Abdullah Catli'nin yurtdisina cikisinin bir kac gun
sonrasi...
8 Kasim 1980. 12 Eylul'un en hareketli gunleri...
Haluk Kirci Istanbul iskelesinde yururken birden ne oldugunu
anlamadan cevresi sivil polislerce sariliyor. Kimligi
isetniyor.
Cikariyor gosteriyor. E 03 seri 901212 numarali nufus
cuzdanindaki fotograf Haluk Kirci'nin kendi fotografi. Ancak
diger bilgilerin hemen hepsi sahtedir.
10 Eylul 1979 tarihinde Nevsehir Gulsehri'nden alinan
kimligin isim ve soyadi bolumunde Ahmer Baltali yazmaktadir.
Sivil polisler Ahmet Baltali'nin kimliginden suphelenmezler
ama yine de onu alip gotururler.
Ne olmustu?
Iki yildir aranan ancak elini kolunu sallaya sallaya dolasip
cinayetler isleyen Haluk Kirci, 12 Eylulden sonra nasil bu
kadar kolay yakalanmisti?
Ankara Sikiyonetim Savcisi Nurettin Soyer, Haluk Kirci'inin
yakalanmasini ve sorgulanmasindaki hatalari gazeteci Ugur
Mumcu'ya soyle anlatir:
"....Haluk Kirci'yi yakalamislar. Nasil yakalmislar
bilmiyorum. Aranan kisiydi ve cetenin onemli adamlarindan
biriydi. Neyseki Istanbul Emniyet Mudurlugu bu sanigi
yakalamis, Ankara Emniyet Mudurlugunun bu sanigi en az 28
gun gozetim altinda tutmasi gerekir ki, cete hakkinda,
cinayet hakkinda bilgi toplanabilsin. Istanbul Emniyeti'ne
geldigi gun baktim Haluk Kirci polis nezaretinde benim
kapimin onune getirildi. "Bu nedir boyle" dedim, "sorgusu
var m?" "Yok," dediler, "yok."
"Sorgusu yapilmadi, nasil getirildi buraya?"
"Vallahi," dediler, "Birinci Subeden emir verildi, biz de
getirdik."
Savcilik olarak bu sanigi biz sorguladik.
Tabii ne ceteyle ilgili bilgi verdi, ne de baska sey...
Yanliz yedi kisiyi oldurdugunu bize anlatti.
Soylemeyebilirdi ama soyledi. "Bundan nedamet duyuyorum,
sikinti icindeyim," dedi. "onun icin soyluyorum," dedi.
Hatta cocuklardan birini tel askisiyla bogdugunu anlatirken
savci yardimcisi "bak neler soyluyor," dedi.
Haluk Kirci gerek polis ifadelerinde gerekse savcilikta
tipki ulkudasi Mehmet Ali Agca gibi celiskili ifadeler
verdi.
Ornegin sahte kimligi once Abdullah Catli verdi derken
aradan bir kac gun gecince o verdigi ifadeyi yalanlayip
"hayir bana sahte kimligi Ankara'da Ulku Yolu Dernegi
Baskani Yasar Yildirim verdi," diyecekti...
Sonra tekrar Abdullah Catli'nin adini veriyordu:
"Istanbul'a 180 ortalarinda geldim. MHP ilce baskanlarindan
Celal Adan'a Abdullah Catli ile gorusmek istedigimi
soyledim. CAtli ile Lalei'de Seydi Baklavacisi'nda bulustuk.
Catli beni Erenkoy'deki evine goturdu."
Haluk Kirci Catl'nin Erenkoy'deki evinin nasil luks icinde
oldugunu da uzun uzun anlatiyordu. Haluk Kirci evin
luksunden cok etkilenmisti..
Catli, Kirci'ya "yakalanman halinde hep tutarsiz ifadeler
ver. Orneghin Bahcelievler'i bir ustlen bir olaya
larismadigini soyle. Bir keresinde Ibrahim Ciftci'nin adini
ver, sonra bunun tersini soyle. Olayda Duran Demirkan'in
olmadigini mutlaka soyle. Oyle soylersen Duran'in verdigi
tum ifadeler gecersiz kalir. Bu durumda herkes pacayi
kurtarir," diye akil vermisti.
Kirci, Catli'dan bu akillari almis ama, Muhsin
Yazicioglu'ndan da Catli'yi suclamak icin akillar almisti.
Kirci, Erzurum'd abulustuklari Yazicioglu'nun "Hic acimadan
Catli'yi sucla, cunku o teskilattan koptu,: dedigini
19.11.1980 tarihli askeri Savcilik ifadesinde soyle
anlatiyordu"
" bana bildirilen Cumhuriyet Caddesinde Hemsin Pastahanesine
gittim, onceden bir defa gordugum ancak konusmadigim Muhsin
Yazicioglu ile yaninda tanimadigim bir kisi oturuyordu.
Basbasa konusmaya basladik. "Biz davamizda basariya
ulasacagimizi biliyoruz. Bu arada birkac kisinin asilmasi o
kisiyi olumsuz yapar," diyordu. Yine ilaveten Abdullah
Catli'nin teskilattan koptugunu, be nedenle yakalanirsam hic
acimadan Abdullah Catli'yi suclamami istedi."
Catli MHP'den kopmus muydu?
Muhsin Yazicioglu da yakalandiktan sonra Catli'yi suclayan
ifadeler verdi. Muhsin Yazicioglu Askeri Savciligi'na
verdigi ifadede, 12 Eylul'den hemen sonra gorustugu Haluk
Kirci'ya bir nasihatta bulundugunu soyluyor:
"Kecioren taraflarinda bir eve gittik. Haluk Kirci evde tek
basina idi. Bana mahkeme durumumu sordu. Iyi olmadigini
soyledim. "Yakalnirsam cok kotu olur," dedi. ilaveten, "ben
bir kisi buldum, Lubnan'a kacacigim," dedi. Ben de,
"yurtdisinda dikkatli ol, yeralti dunyasinin eline dusme,"
dedim.
Yazicioglu'nun HAluk Kirci'yi yeralti dunyasinin eline dusme
diye uyarmasi hayli ilginc. Peki yeralti dunyaasinin eline
dusen arkadasleri kimlerdi? Ornegin, Abdullah catli, Oral
Celik ve Mehmet Ali Agca mi?
Devam Edecek...
Hanife
Catli sadece Muhsin Yazicioglu'na dargin degildi. Basbugu Turkes
ile de arasi acilmisti.
Oral Celik, TBMM Susurluk Komisyonu'na ifade verirken, Turkes
ile aralrinin iyi olmadiginim hatta, 12 Eylul doneminde
Catli'nin Turkes'i "ihbar ettigini" seoyledi. Oral Celik ile
komisyon uyeleri arasinda su konusmala gecti:
Hayrettin Dilekcan (RP)- Sayin Alpaslan Turkes de bunula ilgili
bir beyanatta bulundu, hatta hos olmayan beyanatlarda bulundu,
gecmisteki bir ulkucu olarak; ama bu konuda Sayin Turkes'le
irtibati ne derecydi? Catli'nin...
Celik - Iyi degildi Catl'nin Alpaslan Turkes ile durumu.
Dilekcan- Aralarindaki sogukluk neredn kaynaklaniyordu?
Celik - Istihbarata bazi seyler verilmisti, daha dogrusu
verildi.
Dilekcan - MIT'e mi, Emniyet'e mi?
Celik - MIT'e bir rapor verilmisti. Alpaslan Turkes'in ismi
vardi o raporda ve Turkes o raporun bizden gittigini biliyordu.
Catli'dan ve benden geldigini biliyordu.
Dilekcan - Peki ne vardi o raporda?
Celik - Bazi seyler vardi, gizli seyler vardi.
Dilekcan- Gizli derken, bu konuda cesitli iddialar var,
deniliyor ki 12 Eylul oncesinde bazi ulkuculeri Turkes'in
mektuplari ihbar etti deniliyor ve baska turlu iddialar
soyleniyor.
Celik- Yok. Bir rapor var, rapor verildi; ben de biliyorum o
raporu. Hatta yazan Abdullah Catli, kendi el yazisiyla ve orada
Turkes'in hakkinda..
Dilekcan - Menfi.
Celik - Menfi degil. Direkt iddialarda bulunuluyor.
Fikri Saglar (CHP) - Ama meral catli dedi ki, bu islere girmemiz
icin one surulen kosullardan bir tanesi de Alpaslan Turkes'in
birkailmasiydi; yani sizin soylediginizin tam tersini soyluyor.
Celik - Degil efendim, ben biliyorum.
Dilekcan - Peki.. Agah Oktay Guner, Yasar Dedelek, gecmiste
bunlar ulkucu camiain icinde bulunan insanlardi.
Celik- Hem de Turke'i bile sevmeyen insanlardi bunlar yani.
Turkes'in pasif kaldigini diyen adamlardi. Bu isi o
tanimadiklari Abdullah Catli ile yapmaya calisiyorlardi yani.
Saglar - Turkes'e karsi birlikte yapiyorlardi...
Celik - Evet
Nihan Ilgun (DYP) - Kac yillarinda?
Celik - 77, 78....
Devam edecek...
Hanife
In fact some of the Turks accept this "barbarian" as their hero.
What can be more insullting for the Turks more than that?
Best regards,
Hanife
Mesopotamie wrote:
> Dear Hanife, if you spit on the dirty faces of some here in sct, they
> will take it for rain ! I wonder whether some recidivist criminel racist
> like them are able to understand stg written in their own languague !
>
> They are, themselves- are complices of chatli's ! They are futures
> "boston graduated" chatlis. And they are recruted since long time ...
>
> "And i wonder ..." lay lay lom ...
>
> Regards !
12 Eylul'e ilerlenen gunlerde Nevsehir'de karanlik isler donuyordu.
Bu ilin Emniyet Mudurlugu'nde, cesitli suclardan aranmakta olan
Abdullah Catli va bazi arkadaslarina, birbiri ardindan sahte
pasaportlar uretiliyordu.
Catli'nin Nevsehir'deki ulkuculuk ogretmeni olan Omer Ay, Nevsehir
nufusuna kayitli kimi MHP sempatizanlari adina bas vurulup
cikartilan pasaportlara, emniyettedki adamlari araciligiyla, cinayet
suclarindan aranan ulkuculerin fotograflarini yapsitiriyorlardu:
Mehmet Sener'in fotografi, Durmus Unutmaz adina verilmis 131065
sayili pasaporta; Mehmet Ali Agca'nin fotografi 136635 sayiyla Faruk
Ozgun adina verilmis olan pasaporta; ve kendisine cok benzeyen
Huseyin Fidan'in fotografi, ayni tarihte Galip Yilmaz adina kendisi
icin almis oldugu 136636 sayili pasaporta ...
Catli'nin suc haritasini izlerken bulunan ipuclarinin sik sik
Nevsehir'den gecmektedir.
Bir gorgu tanigi (adi bizde sakli) su ilginc aciklamalari getiriyor:
"Sahte pasaportlar olayina gelince; su anda kizakta bulunan o
zamanin pasaport sube muduru "pasaport hikayesi ile ilgili
anlatilanlarin hepsi dogru" diyor. Sahte pasaportlarin hazirlandigi
yer Sarilar kasabasidir. Bu siin icinde Omer Ay'in disinda,
Abdulkadir bas'in ve o zamanki Emniyet Muduru Haydar Tek'in de
oldugunu saniyorum. Nevsehir Emniyeti pasaport dairesi mechul
kisilerce yakildi. Omer Ay, Abdulkadir Bas ve Osman Seyfi akrabadir.
Derinkuyu Kaymakami Sait Eker de bu isin icinde vardi. Daha sonra
Nevsehir'e vali oldu."
MEHMET EYMUR BULGARISTAN'DA
MIT'in gozde elemanlarindan o tarihlerde Kontrespionaj DAire
Baskanliginda Bati Devletelri Sube Muduru olan Mehmet Eymur'de
Bulgaristan'daki mafyanin icine kendi deyimiyle "sizmayi"
basarmisti.
Eymur'un Bulgarsitan'daki yeralti dunyasina sizmasini kimler
saglamisti?
"Yildirim" kod adli Abuzer Ugurlu mu?
Bir pasaport sorununu cozdugu icin Oflu Ismail mi?
Yoksa MIT'te calisirken, gorevinden istifa edip, Malatya'li isadami
Kemal Derinkok'un yaninda calismaya baslayan sinif arkadasi Sahin
Tolunoglu mu?
Dundar Kilic, enistesi Oflu Ismail'in Mehmet Eymur'e yaptigi
"kiyagi" yillar sonra bakin nasil anlatiyor"
"Mehemt Eymur'u Bulgarlar oldurecekti. Bulgar ust yoneticilerinden
birinin kizina lokantada sarkintilik yapti. Daha sonra kizin evine
gitmis, sarkintiligi uzatmis. Bulgarlar karar veriyorlar,
oldurecekler. Eymur zannederek bir yuzbasiyi olduruyorlar.
(Oldurulen yuzbasi, Bora Suerkan'dir).
MIT'in en degerli elemani Eymur, "Mihri" takma adini alarak
Bulgaristan'daki kacakcilarin icine nasil sizmisti?
Bu sorunun yanitini vermeden once, Eymur'un Bulgaristan gunlugunu
okuyalim:
"1980 yilinda yurtdisinda bir demirperde ulkesine gonderildim.
Burada Oflu Ismail denilen Ismail Hacisuleymanagaoglu ve onunla
iliskili bazi Turk ve Ermeni kacakcilarin iclerine sizdim. Beni
kendilerine yakin bulup cekinmeden yanimda bazi islerini
konusuyorlardi."
MIT'ci Eymur'u Bulgaristan'daki yeralti dunyasina kim tanistirmisti
ki, "babalar" ondan hic suphelenmemisler ve onu kendilerinden biri
sanip yaninda herseyi rahatca konusmulardi?
Istanbul Emniyet Mudurlugu eski amirlerinden Ahmet Atesli Nokta
dergisine (28.8.1988) bakin neler soyluyor: "Mehmet Eymur Turkiye'de
yasadigi pembe hayati yeterli bulmamis, yurtdisina gorevli gitmis,
gorevine ihanet ederek, vatandasliktan cikarilan kisiyle beraber
gezip dolasmis, yiyip icmistir."
Emniyetci Atesli, Eymur'un Bulgaristan'da yeralti dunyasindan hangi
babayla yiyip ictigini soylemiyor.
Acaba Abuzer Ugurlu mu?
Ismail Berduk Olgacay, emekli buyukelci, 42 yillik disisleri
yasaminin buyuk bir bolumu Buyukelcilik de dahil yurtdisinda gecmis.
Anilarini, 1990 yilinda "Tasmali Cekirge" adli bir kitapta topladi.
Emekli Buyukelci Olgacay'in anilarinda oldukca ilginc bilgiler var.
Eski Buyukelci, Hiram Abbas ve Mehmet Eymur'un mason olduklarini
iddia ederek, bu ikiliye bir de "onadi Paul olan, ulkemizde
sahneledigi piyeslerde rol almak isteyenlerin kapisinda kuyruk
olusturduklari koplo produktoru Henze"nin adini eklenmesini istiyor.
Emekli Buyukelciye gore iki MIT'ci Hiram Abbas ve Mehmet Eymur,
CIA'ci Henze ile iliski icindeydiler.
Olgacay, bunun ardindan ekliyor: "Bilhassa belirtmek istedigim, CIA
ile masonluk arasindaki isbirliginin kacinilmaz oldugu, hatta bundan
da ote ikisinin ozdeslesmis bulundugudur."
Italyaon Gladio'sunun P2 mason locasi, Italyan Mafyasi, Neonazi
asiri sagcilar ve CIA iliskileri gozonune alindiginda, bizdeki
durumun da cok farkli olmadigi ortaya cikiyor: CIA ve MIT'in mason
ekibi, Turk mafyasi ve ulkuculer....
Devam Edecek....
Hanife
“Yurtdisina cikmaya mecburdum, arkadaslarimin hemen hepsine isekence
yaptilar, hepsi islemedikleri suclari kabul etmek zorunda kaldi.”
Abdullah Catli, 1986’da Paris’teki La Sante Cezaevi’nden ailesine
gonderdigi mektupta boyle yaziyordu.
Vatli’nin cevresindeki cember gittikca daraliyordu. Ona ve eylemelrine
artik ihtiyac kalmamaisti. Tipki 12 Mart askeri darbesinde oldugu gibi,
12 Eylul darbesinde de ulkuculer bir kenara atilmisti. Bahcelievler
katliamindan aranmaktaydi. Bir cok olaylarda tetikcilere dogrudan emir
vermesi yuzunden cesitli olaylarda adi veriliyordu. Aleyhindeki
deliller toplandikca olaylarin bas sorumlusu konumuna gelmekteydi.
Ulkucu derneklerinin kapatilmasiyla, bu derneklerin kasalarindan gelen
paralar kesilmisti. Ayrica, yeralti dunyasinin iliskileri de eskisi
kadar rahat degildi. Bazi “babalar” da yakalanip cezaevlerine
atilmisti.
Oysa, Istanbul’da yeni girdigi yeralti dunyasiyla iliskileri nedeniyle
kendisi ve yakin cevresi bol paray ave luks yasama alismislardi.
Bir suredir hazirlamakta oldugu kacma projesini yuruluge koymanin zamani
gelmisti. Mehmet Sener, Yalci Ozbay ve Mehmet Ali Agca yurtdisina
kacmislardi. Sira artik Catli ve geri kalan “silah arkadaslari’ndaydi.
.Meral Catli anlatiyor:
Ihtilalden bir-iki gun sonra 14’u 15 eylule baglayan gece Nevsehir’e
dondum. Abdullah kaynimla birlikte (Zeki Catli) 20-25 gun sonra
Nevsehir’e geldi. O gunlerde ayni zamanlarda Haluk Kirci yakalanmisti.
Bir hafta kaldi. Anene ve babasiyla vedalasti. Yurt disina gidecegini
bir annesi bir de ben biliyordum. Bi daha haberi Viyana’dan geldi.”
AGCA’NIN AVRUPADAKI PAHALI GEZISI
Mehmet Ali Agca, Zurih’e gelisinden 13 mayis 1981’deki Pap suikastina
kadar gecen zaman icerisinde Avrupa’nin cesitli merkezlerinde bol para
harcayarak dolasti.
Raslanti bu ya, dolastigi yerlerin cogu da uluslararasi silah ve
uyusturucu mafyasinin bulusma merkezleriydi!
Bu kisa sure icinde gezdigi yerleri alt alta siralamak bile insanin
basini donduruyor.: Isvicre’de Zurih, Olten; Almanya’da Frankfurt,
Hamburg, Nurnberg, Bati Berlin, Munih; Fransa’da Paris; Italya’da Como,
Milano, Roma; Avusturya’da Viyana; Belcika’da Masmechlen; Ispanya’da
Mallarco Adalari; Tunus….
Aslinda Agca buralara gezmeye gitmemisti.
Buralarda birilerini ve birseyleri bekledi, birileriyle gorustu,
birilerinden paralar aldi, bir yerlerle uzun telefon konusmalari yapti.
Gittigi her yerde luks otellerde kaldi, luks restoranlarda yemek yedi,
pahali butiklerden alisveris yapti.
Pap suikastini sousturanlar, yedi ay suren b seruvenin maliyetini
yaklasik 50 bin dolar olarak hesapladilar.
Dernekleri kapatilmis kaynaklari kurutulmus olan ulkuculer o siralarda
maddi sikinti cekerken, Agca’ya akitilan paralarin kaynagi neresiydi?
Degirmenin suyu nereden gelmisti? Bir ksiminin Musa Serdar Celebi
tarafindan verildigi saptanabildi ama gerisi aciga cikarilamadi.
Mehmet Ali Agca bu Avrupa gezisi sirasinda Turkes’e de Munih’ten bir
mektup yazdi:
“Sayin Basbugum,
Once en derin hurmetlerimle ellerinizden oper, pek sicak ve babacan
iligileirnize sonsuz sukran borcumu ifade etmek isterim, beni bagrina
basan ulkucu kardeslerimin her turlu yardimi sayesinde hicbir seyden
zorum yoktur. Turk olmanin gururu ve yuce dava ugrunda uzerime dusen her
gorevi serefle yerine getirmenin huzuru icindeyim. Tanri Turku krousun
ve yuceltsin.
En derin saygilarimla,
Mehmet Ali Agca.
***Ankara Sikiyonetim Askeri Savciligi’nin yaptirdigi iki ayri ekspertiz
raporuyla Agca’nin yazisi oldugu kanitlanan bu mektuba Turkes, siddetli
tepki gostermisti.
Devam edecek…
Hanife
Ocak 1981'de is bulkez Avusturya'daki ulkucu seflerinden biri Roma'ya geldi.
Agca'ya 40 bin Avusturya silingi para ve Viyana'daki Abdullah Catli ile Oral
Celik'ten selam getirdi.
Mehmet Ali Agca, Mart 1981'de "cagrildigi" Avusturya'ya gitti.
Viyana'da Jheringasse'deki evde bulustuklari Abdullah catli, Oral Celik ve
Mehmet Sener ona, cok onemli birinin vurulmasi icin Bekir Celenk'den buyuk
bir para teklifi aldiklarini acikladilar. Kimin vurulacagi belli degildi ama
silahlarin nereden alinacagi belliydi. Bekir Clenk onlara Otto Tintner
adinda birinin adini vermisti.
Agca ile Oral Celik verilen adrese gittiklerinde, silah dukkaninin
arkasindaki bir odaya alindilar ve burada yasli Otto Tintner'in yanindaki,
silah isinin esas patronu Horst Grillmayer'i tanidilar.
Eski bir Nazi olan Grillmayer'e Oral Celik dort adet Browning istediklerini
soyledi. Tintner kis sure icinde Isvicre'den yirmibir adet Belcika yapisi 9
mm Hesrtal getirtti ve kayitlarini yok etti. NATO yapimi silahlardan dordu,
yedek sarsorleri ve mermileriyle birlikte getirildi. Oral celik, dort silah,
sarjorler ve mermiler icin 60 bin silingi pesin odedi.
Bu isi bitirdikten sonra, Bekir Celenk'i Londra'da kalmakta oldugu otelden
arayip silahlari aldiklarini soylediler. O da onlara 30 Mart'ta Zurih'te
bulusmak uzere randevu verdi.
Bir barda bulustular. Bekir Celenk aciklamaya basladi:
-Iste simdi soyluyorum haklanacak adam Papa. Daha once de soyledigim gibi 3
milyon marki paylasacaksiniz. Para benim bir araci kurulusum vasitasiyla
Almanya'daki bir hesaba yatacak. Geri kalani siizn isiniz.
Oral Celik sordu"
-Peki parayi veren kim?
Celenk kendine sorular sorulacagini hesaplamisti. Fena halde cani sikilmis
gibi yapti..
Sonra guven verici bir tonda devam etti:
-Dogrusunu isterseniz, karari kimin aldigini ben bile bilmiyorum.
Agca ve celenk gozlerini dikmis dikkatle ona bakiyorlar ve aciklama
bekliyorlardi.
_Teklifi Italya'da se seydeki insanlar...nasil diyeyim...? seyde olan,
diyelim gizli ortamlarda.
-Politikada mi? diye irkildi Agca, daha da ilgilenmis bir havada.
-Bu insanlar resmi olarak hicbir yerde yokturlar ama alsinda her
yerdedirler. Is aleminde, politikada, masonlukta.
Dalgin gozlerle hepsine teker teker bakarak yeniden konustu:
-Ama bunu bilmek zorunlu mu? Bana bir bakin. Zenginim ve basarimin sirri, bu
tur sorulari sormamamdir. Satin alirim,. satarim ve karima bakarim (karisi
Hulya Kocyigit'in kardesi Nilufer Kocyigit'dir)
Bekir Celenk'in "resmi olarak hicbir yerde, gercekte her yerde" diye sozunu
ettigi ama kim olduklarini soylemedigi bu kisiler Gladio'nun (Italya
Kontragerillasinin adi) sefleriydi.
Abdullah Catli ve cetesinin de, belki de kim olduklarini bilmeden emir
aldiklari kisiler bunlardi.
Bekir Celenk, piramidin ancak en alttakilerinden birini, "is" ortagi Henry
Arsan'i taniyordu.
Atmis yedi yasindaki Ermeni kokenli Suriyeli Henry Arsan (bir adi da Henry
Arslanyan) bir eli uyusturucu da, oeteki silah ticaretindeydi. Silahalri
Bekir celenk'in gemileriyle tasiniyordu ve Henry Arsan odemeyi Turk'lerden
saglanan uyusturucunun parasiyla yapiyordu.
Tam isleri yolunda giderken, Nisan 1973'de Roma'da ajan oldugunu bilmedigi
biirne iki yuz kilo baz morfin satarken DEA'nin (Amerikan Uyusturucuyla
Mucadale Orgutu) tuzagina dustu.
Kendisyle yapilan pazarligi kabul etti: Cezalandirilmamasina karsilik, DEA
ve Italyan Icisleri Bakanligi ile isbirligi yapacakti. Boylece CIA'nin
denetimine giriyordu. Ama bu sayede isleri de giderek cok buyudu.
DEA ajani oldugu icin 1973'den beri bu oyunu tehlikeli bir sekilde seytanca
oynamaktaydi. Bir yandan uyusturucu larsiligi silah satarak kacakciliktan
cikar sagliyor, ote yandan Turk, Alman ve Bulgar rakiplerinden kurtulmak
icin onlari DEA'ya ihbar ederek muhbirlik yapiyordu.
Ve dunyanin en buyuk silah tuccarlarindan olan Henry Arsan, silahtan degil
ama uyusturucdan tutuklandi.
18 Subat 1983'te Italya'da baslayan ve yuzyilin en buyuk uyusturucu davasi
olarak bilinen davanin bir numarali sanigiydi. CIA ve DEA'nin gayretleri
bile onu kurtaramadi. Davayi yuruten savci Palermo'nun delilleri saglamdi,
elinde CIA raporlari ve Bekir Celenk'ten aldigi "Henry Arsan"in CIA hesabina
calistigu," itirafi vardi. Ancak o bunlara aldirmadi, Arsan'i tutukladi.
222 sanikli "eroin mafyasi" saniklarindan 32 si Turk'tu.
Alman saniklardan Oberhofer ihapisten kacirildi. Oteki Alman sanik Karl
Kofler ise, Bolzano Cezaevi'nde olduruldu. Olumune bogazini keserek intihar
susu verilmisti. Ama yapilan otopsi de kalbine cok ince bir sis saplanarak
olduruldugu anlasildi.
Henry Arsan 11 Kasim 1984 sabahi Milano'nun Vittero Cezaevi'ndeki hucresinde
olu bulundu. Henry Arsan'in yakin calisma arkadasi Bekir Celenk'de 14 Ekim
1985'de Ankara'da Cezaevin'deki hucresinde olu bulundu..
Devam edecek...
Hanife
Banker Calvi, Vatikan'in en buyuk hissesine shaip oldugu ve Italya'nin en buyuk
ozel bankasi olan Milano'daki Banco Ambrosson'un baskaniydi. Ne oldugunu
birazdan gorecegimiz P2 mason locasinin onemli uyelerinden biriydi.
Londra'da 1981 yilinda bir koprude asilmis olarak bulunan Banker Calvi'nin
dramatik sonu icin one surulen iki varsayimdan biri, Ingiliz gizli servisi
tarafindan ortadan kaldirilmis olmasiydi. Ama daha gecerli olan olasilik, P2
mason locasi tarafindan oldurulduguydu.
Calvi masonik bir sekilde oldurulmustu. Boynuna gecen halata mason dugumu
atilmisti, cepleri mason sembolleriyle doldurulmustu, hatta olduruldugu koprunun
adi Blackfriairs, Ingilizcede siyah cuppeli kesis anlamina geliyordu.
Gladio infaza imzasini atmisti.
Basamaklari cikmaya devam ediyoruz ve Calvi'den onun bir ustune, P2 Mason
Locasi'nin baskani Licio Gelli'ye geliyoruz.
19'uncu yuzyilda kurulup sonra yok olan "Propaganda Due" (P2) mason locasi, 1966
yilinda Italya Buyuk Sark locasinin o zamanki "ustad-i azam"i Giordino
Gamberini'nin emriyle yeniden kurulmustu. Locayi kurmakla da ustat Licio Gelli
gorevlendirilmisti.
Gelli'nin mason locasindaki takma adi, "Kuklaci"ydi. (Il Burattinaio). Bu ada
ona 7 Aralik 1970'de "Ruzgar Gulu" adi verilen hukumet darbesi komplosunu
sahneye koymasindan sonra, P2 locasi tarafindan verilmisti.
Gelli'nin ilginc oldugu kadar karanlik bir gecmisi var. Alman SS'lerine
katilmis, Nazilerle birlikte savasmis, hem KGB'ye hem de CIA'ye calismis.
P2 Italya'da on yildan fazla bir sure istikrarsizlastirma politikasi icin
cesitli eylemelr gerceklestirdi. Gelli'nin bu amacla kullandigi, CIA ajani ve
uluslararasi terorist olan iki "gladyatoru" vardi: Francesco Pazienza ve
Stephano Delle Chiae. Bu iki kisinin Turk tetikciler Abdullah Catli ve Mehmet
Ali Agca ile iliskilerini ileri bolumlerde gorecegiz.
SUPER P2
Zirvede son iki isim, Vatikan'daki Papa'nin yani basinda yerlesmislerdi: P2'nin
Vatikan'daki bas temsilcisi, Amerikan asilli Kardinal Paul Casimir Mercinkus ve
Vatikan mali danismani, kara para uzmani, Guney Amerika'daki diktatorluklerin
finansoru Michele Sindona.
P2'nun iki onemli kolu vardi:
1) Italyan gizli servisi )SISMI) ve icindeki uzantisi olan super Sismi. Hen5ry
Arsan ve Bekir Celenk'ten, Amerika'daki Cosa Nostra'ya ve Guney Amerika'ya kadar
silah ve uyusturucu kacakciligini, kara parayi kontrol ediyordu.
2) Monte Carlo'daki yurutme komitesi olan Super P2 locasi: Avrupa'li ve
Amerika'li tutucu sahsiyetlerden olusuyordu. Uyelri arasinda Italyan Basbakani
Gulio Andreotti, ABD eski Disisleri Bakanlarindan Henry Kissinger ile NATO eski
genel sekreteri Alexander Haig'in bulundugu da soyleniyordu.
Ve Gladio....
Gladio adi o tarihlerde henuz bilinmiyordu. Bu karmasik iliskilerin arkasinda
bulunan orgutun adinin Gladio oldugunun anlasilmasi icin 1990 yilini beklemek
gerekti..
Devam edecek....
Hanife
Basbakan Andreotti, 29 Kasim 1990'da "Gladio" (Kilic) adli bu "devlet cetesi"ni
lagvettigi ama sorumluluktan kurtulamadi -eh ne de olsa Turkiye'de yasamiyordu..
Meclis'ta kurulan, "Sag Terorizmin Aydinlatilmamis Suikastlari" Komisyonu'nun onune
cikti.
Derken NATO'ya bagli tum Avrupa ulkelerinde gizli silahli gruplar orgutlendigi ve
gizli cephane depolari olusturuldugu anlasildi... ABD Yonetimi, NATO uyesi tum
ulkelerde gizli Kontragerilla orgutleri kurmustu. Bu orgutlenmenin iki ayagi vardi:
yer ustunde ozel komando birlikelri, yeraltinda "vatansever"lerden olusan ve kural
olarak hicbir yasaya bagli olmayan, koylere kadar inen gizli bir orgutlenme.
NATO tarafindan yonetilen ve planlari CIA tarafindan hazirlanan, Merkezi
Bruksel'deki NATO karargahi olan bu orgutler, birbirinin pesi sira ortaya cikarildi
ve sorumlulari yargilandi:
Italya'da : Gladio ; Almanya'da "Stay Behind" veya "Gehlen Harekati" ; Fransa'da
"Ruzgar Gulu" ; Ingiltere'de "Sceret British Network Revealed", Belcika'da "SDRA-8"
veya "Glaive", Hollanda'da "NATO Command" veya "0 ve 1 orgutu", Isvicre'de "P-26",
Avusturya'da "Schwert", Yunanistan'da "B-8, Sheepskin" veya "Kizil teke derisi
orgutu", Turkiye'de "Ozel Harp Dairesi" veya "Kontragerilla", ya da son zamanlarda
one cikarilan bir ad "Ergenekon".
KOnuyla ilgilenen Alkman yazar Leo A. Muller, Turkiye'deki "Gladio" ile ilgili
olarak sunlari yazdi: "Turk Gladio subesi ulkenin NATO'ya gecisinden bir yil sonra
kuruldu. Orgut ilk baslarda "anti-terror orgutu" olarak adlandiriliyordu ve
Amerika'nin askeri missyonu (JUSSMAT) yuvalanmisti. Turk gladyatorleri yirmi yildan
beri; ulkede teroro, katliam ve iskenceye katiliyorlar. Turk gerilla orgutu, gizli
NATO icinde faaliyet gosteren en vahsi ve en kanli birliklerden biriydi. Turk
gladyatorlerin finansmani acikca Amerikan yardimindan saglanmisti. Turk
gladyatorleri fasist "Bozkurtlar"in saflarindan toplanmistir. [Leo A. Muller/ Gladio
(Kontragerilla) Soguk Savasin Mirasi].
Galdio tum Avrupa ulkelrinde ortaya cikarilmasi Turkiye'de de "kontragerilla
tartismalari"nin bir kez daha parlayip sonmesine yol acmisti. Bu arada Bulent
Ecevit, "uzun yillar saklamak zorunda kaldigi," bir gercegi acikladi:
"1974'deki Basbakanligim sirasinda zamanin Genel Kurmay Baskani Orgeneral Semih
Sancar Basbakanligin ortulu odeneginden acil bir ihtiyac icin birkac milyon lira
istedi... Genelkurmay'dan bu paranin ne amacla istendigini sormak zorunda kaldim.
"Ozel Harp Dairesi icin istiyoruz" yaniti geldi... O zaman kadar bu dairenin tum
giderlerinin gizli bir odenekle ABD'nin karsiladigi; ancak ABD'nin bu parasal
katkiyi kestigini, o nedenle Basbakanligin ortulu odeneginden para istemek zorunda
kalindigini bana bildirdi... Ozel Harp Dairesi'nin nerede oldugunu sordum, "Amerikan
Askeri Yardim Heyeti ile ayni binada" yanitini aldim....."
Devam edecek...
Hanife
Evet Galdio afftemiyordu. 1981 yilinin Mart-Nisan-Mayis aylarinda Italyan kamuoyu
pespese gelen olaylar ve cinayetlerle sarsildi. P2;ni pesine dusen gazeteciler,
savcilar, polis mufettisleri kafalarina birer kursun sikilmis olarak olu bulunuyordu.
P2 locasinin lideri Gelli'nin malikanesinde arama yapan polis, P@'nun gizli listelerini
bulunca kiyamet koptu.
Gelli'nin leindeki 962 kisilik listede kimlerin adlari yoktu ki?
Vatikan'daki bircok kardinal ve piskopos, ellinin uzerinde general ve amiral, iki bakan,
gzili servisin ve emniyetin ust duzey yoneticileri, sanayiciler, is adamlari,
gazeteciler, pop yildizlari.
Ve Italyanlara sok ustune sok yasatan butun bu gelismelere 13 Mayis'ta bir sok daha
eklendi" Papa II. Jean Paul'un, "Turk teroristi" Mehmet Ali Agca tarafindan vurulmasi...
Vatikan'in "mali islerine" burnunu sokan Papa I. Jean Paul'un esrarengiz bir olumle
bertaraf edilmesinden sonra Gladio'nun Vatikan temsilcisi Amerikan asilli Kardina
Mercinkus'un konumu iyice guzlenmisti. Daha sonra patlak veren P2 sakndalini kendine
bulastirmamayi da basarmisti.
Ama yeni Papa tam anlamiyla ele gecirilmis degildi. Banco Amnrossiano konsunda o da
guclukler cikartiyordu. Super Sismi merkezinin II. Jean Paul'un de bertaraf edilmesi
yolunda karar vermesi bu gelismelerin bir sonucuydu. Ve artik ok yaydan cikmisti.
13 Mayis 1981 Carsamba gunu, Saint-Pierre meydaninda Papa'ya suikast eylemi
gerceklestirildi. Agca kacmaya calisirken hemen yaninda bulunan Rahibe Letizia
tarafindan durduruldu. Tam o sirada elijde silah bulunan ikinci bir kisi, sutunlara
dogru kacip gozden kayboldu. Alanda bulunan Amerika'li turist Newton, onunden kosarak
kacan bu adamin arkadan iki poz fotografini cekebilmisti...
Agca, Papa'ya iki el ates etmisti, ama Papa uc kursun yarasi almisti!
Yani ikinci bir tetikci daha vardi. Amerikali turist onun arkadan fotografini cekerken,
esi Bayan Newton ve arkadasi Bayan Johnson da kacan kisinin yuzunu cok iyi gormuslerdi.
Savci Martella ikinci tetikcinin Oral Celik oldugundan emindi. Italyan savci, Agustos
1982'de Washington'a gitti ve taniklara Oral celik'in baska baska fotograflarini
gosterdi. Uc tanik da, alandan elinde silahla kacan kisinin Oral Celik oldugunu teshis
etti ve Martella'nin tutanagini imzaladilar. Aslinda Mehmet Ali Agca'da 28 Aralik
1982'de Celik'in meydanda oldugunu savciya itiraf etti. Ama durmadan ifade degistirdigi
icin kimse ona inanmadi. Delil yetersizligi nedeniyle Oral Celik hakkinda tutuklama
karari cikartilamadi. Cunku Abdullah Catli Eylul 1985'de "tanik olarak" Roma
mahkemesine cikarildi ve "Oral Celik o gun Viyana'da benim yanimdaydi,: dedi. Bu ifadeye
gore Oral Celik hakkindaki dava, Italyan yasalarina gore bir daha acilmamak uzere dustu.
Devam edecek...
Hanife
"Abdullah ile telefonda gorusuyorduk. Aradigi yerleri sasirtmacali soyluyordu. Papa olayi
sirasinda Viyana'daydilar; Abdullah, Mehmet Sener, Oral Calik, Ramazan Sengul. O sirada
telefonda bana, "Bizim delinin yaptigini gordun mu?" dedi.
Abdullah Catli esine aradigi yerleri sasirtmali soyleyecek kadar ihtiyatliydi. Oyleyse neden
bu telefonu, nerede oldugunu belirterek acti? Hem de tam Papa suikastinin yapildigi gun! Hem
de yaninda kimler oldugunu soyleyerek ! Yaninda baska kacaklarin da oldugunu aciklayarak!
Abdullah Catli gibi gizli servisler ile icli disli birinin. Nevsehir'deki telefonun
dinlenildigini bilmemesi mumkun mu?
Bu telefon konusmasi, telefonu "dinleyenlere" ya da "kaydedenlere" Abdullah Catli'nin bir
mesajidir: "Mehmet Ali Agca Papa'yi vurdu. Ben, Oral Celik ve Mehmet Sener bu isin icinde
yokuz. Biz o gun Viyana'daydik!"
Abdullah Catli, Papa suikastinda Oral Celik'in olmadigina daha o gun "telefon mesajiyla"
taniklik etmeye basladi. Nitekim Catli, "Mehmet Ali Agca suikasttan sonra kacabilseydi onu
yine saklardim," diyecekti.
Oyleyse suikasttan kacan Oral Celik'i haydi haydi saklardi!
Abdullah Catli ve Oral Celik, Papa suikastindan kendilerini siyirabildiler. Ama onlarin bu
isin icinde oldugunu bilen ve yillar sonra konusan cok onemli bir tanik vardi: CIA'nin,
Gladio seflerinden Francesco Pazienza.
Pazienza'nin avukati De Gori, Aralik 1996'da Roma'da yaptigi basin toplantisinda aynen sunu
soyledi: "Pazienza Papa suikastinin bas sorumlusunun Abdullah Catli oldugunu soyledi. "Sef
ve gercek orgutleyici Catli'dir, Agca ise gercek katil," dedi.
Catli ve Agca'yi bu kadar yakindan taniyan Pazienza kimdir? Once onu bir taniyalim.
Sicilyali denizalti pataloji doktoru Francesco Pazienza, Kaptan Cousteau'nun okyanus
arastirmalarinda calismisti. Cok usta bir yuzucu ve dalgicti. 1974'de Arapca;da ogrenmis
olarak Cousteau'nun ekibinden ayrildiktan sonra para babasi ve silah tuccari Suudi
Arabistan'li Akram Ijieh'in merkezi Cenevre'de olan Interinvest adli sirketine finansman
uzmani olarak girdi. Yakin arkadasi Fransiz Michael Roussin ile gizli servislerle tanisti.
Italyan gizli servisi Sismi'ye girdi. Henuz otuzbesindeydi ama muthis zekasi ve birikimi
sayesinde uc gizli servise, CIA, Italyan ve Fransiz gizli servislerine calismaya basladi. P2
patronu "Kuklaci" Gelli tarafindan Banco Ambrossiano'unun yonetim danismanligina getirildi.
Cok tarafli ajan olan Pazienza, Papa'ya yakinda suikast duzenlenecegi konusunda duyumlar
almisti. Super Sismi'nin sefi General Santovito'nun da komplonun icinde oldugunu, Banker
Calvi'nin "imalarindan" cikaran PAzienza, devre disi birakilmasini kendine yediremedi.
"Mesleki kariyerinin" hakarete ugradigini hissetti. Eski dostu ve Fransiz Gizli servisinin
(SDECE) sefi Kont de Marenches'i arayarak olaydan haberdar etti. Bunu uzerine Marenches
Vatikan'i suikast konusunda uyardi. Ama Italya'da Papa'yi korumakla gorevli olanlar da
suikastin icindeydiler,
Savci Martella, Fransiz gizli servisine bu bilgiyi nereden aldiklarini sordu ama Fransizlar
yanit vermeyi reddettiler.
Suikasttan sonra Gladio, suikastin KGB ve Bulgarlar tarafindan planlanip uygulandigina dair
yogun bir propaganda faaliyeti baslatti. Bu tezin gecerlilik kazanmasi icin CIA'nin tum
dezenformasyon olanaklari harekete gecirildi.
CIA'nin Papa suikasti haberlerini yonlendirdigi yayin kuruluslari arasinda, Reader's Digest
Dergisi, Washington Post ve New York Times gazeteleri ile NBC televizyon kanali basi
cekiyordu.
Bir Fransiz dergisi kasim 1992 sonundaki sayisinda yayinladigi "Papa suikasti" dosyasinda
"Bulgar parmagi" senaryasonun Ankara'daki eski CIA sefi Paul Henze tarafindan yazildigini
acikladi.
Washington'a giden Italyan Savci, Rosario Priore, Beyaz Saray'daki CIA dokumanlarini
incelerken, CIA seflerinden Robert Gates'in iki tane gizlli emrini buldu. GAtes,
arastirmacilarina Papa suikastinda KGB parmagini bulmalarini emretmisti.
Bu duyumlari alan MIT'ci Mehmet Eymur'de bunu raporlarina gecmisti:
" Oflu Ismail bir gun bana, benim de tanistigim Kenan isimli esmer, sakalli bir arakadsini
gostererk, Kenan'in Kizil Tugaylarla irtibatinin bulundugunu, Agca'yi yonlendiren ve
silahini veren kisinin Kenan oldugunu soyledi" [Mehmet Eymur, Etud, s.5].
Gerci o zamanlar bilinmiyordu ama, bugun artik Papa suikastinda kullanilan silahin eski
Nazi, Avusturyali silah tuccari Grillmayer'den alindigi ve Agca'ya Avrupa'daki ulkuculerden
Omer Bagci tarafindan goturuldugu biliniyor. Burada ilgi ceken nokta, Eymur'un boyle bir
"saptirma"ya basvurmasi ve CIA'nin kampanyaisna katilmis olmasidir.
Devam edecek....
Hanife
Abdullah Catli ve Oral Celik'in Avusturya'dan ayrilmalarinin
ikinci onemli nedeni ise, Papa suikastinin Avrupa'daki
ulkuculerde buyuk tepki yaratmasiydi. Sorusturmalar ile
ulkucu dernekler uzerindeki baski artmisti. Boyle olunca bu
derneklerin kapilari Turkiye'den kacip gelenlere kapanmisti.
Bu sekilde zor da kalanlarin bir kismi yardim istemek icin
Abdullah Catli'ya geliyorlardi. Avrupa'ya kacan ulkuculerin
hemen hemen hepsi, uyusturucu isine karismislardi.
Abdullah Catli, Oral Celik ve Mehmet Sener Viyana'dan
ayrilinca, once Isvicre'nin Olten kentine gectiler. Daha
ileriki bolumlerde gorecegimiz gibi Basel Savciligi
iddianamesinde "uyusturucu ticaretinin organize edidigi
merkez" olarak nitelenen Olten Kultur Dernegi'nin kurucusu
Eyup Erden'in evinde kaldilar.
Bir sure sonra birlikte uyusturucu isne girecekleri Seref
Benli ve Nevzat Bilece'i bu evde tanidilar. Abdullah Catli
ve Oral Celik Isvicre'deki gorusmeleri bitince, Mehmet
Sener'i orada birakip Paris'e gittiler.
ZURIH'TE YAKALANIP SERBEST BIRAKILDILAR
Abdullah Catli, Oral celik ve Mehmet Sener 22 Subat 1982'de
Zurih'te sahte pasaportlarla gozaltina alindilar. SAhte
evraktan gozaltinda tutulan Celik ve Catli hemen serbest
birakildi, uyusturucu ticareti ile suclanan Sener ise
hapiste kaldi.
Zurih savcilliginin 25 Subat 1982'de duzenledigi sabika
kaydina gore Catli "evrak tahrifati" ve "girisini bildirmeme
suclarindan" 2 gun tutukevinde kalis suresi gozonunde
bulundurmak uzere 21 gun hapis" cezasina carptirildi. Ayni
belgede "sucu isledigi tarih" bolumun karsisinda "Agustos
1981 tarihinden beri" ibaresinin yer almasi ilgincti.
Belgeye gore Catli, Isvicre'ye bir bucuk yildan beri gizli
giris cikis yapiyordu.
Interpol tarafindan aranmakta olduklari halde, Oral Celik 24
saatte, Abdullah Catli ise 48 saatte ellerine Zruih polisi
tarafindan suzenlenmis birer kimlik karti da verilerek
serbest birakildilar! Hatta Celik'in cebine harclik bile
konuldu.
Abdullah Catli 1985'de Roma Mahkemesi'ne tanik olarak
cikarildiginda soylediklerinin arasinda su sozler de vardi:
"Bir yandan bize para teklif ediliyor, bir yandan da
tutuklanma tehditi altindayiz. Oral Celik 1982'de Zurih'te
tutuklandiginda Isvicre'li yetkililer ona, "Seni serbest
birakiyoruz. Bundan boyle serbestce dolasabilirsin ve bir
seye ihtiyacin oldugunda bize gelebilirsin. Unutma ki,
herseyin karsiligi odenecektir," dediler. Interpol
tarafindan arandigimizi bile bile serbest birakirlarken ayni
teklifi bana da yaptilar."
Mehmet Sener ise yargilanmakta oldugu uyusturucu davasinin
Mayis 1985'te yapilan durusmasina ara verildigi bir anda,
gazetecilerle yaptigi sohbet sirasinda bu konuya degindi.
Sener'in sohbet ettigi gazetecilerden Isvicreli Pasca
Auchlin ile Frank Carbeley, daha sonra yazdiklari "Buyuk
Skandal" adli kitapta bu konusmayi soyle anlatiyorlar:
"Soru: Uyusturucu ticareti yaptiginiz icin
cezalandirilacaksiniz.
Sener: Abdullah Catli ve Oral Celik de uyusturucu ticareti
yapmislardi.
Soru: Polis tarafindan araniyorlar.
Sener: Guleyim bari. O zaman polis onlari niye saliverdi?
Soru: Catli ve Celik'in Isvicre'de tutuklandigini mi ileri
suruyorsunuz?
Sener" Aynen oyle. Ucumuz birden tutuklanmistik. Sadece ben
kucuk baligi hapsettiler.
Soru: Ne zaman tutuklandiniz?
Sener" 1982 baslarinda Zurih'te.
Soru: Zurih polisi uluslararsi planda aranan iki ulkucuyu
neden serbest biraksin?
Sener: Soyledim ya, bu siyasi bir dava". *
* Meral Catli, bu aciklamalarindan sonra Mehmet Sener'in
Abdullah catli ile araralarinin acildigini soyluyor.
Isvicre Interpolu, Catli hakkinda Anakar, Paris ve Roma
interpollerine birer telsiz masaji gecti. Ne zaman mi? 25
Subat 1982'de yani Zurih polisi Catli'yi serbest biraktiktan
bir gun sonra!
Mesajda Catli'nin sahte pasaportuyla ilgili olarak su
bilgiler verildi: "Abdullah Catli'nin uzerinde bir kimlik
kartiyla, 3.2.1954 dogumlu Mehmet Saral adina duzenlenmis,
tahrifat gormus 574139 sayili bir pasaport bulunmustur..."
Simdi siki durun: "Bu pasaport kendisine Turkiye
Cumhuriyet'i Zurih Baskonsoloslugunca 10.12.1981 tarihinde
verilmistir. Tahrifat gormus kimlik kartinin tetkikinde ve
ayrica Uluslararasi Kriminal Polis Orgutunun duzenledigi
1359/80 sayili suc fisinde cinayet sucuyla
belirtilmektedir."
Gulelim mi aglayalim mi? Isvicre Interpolu bir gun once
serbest biraktigi Catli'nin cinayet sucundan arandigini bir
gun sonra Turkiye'ye bildiriyor! Turkiye'nin Zurih
Baskonsoloslugu, hem Turkiye'deki Sikiyonetim Mahkemelerinin
hem de Interpol'un aradigi Catli'ya pasaport veriyor!
Interpolun bu mesajini alan Turk yetkilileri ne yapiyor
dersiniz?
Adalet bakanligi mesaji sikiyonetime gonderiyor. Sikiyonetim
Askeri Savciligi 15 Mart 1982 tarihli bir yazi ile Adalet
bakanligina Isvicre'den Catlinin iadesinin istenmesini
bildiriyor. 22 Nisan 1982 tarih ve 1980/347 sayili bir
yaziyla da, Isvicre'den "Terorist amaclarla birden fazla
adam oldurme sucundan aranan" Abdullah Catli'nin iadesini
istiyor. Iadesi istenen kisi sirra kadem basmistir ama
Isvicre, Turk Adalet Bakanligina sucun siyasi olup
olmadigini ve cezasinin idam olup olmadigini soruyor. Adalet
Bakanligi 16 Nisan ve 15 Ekim tarihli yazilariyla
sikiyonetimden sucun daha iyi tanimlanmasini istiyor.
Sikiyonetim Askeri Savcisi Hakim Albay Zeki Egin, 1 Kasim
1982 tarih ve 1981/794 terihli yazisiyla, Adalet
Bakan;igi'na "Abdullah Catli'nin sucunun tasarlayarak birden
fazla adam oldurme fiilini kapsadigi icin iadesinde israr
edilmesini" bildiriyor.
Bizim elimizdeki belgeler burada bittigi icin yazismalarin
ne kadar zaman surdugunu bilmiyoruz!
Devam Edecek...
Hanife
Peki bu mesaji alan Fransiz makamlari ne yapmistir? Adlari
mesajda gecen ve cok sayida mektup yazdiklarina gore Abdullah
Catli ile yakin iliskisi oldugu anlasilan sahislari ve adresleri
arastirmis midir?
Bilmiyoruz. Bildigimiz, Catli'nin daha iki yil (sonradan
gelecek olan) esi ve cocuklari ile Fransa'da rahatca kaldigi,
dil okuluna gittigi, istedigi zaman baska ulkelere gidip geldigi
ve uyusturucu ticareti yaptigidir.
Italyanlar ise Isvicre Interpolu'nun bu mesajini alir almaz
harekete gectiler. Papa davasinin savcisi Martella, Abdullah
Catli ve Mehmet Sener isimlerini dosyadan biliyordu. Komiser
Marchionne'u Zurih'e gonderdi. Komiser ve yardimcisi Zurih'e
geldiginde Sener hapisteydi ama Catli coktan serbest
birakilmisti ve "ortadan kaybolmustu".
Italyan komiser dosyayi karistirinca, sans eseri arsivde kalmis
olan Catli'nin telefon defterini buldu. Defterde Agca'nin
silahi Olter'den kendisine gonderdigini soyledigi isimleri
aradi. Agca'nin sozunu ettigi Omer Gulec diye biri defterde
yoktu, bu adi Olten telefon rehberinde de bulamamisti. Eyup
diye biri de defterde yoktu. Catli'nin defterinde alfabetik
sirayla giderken "V" harfine geldiginde Agca'nin sozunu ettigi
kisilerden Vahdet'e ve telefon numarasina rastladi. Vahdet
arandi ve bulundu: Olten ulkuculerinden Vahdettin Ozdemir.
Ozdemir konustu ve Agca'nin "Omer Guler" adiyla tanidigi kisinin
Omer Bagci oldugunu soyledi. Gozaltina alinan Bagci, Agca'nin
kendisine emanet ettigi silahi suikasttan birkac gun once
Milano'ya goturup teslim ettigini itiraf etti ve tutuklandi.
Agca'ya goturulen ve suikastta kullanilan silahlarin esrari,
Catli'nin telefon defteri sayesinde cozulmustu. Ve tabii,
Catli'nin Pap suikasti ile iliskis bir kez daha kanitlanmisti...
Devam edecek..
Hanife
Mehmet Sener'in 25 Subat'ta Zurihte onemli bir "is" randevusu vardi.
Sener tutuklanip, Oral Celi'de apar topar Paris'e donunce, randevuya
gitme gorevi Catli'ya kaldi.
Yani, Zurih polisinin 24 Subat'ta serbest birakip, Isvicre
Interpolu'nun 25 Subat'ta Ankara, Paris ve Roma'ya telsiz mesajlari
gonderdigi saatlerde, ardiklari Catli daha hala Xurih'te
burunlarinin dibindeydi.
Sener'in tutuklanmasaydi bulusacagi kisi, MIT ajani oldugu sonradan
anlasilacak olan Nevzat Bilecen'di.
Catli serbest kalir kalmaz Nevzat Bilecen'e telefon etti. Zurih
Camii'ne gelmesini, Sener'in gelemeyecegini, bu yuzden ayni konuyu
kendisiyle gorusecegini soyledi. Bilecen sahsen tanimadigi ama
ununu cok sik duydugu "Reis'i nihayet taniyacagi icin oldukca
heyecanliydi. Ama camide bulustugu Catli'nin daha once Olten'de
Eyup Erden'in evinde kendisine Sener ile birlikte "Hasan" diye
tanitilan kisi oldugunu gorunce sasirdi.
Catli ona Mehmet Sener'in kendisine Istanbul seyahatinden bahsedip
bahsetmedigini sordu. Bilcen bahsettigini soyletince, Istanbul'a
gidip Mehmet Sener'in kardesi HasanHuseyin Sener'i bulmasini soyledi
ve telefon numarasi verdi, Ondan alacagi eroini kendilerine
getirmesi gerektigini anlatti. Organizasyonun acilen paraya
ihtiyaci oldugunu eklemeyi de unutmadi.
SIR OLAN BIR KILO EROIN
Catli'dan talimati alan Nevzat Bilecen, Audi marka arbasiyla
dogrudan Istanbul'a gitti. Hasan Huseyin Sener'i buldu. :Mal" daha
o gelmeden hazirlanmisti. Hasan Huseyin Sener'in iki baklava
paketine sakladigi 1 kilo eroini bilecen'e verdi. Bilecen
"hediyelik baklava paketlerini" aldi. Ve Dulliken'e donup Catli'yi
buldu, mali getirdigini soyledi. Catli bu eroinden kucuk bir
numuneyi, kalite kontrolu icin Seref Benli'ye goturmesini istedi.
Bilecen bu talimati da yerine getirdi. Bir kac gun sonra Zurih'te
Catli'nin yanina gitti. Catli ona eroinin kalitesinin cok kotu
oldugunun anlasildigini ve malin tamamini kendisine getirmesini
soyledi. Sonucta Bilecen "kalitesi bozuk" 1 kg eroini Catli'ya
verdi. Catli'nin Nevzat Bilece'e "atacagini" soyledigi i kilo
eroinin akibeti machul kaldi.
Catli'nin yasaminda "mechul" bir cok olay vardi, bunlardan biri de
Amerika macerasiydi.
Devam edecek.....
Hanife
Abdullah Catli Amerika'ya ne zaman ve nasil gitti?
Iddialar, Catli'nin Guney Amerika'ya ve ABD'ye karanlik kisilerle
birlikte, gizli yollardan hem de kendi kimligiyle gittigi dogrultusunda.
Kanitlanmamis am guclu bir iddiaya gore, Catli Amerika'ya, 9 Eylu
1982'de uluslararasi terorist, eski Nazi ve cok tarafli ajan Stephano
delle Chiae tarafindan goturuldu. Once Latin Amerika'da yapilan, tum
dunyadan fasist partilerin bir araya geldigi Dunya Anrikomunisler
Birligi (WACL) toplantisina katildi. Sonra CIA ajani, ulluslararasi
silah kacakcisi Suriye'li Ermeni Henry Arsan ve turk ortagi Bwekir
Celenk'in istegiyle onlarinda bulundugu Bolivya'ya goturuldu. Daha
sonra da yine Delle Chiae ile birlikte Miami'den ABD'ye giris yapti.
Bunu ilk soyleyen, ilginc biyogarfisini daha onceden gordugumuz cok
tarafli ajan ve "Chiae'nin yakin "mesai" arkadasi Francesco
Pazienza'dir.
Pazienza 1985'de New York'ta hapsitedir ve Papa davasinin savcisi
Martella tanik ifadesini almak icin Amerika'ya onu gormeye gider.
Pazienza, Martella'ya Papa suikastini Bulgarlar'in organize ettigi
iddiasinin komik oldugunu, bunu Agca'ya Italyan gizli servisi SISMI'nin
soylettigini anlatir. CIA iliskisine gelince Abdullah catli'dan
bahsetti:
"Delle Chiae 9 Eylu 1982'de yaninda Catli'd aoldugu halde Miami
Havaalani'na indi. Amerikan gumrukculeri, gizli servislerinin
kendilerine verdigi talimat geregi Italyan teroristini durdurmadilar,
sadece iki kisinin ABD topraklarina girisini kaydetmekle yetindiler."
Italyan Savci Martella bunlarin hepsini tuttugu tutanaga yazdi ve
imzalatti.
Burada Delel Chiae'nin terorle dolu gecmisine bir goz atalim ki,
Catli'nin kimlerle iliski icinde oldugu daha iyi anlasilsin:
1936 dogumlu Chiae, "Il Coccolo" (Bodur) lakabiyla ve dunyanin cesitli
ulkelerinde devlete bagli teror orgutlei kurmasiyla taninir. Bu
orgutlerin militanlarini suikast, bombalama, iskence, yildirma va
katliam teknileri konularinda egitti. Daha 22 yasindayken Italyan Nazi
orgutu Ordino Nuovo'ya katildi. 1959'da bu orgutten kopardiklariyla
birlikte, daha kanli bir orgut olan Avanguardia Nazionale'yi (Milli
Oncu) kurdu. DAha sonra Fransiz OAS orgutunde, Yunanistan'daki Albaylar
Cuntasi'nda Aralik 1969'da Milano'daki Fontana alaninda 16 olu, 90
yaraliya yol acan bombali saldirida yer aldi. Farnco Ispanya'sinin gizli
sevisini "vurucu tim" oalrak egitti. Salazar Portekiz'inde Guney
Afrika'dan istihbarat saglayan bir ajans kurdu. Angola'da Unita'nin
lideri Savimbi'yi egitti. Allende'nin Sili'sinde, istikarsizlik
eylemelrine katildi. Salvador'da "olum timleri"ni egitti. Arjantin'de
dini lider Oscar Romero'nun oldurulmesi emrini verdi. Bolivya'daki
askeri darbede basrolu oynadi. Bolivya'da Nazi svas suclusu Klaus
Barbie'nin "Olumun Nisanlilari" orgutune katildi. Bolivya'nin kokain
babalri ve Sicilya'nin eroin babalri arasinda arabuluculuk yapti.
Iste Catli'yi Amerika'ya goturdugu soylenen kisi, "kisaca" boyle
biriydi.
Catli'nin Chiae ile Amerika'ya gidisi, 28 Kasim 1996'da Sebnem
Senyener'in Sabah ve Yeni Yuzyil gazetelerindeki haberlerinde ve Reha
Erus'un Hurriyet'teki haberinde yer aldi.
Devam edecek...
Hanife
Pazienza;nin avukati Guiseppe De gori'nin Aralik 1996'da Roma'da yaptigi
basin toplantisinda kalabalik bir gazetecei toplulugu katildi. De Gori,
catli'nin Delle Chiae tarafindan Amerika'ya goturuldugunu yineledikten
sonra, "Amerika'lilar Catli'yi koruyorlardi" dedi. Pazienza'nin avukati,
Aydinlik dergisi muhabirine Abdullah Catli hakkinda baska aciklamalrda da
bulundu" Paizenza, Papa suikastinin bas sorumlusunun Abdullah catli oldugunu
soyledi. "Seg ve gercek ogutleyici Catli'dir dedi. Agca is egercek katil".
Paizenza'ya gore Catli, asiri sagci bir insandi ve Italya dahil tum
Avrupa'da istikrarsizlastirma opresayonlarinda kullaniliyordu. Catli, CIA
basta olmak uzere tum Avrupa istihbaratiyla birlikte calisti.
"MIT, Catli'yi surekli olarak korudu, onu gizledi. Catli Turk yetkililerle
her zaman iyi ilsikiler icinde olmustur. Uluslararsi bircok olayda Catli'nin
adi gecti ama hic kimse Catli'yi arastirmadi. Catli'nin adi gectikce
kapatildi. Bunda masonlarin ve P2 locasinin rolu olmustur."
Tum bu anlatilanlardan Catli'nin gizli servislerle ilsikileri ve onlar
tarafindan korunmasi biraz daha gun isigina cikiyor.
Peki ama Catli Amerika'da ne yapti?
Gazeteci Guneri Civaoglu'nun Italyan Ancona Cezaevi'ne giderek Mehmet Ali
Agca ile yaptigi gorusme, 2 Subat 1997'de Kana D'deki "Durum" programinda
yayinlandi. 16 yildir hapiste olan Agca, Catli ile ilgili olarak ilk kez, o
da olumunden sonra konusuyordu:
"Catli gizli servisler tarafindan Costa Rica'da anti-teror egimi gormustu.
Kisa ve yogun bir egitim. Gorevi Ortadogu ve Turkiye'de komunist teror
gruplarina karsi savas acmakti.
Askeri egitim gordugu belliydi, bana Costa Rica'da egitim gordugunu itiraf
etti. Uluslararasi bir cerceve icinde"
Bu gorusmede Civaoglu'nun :Catli'yi Costa Rica'da egiten kurulus CIA'
miydi?" sorusuna is Agca, "CIA demiyorum, CIA icinde birkaci," yanitini
verdi.
Agca Catli'nin cok iyi Ingilizce ve karate bildigini iddia ediyor. Bunu
soyleyen baska kimse yoktur. Yakinlarina gore, Catli Almanca
konusabilmektedir. Avusturya'da dil kursuna gitmistir. Su gibi Ingilizce ve
karate bildigine dair bir bilgi de yoktur.
Agca'nin anlattiklari, "Catli efsanesine" olumunden sonra ilistirilmek
istenen hayal mahsulu katkilar degilse, ya oradan buradan duyduklaridir, ya
da Catli'nin adamlarini etkilemek icin anlattigi seyler olabilir.
Nitekim Civaoglu'da " Agca butun dis orgutlerin Turkiye baglantilarinin
basinda Abdullah Catli oldugu kanisinda. Catli'ya hayran. Catli'dan muthis
korkuyor... Catli'ya buyuk saygi duyuyor.." der.
Agca'nin deikleirni dogru varsayarsak, Catli'nin bu egitimi, Amerika'ya bu
gidisinden cok daha once almis olmasi gerekir. Yoks abutun bu ozellikleri
1-2 aylik "hizlandirilmis" egitimde kapmis olduguna inanmamiz gerekecektir.
Cunku 9 Eylu 1982'de Amerika'ya gittigi soylenen Abdullah Catli, 1982 sonu
be 1983 basi Avrupa'dadir ve cok "mesguldur".
MIT'ten ASALA'ya karsi eylem teklifi alacak, Isvicre'deki uyusturuc isini
surdurecek, esini ve cocuklarini getirtecegi Fransa'da bunu hazirlikalrini
yapacaktir.
MIT"in bazi eylemler icin "kullandigini" itiraf ettigi Abdullah Catli ve
ekibiyle ne zamandan beri iliski icinde oldugu konusunda iki degisik gorusu
var:
Devam edecek...
Hanife
Eymur'den birkac gun sonra Komisyon'a ifade veren yardimcisi Korkut Eken ise,
"Catli 1980 oncesinde de kullanildi. Mehmet Eymur'un Catli'yi tanimamasi mumkun
degil," diye konustu.
Eymur'un "1980 oncesi iliskilerini" neden saklamaya calistigini simdilik bir
yana birakalim. MIT-Catli iliskisinin baslangic tarihi olarak gostermekte isra
ettigi ASALA'ya (Ermenistan'in Kurtulus icin Ermeni Gizli Ordusu) karsi eylemler
konusuna bir goz atalim.
1973'ten 1982 yilina gelene kadar ASALA'nin Turkiye'ye karsi 18'i oldurme, 9'u
oldurmeye tesebbus, 143'u bombalama olmak uzere 170'in uzerinde eylemi oldu.
Ama Agustos 1982'de Kanada Askeri Atasesi Kurmay Albay Atilla Altikat'a yapilan
siukast, bardagi tasiran son damla oldu. Cunhurbaskanligi ASALA'ya karsi aktif
mucadale karari aldi.
MIT'i "operasyonel" hale getirmek, yani CIA ve MOSSAD tarzi eylemler duzenleyen
bir orgute donusturmek isteyen Hiram Abas-Mehmet Eymur ikilisine aradiklari
firsat cikmisti.
Gorev MIT'e verildi.
Eymur gelismeleri soyle anlatiyor:
"Kosk Hiram Bey'i cagirarak "kan davasi" konusunda gorevlendirdi. Fiilen kosk
kadrosunda gozukmesi mahzurlu olabilirdi ama odemeler Kosk'ten yapilacakti.
Hiram Bey kollari sivadi. Turkiye'nin prestijini kurtarmak gorevi yine ona
dusmustu..."
Hiram Abbas, "Turkiye'nin prestijini kurtarmak" icin kimleri gorvelendirdi?
Abdi Ipekci cinayeti bolumunden tanidigimiz bir isme burada da rastliyoruz.
Meral Catli (Susurluk Komisyonuna): "Ismi Mete idi, soyadini bilmiyorum. Sadece
"Mete agabey" deniyordu. Asker seyi vardi, konusmasi hareketleri askerdi".
Oral Celik (Susurluk Komisyonu'nda MeteBey soruldugunda): "Taniyorum onu.
Istihbaratin ileri gelenlerinden birisi; fakat o takma ismi. Esas ismini
soylemeyecegim cunku herkes o adama yukleniyor. O adam ise gereck bir kahraman.
Emekli simdi. Istanbul'daydi. Her zaman, her hafta, her gun bile gelebilirdi.
Fransa'da gorustuk biz onunla, Belcika'da gorustuk; Hollanda'da gorustuk,
Kanada'da gorustuk"
Gazeteci-yazar Tuncay OZkan da kitabinda soyle diyor: "MIT, Ermeni teror orgutu
ASALA ile mucadalede onun kullandigi silahi kendisine cevirmek icin ozel bir tim
gorevlendiri. Bu timin basina asker kokenli bir MIT elemanin getirilir. Bu
birimin Cumhur Baskani Kenan Evren'in ASALA'nin yok edilmesine iliskin
gorusleri dogrultusunda kuruldugu, bunda asil etkenin o donem Cankaya Kosku ile
MIT arasindaki bagi saglayan ve ayni zamanda Kenan Evren'in damadi olan Erkan
Furvit oldugu ifade edilmekteydi. Yeni ekip aslinda hem MIT icindedir, hem de
disinda. Olayin planlandigi yer, o zamanki adiyla Devlet baskanligi Kosku'dur."
ASALA ile eylemlei mucadele gorevi verilen MIT ekibi, Avrupa'da eylem yaptirmak
icin once ulkuculerun Turk Federasyonu'na basvurdu.
Federasyon'un o siralardaki Genel Baskani Musa Seradr Celebi, Susurluk olayindan
hemen sonra yaptigi aciklamalrda bu konuya da degindi: "Devlet ASALA gibi
orgutlere karsi ulkuculeri kullanmak icin Avrupa'ya geliyordu. Ama bizi
kullanamamistir. 12 Eylul'e karsi kesin tavrimiz vardi. Isin gercegi
kontragerilla bi rtakim isler yapiyor. Bu olay bahane edilerek "bunalri
ulkuculer yapmistir," deniyor. Peki tarih onunde bu pisligi kim yapmis olacak?
Abdullah Catli eger boyle bir sey yapmissa, bu Turkiye iicn yararli da olmus
olsa, bu kendi sahsi kararidir. Ulkucu harekatin bir karari degildir."
O siralarda Serdar Celebi'nin Catli ile arasi fena halde aciktir. MIT'e sart
kosar: Bu konu Abdullah Catli ve arkadaslarina acilmayacaktir.
Konuyu Susurluk Komisyonuna anlatan Oral Celik'ten dinleyelim:
Devam edecek....
Hanife
Sabirli olun. Asil devletle iliskilerini aciklamaya yeni basliyoruz. Sizin
anlayacaginiz senlik yeni basliyor. Kapali kapilari yeni araliyoruz. Su ana
kadarki genel bilgilerdi. Bu insanlarin kimlerle iliskileri var, ne sartlar
karsiliginda devlete calistilar, bunun karsiliginda devlet ne verdi?
Ayrica bu yazi dizisiyle ilgili baska kitaplardan da bilgi aktarmaya devam
edecegim. Susurluk ile ilgili elimde 6 kitap var. Dedim ya sabirli olun!
Hanife
ÖZCAN SOYSAL wrote:
> Sayin Hanife,
> Yazi serisini simdiye kadar izledim.Asagiya aldigim bölümde de görülüyor.Bu
> dizi Genelkurmayi aklama amacina yönelik bir dizi.Yazilari asarken yorum da
> yapmayinca siz Dogu Perincegin cizgisinde kaliyorsunuz.Suclu Ciller!!!
> Yazi serisi hedef olarak orayi aliyor.Simdiye kadar yazilarinizi izledigim
> kadari ile bunu bu sekilde sürdürmenizdeki hatayi görmelisiniz.
> Selamlar..
>
"Herkesi gezdiler sonra bize geldiler" diyor Oral Celik.
Ayni iddiayi dogrulayan baska kaynaklar da var: "Onceleri Metin G. ve arkadaslari
olayi kendileri gerceklestirmak uzere yurtdisina cikarlar. Ancak bu girisimlerinden
bi rsonuc elde edemezler. Bunun uzerine olayda taseron olarak kullanilmak uzere 12
Eylul oncesinde yirtdisina kacan ve o donem Fransa'da bulunan, Anakar
Bahcelievler'de 7 TIP'li ogrencinin oldurulmesi basta olmak uzere pek cok sucatan
aranan ulkuculere ulasilir. Abdullah Catli ve Oral Celik etrafinda toplanan bu
grupla temasi yine Metin G. kurar {Tuncay Ozkan, "Bir gizli servisin tarihi",
s.214}.
Abdullah Catli ile temasi "Mete Bey" ya da "Metin G." kurmustu. Ozel timin basina
getirildigi soylenen ve asker kokenli MIT elemani denilen bu kisinin kim oldugu cok
tartisildi.
Basinda bu kisinin C.A rumuzunu kullandigi da yazildi.
"MeteBey" ya da "Metin G'nin o sirada MIT Dis Istihbarat Daire Baskani olan Metin
Gunyol oldugu da soyleniyordu. Ustelik Metin Gunyol, Catli ekibine ASALA'ya karsi
eylem teklif edildigi tarihlerde Almanya'da bulunuyordu ve Temmuz 1997 ortalarinda
gazeteler "Mete Bey"in , emekli MIT mesubu Metin Gunyol oldugunun kesinlestigini
yazdilar.
"Istanbul DGM Savcisinin duzenledigi telefon tesbit tutanaginda Vatli'nin konustugu
cesitli kisiler arasinda Metin Gunyol'da yer almaktadir." (Yeni Yuzyil, 14 Temmuz
1997)
Oysa Metin Gunyol, bilgi vermek icin cagrildigi Susurluk Komisyonu'na 2 Mart 1997'de
verdigi ifadede, hakkindaki butun iddialari reddetmis ve sunlari soylemisti:
"1965 yilinda MIT'e girip, 1986 yilina kadar calistim. Abdi Ipekci olduruldugunde ve
Agca hapisten kactiginda bu olayla ben ilgilendim. Agca tahkikatini, kacisini ve
takibi olaylarini izleyip arastirdim."
Raslantinin derecesine bakin ki, Abdi Ipekci katillerini "arastirmakla" gorevli olan
Metin Gunyol, Abdi Ipekci'nin katillerine devlet adina eylem yapmalarini teklif
ediyordu!
Ve eger daha once kurmadiysa, Abdullah Catli ile o siralarda kurdugu iliskisini,
Catli olunceye kadar surdurecekti!
Devam edecek....
Hanife
Guzel dilekleriniz icin tesekkurler. Ayni guzel dilekleri bende sizin
icin ictenlikle diliyorum.
Saygilar,
Hanife
P.S. Umarim home-page'imdeki resmime bakip da halen "Bey" kelimesini
kullanma geregini hissetmemissinizdir..
MIT, eylem siparis ettigi Catli ekibine karsi oldukca nazikti! Onlara bu eylemleri
yapmalarina karsilik ne istediklerini bile sordu!
Zaten sormasalar da Catli'nin kosullari hazirdi.
Aralarinda Bahcelievler ve Balgat katliami saniklarinin da bulundugu bir grup
arkadaslarinin seliverilmesi; eylemi gerceklestircek kisilerin Turkiye'de isledikleri
suclara bakilmaksizin yurda donebilme ve serbest dolasma haklarinin taninmasi.
Catli'nin one surdugu kosullari Oral Celik Susurluk Komisyonuna da anlatti:
" Bizim sartimiz vardi tabii ki, vardi. Cezaevindeki arkadaslarimiz birakacaksiniz
dedik; tama dediler. Sonra taninmis bazi politikacilar vardi; onlari birakirsaniz dedik;
Ellerine bir liste verdik, bu liste 12 kisiydi.... Mesela Mehmet Irmak'i soyledi.
Serbest birakilmasini istediklerimiz arasinda Haluk Kirci vardi..."
Bu diziyi okudukca gorceksiniz Catli'nin butun istekleri zaman icinde yerine getirildi..
Basinda bu olayla ilgili olarak Catli ve ekibine (1 milyon dolardan 50 milyon dolara
kadar) para verildigi iddialari da cikti. Hatta bu paranin Cumhurbaskanligi ortulu
odeneginden tahsis edildigi one suruldu. Ama bu iddialar dogrulanmadi hic bir zaman.
Bu sartlar karsiliginda "devlet adina" eyleme girismeti kabul eden Catli, ASALA'ya karsi
neler yapti? Bir de ona bakalim.
Catli tarafi, her firsatta tekrarliyor, ASALA'ya karsi cok sayida eylem yaptik!
Mehmet Eymur her firsatta tekrarliyor: "Catli'yi bir sure kullandik, uyusturucu ticareti
yaptigini fark edince kullanmaktan vazgectik!"
Simdi Catli ve arkadaslarinin iddialarina donelim.
Catli ve arkadaslari ASALA'y akarsi Avrupa'da cok saydia eylem yapmislar, ama Avrupa
topraklari uzerinde islenen bu suclardan hic biri nasil olmussa Avrupa ulkelerinin hic
bir adli organi tarafindan sorusturulmamis.!
Basta Catli olmak uzere 12 Eylul'den sonra Turkiye'den kacan ulkuculerin hangisinin,
Abrupa'da hangi suctan, ne zaman, nerede yargilandigi ve ne kadar ceza aldigi hemen
hemen tum ayrintilariyla biliniyor. Bu dosyalardan hic birinde Ermenilere karsi yapilmis
bir tek eyleme rastlanmadi.
Ulkuculerin Avrupa'da yargilandiklari suclar, ya "uyusturucu", ya da "sahte pasaport ve
evrak duzenleme" ya da "ruhsatsiz silah tasima"dir Hatta Abdullah catli'nin Isvicre'nin
Basel Hapishanesinden kacma tesebbusunde bulunarak cezaevi idaresini 540 Isvicre Frangi
maddi zarara ugratmasi bile unutulmayip suc olarak karsisina cikarildi. Ama hic bir
Ermeni olayindan suclanmadi.
Peki. Ermenilere karsi yapildigi one surulen "28 eylem" yer yarildi da, icine mi girdi?
Teror konusunda her seyden haberi olan Avrupa'nin gizli servisleri bu eylemleri nasil
oldu da duymadi? Savcilar Catli'ya bu konuda neden tek bir soru bile sormadilar?
Insanin aklina ancak su olasiliklar gelebiliyor:
1- "Turk kahramanlari" o kadar ustadirlar ki, yaptiklari eylemlerde hic bir iz
birakmadilar ve kimseye duyurmadilar!
2-.MIT'in Avrupa'daki itibari o kadar yuksektir ki, cesitli ulkelerin devletleri ve
gizli servisleri bu eylemlere goz yumdular. Yillardir koruduklari ASALA'yi bir anda
yalniz birakip, birden bire MIT'in "kullandigi" ulkucu teroristleri korumaya aldilar.
3- CIA ve Avrupa gizli servisleri, ileride bir koz olarak kullanmayi dusundukleri bu
eylemleri gormezlikten geldiler!
oncelikle sunu animsatalim; ulkuculer tarafindan gerceklestirildigi iddia edilen Ermeni
heykelinin bombalanmasi, Ara Toranyan ve Agop Agopyan olaylarinin ucunde de Abdullah
Catli eylemci olarak bulunamazdi, cunku her uc olay sirasinda da Paris'in La Sante
Cezaevi'nde tutukluydu.
Mihrah Mihranyan adiyla da taninan ve gercek adinin Musullu Bedros Ahannesyan oldugu
sanilan Agopyan'in MOSSAD tarafindan olduruldugu iddia edildi. MIT'in ASALA'ya karsi
MOSSAD ile eylemleri oldugu biliniyor.
ASALA'nin onde gelen seflerinden Agop Agopyan, 1988'de Atina'da olduruldu.
Agopyan suikastinin orgutun ic cekismelerinden kaynaklandigi one suruldu.
Yani, ASALA'nin parcalanma ve dagilma surecine girisi, iddia edildigi gibi Catli ve
arkadaslarinin eylemelrinin "bir eseri" degil.
Mehmet Eymur'un "Catli'nin bir sure kullanilip uyusturucuyla ugrastigi farkedilince
bundan vazgecildi" iddiasinin hic bir inandirici yani yok.
MIT, Catli ve arkadaslarinin uyusturucu ticareti yaptiklarini, "Ermenilere karsi aktif
mucadale" kararinin alinmasinini en az alti ay oncesinden, Subat 1982'den beri
biliyordu.
Cunku, Catli bu tarihte MIT ajani Nevzat Bilecen'i Turkiye'ye gondermis, Hasan Huseyin
Sener'den eroin getirmesi talimatini vermisti. Yani MIT. Catli'ya Ermenilere karsi eylem
onerisini, onun uyusturucuyla ugrastigini bile bile goturdu!
Oral Celik ise Susurluk Komisyonuna uyusturucunun kendilerine MIT'in verdigini
soyluyordu. Orta Dogu Gazetesinin yazari Metin Kaplan (ulkucu) de ayni goruste:
"Ulkuculer arasinda Catli'nin eroin meselesine bulasmis olmasindan dolayi bir
rajatsizlik vardi. Bu yuzden gorusmemizde, bu konuyu kendisine sordum. O zaman soyledigi
sey su oldu: "Bana devletin verdigi gorevi yaptim. Ben devletin verdigi karari
uyguladim" dedi.
Sonuc sudur:
"Kullanilanlar", "cok eylem yaptik" diyor.
"Kullananlar" ise "bir sure kullandik sonra vazgecti" deyip, "devlet sirri" kavramina
siginiyor.
Ama ortda bir gercek var.TC devleti "Abdullah Catli ve ekibine" is teklif etmistir!
Korkut Eken (Mehmet Eymur'un yardimcisi), bu kisilerin "1980 oncesinde de
kullanildiklarini" soylemekte. 1980 oncesinde ASALA bahanesi yoktur. Onlarca aydinin
oldurulmesi, kitle katliamlari, bombalama ve sabotajlar vardir. Bu olaylarin failleri
olarak aranan kisiler, 80 sonrasinda da TC tarafindan kullanilmaya devam edilmistir. Ve
bu sahislarin 1980 oncesi isledikleri suclarin hepsi TC tarafindan "unutulup" gitmistir.
Devam edecek....
Hanife
> catli bir katil ve fasist ceteciydi dogru
>
> birazda abdullah ocalan'in marifetlerinden bahsetsene
> benim hain kusum??
>
> thaad
Peki bu katil ve ceteciye "devlet" adina islerine devam etmesini isteyen
TC ne oluyor bu arada?
Bu sorunun cevabini buldugunuz da Sayin Ocalan'in ne yaptiginin da yanitini
bulursunuz!
Hanife
Catli cetesinden Fuat Kocal, 1984 yili basinda, Italya'nin venedik kentindeki bir
Yugoslav'da 3 kilo eroin oldugunu ogrendi. Abdullah Catli ve Oral Celik, bu konuyu gorusmek
uzere subat ayinda Fransa-Isvicre sinirindaki Basel'e geldiler. Burada, Seref Benli, Fuat
Kocal ve Nevzat Bilecen (MIT ajani) ile birlikte Italya'daki eroin icin durum muhasebesi
yaptilar. Catli, eroin'in Isvicre'ye getirilip satilmasi talimatini verdi.
Seref Benli eroini getirmek icin nisan ayi basinda Italya'ya gitti. Eroinin arabasinin
stepnesi icine sakladi ve Isvicre sinirindaki Como'ya kadar geldi. Ama buraya gelince siniri
tek basina gecmeye cesaret edemedi. Isvicre'ye Nevzat Bilcen'e telefon etti. Cok iyi
italyanca bilen Bilcen'den gelip kendisine yardim etmesini istedi. Bilcen karisi ve
cocuklarini da alarak Benli'nin beklemkte oldugu Como'ya gitti. Bi rsupermarketin onunde
bulusup arabalari degistiler. Bilcen, karisi ve cocuklari, Seref Benli'nin stepnesinde
eroin bulunan VW Golf'une gecti. Benli'de Bilcen'in Audi'sine.
Siniri gectikten sonra Bilcen icinde eroin bulunan yedek lastikle bilrikte kendi arabaisna
gecti. Iki gun sonra gelip Seref Beli gelip eroinin iki kilosunu aldi, Zurih'te Fuat Kocal'a
goturdu. Geri kalan 1 kilo eroin Abdullah Catli, Oral Celik ve Mehmet Sener'indi.
Seref Benli ve Nevzat Bilecen eroinin 250 gramini kenid hesaplarina satmaya karar
vermislerdi.
Ama Abdullah Catli, Bilcen'e Paris'ten telefon ederek geri kalan eroini de Fuat Kocal'a
goturmesini emretti. Bilecen'de Catli'ya Benli'nin haberi olmadan kimseye bir sey
veremeyecegini soyledi. Bunun uzerinne Catli kendisini tehdit ederek Isvicre'ye gelirse
"fena yapacagini" soyledi.
Abdullah Catli, bir sure sonra Bilecen'i tekrar arayarak ilk kararini degistirdigini osyledi
ve Fransa'ya Oral Celik'e 200 gram eroin getirmesini emretti. Ilk telefondaki tehditten bi
rhayli urkmus olan Bilecen, 50'ser gramlik paketlere boldugu 200 gram eroini Fransa'nin
Mulhouse kentine goturerek Oral Celik'e teslim etti.
Ardindan Oral Celik, Mayis ortalarinda tek basina Isvicre'ye gitti. Nvzat Bilecen'i bulup
onunla birlikte Basel'e gidip, Fuat Kocal'a 300 gram eroin goturdu.
Oral celik, bu arada Bilecen'e yeni bir uyusturucu kuryeligi teklif etti ve karsiliginda 50
bin Isvicre Frangi teklif etti. Bilecen bu teklifi reddetti. Iki kez Turkiye'ye gittigini
ikisinde de vaat edilen paralardan bir kurus alamadigini soyledi. Bunu uzreine Oral Celik
Bilecen'i tehdit etti. Basel Savciliginin iddianamesinde yazildigina gor, "Kendilerine
ihanet edenelri derilerini yuzurek cezalandirdiklarini" soyledi.
Bilecen bu tehdidin kendisini cok korkuttugunu, tutuklandiktan sonra Isvicreli uyusturucu
detektifine ve savcisina anlatti.
Oral Celik'in bu Isvicre yolculugunu sadece Bilecen'i gormek icin degil, esas olarak YAHYA
DEMIREL'le bulusmak icin yaptigi soylenmektedir.
Iddiaya gore, Basel'den sonra Nevzat Bilecen'le Cenevre'ye gecen Oral Celik, Yahya Demirel'e
sahte bir Panama pasaportu goturdu.
Basel Savciligi iddianamesinin 47nci sayfasinda soyle deniliyor:
"Bilecen'in nit defterindeki "Panama" ibaresi ile Federal savciligin merkez dairesinin
raporu arasinda sasilacak bir uyusma vardir, bundan Demirel diye birinin gercekten Panama
ile iliskilendirilebildigi ortaya cikamktadir.
Iddia bazi kaynaklarca da yinelendi:
"Ertesi gun Nevzat Bilecen, Oral Celik'i arabsiyla cenevre'ye goturdu. Celik, orada Prtocom
firmasinda bulustugu Basbakan Demirel'in yegenine bir Panam pasaportu verdi" [Jen-Marie
Storkel, "Saint-Pierre'in Kurtlari, s. 241].
Devam Edecek...
Hanife
Cok ilginc tesaduler biraraya geldi ve Catli cetesinin Italya'dan getirdigi 3 kilo eroinden
Isvicre polisinin haberi oldu.
Seref Benli Italya'dan cikaramadiklari 3 kilo eroine musteri ararken, eski ortagi Italyan Guido
Lentini'den yardim istedi. Lentin, dolandirdigi Roberto Vock adli Isvicre'liye tazminat borcunu
odeyememisti. Bunu duyar duymaz alacaklisi Roberto Vock'a durumu bildirip uc kilo eroinin
pazarlarlarsa oradan kazanacagi ile borcunu fazlasiyla odeyecegini soyledi. Roberto Vock'da
durumu hemen polise bildirdi.
Ihbari alan uyusturuc madde dedektifi P. Buscheau, bu eroini ele gecirmek icin "Misir Kocani
Operasyonu" adini verdigi plani uygulamaya koydugunda nasil bir orgut ile karsi karsiya oldugunu
bilmiyordu.
Plan basitti: Vock, eroinden bir miktar numune isteyecekti. Randevu yerine alici kiliginda
gidecek olan bir polis de saticilara suc ustu yapacakti.
Musterinin numune istedigi haberi Vock'dan, Guidi Lentini'ye, ondan daSeref Benli'ye gitti.
Benli, Nevzat Bilecen'i arayarak 250 gramlik numune istedi. Benli'nin kendi paylarina dusen 250
gram icin alici buldugunu sanip sevinen Bilecen isteneneroinin hemen verdi.
14 Haziran 1984 gunu 250 gramllik eroinle randevuya tek basina giden Seref Benli, John Maier
adli polis tarafindan sucustu yakalandi.
Uzman dedektif Buscheau'nun nihai raporunda orgut uyeleri soyle saptaniyordu:
Hasan Huseyin Sener: Istanbul'dan
Abdullah Catli: 25.4.1956 dogumlu, "Hasan" kod adli.
Oral Celik : 1959 dogumlu, "Atilla" kod adli.
Nuri Aydin: 1.3.1943 dogumlu, "Cemal" kod adli.
Mahmut Sener: 3.2.1956 dogumlu, "Ali" kod adli, halen tutuklu
Mehmet Bulbul: 1.7.1947 dogumlu
Fuat Kocal: 1.4.1944 dogumlu, halen tutuklu
Seref Benli: 5.1.1960 dogumlu, halen tutuklu
Nevzat Bilecen: 3.4.1950 dogumlu, halen tutuklu.
Necmettin Sonmezcan: 2.4.1953 dogumlu, halen tutuklu
Guido Lentini: 16.6.134 dogumlu, halen tutuklu
2 Ttemmuz'da Nevzat Bilecen tutuklandi. TTuklandiktan bir bucuk ay sonra Basel Savcisina MIT
ajani oldugunu, bu orgut adina faaliyette bulundugunu ve gorevinin Catli, Sener ve Celik'i
zielemk oldugunu belirtti.
Bunun uzerine durumun "hassas" oldugunu farkeden Basel Savciligi, sorgulamaya Turk makamlarinin
da katilmasi gerektigine karar verdi. Isvicre Interpolunun basvurusu uzerine Ankara
Interpolu'nun Uyusturucu Madde bolumunden bir gorevli Basel'e geldi. 29-30 Agustos tarihlerinde
Bilecen'i her konuda cok ayrintili bicimde sorguladi. Sorgulama ses alma kasetlerine
kaydedildi.. Turkce tutulan tutanak Bilecen'e de imzalatildi ve Almanca'ya cevrildi.
Bilecen ifadesinin daha basinda acik ve net olarak sunu soyledi: "Kendisi, Abdullah Catli,
Mehmet Sener ve Oral Celik'i bunlarin siyasi faaliyetlerinin yani sira, uyusturucu ticareti ile
de ugrastiklarinin da Turkiye'de bilinmesinden dolayi, takip etmekle gorevliydi." (Basel
Savciligi'nin iddianamesi s,48).
Bu aciklama hic bir zaman MIT tarafindan yalanlanmadi.
Demek ki MIT, kendi ajani olan Nevzat Bilecen'e, Abdullah Catli tarafindan Turkiye'den
uyusturucu getirmesini teklif edildigi andan itibareb durumu biliyordu. Veya... Catli ve
arkadaslarina "odeme" olarak Turkiye'den uyusturucu geliyordu...
Catli ve Celik 22 Subat 1982'de Zurih polisince tutuklanip serbest birakildiklarinda da, MIT hic
bir makami durumdan haberdar etmedi.
Yani MIT, Turkiye'de cesitli cinayetlerden aranan, Papa suikastinda birinci derecde
sorumluluklari olan bu ksiilerin uyusturucu cetesine ve eroin ticareti yapmasina goz yumdu.
Ne ugruna? Bu ceteyi "devlet adina" kullanmak ugruna...
MIT yetkililerinin,(Mehmet Eymur), "uyusturucuya bulastiklarini ogrenince onlari kullanmaktan
vazgecti,", iddiasi, bu belgeler karsisinda gecerliligini yitiriyor.
MIT'in olaylardaki sorumlulugu ile ilgili hic bir aciklama ve islem yapilmadi. Basel
Savciliginin iddianamesinin Almanca ve Turkce cevirisi, gercekleri kanitlayan bir belge olarak
komisyon dosyalari arsinda, TBMM arsivinde durmaktadir....
Devam edecek....
Hanife
Hanife (han...@frank.polymer.uakron.edu) wrote:
benim sorularima nasil cevap bulabilirim? hani su Kurdistan butundur,
Kurtlere aittir, ayni potada erir filan.... Hala bekliyorum,
Hakan
:
:
: Hanife
:
--
Hanife <han...@frank.polymer.uakron.edu> makalesinde
<350C5116...@frank.polymer.uakron.edu> yazuldu...
> thaad wrote:
>
> > birazda abdullah ocalan'in marifetlerinden bahsetsene
> > benim hain kusum??
> >
> > thaad
>
> Peki bu katil ve ceteciye "devlet" adina islerine devam etmesini isteyen
> TC ne oluyor bu arada?
>
> Bu sorunun cevabini buldugunuz da Sayin Ocalan'in ne yaptiginin da
> yanitini bulursunuz!
DansOz gibi kIvIrma Hanife..
Somut sorulara somut yanItlar vermesini OGrenmen lAzIm..
1-Apo'nun siyasalda ne b.klar yediGini biliyor musun, bilmiyor musun??
2-Apo'nun tUm TUrkiye dU$manI Ulkelerin gizli servislerinin $efleriyle
halvet olduGunda onlarIn emrine girmek iCin ne gibi anla$malar
imzaladIGInI biliyor musun, bilmiyor musun??
Uzun uzun masal anlatmana gerek yok.. YukarIdaki somut sorulara
sadece evet/hayIr desen de yeter.. Biz senin "somut bir evet"
veya "somut hayIr"la ne anlatmak istediGini anlarIz merak etme..
BunlarI hele bi yanItla, diGer "somut" sorularIm takip edecek..
TAMTURK
> Hanife
Hurrem Karun schrieb in Nachricht <3506CF...@my.mail.here>...
>Hanife Bey/Hanim:
>Yazi dizinizi begeniyle takip etmekteyim. Calismlalrinizda basarilar
>dilerim.
>Saygilar,
>Hurrem
>--
>MZ
Hurrem efendi/hanim
Bizde bana arkadasini söyle, sana kim oldugunu söyleyim diye bir laf vardir.
Eminim anlarsiniz.
Hanife (han...@frank.polymer.uakron.edu) wrote:
: Hurrem Karun wrote:
:
: > Hanife Bey/Hanim:
: > Yazi dizinizi begeniyle takip etmekteyim. Calismlalrinizda basarilar
: > dilerim.
: > Saygilar,
: > Hurrem
: > --
: > MZ
:
: Guzel dilekleriniz icin tesekkurler. Ayni guzel dilekleri bende sizin
: icin ictenlikle diliyorum.
:
: Saygilar,
:
: Hanife
:
: P.S. Umarim home-page'imdeki resmime bakip da halen "Bey" kelimesini
: kullanma geregini hissetmemissinizdir..
sazan avinda sansin bol olsun, bir tane yetmedi anlasilan:-))
Hakan
Hakan Basagaoglu <hbas...@dilbert.ucdavis.edu> makalesinde
<6eklfb$1cp$3...@mark.ucdavis.edu> yaząldą...
AslInda Hurrem'i iyi bir Ordek avcIsI sanIrdIm ama anla$Ilan
yanIlmI$Im.. Ordekler tarafIndan avlanmaya dUnden razI bir
SazanmI$ herhal! Fakat Hurrem'in GUnahInI da hemen almayalIm
yine de derim.. Bilirsiniz Ordekleri avlamak iCin bazen minik
sazan yavrularI suya Ozellikle salInIr!
Hele az bi bekliyek ve gOrek! ;))
TAMTURK