|
Saadet-i ebediyeye muktazi vardır. Ve o saadeti verecek
Fâil-i Zülcelâl de muktedirdir. Hem harab-ı âlem, mevt-i dünya mümkündür.
Hem vaki olacaktır. Yeniden ihyâ-yı âlem ve haşir mümkündür; hem vaki
olacaktır.
İşte bu altı meseleyi, birer birer aklı ikna edecek
muhtasar bir tarzda beyan edeceğiz. Zaten Onuncu Sözde, kalbi iman-ı kâmil
derecesine çıkaracak derecede burhanlar zikredilmiştir. Şurada ise, yalnız
aklı ikna edecek, susturacak, Eski Said’in Nokta Risalesindeki beyanatı
tarzında bahsedeceğiz.
Evet, saadet-i ebediyeye muktazi mevcuttur.
O muktazinin vücuduna delâlet eden burhan-ı kat’î, On Menba ve Medardan
süzülen bir hadsdir.
BİRİNCİ MEDAR: Dikkat edilse, şu
kâinatın umumunda bir nizam-ı ekmel, bir intizam-ı kasdî vardır. Her
cihette reşahât-ı ihtiyar ve lemeât-ı kast görünür. Hattâ, herşeyde bir
nur-u kast, her şe’nde bir ziya-yı irade, her harekette bir lem’a-i
ihtiyar, her terkipte bir şule-i hikmet, semerâtının şehadetiyle nazarı
dikkate çarpıyor.
İşte, eğer saadet-i ebediye olmazsa, şu esaslı
nizam, bir suret-i zaife-i vâhiyeden ibaret kalır. Yalancı, esassız bir
nizam olur. Nizam ve intizamın ruhu olan mâneviyat ve revâbıt ve niseb,
hebâ olup gider.
Demek, nizamı nizam eden, saadet-i ebediyedir.
Öyle ise, nizam-ı âlem, saadet-i ebediyeye işaret
ediyor.
|
Lügatler :
ağleben : çoğunlukla, genellikle âlem-i emir
: kanunlar âlemi; Cenâb-ı Hakkın emir ve kudretinin doğrudan hükmettiği
âlem bekà : devamlılık, süreklilik burhan-ı kat’î :
kesin delil cihet : yön, taraf delâlet : delil olma,
işaret etme Fâil-i Zülcelâl : büyüklük ve haşmet sahibi olan
fâil, Allah ferman-ı celîl : Cenab-ı Allah’ın yücelerden gelen
fermanı hads : güçlü sezgi hakikat-i hariciye : dışa
ait, görünen gerçek harab-ı âlem : âlemi yıkıp
bozma haşir : öldükten sonra âhirette tekrar diriltilip Allah’ın
huzurunda toplanma ihyâ-yı âlem : âlemi yeniden
diriltme iman-ı kâmil : tam ve mükemmel iman intizam-ı
kasdî : özellikle ve kasden yapılmış bir düzen kudret-i
ezeliye : başlangıcı olmayan, ezelden beri var olan Allah’ın kudreti,
güç ve kuvveti lemeât-ı kast : amaç ve hedefi gösteren
parıltılar mazhar : erişme, sahip olma medar :
kaynak menba : kaynak mevcut : var olma mevt-i
dünya : dünyanın ölümü muhtasar : kısaca muktazi :
gerekçe muktedir : gücü yeten, iktidar sahibi mümkün :
olabilir namus-u zîhayat : hayat sahibi kanun nevi :
tür nizam-ı ekmel : en mükemmel ve eksiksiz düzen Nokta
Risalesi : Mesnevî-i Nuriye’de yer almaktadır nur-u kast :
amaç ve hedef nuru, ışığı reşahât-ı ihtiyar : irade ve dileme
sızıntıları saadet : mutluluk saadet-i ebediye :
sonsuz mutluluk sıfat-ı irade : Allah’ın irade ve dileme
niteliği, sıfatı şe’n : iş, durum, hal vücud-u hâricî
: yokluktan veya ilim dairesinden varlık âlemine çıkmış olan
|