İnsan ibadet için halk olunduğunu, fıtratı ve cihazat-ı maneviyesi gösteriyor. Zira hayat-ı dünyeviyesine lazım olan amel ve iktidar cihetinde en edna bir serçe kuşuna yetişmez. Fakat hayat-ı maneviye ve uhreviyesine lazım olan ilim ve iftikar ile tazarru' ve ibadet cihetinde hayvanatın sultanı ve kumandanı hükmündedir.
Demek ey nefsim! Eğer hayat-ı dünyeviyeyi gaye-i maksad yapsan ve ona daim çalışsan, en edna bir serçe kuşunun bir neferi hükmünde olursun. Eğer hayat-ı uhreviyeyi gaye-i maksad yapsan ve şu hayatı dahi ona vesile ve mezraa etsen ve ona göre çalışsan; o vakit hayvanatın büyük bir kumandanı hükmünde ve şu dünyada Cenab-ı Hakk'ın nazlı ve niyazdar bir abdi, mükerrem ve muhterem bir misafiri olursun.
İşte sana iki yol, istediğini intihab edebilirsin. Hidayet ve tevfikı Erhamürrahimin'den iste...
(Bediüzzaman Said Nursi – 5.Sözden)
Lügatler
Abd: kul Amel :iş, fiil, ibadet Cenâb-ı Hakk :Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah Cihazat-ı maneviye :manevi donanım Cihet :yön, taraf Daim: devamlı Edna :pek aşağı, en alçak Erhamürrahimin : merhametlilerin en merhametlisi olan Allah Fıtrat :yaratılış, huy, yapı, mizaç Gaye-i maksat : asıl hedef, esas maksat Halkolunmak :yaratılmak Hayat-ı dünyeviye :dünya hayatı Hayat-ı maneviye : manevi hayat Hayat-ı uhreviye :âhiret hayatı Hayvanat: hayvanlar, canlılar Hidayet :doğruluk, İslamlık, Hakkı hak batılı batıl bilip dosdoğru yola girmek, batıl yoldan uzaklaşmak Hükmünde :benzeri, gibi İbadet :Allah’ın emirlerini yapmak, sevaplı ve ihlâslı iş yapmak, Allah’a kulluk İftikâr :çok ihtiyacı olmak, fakirliğini açığa vurmak |
İktidar :güç, takat, kudret, idare İlim :bilmek, idrak etmek, okumak veya görmekle elde edilen malumat İntihab :seçmek, ayırıp beğenmek Kumandan :orduyu, birliği idare ve sevk eden Lazım :lüzumlu, gerekli Mezraa :tarla Muhterem :kıymetli ve şerefli, hürmete layık Mükerrem : ikram ve lûtfa mazhar, saygı gösterilen Naz : Bir şeyi beğenmeyiş, şımarıklık, Beğendirmek maksadiyle kendini ağır satmak Nefer :asker, kişi, er Nefis :bir kimsenin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu Niyazdar :yalvarır şekilde Sultan :reis, hükümdar, hâkimiyet sahibi Tazarru :gizlice yalvarmak Tevfik : Uydurma. Muvafık kılma, Cenab-ı Hakkın kuluna yardım etmesi, uygun kılma Vakit :zaman, saat, çağ, mevsim Vesile :sebeb, fırsat, bahane Zira :çünkü, ondan ki, şu sebepten ki |