdır, 0°C'de donarak katı faza geçer .
Su hijyeni, yalnız içme için kullanılan suyun nitelikleri ile
meşgul olmaz. Aynı zamanda yıkama , mutfak ve ev işlerinde
kullanılacak suların niteliklerinin tespiti, su kirlenmesinin
önlenmesi ve suların dezenfeksiyonu işleri ile de ilgilidir.
Toplumun içme ve kullanma (Yemek yapma, temizlik ve benzeri)
gereksinimleri için kullandığı şehir şebekeleri, kuyu, çeşme ve
gene aynı amaçlarla kullanmak üzere teknik metotlarla tasfiye
edilmiş dere,nehir ve göl suları içilebilir su olarak tanımlanır.
İçme ve çeşitli maksatlarla kullanılan ve insan sağlığı ile
çok yakından ilişkisi olan ve kısaca içme, kullanma suyu adı
verilen suyun hepsi "ALİMENTASYON SUYU" olarak adlandırılır. Bu
suyun miktarı kent ve köylerin nüfusuna, bağlı olarak günde insan
başına en az 150 litre olarak hesap edilir.
Su gereksinimi
İnsan organizmasının %60-70'i sudur. Bu suyun 2/3'ü hücreler
içerisinde geriye kalan kısmı dokular arası sıvıda ve kanda
bulunur. Proteinlerden zengin gıdaların bol olarak yenilmesi halinde
de proteinlerin parçalanma ürünü olan üre idrarla atıldığından
idrar miktarı çoğalmakta ve bu yoldan su kaybı artınca, suya
duyulan gereksinim de yükselmektedir. İnsan fizyolojik gereksinimi
olan suyu her gün muntazam olarak karşılamak zorundadır. Bunun
yaklaşık %50'sini içeceklerden, %35'ini yiyeceklerden ve %15'ini de
oksidasyon suyu olarak vücuttaki gıdaların yakılmasından sağlar.
Genellikle su gereksinimi günlük 2500-3000 kaloriye karşılık her
bir kalori için 1 lt hesabı ile 2. 5-3 litre olarak hesaplanır.
Yaşama payı su gereksinimi için daha yaklaşık bir değer elde
etmek için aşağıda verilen yüzölçümü ve kalori gereksinimi
formülü kullanılır. Bunun için önce atılan en az su miktarını
bilmek gerekir.
Erişkin bir insanın günlük minimum su kaybı
Kaynak Su ml
İdrar 400 Y
Dışkı 30 Y
Bazal ekstra renal 250 Y
Egzersiz 1,73 x 0.4 P


Su gereksinimi , ml = (400 +30 + 250)Y + 1,73 x 0,4 P
Y= Vücut yüzölçümü m²
P = Bazal enerji gereksiniminden fazla alınan enerji
Yüzölçümü m² = 0,12 A(.66)
Enerji = 70 A(.75)
70 kilogram ağırlığında bir insan günde 3000 K. kal metabolik
enerji tüketiyorsa günlük su gereksinimi:
Su gereksinimi , ml = (400 +30 + 250) 0,12x70
(.66) + 1,73 x 0,40 (3000-70x70(.75) )
= 1346 +904 =2250 ml
Proteinlerden zengin gıdaların bol olarak yenilmesi halinde de
proteinlerin parçalanma ürünü olan üre idrarla atıldığından
idrar miktarı çoğalmakta ve bu yoldan su kaybı artınca , suya
duyulan gereksinim de yükselmektedir. İnsan fizyolojik gereksinimi
olan suyu her gün muntazam olarak karşılamak zorundadır. Bunun
yaklaşık %50'sini içeceklerden, %35'ini yiyeceklerden ve %15'ini de
oksidasyon suyu olarak vücuttaki gıdaların yakılmasından sağlar.
www.rotapazarlama.com

Admin

unread,
May 14, 2006, 6:23:45 AM5/14/06
to Temizlik
Tablo .Günlük sıvı gereksinimi
Yaş Ağırlık(kg) Total sıvı (ml) ml/kg/24 saat
3 gün 3.0 250- 300 80-100
3 gün 5.4 750- 850 140-160
1 yaş 9.5 1150-1300 120-135
2 yaş 11.8 1350-1500 115-125
4 yaş 16.2 1600-1800 100-110
6 yaş 20.0 1800-2000 90-100
10 yaş 28.7 2000-2500 70- 50
14 yaş 45.0 2200-2700 50- 60
Suyun organizmadaki fonksiyonları
a) Yapı maddesi :
Kasların bileşiminde %75-80
Kemik dokusunda %25
Yağ dokusunda %20
Dişin dentin dokusunda %10 oranında
kullanmaktadır.
b) Eritici : Su organizmanın ihtiyacı olan maddeleri
eriterek doku ve hücrelere taşımaktadır. Dolayısı ile metabolizma
artıkları da su ile taşınmaktadır. Ayrıca gıdaların sindirim
sistemindeki seyri, yumuşatılması, emilmesi ve kan dolaşımı ile
taşınması su ile olmaktadır.
c) Isı düzenleyicisi: Isının vücuttan atılması ve
vücut ısısının ayarlanması su ile sağlanır. Örneğin
futbolcular bir maç süresinde 4-5 litre su kaybetmektedir.
d) Kayganlık verici (Lubrikant) madde olarak : Su
özellikle vücudun oynak yerlerinde ve iç organlarda yeterli
kayganlığı sağlayarak sürtünme ve aşınmaları önlemektedir.
Organizmanın su kaynakları
Organizmanın gereksinimi olan su başlıca 3 kaynaktan gelir.
Bunlardan birincisi ve en önemlisi içme suyudur. İkinci kaynak
diyeti oluşturan besin maddelerinin bileşimindeki sudur. Bu iki
kaynak dışında üçüncü kaynak ise organizmada hidrojen kapsayan
besin maddelerinin metabolizması sırasında bunların oksidasyonu ile
meydana gelen metabolik sudur. Bu oksidasyonda yaklaşık olarak,
rasyonun metabolik enerjisinin her 100 Kkal'si için 10-14 gram su
oluşur. Besin maddesinin oksidasyonu ile oluşan metabolik su
miktarının nasıl saptandığını bir monosakkaritten oluşan
metabolik suyu örnek vererek açıklayalım:
C6H12O6 Ž6CO2 + 6H2O
Monosakkaritin molekül ağırlığı 180 ve 6 molekül suyun ise 6 x18
=108 gram olduğuna göre; 100 gram karbonhidrattan 108 x100 / 180 = 60
gram metabolik su oluşur.
Hidrojen içeren ve oksidasyona uğrayan üç besin öğesinden
(karbonhidrat, protein ve yağ) oluşabilecek metabolik su miktarları
tabloda gösterilmiştir.
Tablo . Besin öğelerinin içerdiği metabolik su miktarları
Besin öğesi Metabolik
su/gr. Besin Mad. Enerjisi
ME Kkal/100 gr. 100 Kkal ME
karşılığı su, gr.
Karbonhidrat 60 400 15,0
Protein 42 460 10,5
Yağ 100 900 11,1
Tablo . Su kaybının insan organizmasına etkileri
Su kaybı
% 1-1,5 % 6-7
% 11-12
Susuzluk Baş ağrısı Kramplar
Harekette düzensizlik Soluk almada güçlük Yutkunma zorluğu, dilin
şişmesi
İştahsızlık Kan volümünün değişmesi Görme ve duyma zorluğu
Rektal ısıda artma, deri kızarması Konuşma zorluğu Ateş
Sabırsızlık, yorgunluk Hatırlamada güçlük Duyarlılıkta azalma
Kalp atımında artma Kan yoğunluğunda artma Yaşamın sonlanması

Susuzluğun derecesine göre organizmada çeşitli olaylar şekillenir.
Kandaki su normalin %3' ünden daha fazla eksilirse böbrekler
metabolizma artıklarını geçiremeyecek hale gelir. İnsan
organizmasında 2 litre su çıkması halsizlik, 3 litre su kaybı
belirgin bir düşkünlük nedeni ve 4 litre su kaybı tehlikenin
başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Organizmadaki suyun %
11-12'sinin kaybı ise ölüme neden olmaktadır. Susuzluktan ölüm,
kan yoğunluğunun fazlalaşması (Kanda 3-4 litre kadar su vardır)
nedeniyle ince damarlarda dolaşımın durması sonucu asfeksiyle
şekillenir. Hayvansal organizma, bileşimindeki glikoz ve yağın
tamamını, proteinin %50'sini kaybetmesine rağmen yaşamaya devam
ettiği halde suyun %20'sini kaybettiğinde ölmektedir.
Suyun organizmadan atılması
Metabolik olaylar sonucu oluşan artıklar insan
organizmadan değişik yollarla atılmaktadır.
a. İdrar ile: Alınan suyun % 60'ı idrar ile
atılmaktadır. Su idrarla bu yolla atılan atık maddeler için
eritici olarak görev yapmaktadır. Yetişkin bir insan günde
1000-1500 ml suyu bu yolla kaybeder.
b. Dışkı ile: Bu yolla, alınan suyun % 5'i
atılmaktadır.
c. Deri ile: Organizmadaki suyun % 20'si buharlaşma ve
terleme ile atılmaktadır. Ter vücut sıvılarına oranla
hipotoniktir. Terin iyonik bileşimi şahıstan şahısa değiştiği
gibi terlemenin azlığına çokluğuna şahsın aklimatize olup
olmadığına göre değişir. Terin miktarı da etkilidir. Terle
birlikte vücuttan; su, sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum gibi
minarellerde kaybolmaktadır. Dayanıklılık çalışmalarında, uzun
süren egzersizlerde ve sıcak iklimlerde mineral kaybı
artmaktadır.örn: bir futbol maçında terleme ile ortalama 1-4lt. su
/ her litre için tuz kaybı 1,5 g Maraton-kayak kros, bisiklet v.b.
sodyumla beraber potasyum- mg kaybı da olmaktadır.
d. Akciğerler ile: Her gün buhar şeklinde 400-500 ml
su organizmadan dışarıya atılmaktadır.
Sonuçta bütün bu yollarla insan Her gün yaklaşık 2. 5-3 litre
suyu dışarı atmaktadır. Atılan bu su tekrar vücuda alınmaz ise
ilk düzensizlik susuzluk hissi ile ortaya çıkacak olan tükürük
sekresyonunun durmasına ve farenks mukozalarının kurumasına neden
olan ozmatik kan basıncını artması olacaktır.
www.rotapazarlama.com

Admin

unread,
May 14, 2006, 6:24:08 AM5/14/06
to Temizlik
Su kaynaklari
Su ile sagligin iliskisi çok sikidir. Bu nedenle hijyenik
niteliklere sahip temiz bir su hakkinda yargida bulunabilmek ve
gerekli nitelikleri iyice degerlendirebilmek için suyun kaynaginin
önceden iyi taninmasi gerekir. Dogada daima bir devir halinde
bulunan su , denizlerden, göllerden ve benzeri yüzeylerden günes
isisi ile buharlasarak havaya karisir. Daha sonra degisik
meteorolojik sekillerde tekrar topraga düser buna hidrolojik devir
denir. Dünyamizdaki suyun ise %97'si denizlerde, %2'si kutuplarda
donmus halde, %1'i de karada yani toprak parçasinda bulunmaktadir.
Yer yüzündeki bu su zaman zaman buharlasarak atmosferdeki soguk
tabakalara ulasir ve yere yagmur veya kar halinde tekrar düser.
Toprak yüzeyine yagmur, kar, dolu seklinde düsen su
damlaciklari:
*tekrar buharlasma ile atmosfere döner,
*bitkiler tarafindan beslenme için alikonulur.
*diger önemli bir kismi da yeryüzünün o
bölgesindeki jeolojik olusuma göre yer alti ve yerüstü sularini
olusturur. Su kaynaklari 3 ana baslik altinda incelenebilir.
I.Meteor sulari
Bu sular yagmur ve kar sularidir. Erimis maddeleri çok az
bulundururlar. Doga sularinin en temizleridir. Fakat geçtikleri
hava tabakalarindan oksijen ve azot gazlarini,havaya karismis
olan karbondioksit, azot oksit, amonyak vb. gazlari,havada bulunabilen
radyoaktif serpintileri, endüstri dumanlarini beraberce
sürüklediklerinden daha havada iken hijyen bakimindan içilemez
haldedirler. Firtinali havalarda havanin azotuyla, hidrojen ve
oksijeni birbiriyle birleserek amonyum nitrat olusturur. Kükürt
dioksit de yagmur suyunda erimesi sonucu sanayii bölgelerinde asit
yagmurlarina neden olabilir.
Meteorik sular hijyen bakimindan elverissiz iseler de endüstri
bakimindan tercih edilen sulardir. Buhar kazanlarinda daha az tas
olusumuna neden olurlar. Yapilarinda bulundurduklari fazla
karbondioksitin borulari asindirmasi kötü yanlaridir. Bu
sebeple agresif sulardan sayilirlar.
II.Yeryüzü sulari
1.Akan sular: Bunlar mevsimlere göre yagmurlar,karlar
ve yer alti sulariyla beslenen ve yeryüzünde daima hareket halinde
bulunan sulardir. Hareketleri sirasinda bir takim yabanci
maddeleri fiziksel ve kimyasal olarak erimis ve süspansiyon olarak
yapilarina alirlar. Önemli miktarda organik maddeleri de
beraberlerinde sürüklerler.
2.Durgun sular
a.Dogada bulunan durgun
sular:(deniz,göl,bataklik sulari)
b.Insanlar tarafindan hazirlanan durgun
sular (baraj,havuz,depo sulari)
III. Yeralti sulari
· a.Kuyu ve artezyen sulari
· b.Kaynak sulari :Kendi kendine yeryüzüne çikan
sular
· i.Soguk kaynak sulari
· .Içme sulari
· .Tibbi sular: Maden sulari
· ii.Sicak kaynak sulari
· .Hypothermal sular: 34°C'den az
sicak olan ilik sular
· .Homiothermal sular:
34-37°C'ler arasinda (Vücut sicakliginda
· .Hyperthermal sular:40°C'den
yüksek sicakliktaki sulardir
Suyun insan sagligi açisindan önemi
Suyun insan sagligini olumsuz yönden etkilemesinin
nedenlerini iki baslikta toplanabilir.
A-Zararli biyolojik etkenlerin bulunmasi
B-Endüstri artiklarindan dogan kimyasal yada radyoaktif
kirleticilerin bulunmasi.
Sularda bulunabilen ve insan sagligi açisindan zararli
biyolojik etkenler arasinda patojen bakteriler, virüsler ve
parazitler gelmektedir. Sularin neden oldugu enfeksiyöz etkenler,
hastalar ve portörler tarafindan çevreye yayilmaktadir. Yörenin
cografi konumu, alt yapi tesisleri, atik maddelerin gördügü
islem,toplumun sosyo-ekonomik yapisi gibi birçok faktöre bagli
olarak, patojen bakteriler ve diger mikroorganizmalar diski ve
benzeri yollarla sulara ulasir. Içme suyu, oral-fekal enfeksiyon
zincirinin en önemli halkasidir. Suyla geçen enfeksiyonlarin
önüne geçilmesi büyük ölçüde suyun bakteriyel kirliliginin
önlenmesi , suyun dezenfekte edilmesi ile olasidir . Bilim adamlari
ve saglik kuruluslari temiz su elde etmek için çalismakta, su
standartlari gelistirmekte, içilebilir ve kullanilabilir özellikte
olan sular için belirli kriterler ortaya koymaktadir. Türkiye ' de
gida tüzügü ve su ile ilgili standartlarda sularin
içilebilirligine koliform grubu bakterilerin varligi/yoklugu
esasina göre karar verilmektedir.
Suyun dogal mikroflorasi
Suda bulunan mikroorganizmalari üç grupta toplayabiliriz.
a- Suda dogal olarak bulunan canlilarin mikroorganizmalari
:Spirillum, Vibrio, Pseudomanas, Achromobacter, Chromobacter türleri
ile Micrococcus ve Sarcina'nin bazi türleri. Bu bakterilerin optimum
üreme islari 25°C veya daha azdir.
b- Toprakta yasayan mikroorganizmalar : Topragin yikanmasi sonucu
suya karisirlar. Bunlar; Bacillus , Streptomyces ve
Enterobacteriacea'nin saprofit üyeleridir. Bunlarinda optimum üreme
isilari 25°C veya daha azdir.
c- Normal olarak insan ve hayvanlarin bagirsaklarinda bulunanlar :
Baslicalari; Esherichia coli , Streptococcus faecalis , Clostridium
perfiringens ve muhtemelen bagirsak patojenleridir. ( Salmonella ve
Vibrio comma gibi )
Su ile bulasan önemli mikroorganizmalar
Tehlikeli su epidemilerine neden olabilen Salmonellalar, Vibriolar,
Shigellalar Anthrax, Burcellose, Ruam, ve diger birçok patojen
bakteriler ve virüsler portörlerin diskilari ile sulara
karisabilir. Su ile yayilan salginlara su epidemileri denir.
Baslicalari kolera,tifo,dizanteri ve enfeksiyöz hepatitistir.
Salmonella: Genellikle mide kramplari ve diyare ile birlikte akut
gastroenteritidisi içerir.S.typhi'nin neden oldugu tifo en bilinen
etkendir. S.typhi diski ve idrarla atilmaktadir. Suda yasamasi
degisken olup düsük sicaklik ve bol besin kosullari uygun bir
ortam olusturur.
Shigella: Basilli dizanteri olarak da adlandirilmaktadir. Etken
diski ile atilmaktadir. Çogunlukla akut diyareye neden olur.
Shigelliasis sudan kaynaklanan salginlara neden olmasina karsin
tifo'dan daha az rastlanir.
Vibrio cholerae: Diyare, kusma, hizli su kaybi, kan basincinin
azalmasi, düsük vücut sicakligi ile karakterizedir. Hastalik
hasta kisilerin diskilari ile yayilir. Yüzeysel sularda bu
bakterinin yasama süresi 1 saatten 13 güne kadar degismektedir.
Kolera salginlari genelde sebeke sularinin kirlenmesiyle ortaya
çikar.
Enteropatojenik E.Coli: Atik sularda bol miktarda bulunan bu
bakterinin patojenik türü diyareye neden olmaktadir.
Leptospira: Leptospirosis'e neden olan bu bakteri kan dolasimina
derideki siyriklardan veya mukozadan girmekte börek,karaciger ve
merkezi sinir sistemini etkileyen akut enfeksiyonlara neden
olmaktadir. Bu bakteri idrarla atilir. Suda yasama süresi bir kaç
günden 3 haftaya kadar degisir.
Tularemia: Tularemia'ya Francisella tularensis ,pasteurella tularensis
adi verilen bakteriler neden olmaktadir. Leptospira'da oldugu gibi
etken kan dolasimina deri siyriklari ve mukozalar yoluyla
girmekte; üsüme, ates, lenf dügümlerinde sisme ve halsizlik
gibi durumlarla ortaya çikmaktadir. Hastalik; diski, idrar ve
hasta hayvan ölülerinin su kaynaklarini kirletmesi sonucu
yayilmaktadir. Bu mikroorganizmalarin suda yasama süreleri
düsük sicakliklarda uzamaktadir.
Tüberküloz: Su ile tüberküloz yayilmasi pek yaygin degildir.
Tüberküloz basilinin suda yasama süresi birkaç hafta olabilmekte ,
düsük isi yüksek organik besin derisimi elverisli kosullar
olusturmaktadir.
Viral patojenler
Enfektif hepatitis: Sarilik olarak bilinen bu hastalik genellikle
su ile yayilmakta ve diger kirlilik etkenleri ile bir arada
bulunmaktadir.
Polimyelitis : Çocuk felcinin kirli sularla da yayildigi
bildirilmektedir. Temelde kisiden kisiye temasla bulasmasina
karsin kirli sularla da bulasma bildirilmistir.
Protozoal hastaliklar
Bazi protozoa türleri normal olarak insan da dahil olmak üzere
sicak kanli hayvanlarin bagirsaklarinda yasamaktadirlar. Bu
protozoa türlerinin büyük bir kismi insanlar için tamamen
zararsiz olup saglikli ve hasta insanlarin diskilarinda
sürekli olarak bulunurlar. Ancak bazi protozoa'lar patojendir.
Entameoba histolika: Amebiosis'e neden olan bu protozoon
diski ile kistler halinde atildigindan suda uzun süre
kalabilir. Protozoa bagirsak çeperinde delik asar ve bazi
durumlarda bagirsakta çatlamaya neden olur.
Naegleria gruberi: Amibin patojen cinsi olan N.gruberi
menenjit'e neden olmaktadir. Patojen vücuda burundan girmekte, daha
sonra beyine,omurilik sivisina ve kan dolasimina ulasmaktadir.
Semptomlar su ile temas edildikten 4-7 gün sonra görülmeye baslar.
Ölüm genellikle semptomlar görüldükten 4-5 gün sonra sekillenir.
Hastalik kirli sularda yüzme ile geçer.
Parazitler
Taenia saginatta: Insanlar bu parazitin yumurtasini
tasiyan sulari agiz yoluyla almak suretiyle hastalanirlar.
Ascaris lumbricoides: Ascariasis denilen hastaliga neden
olan bu parazit daha çok çocuklarda görülür. Diski ile atilan
yumurtalar toprak ve suda uzun süre canli kalabilirler. Atik su
aritma tesislerinde çalisanlarin %2 'sinde , atik su ile sulama
yapan çiftçilerin % 16'sinda hastalik görülmektedir.
Shistosoma: Shistomiasis'e neden olup hastanin idrar veya
diskisi ile kirlenmis sularda görülür.
Enfeksiyonlarin bulasmasinda bir çok etken rol oynamasina ragmen,
büyük salginlarin çikmasinda ve yayilmasinda dogal çevre ve
özellikle su büyük önem tasir . Hijyenik kosullara sahip suyun
saglanmasi sosyo - ekonomik ve sosyo- kültürel faktörler ile
siki sikiya baglantilidir. Gece kondu bölgelerinde
yasayanlar su gereksinimlerini genellikle özel kuyulardan
saglamaktadirlar . Bu gibi yerlerde dezenfeksiyon isleminin önemi
yeterince anlasilamadigindan dolayi klorlama islemi ya hiç
uygulanmamakta yada düzensiz uygulanmaktadir. Alt yapi yoklugu yada
yetersizligi sonucunda patojen mikroorganizmalarin sulara
karismasi ve bu sularin içme suyu olarak kullanilmasi sonucunda
da enfeksiyonlar ortaya çikmaktadir.
Sularin kirlenme sebepleri
Su havada buhar halinde iken dogal olarak temizdir. Fakat temiz olan
bu su yagmur, kar ,vs halinde yeryüzüne düserken geçtigi kirli
hava tabakalarinda bulunan gazlari, tozlari, radyoaktif serpintileri
ve mikroplari alarak atmosferin kirlilik derecesine göre az veya çok
kirlenir. Kimyasal yapisi itibari ile saf su olmaktan çikar.
Toprak yüzeyi ile temasa geçtigi andan itibaren bu yerlerin
niteliklerine göre organik ve anorganik maddeler bakimindan yükü
artmaya baslar. Yeryüzünden akarken veya derinliklerden geçerken
insan, hayvan ve bitki organik artiklarini, tarim , endüstri ,
kanalizasyon ve nükleer kirlilikleri de bünyesine alir. Suyu
kirleten bu maddelerin kaynagi insan ve hayvanlar ile onlarin
degisik kullanma sahalarindan gelen artiklardir. Bu yüzden bir
suyun kirlenme derecesi suyun yere ilk düstügü veya sonradan
toplandigi veya aktigi yerlerdeki insan ve hayvan topluluguna
baglidir.
Su canlilarin temel bir gereksinimidir ve suyun yetersizligi ve
kirlenmesi çesitli sorunlari da beraberinde getirmektedir. Yapilan
istatistiklerde, özellikle gelismekte olan ülkelerde hastaliklarin
yaklasik % 80 'inin su ile iliskili oldugu ortaya konmustur .
Hatta , su kaynaklarinin hijyenik olarak yetersiz olmasi nedeniyle
her yil yaklasik bes milyon bebegin öldügü bilinmektedir.
Dogadan buharlasarak havaya karisan su, havada buhar halinde dogal
olarak temizlenir. Fakat bu su yagis halinde yere düserken, hava
tabakalarinda bulunan gazlari, tozlari, dumanlari,radyoaktif
serpintileri ve mikroorganizmalari alarak atmosferin kirlilik
derecesine göre az veya çok kirlenir. Toprak yüzeyi ile temas
ettigi andan itibaren bu yerlerin vasiflarin göre mikroplar,organik
ve anorganik maddeler bakimindan yükü artmaya baslar .
Yeryüzünde akarken veya derinliklere geçerken insan, hayvan ve bitki
organik artiklari ile tarim, endüstri, kanalizasyon ve nükleer
kirlilikleri de bünyesine alir.
Dünya ülkelerinin endüstride hizla ilerlemesi ve nüfus atisi
temiz su kullanimini arttirmakta ve bugün su kirliligi en güncel
konu olarak karsimiza çikmaktadir. Ülkemizde hizli bir
kentlesme sürecine girmistir . Plansiz ve kontrolsüz kentlesme
sonucu,aritilmadan dogal sulara karisan atik sularin kendi
kendine temizlenmesine olanak birakmayacak boyutlarda kirlenmesine
sebep olmaktadir.
Kirlenme unsurlari
Dünya Saglik Örgütünce (WHO) yüzeysel sulardaki kirlilik
unsurlari siniflandirilmistir .
a) Bakteri ,virüs ve diger hastalik yapici
canlilar: Sularin hijyenik açidan kirlenmesine neden olan
organizmalar, genellikle hastalikli veya portör olan hayvan ve
insanlarin diski ve idrarindan kaynaklanmaktadir. Bulasici
etki ya bu atiklarla dogrudan temasla yada atiklarin karistigi
sulardan dolayi gerçeklesir. Bu tür sular içilmez ve
kullanilmazlar
b) Organik maddelerden kaynaklanan kirlenme : Ölmüs
hayvan, bitki artiklari ile tarimsal artiklarin yüzeysel sulara
karismasiyla ortaya çikar. Suyun oksijen seviyesindeki
degisimlerde su kalitesini etkiler. Ayrica mikroorganizmalara uygun
bir üreme ve gelisme ortamini saglar .
c) Endüstri artiklari : Çesitli endüstrilerden
çikan fenol, arsenik, siyanür, krom gibi toksik maddelerden
olusurlar. Bilesimleri gün geçtikce degisir .
d) Yaglar ve benzeri maddeler : Tanker ve boru
hatlariyla tasinan petrolün kazalar ve sizmalar sonucu yüzeysel
sulara karismasiyla bu tür kirlilik olusur. Yüzeysel sulara
karismasinin yarattigi olumsuz etkiler açisindan önemlidir.

e) Sentetik deterjanlar : Içerdikleri fosfatlar
yüzeysel sularda östrafikasyona ve ikincil olarak kirlenmeye sebep
olurlar
f) Radyoaktivite: Nükleer enerjinin kullanildigi
tesislerin reaksiyon ürünleri radyoaktiftir. Nükleer atiklarin
yeralti ve deniz altinda uzun süre saklanmasi sirasinda kaplardan
sizmalari sonucu sulara karismalariyla toksit özellikleri ortaya
çikar. Hastane arastirma kuruluslarindan kaynaklanabilir.
Atmosferdeki nükleer silah denemeleri sirasinda yagmur sularinin
kirlenmesi sonucu da sularda kirlilik sebebi olusturur
g) Pestisitler : Yapay organik maddelerdir. Zararli
böcek, bitki ve mantarlarla mücadelelerde kullanilirlar. Uzun
süreli kullanimlari sonucu zararli etkileri ortaya çikar.
h) Yapay organik kimyasal maddeler : Farmasotik,
petrokimya, ve kimya endüstrilerince üretilirler. Bu maddeler
yerlerini aldiklari dogal organik maddelerden daha güç
degredasyona ugrarlar
i) Yapay ve dogal tarimsal gübreler: Bunlar ikincil
olarak kirlenmeye neden olurlar
j) Anorganik tuzlar : Çözünmüs tuzlar sularda ve
desarj noktalarinda Sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir,
sülfat, nitrat, bikromat, ve fosfatlari halinde bulunurlar Bunlarin
çok yüksek dozlari kirleticidir. Sularin içme, sulama ve birçok
endüstriyel kullanim için uygunsuz hale getirir.
k) Inert çözünmeyen madde:Tebesir, Jips gibi birçok
inert çözünmeyen madde sularda bulanikligi arttirir. Bu
yüzden arzu edilmezler
Bunlarin disinda sular fiziksel (renk, sicaklik, süspansiyon,
maddeler), fizyolojik (tat, koku) ve biyolojik kirlenmeye de maruz
kalabilirler.

Admin

unread,
May 14, 2006, 6:26:22 AM5/14/06
to Temizlik
Sularin temizlenmesi
Alimentasyon suyu ; kimyasal ,fiziksel ve mikrobiyolojik özellikleri
bakimindan tamamen temiz olmali, yani berrak, kokusuz, renksiz,
sagliga zararli hiçbir madde içermemeli ve içinde patojen hiç
bir madde bulunmamalidir. Iste su içerisinde bulunan yabanci
maddelerin çikartilarak içiminin hos bir duruma getirilmesi ve
dezenfekte edilerek sagliga zararsiz bir hale getirilmesi için
uygulanan bir seri isleme suyun temizlenmesi denir. Bu islemlerin
çogu tabiatta bulunan suyun temizlenme faktörleri uygulanarak
yapilmaktadir. Sularin temizlenmesi :
1.Fiziksel temizlik
2.Mikrobiyolojik temizlik (sularin dezenfeksiyonu)
3.Kimyasal bozukluklarin düzeltilmesi
olmak üzere 3'e ayrilir.
I. Fiziksel temizlik
1.Kokunun giderilmesi
En pratik olarak havalandirma ile temin edilir. Sularin fiskiye veya
çaglayan tarzinda veya az miktardaki sularda kaptan kaba
aktarilarak havalandirilmalari ile suya fena koku ve lezzet veren
ve suda yasayan planktonlarin çürümesinden ileri gelen bazi
kokulu gazlarla kükürtlü hidrojen ve karbonik asit giderilebilir.
Fakat bu usul ile endüstri sularindan ileri gelen kokularin ortadan
kaldirmak olasi degildir. Havalandirma isleminde sudaki organik
maddelerde oksitlenirler. Yani suda erimis bulunan Fe ve Mg tuzlari
da kolaylikla okside olarak süzgeçlerle tutulabilecek suda erimeyen
bilesikler haline gelirler.
4Fe(HCO3 )2 + O 2+ H2 O------> 4Fe(OH )2 +CO2
4Mn(HCO3 )2 + O 2+ H2 O------> 4Mn(OH )2 +CO2
Böylece süzülme sirasinda sudan ayrilmalari mümkün olur.
2.Bulanikligin giderilmesi
Sularin ilk temizlik sarti , tamamen berrak olmalaridir. Bunun
içinde temizlenecek sularda ilk yapilacak islem bu sularin
Bulanikliligini gidererek , berrak bir hale getirilmesidir. Suda
suspansiyon halinde bulunan maddelerin sudan uzaklastirilmasi için
su ya kum taneleri 3-4 mm büyüklügünde olan 50 cm kalinliktaki
bir kum süzgecinden bir ön süzmeye tabi tutulur veya büyük
havuzlarda uzun süre dinlenmeye sevk edilerek çökme ile durulmaya
terk edilir. Çok kirli sular ,bir süre dinlendirilir yada akma
hizlari azaltilirsa ,içinde bulundurduklari asili maddeler
yavas yavas çökeltilerek iyilestirilir. Bu çöken maddeler ayni
zamanda önlerine gelen mikroorganizmalari da sürükler.
Bulanikligin giderilmesi için çesitli usuller kullanilir. Bu
usullerden herhangi birisinin seçimi, sularin özelliklerine ve
miktarinin az veya çok olduguna göre degisir.
A. Az miktardaki sularda bulanikligin giderilmesi
1.Kumastan süzme: Bazi bulanik sularda birkaç kat
kumastan süzüldügünde bulanikligi tamamen giderilebilir.
2.Dibe çöktürüp aktarma:
a.Basit usul: Bazi sular bir kap içerisinde
bir süre bekletilmeye birakilirsa kolloidal maddeler dibe çöker
ve üste kalan kisim aktarilarak berrak su elde edilir.
b.Flokulasyon ile çöktürüp aktarma ve süzme:
Flokülasyon bir solüsyonda bulunan kolloidal maddelerin bir araya
toplanip kitle yapmasi olayidir. Bu usul diger vasitalarla
ortadan kaldirilamayan ve suda kolloidal halde bulunan çok küçük
cisimleri birbirine birlestirip ,dibe çöktürerek suyun
berraklastirilmasidir. Bunun için en fazla alüminyum sülfat
veya demir III klorür kullanilir. Bu maddeler sudaki toprak
alkalileri ile karsi karsiya geldigi zaman Alüminyum hidroksit
veya demir III hidroksit meydana gelir.
Al2(SO4)3 + 3CaCO3 + 3H2O 2Al(OH)3 +
CaSO4 + 3CO2
Bu hidroksitler sudaki kollidlerin elektriklerinin aksi elektrik
yükünü tasiyan birer elektrolittir. Sudaki maddelerin
flokülasyonlarini ve sonra dibe çökmelerini temin ederek suya
renk, koku ve bulaniklik veren kolloidal maddeleri ortadan
kaldirmis olurlar.
Sularin litresine az bulanik ise 15-20 mg., orta derecede bulaniksa
20-30 mg., çok bulaniksa 30-50 mg. alüminyum sülfat konularak
çöktürülmeye birakilir. Çöküntü tamamlandiktan sonra
üsteki su aktarilarak berrak su elde edilir. Ihtiyaca göre 100-500
litre hacminde biri tabanin en çukur yeri hizasinda, digeri
tabandan 25-30 cm yukarida olmak üzere çifte musluklu madeni
kaplardan yararlanilir. Alüminyum sülfat konulan su kaplari
içinde tortunun çökmesi için en az birkaç saat bekletilmelidir.
3.Gözenekli süzgeçler: Bunlar içinden geçirildikleri
suyun pislik ve mikroplarini gözenekleri arasinda tutarak suyu
süzen vasitalardir. Birçok çesitleri vardir. 24 saate 30 litre
kadar suyu süzebilirler. Bu süzgeçler bir müddet çalistiktan
sonra bosluklari tikanir,gözeneklerde tutulmus olan
mikroorganizmalar ,buralarda birikmis olan organik maddeler içinde
üreyip çogalirlar. Bir zaman gelir ki sular süzgece girdiklerinden
daha kirli ve mikroplu olarak çikmaya baslar. Bu yüzden
süzgeçlerin sik sik temizlenmesi gereklidir.
B.Büyük miktardaki sularin bulanikliginin giderilmesi
Bu sularin bulanikliginin giderilmesi iki safhada yapilir.
Birinci, safhada suyun kaba bulanikligi alinir. Ikinci safhada
tamamen berraklastirilir.
II.Mikrobiyolojik temizlik (Içme sularinin dezenfeksiyonu)
Bu safha sularin temizliginin en önemli safhasidir.
Sularda mevcut hastalik yapan patojen bakteri ile suya renk, koku ve
tadini bozan organizmalarin imha edilerek suyun güvenle
içilebilmesi için yapilan isleme sularin dezenfeksiyonu denir.
Sulardaki patojen mikroorganizmalari öldürmek için fiziksel ve
kimyasal yöntemler kullanilir.

Admin

unread,
May 14, 2006, 6:26:48 AM5/14/06
to Temizlik
Fiziksel yöntemler
1.Isi ile: Su 100°C'de 10 dakika kaynatilirsa içinde
ki su epidemilerine neden olabilecek bütün mikroorganizmalar ölür.
Kimi sporlu mikroorganizmalar bu isi derecelerine dayanirsa da
bunlarin hijyen bakimindan bir önemi yoktur. Kaynatma usulü her
yerde ve sartta kolayca uygulanabilecek basit bir usuldür. Kisi ve
aile gereksinimleri için elverisli ise de büyük insan
topluluklarina uygulanmasinda bazi güçlüklerle karsilasilir.
Ayrica kaynamis suda gazlarin uçmus olmasi nedeniyle lezzetinin
bozulmasi ve bu sularin sogumasi için uzun bir zaman beklemek
zorunlulugu da sakincalari arasindadir. Bununla beraber kaynatma ,
özellikle epidemi zamaninda tam bir güvenle uygulanacak su temizleme
yöntemidir.
2.Ultraviole isinlari ile: Ültraviyolenin
mikroorganizmalar üzerine öldürücü etkisi çok fazladir.
Özellikle dalga uzunluklari 2500-2900 A. arasinda bulunan
ültraviyole isinlari en kuvvetlidir. Fakat günes
isinlarinin ültraviyole etkisi pratikte pek bir yarar saglamaz.
Ancak bu amaçla yapilmis çesitli sistemler (Nogier ve Lacarriere
lambasi) mevcuttur. Asiri derecede bulanik sular isinlari
absorbe edeceklerinden mikroorganizmalarin üzerine etkilerini
engeller. Suyun lambaya uzakligi ve lambanin önünde kalis
süresi önemlidir. Ultraviolenin etkisi suyun isinlanmasindan
sonra bir süre devam ettiginden ,bu etkiden yararlanabilmek için
sulari hemen kullanmamalidir.
B.Kimyasal yöntemler
Sularin dezenfeksiyonu için en çok kimyasal yöntemler kullanilir.
Kimyasal maddelerin sudaki mikroorganizmalar üzerine etkisi yüksek,
ucuz, uygulama tarzlari kolaydir. Sularin dezenfeksiyonu için
kullanilacak maddeler asagidaki özellikleri tasimalidir.
a.Insan sagligina hiçbir zararli etkisi
bulunmamalidir,
b.Sudaki patojen mikroorganizmalari belirli zamanda
öldürdügü deneylerle ispatlanmalidir,
c.Suyun organoleptik niteliklerini belirgin bir sekilde
bozmamalidir,
d.Çabuk sonuç vermelidir,
e.Basit bir teknikle uygulanabilmelidir.
Suyun dezenfeksiyonu için kullanilan kimyasal maddeler
1.Ozon
Ozon oksijenin bir hali olup çok aktif oksidan ve çok kuvvetli
bakterisit bir gazdir. Diger bütün dezenfektanlardan üstünlügü
vardir. Fazlaligi zararli degildir. Ozonu sudan uzaklastirmak
için havalandirmak yeterlidir. Ozon organik maddeler varliginda
yeniden oksijen olmak üzere üçüncü atomunu birakarak organik
maddeleri oksitler. Bunu yaparken de bakterileri parçalar. Organik
maddelerin oksidasyonu ,bakterilerin sonradan gelismesini de
olanaksiz duruma getirir.
Ozonun aktif olmasi için fazla demir ve albüminli maddeler içeren
berrak olmayan bir suya ilave edilmemelidir. 0.5-1.0 mgr/ml hesabi ile
suya ilave edildikten sonra iyice karistirilir ve 10 dakika sonra
suda ozonun varligi rengi maviye çeviren sodyum iyodürlü ve
nisastali reaktif yardimi ile denetim altinda bulundurulur.
Ozonlama genellikle iki asamada uygulanir. Birinci asamada ozanizör
veya ozonör denilen cihazlarla ozon elde edilir. Ikinci asamada ise
elde edilen ozon ozonlama kolonlarinda su ile karistirilir.
Ozonizörler elektrikle çalisan birbirlerinden belirli bir
uzaklikta bulunan,kivilcim meydana gelmesi için üzeri cam veya
mika ile izole edilmis iki alüminyum elektrota sahip cihazlardir.
10.000-20.000 voltluk elektrik akimi geçen elektrotlar arasindan
kuru hava geçirilerek havanin oksijeni ozon haline getirilir.
Böylece elde edilen ozonlu hava ozonizörün ozonlama kolonlarina
sevk edilir. Kolonun alt tarafindan ozonlanacak su ile birlikte giren
ozonlu hava küçük kabarciklar halinde suya karisarak kolonun
üstünden çaglayan seklinde düserken fazla ozonunu da birakarak
dezenfekte edilmis sekilde çikar.
Ozonun üstünlükleri oldukça fazladir.10 dakikada çabuk bir
dezenfeksiyon saglar,suya hiçbir lezzet bozuklugu vermez ve
zararsizdir.Bakterisit etkisi klordan 10 kat daha çabuktur. Spor ve
kistlere karsi klordan daha etkilidir.
2.Iyod
Sicak ülkelerde uygulanir. Bakterileri ve protozoerleri yikimlar.
Dogus halinde bulunan iyodun yüksek bakterisit etkisinden
yararlanilir. Bu yöntem uygulanacak sularin berrak olmasi,
önceden süzülmesi gereklidir Bir litre suya 15 mg. sodyum iyodat
(NaIO3) ve 100 mg potasyum iyodür (KI) ile iyodun açiga
çikmasini saglamak için 100 mg tartarik asit ilave edilerek 20
dakika dezenfeksiyonun olabilmesi için beklenir. Sonra fazla iyot 110
mg.sodyum hiposülfit ile nötralize edilir. Bu uygulamada iyot
çinko,saç ve tahta kaplara tesir ettigi için cam veya emaye kaplar
tercih edilmelidir. Piyasada bu amaç için özel preperatlar
bulunmaktadir. Bu yöntem kisisel gereksinimler için uygulanir.
3.Potasyum permanganat
Özellikle kolera salginlarinda etkilidir. Bulanik sularda da
uygulanabilir. Suyun lezzetini degistirmez. Kürar ve striknin gibi
zehirlerin etkilerini nötrlestirebilir. 1 litre suya 0.06 gr hesabi
ile kullanilir. Su koyu menekse rengi alir. 15 dakika
bekletildikten sonra ayni miktarda sodyum tiyosülfat ilave edilerek
rengi giderilir. Süzüldükten sonra berrak,renksiz ve temiz bir su
elde edilir.
4.Klorlu kireç (Kireç kaymagi , javel suyu , kalsiyum hipoklorit)
Sularin yukarida anlatilan kimyasal maddeler ile dezenfeksiyonu
olasi ise de genis insan topluluklarinin ihtiyaci olan suyun
dezenfeksiyonu için en uygun kimyasal madde KLOR'dur.Klor,1774
yilinda Scheele adli Isveçli bir kimyager tarafindan
bulunmustur. 1904'de Houston tarafindan ilk defa Lincolin'de içme
sularinin dezenfeksiyonu için kullanilmistir. Klor
sarimsi-yesil renkte havadan 1.5-2.5 defa daha agir,keskin kokulu
iritan bir maddedir. 1 litre sivi klorun 455 litre gaz olusturdugu
kabul edilmektedir. Klorun bakterisid etkisi fiziko-kimyasal
bir olaya dayanmaktadir. Klor mikroorganizmalarin membranina etki
yaparak ,buradaki proteinlerin yapisinda bulunan aminoasitlerden
kloraminler meydana getirmek suretiyle mikroorganizmalarin çogalma
ve gelismelerini önler.
NH 3 + HOCl <-------------> NH2Cl + H2O
NH2Cl + HOCl <--------> NHCl2 + H2O
NHCl2 + HOCl <--------> NHCl3 + H2O
Etkisi daha fazla olursa hücrenin albüminlerinin kolloidal durumunu
bozarak ölüme neden olur.Ancak etki az ve mikroorganizma tamamen
ölmemis ise ,hücre az sonra kendisi ile birlesmis kloru
çikartir. Tekrar yasam faaliyetlerini sürdürür. Bu nokta çok
önemlidir. Klorun sudaki etkisi üç safhada olur :
1. Klor suda bulunan organik ve inorganik bir kisim maddeyi okside
eder
2. Organik ve inorganik bir kisim madde ile kimyasal olmamak üzere
birlesir,onlari klorüre eder.
3. Bütün bu birlesmelerden geri kalan klor mikroorganizmalar
üzerine bakterisid etki gösterir.

Admin

unread,
May 14, 2006, 6:27:17 AM5/14/06
to Temizlik
Klorlamada etkisi olan faktörler
1. Organik ve inorganik madde miktari: Suda klorla
okside olabilen ve onunla fizik bir birlesme yapabilen organik ve
inorganik bilesiklerin miktarlari, suya katilacak klorun
miktarinin belirlenmesinde çok önemlidir.
2.Suyun sicakligi: Sicaklik arttikça klorun
etkisini çabuklastirir.
3.Karistirma: Klorun su ile iyice
karistirilmasiyla yiginlar halinde bulunan bakteriler
dagilarak klorun etkisiyle daha fazla karsi karsiya
birakilmis olurlar.
4. Berraklik: Sularin berrak olmasi da etkiyi
kolaylastirir. Su berrak olmaz ise klorlamadan sonra klorun koku ve
lezzeti uzaklastirilamaz. Bulaniklik yapan cisimler hem fazla klor
harcanmasina neden olur ve hem de mikroorganizmalari klorun
etkisinden saklayarak güvenligi bozar.
5.Süre :Suya konulan klorun mikroorganizmalari
öldürmesi için gerekli olan süre en az yarim saattir. Bu nedenle
klorlanmis su en az yarim saat bekletilmelidir.
6.Ortamin pH'si: pH 7'nin altina düstükçe klorun
etkisi artar. Özellikle organik maddeleri az olan sularda pH 6-6.5
arasinda koku ve lezzet vermeyecek kadar az bir klorla suyu 10-15
dakikada tamamen sterilize etmek bile olasidir. Aksine pH
yükseldikçe klorun etki süresi gecikir ve etkisi azalir.
Sularin klor ile dezenfeksiyonunda bu faktörler dikkate alinarak
yeterli klor orani saptanabilir. Özellikle sudaki klorla
birlesebilen maddeler, ilave edilen kloru önce absorbe ederler ve
tutulan klordan sonra serbest kalan klor mikroplarin üzerine
bakterisit etkisini yapabilir. Serbest klorun suda artmaya
basladigi bu noktaya break point denilir.
Sularin klor ile dezenfeksiyon yöntemleri
1.Basit klorlama: Suda patojen mikroorganizmalari
öldürecek fakat koku ve lezzet bozuklulugu vermeyecek ölçülü bir
oranda gaz klor veya serbest klor verebilen klorlu bir madde ile
yapilan dezenfeksiyondur. Basit klorlamada amaç, suyun güvenli bir
sekilde dezenfekte edilmesi ve bütün dezenfeksiyon bittikten sonrada
suda artik serbest klor kalmamis ve suyun koku ve lezzetinin
bozulmamasini saglamaktir. Klor suya katildiktan 10 dakika sonra
,serbest kalan klor miktarinin litrede 0.50-0.75 mg olarak
ayarlanmasi gerekir. klor miktari fazla olursa suda klordan ileri
gelen bir koku hissedilir. Az miktardaki koku havalandirma ile , fazla
miktardaki ise sodyum hiposülfit gibi anti klor maddelerle
uzaklastirilabilir. Fakat koku klorun organik maddelerle
birlesmesinden ileri geliyorsa bu durumda amonyakli klorlama veya
superklorasyon tercih edilir.
2.Superklorasyon ve nötralizasyon: Emniyetle dezenfeksiyon
yapabilmek için, suya klor tutucu cisimlerin absorbe edebilecekleri
miktardan çok daha fazla klor ilavesine superklorasyon ve
dezenfeksiyondan sonra fazla kalan klorun nötrlestirilmesine de
nötralizasyon denir. Superklorasyonda suyun litresine 5-10 mg. hesabi
ile yüksek miktarda aktif klor konulur. 30 dakika bekletildikten sonra
suda kalan fazla klor ,aktif kömürden süzülerek uzaklastirilir.
Aktif kömür ayni zamanda suya koku ve degisik lezzet veren diger
maddeleri de uzaklastirir. Diger bir yöntemde de antiklor madde
olarak sodyum tiyosülfat kullanilir.
3.Amonyakli klorlama: Önce suya amonyak ve ardindan klor
ilave edilerek amonyakla klorun birlesmesinden meydana gelen klor amin
ile mikroorganizmalari öldürmektir. Bu yöntemin iki üstünlügü
vardir.
· Sadece klor ile yapilan dezenfeksiyonda, klorun organik maddeler
veya diger yabanci cisimlerle yapmis oldugu birlesmelerden
meydana gelen kokunun söz konusu olmamasi,
· Kloramin'in kalici ve devamli etkisi seviyesinde suyun sonradan
mikroorganizmalarla kontamine olmasi halinde mikroorganizmalarin
yasayamamasidir.
Basit klorlamada 2-3 saat sonra suda klor kalmadigindan, sonraki
bulasmalarda mikroorganizmalar tehlike olusturabilir. Bu yöntemde
suya önce amoniatör denilen aletlerle sonradan konacak klorun
1/2-1/5'i kadar amonyak konulur. Su ile amonyak iyice
karistirildiktan sonra gaz klor veya klor bilesiklerinden biri
ile klorlanir. Etki süresi suyun pH derecesine göre (suyun pH'si
7.5'tan asagi olmamalidir) 0.5- 2 saattir.
Dezenfeksiyonda kullanilan klor bilesikler
Sivi klor ; Gaz halindeki klorun basinçta
sikistirilmasiyla elde edilir. Çelik tüplerde muhafaza edilir.
Bunlarin kullanilmasinda özel sistemlere gerek duyulur. En ekonomik
sistem sivi klorla yapilan sistem olmasina ragmen her hangi gaz
kaçaginda tesisi çalistiran personelin zehirlenme olasiligi
nedeniyle çok dikkatli kullanilmasi gerekir.
Gaz klor: Büyük sehir merkezlerinde klorlamada en
fazla gaz klor kullanilmaktadir. Basinçla sivi haline getirilmis
klor çelik tanklarda saklanir. Suya ilave edilmek için basinç
kaldirilarak gaz haline getirilir ve bundan bir ana solüsyon
hazirlanir.
Peroxde de chlor (ClO2): Keskin ozon kokusunda , kuvvetli
oksidan bir gazdir. Sodyum klorat üzerine HCl etki ettirilerek elde
edilir. Suda uzun süre koku ve lezzetinin kalmasindan ve madeni
kaplara etkisi nedeniyle pek fazla kullanilmaz.
Hipoklorit'ler: En fazla saf toz veya solüsyon halinde
kullanilan kalsiyum hipoklorittir (CaOCl2). Kireç kaymagi ismi ile
taninan bu madde kireç üzerinden klor gazi geçirilerek elde
edilir.
Ca(OH)2 + Cl2® CaOCl2 + H2O
Bilesiminde %35 kadar klor vardir. Fakat havanin rutubetini çekerek
sulanir.Aktivitesini kaybeder. Bu nedenle renkli siselerde ,nemsiz
ortamlarda ,agzi gayet iyi kapatilmis olarak saklanir. Toz ve
tablet halinde bulundugu gibi solüsyon halinde "javel suyu"
adiyla ticarette satilmaktadir.
III. Sularin kimyasal bozukluklarinin düzeltilmesi
Sularin geçtikleri toprak tabakalarindan eritip aldiklari kimyasal
maddelerin bazilari ,vücut gereksinimini saglamalari nedeniyle
çok faydali olduklari halde diger bir kismi,suyun organoleptik
niteliklerini bozar, su tesislerinde veya kullanim sahalarinda teknik
ve ekonomik sakincalar dogurur veya dogrudan saglik için zararli
olabilir. Diger taraftan sular ,tesisattan ve içinde bulunduklari
kaplardan endüstri atik ve artiklarindan zehirli maddeler
karisabilir yahut savas ve cinayet vasitasi olarak
karistirilabilir. Iste böyle sularin kimyasal olarak
düzeltilmesi gereklidir.
Agressiv sular: Bulunduklari kaplar veya geçtikleri
borularin minerallerini eriterek asindirici etki ederler ve
erittikleri minerallerin cinsine göre zehirli olurlar. Yumusak sular
tatsiz ve yavan olur. Öte yandan kalp, damar ve troid
hastaliklarina neden olurlar . Doga sartlarinda sulara agressivite
veren etken özellikle CO2 'dir. Bulunduklari kaplar ve geçtikleri
borularin minerallerini eriterek korozyona neden olarak, erittikleri
minerallerin cinsine göre zehirli olurlar. Yüksek çözgenlikleri
temas ettikleri bakir, çinko, kadmiyum, gibi toksik metalleri
çözerler ve bu maddeleri içerirler. Kalsiyum ve magnezyum
bikarbonatlari sularda CO2 ile denge halinde bulunurlar. Yüksek CO2
derisimine sahip yumusak sular kireç tasina karsi agresiftir.
Böyle sularin özel kaplarda iletilmesi veya CO2 'in ortadan
kaldirilmasi gereklidir. Bunun için;
1.Su havalandirilir veya buharla isitilir.
2.Böyle sular kireç veya magnezyum ilave edilir.
3.Kireç magnezyum vererek veya su mermer parçalardan
geçirerek CO2 doyrulur.
Tuzlu sular : Sularda fazla tuzu gidermek için elektrosmoz ve
distilasyon metotlari kullanilir. Sularda yapilan kimyasal
analizler, erimisler gazlar,içerdikleri organik madde parçalanma
ürünleri olan nitrat, nitrik, ve amonyak, mineral maddeler,
pestisitler, radyoaktif serpintiler ve sertlik derecesinin tespit
edilmesi amaçlariyla yapilir. Erimis gazlardan daha çok oksijen
karbondioksit ve serbest klor saptanir. Oksijen saptanmasinda Wingler
metodu kullanilir. Suda organik madde arttikça oksijen orani
azalir. Temiz sularda litrede 2 ml 6 ml arasi olmalidir. Serbest
klor su içinde gaz halindeki erimis olarak bulunur.
Suyun özellikleri
a. Topografik anket
Suyun bulundugu yerde topragin yapisi ve suyun akisi
,toplanisi,derinligi vb. kaynaklarinin genel ve özel nitelikleri
bir anket seklinde incelenip degerlendirilmelidir.
b. Epidemiyolojik anket
Suyun daha önce bir salgin hastaliga neden olup olmadigi
arastirilmali ve bu konuda bir sicil tutulmalidir.
c. Teknik anket
Suyun kaynaginin gerekli ihtiyaci karsilayip
karsilamayacagi arastirilmalidir.
d. Lâboratuar analizleri
Sularin gerçek nitelikleri ,temizlik ve kirlilik dereceleri ancak
suyun fiziksel, kimyasal ve bakteriyolojik analizleri ile olasidir .
Iste yukaridaki anket ve islemler ayni zamanda incelenip
degerlendirildikten sonra suyun hijyenik kalitesi hakkinda bir
hüküm verebilir.

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages