Nur deryasından günün sözü (24.06.2022)

0 views
Skip to first unread message

Erhan Patlak

unread,
Jun 24, 2022, 8:29:15 AM6/24/22
to

O müddei gider. "Belki küre-i arzı kandırıp orada bir yer bulurum" der. Gider, küre-i arza yine esbab namına ve tabiat lisanıyla der ki: "Böyle serseri gezdiğinden, sahibsiz olduğunu gösteriyorsun. Öyle ise, sen benim olabilirsin." O vakit küre-i arz, hak namına ve hakikat diliyle, gök gürültüsü gibi bir sada ile ona der ki: "Haltetme... Ben, nasıl serseri, sahibsiz olabilirim? Benim elbisemi ve elbisemin içindeki en küçük bir noktayı, bir ipi intizamsız bulmuş musun ve hikmetsiz ve san'atsız görmüş müsün ki, bana sahibsiz, serseri dersin. Eğer hareket-i seneviyem ile takriben yirmi beş bin senelik bir mesafede, bir senede gezdiğim ve kemal-i mizan ve hikmetle vazife-i hizmetimi gördüğüm o daire-i azimeye hakiki malik olabilirsen ve kardeşlerim ve benim gibi vazifedar olan on seyyareye ve gezdikleri bütün dairelere ve bizim imamımız ve biz onunla bağlı ve cazibe-i rahmetle ona takılı olduğumuz güneşi icad edip, yerleştirecek ve sapan taşı gibi beni ve seyyarat yıldızları ona bağlayacak ve kemal-i intizam ve hikmetle döndürüp istihdam edecek bir nihayetsiz hikmet ve nihayetsiz kudret sende varsa, bana rububiyet dava et, yoksa haydi cehennem ol, git! Benim işim var. Vazifeme gidiyorum. Hem bizlerdeki haşmetli intizamat ve dehşetli harekât ve hikmetli teshirat gösteriyor ki, bizim ustamız öyle bir zattır ki; bütün mevcudat, zerrelerden yıldızlara ve güneşlere kadar emirber nefer hükmünde ona muti' ve müsahhardırlar. Bir ağacı, meyveleriyle tanzim ve tezyin ettiği gibi, kolayca güneşi, seyyaratla tanzim eder bir Hakim-i Zülcelal ve Hakim-i Mutlak'tır."

 

(Bediüzzaman Said Nursi – 32. Sözden)

 

Lügatler

Belki :bilakis, aslında

Cazibe-i rahmet : rahmet çekimi

Cehennem :Allah’a inanmayanların ona itaat ve ibadet etmeyenlerin gidecekleri ve sonsuz kalacakları azab ve ceza âlemi

Daire :sınır içi, bir manevi tesirin hükmünün geçtiği alan, çember

Daire-i azime :büyük daire

Dava :takip edilen fikir, iddia

Dehşet :ürkmek, korkmak

Dil :lisan, konuşma

Emirber :emre hazır

Esbab: sebepler

Hak :varlığı hiç değişmeyen,her hakka sahip,ibadete layık(Allah)

Hakikat: gerçek, doğru, bir şeyin gerçek mahiyeti

Hakiki: gerçek, doğru, asıl

Hakîm-i mutlak : herşeyi hikmetle yapan, sınırsız hikmet sahibi Allah

Hakîm-i Zülcelâl : sonsuz haşmet ve yücelik sahibi ve herşeyi hikmetle yapan Allah

Haltetmek: Karıştırmak. Münasebetsiz söz söylemek. Bir şeyi bir şeye karıştırmak. Hatâ etmek

Harekât: hareketler

Hareket-i seneviye : senelik hareket

Haşmet :büyüklük, heybet

Hikmet :Herkesin bilmediği gizli sebeb, gizli sır, sebeb, fayda, gaye, her şeyin belirli gayelere yönelik olarak, manalı, faydalı ve tam yerli yerinde olması ve yaratılması

İcad :yaratma, var etme, vücuda getirmek

İmam : Önde ve ileride olan. Delil ve rehber, cemaate namaz kıldıran kişi.

İntizam :tertip, düzen, düzgünlük, düzenlilik

İntizamat :düzenler, tertipler

İstihdam:Hizmet ettirilme

Kemal-i mizan: mükemmel ölçü ve denge

 

Kudret : güç, kuvvet, iktidar

Küre-i arz :yeryüzü, dünya

Lisan :dil, lehçe

Mâlik: sahip

Mesafe :uzaklık, aralık

Mevcudat: varlıklar

Muti :itaatli, isyan etmeyen, emre uyan, itaatkâr

Müddei :iddia sahibi

Musahhar :hizmet eden, istenilen hale konmuş, idare edilen, boyun eğdirilmiş, emre verilmiş

Nam :isim, ad, lakap, ünvan

Nefer :asker, kişi, er

Nihayetsiz: sonsuz, sınırsız

Nokta : Durak, mevki. Mahâl

Rububiyet : Rablık; Cenâb-ı Hakkın her bir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması

Sada :ses

Sahip :koruyan, elinde tutan, mâlik olan

Sanat :ustalık, hüner, marifet

Serseri :başına buyruk hareket eden, eşkıya, suçlu

Seyyarat :gezegenler

Seyyare :gezegen

Tabiat : doğa, canlı cansız bütün varlıklar, maddî âlem

Takriben :yaklaşık olarak

Tanzim :düzenleme, nizama koyma

Teshirat : emir altına almalar

Tezyin :süslemek, bezemek, donatmak

Vakit :zaman, saat, çağ, mevsim

Vazife :bir kimsenin yapmaya mecbur olduğu iş, görev

Vazifedar: vazifeli, görevli

Vazife-i hizmet :hizmet görevi

Zat : hürmete layık kimse, kişi

Zerre : atom, en küçük parça

 

 

 

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages