Kalbin halleri...

13 views
Skip to first unread message

Şefkat

unread,
Mar 23, 2012, 6:07:55 PM3/23/12
to sef...@googlegroups.com
Bu zaman�n kalb� hastal�klar�; benlik enaniyet, �v�nmek...

Karde�lerim, belki ben �lece�im. Bu zaman�n bir hastal��� daha var; o da benlik, enaniyet, hodfuru�luk, hayat�n� g�zelce medeniyet fantaziyesiyle ge�irmek i�tah�, tiryakilik gibi hastal�klard�r. Risale-i Nur'un Kur'�n'dan ald��� dersin en birinci esas� benlik, enaniyet, hodfuru�lu�u terk etmek l�zumudur. T� ihl�s-� hakik� ile iman�n kurtar�lmas�na hizmet edilsin. Cenab-� Hakka ��k�r, o �zam� ihl�s� kazananlar�n pek �ok efrad� meydana ��km��. Benli�ini, �an ve �erefini en k���k bir mesele-i imaniyeye feda eden �oktur. Hatt� Nurun bi�are bir �akirdinin d��manlar� dost oldu�u vakit onunla sohbet etmek �o�ald��� i�in, rahmet-i �l�hiye cihetinde sesi kesilmi�. Hem de ona takdirle bakanlar isabet-i nazar h�km�ne ge�ip onu incitiyor. Hatt� musafaha etmek de tokat vurmak gibi s�k�nt� veriyor.

"Senin bu vaziyetin nedir?" diye soruldu. "Madem milyonlar kadar� arkada�lar�n var; neden bunlar�n hat�rlar�n� muhafaza etmiyorsun?"


Cevaben dedi: "Madem mesle�imiz �zam� ihl�st�r; de�il benlik, enaniyet; d�nya saltanat� da verilse, b�ki bir mesele-i imaniyeyi o saltanata tercih etmek �zam� ihl�s�n iktizas�d�r. Mesel�, harp i�inde, avc� hatt�nda, d��man�n top g�lleleri aras�nda Kur'�n-� Hak�min tek bir �yetinin, tek bir harfinin, tek bir n�ktesini tercih ederek, o g�lleler i�inde Habib k�tibine 'Defteri ��kar' diyerek at �st�nde o n�kteyi yazd�rm��. Demek
Kur'�n'�n bir harfinin, bir n�ktesini d��man�n g�llelerine kar�� terk etmemi� ruhunun kurtulmas�na tercih etmi�."

O karde�imize sorduk: "Bu acip ihl�s� nereden ders alm��s�n?"

Demi�: �ki noktadan...


Birisi: �lem-i �sl�miyetin en acip harbi olan Bedir Harbinde, namaz vaktinde cemaatten hissesiz kalmamak i�in, d��man�n h�cumuyla beraber m�cahidlerin
yar�s� sil�h�n� b�rak�p cemaat hayr�na �erik olmak; iki rek'at sonra onlar da hissedar olsun diye Fahr-i �lem Aleyhissal�t� Vessel�m bir hadis-i �erifiyle emretmi� olmas�d�r. Madem harpte bu ruhsat var. Ve madem cemaat hayr� da s�nnet oldu�u halde, o s�nnete riayet etmek en b�y�k bir hadise-i d�nyeviyeye tercih edilmi�. �stad-� mutlak�n b�yle bir i�aretinden bir n�ktecik alarak, biz de ruh ve can�m�zla ittib� ediyoruz.

�kincisi: Kahraman-� �sl�m �mam-� Ali Rad�yallah� Anh, Celcel�tiyenin �ok yerlerinde ve �hirinde bir himayet�i istemi� ki, namaz i�inde huzuruna gaflet gelmesin. D��manlar� taraf�ndan ona bir h�cum m�n�s� h�t�r�na gelmemek, s�rf namazdaki huzuruna pek �ok olan d��manlar� taraf�ndan bir h�cum tasavvuru ile namazdaki huzuruna m�ni olunmamak i�in, bir muhaf�z ifriti derg�h-� �l�h�den niyaz etmi�.

��te bu bi�are, �mr� bu zamanda hodfuru�luk i�inde yuvarlanan bi�are karde�iniz de, hem sebeb-i hilkat-� �lemden, hem kahraman-� �sl�mdan bu iki k���k n�kteyi ders ald�m. Ve bu zamanda �ok l�z�m olan Kur'�n'�n esrar�na ehemmiyet vermekle, harp i�inde ruhunun muhafazas�n� dinlemeyerek, Kur'�n'�n bir harfinin bir n�ktesini beyan etmi�.

Şefkat

unread,
Mar 24, 2012, 6:02:31 PM3/24/12
to sef...@googlegroups.com
�man-marifet-muhabbet=ruhun lezzet ve mutlulu�u

Kat’iyen bil ki, hilkatin en y�ksek gayesi ve f�trat�n en y�ce neticesi, iman-� bill�ht�r. Ve insaniyetin en �li mertebesi ve be�eriyetin en b�y�k makam�, iman-� bill�h i�indeki marifetullaht�r. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatl� nimeti, o marifetullah i�indeki muhabbetullaht�r. Ve ruh-u be�er i�in en h�lis s�rur ve kalb-i insan i�in en s�fi sevin�, o muhabbetullah i�indeki lezzet-i ruhaniyedir.

Evet, b�t�n hakik� saadet ve h�lis s�rur ve �irin nimet ve s�fi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahtad�r. Onlar, onsuz olamaz. Cen�b-� Hakk� tan�yan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, env�ra, esrara, ya bilkuvve veya bilfiil mazhard�r. Onu hakik� tan�mayan, sevmeyen, nihayetsiz �ekavete, �l�ma ve evhama m�nen ve maddeten m�ptel� olur.

Evet, �u peri�an d�nyada, �v�re nev-i be�er i�inde, semeresiz bir hayatta, sahipsiz, h�misiz bir surette, �ciz, miskin bir insan, b�t�n d�nyan�n sultan� da olsa ka� para eder?

��te bu �v�re nev-i be�er i�inde, bu peri�an, f�ni d�nyada, insan sahibini tan�mazsa, m�likini bulmazsa, ne kadar bi�are sergerdan oldu�unu herkes anlar. E�er sahibini bulsa, m�likini tan�sa, o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vah�etg�h d�nya, bir tenezz�hg�ha d�ner ve bir ticaretg�h olur.

L�gat�e;
hilkat: yarat�l��--f�trat: yarat�l��--iman-� bill�h: Allah’a iman--marifetullah: Allah’� tan�ma--muhabbetullah: Allah sevgisi--lezzet-i ruhaniye: ruhen al�nan lezzet--env�r: nurlar--esrar: s�rlar--bilkuvve: potansiyel olarak--bilfiil: fiilen, uygulamaya konulmu�--�ekavet: mutsuzluk--�l�m: elemler, ac�lar, s�k�nt�lar--evham: vehimler, kuruntular--m�ptel�: d��k�n, ba��ml�--�v�re: serseri--semeresiz: meyvesiz, sonu�suz--h�misiz: koruyucusuz--sergerdan: �a�k�n, ba��bo�--iltica: s���nma--istinad: dayanma--vah�etg�h: �rk�t�c� yer--tenezz�hg�h: gezinti yeri.

Şefkat

unread,
Mar 25, 2012, 5:05:01 PM3/25/12
to sef...@googlegroups.com
�nsan sevme kabiliyetini ya yarat�c�ya, ya da yarat�lm��a kullanacak

Ey nefisperest nefsim, ey d�nyaperest arkada��m! Muhabbet, �u k�inat�n bir sebeb-i v�cududur, hem �u k�inat�n r�b�tas�d�r, hem �u k�inat�n nurudur, hem hayat�d�r. �nsan k�inat�n en c�mi' bir meyvesi oldu�u i�in, k�inat� istil� edecek bir muhabbet, o meyvenin �ekirde�i olan kalbine derc edilmi�tir. ��te ��yle nihayetsiz bir muhabbete l�y�k olacak, nihayetsiz bir kem�l sahibi olabilir.

��te, ey nefis ve ey arkada�! �nsan�n, havfa ve muhabbete �let olacak iki cihaz, f�trat�nda derc olunmu�tur. Al�k�llih�l, o muhabbet ve havf, ya halka veya Hal�ka m�teveccih olacak. Halbuki halktan havf ise, el�m bir beliyyedir; halka muhabbet dahi bel�l� bir mus�bettir. ��nk�, sen �ylelerden korkars�n ki, sana merhamet etmez veya senin istirh�m�n� kabul etmez. �u halde, havf el�m bir bel�d�r.

Muhabbet ise, sevdi�in �ey, ya seni tan�maz, Allaha �smarlad�k demeyip gider (gen�li�in ve mal�n gibi); ya muhabbetin i�in seni tahkir eder. G�rm�yor musun ki, mec�z� a�klarda y�zde doksan dokuzu m��ukundan �ik�yet eder. ��nk�, Samed aynas� olan b�t�n-� kalb ile, sanem-mis�l d�nyev� mahbublara peresti� etmek, o mahbublar�n nazar�nda sak�ldir ve istisk�l eder, reddeder. Z�r� f�trat, f�tr� ve l�y�k olmayan �eyi reddeder, atar. (�ehev�n� sevmekler, bahsimizden hari�tir.)

Demek, sevdi�in �eyler ya seni tan�m�yor, ya seni tahkir ediyor, ya sana ref�kat etmiyor, senin ra�m�na m�f�rakat ediyor. M�dem �yledir, bu havf ve muhabbeti, �yle birisine tevcih et ki, senin havf�n lezzetli bir tezell�l olsun, muhabbetin zilletsiz bir saadet olsun.
(Devam edecek)

L�gat�e;
nefisperest: Nefsin arzular�na a��r� derecede uyan--sebeb-i v�cud: Varl�k sebebi--r�b�ta: Ba�, ba�layan--c�mi': Kapsay�c�; bir�ok �eyle al�kal� olan--kem�l: M�kemmellik--havf: Korku duygusu, korkma--Al�k�llih�l: Her durumda, her hal�k�rda--halk: Yarat�lm��lar--Hal�k: Yarat�c�, her�eyi yoktan yaratan Allah--Samed: Allah`�n, 'her�ey Kendisine muhta� oldu�u halde, Kendisi hi� bir �eye muhta� olmayan' m�n�s�ndaki ismi--b�t�n-� kalb: Kalbin i�i, m�nev� taraf�--sanem-mis�l: Put benzeri, put gibi--peresti�: A��r� ba�l�l�k, tapar derecesinde sevme--sak�l: A��r, can s�k�c�, �irkin--istisk�l: A��r bulup ho�lanmad���n� anlatma; so�uk mu�meleyle sevmedi�ini bildirme.

Şefkat

unread,
Mar 26, 2012, 5:01:17 PM3/26/12
to sef...@googlegroups.com
(D�nden devam)
B�t�n annelerin �efkatleri, rahmet-i �l�hiyenin bir lem'as�d�r

Evet, Hal�k-� Z�lcel�linden havf etmek, Onun rahmetinin �efkatine yol bulup iltic� etmek demektir. Havf, bir kam��d�r; Onun rahmetinin kuca��na atar. M�l�mdur ki, bir v�lide, mesel�, bir yavruyu korkutup, s�nesine celb ediyor. O korku, o yavruya gayet lezzetlidir. ��nk�, �efkat s�nesine celb ediyor. Halbuki, b�t�n v�lidelerin �efkatleri, rahmet-i �l�hiyenin bir lem'as�d�r. Demek, havfullahta bir az�m lezzet vard�r.

M�dem havfull�h�n b�yle lezzeti bulunsa, muhabbetullahta ne kadar nihayetsiz lezzet bulundu�u m�l�m olur. Hem, Allah'tan havf eden, ba�kalar�n kas�vetli, bel�l� havf�ndan kurtulur. Hem, Allah hes�b�na oldu�u i�in mahl�kata etti�i muhabbet dahi, fir�kl�, elemli olmuyor.
(Devam� var)


L�gat�e;
havf: Korkmak, korku--lem'a: Par�lt�, ���n--havfullah: Allah korkusu--muhabbetullah: Allah muhabbeti--fir�k: Ayr�lmak, ayr�l�k.

Şefkat

unread,
Mar 27, 2012, 5:04:34 PM3/27/12
to sef...@googlegroups.com
(D�nden devam)

�nsan; �u sonsuz sevebilme yetene�ini, sonsuz g�zele ve m�kemmele y�neltmeli

Evet, insan evvel� nefsini sever, sonra ak�ribini, sonra milletini, sonra z�hayat mahl�klar�, sonra k�inat�, d�nyay� sever; bu dairelerin herbirisine kar�� al�kadard�r. Onlar�n lezzetleriyle m�telezziz ve elemleriyle m�teellim olabilir. Halbuki, �u herc � merc �lemde ve r�zg�r dever�n�nda hi�bir �ey karar�nda kalmad���ndan b��are kalb-i insan, her vakit yaralan�yor. Elleri yap��t��� �eylerle, o �eyler gidip ellerini paral�yor, belki kopar�yor. D�im� �zt�rap i�inde kal�r, yahut gaflet ile sarho� olur.

M�dem �yledir, ey nefis, akl�n varsa b�t�n o muhabbetleri topla, hakiki sahibine ver, �u bel�lardan kurtul. �u nihayetsiz muhabbetler, nihayetsiz bir kem�l ve cem�l Sahibine mahsustur; ne vakit Hakiki Sahibine verdin, o vakit b�t�n e�yay� Onun n�miyle ve Onun aynas� oldu�u cihetle �zd�raps�z sevebilirsin. Demek, �u muhabbet do�rudan do�ruya k�inata sarf edilmemek gerektir. Yoksa, muhabbet, en leziz bir nimet iken, en el�m bir nikmet olur.
(Devam edecek)

L�gat�e;
ak�rib Akrabalar--m�teellim: Ac� �eken, elemli ve kederli olan--herc � merc: Darmada��n, allak bullak, karmakar���k--nikmet: nimet yoksulu�u.

Şefkat

unread,
Mar 28, 2012, 5:01:50 PM3/28/12
to sef...@googlegroups.com
(d�nden devam)
Y�ld�z b�ce�i gibi olma

Bir cihet kald� ki, en m�himi de odur ki: Ey nefis, sen muhabbetini kendi nefsine sarf ediyorsun. Sen kendi nefsini kendine m�bud ve mahbup yap�yorsun. Her�eyi nefsine feda ediyorsun. Adeta bir nevi rububiyet veriyorsun. Halbuki muhabbetin sebebi ya kem�ldir -zira kem�l z�t�nda sevilir- yahut menfaattir, yahut lezzettir, veyahut hayriyettir; ya bunlar gibi bir sebep taht�nda muhabbet edilir.

�imdi, ey nefis, birka� S�zde kat’� ispat etmi�iz ki, as�l mahiyetin kusur, naks, fakr, aczden yo�rulmu�tur ki; zulmet, karanl���n derecesi nisbetinde nurun parlakl���n� g�sterdi�i gibi, z�ddiyet itibar�yla sen onlarla F�t�r-� Z�lcel�lin kem�l, cem�l, kudret ve rahmetine �yinedarl�k ediyorsun.

Demek, ey nefis, nefsine muhabbet de�il, belki adavet etmelisin yahut ac�mal�s�n veyahut, mutmainne olduktan sonra, �efkat etmelisin. E�er nefsini seversen -��nk� senin nefsin lezzet ve menfaatin men�eidir; sen de lezzet ve menfaatin zevkine meftunsun- o zerre h�km�nde olan lezzet ve menfaat-i nefsiyeyi nihayetsiz lezzet ve menfaatlere tercih etme. Y�ld�z b�ce�i gibi olma.

��nk� o b�t�n ahbab�n� ve sevdi�i e�yay� karanl���n vah�etine gark eder, nefsinde bir lem’ac�kla iktifa eder. Zira, nefs� olan lezzet ve menfaatinle beraber, b�t�n al�kadar oldu�un ve b�t�n menfaatleriyle intifa etti�in ve saadetleriyle mes’ut oldu�un mevcud�t�n ve b�t�n k�inat�n menfaatleri, nimetleri, iltifat�na t�bi bir Mahb�b-u Ezel�yi sevmekli�in l�z�md�r t�, hem kendinin, hem b�t�n onlar�n saadetleriyle m�telezziz olas�n, hem kem�l-i mutlak�n muhabbetinden ald���n nihayetsiz bir lezzeti alas�n.
(devam edecek)


L�gat�e;
m�bud: kendisine ibadet edilen--mahbup: sevilen--rububiyet: rabl�k, Cenab-� Hakk'�n her zaman her yerde her mahluka, muhta� oldu�u �eyleri vermesi, terbiye ve tedbir etmesi ve m�likiyyeti ve besleyicili�i keyfiyyeti--kem�l: m�kemmellik--hayriyet: hay�rl�l�k--F�t�r-� Z�lcel�l: Benzeri bulunmayan �eyi yaratan. H�rika �st�n san'atiyle yaratan celal sahibi Allah (C.C.)--mutmainne: �yili�i k�t�l�kten ay�rt ettirerek insanl�k vazifesini tan�tt�ran ve vicdan�na rahatl�k veren h�l--lem’ac�k: k���c�k par�lt�--intifa: faydalanma, yararlanma--Mahb�b-u Ezel�: varl���n�n ba�lang�c� olmayan ve b�t�n yarat�lm��lar taraf�ndan sevilen Allah.

Şefkat

unread,
Mar 29, 2012, 5:18:28 PM3/29/12
to sef...@googlegroups.com
(d�nden devam)
Mahb�b-u Ezel�nin kendi hab�bine s�ylettirdi�i �u ferman-� ezel�yi dinle, ittib� et:

Zaten sana, sende senin nefsine olan �edit muhabbetin, Onun z�t�na kar�� muhabbet-i z�tiyedir ki, sen s�iistimal edip kendi z�t�na sarf ediyorsun. �yle ise, nefsindeki ene’yi y�rt, H�ve’yi g�ster. Ve k�inata da��n�k b�t�n muhabbetlerin, Onun esm� ve s�f�t�na kar�� verilmi� bir muhabbettir; sen s�iistimal etmi�sin, cezas�n� da �ekiyorsun. ��nk�, yerinde sarf olunmayan bir muhabbet-i gayr-� me�ruan�n cezas�, merhametsiz bir musibettir.

Rahm�n�’r-Rah�m ismiyle, hurilerle m�zeyyen Cennet gibi senin b�t�n arzular�na c�mi’ bir meskeni senin cisman� heves�t�na ihzar eden; ve sair esm�s�yla senin ruhun, kalbin, s�rr�n, akl�n ve sair let�ifin arzular�n� tatmin edecek ebed� ihs�n�t�n� o Cennette sana m�heyy� eden; ve herbir isminde m�nev� �ok hazine-i ihsan ve kerem bulunan bir Mahb�b-u Ezel�nin, elbette bir zerre muhabbeti k�inata bedel olabilir; k�inat Onun bir c�z’� tecell�-i muhabbetine bedel olamaz. �yle ise, o Mahb�b-u Ezel�nin kendi hab�bine s�ylettirdi�i �u ferman-� ezel�yi dinle, ittib� et:


قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللهَ فَاتَّبِعُونِى يُحْبِبْكُمُ اللهُ
(“De ki: E�er Allah’� seviyorsan�z, bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” �l-i �mr�n S�resi, 3:31)

L�gat�e;
�edit: �iddetli--muhabbet-i z�tiye: Allah’�n z�t�n� sevme--ene: ben--H�ve: O, Allah--muhabbet-i gayr-� me�rua: dine uygun olmayan sevgi--heves�t: hevesler, arzular--ihzar: haz�rlama--m�heyy�: haz�rlama--hazine-i ihsan ve kerem: iyilik ve ba��� hazinesi--Mahb�b-u Ezel�: varl���n�n ba�lang�c� olmayan ve b�t�n yarat�lm��lar taraf�ndan sevilen Allah.

Şefkat

unread,
Mar 30, 2012, 5:03:57 PM3/30/12
to sef...@googlegroups.com
B�y�k g�nahlar� serbest i�leyip isti�far etmemek ve ald�rmamak, o imandan hissesi olmad���na delildir.

Baz� muterizler Ris�le-i Nur'un k�ymetini bir derece k�rmak i�in demi�ler: "Herkes Allah'� bilir. Adi bir adam, bir veli gibi Allah'a iman eder" diye, Nurlar�n pek y�ksek ve pek �ok k�ymettar ve gayet l�zumlu tah�id�t�n� ziyade g�stermek istemi�ler.

�imdi, �stanbul'da, daha deh�etli bir fikirde, anar�i fikirli k�fr-� mutlaka d��m�� bir k�s�m m�naf�klar, Ris�le-i Nur gibi, ekmek ve suya ihtiya� derecesinde herkes muhta� oldu�u imani hakikatlerine ihtiyac� d���rmek desisesiyle diyorlar ki: "Her millet, herkes Allah'� bilir. Onu, daha yeni ders almaya ihtiyac�m�z �ok yok" diye mukabele etmek istiyorlar.

Halbuki Allah'� bilmek, b�t�n k�inat� ihata eden rububiyetine ve zerrelerden y�ld�zlara kadar c�z'� ve k�ll� her�ey Onun kabza-i tasarrufunda ve kudret ve iradesiyle oldu�una kat'� iman etmek; ve m�lk�nde hi�bir �er�ki olmad���na ve L�il�heillallah kelime-i kudsiyesine, hakikatlerine iman etmek, kalben tasdik etmekle olur. Yoksa, "Bir Allah var" deyip, b�t�n m�lk�n� esbaba ve tabiata taksim etmek ve onlara isnat etmek - h��� - hadsiz �erikleri h�km�nde esbab� merc� tan�mak ve her�eyin yan�nda haz�r irade ve ilmini bilmemek ve �iddetli emirlerini tan�mamak ve s�fatlar�n� ve g�nderdi�i el�ilerini, peygamberlerini bilmemek, elbette hi�bir cihette Allah'a iman hakikati onda yoktur. Belki k�fr-� mutlaktaki manev� Cehennemin d�nyev� tazibinden kendini bir derece teselliye almak i�in o s�zleri s�yler.

Evet, ink�r etmemek ba�kad�r, iman etmek b�t�n b�t�n ba�kad�r.

Evet, kainatta hi�bir zi�uur, k�inat�n b�t�n eczas� kadar �ahidleri bulunan H�l�k-� Z�lcel�l'i ink�r edemez... Etse, b�t�n k�inat onu tekzib edece�i i�in susar, l�kayd kal�r.

Fakat Ona iman etmek, Kur'�n-� Az�m���an�n ders verdi�i gibi, O H�l�k�, s�fatlar�yla, isimleriyle, umum k�inat�n �ehadetine istinaden kalben tasdik etmek; ve el�ileriyle g�nderdi�i emirleri tan�mak; ve g�nah ve emre muhalefet etti�i vakit, kalben tevbe ve nedamet etmek iledir. Yoksa, b�y�k g�nahlar� serbest i�leyip isti�far etmemek ve ald�rmamak, o imandan hissesi olmad���na delildir.

L�gat�e;
muteriz: �tiraz eden, kar�� ��kan--Adi: Basit,s�radan--tah�id�t: bir �eyin �zerinde fazla durmalar--k�fr-� mutlak: Kesin ve tam bir ink�r--ihata: ��ine alma; tam kavrama; ku�atmak--rububiyet: Cen�b-� Hakk�n her zaman, her yerde ve her mahl�ka muhta� oldu�u �eyleri vermesi, onu terbiye etmesi ve id�resi alt�nda bulundurmas� vasf�--kabza-i tasarruf: �d�re eli. Tasarrufu alt�nda--�er�k: Ortak--zi�uur: Ak�l, �uur s�hibi.


Şefkat

unread,
Mar 31, 2012, 5:38:24 PM3/31/12
to sef...@googlegroups.com
Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork.

Ey insan! F�t�r-� Hak�min senin mahiyetine koydu�u en garip bir h�let �udur ki:

Bazan d�nyaya yerle�emiyorsun, zindanda bo�az� s�k�lm�� adam gibi “of, of” deyip d�nyadan daha geni� bir yer istedi�in halde; bir zerrecik, bir i�, bir hat�ra, bir dakika i�ine girip yerle�iyorsun. Koca d�nyaya yerle�emeyen kalb ve fikrin o zerrecikte yerle�ir. En �iddetli hissiyat�nla o dakikac�k, o hat�rac�kta dola��yorsun.

Hem senin mahiyetine �yle m�nev� cihazat ve l�tifeler vermi� ki, baz�lar� d�nyay� yutsa tok olmaz; baz�lar� bir zerreyi kendinde yerle�tiremiyor. Ba� bir batman ta�� kald�rd��� halde, g�z bir sa�� kald�ramad��� gibi; o l�tife, bir sa� kadar bir s�kleti, yani, gaflet ve dal�letten gelen k���k bir h�lete dayanam�yor. Hatt� bazan s�ner ve �l�r.

Madem �yledir, hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem’a, bir i�arette, bir �pmekte batma. D�nyay� yutan b�y�k let�iflerini onda bat�rma. ��nk� �ok k���k �eyler var, �ok b�y�kleri bir cihette yutar. Nas�l k���k bir cam par�as�nda g�k, y�ld�zlar�yla beraber i�ine girip gark oluyor. Hardal gibi k���k kuvve-i haf�zanda, senin sahife-i a’m�lin ekseri ve sahaif-i �mr�n a�lebi i�ine girdi�i gibi, �ok c�z’� k���k �eyler var, �yle b�y�k e�yay� bir cihette yutar, istiab eder.

L�gat�e;
F�t�r-� Hak�m: her �eyi hikmetle ve benzersiz olarak yaratan Allah--hissiyat: hisler, duygular--cihazat: cihazlar, �letler--l�tife: ruhtaki ince duygu--s�klet: a��rl�k--hazer et: dikkatli ol--sahife-i a’m�l: amellerin kaydedildi�i sayfa--sahaif-i �mr: �m�r sayfalar�--a�leb: �o�unluk--istiab: i�ine alma, kaplama.

Şefkat

unread,
Apr 1, 2012, 5:12:01 PM4/1/12
to sef...@googlegroups.com
Cen�b-� Hakka �ok ��k�r, beni kendime be�endirmemi�.

Ziyaret�ilere ait baz� dostlar taraf�ndan ihtar ile bir d�stur izah edilmek istenilmi�tir. Onun i�in yaz�lm��t�r.

Mal�m olsun ki, bizi ziyaret eden, ya hayat-� d�nyeviye cihetinde gelir; o kap� kapal�d�r. Veya hayat-� uhreviye cihetinde gelir. O cihette iki kap� var:

Ya �ahs�m� m�barek ve makam sahibi zannedip gelir. O kap� dahi kapal�d�r. ��nk� ben kendimi be�enmiyorum; beni be�enenleri de be�enmiyorum. Cen�b-� Hakka �ok ��k�r, beni kendime be�endirmemi�.

�kinci cihet, s�rf Kur’�n-� Hak�min dell�l� oldu�um cihetledir. Bu kap�dan girenleri ale’r-re’si ve’l-ayn kabul ediyorum. Onlar da �� tarzda olur: Ya dost olur, ya karde� olur, ya talebe olur.

Dostun hassas� ve �art� budur ki: Kat’iyen S�zlere ve env�r-� Kur’�niyeye dair olan hizmetimize cidd� taraftar olsun; ve haks�zl��a ve bid’alara ve dal�lete kalben taraftar olmas�n; kendine de istifadeye �al��s�n.

Karde�in hassas� ve �art� �udur ki: Hakik� olarak S�zlerin ne�rine cidd� �al��makla beraber, be� farz namaz�n� ed� etmek, yedi keb�iri i�lememektir.

Talebeli�in hassas� ve �art� �udur ki: S�zleri kendi mal� ve�telifi gibi hissedip sahip ��ks�n ve en m�him vazife-i hayatiyesini onun ne�ir ve hizmeti bilsin.

��te �u �� tabaka, benim �� �ahsiyetimle al�kadard�r:

Dost, benim �ahs� ve z�t� �ahsiyetimle m�nasebettar olur.

Karde�, abdiyetim ve ub�diyet noktas�ndaki �ahsiyetimle al�kadar olur.

Talebe ise, Kur’�n-� Hak�min dell�l�* cihetinde ve hocal�k vazifesindeki �ahsiyetimle m�nasebettard�r.

"*
mehdiyet cihetiyle" (�efkat)


L�gat�e;

hayat-� d�nyeviye: d�nya hayat�--hayat-� uhreviye: �hiret hayat�--dell�l: duyurucu, il�n edici--ale’r-re’si ve’l-ayn: ba� g�z �st�ne--env�r-� Kur’�niye: Kur’�n’�n nurlar� (risaleler)--bid’a: aslen dinde olmay�p sonradan ortaya ��kan ve dine zarar verici yeni �det ve uygulamalar--dal�let: hak yoldan sapk�nl�k, ink�rc�l�k--keb�ir: b�y�k g�nahlar--telif: yazma, kaleme alma--vazife-i hayatiye: hayat vazifesi--ne�ir: yayma--abdiyet: kulluk--ub�diyet: Allah’a kulluk etmek.

SEFKAT

unread,
Sep 27, 2013, 1:31:26 AM9/27/13
to sef...@googlegroups.com

SEFKAT

unread,
Sep 27, 2013, 5:11:47 PM9/27/13
to sef...@googlegroups.com

�man + Marifet + Muhabbet = Ruhun cenneti
�
Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages