Nur deryasından günün sözü (05.12.2025)

0 views
Skip to first unread message

Erhan Patlak

unread,
Dec 5, 2025, 7:59:57 AM (2 days ago) Dec 5
to

Muhabbet iki kısımdır. Biri: Mana-yı harfiyle, yani: Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam hesabına, Cenab-ı Hak namına, Hazret-i Ali ile Hasan ve Hüseyin ve Al-i Beyt'i sevmektir. Şu muhabbet Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam'ın muhabbetini ziyadeleştirir. Cenab-ı Hakk'ın muhabbetine vesile olur. Şu muhabbet meşrudur, ifratı zarar vermez, tecavüz etmez, başkalarının zemmini ve adavetini iktiza etmez.

İkincisi: Mana-yı ismiyle muhabbettir. Yani bizzat onları sever. Hazret-i Peygamber Aleyhissalatü Vesselam'ı düşünmeden Hazret-i Ali'nin kahramanlıklarını ve kemalini ve Hazret-i Hasan ve Hüseyin'in yüksek faziletlerini düşünüp sever. Hatta Allah'ı bilmese de, Peygamber'i tanımasa da yine onları sever. Bu sevmek, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselam'ın muhabbetine ve Cenab-ı Hakk'ın muhabbetine sebebiyet vermez; hem ifrat olsa, başkaların zemmini ve adavetini iktiza eder.

 

(Bediüzzaman Said Nursi - 19. Mektub'dan)

 

Lügatler

Adavet: düşmanlık

Aleyhissalâtü Vesselam :selam ve dua onun üzerine olsun

Âl-i beyt :Peygamberimizin(a.s.) soyundan gelerek onun sünnetini devam ettirenler

Bizzat :kendisi, kendi zatıyla

Cenâb-ı Hakk :Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah

Fazilet :değer, meziyet, iyilik

Hazret :hürmet edilecek büyük, önder

Hazret-i Peygamber :Hz. Muhammed(a.s.)

İfrat :haddini aşmak, aşırı gitmek, pek ileri gitmek

İktiza: gerektirme

Kemâl :olgunluk, mükemmellik, fazilet

Mana-yı harfi : harf mânâsı; bir şeyin kendisini değil de san’atkârını, ustasını, sahibini bildirip tanıtan mâna

 

Mana-yı ismi : isim mânâsı; bir şeyin bizzat kendisine bakan ve kendisini tanıtan mânâsı

Meşru :şeriata uygun, doğru, hak, haram ve yanlış olmayan

Muhabbet : sevgi,sevmek

Nam :isim, ad, lakap, ünvan

Peygamber :Allah’tan haber getiren Allah’ı ve âhireti tanıtan elçi

Resûl-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed(a.s.)

Sebebiyet : sebeb olmak

Tecavüz :haddini aşmak, zorlamak, söz veya hareketle ileri gitmek

Vesile :sebeb, fırsat, bahane

Zemm :kötülemek, yermek, ayıplamak

Ziyade : fazla, daha çok, fazlasıyla

 

 

 

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages