Bir parmak kadar asmanın üzüm çubuğunda yirmi salkım var ve her salkımda şekerli şurub tulumbacıklarından yüzer tane var. Ve her tanenin yüzüne incecik ve güzel ve latif ve renkli bir mahfazayı giydirmek ve nazik ve yumuşak kalbinde, kuvve-i hafızası ve proğramı ve tarihçe-i hayatı hükmünde olan sert kabuklu, ceviz içli çekirdekleri koymak ve karnında cennet helvası gibi bir tatlıyı ve ab-ı kevser gibi bir balı yapmak ve bütün zemin yüzünde, hadsiz emsalinde aynı dikkat, aynı hikmet, aynı harika-i san'atı, aynı zamanda, aynı tarzda yaratmak, elbette bedahetle gösterir ki; bu işi yapan bütün kâinatın Halıkıdır ve nihayetsiz bir kudreti ve hadsiz bir hikmeti iktiza eden şu fiil, ancak onun fiilidir.
(Bediüzzaman Said Nursi - 7. Şua'dan)
Lügatler
|
Âb-ı Kevser :Cennetteki Kevser havuzunun suyu Bedahet :açıklık, aşikarlık, belli olmak Emsal : örnekler, benzerler Fiil :amel, iş, faaliyet Hadsiz : sayısız, sınırsız Hâlık :yaratıcı, yaratan(Allah) Harika-i sanat :sanat harikası Hikmet :Herkesin bilmediği gizli sebeb, gizli sır, sebeb, fayda, gaye, her şeyin belirli gayelere yönelik olarak, manalı, faydalı ve tam yerli yerinde olması ve yaratılması Hükmünde :benzeri, gibi İktiza: gerektirme
|
Kâinat : evren, yaratılanların hepsi Kudret : güç, kuvvet, iktidar Kuvve-i hafıza :hafıza kuvveti, bellek Lâtif :mülayim, yumuşak, güzel, hoş, nazik Mahfaza :küçük kutu, zarf, kap Nazik :dayanıksız, ince Nihayetsiz: sonsuz, sınırsız Şua :ışık, parıltı Şurub :şerbet, suya başka madde katılarak yapılmış karışımlar Tarihçe-i hayat :hayat tarihçesi, hayat hikayesi Tarz :usul, şekil, metod, yol Zemin: yeryüzü
|