t\aksim I

11 views
Skip to first unread message

habil siyami polat

unread,
Jun 6, 2025, 9:47:48 PMJun 6
to siirgen

I

heyhat,

bu bir girdap;

kalbimin kuytusundan beni kendine çeken,

kederli dağın, gönül uçurumu…

 

ah

eyv/ah,

avcıdan habersiz

ırmağa inişi karacanın

ve eğilip berrak suya,

kana kana içmesi kendi kanını,

vurulunca kalbinden…;

ki büyü/d/l/ü suda

kana bulanık halkalar iç içe,

iç içe,

halka ve girdap...

ah,

 

avcının sağ manipülasyonu,

karacanın gözlerinin nemli tortusu,

büyülü su, fakat;

düşe kalka katedilen yolların,

hangisine pay düşmemiştir,

o en yakın vuslattan…,

 

bir zahter tanesi kadar külfet olsaydı keşke;

kara kışta buza kesen dipsizlikten çıkış,

siy/ah doruklarını aşmak kaf dağının,

ve hazza kölelikten azad oluş,

ah;

 

ah ki çöllerin avareliğinde körebelik…,

dalı yaprağı budanık kalmanın hicâbı ve,

bini bir para etmeyecek

ömür yangını pişmanlıklar

gel/geç/likteyken,

bütün bildiklerini bir okyanus nazarda unutmak

mümkünlü;

bir yadigâr kutsalı

ve vaktin emaneti olaydı bu nazar…,

nolaydı,

her yönün çıkmazı bir secdede nihayet bulaydı;

ah;

 

kundak kokulu bebek masumluğuyla bulmak yokluğu,

ve gözyaşlarıyla yürek katranını yıkamak dem be dem;

zamanın sarkacında umut tohumları çatlasa,

tufan sonrası durulan umman;

kalpte bir ab/ı hayat katresi olsa…,

ve konma/göçme aleminin ayrılıkları,

için için,

içine akan bir ırmak,

ah kardeş payı edilen saatlerde,

ömür biriktirmek,

mümkünlü olaydı;

ah nolaydı...,

 

ilahi, kulağı kesik ve yetmişlik

boyacı derviş mustafa dede;

ayakkabılar parlıyor amma ne parlıyor,

şu çilekeş takunyaları bile boyayacaksın belki lakin,

her hevesin peşinden koşulmuyor,

koşulmuyor;

bilirsin…,

 

turuncu ve kızıl gül yapraklarını

ebeden soldurmayacak rahmet;

ıslak kaldırımlara

yüzükoyun serilmiş ölüleri dahi

diriltebilse mesela…,

ve kendinden gayrısını bilmez kibrin,

mülevves göz pınarlarını kurutup,

nâdim bir nefesten buğu olaydı,

isli,

kasvetli kodes camlarında,

nolaydı…,

ah;

 

ki yaralı retinam,

işte böyleyken;

bir martı kanadını bile bile,

gözlerime batırmışken,

yaralı retinam,

refakatçi balıklar başucumda ağlarken,

şaşkın sözcükler

ellerimde yapış yapış

ve uğultusunda yalnızlığın

acemi hüznü

tıka basa dolmuşken içime,

dökülmez mısralara inci taneleri, yâr;

yâr balların balı,

kırıldı içimde bir dal,

bir ağıttır ücra suskunluğum,

değişen her gün ile

gömülüyorum ey en sana…,

ah;

 

tut ki daha çok seviyorum seni,

burkulan içimin süreyya sürgünlerinde,

acılarınla acılanmak istiyorum…,

 

hangi yeryüzü, gökyüzüne bakmaz…

ve sanılıyor mu ki,

gökyüzü de yeryüzüne meftun değildir,

ah;

 

sırdaş yol arkadaşlarını ayıramaz

zahirin bozulmuş raconları…,

ve ey semavatın oyun kurucusu;

cesaret ve sekînet veren bir düş yolla,

bu mülevves kuluna…,

ki bak saatler eşzamanlı,

onbirden üçe;

üçten onbire,

mütemadiyen,

ah;

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages