Ey namazsız adam ve ey namazdan hoşlanmayan nefsim!
O hâkim ise; Rabbimiz, Halıkımızdır. O iki hizmetkâr yolcu ise; biri mütedeyyin, namazını şevk ile kılar. Diğeri gafil, namazsız insanlardır. O yirmi dört altun ise, yirmi dört saat her gündeki ömürdür. O has çiftlik ise, Cennet'tir. O istasyon ise, kabirdir. O seyahat ise kabre, haşre, ebede gidecek beşer yolculuğudur. Amele göre, takva kuvvetine göre, o uzun yolu mütefavit derecede kat'ederler. Bir kısım ehl-i takva, berk gibi bin senelik yolu, bir günde keser. Bir kısmı da, hayal gibi elli bin senelik bir mesafeyi bir günde kat'eder. Kur'an-ı Azimüşşan, şu hakikate iki ayetiyle işaret eder. O bilet ise, namazdır. Bir tek saat, beş vakit namaza abdestle kâfi gelir. Acaba yirmi üç saatini şu kısacık hayat-ı dünyeviyeye sarfeden ve o uzun hayat-ı ebediyeye birtek saatini sarfetmeyen; ne kadar zarar eder, ne kadar nefsine zulmeder, ne kadar hilaf-ı akıl hareket eder. Zira bin adamın iştirak ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek, akıl kabul ederse; hâlbuki kazanç ihtimali binde birdir. Sonra yirmi dörtten bir malını, yüzde doksan dokuz ihtimal ile kazancı musaddak bir hazine-i ebediyeye vermemek; ne kadar hilaf-ı akıl ve hikmet hareket ettiğini, ne kadar akıldan uzak düştüğünü, kendini akıl zanneden adam anlamaz mı?
(Bediüzzaman Said Nursi – 4.Sözden)
Lügatler
Akıl :düşünme ve anlama duyusu Amel :iş, fiil, ibadet Âyet : Kur’ân’ın her bir cümlesi, işaret, kimsenin inkâr edemeyeceği açık delil Berk: şimşek Beşer: insan Cennet :Allah’a inanan ona itaat ve ibadet edenlerin gidecekleri ve sonsuz kalacakları mekân Derece :mertebe, paye, miktar, rütbe, yukarıya çıkacak basamak, ısı ölçerin birimi, dairenin bölündüğü dilim Ebed :sonu olmayan zaman,sonsuzluk Ehl-i takva :takva sahipleri, Allah’tan korkup haramdan sakınanlar Gâfil : dikkatsiz, uyanık olmayan, iyi düşünmeyen Hakikat: gerçek, doğru, bir şeyin gerçek mahiyeti Hâkim :hükmeden, galip, başkasını müdahale ettirmeden idare eden, yargılama yapan, yargıç Halbuki :gel gör ki, aslında, öyle ki Hâlık :yaratıcı, yaratan(Allah) Has : husûsi, özel; hâlis; kıymetli ve ileri gelen mühim yakınlar topluluğu Haşir : öldükten sonra âhirette tekrar diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma Hayal :aslı olmayan ve akıldan geçen fikir, zihnen tasarlanan şey Hayat-ı dünyeviye :dünya hayatı Hayat-ı ebediye :sonsuz hayat Hazine-i ebediye : sonu olmayan, sonsuz hazine Hikmet :Herkesin bilmediği gizli sebeb, gizli sır, sebeb, fayda, gaye, her şeyin belirli gayelere yönelik olarak, manalı, faydalı ve tam yerli yerinde olması ve yaratılması Hilaf-ı akıl :akla aykırı, akıl dışı Hizmetkâr :hizmet eden
|
İhtimal :olması mümkün olan, olası, kabul edilen İstasyon : Demiryolu durağı, durak İşaret : Bir şeyi bir vasıta ile (el, göz, kaş veya parmakla) göstererek bildirmek, nişan, alamet İştirak :ortak olmak, ortaklık etmek Kabir: mezar Kâfi :yeten, yetişen, yeterli Kat’etmek :kesmek, ayırmak, bağı koparmak, yol almak Kısım :parça, bölüm Kumar : Para vs. karşılığında oynanılan oyun Kur’ân-ı Azimüşşan :şanı yüce Kur’an Kuvvet :güç, kabiliyet, kudret Mesafe :uzaklık, aralık Musaddak :doğruluğu tasdik edilmiş, onaylanmış Mütedeyyin :dinine sadık, dindar Mütefavit :birbirinden farklı, çeşitli Nefis :bir kimsenin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu Ömür :yaşama, hayat, yaşayış Rabb :âlemleri ve içindekileri idare edip terbiye ve rızık veren(Allah) Sarfetmek :harcamak, çabalamak, yönelmek Seyahat :yolculuk, gezmek dolaşmak Şevk :şiddetli arzu ve istek Takva : Bütün günahlardan kendini korumak. Dinin yasak ettiğinden veya haram olduğunda şüphesi olan şeylerden çekinmek Vakit :zaman, saat, çağ, mevsim Zannetmek :sanmak, tahmin etmek Zarar : Lüzumlu ve kıymetli bir şeyin eksilmesi veya kaybolması. Ziyan. Kayıp Zira :çünkü, ondan ki, şu sebepten ki Zulmetmek :haksızlık etmek, eziyet etmek
|