Rabian: Bir orduya parmağından gelen suyu içirmesi
1 ve câmide, bir
cemaat-i azîme huzurunda kuru direğin, minberin naklinden dolayı
mufarakat-i Ahmediyeden (a.s.m.) deve gibi enîn ederek
ağlaması2,
3وَانْشَقَّ
الْقَمَر nassıyla,
şakk-ı kamer 4 gibi,
muhakkiklerin tahkikatıyla bine bâliğ mu’cizatla serfiraz olduğunu tarih
ve siyer gösteriyor.
Hamisen: Dost ve düşmanın ittifakıyla
ahlâk-ı hasenenin şahsında en yüksek derecede ve bütün muamelâtının
şehadetiyle, secâyâ-yı sâmiye, vazifesinde ve tebliğatında en âli bir
derecede ve din-i İslâmdaki mehâsin-i ahlâkın şehadetiyle, şeriatinde en
âli hısâl-i hamîde en mükemmel derecede bulunduğuna ehl-i insaf ve dikkat
tereddüt etmez.
Sadisen: Onuncu Sözün İkinci İşaretinde
işaret edildiği gibi, Ulûhiyet, mukteza-yı hikmet olarak tezahür
istemesine mukabil, en âzamî bir derecede zât-ı Ahmediye (a.s.m.)
dinindeki âzamî ubûdiyetiyle en parlak bir derecede göstermiştir. Hem
Hâlık-ı Âlemin nihayet kemâldeki cemâlini bir vasıtayla göstermek,
mukteza-yı hikmet ve hakikat olarak istemesine mukabil, en güzel bir
surette gösterici ve tarif edici, bilbedâhe, o zâttır.
Dipnotlar
- Arapça İbareler - Haşiyeler :
1 : bk. Buhârî, Vudû’ 32, 46, Menakıb 25,
Eşribe 31; Müslim, Zühd 74, Fedâil 4-6; Tirmizî, Menakıb 6.
2 : bk. Buhârî, Menâkıb 25, Cuma 26;
Tirmizî, Menakıb 6, Cuma 10; Nesâî, Cuma 17. 3
: “Ay yarıldı.” Kamer Sûresi, 54:1. 4
: bk. Buhârî, Menâkıb 27, Menâkıbu’l-Ensâr 36, Tefsîr 54:1;
Müslim, Sıfâtu’l-Münafikin 43-48.
|
Lügatler
:
ahlâk-ı hasene : güzel ahlâk âli :
yüce âzamî : en çok, en büyük bâliğ : erişen,
ulaşan bilbedâhe : ap açık bir şekilde cemaat-i azîme
: çok büyük topluluk cemâl : güzellik din-i İslâm :
İslâm dini ehl-i insaf ve dikkat : insaf sahibi ve dikkatli
kimseler enîn etmek : inlemek Eyvân : köşk,
saray Hâlık-ı Âlem : bütün evreni ve varlık âlemini yoktan
yaratan Allah hamisen : beşinci olarak hısâl-i hamîde
: övülmeye lâyık güzel hasletler, huylar inşikak : çatlama,
bölünme irhâsât : Peygamberimizde (a.s.m.) peygamber olmadan
önce görülen olağanüstü haller ve hadiseler ittifak : birleşme,
fikir birliği kemâl : mükemmellik, kusursuzluk Kisrâ-yı
Fâris : eski İran hükümdarı, kralı mehâsin-i ahlâk : ahlak
güzelliği minber : hutbe okunan yer nass : Kur’ân’ın
açık ve kesin hükmü nihayet : son derece rabian :
dördüncü olarak sadisen : altıncı olarak saray-ı
meşhure : meşhur saray secâyâ-yı sâmiye : yüksek ve kıymetli
seciyeler, vasıflar serfiraz : benzerlerinden üstün
olan şehadet : şahitlik, tanıklık şeriat : Allah
tarafından bildirilen kanun ve hükümler; İslâmiyet tahkikat :
araştırmalar tarif edici : tanıtıcı tebliğat :
tebliğler, bildirilen şeyler tereddüt : şüphe tezahür
: görünme, ortaya çıkma Ulûhiyet : İlâhlık zât-ı
Ahmediye : yüksek velâyet sahibi olan Hz. Muhammed’in (a.s.m.) zâtı,
şahsiyeti
|