|
Rahmet Ayından Bereketler: 18-RAMAZAN PİDESİ |
| Ramazan rahmet ve bereket ayıdır. İşte bir ev sahibesinin ramazanın bereketiyle dardan ve sıkıntıdan kurtuluşu. İşte Yüce Yaradan’ın kullarına merhameti.
Diyarbakır’da biz bir grup kız öğrenci olarak iftara davet edilmiştik.
Ev sahibi ablanın küçük bir çocuğu da olmasına rağmen bizim için çok hazırlık yapmış.
İftarımızı yaptık. Türlü türlü nefis yemeklerden yedik. Yemekler arttı ama ekmeği bitirmişiz.
Tam o sırada geride kalan diğer arkadaşlarımız da gelmesin mi!... Abla bir taraftan çocuğuyla ilgileniyor, diğer taraftan ekmek kalmadığı için sofradakileri nasıl doyuracağını düşünüyordu. Durumdan haberi olmayan sofradaki iştahlı bir arkadaşımız da; “Ekmek yok mu ya, ekmek uzatsanıza arkadaşlar” diye söylenince abla iyice telaşlandı.
Tam o sırada kapı çaldı, ben açtım. Bir adam “Mevlidimiz vardı, komşulara dağıtıyoruz” diyerek elindeki pideleri uzatmasın mı? Ne diyeceğimi bilemedim. İftar yemeği biterken ve herkes doymuşken dağıtılması anormaldi. Ama bu sonradan gelen arkadaşlarımız için Allah’ın bir lütfü ve ev sahibi ablamız için büyük bir sevinç kaynağı oldu.
O akşam şaşkınlık, sevinç ve şükrü aynı anda yaşadık. Herkes doyduktan sonra yemekler arttı bile!
Zeynep Yörük-Ankara |
| Rahmet Ayından Bereketler: 19-İFTAR KUMANYASI |
| Allah’ın Kullarına Merhameti Ananın Çocuğuna Merhametinden Daha Çoktur
Arkadaşlarla beraber iftar yapacaktık. Öğle namazımı kıldıktan sonra biraz uzanayım dedim. Uyumuş kalmışım. Uyandığımda bir de baktım ki; saat: 18.30…Fatih’teydim ve iftara gideceğim yer Anadolu yakasında. İkindi namazımı eda ettikten sonra yetişirim ümidiyle arabamla yola çıktım. Biraz gittikten sonra trafikte sıkışıp kaldım. Mecidiyeköy’de iken ezan okundu.
İleride yol üzerinde su satan biri vardı. Bozuk para çıkarmaya çalışırken, önümdeki araba ilerlemeye başladı. Ben de ilerlemek zorunda kaldım. Satıcıya baktım, gözden kaybolmuştu… Üstelik o gece sahura da kalkamamıştım. Dilim damağım kurumuştu ve ben hâlâ yoldaydım.
Felç olmuş trafikte aklıma yolda kumanya dağıtan hayırseverler geldi. Can-u gönülden dedim ki;
“Ya Rabbim, kumanya dağıtan kullarından birini bu saatte burada görmek ne güzel olurdu…” İçimden bunu geçirdikten yaklaşık iki dakika sonra iki kişi arabamın yanına geldi. Bir de baktım ki; ellerinde iftar kumanyaları ve su şişeleri var. Üzerlerinde “Uşşaki Vakfı” yazan bu güzel insanlar bana da bir kumanya ve su verdiler.
Önce suyu kana kana içtim. Arkasından kumanyayı afiyetle yedim. Rabbime şükrettim. Çok makbule geçen böyle bir hayrı düşünenlere, ecdat yadigârı vakıfları kuranlara yaşatanlara ve bu müesseselerde hizmet edenlere bol bol dua ettim.
Ahmet Özkan-İstanbul
Resulullah (S.A.V) Buyurdu ki;
“Allah’ın Kullarına Merhameti Ananın Çocuğuna Merhametinden Daha Çoktur.” (Sünen-ü İbnü Mâce Hn.4297) |
| Rahmet Ayından Bereketler: 20-ONLARIN OMRU RAMAZAN AHiRETi BAYRAM |
| RAMAZAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN...
Bu âleme sahip değil;
Şahit olmak isteyenler;
Küfr, şirk, haram ve isyan için ölünceye dek oruca niyet edenler;
İzzet, şeref ve haysiyetlerini kaybetmeyenler;
El-hasıl Ömürlerini Ramazan Yapanlar;
Ahiretteki Bayramınız Mübarek Ola...
Din Alemi Ailesi.
Sanki göklerden bir el uzanmış da, dünyanın yetimi en bol, öksüzü en kalabalık ailesinin başını okşuyor gibi, gözyaşını siliyor gibi, yaralarını sarıyor gibi...
Ramazan ikliminin şu topraklarda estirdiği havayı kokluyor musunuz? Artık, bir aylığına da olsa, şeytanlar bağlanacak, melekler rahat edecek…
Kim bilir, nice garipler vardır ki; kapıları Ramazan'dan, Ramazan'a çalınır.
Nice fakir fukara vardır ki, kursaklarından Ramazan'dan Ramazan'a doyası bir şeyler geçer.
Nice kimsesizler vardır ki, Ramazan onların kimi kimsesi olur.
O halde işte fırsat: Ramazan'la bütünleşip; serap’a, Ramazan olmak sizin elinizde…
Ak bir sevdayı içinde bir bebek gibi büyütenler için Ramazan'ın ifade ettiği mana çok derindir…
Onlar Ramazan'ın kitleler üzerindeki etkisine bakar, Allah'ın dönüştürücü gücünü müşahede ederler.
Bu âleme, “Sahip Olmak” için geldiğini sananlar; gücün, paranın, sapın, samanın ardında, bir ömür koştursunlar…
Biz, “Şâhit Olmak” için geldiğimizi unutmayalım.
Bazı bedbahtlara Ramazan hiç gelmedi. Yazık…
Bazılarının kapısına kadar geldi, içerinin manzarasını pencereden görünce kapıyı bile vurmadan, dönüp gitti.
Bazılarının kapısını çaldı, fakat kapıyı açmayanlar kaybettiler.
Bazılarının yürek hanesine girdi, girdiğine gireceğine bin pişman oldu.
Çünkü orayı Ramazan gibi bir gök misafirine hazır etmemişlerdi…
Gideceği günü iple çekiyor… Bazılarına ise bir geldi, pir geldi…
Geldi ve bir daha hiç gitmek istemedi. Gitmedi… Bir aylığına gelmişti, ama geldiği yerde, o kadar izzet ikram gördü ki, o kadar sevildi ve sevdi ki; ne hane sahibi konuğundan ayrılabildi, ne konuk hane sahibinden…
İşte bu sonuncuların hayatı
Ramazan oldu…
Şahit oldular…
Şahit buldular…
Günah orucunu hiç bozmadılar…
Harama karşı bir ömür sürecek bir oruca niyet ettiler…
"Küfre ve şirke karşı tuttuğum orucumu bozarsam, namerdim!" dediler…
Onlar orucu tuttu,
oruç onları tuttu…
Sadece oruç tutmakla kalmadılar, kendilerini de tuttular…
Yani kendilerini kaybetmediler…
Şahsiyetlerini kumara yatırmadılar…
İzzet ve şereflerini ütülmediler…
Onlar orucun başını dik tuttu, oruç da onların başını…
Elhasıl, ömürlerini Ramazan ettiler.
Şimdi söyleyin a dostlar:
Ömrü Ramazan olanın, Ahireti bayram olmaz mı?
İster misiniz?
Ömrünüz Ramazan,
Ahiretiniz bayram olsun! |
|
|
|
|
|
|
Sunumlarımız hakkındaki görüş ve önerileriniz bizim için çok önemli.
Lütfen bize yazınız. Hata ve eksiklerimizi bildiriniz. Hatalarımızı düzelterek tekrar yayınlayalım.
Dualarınızı esirgemeyiniz... Selam Ve Dua İle...
---
Biz; kendimizi bıraktığımız zaman,
Sen; bizi bırakma yâ Rab...
---
Salih TEKİN
Ankara İlahiyat 1981
Denizli DKAB Platformu
| |
