Her gün yirmi dört saat sermaye-i hayatı Halıkımız bize ihsan ediyor. Ta ki, iki hayatımıza lazım şeyler o sermaye ile alınsın. Biz kısacık hayat-ı dünyeviyeye yirmi üç saatı sarfedip, beş farz namaza kâfi gelen bir saati, pek çok uzun olan hayat-ı uhreviyemize sarfetmezsek; ne kadar hilaf-ı akıl bir hata ve o hatanın cezası olarak hem kalbi, hem ruhi sıkıntıları çekmek ve o sıkıntılar yüzünden ahlakını bozmak ve me'yusane hayatını geçirmek sebebiyle, değil terbiye almak, belki terbiyenin aksine gitmekle ne derece hasaret ederiz, kıyas edilsin. Eğer, bir saati beş farz namaza sarfetsek; o halde hapis ve musibet müddetinin her bir saati, bazan bir gün ibadet ve fani bir saati baki saatler hükmüne geçebilmesi ve kalbi ve ruhi me'yusiyet ve sıkıntıların kısmen zeval bulması ve hapse sebebiyet veren hatalara keffareten afvettirmesi ve hapsin hikmeti olan terbiyeyi alması ne derece karlı bir imtihan, bir ders ve musibet arkadaşlarıyla tesellidarane bir hoş-sohbet olduğu düşünülsün.
(Bediüzzaman Said Nursi – 11. Şuadan)
Lügatler
|
Ahlâk :huylar, insanın iyi veya kötü tavır ve hareketleri Aks :zıt, ters, muhalif, yankı Bâki : devamlı, kalıcı, ölümsüz Belki :bilakis, aslında Fâni :ölümlü, gelip geçici, yok olan Farz : Din hususunda icrası vâcib, terki mâsiyet olan Hükm-ü İlâhî Hâlık :yaratıcı, yaratan(Allah) Hasâret :zarar ve ziyan Hayat-ı dünyeviye :dünya hayatı Hayat-ı uhreviye :âhiret hayatı Hikmet :Herkesin bilmediği gizli sebeb, gizli sır, sebeb, fayda, gaye, her şeyin belirli gayelere yönelik olarak, manalı, faydalı ve tam yerli yerinde olması ve yaratılması Hilaf-ı akıl :akla aykırı, akıl dışı Hükmüne :onun yerine, onun gibi olarak İbadet :Allah’ın emirlerini yapmak, sevaplı ve ihlâslı iş yapmak, Allah’a kulluk İhsan :iyilik, lütuf, bağışlamak, vermek İmtihan :denemek, tecrübe etmek, sınamak Kâfi :yeten, yetişen, yeterli
|
Kalbi :kalple ilgili Keffareten : işlenen bir günahın ya da hatanın giderilmesi olarak Kısmen :bir parça, biraz Kıyas :benzetmek, karşılaştırmak, mukayese etmek Lazım :lüzumlu, gerekli Me’yusane :ümitsizcesine Me’yusiyet :ümitsizlik Musibet :bela, felaket, afet, dert Müddet :süre, zaman Ruhi :ruhla ilgili Sarfetmek :harcamak, çabalamak, yönelmek Sebebiyet : sebeb olmak Sermaye :ana mal, esas para Sermaye-i hayat :hayat sermayesi Şey :madde, eşya, varlık Şua :ışık, parıltı Terbiye : belli bir amaca erişecek şekilde geliştirme, olgunlaştırma Tesellidarane :teselli olarak Zeval :yok olmak, son bulmak, geçip gitme, yerinden ayrılıp gitmek, gelip geçici olmak
|