Dördüncü esas: Sanemperestliği şiddetle Kur’ân men
ettiği gibi, sanemperestliğin bir nevi taklidi olan suretperestliği de men
eder. Medeniyet ise, suretleri kendi mehâsininden sayıp Kur’ân’a muâraza
etmek istemiş. Halbuki, gölgeli, gölgesiz suretler, ya bir zulm-ü
mütehaccir veya bir riyâ-yı mütecessid veya bir heves-i mütecessimdir ki,
beşeri zulme ve riyâya ve hevâya, hevesi kamçılayıp teşvik
eder.
Hem Kur’ân, merhameten, kadınların hürmetini muhafaza için,
hayâ perdesini takmasını emreder-tâ hevesât-ı rezilenin ayağı altında, o
şefkat madenleri zillet çekmesinler; âlet-i hevesat, ehemmiyetsiz bir metâ
hükmüne geçmesinler.
HAŞİYE Medeniyet ise, kadınları
yuvalarından çıkarıp, perdelerini yırtıp, beşeri de baştan çıkarmıştır.
Halbuki, aile hayatı, kadın-erkek mabeyninde mütekabil hürmet ve
muhabbetle devam eder. Halbuki, açık saçıklık, samimî hürmet ve muhabbeti
izale edip ailevî hayatı zehirlemiştir. Hususan suretperestlik, ahlâkı
fena halde sarstığı ve sukut-u ruha sebebiyet verdiği şununla
anlaşılır:
Nasıl ki, merhume ve rahmete muhtaç bir güzel kadın
cenazesine nazar-ı şehvet ve hevesle bakmak, ne kadar ahlâkı tahrip eder.
Öyle de, ölmüş kadınların suretlerine veyahut sağ kadınların küçük
cenazeleri hükmünde olan suretlerine hevesperverâne bakmak, derinden
derine hissiyât-ı ulviye-i insaniyeyi sarsar, tahrip eder.
Dipnotlar - Arapça İbareler -
Haşiyeler :
HAŞİYE : Tesettür-ü nisvan hakkında Otuz
Birinci Mektubun Yirmi Dördüncü Lem’ası, gayet kat’î bir surette ispat
etmiştir ki, tesettür kadınlar için fıtrîdir; ref-i tesettür fıtrata
münâfidir.
|
Lügatler :
adalet-i Kur’âniye : Kur’ân’ın adaleti âlet-i
hevesat : gelip geçici istekler, arzular âleti hayat-ı
içtimaiye : toplum hayatı hevâ : hevesler, arzu ve
istekler hevesât-ı rezile : rezilce hevesler, günah ve çirkin
olan arzular heves-i mütecessim : cisimleşmiş
heves lâyiha-i temyiz : yargıtaya yazılan temyiz
yazısı mabeyn : ara maden : kaynak mehâsin :
güzellikler, iyilikler merhume : vefat eden kadın metâ
: mal muâraza : sözle mücadele muhabbet :
sevgi müdafaat : savunmalar münâfi : aykırı,
zıt müsavi : eşit, denk mütekabil :
karşılıklı nakzetmek : bozmak nazar-ı şehvet ve heves
: şehvet ve hevesle bakma nevi : çeşit noksaniyet :
eksiklik peder : baba rahmet : şefkat,
merhamet ref-i tesettür : tesettürün kaldırılması riyâ
: gösteriş riyâ-yı mütecessid : cesetleşmiş gösteriş rû-yi
zemin : yeryüzü sanemperestlik : puta tapmak sukut-u
ruh : ruhun alçalması suret : şekil,
resim suretperestlik : surete tapmak, görünüşe çok değer vermek,
fotoğrafa tapmak tahrip etmek : bozmak tasdik :
doğrulama, kabul etme tefsir : Kur’ân’ın mânâlarını açıklayan
kitap tesettür-ü nisvan : kadınların örtünmesi tezevvüç
etmek : evlenmek zarfında : içinde zillet :
alçaklık, aşağılık zulm-ü mütehaccir : taşlaşmış
zulüm |