Nur deryasından günün sözü (25.06.2022)

0 views
Skip to first unread message

Erhan Patlak

unread,
Jun 25, 2022, 6:38:00 AM6/25/22
to

Benim şahsımın veya bazı kardeşlerimin kusuruyla Risale-i Nur'a hücum edilmez. O doğrudan doğruya Kur'ana bağlanmış ve Kur'an dahi arş-ı a'zamla bağlıdır. Kimin haddi var, elini oraya uzatsın ve o kuvvetli ipleri çözsün. Hem bu memlekete maddi ve manevi bereketi ve fevkalade hizmeti, otuz üç ayat-ı Kur'aniyenin işaratıyla ve İmam-ı Ali Radıyallahü Anh'ın üç keramet-i gaybiyesi ile ve Gavs-ı A'zam'ın (K.S.) kat'i ihbarıyla tahakkuk etmiş olan Risale-i Nur; bizim adi ve şahsi kusurlarımızla mes'ul olmaz ve olamaz ve olmamalı. Yoksa bu memlekete hem maddi, hem manevi telafi edilmeyecek derecede zarar olacak.

Risale-i Nur'a karşı gizli düşmanlarımızdan bazı zındıkların şeytanetiyle çevrilen planlar ve hücumlar inşaallah bozulacaklar, onun şakirdleri başkalara kıyas edilmez, dağıttırılmaz, vazgeçirilmez, Cenab-ı Hakk'ın inayetiyle mağlub edilmezler. Eğer maddi müdafaadan Kur'an men'etmeseydi, bu milletin can damarı hükmünde umumun teveccühünü kazanan ve her tarafta bulunan o şakirdler, Şeyh Said ve Menemen hadiseleri gibi cüz'i ve neticesiz hadiselerle bulaşmazlar. Allah etmesin, eğer mecburiyet-i kat'iyye derecesinde onlara zulmedilse ve Risale-i Nur'a hücum edilse, elbette hükumeti iğfal eden zındıklar ve münafıklar bin derece pişman olacaklar.

Elhasıl; madem biz ehl-i dünyanın dünyalarına ilişmiyoruz, onlar da bizim ahiretimize ve imani hizmetimize ilişmesinler.

 

(Bediüzzaman Said Nursi – 14. Şuadan)

 

Lügatler

Âdi :basit, kıymetsiz, sıradan

Âhiret : öteki dünya, öldükten sonra yaşanacak olan sonsuz hayat

Arş-ı A’zam :en büyük arş, Cenâb-ı Hakkın arşı, Cenab-ı Allah’ın sınırsız egemenliğinin ve büyüklüğünün tecelli ettiği yer

Âyât-ı Kur’aniye :Kur’an âyetleri

Bereket :bolluk, çokluk, ihsan

Cenâb-ı Hakk :Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah

Cüz’î: azıcık

Derece :mertebe, paye, miktar, rütbe, yukarıya çıkacak basamak, ısı ölçerin birimi, dairenin bölündüğü dilim

Ehl-i dünya :dünyaya haddinden ziyade kıymet verip âhireti düşünmeyen, maddeci

Elbette :kat’i, kesin, muhakkak

Elhasıl :özetle, sonuç olarak

Fevkalade : adetin üstünde, yüksek bir şekilde

Gavs-ı Âzam : Abdülkadir-i Geylanî (K.S.) Hazretlerinin nâmı. En büyük Gavs. Evliyâullahın büyüğü

Had :sınır, hudut, derece, yetki

Hadise:olay, vaka

Hizmet :iş görme, yardım etme, vazife yapma

Hücum :saldırmak, hamle, sert sözle birine karşı çıkmak, çatmak

Hükmünde :benzeri, gibi

Hükûmet :bir memleketi idare edenler, vekiller heyeti

İğfal :kandırmak, aldatmak, gaflette bırakmak

İhbar :haber verme

İlişmek :karışmak, müdahale etmek

İmam :rehber, önder, namaz kıldıran kişi

İmani :imanla alakalı

İnayet :yardım, lütuf

İnşaallah :Allah izin verirse, Allah nasip ederse

İşarat : işaretler, belirtiler

Kat’î :kesin, mutlak, tereddütsüz, şüphesiz

Keramet-i gaybiye : Allah’ın bir ikramı olarak gaybla ilgili verilen haberlerin doğru çıkması şeklinde gerçekleşen keramet

Kıyas :benzetmek, karşılaştırmak, mukayese etmek

 

Kusur :noksanlık, eksiklik, acizlik, tedbirsizlik

Kuvvet  :güç, kabiliyet, kudret

Maddi :maddeyle ilgili, maddesel

Mağlup : yenilme, yenilen

Manevî :manaya ait, ruhani

Mecburiyet-i kat’iyye :kesin zorunluluk

Memleket :mülk edinilen vatan, ülke

Menetmek : engellemek, yasak etmek, durdurmak, bırakmamak

Mes’ul :sorumlu, yaptığı işlerden hesap vermek zorunda olan

Millet : ümmet, aralarında dil, tarih, din bağları olan toplum

Müdafaa :savunmak, savmak, defetmek

Münâfık :iki yüzlü, araya nifak sokan, inanmadığı halde inanıyor görünen

Netice :sonuç, son, gaye, semere, hülâsa, özet

Pişmanlık : yapılmak istenmeyen ve kimi zaman inat, kimi zaman cesaret ya da çoğu zaman aptallık uğruna yapılan şeyin ardından hissedilen duygu

Plan : Yapı, makine, bina...gibi yapılacak şeylerin ayrı ayrı parçalarını kâğıt üzerinde gösteren çizgilerin hepsi, bir olayın yapılma şekli üzerinde konuşulan şekil

Radiyallahu anh : “Allah ondan razı olsun”

Şahıs :kişi, kimse

Şahsi :kişisel

Şâkird: talebe

Şeyh : Tarikatta müridlerin reisi

Şeytanet :şeytanlık

Şua :ışık, parıltı

Tahakkuk :gerçekleşme

Taraf : Yan, yön.

Telafi :tamamlama, eksiği giderme

Teveccüh :bir şeye doğru yönelmek, alaka duymak

Umum : bütün,tüm, tamam, hepsi

Zarar : Lüzumlu ve kıymetli bir şeyin eksilmesi veya kaybolması. Ziyan. Kayıp

Zındık :kâfir, dinsiz

Zulmetmek :haksızlık etmek, eziyet etmek

 

 

 

Reply all
Reply to author
Forward
0 new messages