“Cenab-ı Hakk’ı bulan, neyi kaybeder? Ve Onu kaybeden, neyi kazanır? Yani Onu bulan her şeyi bulur; Onu bulmayan hiçbir şey bulmaz, bulsa da başına bela bulur.” (Mektubat, Altıncı Mektup) |
Ey yüce makam olan arş-ı azamın sahibi, Ey dinleyeni doyuran, inandırıcı, sağlam, dosdoğru sözün sahibi, Ey fazlı rüşd ve hidayet dolu olan, ihsanı layık olana erişen, Ey gazabı pek şiddetli, darbesi en ağır olan, Ey emrini tutanlara Cennet ve güzellikler vaad eden, tutmayanları ise Cehennem ve ateşle tehdit ve vaîd eden, Ey hiçbir şeye uzak olmayan, her şeye nihayet derece yakın olan Zat-ı karîb-i zülcelâl, Ey medih ve senaya layık olan en yakın dost en iyi sahip Veliyy-ül Hamîd, Ey her şeyin gerçek şahidi olan, her hadisenin iç yüzünü en iyi gören bilen Şahid-i mutlak, Ey hiç bir kimseye, hiçbir kuluna zerre miktar zulmetmeyen Zat-ı Âdil, Ey herkese her zaman her yerde şah damarından daha yakın olan Zat-ı Karîb, Sen aczden ve şerikten, kusurdan münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman el-aman! Bizi azap ateşinden ve cehennemden kurtar. |